27 Aralık 1949 tarihinde, İsmet İnönü, ABD ile “EĞİTİM KOMİSYONU KURULMASI ANTLAŞMASI”nı imzaladı.
Kamuoyunda Fulbright Anlaşması olarak bilinen bu antlaşmaya göre;
Türk Milli Eğitim Sistemi, çoğunluğu ABD’lilerin oluşturduğu bir komisyona bırakılıyordu.
Okullar, okulların müfredatları, öğretmen kadroları… kısacası her şey bu komisyonun iradesine bırakıldı. Dolayısı ile artık okullarımızda milli olan hiçbir faaliyet gerçekleştirilemeyecekti.
27 Aralık 1949 tarihinde imzalanan antlaşmanın onaylanmasına dair 5596 sayılı kanun 15 Mart 1950’de TBMM’de kabul edilmiş, 18 Mart 1950 tarih, 7460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Fulbright Antlaşmasının sonucu olarak;
- ABD’nin hazırlamadığı hiçbir ders kitabı, kaynak ve doküman çocuklarımıza okutulamaz.
- ABD’nin onay vermediği hiç bir tarih ve inanç sistemi, çocuklarımıza öğretilemez.
- Hiçbir zaman teknik ve bilimsel olarak yeterli ve donanımlı nesiller yetiştirilemez.
- Anlaşmanın önemi ve vahameti, 70 sene sonra bu gün çok daha net olarak ortaya çıkmıştır!
ABD ile diplomatik ilişkiler…
1942 ile 1949 yılları arasında ABD ile (yanılmıyorsam) 59 civarı antlaşma imzalandı. Bu antlaşmaların içinde NATO ve diğer askeri antlaşmalar, ABD’nin 2.nci dünya savaşındaki hurdalarının satın alınarak toplanması antlaşmaları, kredi antlaşmaları, ziraat ürünlerinin ABD’ye ipotek edildiği antlaşmalar, askeri üs antlaşmaları, yerli ve milli üretimlerin durdurulması, yerli sanayinin yok edilmesi, yerli patent sahibi olunmasının engellenmesi gibi hemen her konuda antlaşmalar vardı.
Her antlaşma, daha önce imzalanan antlaşmalara bağlanarak garanti altına alınıyor… milletin ve devletin boynuna, çözülmesi imkansız prangalar vuruluyordu.
Bu antlaşmalar hala daha yürürlüktedir!
Yani, Milli Eğitim Sistemimiz, kadro ve müfredatlar da dahil olmak üzere… tamamen, ABD’li üyelerin çoğunlukta olduğu bu komisyonun kontrolündedir.
Sadece bir istisna var; İmam-Hatip Liseleri…
İsmet İnönü hükümeti, 1950 seçimlerine giderken, Demokrat Partinin vaatlerine karşılık siyasi kazanım sağlamak için oy kaygısıyla,
15 Ocak 1949’da İmam-Hatip Kursları’nı açtı.
1949 Ocak ayında açılan bu kurslar, okul niteliği taşımadığı ve zaten kalıcı olarak planlanmadığından 1949 Aralık ayında imzalanan antlaşmada kapsam dışında kaldı.
1950 seçimlerinden sonra DP iktidarında, bu kurslar, mevcut yapısı değiştirilmeden liseye dönüştürüldü.
Yani, Fulbright Komisyonu’nun kapsamı dışında kalmış oldu.
Böylelikle, İHL’lerin kadro ve müfredatları, milli olarak belirleme yetkimiz olacaktı.
Gerçi, istikrarsız dönemlerde mandacı hükümetler vasıtası ile komisyon kararları bu okular için de uygulanmışsa da… DP, ANAP, AKParti iktidarları gibi istikrarlı dönemlerde… sistem değiştirilebiliyordu.
İHL’lerin, “Fulbright Komisyonu” denetimi ve kararları dışında kalan bu yapısı, mandacı ve bağımlı kesimleri her zaman rahatsız etti. Bu okullarda, kendi denetimleri dışında, milli ülkü ve gayeler uğruna yetişen nesil asla işlerine gelmiyordu.
Dikkat edilirse… İHL üzerine yoğunlaşan tepkiler, hep bu istikrarlı dönemlerde ortaya çıkmıştır.
İşte bu nedenle…
İHL’ler hakkında karalama kampanyaları, olumsuz algı operasyonları, ayrıştırıcı hareket ve eylemler sürekli olarak gündemdedir.
NOT:
-
- İlk ve orta dereceli okullarımızda, yardımcı ders kitabı meselesinin özünde de… bu antlaşma yatmaktadır.
- Kendi değerlerimize ve dinamiklerimize göre ders kitabı hazırlayamadığımız için… yardımcı ders kitapları yolu ile sistem delinmeye çalışılmaktadır.
- Bunlar ciddi mücadelelerdir!