“Sizden Biriniz Münker Görürse GARR Etsin!” (hş)
“Sizden birisi… MÜNKER görürse… onu eliyle… olmuyorsa lisanı ile… o da olmuyorsa kalbi ile GAR ETSİN. İmanın en zayıf hali işte budur.”
“Sizden birisi… MÜNKER görürse… onu eliyle… olmuyorsa lisanı ile… o da olmuyorsa kalbi ile GAR ETSİN. İmanın en zayıf hali işte budur.”
Doğanın oluşturduğu hareketlenmenin, uyanışın, gayretlenmenin; doğanın tüm unsurları üzerine galip gelmesi de bahar olarak adlandırılır.
Zevce kelimesi, karı ile koca anlamında sıkıştırılmaya ve kısıtlanmaya çalışılmaktadır.
Bu yüce isim, lisan açısından da adının sahibi gibi, bir ezeliyet perdesi içindedir. Başlangıçtan itibaren özel bir isim olarak kullanılmıştır.
Son Peygamber ifadesi ile… hitam bulan sadece Nübüvvet olduğu halde, Risaletin de son bulduğuna İslam Ümmetini inandırmaya kalkışmışlardır.
Uygun şartlar yerine gelirde, tohum ve toprak anlaşabilirse, tohum toprak içinde kendini feda eder.
Hiç bir şey, tarih geçmişliğinde yaşanıp da bitmemiştir. Anılan her hadise, kişi derinliğinde sürmektedir.
Mana yapısı olarak İNSAN VARLIĞI, kendi vücuduna, kendi vücudunda ki tüm kainat maddesine HAKİMİYET kurmakla, Kainatı TASARRUFU altına alır.
Kur’an kıraat edilir… Kelam-ı Kadim tilavet edilir.
Kulları Allah’tan ayrı değildir ki! Ne var ki İnsan, maalesef unutmakla maluldür. Allah’ı da, Allah’ın Duru’sunu da, Dava’sını da unutuverir….
Abdiyet ve İbadet kavramlarında, bir bakıma, fiil-fail ilişkisi vardır. İbadet abdiyetin sonucudur. Ancak abdiyet, körü körüne kölelik değildir.
Allah adına iş yapmak, vahdet meselesidir. “Allah adına” bir işe başlayan vekil-i sahibtir.
Bir şeyi sahibine emanet etmeye kalkmak ancak kendini kandırmaktır. Hiç bir şey zaten ait olduğu sahibine emanet edilemez!
Regaib’i idrak ve ihya edebilmek için, öncelikle İnsan denilenin ne olduğunu anlamak zorundayız. Öncelikle kendimizi tanımak zorundayız.