İçeriğe geç
İstiklal Marşımızdan Rahatsız Olanlar

Yeni İstiklâl Marşı İçin Yarışma Şartnamesi

1925 yılında Başbakan İsmet Bey ve Maarif Vekili Mustafa Necati Bey’in imzalarını taşıyan tâlimatın ardından, Maarif Vekâleti Hars Müdürü Dr. Hamit Zübeyir Koşay tarafından, “Yeni İstiklâl Marşı için Yarışma Şartnâmesi” hazırlanmıştır.

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, Mehmet Âkif Ersoy Araştırmaları Merkezi’ndeki “İstiklâl Marşı’nı Değiştirme Girişimleri ve Belgeleri (1925)” yazısında şu hususları belirtiyor.

1925 Yılı İstiklal Marşı Şartnamesi

Devrin Cumhuriyet Halk Fırkası seçkinlerinin de tazyikiyle  Cumhuriyet oligarşisinin hazırlattığı “İstiklâl Marşı Şartnâmesi” şöyle başlıyor.

  1. Devletçe makbul olunacak resmî marşın umum müsabaka suretiyle bestelenmesi hususunda heyet-i celilenin 19.05.1340 tarihli kararı muvakki tatbike konacağı cihetle, kararnamede meskut geçilen bazı hususatı istihzaha mecburiyet hâsıl olmuştur.Millî Marşı’mıza yönelen tenkitler şu hususlarda odaklanmıştır:
    Batı Medeniyetine “canavar” denilmesi,
    “Türk” kelimesinin geçmemesi,
    lidere (M. Kemal) şükrâne yokluğu” ve
    “uzunluk” gibi ifadeler zikredilmektedir.
    Akif Bey’in şiiri “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” gibi gazetelerde kıyl-ü kâli mucip olan ibarelerden maada, Türk kelimesini zikir hususunda kıtlık gösterir.
  2. Akif Bey’in İstiklâl Marşı, mücadele günlerinin bir hatırası olarak yaşamalı ve merasimlerde söylenmelidir. Fakat resmî devlet marşının güftesi;
    1. Yüce Türk Milleti’nin metin gaye ile yürüdüğünü ifade etmeli,
    2. Cumhuriyetten istidlâl ettiğimiz (anlama, sonuç çıkarma) mânayı ifade etmeli,
    3. Türk Milletini saadete ulaştıranlara umum tarzda şükran ifade etmelidir.
  3. Merasimlerde ayakta kalacak zevatın fazla yorulmaması bâis-i icab ittiği cihetle millî marşın nihayet 8-10 mısradan fazla olmamalıdır, bunlardan 5-6; 9-10 uncu satırlar nakarat olabilir.
  4. Milli Marş güftesinin vakûr bestesinin de güfteye uyacak surette vakûr aynı zamanda ümit saçacak surette neşeli ve tasannulardan (yapmacıklık) ayrı olması lâzımdır.

 

Şartnamenin Tenkidi

Bekir Şahin, belgelerden naklettiği yukarıdaki şartnâmenin tenkidini şöyle yapıyor:

“Bu şartname, dönemin Millet ve Akşam gazetelerinde 13 Kasım 1925 tarihinde resmen duyurulmuştur. Müracaat dilekçelerinde belirtildiği gibi 13 Kasım 1925’te başlayan katılım süreci, Ocak 1926 sonuna kadar devam etmiş ve 60 kadar müracaat olmuştur.

Şiirler incelendiğinde (…) içlerinde Milli Mücadele ruhunu yansıtabilecek seviyede marş bulunmamaktadır. Belki de yarışmayı düzenleyenler de aynı kanaate varmış olmalılar ki, Âkif’in şiiri Milli Marş olarak kalmıştır.

İşin bir diğer ilginç tarafı, devlet eliyle resmen ve alenen düzenlenen böylesine bir müsabaka nasıl olur da tarihin tozlu rafları arasında kaybolur gider? Bu konuda yapılan araştırmada bilgiye ulaşılamadığı gibi, döneme şahit olmuş kişilerin hatırat ve yazılarına da baktığımızda hiçbir bilgiye rastlayamıyoruz.

Oysa yarışma Âkif hayatta iken düzenlenmiş, Âkif’e marşı yazmasında ısrar eden Hamdullah Suphi, Hasan Basri Çantay gibi zevat da bu dönemde hayatta idi. Âkif’in 1925 yılı Kasım Ayı’nda Mısır’a gitmesi ile yarışmanın bu tarihlerde düzenlenmesi arasında bir ilişki var mıdır?

Daha pek çok soru cevap beklemesine rağmen maalesef bugün bu sorulara bir karşılık bulamıyoruz…”

1937 Yılında İstiklal Marşını Değiştirme Teşebbüsü

1937 yılında da yeniden Milli Marş yazdırılmasına teşebbüs edildiği malûm. CHP’nin resmî yayın organı olan Ulus gazetesi vasıtasıyla bir yarışma düzenlenir.
Bu hadisenin açıklamasını, D. Mehmet Doğan’ın bir mülakatta; “Tek parti devrinde İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesi için bir yarışma tertip edildiğini biliyoruz. Açıkça anlaşılıyor ki İstiklal Marşı’ndan rahatsızlık duyan birileri var, rahatsızlıklarını nasıl anlamak gerekiyor?” sualine verdiği cevaptan öğreniyoruz:

Millî mücadelenin fikir zemini ile yeni Türkiye’nin ideolojisi tamamen zıttır. Bu zıtlık, bir zamanlar o sıkıntılı günlerde Mehmed Âkif’e ve İstiklâl Marşı’na mecbur olanları farklı arayışlara sevk etmiştir. 1920’li ve 30’lu yıllarda İstiklâl Marşı yerine yeni bir millî marş ikame etmek için bir takım teşebbüslerde bulunulmuş, fakat sonuç alınamamıştır.