İçeriğe geç
İslam üzerine oyunlar!

Lafzullah… “ALLAH” mı, yoksa “el-Lah” mı !?

“Allah” ismi celali;
bütün duygularımızın, düşüncelerimizin… bütün “varlık”ların ilk şartı olan derin ve bir tek gizli duygunun, görünen ve görünmeyen varlıkların birleştikleri noktanın; hiçbir engel olmaksızın, doğrudan doğruya gösterdiği… yüce Allah’ın zatına delalet eden, yalnızca O’na ait olan özel bir isimdir.

Bu yüce isim, lisan açısından da adının sahibi gibi, bir ezeliyet perdesi içindedir. Başlangıçtan itibaren özel bir isim olarak kullanılmıştır.

Allah’ın zatı, bütün isimler ve vasıflardan önce bulunduğu gibi; “ALLAH” ismi de öyledir.

Allah ismi; ilâhlık vasfından değil… ilâhlık ve mabudiyet vasfı, O’ndan alınmıştır.

  • Allah, ibadet edilen zat olduğu için Allah değildir… O, Allah olduğu için O’na ibadet edilir.

  • O’nun “Allah”lığı… tapılmaya ve kulluk edilmeye layık olması… kendiliğindendir.

  • Mahlukat, Allah’ı mabud olarak ister tanısın ister tanımasın… O bizzat mabuddur. O’na her şey… hatta, O’nu inkar edenler bile, O’na abd olmak zorundadırlar.

“İsim” kelimesi… sözlük anlamıyla, “bir şeyin zihinde doğmasını sağlayan işaret ve alamet” demektir.

Tek başına anlaşılır bir manaya delalet eden kelime” diye tarif edilir. O manaya veya onun dışta veya zihinde gerçekleşen asıl şekline ise müsemma denilir.

“Allah” gerçek ilâhın özel ismidir. Daha doğrusu hem zat ismi hem de özel ismidir. “Allah” yüce ismi ile Allah’tan başka hiçbir ilâh anılmamıştır.

“EL-LAH” nerden geliyor?

Arabça’da, Tanrı anlamında kullanılan “ilah” kelimesi ve yine “lâh” kelimesi vardır.

Tanrı kelimesi, hak olmayan mabudlara denilir.

Ancak bu bir cins ismidir. Allah’a şirk koşanlar birçok tanrılara taparlar.

Lah” kelimesi ise, Hz. Allah Rasulü’nü taşlayan ve yaralayan Taif halkının tapındığı putun adıdır.

  • lâh” ve/veya “ilah” kelimelerine belirleme takısı (el-) getirilerek özel isim yapılınca “ELLAH” kelimesi ortaya çıkar.

  • Bu kelimeler “el” takısı ile kullanılmazlar ise cins isim olurlar.

  • Her iki kelimenin de çoğulu “âlihe” kelimesidir.

Oysa, “Allah” kelimesinin, tekili, çoğulu, erili, dişili, vs hiçbir türlüsü yoktur. Sadece “ALLAH” vardır.

“Allahlar” denilmemiştir ve denilemez!

Ayrıca;

Allah kelimesinin aslı, “el-lah” yada “el-ilah” olmuş olsaydı;

Yaa Allah” denilemezdi.

Zira Arabça’da “” ile “el” belirleme edatları bir araya gelemezler. Bu durumda “Ya eyyuhellah” denilmesi gerekirdi.

ALLAH yerine ELLAH demek;

Allah’ın yüceliğini ve kibriyasını bilerek inkar ederek yada bilmeden gizleyip örterek, O’na “tanrı” izafiyetine neden olur!

Oysa ALLAH, tanrı değildir!

ALLAHU EKBER;
“ALLAH ekberdir… en kebirdir… öyle bir kebir’dir ki; geride, ALLAH’tan başka hiçbir şey kalmaz” demektir.

Oysa ELLAHU EKBER denilemez!
EL-LAH yada EL-İLAH ekber olamaz!

Ezan-ı Muhammediye’de ve Salat-ı Ekber’de, tekbirlerin ALLAH ismi celalini örterek, Tanrı adına alınmasının, ümmet-i Muhammed’e vereceği zararları ve yıkımları varın siz hesap edin!…