Tüm kainat yaratan ve yaratılan ilişkisi içerisindedir.
Yaratan ve hakim olan, yarattığı üzerinde kendi hakimiyetini seyreder. Aslında birbirinden ayrı olmayan yaratan ve yaratılan, bir ahenk içerisinde hayatı sevk ederler. Yaratılan, yaratanına tam bir itaat içerisindedir. Yaratan “Ol!” der ve olmasını istediği her şey derhal olur. Yaratılan bu olma iradesine mükemmel bir itaat gösterir.
• İnsanda bütün kainatın özü, özeti olan bir gövde var.
• Bu gövdeye hükmeden bir canlığımız var.
• İsteklerimizin, düşüncelerimizin hiç yokken oluşup geliverdiği yerden, canlılığımız, gövdemizi hükmü altına almış.
Gövde, canlılığının emir ve iradesi altında yaşamak için var. Tıpkı kainatın, hayatın emir ve iradesinde yaşaması gibi…
İçimizden gelen istek, arzu ve ihtiyaçlar, canlılığımızın iradesi ve gövdemize olan hakimiyeti. Aslında gövdemiz bu iradeye uygun yaşamak zorunda iken, devreye aklımızla birlikte bir “Ben” giriyor.
“Ben”, oluşan istekleri birer bahane ile erteliyor, geçiştiriyor, önemsemiyor. Yap denileni, emredileni, inkar edercesine devre dışı bırakıyor.
İşte burada düzen bozuluyor!
Gövdenin, Can’a olan amadeliği, akıl ve dolayısı ile “Ben” hırsı yüzünden arızalanıyor, darbe alıyor.
Tüm kainatta, bu özellik sadece insanda var. İnsan dışında her mevcut, bu emir komuta sistemine uygun yaşıyor. Hayvanlardan bile baksak durum bu. Zaten insan emir ile diğer mahlukat ise müsaade ile yaşamlarını sürdürüyor.
Oysa, akıl yan dursa, mani olmasa da , “Ben”, Can’ın kendisine olan emirlerine itiraz etmese, Can’a “Canan” olacak.
Can ile Canan, gönül evinde izdivaç edecek…


Geri bildirim: Stres Nedir? - DuruVizyon