Tanzimat Reformları ve Yeni Yurttaş Modeli: Anadolu’da Sosyal ve Kültürel Dönüşüm
18. yüzyıl Avrupa’sındaki Aydınlanma Akımı sonrası, siyasi ve askeri baskılarla Anadolu’ya dayatılan Tanzimat Reformları, Osmanlı toplumu için yeni bir “yurttaş modeli” oluşturmayı hedeflemiştir.
Bu model, hem bireylerin hem de ailenin işleyişini köklü biçimde değiştirmeyi amaçlamaktaydı.
Yeni Yurttaş Modelinin Temel İlkeleri
Tanzimat dönemi ile dayatılan yurttaş modelinde:
- Geniş aile yapısı ortadan kaldırılacaktı. Her birey tek başına ve kendi ailesinden bağımsız hale getirilecekti. Hatta aileyi oluşturan eşler dahi birbirinden bağımsız sayılacaktı.
- Bireysel ve aile içi üretimler durdurulacak, herkes tüketime yönlendirilecekti.
- Bireylerin devlet ve dini bilinçleri yok edilerek, toplum medya ve sanat aracılığıyla algı operasyonlarına ve yönlendirmelere açık hale getirilecekti.
- Milliyetçi duygular ve vatan için mücadele motivasyonu ortadan kaldırılacaktı; askerlik ve savunma güdüleri zayıflatılacaktı.
- Özellikle kadın, evin içinden dışarı çıkarılarak “üretim argümanı” ve “lüks zevk unsuru” haline getirilecekti.
- Toplumdan mukaddesat duygusu arındırılacak, bu duyguya sahip bireyler özellikle sistematik olarak aşağılanacaktı.
Tanzimat Sonrası Uygulamalar
- Tanzimat Fermanı, özetlenen hedeflere sıkı sıkıya bağlı kalınarak hayata geçirildi.
- Misyoner okullar hemen açıldı, eğitim reformları bu kurumlar aracılığıyla yaygınlaştırıldı.
- Profesyonel askerlik kaldırıldı.
- Masonik kadın örgütlenmeleri derhal tesis edildi.
- Bu süreçlerin tamamı, arşiv ve veri tabanlarında kronolojik olarak kayıt altına alınmıştır.
Global ve Yerel Perspektif
Görüldüğü gibi, Tanzimat dönemi hedefleri kapitalist sistemin emperyal düzenine hizmet eden uygulamalardır. Bu model yalnızca Anadolu’da değil, dünyanın farklı coğrafyalarında da uygulanmıştır.
- Eğitim sistemi, Cumhuriyet Dönemi’nde de aynı ilkelere göre şekillendirilmiş; özellikle 1949’da İnönü ile ABD arasında imzalanan “Eğitimde İşbirliği Antlaşması” (Fulbright Antlaşması) ile masonik yapılara teslim edilmiştir.
- Aile içi eğitim ve dergah yöntemleri, “Ezan Yasakları” olarak bilinen dönemde yeniden yapılandırılmış, hakikat peşinde olanlar baskı görürken, sisteme uygun kimseler dejenere faaliyetler gerçekleştirmiştir.
Dini ve Vicdani Eğitim Üzerindeki Etkiler
- Muhammedi dava bilinci, masonik dua anlayışına evrilmiştir.
- La ilahe illallah ifadesi yerine, toplumda (haşa) “Le ilahe illallah” gibi yanlış bir ifade yerleştirilmiştir.
Sonuç ve Değerlendirme
Kanaatimizce, insani ve vicdani eğitim herkesin kendi çabasıyla başlamalıdır. Bunun topluma yayılması, ancak büyük felaketler yaşanması ile mümkün olabilecek gibi görünmektedir.
Rabbimiz, DAVAsından ayırmasın…
Selamlar…


Geri bildirim: Tanzimat Yıkımı - DuruVizyon