“ABD olmak” ve “İBADET etmek”; her an, her saniye “EMİR üzere” yaşamak demektir.
İnsanlar EMİR ile, hayvanlar MÜSAADE ile yaşar.
Allah, CAN noktasından, CENİN noktasından, insan’a daimi olarak emreder ve insan, aldığı bu emri yerine getirir.
Allah’ın ilettiği “EMRİ duymak” ve yapılan ameli, duyulan emre itaat ederek yerine getirmek; HAY olana rücu etmek manasıyla “HAYR”dır.
“Emri yerine getirmek” ibadet, “emri yerine getiren” ise abd olur.
Abd kelimesine yüklenen “kul” ya da “köle” anlamı; Allah’ın emirlerine her an uygun şekilde uymaktan, aynen bir “köle” gibi, kendi varlığının olmamasından ötürüdür.
İnsan, Allah’ın kendisine ilettiği emri duymasa da, Allah’ın iradesiyle yönlendirilir ve yerine getirir. Yine de abd olur. Ancak bu, “EMRİ DUYMAMAK”; şerr olana rücu etmek manasıyla “ŞERR”dir.
Allah, “mizan-ı kübra”da insan’dan işlediği amelin değil, ameli nasıl işlediğinin, neden işlediğinin yani HAYR ve ŞERR’in hesabını soracaktır.
LA FAİL-İ İLL-ALLAH
Zira kişinin iradesi ve kudreti yoktur. Allah, bütün fiillerin failidir ve Allah’ın istemediği hiçbir şey olmaz.

