Kurban Nedir?
İslam, Allah indinde tek dindir. Kâinat var edildiğinden beri yürürlükte olan din İslam’dır. Süreç içinde farklı dönemlerde farklı isimler almakla birlikte nihayet, Veda Hutbesi ile kemale ulaşmıştır.
Kurbanın Anlamı
“Kurban”, anlam olarak “kurbiyet” yani yakınlık, meyilli olmak demektir. “Karib” sözcüğünden türemiştir.
Kurban kesmek, Allah’a yakınlık kurmak ve bu yakınlığa mani olan engel niteliğindeki meyilli olduğumuz değerlerden kendimizi arındırmak anlamına gelir.
Arafatta vakfe yapan yani arifliğine vakıf olan kişi, Allah ile arasına giren ve yetkilerini engelleyen her unsuru fark eder ve bunlardan arınır. Arifliğine vakıf olan kişi, benliğini ve enaniyetini feda eder; böylece Allah’a kurbiyet gösterir.
İşte bu farkındalık, kurbanın özünü oluşturur.
Kurbanın Gerçek Yeri ve Zamanı
Bir ibadet olarak Kurban ritüeli, tabi olunan Nebinin mescidinin yerleşik olduğu alanda eda edilmek zorundadır, kural böyledir. Nitekim ayette bahsedilen kıssada, Hz. İbrahim’in oğlunu, kurban etmek üzere şakağı üzerine yatırdığı yerin Kabe’nin avlusu olduğu genel kanaattir.
Kurban, kişinin Arifliğine vakıf olmasından hemen sonra, benliğini feda üzere yerine getirdiği bir ibadet ritüelidir. Muhammedi itikada göre Zilhicce ayının 10.ncu günü duha vaktinden 13.ncü günü aşr-ı sani vaktine kadar (Ariflik Bayramı sürecinde) eda edilir.
Kurban ibadetinin manevi enerjisi, İslam aleminin bir yıl boyunca öncü ve örnek olmasına katkı sağlar.
Tarihî Süreç
Kelam-ı Kadim’e göre kurban ilk defa Hz. İbrahim döneminde gündeme gelmiştir.
Saffat Suresi 102-108 ayetlerde belirtildiğine göre; Hz. İbrahim’den oğlunu kurban etmesi istenmiştir. Hz. İbrahim’in ve oğlunun bu isteğe boyun eğmesi üzerine “bu isteğin azim bir zibh ile fidyelendirildiği ve gelecek nesillere bırakıldığı” ifade edilmektedir.
Buradaki azim bir zibh ifadesinde; “azim” sözcüğü “büyük, azametli” veya “sonraki aşamada olan, ileriye bırakılmış” anlamlarında olabilir. “zibh” sözcüğü ise “mezhaba” sözcüğü ile aynı kökten türeyen ve hayvanlar için kullanılan “boğazlanmış” anlamındadır.
Bu ayette eğer sıfat olarak kullanılmışsa, “boğazlanmış bir azamet” anlamı çıkar. Eğer işim olarak kullanılmışsa, “sonraki aşamalara bırakılmış boğazlanmış bir hayvan” anlamı çıkar. Her iki durumda da anlamlar yakındır. Bu itikada sahip kimselerin kurban kesmelerini vacib kılmaktadır.
Kurban hakkında toplumda, meleklerin gökten canlı kanlı bir koç getirdiği gibi yanlış bir düşünce yerleşmiştir. Bu düşünce israiliyat merkezli bir algı yönetimidir. İslam kaynaklarında böyle bir bilgi yer almaz.
Hz. Musa Dönemi
Tevrat’ta da kurban ibadeti yer almaktadır. Koç ve sığır kesimi şeklinde uygulanmış, bir kısmı mabede verilmiş, bir kısmı tüketilmiştir. Kurban, Hz. Musa döneminde Mişkan ve sonraki dönemde Süleyman Mabedi çevresinde topluca eda edilirdi.
Süleyman Mabedi yıkılınca, ritüelin mescidde eda edilmesi zorunluluğuna istinaden ibadet son bulmuştur.
Hz. İsa Dönemi
İsevilere göre, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi, onun bütün İseviler adına kurban edildiği anlamına gelir. Bu nedenle kurban menasikinin ayrı ayrı uygulanmasına gerek görülmemiştir.
Hz. Muhammed Dönemi
Hz. Muhammed döneminde kurban ibadeti, Mescid-i Haram sınırları içinde eda edilmiştir. Kelam-ı Kadim’de kurban terimi yerine “hedy” sözcüğü (hidayet kavramından) kullanılmıştır. Burada akan kan, bir yıl boyunca Müslüman kanına diyet hükmündedir.
Kurban ibadeti, günümüzde sadece Muhammed Nebi ümmeti tarafından uygulanmaya devam edilmektedir. Ancak maalesef kurban ibadetinin manevi etkisi ve önemi yeterince idrak edilmemiştir.
Mecsid-i Haram sınırları dışında eda edilen kurbanın herhangi bir itikadi hükmü yoktur. Bugün Hacc ibadetini organize eden otorite, bu menasiki tamamen Harem dışına çıkararak bağlamından uzaklaştırmıştır.
Bununla beraber, ne acıdır ki; kurban, tüketim toplumunun ve sömürü sisteminin bir unsuru haline getirilmiştir.
Sonuç
Kurban, Allah’a yakınlık ve fedakarlığın bir tezahürüdür. Arifliğine vakıf olan kişi, engellerini aşar, benliğini feda eder ve Allah ile arasındaki yakınlığı gösterir.
Bize göre;
Arafat’ta Vakfe yaptıktan (yani arifliğimize vakıf olduktan) sonra, farz tavafı yapmadan evvel Mescid-i Haram’da kurban kesmek FARZ hükmündedir. Kurban olarak seçtiğimiz hayvan Kur’an’da “hedy” olarak adlandırılır. Kurban vakti dışında kesilen hayvanlara “bedene” denir (İnsanın fizik kısmına da “beden” denilir). Kurban kesmenin manevi katkısı Hidayete ermektir.
Mescid-i Haram dışında kesilen kurbanlar, sadece insan gıdasını sağlamak içindir.

