Zaman Modeli
Zamanın Kaynağı
Genel düşünce itibariyle, olup geçmiş şeyler geçmiş zamanda, henüz olmamış şeyler gelecek zamandadır.
Geçmiş zaman ile gelecek zamanın birleştiği noktaya an denir.

Hareket ve yaşam sadece an‘dadır. An geçtiğinde hareket durur.
Dünya güneşin etrafında hareket etmektedir. Bu hareket, şu an‘dadır. “Dünya dün hareket ediyor” denilemez; “hareket etti” denilebilir. Çünkü hareket an‘da bitmiş ve sonlanmıştır.
Gelecek zaman içindeki henüz olmamış şeylerin bilgisi, potansiyel olarak doğada saklıdır. Örneğin gelecekteki bir ağaç, şu an henüz tohumdadır. Gelecek, an‘da gerçekleşenlerin ereğidir. Şu an olmakta olanlar, az sonra olacakların nedenidir; aynı zamanda da bilgisidir.
Gelecekte de hareket yoktur; sadece hazır bekleyen sonuçlar vardır.
Gelecekte olacaklar, geçmişte olmuşların değil, an‘da gerçekleşmekte olanların sonucudur. Bunun iki nedeni vardır:
- Geçmişte hareket kalmamıştır; yoktur. Dolayısı ile geçmişin bir şeye neden olabilmesi imkansızlaşmıştır.
- Geleceği belirleyen, an‘da tecessüm eden insan zihniyetidir. İnsandan an‘da ortaya çıkan eylem ve enerji, doğaya yön verir.
Geriye dönük bir zaman kesitine bakıldığında, her şey bir resim karesi gibi durağandır; olan her şey “bilgi” haline gelmiştir.
Olup geçmiş şeylerin sonucu, deneyim bilgisidir.
Bu bilgi, doğadan evrene aktarılmıştır. Aynı zamanda, “deneyim” olarak algılar yoluyla imgelere dönüştürülerek akılda işlenir ve bellekte saklanır. Zamanı var eden, bellekte saklanan bilgilerdir.
Özetle denilebilir ki; gelecek, ereklere yol alan potansiyel bilgiden; geçmiş ise deneyim bilgisinden oluşmaktadır.
Zaman, sadece bilgiden oluşur.
Zamanın Ölçülmesi
Zaman, olup geçmiş şeylerin hafızada biriken bilgisinden ibarettir. Kişi, zamanı, belleğinde biriken imge ve hatıralar yoluyla idrak edebilir. Uzun bir süre bilinçsiz şekilde kendinde olmadan yatan bir kimsenin, kendine geldiğinde zaman kavramı şaşar.
Yaşanmış olaylar geride kalmış ve uzaklaşıyor gibi görünse de, hem geçmiş zaman hem de gelecek zaman an’a doğru yaklaşır. Olgun bir kimse ilkokul yıllarını düşündüğünde, geçen zamanın ne kadar olduğunun bir önemi yoktur. Her şey daha az önce olmuş gibidir.
Tarihsel olarak ne kadar eskiye, ne kadar geriye gidilirse gidilsin, düşünsel değerlendirme başladığı anda; olay, henüz olmaktaymış gibi algılanır. Hatta öyle ki, geçmişte yaşanmış ve bellekte yer edinmiş bir olay hatırlandığında, o an ki hisler aynen, birebir yaşanır.
Bunun dışında, örneğin iki takımın karşılaştığı bir müsabakada, mevcut skora razı olan takım için zaman uzadıkça uzar. Skoru değiştirmek isteyen takım için ise zaman kısaldıkça kısalır.
Zamanın ne kadar geçtiğini, hatıraların yoğunluğu; ne hızla aktığını ise kişinin iddiasındaki gayret belirler.
Zamanda sonsuzluk diye bir şey algılanamaz. Ezel, bilgisi imgelenebilen en geride kalandır. Ebed ise bilgisi imgelenebilen en ileride olandır. Bunların hiç birisi sonsuzda değildir; sonlu bir noktadadır.
Zamanın Fiziksel Boyutu
Evren, zamanla birlikte genişler.
Her şey saf enerjiden oluşur ve her şey saf enerjide doğru akış içindedir. Eylemler de enerji dalgaları ile sonuçlanır.
Şu anda gerçekleşen herhangi bir şey, ortaya bir enerji çıkması demektir. İnsan tarafından nasıl imgelenirse imgelensin, her olay, her eylem bir enerji deşarjıdır. Enerji, ortaya çıktıktan sonra belirli bir hızla (ışık hızı) yayılmaya başlar.
Uzay araştırmalarında, bugün gördüğümüz bir hareketin, aslında geçmişte olduğu bilinmektedir. Ne kadar zaman geçtiği, aradaki mesafe ile ilgilidir.
Bunun anlamı şudur: Şu an, bulunduğumuz noktadan 100 ışık yılı ötede olsaydık ve oradan bulunduğumuz yere baksaydık, 100 yıl önce ortaya çıkan bir eylemi izleyebilirdik. 1789 Fransız Devriminden bu yana 236 yıl geçti. Yani, şu an 236 ışık yılı uzaklıktan dünyaya bakan birisi, Devrimin gerçekleşmesini canlı olarak izleyebilir.
Bir sene sonra, aynı an’ı canlı olarak izlemek için 237 ışık yılı mesafede olmak gerekecektir.
Buradan çıkan sonuç; evren her an genişlemektedir.
Zamanın İnsan Boyutu
İnsan gövdesi kainatın bir özetidir; bütün evreni ihata etmektedir.
236 ışık yılı uzaklıktaki bir yerin, insan gövdesinde fiziksel bir karşılığı olan bir nokta (hücre) vardır. Kişi, bütün dikkati ve ciddiyeti (aklın etkenleri) ile kendi gövdesinde mevcut olan o noktaya konsantre olduğunda; fiziksel olarak 236 ışık yılı uzaklıktaki o yere gitmeden de Fransız Devrimini canlı olarak tahayyül edebilir.
Kişinin kendi gövdesindeki o noktaya gitmesi, zamandan bağımsızdır ve idrak ve eğitim meselesidir.
Maddenin deformasyonu ve Canlıların Yaşlanması
Her varlık, gövdesi itibariyle evrenin karşılığıdır. Evrenin zamanla genişlemesine paralel olarak gövdeler de zaman akışıyla birlikte genişler. Bunun dışında, bellekte biriken imgeler (veri ve bilgiler) canlı fizyolojisini etkisi altına alır.
Canlıların fizyolojik değişimleri ve maddenin fiziksel deformasyonu bu şekilde oluşur.
DuruVizyon Kuramının Ortaya Koyduğu Modeller
Yazı Özeti
Zaman, olup bitmiş şeylerin bilgisinden ibarettir. Kişi, zamanı, belleğinde biriken imgeler ve hatıralar yoluyla idrak edebilir.


Geri bildirim: Aklın Çalışma Modeli - DuruVizyon
Geri bildirim: Algı Nedir? - DuruVizyon
Geri bildirim: Varlık Modeli - DuruVizyon
Geri bildirim: Dil, Anlam ve İletişim Modeli - DuruVizyon
Geri bildirim: Benlik Nedir? - DuruVizyon
Geri bildirim: Ahlak Nedir? - DuruVizyon
Geri bildirim: Kavram - DuruVizyon
Geri bildirim: Cihad ve Savaş Ayrımı - DuruVizyon
Geri bildirim: Düşünce Nedir? - DuruVizyon
Geri bildirim: Allah'ın Sıfatları - DuruVizyon