Halkiyet (Tahlik, Halk etmek) ve Tekvin (Kevniyet) Ayrımı
Halk etmek, Allah’a mahsustur. Allah, halk ettiklerinin olmasını (tekvin), “Kün!” emri ile mahlukundan yapar.
Tekvin ve Cisim
Bir şeyin var değilken var olması, daha önceden de defalarca gerçekleşmiş olabilir. O şey, farklı zaman ve mekanlarda tekrar tekrar var oluyor olabilir. Böyle bir var oluş için, tahayyül ve tasavvur aşamaları daha önce gerçekleşmiş demektir. Bu aşamalara tekrar ihtiyaç yoktur.
Tahayyül ve Tasavvur süreçlerinden sonraki, bir şeyin Teşekkül ve Tecessüm etmesi süreçlerine Tekvin denir.
Tekvin aşamasındaki Teşekkül ve Tecessüm süreçleri ile ortaya çıkan şeye cisim denir.
Halk Etme ve Madde
Var olan şey, ilk defa var oluyorsa ve daha önceden bir örneği yok ise; böyle bir var oluşun gerçekleşebilmesi için tahayyül ve tasavvur aşamalarının gerçekleşmesi gerekir. Örneğin yeni icadlar (icad: vücudlanma) için gereken budur.
Bir şeyin daha önceden bir örneği olmadığı halde ilk kez tahayyül ve tasavvur edilmesi süreçlerine Halk Etme denir.
Halk edilen şey, tekvin öncesinde henüz cisimleşmemiş ve doğada yer edinmemiştir. Bir cüssesi ve duyu organları ile algılanabilecek nitelik ve nicelikleri yoktur. Halk edilen şeyin bu haline madde denir.
Buradan hareketle, günümüzde çoğu zaman birbirine karıştırılan “madde” ve “cisim” ayrımını daha açık şekilde ele almak gerekir.
Madde ve Cisim Ayrımı
Günümüz genel kabullerinde, madde ile cisim kavramları çoğu zaman birbirine karıştırılmaktadır. Yaygın anlayışta madde denilince, doğrudan cisim anlaşılır. Oysa madde ve cisim özdeş değildir; aralarında hem kavramsal hem de ontolojik farklar vardır.
Cisim Tanımı: Algılanabilir Varlık
Modern bilim dünyasında, duyular aracılığıyla zihinde karşılığı bulunan şeylere “varlık” denir. Bir şeyin duyularla algılanabilmesi için, onun belirli nitelik ve niceliklere sahip olması gerekir. En genel anlamıyla bu, bir cüsseye sahip olmak ve uzayda yer kaplamak demektir.
Dolayısıyla, uzayda yer kaplayan, cüsseye sahip bulunan ve çeşitli özellikleriyle duyu organları aracılığıyla algılanabilen şeylere cisim denir. Cisim, bu bağlamda “algılanabilir varlık”tır.
Bu tanım, Aristoteles’in “cisim üç boyutlu olandır” yaklaşımıyla örtüşürken; İbn Sînâ’nın, cismi “uzayda yer kaplayan nicelikli varlık” olarak tarif etmesiyle de uyumludur.
Madde Tanımı: Potansiyel Varlık
Ancak var olmak, yalnızca duyularla algılanabilir olmaktan ibaret değildir. Bir şeyin var oluşu, en temelde Allah’ın “kün!” (ol!) emrine dayanır. Bu emri fiile döken, Hayat sıfatının madde üzerine tezahürü olan saf enerjidir.
Böylece kevn edilen şey, cisim hâlini alır. Burada enerji, Aristoteles’in energeia (fiil hâlinde varlık) kavramıyla; İslam düşüncesinde ise “kuvveden fiile çıkış” anlayışıyla paralellik gösterir.
Madde, kök itibarıyla medd (yayılmak, genişlemek) anlamına gelir. Bu bakımdan madde, potansiyel varlıktır: var olma ve genişleme imkânına sahiptir, fakat mutlaka uzayda yer kaplaması gerekmez.
Cisim ise uzayda yer kaplaması zorunlu olan şeydir. Bu nedenle:
- Her cisim maddedir, çünkü varlığı için potansiyele dayanır.
- Fakat her madde cisim değildir, çünkü potansiyel varlık zorunlu olarak üç boyutlu hâle gelmez.
İbn Rüşd’ün “madde, şekilsiz ama sureti kabule hazır olandır” sözü, bu ayrımı klasik İslam felsefesinde net biçimde ifade eder.
Örnekler: Cisim Olmayan Maddeler
Bu ayrımı somutlaştırmak için şu örnekler verilebilir:
- Akıl, maddedir; çünkü varlık potansiyeli taşır.
- Enerjinin bütün türleri maddedir; zira fiile dökülme ve dönüşme imkânı vardır.
- Umut da maddedir; insan varlığında etkili bir potansiyele sahiptir.
Fakat bunların hiçbiri cisim değildir. Çünkü uzayda yer kaplamazlar ve duyularla doğrudan algılanamazlar.
Bu tanımı itibariyle madde mevcuttur, yani vardır. Ancak onun varlığı, duyular aracılığıyla algılanabilen bir varlık değildir. Madde, potansiyel düzeyde var olan; cisim ise bu potansiyelin fiile dönüşmüş hâlidir.
Böylece, madde–cisim ayrımı hem klasik felsefede hem modern bilimde hem de teolojik düzlemde kavramsal tutarlılıkla açıklığa kavuşur.
Yazı Özeti
Tahlik (Halkiyet) ve Tekvin (Kevniyet) Ayrımı
Halk etmek, Allah'a mahsustur. Allah, halk ettiklerinin olmasını (kevniyet), "Kün!" emri ile mahlukundan yapar.


Geri bildirim: Yaratımın 4 Süreci - DuruVizyon
Geri bildirim: Varlık Modeli - DuruVizyon