1650-1750 yılları arasında Amerika kıtasını ele geçiren Hanedanlar, tüm dünya yüzeyinin tek sahipleri oldukları inanç ve düşüncesi ile örgütlenmelerine devam ettiler.
1700’lü yıllarda, Avrupa kıtasında ki halkları, önce parçalayıp dağıtarak ve sonra tekrar düzenleyip dizayn ederek, dönemin güncel dünya düzenini yürürlüğe koydular. 1789 yılında başlayan Fransız Devrimi, bu projenin bir parçası olarak yaşatıldı.
1800’lü yıllardan sonra Sanayi Devrimini gerçekleştiren ve yaşadıkları topraklara da nakil eden Hanedanlar, oluşan enerji, hammadde ve iş gücü ihtiyacına karşı, kaynakların bulunduğu coğrafyalar için sömürgecilik planlarını hızlandırdılar.
I. ve II. Dünya Savaşları ile hammadde ve enerji ihtiyaçlarını karşılayacakları coğrafyalarda dünya halklarının öz kaynaklarını yok ederek bağımlılık şartlarının oluşmasına zemin hazırladılar. Ayrıca bu savaşlar sırasında dönemin tüm güçlü devletlerini, planlarının önünde engel olmalarına mani olacak şekilde zayıflattılar. Böylece hakimiyetlerini tesis ettiler.
I.Dünya Savaşından sonra oluşan darboğazda, 1929 yılında ortaya çıkardıkları Büyük Buhran ile tüm dünyada planladıkları düzenin şartlarını olgunlaştıracak ciddi bir bunalım yarattılar.
Dünya Savaşlarının ardından, 1940’lı yıllarda kurdukları “paraya dayalı” sistemle IMF, Dünya Bankası, Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü ve benzerleri gibi planlı ve amaçlı örgütlerle tüm dünya devletlerini kendi kararlarına bağlamak üzere sömürgeleştirdiler.
Ellerine geçirdikleri hammadde, enerji kaynakları ve iş gücü ile kendi oluşturdukları, büyüttükleri ve sahip oldukları sanayi kuruluşları ve ticari şirketler için, yine kendi oluşturdukları küresel ekonomik sistem vasıtasıyla pazarlar yaratarak emperyalist düzenlerini tam manasıyla yerleştirdiler.
Tüm bu gelişmeler içerisinde, 3 kıt’aya hakim olan Osmanlı İmparatorluğu da ortaya konulan proje karşısında tüm dünya devletleri ile aynı kaderi paylaştı.
Önce ekonomik ve askeri gücünü kaybeden ve sonrasında, dizayn edilen sosyal projelerin etkisinde kalarak halkları ayrıştırılan devlet, tam bir sömürge haline getirildi. Yaratılan bu şartların sonucunda en son merhalede hakim olduğu coğrafya elinden alındı. Bu coğrafya, yer altı ve yer üstü zenginlikleri dışında, dünya enerji kaynaklarının da çok büyük bir bölümünü kapsıyordu.
3. Dünya Savaşı
2001 yılı itibariyle, Küresel Sömürgeci Hanedanlar tarafından, 11 Eylül tiyatrosu sahnelenerek “Yeni Dünya Düzeni ve Kaynak Paylaşımı” için 3.Dünya Savaşı başlatılmıştır. Ancak bu savaşta kullanılan silahlar alışılmış olanlar dışındadır. Bugün en önemli silahları, her unsuruyla tümüyle kendi kontrollerinde olan “para”dır.
Türkiye Devleti 26 Ağustos 1071‘de kurulmuş, İstiklal Savaşımız 31 Mart Vak’ası ile başlamış ve 29 Ekim 1923‘de Cumhuriyet Sistemi yönetime geçilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun zapt edilmesinden sonra başlayan ve liderle birlikte devam eden Kurtuluş Mücadelemiz, 1938 yılından sonra küresel Hanedanların sistem üzerinde sağladıkları egemenlik ile kesintiye uğradı.
Küresel Güçlere karşı açık bir başkaldırı niteliğinde olan, IMF borçlarının 2013 yılında tamamen ödenmesi ve 2008 yılından sonra yeni bir Stand-By anlaşması yapılmamasından sonra, yüz yıl önceki aynı düşmanların tekrar saldırmaya başlaması ile İstiklal Mücadelemiz tekrar başlamıştır.
Geçmişi Anlamak
Türkiye Tarihi’ne bu pencereden bakabilmenin önemli olduğu kanaatindeyiz. Tarih boyunca yaşadıklarımız, bu güne kadar parça parça önümüze konmuş, hatta idrak edilmesini engellemek maksadıyla, kasten, ideolojik yorumlar altında farklı değerlendirmelere tabi tutulmuştur.
Zamana bağlı olarak, tarih boyunca yaşanan olayları daha iyi kavraya bilmek için askeri, ekonomik, siyasal ve diplomatik gelişmeleri, aynı zaman akış şemasında, bağımsız ve tarafsız özet açıklamalarla birleştirerek dergimizde yayımladık ve olayların neden ve sonuç ilişkileri hakkında bir bakış yaratmayı amaçlayan çalışmamızı ilginize sunduk. Türk Tarihinin ve Türk Devletlerinin önemi ve tarih sahnesinde yaşadıkları, her dönemde çok yoğun olduğundan ötürü, çalışmamızın sona erdiğini söylemek imkansızdır. Sizler de düşüncelerinizi aktarırsanız, zaman içinde tam bir kronoloji yaratmayı, birlikte başarabileceğimizi umuyoruz.