Endülüs Emevi Medeniyeti
İber’e Geçiş
Emevi Devleti 661 yılında kuruldu. Kısa sürede İslam, doğuda Hindistan sınırına ve Orta Asya’ya; kuzeyde Kafkasya’ya; batıda ise tüm Kuzey Afrika’ya ulaştı.
Mervani Halifelerden I. Velid döneminde, Kuzey Afrika (İfrikiye) valisi Musa bin Nusayr’a bağlı komutan Tarık bin Ziyad, 28 Nisan 711’de İber Yarımadası’na geçti. Kısa süre içinde Pireneler’e kadar uzanan fetihlerle yarımada tamamen fethedildi ve Endülüs Valiliği kuruldu.
Emevi İslam Devletinin Sonu
Halife Osman (as) döneminden beri siyonist lider Abdullah bin Sebe tarafından başlatılan bölücülük hareketleri, Şia hiziplerinin güç kazanmasına yol açtı. Bu gruplar, Yahudi ve Zerdüşt nüfusun yoğun olduğu Horasan’a sürgün edildi.
Horasan’da örgütlenen Şia isyancılar, Abbasilerle birleşerek Emevilere karşı ayaklandı. 750 Zap Suyu Savaşı’nda Abbasiler galip geldi. Emevi ailesinden olanlar takibe alınarak katledildi.
Endülüs Emirliği
Yahudilerin kışkırtmaları ile hareket eden Abbasilerin Zap Suyu Savaşından sonra uyguladığı soykırımdan sonra hayatta kalabilenlerden birisi olan II. Mervan’ın torunu Abdurrahman, Mağrib üzerinden Endülüs’e geçmeyi ve burada tutunmayı başardı.
Emevilerin yıkılışı sonrası Endülüs’te de karışıklık çıktı. 756’da Abdurrahman, düzeni sağlayarak Endülüs Emirliği’ni kurdu.
Aynı Dönemde Abbasiler ve İslam Rönesansı
Abbasi hakimiyetindeki topraklarda isyanlar bitmiyordu. 929’a gelindiğinde, İslam dünyası görünüşte tek devlet gibi olsa da fiilen farklı mezhep ve hiziplerin yönettiği özerk emirliklere bölünmüştü.
Bu dönemde Antik Yunan klasikleriyle birlikte farklı kültür ve itikatlara ait eserler Arapçaya çevrildi ve medreselerde okutuldu.
Abbasi Hilafeti sürecinde, Ortodoks Hıristiyanlığına ve Yahudiliğe ait ritüel ve tanımlar büyük ölçüde İslam’a entegre edildi. İslami değerler, İslam dışı adetlerle örtülerek farklı bir zihniyet, farklı bir itikat ortaya çıkarıldı.
Abbasiler, askeri gücü büyük ölçüde Türk komutanlara dayanarak ayakta kalabiliyordu.
Kuzey Afrika’da ise 909’da Şii Fatimiler kendi hilafetlerini ilan ettiler. 978–1070 yılları arasında Mekke’de hutbeler Fatimiler adına okutuldu.
Bu şartlar altında Endülüs Emiri III. Abdurrahman, 929’da kendi hilafetini ilan etti.
Böylece İslam dünyasında üçlü hilafet dönemi başladı:
- Abbasiler (750–1258)
 - Fatimiler (909–1171)
 - Endülüs Emevileri (926–1031)
 
Sonunda bu çok başlılığa Türkler son vererek İslam dünyasında düzeni sağladı.
Endülüste Şiiler
1016’da, Hz. Ali soyundan geldiklerini iddia eden Şii Hammûdîler, Kurtuba’da yönetimi ele geçirdi. Ancak uyguladıkları mezalim yüzünden 1022’de halk tarafından şehirden sürüldüler.
Endülüs’te İslam Medeniyetini Sonu
1031’de Kurtuba eşrafı, halifeliği kaldırarak yönetimi bir şûraya devretti. Böylece Endülüs Emevi Devleti sona erdi. Bu tarihten sonra kısa ömürlü taife krallıkları hüküm sürdü.
12 Mayıs 1238’de son Müslüman devlet Beni Ahmer Devleti Granada’da yeniden siyasi bir birlik sağladı. Müslümanlar, Hıristiyan Krallıkların başlattığı Reconquista (yeniden fetih) süreciyle, 2 Ocak 1492’de teslim oldular.
Böylece, Emevilerin Endülüs’te başlattığı İslam Medeniyetinin son kalesi, yaklaşık 8 asır sonra düşmüş oluyordu.
Son derece güç şartlara rağmen iki buçuk asrı aşkın bir süre tarih sahnesinde kalmayı başaran bu devlet, hem Endülüs’te İslam hakimiyetinin son temsilcisi olması, hem de El-Hamra Sarayı gibi İslam mimarisinin en güzel örneklerini verdiği bir dönemi temsil etmesi açısından tarihte seçkin bir yere sahiptir.
Bu tarihten sonra Müslümanlar, İber Yarımadasında, bir asrı aşkın bir süre daha büyük sıkıntılar içerisinde yaşadılar ve sonunda bölgeden tamamen sürüldüler.
Endülüs Emevi Medeniyeti
Endülüs Emirliği’nin en parlak devri, 822–852 yılları arasındaki II. Abdurrahman dönemiydi. Bu yıllar “eyyâmü’l-arûs” (düğün günleri) olarak anıldı.
Devletin zirve noktası ise 912–961 arasında III. Abdurrahman ve 961-976 arasında II. Hakem dönemlerinde yaşandı. Bu dönemde İslam sanatı, mimarisi, bilimleri ve medeniyeti en yüksek seviyeye ulaştı.
Endülüs Emevi Medeniyeti, hem Avrupa kültürünü hem de dünya bilim tarihini derinden etkilemiş, izleri bugün dahi İber Yarımadası’nda görülmektedir.
Endülüs Emevi İslam Devleti’nden Ders Çıkarmalıyız!
Endülüs Emevi Devleti‘nin kuruluşu da yıkılışı da Müslüman Türkler için büyük dersler içermektedir.
Endülüs’te yaşananlar; günümüzde yaşadıklarımıza ve üzerimize kurgulanmak istenen oyunlara bire-bir benzerdir; alınması gereken çok büyük dersler vardır!
Tarihi DOĞRU öğrenmek ve tarihten ders çıkarmak, ancak DOĞRU soruları sormakla ve cevaplarını NET olarak bulmakla mümkündür!

