İçeriğe geç
Home » DuruVizyon Blog » Kişi Aklından Geçendir

Kişi Aklından Geçendir

Kişi Aklından Geçendir

Aklın Derinliği ve Yüksekliği

Akıl: İnsana Verilen En Büyük Ayrıcalık

Akıl denilen güç, kişi için en büyük ayrıcalıktır. Ancak kişiyi ayrıcalıklı yapan şey, aklın boyutlarının büyüklüğü değil, aklın ne kadar derin olduğudur.

Aklın boyutları, içine sığdırabildiği kavramların çözümlenebilir miktarıyla ilgilidir. Bilinen yaşamda olduğu gibi, bu boyutların da en, boy ve yükseklikleri vardır. Yüzeysel kesitlerdeki genişlemeler, çözülen kavramların çözümsüz kalanlara oranına göre değişir. Yükseklik ise aklın ilgilendiği konuların mahiyetine bağlıdır.

Derinlik ve Yükseklik Arasındaki İnce Çizgi

Mevzuların mahiyetindeki değişim, aklın yüksekliğini etkilediği anda derinliği oluşmaya başlar. Derinlik ile yükseklik arasındaki fark, “var olmuşluk” ile “var oluş” arasındaki geçiş kadar ince ve narin bir çizgidir.

Allah ve Kâinat Gerçeği

Kesin kabul edilmesi gereken şey, Allah’tan başka hiçbir şeyin olmadığıdır. Bilinen ya da bilinmeyen her şey, Allah’tandır ve Allah’ın tekliğinin göstergesidir. Dolayısıyla tüm olumlar ve edimler de Allah’ın olum ve edimleridir.

Kâinat, var oluşunu olum ve edimlerle sürdürmektedir. Bu sebeple kâinatın varlığı, Allah’ın varlığıyla anlaşılır.

Kişisel Aklın Kâinata Aitliği

Kişinin aklı, muhatap olduğu her şeyde kâinatla temas halindedir. Boyutlarıyla birlikte tüm mevzular kâinata aittir. Kişinin kendisi de kâinatın bir parçasıdır. Bu durumda akıl, kişinin aklı olmaktan çıkar; kâinatın aklı haline gelir.

Kâinat, kişilere mahsus gibi görünen aklı onlardan alet edinerek kullanır. Bu kullanım bazen maddi nesnelerle, bazen de belirsiz soyutluklarla gerçekleşir.

Derinliğe Yolculuk: Aklın Kaynağının Kişisel Olmadığı

Derinliğe doğru yol aldıkça akıl, kaynağının kişisellik olmadığını kavrar. Bu noktada kişi, “var olmak”tan sıyrılarak “var oluş”u yaşamaya başlar. Var olmak tamamlanmış bir kavram değildir, çünkü kâinat sürekli yenilenmektedir.

Derinlik kazanan akıl, kendisini yönetenin varlığını hissetmeye başlar. Bu his, kişiyi hedefli hale getirir.

Yüksekliğe Ulaşamayan Aklın Zaafı

Derinlik kazanamayan kişilerde akıl, gündelik ve kişisel meselelerle meşgul kalır. Geçim derdi, zevk peşinde koşmak gibi konular bu aklı sınırlar. Böyle bir akıl, yükseklik ve derinlik sahibi akılların gölgesinde kalmaya mahkûmdur.

Hayal ve Gerçek Arasında Aklın Kavramları

Bu derinliğe ulaşamamış kişilerin akılları, yeteri kadar yükseklik içermediğinden tümden kişisellik sınırları içinde gündelik mevzulara yönelir. Geçim derdi gibi dertlerle meşgul kalır. Zevkli yaşamak derdine düşer. Bu dertler içinde varlık iddiasında kalır. Bu hal aklı kişisel değişkenliklerle düşünmeye ve karar vermeye zorlar. Oysa aklın bu tarz çalışmasını sağlayan kişisel değişkenlikler yükseklik kazanmış bir başka aklın planlı ve istençli yönlendirmelerine maruzdur.

Özet ifadeyle, yükseklik ve derinlik seviyesi zaaflı olan akla sahip kişiler, kısmen dahi olsa hedefli ve avantajlı olan akla sahip kişilerin gölgesi durumunda olmak mecburiyetinde kalırlar.

Aklın kavramları arasında belirlediğim yükseklik ve derinlik kavramları, hayal ile gerçek arasında ki bağlantıyla ayrılmaktadır. Zahir ile hakikat, madde ile mana, şeytaniyet ile rahmaniyet, umumiyet ile hususiyet gibi mevzular, aklın kapsamı yönünden aynı  içeriğe sahip mevzulardır.

Akıl, kendisini yönetene tabi oldukça yükseklik yada derinlik kazanacaktır. Kendisini yönetenin zahiri değerler olması hali akla yükseklik kazandıracak, hakiki değerler olması ise derinlik kazandıracaktır.

Ayna Metaforu: Zahir ve Hakikat

Fizikte cismin kendisi gerçektir, aynadaki görüntü ise zahir. Kelimeler de bu şekilde anlamlandırıldığında daha açık hale gelir. Yaşadığımız dünya, zahirî bir yaşamdır. Bu sebeple aynayı yaşantımızla ilişkilendirmek, konuyu çözümlemeye yardımcı olur.

Bu bakışla:

  • Aklın yüksekliği: Aynanın içindedir.
  • Aklın derinliği: Aynadan bağımsızdır.

Aklın Yöneticisine Uyum

Kişinin, kendi aklının yükseklik veya derinlik kazandığı hissiyatıyla, ne yönde olursa olsun bir yönetene hizmet ettiği bilinci, aslında o aklın kişisel değişkenlikten arınamadığının açık ispatıdır. Zira, muteber olan iddia, doğman ve doğal olandır. Yapay iddialar gölge durumuna düşmüşlüğün tezahürüdür.

Kâinatın her olumunun tek ve düzenli bir akışa sahip olduğu dikkate alındığında, akıl aslında daima kâinattan gelen duyumlarla yönlenmektedir. Kişisel gibi görünse de, her akıl kâinata hizmet eder. Başka bir ifade ile kainat kendisine gerekli olan aklı kişiye verir ve o kişiden kendi arzuları üzere kullanır.

İşte bu noktada konu biraz daha açılım göstererek, aklın yönetene uyumuna giriyor. Aklın iştigal konusu, ne olursa olsun, kainattan başka bir şey değildir. Kainatın her olumu da, tek ve düzenli bir olum olduğuna göre, hakikatte, akıl, her şart altında, kainatın kendisinden gelen umumi duyumlarla yönlenmektedir. Yükseklik sahibi de olsa, derinlik sahibi de olsa, hatta hiç sınıfında bile olsa akıl, kainata hizmet vermektedir.

Aklın Kaynağı ve İrade

Hiç kimsenin kendi kabiliyetiyle aklına bir şey gelmez. Tüm planlar, hayaller ve istençler akılda şekillenir. Ancak bu aklın kaynağı kişi değildir. Kişi aklına gelenleri belirleyemez. Sadece aklına gelenleri düşünür, hatta seçe bilir.

Bu da kişinin zihniyetinin sonucudur. Bir tür irade meselesidir.

Aklı Sahiplenmenin Tehlikesi

Aklı sahiplenmek, aklın hakikatini inkâr etmektir. Zira akıl kişisel bir mülk değildir; kâinatın idaresiyle insanda belirir. İnsan, aklını yöneten iradeyi unutmamalıdır.

Aklının sahibi olduğunu iddia edenlere, neden bazı şeyleri unuttuğu ya da bazı şeyleri neden durduk yerde hatırladığı sorulmalıdır!

Kişiyi Kişi Yapan Aklıdır

Tüm bunlara rağmen kişiyi kişi yapan şey aklıdır. İnsan, aklından geçirdikleriyle vardır. Aklından geçen kadar insandır. Aklından geçen, onun alın yazısıdır.


Yazı Özeti

Kişi Aklından Geçendir. Kişiyi kişi yapan şey aklıdır. İnsan, aklından geçirdikleriyle vardır. Aklından geçen kadar insandır. Aklından geçen, onun alın yazısıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir