Türk Milleti İçin Kalkınma ve Medeniyet Stratejisi Manifestosu:
Giriş
Kalkınma, kültür ve medeniyetin yükselmesiyle birlikte, genel olarak ekonomik büyümeyi ifade etmektedir.
Günümüzde ekonomi, iktisat kavramına uygun olarak doğanın insanlık yararına kullanımı yerine, küresel sermaye ve emperyal oligarşi tarafından şekillendirilen bir sömürü aracına dönüşmüştür. Bu gerçeği göz ardı etmeden, milletimizin çıkarlarını koruyacak ve geliştirecek bir strateji geliştirmek zorundayız.
Temel İlkeler
- 
Millî Öncelik: Uluslararası platformda, kapitalist düzenin ve sömürge odaklarının ortaya koyduğu, gerek siyasi, gerek ekonomik ve gerek sosyo-kültürel kurallar içinde mücadele bugün için tek yol gibi görünmektedir. Devlet yapımızı koruyarak ve onun rehberliğinde, uluslararası oyun kurallarına uygun hareket ederek kazanmak esastır.
Ancak nihai hedefimiz, Türk-İslam sentezine dayanan kadim kültürümüzü ve medeniyetimizi daha da ilerletmek ve dünya çapında kabul ettirmektir. - 
Kültürel Bağlantı: Uygulamalar ve düzenlemeler, milletimizin fıtratı, inançları ve ülküleri ile uyumlu olmalıdır. Dış dayatmalar ve yalnızca Batı’dan kaynaklandığı için milli benliğimize rağmen benimsetilmeye çalışılan uygulamalar kabul edilemez.
“Sevgililer Günü”, “Noel Kutlamaları” gibi sömürü sistemine hizmet eden tüketim odaklı etkinliklerin toplumumuzda kültürel yaralar açmasına müsaade edilmemelidir. - 
Tarihsel Bilinç: Son bin yıldır İslam’ın son kalesi ve insanlığın tek umudu durumunda bulunan milletimiz, bu tarihi sorumluluğunu unutmamalıdır.
 - İtikadi Bilinç: Bütün bireyler, temel kültür ve inanç konularında bilgi sahibi olmalıdır. Bilginin ve eğitimin önü kesilerek ortaya çıkarılacak spekülasyonlara izin verilmemelidir. Temel esasları açık ve tek olan konularda, manipülatif söylemlerle toplumsal ayrışmalar oluşturulmasının önüne geçilmelidir.
 
Stratejik Yaklaşım
- 
Ulusal Değerlendirme: Toplumumuzda öncelik, sömürge odaklarının ve küresel kapitalizmin dayattığı uygulamalar değil; kadim kültürümüz, sarsılmaz inançlarımız ve ebedi ülkülerimizle uyumlu uygulamalarda olmalıdır.
 - 
Ekonomik Özgünlük: Dünya üzerinde yaşayan bütün toplumların bilimsel ve ekonomik örnekleri elbette incelenmelidir; ancak uygulamalar, yalnızca yerel ihtiyaçlar ve kültürel değerlerle uyumlu olduğunda benimsenmelidir.
 - 
Hukuk ve Dayatmalar: Mevcut hukuk sistemimiz (Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu, vs.), farklılıkların apaçık olduğu Batı toplumlarından alınmıştır. Kendi yapısına uygun olmayan hukuk, hiç bir topluma adalet sağlayamaz. Kanunun ve kuralların benimsenmesinde, milletimizin kültür, inanç ve değerleri göz önünde bulundurulmak zorundadır.
 - Bilim ve Eğitim: Eğitim sistemimiz ve akademik yapılarımız, bilimsel ve teknolojik ilerlemeler sağlayacak şekilde düzenlenmeli; sürekli denetimle gelişmelere uygun olarak güncellenmelidir.
 
Yol Haritası
- 
Müşavere ve Katılım: Gerçekler kolektif müşavere yoluyla ortaya çıkar. Müşavere, farklı bakış açılarını ve deneyimleri bir araya getirerek, milli çıkarlar doğrultusunda daha doğru ve uygulanabilir kararlar alınmasını sağlar. Kişisel kanaatler zamanla değişebilir; insan düşünce ve inanç sistemi sürekli olarak tekamül halindedir. Önceliğimiz; inançlarımızın gereği ve milletimizin refahı olmalıdır.
 - 
Tekamül ve İyileştirme: Statik ve değişmez yaklaşımlar, çağın gereksinimlerini karşılayamaz. Bu nedenle yol haritamız, bilimsel gelişmeler, toplumsal değişimler ve teknolojik ilerlemelerle paralel şekilde esnek ve dinamik olmalıdır. Tekamül bilinci, hem bireylerin hem de milletin sürekli iyileşmesini ve güçlenmesini temin eder. Düşünce, yaşantı ve inançlarımızdaki tekamüle uygun olarak stratejilerimiz de uyumlu şekilde güncellenmelidir.
 - 
Bağımsızlık ve Özgünlük: Ulusal düzenlemeler, sömürge odaklarının oluşturduğu sistemlerin taklidi değil, özgün ve milli temellere dayalı olmalıdır. Milli kültür, toplumun ana direğidir; onun korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması birinci önceliktir. Kültürel gelişme adı altında kadim kültürün yozlaştırılmasına ve toplumsal değerlerin erozyona uğramasına izin verilmemelidir. Ulusal stratejiler, bağımsızlık ve özgünlük perspektifiyle şekillendirildiğinde, hem ekonomik hem de kültürel olarak güçlü bir millet yaratmak mümkün olur.
 
Sonuç
Türk milleti olarak önceliğimiz, inançlarımızın gereği ve milletimizin refahı olmalıdır. Kalkınma ve medeniyet yolunda ilerlerken, her kararın ve uygulamanın ulusal perspektife ve tarihsel bilinçle uyumlu olmasını sağlamalıyız. Bu, yalnızca ekonomik büyümenin değil; kültürel ve medenî üstünlüğümüzü dünya üzerinde tanıtmanın ve kabul ettirmenin de tek yoludur.


Geri bildirim: Esaretin Ekonomisi - DuruVizyon