Yakuboğulları ve Yahudiler: İkinci Tapınak ve Sürgünler
Horusan Sürgünü
Kuzey İsrail Krallığı, MÖ. 732 ile MÖ. 722 yılları arasında Asurlular tarafından dağıtıldı. Halkı, Asur’un Horasan bölgesine sürgün edildi.
Babil Sürgünü
Asurların Babil Devletini yıkmasından sonra, MÖ. 626’da Yeni Babil Devleti kuruldu. MÖ. 605 ile MÖ. 562 yıları arasında Yeni Babil’i Kral Nebukadnezzar (Buht-un Nasr) yönetti.
MÖ. 601 yılında Yahuda Krallığı, Mısır güvencesi ile Babil’e savaş açtı. Yaşanan savaşlar sonunda, MÖ. 597’de Yahuda kabilesi, MÖ. 587’de de Benyamin kabilesi Babil’e sürgün edilerek Yahuda Krallığı ortadan kaldırıldı.
Dana önceden İran coğrafyasına sürgün edilen yahudiler, bu süreçte İran coğrafyasında hakimiyetlerini kurmuştu. Bu bölgedeki Med hakimiyetine karşı, Med valisi olan Büyük Kiros desteklenerek, MÖ. 550’de ilk pers devletinin kurulmasını sağladılar. Bu devlet üzerinden MÖ. 529’da Yeni Babil Devletini yıkarak, MÖ. 527’de Babil sürgünündeki Yahudileri kurtarmışlardır.
İkinci Tapınak Dönemi
MÖ. 29 Ekim 539’da Pers Kralı II. Sirus (Büyük Kiros veya Keyhüsrev), Babil’i ele geçirerek Babil Sürgünü’ne son verdi. Yahudilere yeniden yurtlarına dönme izni verildi.
1. Sirus’un hakimiyeti, Tarihçiler tarafından, Pers tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Pers Kralı I. Darius (M.Ö. 522–486) döneminde Yahudilere geniş bir dinsel ve kültürel özerklik tanındı. MÖ. 515’te, yıkılan tapınağın yerine İkinci Tapınak inşa edildi. Ancak bu yapı, Süleyman’ın mabedinin mütevazı bir kopyasıydı. Çünkü Ahit Sandığı, On Emir levhaları ve orijinal kutsal objeler yok olmuştu.
Ezra ve Yasaların Yeniden Tesisi
Tapınağın yeniden inşasından sonra, sahte peygamberlik iddiaları hala daha sürüyordu. Bu ortamda Ezra (Hz. Üzeyir), MÖ. 444 yılında Pers Kralı’nın desteğiyle Kudüs’e döndü. Amacı, Musa’nın şeriatını yeniden halk arasında tesis etmekti. Ezra’nın çabalarıyla:
- Tevrat’ın büyük kısmı yazıya geçirildi.
- Sözlü gelenekler derlenmeye başlandı (bu derleme, ileride Talmud geleneğini oluşturacaktı).
- Yahudi inancı yeniden merkezi bir yapıya kavuştu.
Sonuç:
Hz. Davud ve Hz. Süleyman dönemleri, Yahudi tarihinin teokratik monarşiyle zirveye ulaştığı bir dönemi temsil eder. Ancak bu birliğin bozulması hem siyasi hem teolojik ayrışmaları beraberinde getirmiştir. Babil ve Asur sürgünleri, Yahudi kimliğini tehdit etmiş olsa da Pers döneminde sağlanan özgürlük ortamı, yeniden dirilişin temelini oluşturmuştur. Bu tarihsel süreç, Tevrat’ın kutsal metin olarak derlenmesi ve İkinci Tapınak geleneğinin başlaması gibi Yahudi dininin temel taşlarının oluşumuna zemin hazırlamıştır.
Yahudiler üzerinde Yunan Hakimiyeti
İskender
Roma Döneminde Yahudiler ve Yeniden Sürgün
MÖ. 64 – MS. 324 yılları arasında Filistin bölgesi Roma egemenliği altındaydı. Roma yönetiminin ilk dönemlerinde Yahudilere karşı görece hoşgörülü bir politika izlendi. Yahudi toplumu, dini ve sosyal işlerinde özgür bırakılmış; cemaat düzeni ve iç hukuk sistemi, Kudüs’te bulunan baş kâhinlik makamına emanet edilmişti.
Ancak zamanla bu hoşgörü yerini baskıya bıraktı. Uygulanan ağır vergiler, yerel yöneticilerin keyfi ve baskıcı uygulamaları ile dinî gerekçeler, halk arasında huzursuzluk yarattı. Yahudi halkı, bu şartlar altında bağımsızlık özlemini yeniden gündeme taşıdı.
Tanrı’nın (Yahve) mutlak egemenliğine olan inançları gereği, bir gün dünyanın Yahudiler tarafından yönetileceğine ve bu hedefe ancak Tevrat’a bağlı kalarak ulaşacaklarına inanıyorlardı.
Bu inanç ve siyasi beklentiler, MS. 66–73 yılları arasında patlak veren büyük Yahudi isyanına zemin hazırladı. İsyan sırasında Roma ordusu Kudüs’ü kuşattı ve MS. 70 yılında Babil Sürgünü sonrası inşa edilen İkinci Tapınak‘ı tamamen yıktı.
Yahudiler, Tanrı’nın mabedini koruyacağına dair inanç besliyordu; fakat mabedin yıkılması, bu inançta derin bir kırılmaya yol açtı. O tarihten günümüze kadar da Süleyman Mabedi yeniden inşa edilmemiştir.
İsyan sonrası Yahudiler, Filistin’den zorla göç ettirildiler. Başta Mısır olmak üzere Roma İmparatorluğu’nun farklı bölgelerine sürgün edildiler. Ancak en ağır sonuç, 135 yılında yaşandı. Mesihlik iddiasıyla ortaya çıkan Simon Bar Kokhba önderliğindeki ikinci büyük isyanın başarısızlığa uğraması üzerine Roma, Yahudi varlığına karşı daha sert önlemler aldı.
Yahudiler, bölgeyi tarih boyunca “Yehuda” ya da “İsrail” olarak adlandırdı. İkinci isyanın ardından, İmparator Hadrian, Yahudilerin kutsal şehri Kudüs’ü yıktı ve Şehre Aelia Capitolina adını verdi.
Kudüs ikinci kez tahrip edilmesinin ardından, “Yahuda” ve “Samariya” isimleri ortadan kaldırıldı. Bölgenin tamamı, “Palaestina” olarak adlandırılarak Suriye’ye bağlandı. Yahudilerin Filistin’e dönmeleri yasaklandı ve bölgedeki Yahudi varlığı sistematik biçimde dağıtıldı.
Bu süreç, Yahudi halkının tarihte ilk kez tam anlamıyla bir diasporaya (dağılma) geçmesine neden oldu. Yahudiler farklı yönlere göç etti ve zamanla üç ana kültürel-dinî kimliğe ayrıldılar.
Yahudilik, bu süreç sonrasında yeniden yapılanarak, tapınak merkezli kurban dini olmaktan çıkarak, sinagog, rabilik ve sözlü yasa (Talmud) temelli bir yapıya evrilmiştir.
Mizrahiler
Mizrahi Yahudileri (Doğulu Yahudiler), Doğu yönünde göçerek Mezopotamya, İran, Kafkaslar ve Arap Yarımadası’na yayıldılar.
Mizrahi, doğulu anlamına gelir. Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya’daki Yahudilere verilen genel addır. İsrail’de ise “Mizrahi” terimi daha çok Arap dünyasındaki ve Arap dünyasına komşu ülkelerdeki Yahudilere denir. Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, İran, Afganistan, Buhara, Mağrib Yahudileri, Berberi, Kürt, Azerbaycan, Dağıstan, Gürcü, Hindistan ve Pakistan Yahudileri başlıca Mizrahi Yahudileridir.
Her Mizrahi farklı kökenlerden geldiği için farklı gelenek ve görenekleri vardır. Ancak ibadet şekilleri Sefaradların ibadet şekillerine çok benzer. Bu benzerlikten dolayı özellikle İsrail’de genelleme yapılıp sıkça Mizrahilere de Sefaradi denildiği görülür.
“Mizrah” doğu, “Mizrahi” de doğulu demektir. Mizrahi’nin Arapçadaki karşılığı Maşrikiyyundur fakat bu Suriye, Irak ve diğer Asya ülkelerinin yerlileri için söylenir. Kuzey Afrika’dakilere ise Mağrabiyyun denir ve bu yüzden Fas Yahudilerine Mizrahi denmesine karşı çıkılır. İsrail’de ise Mizrahi kelimesi Batı Asya ve Kuzey Afrika Yahudileri için kullanılır. 1990’larda aktivistlerin çabasıyla Mizrahi terimi daha tanınır ve kabul edilir bir hale geldi.
Birçok insan (özellikle İsrail’de) Sefarad ve Mizrahi ayinlerinin benzerliği dolayısıyla Aşkenaz olmayan tüm Yahudiler’i Sefarad kategorisine sokar. Sefaradlarla Mizrahilerin birbirlerine karıştırılmasının bir diğer sebebi ise 1492’de Sefaradların İspanya’dan kovulup Mizrahilerin bulunduğu ülkelere göç etmesidir.
Göç sonrası, zamanında daha prestijli kabul edilen Sefarad kültürü Mizrahiler arasında benimsenmeye başlandı. Bir kültürün diğer kültürün altında asimile olması farklı şekillerde gerçekleşmiştir. Örneğin, İspanya’dan kaçıp Suriye’ye yerleşen Sefaradlar Mizrahiler’in kültürüyle asimile olurken Kuzey Afrika’daki Mizrahiler ise İspanya’dan kaçıp bu bölgelere yerleşen Sefaradlar’ın kültürünü benimsedi. Buna rağmen Fas’ta Mizrahilerle Sefaradlar uzun bir süre birbirleriyle pek karışmayıp iki farklı sınıf oluşturdular.
Aşkenazlar
Aşkenaz Yahudileri: Roma-yahudi savaşlarından sonra galip gelen Roma tarafından, Kudüs’ten Kuzey yönünde sürgün edildiler. Anadolu ve Balkanlar üzerinden Orta ve Doğu Avrupa’ya yerleştiler. Zamanla kendilerine özgü bir kültür, dil (Yidiş) ve dini yorum geliştirdiler.
Aşkenaziler, Avrupa’daki zamanları boyunca Avrupa’nın ticaretine, felsefesine, edebiyatına, sanatına, müziğine ve bilimine birçok önemli katkıda bulunmuşlardır.
“Aşkenazi” terimi, Batı Almanya ve Kuzey Fransa’da Orta Çağ’da Ren nehri boyunca yerleşim yerleri kuran Yahudi yerleşimcilerini ifade eder. Orada olduklarında Kudüs, Kutsal Topraklar ve Akdeniz’den gelen gelenekleri yeni ortamlarına uyarladılar.
Geç Orta Çağ’da dini zulüm, anti-semitizm ve ayrımcılık nedeniyle Aşkenazi nüfusunun çoğunluğu Kutsal Roma İmparatorluğu’ndan Doğu Avrupa’ya doğru kaymıştır. Günümüzde birçok Aşkenazi İsrail’e, ABD’ye, Birleşik Krallığa ve Fransa’ya göçmüştür.
Sefaradlar
Sefarad Yahudileri: Yahudi-Roma savaşlarından sonra Batıya göç ederek Kuzey Afrika ve İber Yarımadası’na (özellikle İspanya ve Portekiz) ulaştılar. Ancak 1492’de El-Hamra Kararnamesiyle İspanya’dan ve 1497’de Portekiz’den kovulmalarının ardından yeniden dağılmak zorunda kaldılar.
Kararname sonrasında Yahudi halkının çoğu Portekiz’e kaçmıştır. 5 yıl sonra Portekiz Kralı I. Manuel’in de Portekiz’deki Yahudileri Hristiyanlığa geçmeye zorlamasıyla sınır dışı edilen birçok Yahudi farklı ülkelere kaçtı.
İbrani dilinde “Sefarad”, İspanya anlamına gelmektedir. İspanya dışında Portekiz, İtalya, Kuzey Afrika, Türkiye, Ege Adaları ve Balkan Musevilerinin de büyük bölümü bu adla anılır. 16.yüzyılda bütün bu gruplar, Judeo-Espegnol veya “Ladino” denen ve İspanyolca’nın Kastilya lehçesine ilave edilmiş; Türkçe, İbranice hatta Rumcadan gelen kelimeler ve deyimler ile bezeli bir dil konuşuyorlardı. Bu dil bugünlerde unutulmaya başlanmıştır.
1492’de İspanya’dan kovulan Museviler, İspanya kökenli oldukları için kendilerine “Sefarad” adını koymuşlardır.
Sefaradların inancı temelde Ortodoks Yahudilikle bağdaştığı halde bazı dini kanunları (Alaha) yorumlama tarzı Aşkenazlarınkinden farklıdır. Bu farklardan birine örnek: Hamursuz (Pesah) bayramı boyunca doğulu Sefaradlar pirinç, mısır ve bakliyat yiyebilirlerken, Aşkenazların bu yiyeceklerden sakınmasıdır. Sefarad dua ayinleri Aşkenazlardan değişiktir ve Sefaradlar farklı melodiler kullanırlar. Ayrıca Sefaradların bayram görenekleri ve geleneksel yemekleri de Aşkenazlardan farklıdır.
Sefaradlar tarih boyunca yaşadıkları bölgenin, (Yahudi olmayan) yerel kültürüyle Aşkenazlardan daha fazla kaynaşmışlardır. Aşkenaz Yahudiliğin geliştiği Hıristiyan yörelerde ise Hıristiyanlarla Yahudilerin arası genellikle gergin olup, Yahudiler kendi dinlerinden olmayan komşularından ayrı duruyorlardı. Sefarad Yahudiliğinin geliştiği İslam ülkelerinde ayrımcılık ve baskı çok daha seyrekti. Sefarad düşünce ve kültürü Müslüman ve Yunan felsefe ve biliminden çok etkilenmiştir.
Kripto (Kayıp) Yahudiler
Asur Kralı V. Şalmaneser, MÖ. 722’de Kuzey İsrail Krallığını fethedip İsrailoğullarını Horasan’a sürgün etti. Bugünün İran coğrafyasına sürgün edilen grup, 8 kabile ve bir kısım Levililerden oluşmaktadır.
Bu kabileler, daha önceki tarih bilgilerinde, ortadan kaybolmuş, farklı bölgelerde asimile olmuş kayıp kabileler olarak tanımlanmış; böylece dikkat çekmemeleri sağlanmıştı. Ancak özellikle 1980 sonrası ortaya çıkan bilgiler hiç de kayıp olmadıklarını; üstelik çok daha etkin çalıştıklarını göstermiştir.
Bunlar, çoğunluğu Pers coğrafyasına, İpek Yolu üzerinde kalmakla birlikte (Horusan yahudileri), Kuzey (Rusya), Orta ve Güney Asya (Hindistan, Afganistan ve Arap yarımadası) ve ticaret (ipek, baharat) yolları üzerinden Çin’e kadar yayılmışlardır. Bir kısmı ise Kuzey Avrupa’ya kadar yayılmışlardır. Bunların bazı Avrupa halklarını oluşturdukları ancak son yıllarda deşifre edilebilmiştir.
İslam’a Etkileri
67 ile 73 yılları arasında meydana gelen Roma-yahudi savaşları sürecinde yahudiler Filistin’den dünyanın çeşitli yerlerine sürgün edilmişlerdir.
Bu sürgünler sırasında doğu yönünde göçen Mizrahi Yahudileri ile daha önceden göç etmiş kripto yahudilerin bir araya geldikleri iki önemli nokta İran coğrafyası ve Arap yarımadası olmuştur. Bu bölgede bir araya gelen yahudiler, İslam İtikatlarının esas yapısının toplum içinde değişmesine, bozulmasına neden olmuşlar, Şia yapılanmasını ortaya koymuşlardır.
Öncelikle bulundukları bölgelerde İslam ile savaşan, görünüşte İslam mezhebi fakat gerçekte kripto yahudi olan bu gruplar daha sonra Fars coğrafyasından Anadolu içlerine, balkanlara ve hatta Orta Avrupa ve Kuzey Afrika’ya kadar göçler yoluyla yayılarak, dünya üzerindeki bütün Müslümanları ve İslam inancını Şia etkisi altına almışlardır.
Bugün Sünni İslam mezhepleri dahi Şia katıştırması birçok bozulmalar ile karşı karşıya kalmış durumdadır.
Belirgin Özellikleri
- Küçük gruplar halinde olmayı severler. Gruplarına aidiyetleri kuvvetlidir. Grupları genellikle kendi soylarından seçtikleri kişilerden oluşur.
- Kuralcı ve kuralları doğrultusunda prensip sahibidirler. Ancak kuralları sadece aidiyet hissettikleri grup için geçerlidir. Beraber oldukları insanlar dışında hiç kimseye acımazlar.
- Doğaları gereği, ilahi kuralları kabullenemezler. Zor kullanılmadığı sürece Semavi dine uyum sağlayamazlar.
- Dünyevi değerlere ve güçlere çok önem verirler. Çıkarlarına aşırı düşkündürler. Özellikle para onlar için tam bir cazibedir. Para ve güç için her şeyi yaparlar.
- Yayılmacıdırlar. Her yere sari olur, bulaşırlar.
- Bulundukları her ortamda, para ve siyasi idareyi kontrollerine alırlar. Ticaret ve siyaset konusunda amaçlı ve dolayısı ile beceriklidirler.
- Toplumda hiçbir kesimin birlik bütünlük içinde olmasını istemezler. Güç sahibi olan hiç kimse ve kuruma tahammülleri yoktur.
- Fitne, fesat ve bölücü faaliyetleri başarı ile yürütürler. İçinde bulundukları toplumları doğru yoldan muhakkak çevirirler. Tuzakçıdırlar. İmkan buldukları anda ezici ve yıkıcı olurlar. Mutlak amaçları sömürgeciliktir.
- Karşı tarafa diş geçiremeyeceklerini anladıklarında gizli gizli ve hızlı hızlı kaçan, tüyen tiplerdir. Ancak hiçbir zaman vaz geçmezler. Sinsidirler… fırsat kollarlar.
- Hiç kimsenin kendi kuralları ile yaşamasına tahammülleri yoktur. Kendileri için istemedikleri her şeyi başkaları için önemli kılarlar.
- Tümüyle ALGI YÖNETİMİ olan… büyü ve seks ayinleri gibi paganist unsurlara düşkündürler.
- Kendi kontrollerinde olmayan hiçbir otoriteyi tanımazlar.
____
- Mısır’da yaşadıkları eziklik ve baskılara rağmen, Hz. Musa’ya karşı… ilk olarak henüz Mısır’dan ayrılmadan… sonrasında Kızıldeniz’i henüz geçmemişken isyana giriştiler.
- Kızıl denizi geçtikten hemen sonra… açlık ve susuzluk isyanına girdiler. Kendilerine ilahi olarak temin edilen yiyecek ve içecekleri beğenmediler.
- Hz. Musa’dan, Kenan bölgesinde karşılaştıkları kavimlerin tapındığı gibi… maddesel putlar ortaya koymasını istediler.
- Mısır’dan çıkışlarının üzerinden daha üç-beş ay geçmeden… Samiri isimli bozguncunun peşine düşüp, böğüren altın buzağı heykelini put edindiler. (Sadece, Musa ve Harun’un kavmi olan Levi kavmi bu isyana katılmadı. Bunun neticesinde de Levi Kavmi, “Kahin” ruhbanlığı görevini edindi.)
- Kavmin bir kısmı… Hz. Musa döneminde bile zinaya karşı aşırı düşkündü. Eş tanımazlardı. Livata üst boyuttaydı. Hz. Musa’dan sonra, bu yönden çok daha bozuldular.
- Birisini öldürmek onlar için anormal bir şey değildi. Vahşetin her türlüsüne yakındılar.
- Başkalarının olana sahiplenmeyi bir nev’i karakter edinmişlerdi. Aidiyet duydukları küçük gruplar dışında malları ve ırzları güvende değildir.
Kronoloji (Tarihsel, Teolojik ve Ezotorik/Sembolizm)
- MÖ. 5000, Hz. Adem (as)
- MÖ. 5000, MÖ. 2800 yılları arasında, Babil bölgesi eski kültürleri
- MÖ. 4900 Hz. Şit b. Adem
- MÖ. 4500 Hz. İdris
- MÖ. 3500 Nuh Tufanı
- MÖ. 3500 Sümer, Çivi yazısı
- MÖ. 3200 Babil şehri Sümerler tarafından kuruldu.
- MÖ. 3000 Mısır Hiyeroglif yazısı.
- MÖ. 2300 Hz. İbrahim
- MÖ. 2254, MÖ. 2218 arası Nemrut kral oldu. Babil Kulesini inşa etti.
- MÖ. 2250’lerde Hz. İbrahim, Babil’den Mısır’a kadar gitti ve Kenan’a geri döndü.
- MÖ. 2250’lerde Kabe yeniden inşa edildi.
- MÖ. 2100’lerde Hz. Yakub b. İshak yaşadı.
- MÖ. 2080 Amon tanımlaması halka duyuruldu.
- MÖ. 2000 Hz. Eyyub
- MÖ. 1950’ler Hz. Yusuf Mısır Sarayına girdi. (Vezir Mentu-Hotep)
- MÖ. 1790, MÖ. 1750 arası Babil Kralı Hammurabi
- MÖ. 1560 Firavun kendisini tanrı ilan etti. Melik unvanı Firavun olarak değişti.
- MÖ. 1400 Hz. Musa … b. Levi b. Yakub
- MÖ. 1360 Hz. Musa Mısır’dan ayrıldı. Ahit Sandığı Mısır’dan çıkarıldı.
- MÖ. 1360 Kutsal Çadır’ın kuruluşu.
- MÖ. 1360 Altın Buzağı
- MÖ. 1234 Yahudilerin Filistin’e hakimiyeti.
- MÖ. 1244, MÖ. 879 Hakimler Dönemi
- MÖ. 1100’lerde Hz. Yunus Babil’e irsal oldu.
- MÖ. 1020 İlk Yahudi devleti (12 kabile)
- MÖ. 1010, MÖ. 970 Hz. Davud
- MÖ. 970, MÖ. 931 Hz. Süleyman
- MÖ. 957 Süleyman Mabedi yapıldı. Ahit Sandığı Mabed’e yerleştirildi.
- MÖ. 924 Hz. Süleyman ölümünden sonra Yahudi Devletinin iki bölündü.
• Kuzeyde İsrail Krallığı,
• Güneyde Yahuda Krallığı (Yahuda ve Benyamin kabileleri). - MÖ. 742, MÖ. 727 Yahuda Kralı Ahaz, putperestliği yaydı.
- MÖ. 732 İsrail Krallığı Asur’a birinci sürgün.
- MÖ. 722 İsrail Krallığı Asur’a ikinci sürgün. İsrail Krallığı yıkıldı.
- MÖ. 689 Asurlar Babil’i yakıp yıktı.
- MÖ. 626, MÖ. 529 Yeni Babil Devleti
- MÖ. 590 Şa’ya (as). Yahudiler tarafından şehit edilen ilk peygamber.
- MÖ. 605 Nebukadnezzar (Buht-un Nasr) kral oldu. (MÖ. 562’ye kadar)
- MÖ. 600’lerde Babil’in Asma Bahçeleri ve Babil Sarayı inşa edildi.
- MÖ. 600 Lidya’da altın sikke basıldı.
- MÖ. 601 Yahuda Kralı Mısır’a güvenerek Babil’e isyan etti.
- MÖ. 597 Birinci Babil sürgünü. Benyamin Kabilesine dokunulmadı. Ahit Sandığı Mabed’den kaçırıldı.
- MÖ. 587 İkinci Babil sürgünü. Kudüs tamamen yıkıldı. Benyamin kabilesi sürgün edildi. Yahuda Krallığı yıkıldı.
- MÖ. 538 Persler, Yahudilere dönüş izni verdi.
- MÖ. 515 İkinci Tapınak inşa edildi.
- MÖ. 500 Danyal (as)
- MÖ. 478 Babil şehri yıkıldı.
- MÖ. 400 Üzeyr (as).
- MÖ. 444 Persler, Yahudilere Musa’nın kurallarını mecbur etti. Kutsal kitap Tanah yazılı hale getirildi. Risalet durdu. (Ezra/Üzeyr)
- MÖ. 323 İskender Babil şehrini imara başladı ama tamamlayamadı.
- MÖ. 163 Makabi İsyanı.
- MÖ. 100 Hz. Zekeriya. Yahudiler tarafından şehit edildi.
- MÖ. 50 Hz. Yahya b. Zekeriya. Yahudiler tarafından şehit edildi.
- 33 Yahudiler tarafından Hz. İsa’nın öldürülmesi planlandı.
- 67, 73 Yahudi-Roma Savaşları.
• Roma tarafından Kudüs ve ikinci mabed yıkıldı.
• İkinci Sürgün Dönemi başladı. Sefarad, Aşkenaz, Mizrahi - 200 Talmud/Mişnanın yazımı.
- 300 Kudüs Talmudu
- 325 Kudüs’te Kiliseler inşa edilmeye başlandı.
- 395 Roma bölününce Kudüs Bizans toprağı oldu. Yahudiler Hristiyanlar tarafından tamamen dışlandı.
- 427 Babil Talmudu
- 622 Hicret. Araplar ve Yahudiler arasında Medine Sözleşmesi.
- 628 Yahudilerin İran’a desteklerine rağmen, Filistin yeniden Bizans toprağı oldu.
- 628 Hayber Kalesi fethedildi. İlk Siyon Teşkilatı Kuruldu. İbn Sebe teşkilata katıldı.
- 637 Kudüs Müslümanlar tarafından fethedildi.
- 1071 Kudüs Selçuklular tarafından fethedildi.
- 1099 Kudüs’ün Haçlı işgali. Kudüs Latin Krallığı kuruldu. (1291’e kadar)
- 30 Mart 1135 Musa b. Meymûn. Yahudi alimi Sefarad. (Taryag Mitzvot, “613 emir“)
- 1187 Kudüs Selahattin Eyyubi tarafından fethedildi.
- 1193 Kudüs’ün Haçlılar tarafından yeniden işgali.
- 1290 Yahudiler İngiltere’den kovuldu.
- 1291 Kudüs’te Memluk hakimiyeti. Haçlı saldırılarına engel olmak için limanlar ve şehirler yıkıldı.
- 1392 Yahudiler Fransa’dan kovuldu.
- 1492 Yahudiler İspanya’dan kovuldu.
- 1497 Yahudiler Portekiz’den kovuldu.
- 1517 Kudüs Osmanlı tarafından fethedildi. Yahudilerin Kudüs’e dönmeleri serbest bırakıldı.
- 1869 Suveyş Kanalı açıldı.
- 1881 Rus çarının öldürülmesiyle Rusya’da Yahudilere karşı yoğun tepkiler başladı.
- 1882, 1903 Birinci Aliyah (Filistin’e dönüş).
- 27 Ağustos 1897 İsviçre’nin Basel kentinde üç gün sürecek olan, Birinci Siyonist Kongresi
- 4 Temmuz 1902 Herzl: “Siyonizmin amacına ulaşması için Osmanlı’nın dağılmasını beklemeliyiz.”
- 1904, 1914 2. Göç dalgası
- 1916 Sykes-Picot Anlaşması.
- 1917 Dünya Savaşında Yahudi Lejyonu.
- 1917 Kudüs’ün İngiliz işgali.
- 2 Kasım 1917 Lord Rothschild talebiyle Balfour Deklarasyonu.
- 1919, 1923 3. Göç dalgası.
• Bu dalga sonunda Yahudilerin Filistin’de nüfus oranı %17 oldu. - 19–26 Nisan 1920 San Remo Konferansı. Filistin üzerinde İngiliz manda yönetiminin kabul edildi.
- 14 Mayıs 1948 İsrail Devleti ilan edildi. 11 dakika sonra devleti tanıyan ilk ülke ABD oldu.
Yazı Özeti
Yahudi tarihinin kökenlerinden modern döneme; teolojik, tarihsel ve ezoterik boyutlarıyla kapsamlı bir okuma.

