İçeriğe geç
Home » DuruVizyon Blog » Allah’a Emanet Olmak

Allah’a Emanet Olmak

Allah’a Emanet Olmak

EMANET KAVRAMI ve ALLAH’A EMANET OLMAK

Düşünelim…
Akledelim…

Benim bir arabam olsun…

Bu arabanın ruhsatı, mülkiyeti, sorumluluğu, her şeyi bana ait.
Ben dilediğim zaman alıp bir yerlere gidiyorum, dilediğim zaman kullanıyorum ya da kullanmıyorum. Gerekirse tamire götürüyorum, tamir parasını ben ödüyorum. Tamire götürmeme gerekip gerekmediğine ben karar veriyorum. Vergisini ben ödüyorum ya da ödemiyorum. Hatta canım isterse satıyorum. Kısacası araba benim arabam.

Bir gün bir arkadaşım, arabamı kullanmak için benden izin istiyor. Rica ediyor. Neden istediğini, ne yapacağını, ne zaman gerekli olduğunu, ne zaman iade edeceğini açıkça belirtiyor. O söylemezse ben soruyorum detaylıca. Eğer uygun görürsem arabamı kullanmasına izin veriyorum.

Arabamı kullanmasına izin verirsem, artık arabam ona emanet edilmiş olur.

Peki emanet nedir?

Emanet; birine, geri alınmak üzere, geçici olarak bırakılan ve teslim alan tarafından korunması gereken şeydir.
Emanet; güvene dayalı olarak verilen şeydir.

İslam hukukunda emanet üç kısma ayrılır:

  1. Vedîa: Güvenilen kimseye saklamak ve korumak için bırakılan maldır. Sahibine mûdî, alana vedî denir.
  2. Âriyet: Bir malı bedelsiz kullanmaktır. Âriyet vermeye iâre denir. Komşuya kullanmak üzere verilen kap-kaçak veya âlet-edevat âriyettir. Âriyet veren istediği anda bundan vazgeçip malını geri alabilir.
  3. Sözleşme olmadan ele geçen şeyler: Örneğin rüzgârın sürükleyip getirdiği bir mal emanet hükmündedir.

Yani ben arabamı arkadaşıma verince, o arabayı kullanabilir, ihtiyacını giderebilir. Ama araba hâlâ benimdir.

Arkadaşım, işi bittiğinde ya da ben geri istediğimde arabamı iade eder. İade ettikten sonra onun artık araba üzerinde hiçbir hakkı kalmaz. Daha önce benden emaneten aldığı için, tekrar almak isterse yeniden izin istemesi gerekir. Ben de daha önce verdim diye tekrar vermek zorunda değilim.

Bir diğer önemli nokta: Arkadaşım benim arabamı bana geri getirdiğinde, bana emanet etmiş olmaz; sadece iade etmiş olur. Çünkü zaten bana ait olan bir şeyi bana emanet edemez.

Bir şeyin sahibine emanet edilebilmesi için önce sahibinden gasp edilmesi gerekir. Yani sahipliğinin sonlandırılması, el konulması gerekir. Bu da bir suçtur.

Düşünüyoruz…
Aklediyoruz…

Bizler –elhamdülillah– Müslümanlarız.

İslam inancımıza göre bütün semavatı ve arzı yaratan, her şeyin sahibi Allah’tır.

Her şey Allah’ındır.
Her şeyin mutlak sahibi O’dur.

Teşbihte hata olmaz! Benim arabam bana nasıl aitse, bu kâinattaki her şey de Allah’a aittir.

Dolayısıyla, her şey ancak sahibi tarafından emanet verilebilir; hiçbir şey sahibine emanet edilemez.

O hâlde, bir şeyi Allah’a nasıl emanet edebiliriz?

Gündelik hayatta birbirimize iyi niyetle söylediğimiz “Allah’a emanet ol” sözünün aslı nedir?

Gerçekte bizim olmayan bir şeyi, üstelik gerçek sahibine emanet etmek, nasıl bir aklın ürünü olabilir?

• Acaba biz Allah’ın her şeyin yaratıcısı ve sahibi olduğuna mı inanmıyoruz?
• Yoksa herhangi bir şeye Allah’tan daha çok sahip olduğumuza mı inanıyoruz?
• Kendimizi Allah’ın yerine, Allah’ı da kendi yerimize mi koyuyoruz zihnimizde?

Düşünüyoruz…
Aklediyoruz…

  • Her şeyin sahibi ALLAH ise,
  • Bizim tasarrufumuza verilmiş olanlar aslında ALLAH’ın bize emaneti ise,
  • Hiçbir şey sahibine emanet edilemez ise,

Nasıl oluyor da “Allah’a emanet ol” diyebiliyoruz?

Sonuç olarak; “Allah’a emanet ol” sözü, gerçekte sahipliğin yanlış anlaşılmasından doğmuş bir ifadedir. Çünkü her şeyin gerçek sahibi zaten Allah’tır.

Esas olan, Allah’a bir şeyleri emanet etmek değil; bizatihi O’nun bize emanet ettiklerini korumak, onları O’nun rızasına uygun şekilde kullanmaktır.


Yazı Özeti

“Allah’a emanet ol” sözü, gerçekte sahipliğin yanlış anlaşılmasından doğmuş bir ifadedir. Her şeyin gerçek sahibi zaten Allah’tır. Bir şey, gerçek sahibine emanet edilebilir mi!
Etiketler:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir