Aziz Üstel, Sabah Gazetesi, 03-05/Eylül/2018
Illuminati, Aydınlanma/Aydınlatma anlamına gelirse de pençesine düştünüz mü sizi zifiri karanlıklara boğar; ananızdan doğduğunuza pişman eder. İlluminati üyelerine gönderilen bir mektup, “Örgütümüzün gücü gizliliğinde yatar” diye başlar ve devam eder:
“Hiçbir yerde adıyla anılmamalıdır. Başka bir uğraş ve başka bir isimle gizlenmelidir. Gücümüz sadece üyelerinin çıkarları doğrultusunda kullanılmalıdır. Yardım eli salt üyelerimize uzatılmalı… Ortak çıkar söz konusu değilse, bir üye her konuda başkalarına tercih edilecektir…”
Illuminati’yi 1 Mayıs 1776’da Ingolstadt Üniversitesinde Hukuk Profesörü olan Adam Weishaupt; Almanya’nın Bavyera bölgesinde kurmuş.
Önceleri gizli değilmiş. Ancak hükümete karşı bazı bildiriler yayınlamaya başlayınca 1786’ta polis örgütü basmış, ondan sonra da hepten yeraltına inmiş. lluminati’nin sonradan çok güçlendiği hatta Vatikan’da, bir çok Kardinalin örgüte üye olduğu söylenir.
Illuminati, bugün hemen her ülkede vardır. Söylentilere kulak kabartılırsa ABD Başkanlarının pek çoğu örgütten onay almadan adaylığını bile açıklayamaz. Örgütte
Gizlillik,
Boyun Eğme (İtaat) ve
Konulan kuralları sorgusuz sualsiz kabul etmek, üç temel ilkedir.
Bu üç temel ilkeden ödün vermeksizin yürütülen işlerde kelimeler yerine simgeler kullanılır. Bunların anlamınıysa ancak en üst düzeye ya da dereceye ulaşanlar bilebilir.
DÜNYANIN PARA BİRİMİ DOLAR’IN SIRLARI:
Dünya para birim Dolar’daki Piramidin üzerinde “Annoit Koektist” sözü vardır. Bu söz “zafere ulaşıldı“ anlamına gelir.
Pirtamidin üstünde “Novus Ordo Seclorium” yazar ki, bunun anlamı Yeni Dünya Düzenidir.
Piramit’in altına gelince 1776 tarihi ABD’nin bağımsızlığını kazandığı değil, Adam Weishaupt’ın 1 Mayıs 1776’da kurduğu ilk locaya gönderme yapmaktadır.
Piramitin en altındaki birinci, “Humanismus” vurgulamaktadır. Yani bu piramit insanlığın nasıl denetim altında tutulduğunu somut olarak sergiler!
Eğer bütün bu söylentileri ciddiye alırsak; Piramidin en alttaki insanlığın kademelerini 3 gurupta toplayabiliriz.
1. Halkın içine giren ve üsttekilerin emirlerini uygulayan saçaklar:
–Rotary, Lion, Diner ve Propeller
–Mavi Önlüklüler
-Önlüksüzler
2. Ucu görünen ama büyük bölümü gizli olan kademeler 5 basamaktır.
–B’nai B’rith gibi kuruluşlar görünen en yüksk yönetim aşamalarıdır:
-Büyük Şark Locası (Fransız mason locası)
-Rusya Mason locası
-İskoç Locası (İngiliz)
-York Locası (Alman)
3. Hiç görünmeyen gizli kademeler: Bunlar 4 basamaktır.
-En Gizli Basamak 3 Kabala üstadından oluşan en üst komuta kademesi.
-13’ler Meclisi
-33’ler Meclisi
-300’ler Kulübü Sanhedrin (En üst yönetim meclisi)
En alttaki “İnsanlıkla “birlikte bu basamaklar 13 kademeyi oluşturur. Hristiyanlığın aksine 13 sayısı Siyonizm’de uğurlu sayılır.
ILLUMINATI’Yİ YÖNETEN 13 AİLE!
Hıristiyanlar için 13 sayısı uğursuz ama Siyonistler için pek uğurludur. O yüzden de Illuminati’yi yöneten aile sayısı 13’le sınırlandırılmış.
Harf sırasıyla 13 aile:
1- Astor Sülalesi
2- Bundy Sülalesi
3- Collins Sülalesi
4- DuPont Sülalesi
5- Freeman Sülalesi
6- Kennedy Sülalesi
7- Lee Sülalesi
8- Onasis Sülalesi
9- Reynolds Sülalesi
10- Rockefeller Sülalesi
11- Rothschild Sülalesi
12- Russell Sülalesi
13- McDonald Sülalesi’nden oluşur.
Ayrıca Merovenj ya da Merovenjiyan Sülalesi (Avrupa’da şimdi tarihe karışmış bir Kraliyet Ailesi. Hz İsa’nın karısı olduğu öne sürülen, Vatikan’ın yüz yıllar boyu fahişe damgasını vurduğu ama sonunda Azize katına oturttuğu Mary Magdalene Merovenjiyan Prensesiydi.)
LEE SÜLALESİ:
Bu ailelerin içinde hiç kuşkusuz en ilginci Lee Sülalesidir. Bu aile, mö.2000 yılında yaşamış Çin İmparatoru Zhuanzu hanedanlığına kadar uzanır. İmparator, yaptıkları çalışmalar ve bağlılıkları nedeniyle ailenin Lee soyadını almasına izin verir. Aile ms.618’den 900 yılına kadar süren Tang Hanedanın da kurucusudur. Bu hanedan döneminde Çin ilk kez kağıt parayla tanıştı.
Asya’nın birçok bölgesine yayılan sülalenin üç önde gelen kişisine göz atarsak etkisi daha iyi anlaşılır:
1. Hong Kong fiili hükümdarı ve milyarder Lee Ka-Shing
2. Kızıl Çin’in 2003’yılına kadar yöneten Lee (Li) Peng
3. Singapur Başkanı ve diktatörü Lee Kuan Yew
Lee Sülalesi Çin, Hong Kong, Singapur ve Tayvand’ı açıkça ya da perde arkasından yönetmekte. Bu yüzden de Rockefeller sülalesine yakın sayılır güçleri. Çin’de iktidar sahipleri akıllara zarar bir lüks içinde yaşar. Pekin’deki bütün kömür işletmeleri Lee Peng ailesinindir. Wikileaks’in ortaya çıkardığı ABD Dışişleri belgelerine göre Çin’de elektrik üretimi Lere Peng aileinin denetimindedir. Aile dünyanın en büyük deniz ticaret filosuna sahiptir. Çin ve Filipin’den ihraç edilen bütün malları bu filonun gemileri taşır. Ayrıca Çin-Tayvan-Filipinler ve Honk Kong’un yeraltı dünyasını elinde tutan Triad‘ın üyesidir ve uyuşturucu kaçakçılığını yürütüp yöneten ailedir. Triad, CIA’yle iç içedir ve uyuşturucu ticaretinde işbirliği yaptıkları da söylenir. Bütün diğer Illuminati aileleri gibi Lee Ailesinin de Satanizm (Şeytan’a Tapmak) ile yakın ilişkileri vardır.
İlluminati ailelerinin birçoğu dünya uyuştucu pazarını yönetmekte. ABD’nin Afganistan’ı işgal ettiğinde, bu ülkenin afyon üretimi yıllık 185 metrik tondu. Derken 2004 yılında bu üretim 4200 metrik tona fırladı. Bu günse üretim 10 bin tonu geçmiş durumda ve BM Uyuşturucu ve Suç Dairesi raporlarına göre üretimin değeri yılda 400 milyar doları aşıyor. Bu paralar bir biçimde aklanıyor ve sistemin içine giriyor. Sistem‘de bu paraları ABD düşmanı ülkelerde sürekli olay çıkaran yasa dışı örgütlere aktarıyor. Yani uyuşturucu parası iç savaş ve kargaşa çıkarmakta kullanılıyor…
OPUS DEI DER WERK GOTTES
Papa II. Jean Paul, bir önceki Papa Jean Paul I’in tarikatlar ve masonlarca nasıl tasfiye edildiğini görünce, bunlarla iyi geçinmek zorunda olduğunu anladı. Papa ilan edildikten sonra ilk iş olarak kilisenin içinde yeni kurulmuş bir locayı/tarikatı kutsamaktan kaçınmadı. Locanın adı ‘Opus Dei Werk Gottes’ yani Tanrı’nın Eseri anlamına geliyordu.
Vatikan’ın içinde yetişmiş Jose Maria Escriva de Balaguer daha 28 yaşındayken Opus Dei’yi kurduğunda yıl 1928’di ve kısa sürede örgütün 80 bin üyesi olduğu fısıldanmaya başladı. Örgütün ayrıca Balaguer’in 999 öğüdünü içeren bir de kitabı vardı.
Papa II. Jean Paul’e yakınlığıyla bilinen tarikatın üyeleri arasında iki bin kadar din adamı da vardı. Diğerleriyse yaşadıkları ülkelerin önde gelen iş adamları, bankacıları, yazarları, üst düzey yöneticileri, bilim adamları, gazetecileriydi.
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Kutsal Mafya, Siyah Değil Beyaz Masonlar olarak adlandırılan tarikat, Vatikan’da yapılan her şeyde mutlak söz sahibiydi ve Katolik dünyasının parasını yönetiyordu. Bu para da ayda 30 milyon doları buluyordu. Ama dünyanın dört bir yanındaki gayrimenkullerinin toplam değeri milyarlarca doları çoktan geçmişti.
Tarikatın çok katı kuralları vardı. Üstlerin emirlerine körü körüne boyun eğmek, acıya katlanmak, istenileni hiç duraksamadan vermek, bağışlamak bu kurallardan bazılarıydı sadece.
Sözde din tabanlı bir kuruluş olan Opus Dei, P2 ve diğer mason localarıyla ortak hareket eden, kapitalist bir örgüttü. İspanya’nın en zenginlerinden Jose Mateos, tarikatın mali işlerinden sorumluydu. Opus Dei uyuşturucu kaçakçılığı gibi yasa dışı işlerde de önemli bir yere sahipti hem İspanya hem de Latin Amerika’da. Örneğin Arjantin’in yer altı dünyası Opus Dei‘nin elindeydi.
CIA’nın Opus Dei tarikatıyla yakın ilişkisi olduğu hep söylenirdi. Hatta Balaguer’in örgütü, o yıllarda adı OSS olan ABD istihbarat biriminin emriyle kurduğunu da birçok Batılı gazeteci yazmıştı. Eski bir Nazi SS üyesi olan Prens Bernhard, 1937’de Hollanda prensesiyle evlendiğinde Opus Dei‘nin en üst düzey yöneticilerindendi ve Polonyalı toplum bilimci Dr Joseph Hieronim Retinger‘le birlikte Bilderberg’in fikir babası olarak bilinir. ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, söylentiye göre hem Opus Dei hem de Bilderberg’in yöneticilerindendir…
Bu örgüt/tarikatları yakından incelediğinizde, üye yapısını irdelediğinizde, FETÖ yapılanmasıyla aralarındaki benzerliği fark etmemek mümkün değil. Eğer 15 Temmuz’da FETÖ başarılı olsaydı, hiç kuşkusuz Türkiye tümüyle Illuminati, Opus Dei gibi tarikatların yönetim ve denetimine girecekti… Bugün bütün bu kuruluşlar ve bağlı oldukları Illuminati, tümüyle CIA’nın denetimindedir demek hiç yanlış olmaz…