İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ BA:D ❞ kökünden türeyen kelimeler... 8 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox ba'd Ba'de Ba'de Bu'din baid Bu'd Eb'ad Eb'ad Ebaid Muba'id Muba'ide Mutebaid
xoxox
ب ع د BA:D
ba'd
Ba'de
ب ع د BA:D

Zaman zarfıdır ve tehir ifade eder. / Sonra. İtibaren. / Zaman yada meakan olarak uzak, mesafeli. / Umulmadık. / Helak olmak.

DuruMeal'de toplam 188 kayıtta geçiyor.
Ba'de Bu'din
ب ع د BA:D

Hayli zaman geçtikten sonra, neden sonra.

baid
ب ع د BA:D

Zaman yada mekan olarak uzaklık. Uzak. Uzakta. Umulmadık.

DuruMeal'de toplam 63 kayıtta geçiyor.
Bu'd
ب ع د BA:D

Uzaklık. Baid olma. Aralık.

DuruMeal'de toplam 2 kayıtta geçiyor.
Çğl.Eb'ad
Eb'ad
ب ع د BA:D

Yakın olmayan (hısım ve akraba.) En uzak yer.

Çğl.Ebaid
Muba'id
ب ع د BA:D

Uzaklaştıran.

Dşl.Muba'ide
Mutebaid
ب ع د BA:D

Uzaklaşan. Bir birinden uzak bulunan.

2. BAKARA / 26-27

Muhakkak ki ALLAH, mesel darb etmekten istihya etmez!
Bazen, bir sivrisineği...
ve hatta bazen, onun fevkinde olanı...
ya da hatta... iman eden... ve ardından hakk olanın Rabblerinden olduğuna alim olanları...
ve hatta... kafir olan... ve ardından "bu mesel ile ALLAH ne irade etti?" diyenleri.

Çoğunu bunlarla dalalete düşürür... ve çoğunu bunlarla ihda eder.

Bunlarla dalalete düşürdükleri, sadece...
misaklarından sonra ALLAH'ın ahdini nakz eden...
ALLAH'ın, vasl olunmasını emir ettiği şeyi kata eden...
ve arzda fesad çıkaran...
fasıklardır!
İşte onlar hüsranda olanlardır.

2. BAKARA / 26-27

Muhakkak ki ALLAH, mesel darb etmekten istihya etmez!
Bazen, bir sivrisineği...
ve hatta bazen, onun fevkinde olanı...
ya da hatta... iman eden... ve ardından hakk olanın Rabblerinden olduğuna alim olanları...
ve hatta... kafir olan... ve ardından "bu mesel ile ALLAH ne irade etti?" diyenleri.

Çoğunu bunlarla dalalete düşürür... ve çoğunu bunlarla ihda eder.

Bunlarla dalalete düşürdükleri, sadece...
misaklarından sonra ALLAH'ın ahdini nakz eden...
ALLAH'ın, vasl olunmasını emir ettiği şeyi kata eden...
ve arzda fesad çıkaran...
fasıklardır!
İşte onlar hüsranda olanlardır.

2. BAKARA / 36

Şeytan, o ikisini oradan zelle etti... ve ardından onları, içinde oldukları şeyden ihrac etti.
BİZ dedik ki:
"Bazınız bazınıza (birbirinize) aduvv olarak hebt olun!
Müstekarr ve metalanma, bir hiyne kadar sizin için arzdadır!"

2. BAKARA / 51-52

Musa'ya kırk gece vaad etmiştik.
Sonra, onun ardından siz, dişi buzağı ittihaz etmiştiniz… ve zalim olmuştunuz.
Sonra, bunun ardından, ola ki şükür edersiniz diye... sizden afv etmiştik.

2. BAKARA / 51-52

Musa'ya kırk gece vaad etmiştik.
Sonra, onun ardından siz, dişi buzağı ittihaz etmiştiniz… ve zalim olmuştunuz.
Sonra, bunun ardından, ola ki şükür edersiniz diye... sizden afv etmiştik.

2. BAKARA / 55-56

Siz demiştiniz ki:
"Ey Musa!
ALLAH'ı cehren görünceye kadar sana iman etmeyeceğiz!"
Ardından sizi... nazar edip dururken... bir saika ahz etmişti.
Sonra, ola ki şükür edersiniz diye... mevt oluşunuzdan sonra sizi baas etmiştik.

2. BAKARA / 63-64

Sizin misakınızı ahz etmiş... ve Tur'u, sizin fevkinize ref etmiştik.
"Size verdiklerimizi kuvvet ile ahz edin... ve onun içinde olanları zikir edin!... umulur ki ittika edersiniz."

Sonra... bundan sonra, tevella ettiniz.
Ardından şayet, ALLAH'ın size fazlı ve rahmeti olmasaydı, elbette hasar alanlardan olurdunuz.

2. BAKARA / 73

Ardından BİZ, onun (dişi sığırın) birazı ile ona darb etmenizi söylemiştik.
Böyledir!...
ALLAH mevt olanı hayy eder... ve ayetlerini size gösterir… umulur ki akıl edersiniz.

2. BAKARA / 74

Sonra, bunun ardından, sizin kalbleriniz kasvetlenmişti.
Artık o, hacerler gibi veya daha da şedid kasvetlenmişti.
Muhakkak hacerlerden öyleleri vardır ki, onlardan nehirler fecr olur. Muhakkak ondan öyleleri vardır ki, şakk eder... ve ardından ondan su ihrac olur. Muhakkak onlardan öyleleri de vardır ki, ALLAH'a haşyetinden hebt olur.
ALLAH amel ettiklerinize gafil değildir.

2. BAKARA / 75-76

Size iman etmelerine mi tama ediyorsunuz!?
Onlardan, ALLAH'ın kelamını kat'iyyetle işiten bir ferik olmuştu! Sonra, akıl ettikleri şey sonrasında... alim oldukları halde... onu tahrif etmişlerdi.
İman edenlerle mülaki olduklarında, "iman ettik" derlerdi. Hali olduklarında ise bazıları bazılarına (birbirlerine),
"ALLAH'ın size feth ettiği şeyleri onlara hadis mi ediyorsunuz? Rabbinizin indinde onu size hüccet etmeleri için mi!? Siz akıl etmiyor musunuz!" derlerdi.

2. BAKARA / 75-76

Size iman etmelerine mi tama ediyorsunuz!?
Onlardan, ALLAH'ın kelamını kat'iyyetle işiten bir ferik olmuştu! Sonra, akıl ettikleri şey sonrasında... alim oldukları halde... onu tahrif etmişlerdi.
İman edenlerle mülaki olduklarında, "iman ettik" derlerdi. Hali olduklarında ise bazıları bazılarına (birbirlerine),
"ALLAH'ın size feth ettiği şeyleri onlara hadis mi ediyorsunuz? Rabbinizin indinde onu size hüccet etmeleri için mi!? Siz akıl etmiyor musunuz!" derlerdi.

2. BAKARA / 85-86

Sonra siz, işte busunuz!
Nefslerinizi katl ediyorsunuz!...
ve sizden feriki, diyarlarından ihrac ediyorsunuz!...
Onlara ism ve düşmanlık ile tezahür ediyorsunuz!...
ve esirler verirlerse fidyeleşiyorsunuz.
Onları ihrac etmek, size haram edilendi!

Kitabın bazı (kısmına) iman ediyorsunuz da, bazı (kısmına) kafir misiniz!? Artık sizden buna fail olanların cezası... dünya hayatında hizy olmaktan başka değildir!

Kıyamet yevminde, onlar azabın en şedidine redd edilirler.
ALLAH, amel ettiklerinize gafil değildir.
İşte onlar, ahiret ile dünya hayatı iştira edenlerdir. Artık onlardan azab hafifletilmez ve de onlara nasr edilmez.

2. BAKARA / 87

BİZ, Musa'ya, elbette kat'iyyetle kitab verdik!... ve onun sonrasından Rasuller ile kafv ettik.
Meryem oğlu İsa'ya da beyyineler verdik... onu da, Ruh-ul Kuds ile eyd ettik.

Siz, nefslerinizin hevasına uymayan şey ile Rasul kılınanların hepsine mi müstekbir olacaksınız!?
Ardından ferikini kizb ettiniz, ferikini katl ettiniz!

2. BAKARA / 92

Musa size, elbette kat'iyyetle beyyineler ile geldi!… sonra, onun ardından siz, dişi buzağı ittihaz ettiniz!… siz zalimsiniz!

2. BAKARA / 109

Kitab ehlinin çoğu... kendilerine beyan edilmiş hakk olan şeyin ardından (rağmen)... nefsleri indindeki hased yüzünden... imanınızın ardından, keşke küfür edenlere redd olsanız diye vedd ederler.
Artık siz,
ALLAH emrini verinceye kadar onları afv edin ve safh edin.
Muhakkak ki ALLAH, kulli şeye kadirdir.

2. BAKARA / 120

Sen onların milletine tabi oluncaya kadar... ne yahudiler ne de nasraniler senden razı olmazlar.
De ki:
"Muhakkak ki ALLAH'ın hudası... huda budur!"
Eğer gerçekten sen, ilimden sana verilenin ardından onların hevalarına tabi olursan... kesinlikle sana ALLAH'tan veliy de... nasır da olmaz.

2. BAKARA / 133

Yoksa siz... Yakub mevt olmaya hazırken… oğullarına,
"Bundan sonra abd olacağınız şey nedir?"
diye kavil ettiğine… onların da...
"Senin İLAH'ına...
ve senin ata-babaların İbrahim ve İsmail ve İshak'ın İLAH'ına...
vahid İLAH'a...
abd olacağız. Biz O'na Müslümanız."
dediklerine şahid mi olmuştunuz?

2. BAKARA / 145

Kitab verilenlere, bütün ayetler ile gitsen bile... senin kıblene tabi olmazlar.
Sen de onların kıblesine tabi olacak değilsin!
Onların bazıları da, bazısının (birbirlerinin) kıblesine tabi değiller.

İlimden sana verilenin ardından... eğer onların hevalarına tabi olursan... muhakkak sen, o zaman kesinlikle zalimlerdensindir.

2. BAKARA / 159-160

Muhakkak... nasa, kitabta beyan ettiğimiz şeylerin ardından... beyyinelerden ve hudadan inzal ettiğimiz şeyleri ketm edenler... işte onlara...
ALLAH, onlara lanet eder!
Lanet ede(bile)nler de onlara lanet eder!

Tevbe edenler
ve ıslah olanlar
ve beyan edenler
müstesna!... artık işte onlar... onlara BEN de tevbe ederim.
Tevvab, rahim BEN'im!

2. BAKARA / 164

Muhakkak;
semaların ve arzın halkıyetinde...
gece ve gündüzün ihtilafında...
nasın menfaatine şeyler ile bahrda cereyan eden gemilerde...
suyun, ALLAH'ın semadan inzal ettiği kısmında...
ve ardından onunla arzda, mevtinden sonra hayy olanlarda...
bütün dabbenin orada bess olmasında...
rihlerin tasrifinde...
sema ile arz arasında müsahhar sehabta...
akıl eden kavim için kesinlikle ayetler vardır!

2. BAKARA / 174-175-176

Muhakkak, ALLAH'ın kitabtan inzal ettiklerini
ketm edenler...
ve ona az bir semen iştira edenler...
işte onlar... batınlarında, ancak, nar yerler!

Kıyamet yevminde... ALLAH,
onlara kelime ettirmez!
onlara tezkiye ettirmez!
ve onlara elim azab vardır!

İşte onlar...
huda ile dalaleti...
ve mağfiret ile azabı...
iştira edenler... artık onlar, nara nasıl sabır ederler!?

Bunlar... ALLAH'ın, kitabı bi-hakkın inzal etmesi iledir!
Muhakkak kitab hakkında ihtilafa düşenler, kesinlikle baid şikak içindedirler.

2. BAKARA / 178-179

Ey iman edenler!
Katl hakkında, kısas üzerinize ketb edildi!
hürr ile hürr!
abd ile abd!
dişi ile dişi!

Kendisine onun kardeşinden bir şey afv edilen kimse... artık o, marufa tabi edilir... ve ona ihsan ile eda edilir.
Bu, Rabbinizden tahfif ve rahmettir!

Artık, bundan sonra... düşmanlık eden kimse... artık elim azab onadır!
Eyy lübb sahibleri!...
Hayat, sizin için kısastadır!... umulur ki ittika edersiniz.

2. BAKARA / 180-181-182

Sizden birinize mevt hazır olduğunda... eğer bir hayr tereke edecekse... ana-babası ve akrabaları için maruf ile vasiyet etmesi... muttakiler üzre hakk olarak üzerinize ketb edildi!

İşittiği şeyin ardından, onu bedellendiren kimse… artık muhakkak onun ismi, ancak, onu bedellendirenin üzerinedir.
Muhakkak ki ALLAH, semidir, alimdir.

Vasiyet edenin cenef ile veya ism ile olmasından (davranmasından) korkan... ve ardından onların aralarını ıslah eden kimse… artık onun üzerine ism yoktur.

Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

2. BAKARA / 208-209

Ey iman edenler!
Kaffeten silme dahil olun!
ve Şeytanın hatvelerine tabi olmayın! Muhakkak o, sizin için mübin düşmandır.

Size beyyine kılınan şeylerin ardından zelle olursanız… artık alim olun ki… ALLAH, azizdir, hakimdir.

2. BAKARA / 211

İsrailoğullarına sual et;
beyan edilmiş ayetlerden onlara ne kadar vermişiz!?

Kendisine verdiğimizden sonra ALLAH'ın nimetini bedellendiren kimse… artık, muhakkak ki ALLAH'ın ikabı şedidtir.

2. BAKARA / 213

Nas, vahid ümmet idi... ve ardından ALLAH, ibşar eden ve inzar eden Nebiler baas etti.
Nas arasında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerde hüküm vermeleri için... onlarla beraber bi-hakkın kitab inzal etti.

Kendilerine gelen beyyinelerin ardından... onun hakkında ihtilaf etmeleri... ancak, aralarında bagy ederek (sebebiyle) olur.
Ardından ALLAH, iman edenlere... hakk olandan hakkında ihtilaf ettikleri şeye... KENDİ izni ile hidayet eder.

ALLAH, dilediği kimseyi sırat-ı mustakime ihda eder.

2. BAKARA / 230

Eğer erkek, zevcesini bir daha boşarsa... artık sonrasında zevce, gayrı nikahlanıncaya kadar kendisine helal olmaz.

Eğer bu da onu boşarsa... ve ardından, eğer onlar ALLAH'ın hududunu ikame edeceklerini zann ederlerse... artık birbirlerine rücu etmelerinde o ikisine cünah yoktur.

Bunlar ALLAH'ın hudududur!
Bunları, alim olan kavim için beyan ediyor.

2. BAKARA / 246

Musa'dan sonra israiloğullarından meleleri görmedin mi!?

Onlar Nebilerine, demişlerdi ki:
"Bize bir melik baas et... ALLAH sebilinde katl edelim."
Demişti ki:
"Üzerinize kıtal ketb edildiğinde... ya katl etmezseniz…!?"
Demişlerdi ki:
"Bizim ALLAH sebilinde katl etmememiz olamaz. Biz ve oğullarımız diyarımızdan kat'iyyetle ihrac edilmiştik!"

Ardından üzerlerine kıtal ketb edildiğinde, onlardan birazı dışında, tevella ettiler.

ALLAH, zalimlere alimdir.

2. BAKARA / 251

Ardından... ALLAH'ın izniyle onları hezm ettiler.
Davud, Calutu katl etti... ve ALLAH ona, mülk ve hikmet verdi... ve onu dilediği şeylere alim etti.

Şayet ALLAH'ın, nasın bazısı ile bazısını def etmesi olmasaydı, elbette arzda fesad çıkardı.
Fakat ALLAH, alemler üzre fazl sahibidir.

2. BAKARA / 253

İşte o Rasullerden bazılarını bazılarına fazl ettik.
onlardan, ALLAH kelime ettirdikleri vardır.
ve bazısını derecelerle rafi etmiştir.

Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Onu Ruh-ul Kuds ile eyd ettik.

Şayet ALLAH dileseydi, onlardan sonrakiler, kendilerine gelen beyyinelerden sonra, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat, ihtilafa düştüler ve ardından onlardan kimi iman etti ve kimi de kafir oldu.

Şayet ALLAH dileseydi, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat ALLAH, irade ettiği şeye faildir.

2. BAKARA / 259

Yahut... haviyeleri arşları üzre olmuş karyeye merr eden kimsenin;
"ALLAH, mevtinden sonra, bunu nasıl hayy edecek" demesi gibi!...

ALLAH, onu, yüz yıl mevt etti... sonra onu baas etti.
"Ne kadar lebs oldun?"
dediğinde...
"Yevm veya yevmin birazı kadar..."
demişti.
Dedi ki:
"Bilakis!
Seni, nasa bir ayet kılmak için... yüz yıl lebs oldun! Taamına ve şarabının tesennüh etmemiş olmasına nazar et.
Bir de eşeğine nazar et!
Nazar et kemiklere!... (bak) onu nasıl inşaz ediyoruz... sonra da onu etle kisvelendiriyoruz (gör!)"

Ardından kendisine beyan olduğunda, demişti ki:
"ALLAH'ın herşeye kadir olduğuna alim oldum!"

2. BAKARA / 283

Eğer siz sefer üzre iseniz ve bir katib bulamazsanız, o zaman, kabz olunmuş rehinler...
Eğer bazınız bazınıza (birbirinize) eminseniz, o zaman, itimat edilen kimse onun emanetini eda etsin ve Rabbi ALLAH'a ittika etsin.

Şahadeti ketm etmeyin. Onu ketm eden kimse... artık muhakkak onun kalbi asimdir.

ALLAH, amel ettiğiniz şeylere alimdir.

3. ALİ İMRAN / 8

"Rabbimiz!
Bizi hidayete erdirdiğinden sonra kalblerimizi zeyg etme!
Bize, SEN'in VARLIĞINDAN rahmet vehb eyle.
Muhakkak ki SEN, vehhabsın."

3. ALİ İMRAN / 19

Muhakkak din, ALLAH indinde, İslam'dır.
Kitab verilenleri ihtilafa düşüren, ancak, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki bagydir.
ALLAH'ın ayetlerine kafir olan kimse... artık muhakkak ki ALLAH, hesabı seri olandır.

3. ALİ İMRAN / 30

Yevmde bütün nefs,
hayrdan amil olduklarına…
ve suiden amil olduklarına…
muhdar olarak vecd olacaktır. Keşke onunla kendisi arası baid med olsa diye vedd eder. ALLAH, KENDİ NEFSİNE sizi hazer ettirir.
ALLAH, kendisine abd olanlara raufdur.

3. AL-İ İMRAN / 33-34

Muhakkak ki ALLAH, Adem'i ve Nuh'u ve İbrahim alini ve İmran alini, bazıları bazılarının (birbirlerinin) zürriyetinden olarak, alemler üzre ıstıfa etti.
ALLAH, semidir, alimdir.

3. ALİ İMRAN / 50

"Tevrattan elimin arasında olana musaddık olarak... ve size haram kılınmış bazı şeyleri helal kılmak için, Rabbinizden size ayet getirdim.
Artık ALLAH'a ittika edin... ve bana itaat edin."

3. ALİ İMRAN / 61

İlimden sana kıldıklarımızın ardından onun hakkında hacc eden kimse... artık de ki:
"Gelin!... oğullarımızı ve oğullarınızı ve kadınlarımızı ve kadınlarınızı ve nefslerimizi ve nefslerinizi davet edelim. Sonra mübahele edelim ve ardından kaziblere ALLAH'ın lanetini kılalım."

3. ALİ İMRAN / 64

De ki:
"Ey kitab ehli!
Bizim ve sizin aranızda seva kelimeye gelin!
ALLAH'tan başkasına abd olmayalım.
O'na bir şeyi şirk koşmayalım.
Bazımız bazımızı, ALLAH'ın gayrısından Rabbler olarak ittihaz etmeyelim."
Eğer tevella ederlerse... artık deyin ki:
"Bizim Müslüman olduğumuza şahid olun!"

3. ALİ İMRAN / 65

Ey kitab ehli!
İbrahim hakkında neden hacc ediyorsunuz!?
Tevrat ve İncil onun sonrasında inzal edilmedi mi? Akıl etmiyor musunuz!

3. ALİ İMRAN / 80

Melekleri ve Nebileri Rabbler olarak ittihaz etmenizi size emir etmez. Siz Müslüman olduktan sonra size küfrü emir eder mi!?

3. ALİ İMRAN / 82

Bundan sonra tevella eden kimseler… artık işte onlar… onlar fasıklardır.

3. ALİ İMRAN / 86

İman etmelerinin ardından kafir olan bir kavmi, ALLAH nasıl olur da ihda eder!
Kendilerine verilen beyyinelerle, Rasulün hakk olduğuna şahid olmuştu onlar!
ALLAH, zalimler kavmini ihda etmez!

3. ALİ İMRAN / 89

Bunun ardından tevbe edenler ve ıslah olanlar müstesna…
Artık muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

3. ALİ İMRAN / 90

Muhakkak... iman etmelerinin ardından kafir olanlar... sonra da küfürlerini ziyade edenler... onların tevbe etmeleri kabl olunmaz!
İşte onlar… dalalette olanlar onlardır!

3. ALİ İMRAN / 94

Artık, bundan sonra, ALLAH'a kizb ederek iftira eden kimse… artık işte onlar... onlar zalimlerdir.

3. ALİ İMRAN / 100

Ey iman edenler!
Eğer kitab verilenlerden bir ferike itaat ederseniz, imanınızdan sonra, sizi kafirler olmaya redd ederler.

3. ALİ İMRAN / 105

Kendilerine beyyineler gelmesinin ardından tefrik olup ihtilafa düşenler gibi olmayın. İşte onlar... onlara azim azab vardır.

3. ALİ İMRAN / 106

Yevmde, beyazlaşan (ağaran) vechler ve kararan vechler vardır.
Vechleri kararanlara:
"İmanınızdan sonra, kafir mi oldunuz!? Artık, küfretmiş olduğunuz şeyler ile azabı tadın!"

3. ALİ İMRAN / 152

Onları O'nun izni ile hiss ettiğinizde... ALLAH size vaadine elbette kat'iyyetle sadakat gösterdi!
Hatta feşel etmiştiniz... ve emir hakkında tenazu etmiştiniz! Muhabbet duyduğunuz şeyi size gösterdikten sonra isyan etmiştiniz. Sizden dünya irade edenler de... sizden ahiret irade edenler de vardı.
Sonra sizi belv etmek için onlardan sarf etti... ve sizden kat'iyyetle afv etti!
ALLAH, mü'minler üzre fazl sahibidir.

3. ALİ İMRAN / 154

Sonra gamamın ardından... size emanet olarak, içinizden bir taifeyi gışa eden nüas inzal etti.
Bir taife de kat'iyyetle kendi nefslerine hemm olmuştu!
ALLAH'a hakk gayrısında cahiliye zannı ile zannda bulundular. Dediler ki:
"Bize emirden şey var mı?"

De ki:
"Muhakkak, bütün emirler ALLAH'ındır."

Nefslerinde sana ibda edemedikleri şeyler hafy ediyorlar. Diyorlar ki:
"Şayet bize emirden şey olsaydı burada katl edilmezdik."

De ki:
"Şayet siz evlerinizde olsaydınız bile... üzerine katl ketb olanlar, mazcalarında bariz olurdu.
Sadrlarınızda olanı ALLAH'ın belv etmesi içindir.
Kalblerinizde olanı mahs etmesi içindir.
ALLAH, sadrların zatına alimdir."

3. ALİ İMRAN / 155

Muhakkak, mülaki oldukları yevmde, içinizden tevella eden iki cemaat... muhakkak, kesb ettikleri şeylerden bazıları ile şeytanın onları zelle etmek istedikleri… ALLAH onları elbette kat'iyyetle afv etti!
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, halimdir.

3. ALİ İMRAN / 160

Eğer ALLAH size nasr ederse, artık size galib gelecek yoktur.
Eğer sizi hazul ederse… artık ondan sonra, size nasr edebilecek kimdir!?
ALLAH'a… artık mü'minler kesinlikle tevekkül etsinler.

3. ALİ İMRAN / 172

Kendilerine karh isabet ettikten sonra ALLAH'a Rasule isticab edenler… onlardan ahsen olanlar ve ittika edenler için azim ecir vardır.

3. ALİ İMRAN / 195

Ardından Rabbleri, onlara isticab etti.
Muhakkak ki BEN, sizden, erkek veya dişi, amil olanın amelini zayi etmem. Bazınız bazınızdansınız (birbirinizdensiniz).
Artık,
hicret edenler...
ve diyarlarından ihrac edilenler...
ve BEN'im sebilimde eza edilenler...
ve katl edenler...
ve katl olanlar...
ALLAH indinden sevab olarak,
kesinlikle onların seyyielerine kafir olacağım
ve kesinlikle onları altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil edeceğim.
Sevabların hüsn olanı, ALLAH'ın indindedir.

4. NİSA / 11

ALLAH, size evladlarınız hakkında, erkek için iki dişinin hazzı mislini vasiyet eder.
Eğer kadınlar ikinin fevkinde ise terekenin üçte ikisi onlar içindir.
Eğer kadın vahid ise yarısı onundur.

Ölenin evladı varsa, ana-babasından her birine, terekeden altıda bir hisse vardır.
Eğer evladı yok da ana-babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer.
Eğer kardeşleri varsa, annesinin hissesi altıda birdir.

(Bunlar) vasiyet etiklerinin veya deyn ardındandır.

Babalarınız ve oğullarınız!...
Hangisinin menfaat yönünden size daha karib olduğuna idra edemezsiniz.

Bunlar, ALLAH'tan farzdır.
Muhakkak ki ALLAH, alim, hakim olandır.

4. NİSA / 12

Eğer evladları yoksa, zevcelerinizin terekelerinin yarısı sizindir.
Eğer evladları varsa, terekenin dörtte biri sizindir.
(Bunlar) vasiyet ettiklerinin veya deyn ardındandır.

Eğer sizin evladınız yoksa, terekenizin dörtte biri onlarındır.
Eğer evladınız varsa, terekenin sekizde biri onlarındır.
(Bunlar) vasiyet ettiklerinin veya deyn ardındandır.

Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve ana-babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer.
Eğer bundan daha çok olursa, üçte birde şeriktirler.
(Bunlar) darr vermeksizin vasiyet ettiklerinin veya deyn ardındandır.

ALLAH'tan vasiyettir.
ALLAH, alimdir, halimdir.

4. NİSA / 19

Ey iman edenler!
Kadınlara kerhen ter'is olmanız size helal değildir.
Mübeyyin olarak fahiş olanı işlemeleri dışında... kendilerine verdiklerinizin bazısını zehab etmek için onları azil etmeyin.
Onlara maruf ile aşr olun.
Eğer onlardan ikrah ederseniz... gerekir ki (belki)… sizin ikrah ettiğinize... ALLAH, onda, çok hayr kılmıştır.

4. NİSA / 21

Nasıl ahz edersiniz!?
Bazınız bazınızla (birbirinizle) kat'iyyetle faza olmuştunuz!
ve onlar sizden galiz misak almışlardı!

4. NİSA / 24

... ve melekesi yemininizde olanlar dışında, kadınlardan muhsan olanlar.

Üzerinize ALLAH'ın kitabı budur.

Bunlardan vera olanlar... müsafeha gayrısında, muhsin olarak mallarınız ile ibtiga etmeniz size helal kılındı.
O kadınlardan buna (bu helal edilen ile) metalanın ve ardından onlara, farz olan ecirlerini verin. Farz olanın ardından... rızalaştığınız şey hakkında size cünah yoktur.

Muhakkak ki ALLAH alim, hakim olandır.

4. NİSA / 25

Sizden, muhsan, mü'min kandınlarla nikahlanmaya tavl olarak istitaat etmeyen kimse, melekesi yemininizde olandan ve iman etmiş delikanlı kızlarınızdan...

ALLAH, sizin imanınıza alimdir.
Bazınız bazınızdansınız (siz birbirinizdensiniz).

Artık ehlinin izniyle onları nikahlayın.
Müsafeha gayrısında muhsan olanlara, maruf ile ecirlerini verin. Uhsin olmuşken hıdn ittihaz eden olmayın.

Artık eğer fahiş olanı işlerlerse... ardından onlara, muhsan kadınların azabının nısfıdır.

Bu, içinizden, anetten haşy edenler içindir. Sabır etmeniz sizin için hayrdır.
ALLAH, gafurdur, rahimdir.

4. NİSA / 32

ALLAH'ın, bazınızı bazınıza fazl ettiği şeyleri temenni etmeyin.
Erkek kimselere, iktisab ettiklerinden nasib vardır.
Kadınlara da iktisab ettiklerinden nasib vardır.
O'nun fazlından ALLAH'a sail olun.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alim olandır.

4. NİSA / 34

ALLAH'ın bazısını bazısına fazl ettiği ile...
ve mallarından infak ettikleri ile...
erkek kimseler, kadınlara kavvamdır.

Ardından salih kadınlar, kanit olurlar... ALLAH'ın hıfz ettiği şeyle, gayb için hıfz edici olurlar.
Nüşuz etmelerinden korktuğunuz kadınlara... artık vaaz edin ve mazcalarda onları hicr edin ve onları darb edin. Eğer itaat ederlerse, artık üzerlerine sebil ibtiga etmeyin.
Muhakkak ki ALLAH, aliyy, kebir olandır.

4. NİSA / 60

Sana inzal edilene ve senin öncenden inzal edilene iman edenlere... zeam edenleri görmüyor musun!?
"Tagut"a hakemlik vermeyi irade ediyorlar... oysa onlara, ona kafir olmaları kat'iyyetle emir edilmişti!
Şeytan ise kendilerini baid dalalet ile dalalete düşürmeyi irade etmektedir.

4. NİSA / 115

Kendisine huda beyan olmasının ardından Rasule şikak eden ve mu'minlerin sebilinden gayrısına tabi olan kimse… onu tevella ettiğine veliy ederiz ve onu cehenneme saly ederiz. Ne sui masirdir.

4. NİSA / 116

Muhakkak ki ALLAH... KENDİSİNE şirk koşulmasına mağfiret etmez... bunun gayrısında olana, dilediği kimse için gafurdur.
ALLAH'a şirk koşan kimse... artık o, kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüştür!

2.nci tekrar… nisa 48
4. NİSA / 136

Ey iman edenler!
ALLAH'a...
Rasulüne...
Rasulüne inzal ettiği kitaba...
ve önceden inzal edilen kitaba...
iman edin!

ALLAH'a...
meleklerine...
kitablarına...
Rasullerine...
ve ahir yevme...
kafir olan kimse… artık o, kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüştür!

4. NİSA / 150

Muhakkak… ALLAH'a ve Rasullerine kafir olanlar, ALLAH ve Rasullerinin arasında kendilerine fark görmeyi irade ederler.
"Bazısına iman ederiz, bazısına kafir oluruz" derler. İşte bunların arasında sebil ittihaz etmek irade ederler.

4. NİSA / 153

Kitab ehli, sana, kendilerine semadan kitab inzal edilmesini sail oluyor.
Onlar, Musa'ya, kat'iyyetle bundan daha kebir sail olmuşlardı!... ve "Bize ALLAH'ı cehren göster" demişlerdi!

Ardından onları, zulümleri ile saika ittihaz etmişti.
Sonra, kendilerine verilen beyyinelerin ardından dişi buzağı ittihaz ettiler.
BİZ, onları, bundan da afv ettik... ve Musa'ya mübin sultan verdik.

4. NİSA / 163

Muhakkak ki BİZ sana vahy ettik... tıpkı;
Nuh'a ve ondan sonra gelen Nebilere vahy ettiğimiz gibi…
İbrahim'e ve İsmail'e ve İshak'a ve Yakub'a ve torunlarına
ve İsa'ya ve Eyyub'a ve Yunus'a ve Harun'a ve Süleyman'a da vahy ettiğimiz gibi…
Davud'a Zebur'u verdiğimiz gibi...

4. NİSA / 165

Rasuller; Rasullerden sonra, nasın ALLAH üzre hüccetleri olmaması için ibşar edenlerdir ve inzar edenlerdir.
ALLAH, aziz, hakim olandır.

4. NİSA / 167

Muhakkak
kafirler...
ve ALLAH sebilinden sadd edenler...
kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüş oldular!

5. MAİDE / 12

ALLAH, İsrailoğullarından elbette kat'iyyetle misak ahz etti!
İçlerinden on iki nakıb baas etmiştik.

ALLAH demişti ki:
"Muhakkak ki BEN, eğer;
salat ikame ederseniz...
ve zekat verirseniz...
ve Rasullerime iman ederseniz...
ve taazzür ederseniz...
ve ALLAH'a hasene karz ile ikraz ederseniz...
sizinle beraberim. Kesinlikle sizin seyyielerinize kafir olurum... ve kesinlikle sizi, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil ederim.
Artık bundan sonra, sizden kafir olan kimse seva sebilden dalalet etmiştir!"

5. MAİDE / 32

Bu ecelden... İsrailoğullarına ketb ettik ki:
"Muhakkak, nefs gayrısı ile nefs katl eden veya arzda fesad çıkaran kimse... artık, cemian nası katl etmiş gibidir.
Hayy eden kimse ise... artık cemian nası hayy etmiş gibidir."

Rasullerimiz, elbette kat'iyyetle beyyineler ile geldiler!... sonra, muhakkak onlardan çoğu... bundan sonra... arzda kesinlikle müsrif olacaklardır!

5. MAİDE / 39

Zulmünün ardından tevbe eden ve ıslah olan… artık muhakkak ki ALLAH, ona tevbe eder.
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

5. MAİDE / 41

Ey Rasul!
Kalbleri iman etmeden, ağızları ile "İman ettik" diyenlerden ve hadü kimselerden küfürde seri olanlar seni hüzünlendirmesin.
Onlar, BEN'i kizb etmek için dinlerler. Başka kavimler için dinlerler. Bazılarının mevzilerinden kelimeleri tahrif ederler.
"Eğer size bu verilirse hemen ahz edin, eğer verilmezse hazer edin" derler.
ALLAH'ın fitne vermek irade ettiği kimse... artık onun için, ALLAH'tan bir şeye malik olamazsın.
İşte onlar, kalblerinin tahir olmasını, ALLAH'ın irade etmediği kimselerdir.
Onlar için dünyada hizy vardır.
Onlar için ahirette de azim azab vardır.

5. MAİDE / 43

Nasıl oluyor da… sana tahakküm ediyorlar!?
Onların indinde, içinde ALLAH'ın hükmü bulunan Tevrat var!... sonra bunun ardından, tevella ediyorlar.
İşte onlar, iman edenler ile değillerdir.

5. MAİDE / 49

Aralarında, onların hevalarına tabi olmaksızın, ALLAH'ın izal ettiği ile hükmet. ALLAH'ın sana inzal ettiğinin bazısında, seni fitnelemelerinden hazer et.
Ardından eğer tevella ederlerse, artık alim ol ki; muhakkak ki ALLAH, bazı zenblerini, kendilerine isabet ettirmeyi irade ediyor.
Muhakkak nasdan çoğu kesinlikle fasıktılar.

5. MAİDE / 51

Ey iman edenler!
Yahudileri ve nasranileri veliyler olarak ittihaz etmeyin. Onların bazısı bazısına (birbirine) veliydir.
Sizden onlara tevella eden… artık muhakkak, o da onlardandır.
Muhakkak ki ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

5. MAİDE / 94

Ey iman edenler!
ALLAH, ellerinizin ve mızraklarınızın nail olacağı sayddan şey ile gayb ile kimin korktuğuna ALLAH'ın alim olması için kesinlikle sizi belv eder ve size remh eder.
Bundan sonra düşmanlık eden kimse... artık ona elim azab vardır.

5. MAİDE / 106

Ey iman edenler!
Mevt, birinize hazır olduğunda... vasiyet hiyninde...
kendinizden iki adil zat...
veya... eğer siz, arzda darb ediyorsanız... ve ardından mevt musibeti size isabet etmişse... gayrınızdan iki kimse...
aranızda şahadet etsin!

Eğer raybe düşerseniz... onları salat ardından habs edersiniz... ve ardından ALLAH'a kasem ederler:
"Şayet kurb sahibi bile olsak...
onunla (hiç bir) semen iştira etmeyiz...
ve ALLAH'ın şahadetini ketm etmeyiz.
Muhakkak o zaman, asim kimselerden oluruz!"

5. MAİDE / 108

Böyledir!...
Vechleri üzere şahadet ile gelmeleri veya yemin etmelerinin ardından, yeminlerinin redd edilmesinden korkmaları, ednadır.
ALLAH'a ittika edin!... ve O'nu işitin!
ALLAH, fasıkların kavmini ihda etmez!

5. MAİDE / 115

ALLAH dedi ki:
"Muhakkak ki BEN, onu size inzal edeceğim.
Ancak, ondan sonra, sizden kafir olan kimse… muhakkak BEN, alemlerden bir tek kimseye azab etmediğim bir azabla, ona azab ederim."

6. ENAM / 6

Öncelerinden, kendilerine karin olanlardan nasıl helak ettiğimizi görmediler mi!?

Onları arzda, sizi imkanlandırmadığımız şeylerle imkanlandırmıştık.
Semayı onlara midrar olarak irsal etmiştik. Altlarından cereyan eden nehirler kılmıştık.
Ardından onları, zenbleri ile helak ettik. Onların ardından başka bir karin inşa ettik.

6. ENAM / 53

Böyledir!...
"ALLAH, aramızdan şunlara mı menn etti?"
demeleri için, bazısını bazısı ile fitneledik.

ALLAH, şükür edenlere alim değil midir!?

6. ENAM / 54

Ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, de ki:
"Selamun aleykum!
Rabbiniz,
sizden, cehalet ile sui olana amil olan...
sonra onun ardından tevbe eden...
ve de ıslah olan kimseye...
KENDİ NEFSİ üzerine rahmeti ketb etmiştir. Artık O, gafurdur, rahimdir."

6. ENAM / 65

De ki:
"O,
fevkinizden veya ayaklarınızın altından size azab baas etmeye…
veya sizi şialar halinde ilbas etmeye...
ve bazınızın beisini bazınıza tattırmaya...
kadirdir."
Nazar et!... Ayetleri nasıl da sarf ediyoruz… umulur ki fıkh edersiniz.

6. ENAM / 68

Ayetlerimiz hakkında havz olanları gördüğünde, gayrı hadise havz oluncaya kadar, onlardan iraz et.
Eğer şeytan sana unutturursa… artık zikir ettikten sonra, zalimler kavmiyle beraber kuud etme.

6. EN'AM / 71-72

De ki:
"ALLAH'ın gayrısında bize menfaat sağlamayan ve bize darr etmeyen şeyleri mi davet edelim!
Ashabı, "Gel bize!" diyerek hudaya davet ettiği halde... şeytanların arzda istihva ettiği hayran gibi... ALLAH'ın bize hidayet vermesinden sonra akabımız üzre mi redd edelim!"

De ki:
"Muhakkak ki ALLAH'ın hudası... huda budur!

Biz,
salat ikame ederek...
ve ittika ederek...
Rabb-il alemine silm olmaya emir olunduk."

Kendisine haşr olacağınız O'dur!

6. ENAM / 112-113

Böyledir!...
Nebilerin hepsi için ins ve cinn şeytanları aduvv kıldık.
Bazısı bazısına (onlar birbirine),
ahirete iman etmeyenlerin fuadlarının kendilerine meyletmesi için…
ve kendilerinden razı olmaları için…
iktiraf edenlerin iktiraf etmeleri (emek çekerek günah kazanmak) için…
garr olarak, zuhruf kaviller vahy ederler. Şayet Rabbin dileseydi, buna fail olamazlardı.
Artık onları iftira ettikleri şeylere vezr et.

6. ENAM / 128

Cemian haşr olacakları yevmde,
"Ey cinn aşrı! Siz, insden istiksar etmiştiniz."
Onların insden veliyleri derler ki:
"Rabbimiz!
Bazımız bazımızdan (birbirimizden) metalandık ve bize ecel ettiğinin eceline baliğ olduk."
Der ki:
"Mesvanız nardır!
ALLAH'ın diledikleri dışında, orada ebedisiniz!"
Muhakkak ki Rabbin, hakimdir, alimdir.

6. ENAM / 129

Böyledir!...
Kesb etmiş oldukları şeyler ile zalimlerin bazısını bazısına (birbirlerine) veliy ederiz!

6. ENAM / 133

Rahmet sahibi Rabbin ganiydir!
Eğer dilerse sizi zehab eder ve sizden sonra, sizi başka kavmin zürriyetinden inşa ettiği gibi, dilediğini istihlaf eder eder.

6. ENAM / 158

İlle de...
Meleklerin gelmesine...
veya Rabbinin gelmesine...
veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesine... mi nazar ediyorlar!?
Rabbinin ayetlerinden bazısının geldiği yevm...
önceden O'na iman eden olmamışsa...
veya imanında hayr kesb etmemişse...
nefsin imanına nafi değildir.
De ki:
"İntizar edin! Muhakkak biz de intizar edenleriz!"

6. ENAM / 165

Verdiği şeylerin içinde, sizi belv etmek için; sizi arzın halifeleri kılan ve bazınızı bazınızın fevkinde derece olarak ref eden O'dur.
Muhakkak ki Rabbin, ikabı seri olandır.
Muhakkak ki O, gafurdur, rahimdir.

7. A'RAF / 24-25

Dedi ki:
"Bazınız, bazınıza (birbirinize) aduvv olarak hebt olun!
Mustekarr ve metalanma, bir hiyne kadar arzda sizin içindir!"

Dedi ki:
"Orada hayy olacaksınız!...
ve orada mevt olacaksınız!...
ve oradan ihrac olacaksınız!"

7. ARAF / 56

Islah edildikten sonra arzda fesad çıkarmayın. Korku ve tama ile O'nu davet edin.
Muhakkak karib olan ALLAH'ın rahmetidir, muhsinlerden.

7. ARAF / 69

Kendinizden erkek kimseye, sizi nezr etmesi için Rabbinizden zikir gelmesi acayib midir!?
Zikir edin!
Nuh kavminin ardından sizi halife kılmıştı...
ve halkiyetinizde bast ziyade etmişti.
Artık ALLAH'ın alüvlerini zikir edin!... umulur ki felaha ulaşırsınız!"

7. ARAF / 74

"Zikir edin!
Ad kavminin ardından sizi halife kılmıştı… ve arzda sizi beva etmişti… onun suhuletinden kasrlar ittihaz ediyordunuz... dağlara evler naht ediyordunuz.
Artık, ALLAH'ın alüvlerini zikir edin.
Arzda müfsid olarak asev etmeyin!"

7. ARAF / 85-86

Medyen'e kardeşleri Şu'ayb, dedi ki:
"Ey kavmim!
ALLAH'a abd olun! O'ndan gayrı size ilah yoktur.

Rabbinizden size kat'iyyetle beyyineler geldi!
Artık,
keyl ve mizanı vefa edin...
ve nasın eşyasını bahs etmeyin...
ve ıslah edildikten sonra arzda fesad çıkarmayın.
Eğer mü'min iseniz, bunlar sizin için hayrlıdır.
O'na iman edenleri, ALLAH'ın sebilinden sadd etmek üzere... vaad ederek ve ivec ibga ederek... bütün sıratlara kuud etmeyin!
Zikir edin!... siz az idiniz... ve ardından O, sizi çoğalttı!
Nazar edin!... müfsidlerin akibeti nasıl oldu!"

7. ARAF / 89

"ALLAH, bizi ondan necat etmişken... eğer sizin millete ida edersek... kat'iyyetle ALLAH'a kizb ederek iftira etmiş oluruz!
Rabbimiz ALLAH'ın dilemesi dışında... onda avdet etmek, bize yoktur!
Rabbimiz, herşeye ilmen vasidir!
ALLAH'a tevekkül ettik biz!
Rabbimiz!
Bizim ve kavmimizin arasını bi-hakkın feth et!
SEN fatihlerin hayrlısısın."

7. ARAF / 100

Ehil olanların sonrasında arza varis olanları… şayet dileseydik,
zenbleri ile onlara isabet edeceğimiz...
ve kalblerine tab edeceğimiz…
ve ardından onların, işitemeyecekleri…
ihda etmedi mi?

7. ARAF / 103

Sonra onların ardından Musa'yı, ayetlerimizle Firavun'a ve onun melelerine, baas ettik... ve ardından onlara zalim oldular.
Artık nazar et!... müfsidlerin akibeti nasıl oldu!?

7. ARAF / 129

Dediler ki:
"Sen bize gelmeden de… sen bize geldikten sonra da bize eza edildi."
Dedi ki:
"Gerekir ki (belki)… Rabbiniz düşmanınızı helak eder... ve arzda sizi istihlaf eder.
Artık O, nasıl amel ettiğinize nazar edecektir!"

7. ARAF / 148

Musa'nın kavmi, onun ardından... kendi hilyelerinden, onlara havr edebilen, dişi buzağı cesedi ittihaz etti.
Görmediler mi ki; kendilerine kelime edemez ve de sebil ihda edemez!?
Onu ittihaz ettiler... ve zalimlerden oldular!

7. ARAF / 150

Musa, kavmine, gazaba ve esefle rücu ettiğinde, dedi ki:
"Benden sonra, halefimde ne beis işlediniz! Rabbinizin emrine acele mi ettiniz!"
Levhaları ilka etti ve kardeşinin reisini ahz etti. Onu kendine cerr etti. Dedi ki:
"Anamın oğlu!
Muhakkak kavim istizaf oldu. Neredeyse beni katl ediyorlardı. Artık düşmanları bana şemate ettirme! Beni zalim kavim ile beraber kılma!"

7. ARAF / 153

Seyyie olana amil olanlar sonra onun ardından tevbe etti ve iman etti.
Muhakkak onun ardından Rabbin, kesinlikle gafurdur, rahimdir.

7. ARAF / 169

Artık, onların hilafında, kitaba varis olan halef... bu ednanın arız olanını ahz ediyor... ve
"(nasıl olsa) bize gafur olunacak" diyorlar.
Eğer mislinde bir arız daha verilse, onu da ahz ederler...!
Onlara, ALLAH üzre hakk dışında kavil etmeyeceklerine, kitab misakı ahz edilmemiş miydi!?... onda olanı ders etmemişler miydi!?
İttika edenler için dar-ul ahiret hayrdır. Akıl etmiyor musunuz?

7. ARAF / 173

Yada,
"Önceden ata-babalarımız ALLAH'a şirk koşmuşlar. Biz onların sonrasında ki zürriyetiyiz. Batıl olanların fail olduğu şeyler ile, bizi mi helak ediyorsun?" demeyesiniz!

7. ARAF / 185

Onlar, semaların ve arzın melekutünde… ALLAH'ın halk ettiği şeylere nazar etmezler mi!?
Gerekir ki (belki)… ecelleri kat'iyyetle karib olmuştur!
Artık bundan sonra hangi hadise iman edecekler!?

8. ENFAL / 6

Beyan olunan şeyin ardından, göz göre göre mevte sevk ediliyorlarmış gibi, hakk hakkında sana cedel ettiler.

8. ENFAL / 37

ALLAH'ın, habis olanı tayyib olandan meyz etmesi… ve bazısını bazısı üzre habis kılması… ve ardından cemian rekm etmesi ve ardından cehenneme kılması içindir.
İşte onlar hasar alanlardır.

8. ENFAL / 72

Muhakkak;
iman edenler
ve hicret edenler
ve mallarıyla ve nefsleriyle ALLAH sebilinde cihad edenler
ve evy edenler (sığındıranlar)
ve nasır olanlar ...
işte onlar... onların bazısı bazısının (birbirlerinin) veliyleridir.
İman edenler ve hicret etmeyenler... hicret edinceye kadar, size, onların velayetinden bir şey yoktur.
Eğer dinde nasr isteğinde olurlarsa... sizinle aranızda misak olan bir kavme karşı olması dışında... artık onlara nasr etmek sizin üzerinizedir.
ALLAH, amel ettiklerinize basirdir.

8. ENFAL / 73

Kafirler, bazısı bazısının (birbirlerinin) veliyleridir.
Onlara fail olmazsanız, arzda fitne ve kebir fesad olur.

8. ENFAL / 75

Sonradan iman edenler
ve hicret edenler
ve sizinle beraber cihad edenler…
artık işte onlar, sizdendir.
Rahim ehli olanlar… ALLAH'ın kitabında bazısı bazısına (birbirlerine) evladır.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alimdir.

9. TEVBE / 12

Eğer,
ahdlerinin ardından yeminlerini neks ederlerse…
ve dininizde taan ederlerse...
artık küfrün imamları ile kıtal edin.
Muhakkak onların kendilerine yeminleri yoktur… umulur ki nehy ederler.

9. TEVBE / 27

Sonra bunun ardından, ALLAH dilediği kimseye tevbe eder.
ALLAH, gafurdur, rahimdir.

9. TEVBE / 28

Ey iman edenler!
Muhakak müşrikler necistir.
Artık bu avmdan sonra, Mescid-i Haram'a karib olmasınlar!
Eğer ayleden korkuya düşerseniz, artık eğer dilerse, ALLAH sizi, fazlından, ganiy edecektir.
Muhakkak ki ALLAH, alimdir, hakimdir.

9. TEVBE / 42

Şayet karib arız ve kasd edilmiş sefer olsaydı elbette/kesinlikle sana tabi olurlardı. Fakat şakk edilecek olan onlara baid geldi.

Onlar, ALLAH'a half edecekler:
"Şayet istitaat etseydi, sizinle beraber elbette/kesinlikle ihrac olurduk."
Onlar kendi nefslerini helak ediyorlar. Onların elbette/kesinlikle kazib olduklarına ALLAH alimdir.

9. TEVBE / 66

Tazir etmeyin!
Siz, imanınızın ardından kat'iyyetle kafir olmuş oldunuz!
Sizden bir taifeyi afv etsek bile... mücrim oldukları şeyler ile, diğer taifeye azab edeceğiz.

9. TEVBE / 67

Münafık erkekler ve münafık kadınların bazısı bazısındadır (birbirlerindendir).
Münker ile emir ederler ve maruf olanı nehy ederler.
Ellerini kabz ederler.
Onlar, ALLAH'ı unuttular... ve ardından O'da onları unuttu!
Muhakkak münafıklar... onlar, fasıklardır.

9. TEVBE / 71

Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar...
Onların,
Maruf ile emir eden...
ve münkeri nehy eden...
ve salatı ikame eden...
ve zekatı veren...
ALLAH'a ve Rasulüne itaat eden...
bazısı, bazısının (birbirlerinin) veliyleridir.
İşte onlara, ALLAH rahmet edecektir.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

9. TEVBE / 74

Söylemediklerine (dair) ALLAH'a half ediyorlar.
elbette kat'iyyetle söylediler küfür kelimesini!... ve İslamlarından sonra kafir oldular!
Nail olamadıkları şeye de hemm ettiler. Onlar, ancak, ALLAH ve Rasulü fazlından ganiy etti diye onlara nekam ettiler.
Artık,
eğer tevbe ederlerse, onlar için hayr olur.
elbette kat'iyyetle
Eğer tevella ederlerse, ALLAH onlara, dünyada ve ahirette, elim azabla azab edecektir. Onlar için arzda veliy ve de nasır yoktur.

9. TEVBE / 113

Cahim ashabı olduklarının kendilerine beyan olmasının ardından, Nebi için ve mü'minler için müşriklere, -velev ki kurb sahibi bile olsalar- istiğfar etmek yoktur!

9. TEVBE / 115

ALLAH bir kavme, onlara hidayet vermesinin ardından… ittika edecekleri şeyleri onlar için beyan edinceye kadar dall etmez!
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alimdir.

9. TEVBE / 117

Nebi'ye ve usra saatinde ona tabi olan muhacirlere ve ensara… elbette kat'iyyetle ALLAH tevbe etti!
Onlardan bir ferikin kalbleri, neredeyse zeyg olacaktı ki… sonra onlara da tevbe etti.
Muhakkak ki O, onlara rauftur, rahimdir.

9. TEVBE / 127

Sure inzal olduğunda, bazısı bazısına (birbirlerine) "Sizi birisi görüyor mu?" diye nazar eder. Sonra sarf olurlar.
Fıkh etmeyen kavim olmaları ile ALLAH onların kalblerini sarf etmiştir.

10. YUNUS / 3

Muhakkak sizin Rabbiniz...
semaları ve arzı altı yevmde halk eden…
sonra emri tedbir etmek üzere arşa istiva eden...
ALLAH'tır.
O'nun izni olmaksızın kimse şafi olamaz!

Böyledir!...
ALLAH, sizin Rabbinizdir... artık, O'na ibadet edin!
Artık, tezekkür etmez misiniz!?

10. YUNUS / 14

Sonra, onların ardından sizi... nasıl amel edeceğinize nazar edelim diye... arzda halifeler kıldık.

10. YUNUS / 21

Kendilerine mess eden darrdan sonra, nasa bir rahmet tattırdığımızda… o zaman… elbette/kesinlikle onlar, ayetlerimiz hakkında mekr edinirler!
De ki:
"ALLAH, mekri en seri olandır."
Muhakkak Rasullerimiz sizin mekr ettiklerinizi ketb etmektedir.

10. YUNUS / 32

Artık böyledir!....
ALLAH, el-hakk, Rabbinizdir!
Artık… hakk olandan başkası, ancak, dalalettir!
Artık nasıl oluyor da sarf oluyorsunuz!

10. YUNUS / 46

Ya onlara vaad ettiğimiz şeylerin bazısını sana gösteririz… ya da seni vefat ettiririz… ardından, onların mercileri BİZ'edir!
Sonra ALLAH, onların fail olduklarına şahid olacaktır.

10. YUNUS / 74

Sonra onun ardından, Rasulleri kendi kavimlerine baas ettik… ve ardından onlara beyyineler kıldılar.
Ancak onlar, önceden kendilerine kizb ettirdikleri şeylere iman eden olmadılar!

Böyledir!...
BİZ, düşmanlık edenlerin kalblerini tab ederiz!

10. YUNUS / 75

Sonra bunların ardından, Musa ve Harun'u Firavuna ve onun melelerine, ayetlerimiz ile baas ettik.
Ancak onlar, istikbar ettiler ve mücrim kavim oldular.

11. HUD / 7

Hanginizin amelinin ahsen olduğunu belv etmek için… KENDİ arşı su üzere iken… semaları ve arzı altı yevmde halk eden, O'dur.
Eğer onlara,
"Muhakkak siz, mevtin ardından mebas olacaksınız."
desen, kafirler,
"Bu sadece, mübin sihirdir."
derler.

11. HUD / 10

Mess eden darrın ardından, ona nimet taddırsak, elbette, "seyyieler benden zehab oldu" der.
Muhakkak o, fahurdur, ferihtir.

11. HUD / 12

Artık ola ki... "Ona kenz inzal edileydi ya!" veya "Onun beraberinde bir melek geleydi ya!" demelerinden ötürü sana vahy edilen şeyin bazısını terk edersin... ve sadrın buna dıyk olur…
Muhakkak sen... sen, ancak, nezirsin!
ALLAH, herşeye vekildir.

11. HUD / 44

Denildi ki:
"Ey arz! Belame et suyunu.
Ey sema! Kal ol."
Su gayz oldu. Emir kaza edildi. Cudi'ye istiva olundu. Zalimler kavmi için "Baid olsun!" denildi.

11. HUD / 54-55

Biz, sadece, şunu deriz:
"ilahlarımızdan bazısı seni sui ile arv etmiş."
Dedi ki:
"Muhakkak ben, ALLAH'ı şahid tutuyorum... siz de şahid olun ki... muhakkak ben, O'nun gayrısından şirk koştuklarınızdan beriyim!
Artık bana, cemian keyd hazırlayın... sonra da bana, nazar ettirmeyin!"

11. HUD / 60

Onlar, bu dünyada ve kıyamet yevminde lanete tabi oldular.
Değil mi ki... Muhakkak, Ad Kavmi Rabblerine kafir oldu!
Değil mi ki... Hud'un kavmi Ad için baid oldu!

11. HUD / 68

Sanki orada ganiy olmamış gibiydiler.
Değil mi ki... Semud Rabblerine kafir oldu!
Değil mi ki... Semud için baid oldu!

11. HUD / 82-83

Ardından emrimiz geldiğinde, aliyy olanı sefil kıldık!
Üzerlerine… Rabbinin indinde müsevvem olmuş, siccilden manzud hacerler imtar ettik!
Bu, zalimlerden baid değildir.

11. HUD / 89

"Ey Kavmim!
Bana şikakınız, size… Nuh Kavmine veya Hud Kavmine veya Salih'in Kavmine isabet edenlerin mislince isabet ettirecek bir cürüm işletmesin!
Lut Kavmi sizden baid değildir."

11. HUD / 95

Sanki orada ganiy olmamış gibiydiler.
Değil mi ki... Semud'un baid olması gibi Medyen de baid oldu!?

12. YUSUF / 9

"Yusuf'u katl edin veya arzdan tarh edin… babanız vechini size hilv etsin. Onun ardından salihler kavminden olursunuz."

12. YUSUF / 10

Onlardan bir sözcü dedi ki:
"Eğer fail olacaksanız… Yusuf'u katl etmeyin. Onu bir cübbün gaybına ilka edin. Seyyarlardan bazısı onu iltikat etsin."

12. YUSUF / 35

Sonra, ayetleri görmelerinin ardından (rağmen)... bir hiyne kadar onu sicn etmeyi bede ettiler.

12. YUSUF / 45

O ikisinden necat olan… ümmetin bazısına müddekir oldu... ve dedi ki:
"Ben, te'vili ile size haber veririm… beni irsal edin."

12. YUSUF / 47-48-49

Dedi ki:
"Yedi sene adet üzere ziraat edin.
Hasad etmeyin... ve yiyeceğinizden birazı dışında sünbülünde vezr edin.
Sonra bunun ardından yedi şedid gelecek... hısn ettiğinizden birazı dışında... onlar için takdim ettiklerinizi yiyecek.
Sonra bunun ardından, nasa gays olacak avm gelecek... onda asr edecekler."

12. YUSUF / 47-48-49

Dedi ki:
"Yedi sene adet üzere ziraat edin.
Hasad etmeyin... ve yiyeceğinizden birazı dışında sünbülünde vezr edin.
Sonra bunun ardından yedi şedid gelecek... hısn ettiğinizden birazı dışında... onlar için takdim ettiklerinizi yiyecek.
Sonra bunun ardından, nasa gays olacak avm gelecek... onda asr edecekler."

12. YUSUF / 100

Ana-babasını arşa ref etti.
Ona sacidler olarak harra ettiler.
Dedi ki:
"Ey Babacığım!
Bu, önceden gördüğüm rüyanın te'vilidir. Rabbim onu kat'iyyetle hakk kıldı!
Şeytanın, benim ve kardeşlerimin arasını nezg etmesinin ardından... beni sicnden ihrac etmekle ve sizi bedvden getirmekle, ahsen olmuş oldu.
Muhakkak ki Rabbim, dilediği şey için latiftir.
Muhakkak ki O, alimdir, hakimdir."

13. RAD / 4

Arzda,
mütecavir kıtalar...
ve inebden (üzüm) ve zerden (ekin) cennetler...
ve sınvan ve sınvan gayrısında nahllar (hurma ağaçları)
vardır. Bunlar, vahid su ile iska olur... ve üküllerinde, bazısını bazısına fazl ederiz.
Muhakkak bunda, akıl eden kavim için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

13. RAD / 25

Misak vermelerinin sonrasında ALLAH'a ahdlerini nakz edenler...
ve kendisine vasl olunmasını ALLAH'ın emir ettiği şeyi kata edenler...
ve arzda fesad çıkaranlar...
işte onlar... Lanet onlaradır! Darın suisi onlaradır!

13. RAD / 36

Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, sana inzal ettiğimiz şey ile ifrah olurlar.
Hizblerden öylesi de vardır ki... onun bazısını (bir kısmını) inkar ederler.
De ki:
"Muhakkak ben... ancak,
ALLAH'a abd olmaya
ve de O'na şirk koşmamaya emir olundum.
O'na davet ediyorum (dava ediniyorum).
Meab O'nadır."

13. RAD / 37

Böyledir!...
BİZ onu, arabiyye hüküm olarak inzal ettik…

İlimden sana verilenin sonrasında... eğer onların hevalarına tabi olursan, senin için ALLAH'tan veliy de olmaz… vaky edecek de!

13. RAD / 40

Onlara vaad ettiğimizin bazısını sana göstersek de... veya seni vefat ettirsek de… artık muhakkak senin üzerine olan... ancak belağdır.
Hesab, BİZ'dedir!

14. İBRAHİM / 3

Ahirete karşı dünya hayatına muhabbet duymayı isteyenler...
ve ALLAH'ın sebilinden sadd edenler...
ve ivec olmaya bagy edenler…
işte onlar, baid dalalet içindedir.

14. İBRAHİM / 9

Sizin öncenizden Nuh kavmi ve Ad ve Semud... ve onların ardından, kendilerine ALLAH'tan başkasının alim olmadığı kimselerin haberi size verilmedi mi?
Rasulleri onlara beyyineler ile geldi... ve ardından onlar, ellerini ağızlarında redd ettiler.
Dediler ki:
"Muhakkak biz, size irsal edilene kafiriz... ve muhakkak biz, bizi kendisine davet ettiğiniz murib şeyden elbette/kesinlikle şekk içindeyiz."

14. İBRAHİM / 13-14

Kafirler, Rasullerine dediler ki:
"elbette/kesinlikle, ya sizi arzdan ihrac edeceğiz ya da bizim milletimize ida edeceksiniz!"
Ardından Rabbleri onlara vahy etti:
"elbette/kesinlikle zalimleri helak edeceğiz!... onların sonrasından, arza, elbette/kesinlikle sizi iskan edeceğiz.
Bu, BEN'im makamımdan korkan ve BEN'im vaidimden korkan kimseler içindir."

14. İBRAHİM / 18

Rabblerine kafir olanların meseli:
Amelleri, asıf yevmde, rih ile şiddetlenen ramad gibidir. Kesb ettiklerinden bir şeye ikdar edemezler.
Böyledir!...
O, baid dalalettir.

16. NAHL / 41-42

Zulme uğradıkları şeyin ardından ALLAH'ta hicret edenler...
sabır edenler…
ve Rabblerine tevekkül edenler…
onlar, dünyada hasene olsunlar diye elbette/kesinlikle onları beva edeceğiz... onların, elbette/kesinlikle ahiret ecirleri ekberdir.
Keşke alim olsalardı.

16. NAHL / 65

ALLAH, semadan su inzal etti... ve ardından onunla, mevtinin ardından arza hayat verdi.
Muhakkak bunda, işiten kavim için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

16. NAHL / 70

ALLAH sizi halk etti… sonra sizi vefat ettirecek.
Sizden (bazı) kimseler, ömürlerinin en rezil haline redd oluncak... ilim ettikleri şeylerin bazısına, nasıl da alim olmadılar diye!
Muhakkak ki ALLAH alimdir, kadirdir.

16. NAHL / 71

ALLAH, rızık hakkında, bazınızı bazınız üzerine fazl etti.

Fazl edilenler, melekesi yeminlerinde olanlara… kendi rızıklarını redd etmiyorlar… artık (oysa) onlar, onda aynı seviyededirler!

Artık ALLAH'ın nimeti ile... cahd mı ediyorlar?

16. NAHL / 91

Ahd verdiğiniz zaman, ALLAH'a ahdinize vefa edin!
ALLAH'ı kat'iyyetle üzerinize kefil yaparak tevkid etmenizin ardından, yeminlerinizi nakz etmeyin!
Muhakkak ki ALLAH, fail olduğunuz şeylere alimdir.

16. NAHL / 92

(Başka) Bir ümmetten irba olan ümmet oldunuz diye... aranızda dahil olarak, yeminlerinizi ittihaz edip... gazlını kuvvetle neks ettikten sonra nakz eden kadın gibi olmayın!
Muhakkak ALLAH, bununla, ancak sizi belv etmektedir.
Kıyamet yevminde, hakkında ihtilaf etmiş olduğunuz şeyler, size elbette/kesinlikle beyan edilecektir.

16. NAHL / 94

Yeminlerinizi, aranızda dehal olarak ittihaz etmeyin!
Ardından kadem, sabitlendikten sonra zelle olur da… ALLAH'ın sebilinden sadd ettiğiniz şey ile sui olanı tadarsınız… ve azim azab sizin olur.

16. NAHL / 106

Kerh edilen kimseler dışında...
imanının ardından ALLAH'a kafir olan kimseler...
ve kalbi, imanı ile mutmain olan... fakat küfür ile sadrını şerh eden kimseler...
artık ALLAH'tan gazab, onların üzerinedir!... ve onlara, azim azab vardır.

16. NAHL / 110

Sonra muhakkak ki Rabbin...
fitneye uğradıkları şeyin ardından hicret edenler için…
sonra, sabır ederek cihad edenler için…
muhakkak ki Rabbin, onun ardından... elbette gafurdur, rahimdir.

16. NAHL / 119

Sonra, muhakkak ki Rabbin;
cehalet ile sui olana amil olanlar… sonra bunun ardından tevbe edenler… ve ıslah olanlar için...
muhakkak Rabbin, bunun ardından elbette/kesinlikle gafurdur, rahimdir.

17. İSRA / 17

Nuh'un ardından… KENDİ'sine abd olanların zenblerine habir ve basir olarak Rabbine kafi olarak (olacak şekilde)… karin olanlardan nicelerini helak ettik.

17. İSRA / 21

Onların bazısını bazısına nasıl fazl ettiğimize nazar et!
En kebir dereceler...
ve en kebir fazl...
elbette/kesinlikle ahirettedir.

17. İSRA / 55

Rabbin semalardaki ve arzdaki kimselere de alimdir.

BİZ, Nebilerin bazısını, bazısına elbette kat'iyyetle fazl ettik!...
Davud'a da Zebur verdik.

17. İSRA / 88

De ki:
"Eğer ins ve cinn, bu Kur'an'ın bir mislini getirmek üzere ictima etseler... ve şayet onların bazısı bazısına (birbirlerine) zahir olsa... (yine de) onun bir mislini getiremezler.

17. İSRA / 104

Bundan sonra israiloğullarına dedik ki:
"Arzda iskan olun!… artık, ahiret vaadi geldiğinde… sizi leff ederek getireceğiz."

18. KEHF / 19-20

Böyledir!...
Onları, kendi aralarında (birbirlerine) sual etmeleri için baas ettik.

Onlardan konuşan biri dedi ki:
"Ne kadar lebs oldunuz?"
Dediler ki:
"Bir yevm veya yevmin birazı lebs olduk."
Dediler ki:
"Ne kadar lebs olduğunuza Rabbiniz alimdir."

Ardından...
"Biriniz şu verikleriniz ile medineye baas etsin de... hangi taamın daha zekiy olduğuna nazar etsin... ve ardından ondan rızık getirsin.
Latif olsun ve herhangi birisini size şuur ettirmesin.
Muhakkak onlar... eğer onlara zahir olursanız... ya sizi recm ederler veya kendi milletlerine ida ederler.
O zaman ebediyen felaha ulaşamazsınız."

18. KEHF / 76

(Musa) Dedi ki:
"Bundan sonra sana bir şey sual edersem, artık bana sahib olma! Özür olarak kat'iyyetle ledunumdan belağ olmuş oldu!"

18. KEHF / 99

Yevme-izinde… onların bazısını terk ederiz… ki bazısında (diğerlerine) mevc olurlar.
Sur'a nefh edilir… ve ardından onları cemian cem ederiz.

19. MERYEM / 59

Ardından… onların bazılarından halefler half olur ki…
salatı zayi ederler!...
ve şehvetlerine tabi olurlar!...
Artık yakında, gayya ilka edilecekler.

20. TAHA / 85

Dedi ki:
"BİZ, senin ardından kat'iyyetle kavmine fitne verdik! Samiri onları dalalete düşürdü."

20. TAHA / 123

Dedi ki:
"Bazınız bazınız (birbiriniz) için aduvv olarak oradan cemian hebt olun!
Size BEN'den huda verildiğinde... hemen hudaya ittiba eden kimse... artık o, dall olmaz ve şaki olmaz."

21. ENBİYA / 11

BİZ, zalim olmuş karyelerden nicesini kasm ettik… ve onlardan sonra başka kavimler inşa ettik.

21. ENBİYA / 57

"ALLAH'a yemin olsun... müdbirlerinize tevella etmenizden sonra sanemlerinize keyd edeceğim."

21. ENBİYA / 101

Muhakkak, kendilerine BİZ'den hüsna sebak olanlar… işte onlar ondan baid olanlardır.

21. ENBİYA / 105-106

elbette kat'iyyetle!... zikir'den sonra Zebur'da da,
"Salih ibadet edenler, arza varis olacaktır." diye ketb ettik.
Muhakkak bunda, abd olan kavim için kesinlikle belağ vardır.

21. ENBİYA / 109

Eğer tevella ederlerse... artık de ki:
"Size seva üzre ezan ettim.
Vaad olunduğunuz şey, karib mi yoksa baid mi… idra edemem!"

22. HACC / 5

Ey nas!
Eğer baas edilmekten rayb içindeyseniz... artık muhakkak ki BİZ sizi, kendinize beyan etmek için...
turabdan...
sonra nutfeden...
sonra alaktan...
sonra muhallak ve gayrı muhallak mudgalardan...
halk ettik.

Dilediğimizi müsema ecele kadar rahimlerde kararlarız.
sizi tıfl olarak ihrak ederiz...
ki... sonradan şedidinize iblağ olun!

Sizden kimisi vefat ettirilir...
ve kiminiz de ilme sahib olduktan sonra ilim edemez hale gelmesi için...
ömrün reziline redd edilir.

Arzı hamide görürsün... ardından ona su inzal ettiğimizde...
hezz eder...
ve rubve olur...
ve bütün behic zevclerden nebatlanır.

22. HACC / 12

O, ALLAH'ın gayrısından… kendisine darr etmeyen ve kendisine menfaati olmayan şeyler davet eder.
Bu, baid dalalettir.

22. HACC / 39-40

Kendilerine zulüm edildi diye... katle uğrayanlara izin verildi... ki onlar;
hakk gayrısında; sadece "Rabbimiz ALLAH'tır" demelerinden ötürü diyarlarından ihrac edildiler.
Muhakkak ki ALLAH, onlara nasr üzre elbette/kesinlikle kadirdir.

Şayet ALLAH, nasın bazısını bazısı ile def etmeseydi... içlerinde ALLAH'ın isimlerinin içinde çokça zikir edildiği... manastırlar ve kiliseler ve havralar ve mescidler elbette/kesinlikle hedm edilirdi.
ALLAH, KENDİSİNE nasr edene, elbette/kesinlikle nasr eder.
Muhakkak ki ALLAH, elbette/kesinlikle kaviydir, azizdir.

22. HACC / 53

Şeytanın ilka ettiği şey...
kalblerinde maraz olanlara...
ve kalbleri kasvet bürüyenlere...
fitne kılmak içindir.
Muhakkak zalimler, elbette/kesinlikle baid şikak içindedirler.

23. MU'MİNUN / 12-13-14-15-16

BİZ İnsanı, elbette kat'iyyetle...
tinden bir sülaleden halk ettik.
Sonra onu, mekin kararda bir nutfe kıldık.
Sonra nutfeden alaka halk ettik.
Ardından alakadan mudga halk ettik.
Ardından mudgadan kemikler halk ettik.
Ardından kemiklere et kisvelendirdik.
Sonra onu başka bir halk edişle inşa ettik.

Halk edenlerin ahseni ALLAH ne bereketlidir!
Sonra siz bunun ardından muhakkak mevt olacaksınız.
Sonra muhakkak siz, kıyamet yevminde baas olacaksınız.

12 - 16 ayetlerde, İnsan'ın halk edilişi ile ilgili 9 aşama sayılmaktadır.
23. MU'MİNUN / 31-32

Sonra onların ardından başka bir karin inşa ettik.
Ardından onlara da, kendilerinden...
"ALLAH'a abd olun! O'ndan gayrı size ilah yoktur.

Artık ittika etmez misiniz?"
diyen Rasuller irsal ettik!

23. MU'MİNUN / 40-41-42

Dedi ki:
"Birazdan onlar, nadim oluverecekler!"
Ardından onları o sayha, bi-hakkın ahz etti. Ardından onları gusa halinde kıldık. Artık zalim kavim için bud olsun.
Sonra onların ardından başka karinler inşa ettik.

23. MU'MİNUN / 40-41-42

Dedi ki:
"Birazdan onlar, nadim oluverecekler!"
Ardından onları o sayha, bi-hakkın ahz etti. Ardından onları gusa halinde kıldık. Artık zalim kavim için bud olsun.
Sonra onların ardından başka karinler inşa ettik.

23. MUMİNUN / 44

Sonra Rasullerimizi vitr ederek irsal ettik.
Hepsi, ümmete gelen Rasulünü kizb etti.
Ardından onları... bazısını bazısına (birbirlerine) tabi ettik ve onları hadis kıldık.
Artık iman etmeyen kavim bud olsun!

23. MUMİNUN / 91-92

ALLAH, evlad ittihaz etmemiştir.
O'nunla beraber ilah yoktur… öyle olsaydı bütün ilahlar kendi halk ettiğini elbette/kesinlikle zehab ederdi… ve bazısı bazısına (birbirlerine) ulvilik taslardı…
ALLAH,
onların, vasf ettikleri şeylerden subhandır.
gayba ve şahadete alimdir.
ve ardından, şirk koştuklarından ulvidir.

23. MU'MİNUN / 112-113-114-115

Der ki:
"Arzda, kaç aded sene lebs oldunuz?"
Onlar der ki:
"Yevm yada yevmin birazı kadar lebs olduk… artık bunu, adedleyenlere sual et."
Der ki:
"Sadece, çok azdan lebs oldunuz! Keşke siz buna alim olmuş olsaydınız!
Sizi abes olarak halk ettiğimizi... ve BİZ'e rücu etmeyeceğinizi mi hesab etmiştiniz!"

24. NUR / 4-5

Muhsan kadınlara remy eden sonra da dört şahid getirmeyen kimselere;
80 celde, celde vurun...
ve onların şahadetlerini ebediyyen kabl etmeyin.
İşte onlar fasık olanlardır.
Tevbe eden ve bundan sonra ıslah olan kimseler müstesnadır.
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

24. NUR / 33

Nikah bulamayanlar, ALLAH kendilerini fazlından ganiy edinceye kadar afif olmanın gereklerini yerine getirsinler!

Melekesi yeminlerinizde olanlardan kitab ibtiga edenler... artık onlara... onlar hakkında hayrlı olduğuna alimseniz... size verilmiş ALLAH malından onlara vererek... katib olun (mukatebe/azadlık sözleşmesi yapın)!

Fetalarınızı... eğer tahassun irade ediyorlarsa... dünya hayatının arızını ibtiga için bagy olmaya ikrah etmeyin!
İkrah edilen o (kız) kimse... artık muhakkak ki ALLAH... onların ikrah edilmesinden sonra... gafurdur, rahimdir.

24. NUR / 40

Yada, lücc bahrda zulmetler gibidir.
Onu... mevc, onun fevkinden yine mevc... onun fevkinden ise sehab gışa eder.
Bazısının zulmetleri, bazısının(diğerlerinin) fevkindedir... (öyle ki) elini ihrac etse, neredeyse onu bile göremez.
ALLAH'ın kendisine nur vermediği kimse... artık ona, nur diye bir şey yoktur!

24. NUR / 47

Derler ki:
"ALLAH'a ve Rasule iman ettik ve itaat ettik!"
Sonra onlardan bir ferik, bunun ardından tevella eder. İşte onlar iman etmiş değillerdir.

24. NUR / 55

ALLAH, sizden, salih (iş)lere amil olarak iman edenlere... vaad etmiştir ki:
Kendilerinin öncesinden olanları istihlaf ettiği gibi... onları da arzda elbette/kesinlikle istihlaf edecektir.
Kendileri için razı olduğu dini, elbette/kesinlikle onlara temekkün edecektir.
Korkularının ardından onları, elbette/kesinlikle emniyet ile bedellendirecektir.

Onlar,
BANA abd olacaklar!...
ve BANA hiç bir şey şirk koşmayacaklar!
Bunun ardından, kafir kimseler... artık işte onlar... onlar, fasıktır.

24. NUR / 58

Ey iman edenler!
Melekesi yeminlerinizde olanların ve sizden hulüm iblağ olmayanların, sizden izin istemeleri için günde üç merre vardır;
salat-ı fecr'den önce
ve zahirden sevblerinizi vaz ettiğiniz hiyn
ve salat-ı ışa'dan sonra.
Bu üç vakit, sizin için avrettir.

Bunların dışında size ve onlara cünah değildir. Bazınız bazınız üzre, kendinize (birbirinize) tavaf edebilirsiniz.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

24. NUR / 62

Muhakkak, ALLAH'a ve Rasulüne iman eden mü'minler... onunla beraber cem olunacak yere emir üzere oldukları zaman, ondan izin isteyinceye kadar zehab etmezler.
Muhakkak senden izin isteyenler... ALLAH'a ve Rasulüne iman edenler, işte onlardır.
Bazı şe'nlar için senden izin istediklerinde, artık onlardan dilediğin kimseye izin ver... ve onlar için ALLAH'a istiğfar et.
Muhakkak ki ALLAH gafurdur, rahimdir.

24. NUR / 63

Rasulün davetini, bazınızın bazınıza daveti gibi tutmayın!
ALLAH, içinizden livaz ederek tesellül edenlere kat'iyyetle alimdir! Artık onun emrine muhalif olanlar, başlarına bir fitne isabet etmesinden... veya elim azaba uğramaktan hazer etsinler.

25. FURKAN / 12

Baid mekandan onu gördükleri zaman, tegayyüzünü ve zefirini işitirler.

25. FURKAN / 20

Mürsellerden senden önce irsal ettiklerimiz de muhakkak taam yerler, suklarda (çarşı-pazar) meşy ederlerdi.
Bazınızı bazınıza fitne kıldık.
Sabır ediyor musunuz?
Rabbin, basir olandır.

25. FURKAN / 29

"elbette kat'iyyetle!... o, bana geldiği zamanın ardından, beni zikirden dalalet ettirdi."
Şeytan, İnsana hazul edendir.

26. ŞUARA / 119-120

Ardından BİZ, onu ve onunla beraber olanları, meşhun gemide necat ettik. Sonra baki kalanların bazısını gark ettik.

26. ŞUARA / 198-199

Şayet onu, acemlerin bazısına inzal etseydik… ve ardından onu onlara, o kıraat etseydi, (yine de) ona mü'min olmazlardı.

26. ŞUARA / 224-225-226-227

Şairler!...
Onlara tabi olanlar, gavundur!
Görmez misin onları...
onlar, bütün vadide, him hastalığına kapılmış deve gibidirler.
ve onlar fail olamayacakları şeyleri söylerler.
(onlardan),
- salih (iş)lere amil olarak iman edenler...
- ve ALLAH'ı çokça zikir edenler...
- ve kendilerine zulüm edildikten sonra intisar edenler müstesna...

Alim olacak o zalimler!...
Nasıl bir munkaleb ile inkılab edeceklerine!

27. NEML / 11

"Zalimler müstesna!... sonra, sui olanın ardından hüsn olarak bedellendiren (için)… artık muhakkak BEN, gafurum, rahimim."

27. NEML / 22

Ardından, baid gayrısında meks oldu… ve dedi ki:
"Senin ihata edemediğin şeyi ihata ettim. Sana Sebe'den yakin haber ile geldim."

27. NEML / 72

De ki:
"Gerekir ki (belki)… acele ettiklerinizin bazısı size redif olmuştur."

28. KASAS / 43

Elbette kat'iyyetle!... BİZ... ilk karin olanları helak etmemizin ardından... nas için,
basiret olarak...
ve huda olarak...
ve rahmet olarak...
Musa'ya kitab verdik… umulur ki tezekkür ederler.

28. KASAS / 58

BİZ, maişet içinde betar olan karyelerden nicesini helak ettik. Onların meskenleri işte şunlardır! Onların sonrasında, pek azı müstesna, oralarda sükun olunmadı. Oraların varisleri, BİZ olduk BİZ!

28. KASAS / 87

Sana inzal olduğu zamandan sonra, ALLAH'ın ayetlerinden seni sadd etmesinler.
Rabbine davet et!... ve Müşriklerden olma!

29. ANKEBUT / 25

Dedi ki:
"Muhakkak, dünya hayatında birbirinizi meveddet için, ALLAH'ın gayrısından vesenler ittihaz ettiniz.
Sonra, kıyamet yevminde, bazınız bazınıza kafir olur ve bazınız bazınızı lanetler.
Mevanız nardır. Size nasırdan da yoktur."

29. ANKEBUT / 63

Eğer onlara sual etsen:
"Semadan suyu inzal eden... ve ardından mevt olduktan sonra arzı hayy eden kimdir?"
elbette/kesinlikle,
"ALLAH" diyeceklerdir.
De ki:
"Hamd etmek ALLAH'ındır."
Bilakis!
Onların pek çoğu akıl etmezler.

30. RUM / 2-3-4

Rum'a, edna arzda galib gelindi.
Onlar bu galebelerinin ardından yakında… bıd (üç ila dokuz) sene içinde... galib gelecekler.
Emir, önceden ve sonradan ALLAH'ındır.
Yevme-izinde, mü'minler ifrah olacaklar.

30. RUM / 2-3-4

Rum'a, edna arzda galib gelindi.
Onlar bu galebelerinin ardından yakında… bıd (üç ila dokuz) sene içinde... galib gelecekler.
Emir, önceden ve sonradan ALLAH'ındır.
Yevme-izinde, mü'minler ifrah olacaklar.

30. RUM / 19

Hayy olanı meyyitten ihrac eder… ve meyyiti hayy olandan ihrac eder.
Arzı, mevt olmasından sonra hayy eder.

Böyledir!
Siz de ihrac edileceksiniz!

30. RUM / 24

Korku ve tama olarak berk irade etmesi…
ve semadan su inzal etmesi...
ve ardından onunla arzı mevt olmasından sonra hayy etmesi…
O'nun ayetlerindendir.
Muhakkak bunda, akıl eden kavim için, elbette/kesinlikle ayetler vardır.

30. RUM / 41

Amil olduklarından bazılarını tadmaları için, nasın elleriyle kesb ettikleri ile berrde ve bahrda fesad zuhur etti… umulur ki rücu ederler!

30. RUM / 50

Artık nazar et!... ALLAH'ın rahmet eserlerine!
Arzı... mevt olduktan sonra, nasıl da hayy ediyor! Muhakkak bu, mevtayı elbette hayy eder.
O, herşeye kadirdir.

30. RUM / 51

Elbette, eğer, rih irsal etsek… ve ardından sararmış görseler, ondan sonra kesinlikle kafir olmaya zıll ederler.

30. RUM / 54

Zaaftan sizi halk eden ALLAH, sonra zaafın ardından kuvvet kıldı, sonra kuvvetin ardından zaaf ve şeyb kıldı. O, dilediğini halk eder.
O, alimdir, kadirdir.

31. LOKMAN / 27

Şayet arzda ki şecerelerden kalem olsa... ve bahra yedi bahr daha medd olsa... ALLAH'ın kelimeleri nefd olmaz.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

33. AHZAB / 6

Nebi, mü'minlere nefslerinden evladır.
Onun zevceleri, onların anneleridir.
ALLAH'ın kitabında, uli-l erham'ın bazısı, mü'minlerden ve muhacirlerden bazısına evladır (miras konusunda)... ancak veliylerinize maruf olarak fail olmanız müstesna.
Bunlar kitabta satırlanmış olanlardır.

33. AHZAB / 52

Hüsn oluşları sana acayib gelse bile… bazı kadınlar sana helal değildir. Zevcelerinden, o kadınlar ile tebdil edemezsin! Melekesi yemininde olanlar müstesna.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye rakib olandır.

33. AHZAB / 53

Ey iman edenler!
Nebinin evine... size izin verilmesi dışında... nazır olanlar gayrısında... taam etmek için ansızın dahil olmayın!
Fakat davet edildiğinizde dahil olun... ve ardından taam ettiğinizde neşr olun.
Hadis için ünsiyet peydahlamayın.
Muhakkak bu nebiye eza oluyor... ancak o sizden istihya ediyor. ALLAH, hakk olandan istihya etmez!
Kadınlardan bir meta sail olduğunuzda... ardından hicabın verasından sail olun. Bu sizin kalbleriniz ve onların kalbleri için daha tahirdir.
Sizin ALLAH Rasulüne eza etmeniz ve kendisinden sonra onun zevcelerini nikahlamanız ebediyen olamaz! Muhakkak bu, ALLAH indinde azim olandır!

34. SEBE / 7-8

Kafirler dediler ki:
"Mezk olarak tamamen mezk olduğunuzda, sizin muhakkak cedid halkiyet içinde olacağınızı size haber veren bir erkek kimseyi size delillendirelim mi?
ALLAH'a kizb ederek iftira mı attı... yoksa onda cinnet mi var?"
Bilakis!
Ahirete iman etmeyenler, azab ve baid dalalet içindedirler.

34. SEBE / 19

Ardından onlar, dediler ki:
"Rabbimiz!
Seferlerimizin arasını baid et."
ve nefslerine zalim oldular.
Ardından onları hadis kıldık... ve onları mezk ederek küliyyen mezk ettik.
Muhakkak bunda, sabır edenlerin ve şükür edenlerin hepsi için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

34. SEBE / 31

Kafirler diyorlar ki:
"Biz bu Kur'an'a da... elimizin arasında olana da iman etmiyoruz."
Şayet zalimlerin, Rabblerinin indinde mevkuf olduklarını görsen!...
Bazısı bazısına (birbirlerine) kavl rücu eder durur.
İstizaf edilenler, istikbar edenlere derler ki:
"Siz olmasaydınız, biz elbette/kesinlikle mü'minler olurduk!"

34. SEBE / 32

İstikbar edenler, istizaf edilenlere şunu derler:
"Huda size verildikten sonra... biz mi sizi sadd ettik!

Bilakis!
Siz kendiniz mücrimler oldunuz!"

34. SEBE / 42

Artık yevmde, bazınız bazınız (birbiriniz) için ne menfaate… ne de darra malik değildir.
Zalimlere şunu deriz:
"Kizb ettiğiniz narın azabını tadın!"

34. SEBE / 52

Derler ki:
"Ona iman ettik."
Onlar için baid mekandan tenavüş nasıl olsun ki!

34. SEBE / 53

Onlar ona, önceden kat'iyyetle kafir olmuşlardı!... ve baid mekandan, gayb ile kazf ediyorlardı.

35. FATIR / 2

Rahmetten ALLAH'ın nas için feth ettiği şeyi… artık onu imsak eden olamaz!

O'nun imsak ettiği şeyi... artık, bunun ardından, onu irsal eden olamaz!

O, azizdir, hakimdir.

35. FATIR / 9

Rihleri irsal eden ALLAH'tır.
ve ardından sehab havaya karıştırılır…
ardından onu meyyit beldeye sevk ederiz…
ve ardından onunla arzı, mevtinden sonra hayy ederiz.

Böyledir!... Neşr oluş!

35. FATIR / 40

De ki:
"Şirk koştuklarınızı gördünüz mü; ALLAH'ın gayrısından davet ettiğiniz!?
Arzdan neyi halk ettiler, bana gösterin!?"

Yoksa onların semalarda mı şerikleri var?
Yoksa kendilerine kitab verdik de, onlar da ondan beyyineler üzre mi oldular!?
Bilakis!
Zalimler, sadece, bazısını bazısına garr etmeyi vaad ederler.

35. FATIR / 41

Muhakkak ki ALLAH, semaları ve arzı, zail olmasınlar diye imsak etmektedir. Eğer onlar zail olsa, O'ndan başka hiç kimse onları imsak edemez.
Muhakkak ki O, halim, gafur olandır.

36. YASİN / 28-29

Onun ardından… onun kavmi üzere semadan ordu inzal etmedik... inzal ettiriciler olmadık!
Sadece, vahid sayha oldu… ve ardından onlar, hamid olmuşlardı.

Bu ayette belirtilen mahvoluş, Antakya şehir halkına nisbet edildiği gibi, Roma Medeniyetinin yok oluşuna da nisbet edilmektedir.
37. SAFFAT / 27-28

Bazıları bazılarına sual ederek ikbal eder... derler ki:
"Muhakkak siz bize yeminden gelen olmuştunuz."

37. SAFFAT / 50-51-52-53

Ardından, bazıları bazılarına sual ederek ikbal ederler. Onlardan konuşan birisi der ki:
"Muhakkak bana karin olan (birisi) vardı. '(Bana) Sen gerçekten musaddık olanlardan mısın?... Mevt olduğumuzda ve turab ve kemik olduğumuzda… biz medin mi olacak mışız!?' derdi."

38. SAD / 21-22

Hasımların haberi sana geldi mi?
Onlar mihraba tesevvür ederek... Davud'a dahil olduklarında... onlardan efza olmuştu.
Demişlerdi ki:
"Korkma!
Biz, bazımız bazımıza (birbirimize) bagi olan iki hasımız.
Artık aramızda hakk ile sen ihda et. Şetat etme ve bizi seva sırata hidayet et."

38. SAD / 24
SECDE AYETİ

Dedi ki:
"Kendi koyunlarının yanına senin koyununa da sail olmakla... sana elbette kat'iyyetle zalim olmuş!"
Muhakkak... salih (iş)lere amil olarak iman edenler dışında ***ki onlar pek azdır***... halit olanlardan çoğu, bazısı bazısına (birbirlerine) kesinlikle bagy ederler.

Davud, BİZ'im kendisine fitne ettiğimizi zann etti... ve ardından Rabbine istiğfar etti. Rüku ederek harra etti ve inabe etti.

38. SAD / 35

Dedi ki:
"Rabbim!
Bana gafur ol!
Bana, benim ardımdan kimsenin yenbagi olmayacağı mülk vehb eyle.
Muhakkak ki SEN... vehhab olan SEN'sin."

38. SAD / 86-87-88

De ki:
"Size onun üzerine bir ecir sual etmiyorum. Ben mütekellif olanlardan değilim.
Muhakkak o... sadece, alemler için zikirdir. Bir hiyn ardından onun haberine elbette alim edileceksiniz!"

39. ZUMER / 6

Sizi vahid nefsten halk etti.
Sonra sizin için ondan zevce kıldı.
Size enamdan sekiz zevce inzal etti.
Zulmetler içinde üç halk ediş ardından,
annelerinizin batınlarındaki halk edişle sizi halk etti.
Böyledir!...
ALLAH, sizin Rabbinizdir, mülk O'nundur, O'ndan başka ilah yoktur.
Artık nasıl da sarf olup gidiyorsunuz!

40. MU'MİN / 5-6

Onlardan önce Nuh kavmi... ve onlardan sonra hizbler kizb etmişti... ve bütün ümmet ahz etmek için kendi Rasullerine hemm etmişlerdi... batıl ile hakkı idhad etmek için cedel etmişlerdi!
BEN, onları ahz ettim… ikabım nasıl da olmuştu!

Böyledir!...
Rabbinin, kafirler üzre...
"onlar muhakkak nar ashabıdır." kelimesi hakk olmuştur!

40. MU'MİN / 28-29

Firavun ailesinden imanını ketm eden mü'min bir erkek kimse dedi ki:
"Bir adamı 'Rabbim ALLAH' dediğinden mi katl edeceksiniz?
O, kat'iyyetle Rabbinizden beyyineler ile gelmiştir! Eğer kazib olursa... onun kizbi kendinedir ve eğer sadık olursa vaad ettiklerinin bazısı size de isabet eder.
Muhakkak ki ALLAH, kezzab müsrif olanı ihda etmez.
Ey kavmim!
Yevmde mülk sizindir. Arzda zahir olanlarsınız... eğer ALLAH'ın beisinden gelirse bize kim nasr eder?"

Firavun dedi ki:
"Size gösterdiğim şey... ancak, kendi gördüğüm şeydir. Ben sizi, ancak, reşad sebiline ihda ediyorum."

40. MU'MİN / 30-31

İman eden dedi ki:
"Ey kavmim!
Muhakkak ben, sizin üzerinize,
Nuh kavmine...
ve Ad'a...
ve Semud'a...
ve onlardan sonrakilere
adet olan mislinde... hizbler yevmi mislinden korkuyorum.
ALLAH, abd olanlar için zulüm irade etmez."

40. MUMİN / 34-35

Önceden, elbette kat'iyyetle beyyinelerle Yusuf size gelmişti!... ve ardından onunla gelen şeyden şekk içinde olmanız zeyl olmamıştı.
Hatta helak olduğunda siz demiştiniz ki:
"Kesinlikle ALLAH ondan sonra Rasul baas etmez."

Böyledir!...
ALLAH'ın indinde ve iman edenlerin indinde kebir makt olarak… kendilerine gelen ALLAH'ın ayetleri hakkında sultan gayrısında cedel eden… mürtab müsrif kimseyi ALLAH, dalalette bırakır.

Böyledir!...
ALLAH, bütün cebbar mütekebbirlerin kalbleri üzre tab eder.

40. MUMİN / 77

Artık sabır et!
Muhakkak… ALLAH'ın vaadi hakktır.
Artık belki… onlara vaad ettiklerimizden bazısını sana gösteririz… veya belki de seni vefat ettiririz.
Artık onlar, BİZ'e rücu edeceklerdir.

41. FUSSİLET / 44

Şayet Kur'an'ı, acemiyye kılsaydık, kesinlikle derlerdi ki:
"Keşke ayetler fasl edilseydi... arabiyye yerine acemiyye mi?"

De ki:
"O, iman edenler için hudadır ve şifadır.
İman etmeyenler için ise... kulaklarında vakrdır. O onların üzerine körlüktür."

İşte onlara, baid mekandan nida edilmektedir.

41. FUSSİLET / 50

Elbette, darr mess etmesinin ardından... eğer ona BİZ'den rahmet tattırırsak... kesinlikle der ki:
"Bu benimdir.
Ben, saatin kaim olacağını zann etmiyorum. Elbette eğer, Rabbime rücu olursam, muhakkak O'nun indinde benim için hüsna vardır."
Artık kesinlikle kafirlere, amil oldukları ile haber edeceğiz... ve kesinlikle onlara galiz azabtan tattıracağız.

41. FUSSİLET / 52

De ki:
"Gördünüz mü, eğer ALLAH indinden ise... sonra siz de ona kafirseniz… baid şikak içinde olan o kimseden daha dall olan kim olabilir?"

42. ŞURA / 14

Ancak, kendilerine ilim gelmesinin ardından aralarında bagy edenler... teferruk olurlar.
Şayet Rabbinden, "müsemma ecele kadar" kelimesi sebak olmasaydı... kesinlikle aralarında kaza edilirdi.
Muhakkak onların ardından kitaba varis kılınanlar da... elbette ondan murib şekk içindedirler.

42. ŞURA / 16

O'na isticab ettikten sonra ALLAH hakkında hacc edenler... onların hüccetleri,
Rabblerinin indinde idhad olur.
Gazab onların üzerinedir!...
ve şedid azab onlar içindir!

42. ŞURA / 18

Buna,
iman etmeyenler... ona acele ederler.
İman edenler... ondan müşfiktirler ve onun hakk olduğuna alimdirler.
Değil mi ki… muhakkak, saat hakkında imtira edenler elbette baid dalalet içindedirler!?

42. ŞURA / 28

O, onların kanıt oldukları şeyin ardından gays inzal eder… ve rahmetini neşr eder.
O, veliydir, hamiddir.

42. ŞURA / 41

Kendisine zulüm edildikten sonra intisar eden kimse… artık işte onlar... onlara sebil yoktur.

42. ŞURA / 44

ALLAH'ın dall ettiği kimse… artık onun için onun ardından veliyler yoktur. Azabı gördüklerinde... zalimleri,
"Redd olmaya sebil var mıdır?"
derlerken görürsün.

43. ZUHRUF / 32

Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar!?

BİZ, dünya hayatında onların maişetlerini aralarında kısmetlendirdik. Onların bazısının bazısına sihriyy ittihaz edinmeleri için bazısını bazısının fevkinde derece olarak ref ettik.
Rabinin rahmeti, onların cem ettiklerinden hayrdır.

43. ZUHRUF / 38

Hatta, BİZ'e geldiğinde der ki:
"Keşke benimle senin aran iki şark uzaklığında olsaydı."
Artık ne beis karindir!

43. ZUHRUF / 63

İsa beyyinelerle geldiğinde, dedi ki:
"Hakkında ihtilaf ettiklerinizin bazısını beyan etmek için… kat'iyyetle hikmet ile size geldim!
Artık ALLAH'a ittika edin!... ve bana itaat edin!"

43. ZUHRUF / 67

Yevme-izinde, muttakiler dışında... halil olanların bazısı bazısına düşmandır.

45. CASİYE / 5

Gece ve gündüzün ihtilafı…
ALLAH'ın semadan rızık olarak inzal ettiği...
ve ardından onunla arzda mevtten sonra hayy etmesi...
Rihleri tasrif etmesi...
Akıl eden kavim için ayetlerdir.

45. CASİYE / 6

Bunlar, ALLAH'ın ayetleridir… onları sana bi-hakkın tilavet ediyoruz.
Artık, ALLAH'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise iman edebilirler!?

45. CASİYE / 17

Onlara, emirden beyyinler vermiştik.
Ardından, sadece, kendilerine ilim gelmesinin ardından…. aralarında bagy ederek ihtilafa düştüler.
Muhakkak Rabbin, kıyamet yevminde, ihtilaf ettikleri şeyler hakkında... onların aralarında kaza edecektir.

45. CASİYE / 19

Muhakkak onlar sende, asla ALLAH'tan bir şey ganiy etmezler.
Muhakkak zalimler... bazısı bazısına (birbirlerine) veliydirler.
Muttakilerin veliysi ALLAH'tır.

45. CASİYE / 23

Kendi hevasını kendine ilah ittihaz edineni gördün mü?
ALLAH onu ilim üzre dall etti... ve onun işitmelerini ve kalbini hatm etti... ve basarı üzre gışa kıldı!
Artık ALLAH'ın ardından, onu kim ihda eder!?
Tezekkür etmiyor musunuz!?

46. AHKAF / 30

Dediler ki:
"Ey kavmimiz!
Muhakkak biz,
Musa'dan sonra inzal edilen,
onun elinin arasındakine musaddık olan,
hakka ve mustakim tarıka ihda eden
kitabı işittik."

47. MUHAMMED / 4

Artık kafirlere lika olduğunuzda...
ishan oluncaya kadar onları rakabelere darb edin!...
ve ardından, vesaklarını şedid tutun!
Ardından... bazısını, isterseniz menn edersiniz... isterseniz fidyelendirirsiniz.
Harb vizrlerini vaz edene kadar böyledir!...

Şayet ALLAH dilerse, onlardan elbette/kesinlikle intisar eder... fakat (olanlar) sizin bazınızı bazınızla belv etmek içindir.
ALLAH sebilinde katl edilenler... artık onların amelleri dall olmaz.

47. MUHAMMED / 25

Muhakkak, kendilerine huda beyan olmasından sonra dübürleri üzre redd olanlar... şeytan, onları, tesvil etti... ve onlara imla etti.

47. MUHAMMED / 26

Bu... ALLAH'tan inzal edenleri kerih görenlere,
"Bazı emirlerde biz size itaat edeceğiz." demeleri iledir.
ALLAH onların sırr ettiklerine alimdir.

47. MUHAMMED / 32

Muhakkak,
kafirler...
ve ALLAH sebilinden sadd edenler...
ve kendilerine beyan edilen hudadan sonra Rasule şakk olanlar...
ALLAH'a bir şey darr edemezler.
Onların amelleri habt olacaktır.

48. FETİH / 24

Mekke'nin batnında, onlara karşı zafer elde etmenizin ardından… onların ellerini sizden ve sizin ellerinizi onlardan keff eden, O'dur.
ALLAH, amel ettiklerinize basir olandır.

49. HUCURAT / 2

Ey iman edenler!
Savtlarınızı, Nebinin savtının fevkine ref etmeyin!
Bazınızın bazınıza (birbirinize) cehr etmesi gibi… kavl ile ona cehr etmeyin!… yoksa amelleriniz habt olur… ve sizin şuurunuzda olmaz!

49. HUCURAT / 11

Ey iman edenler!
Bir kavim, başka bir kavme sahr etmesin!... gerekir ki (belki)… onlar kendilerinden hayr olur!
Kadınlar, başka kadınlara sahr etmesin!... gerekir ki (belki)… onlar kendilerinden hayr olur!
Nefslerinizi lemz etmeyin!
Lakablar ile kendinizi nebz etmeyin!
Ne beis isimdir... imandan sonra füsuk!
Tevbe etmeyen kimseler... artık işte onlar... onlar zalimdir.

49. HUCURAT / 12

Ey iman edenler!
Zanndan çokça ictinab edin! Muhakkak zannın bazısı ismdir.
Tecessüs etmeyin!
Bazınız bazınıza (birbirinize) gıybet etmeyin! Herhangi biriniz meyyit kardeşinin etini yemeye muhabbet duyar mı? Artık bu, size kerihtir.
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH, tevvabdır, rahimdir.

50. KAF / 2-3

Bilakis!
Kendilerine, kendilerinden bir inzar eden gelmesini acayib karşıladılar.
Kafirler dediler ki:
"Bu acaib bir şey!
Biz mevt olduğumuz ve turab olduğumuz zaman mı?...
İşte bu baid rücudur."

50. KAF / 27

Ona karin olan der ki:
"Rabbimiz!
Onu ben tagy etmedim. Fakat o baid dalalet içinde oldu."

50. KAF / 31-32-33

Cennet... muttakiler için baid gayrısında izlaf edilir.
Bu…
gayb ile Rahman'a haşy eden...
ve münib kalb ile gelen…
bütün hafız evvab için size vaad edilen şeydir.

52. TUR / 25-26-27-28

Bazıları bazılarına (birbirlerine) ikbal eder... sual ederler. Derler ki:
"Muhakkak biz, önceleri, ehlimizin içinde müşfik olanlar olmuştuk. Ardından… ALLAH bize menn etti... ve bizi semum azabtan vaky etti. Muhakkak biz önceden O'nu(n davasını) dava edinmiştik!
Muhakkak ki O, berrdir, rahimdir."

53. NECM / 26

Semalarda meleklerden niceleri… onların şefaatleri… ALLAH'ın izin vermesinden sonra, sadece, O'nun dilediği ve razı olduğu kimseyi ganiy eder.

57. HADİD / 10

Semaların ve arzın mirası ALLAH'ın olduğu halde... Ne oluyor size... ki, ALLAH sebilinde infak etmiyorsunuz!?
Sizden... fetih öncesinde infak ederek katl eden kimse istiva değildir... bunlara, sonradan infak ederek katl eden kimselerden daha azim derece vardır.
Külliyen... ALLAH hüsna vaad etti... ALLAH amel ettiklerinize habirdir.

57. HADİD / 17

ALLAH'ın... arzı, mevt olmasının ardından hayy ettiğine… alim olun!
Sizin için ayetleri kat'iyyetle beyan etmiş olduk!... umulur ki akıl edersiniz.

59. HAŞR / 10

Onların ardındakiler (sonradan iman edenler) de der ki:
"Rabbimiz!
Bize ve imanda bizi sebk eden kardeşlerimize mağfiret et!
İman edenler için kalblerimizde gıll kılma!
Rabbimiz!
Muhakkak ki SEN, raufsun, rahimsin."

61. SAFF / 6

Meryem oğlu İsa demişti ki:
"Ey israiloğulları!
Muhakkak ben, sizin üzerinize ALLAH Rasulüyüm. Tevrattan elimin arasında olanlara musaddıkım. Sonradan gelecek olan, Ahmed ismindeki Rasul ile mübeşşirim."
Ardından, beyyineler ile geldiğinde, dediler ki:
"Bu mübin sihirdir."

65. TALAK / 1

Ey Nebi!
Kadınları boşadığınız zaman... artık onları iddetleri içinde boşayın... ve iddetlerini ihsa edin.

Rabbiniz ALLAH'a ittika edin!

Mübeyyin olarak fahiş olanı işlemeleri dışında... onları evlerinden ihrac etmeyin ve onlar da ihrac olmasınlar.

Bu, ALLAH'ın hudududur!

ALLAH'ın hududuna düşmanlık eden kimse... artık kat'iyyetle kendi nefsine zalim olmuş olur! İdra edemezsin... ola ki ALLAH bundan sonra emir ihdas eder.

65. TALAK / 6-7

İskan olduğunuz yerde, vecd olduğunuz kadar o kadınları iskan edin. Onları dıyk etmek için onları darr etmeyin.
Eğer onlar hamile iseler... artık onlara yüklerini vaz edinceye kadar infak edin.

Ardından eğer sizin için emzirirlerse... artık onların ecirlerini ödeyin. Aranızda maruf ile temir edin.
Eğer teasür olursa... vüsat sahibinin, vüsatından infak etmesi için… artık ona başkası emzirecektir.

Rızkı kendisine ikdar olunan kimse... artık o da, ALLAH'ın kendisine verdiğinden infak etsin!
ALLAH, nefsi, sadece, kendisine verdiği şeye mükellef eder!
ALLAH, usra ardından yüsr kılacaktır.

66. TAHRİM / 3

Nebi, zevcelerinin bazılarına hadis sırr etmişti. Ardından (zevcesi) bunu (diğerine) haber ettiğinde... ALLAH, bunu ona, birazına arif ederek ve birazından iraz ederek... izhar etmişti.
Ardından Nebi, bunu (zevcesine) haber verince, dedi ki:
"Sana bunu kim haber verdi?"
Dedi ki:
"Bana, alim ve habir olan haber verdi."

66. TAHRİM / 4

Eğer siz ikiniz, ALLAH'a tevbe ederseniz… artık ikinizin kalbleri de kat'iyyetle sugv eder!…
Eğer ona tezahür ederseniz… artık muhakkak ki ALLAH... O, onun mevlasıdır… ve Cebrail de… ve mü'minlerin salihi de... ve melekler bundan sonra zahirdir.

68. KALEM / 10-11-12-13-14

Hiçbir;
mehin hallafa …
hemmaza, nemime ile meşşailere …
hayra mani olunana, esim muatede …
utulle...
bundan başka (bilhassa) zenime;
mal ve oğul sahibi oldular diye itaat etme!

68. KALEM / 30-31

Ardından, bazıları bazılarına (birbirlerine) levm etmeye ikbal oldular. Dediler ki:
"Yazıklar olsun bize!
Muhakkak biz, biz tagi olanlar olduk!"

69. HAKKA / 44-45-46-47

Şayet BİZ'e karşı bazı kaviller kavil etseydi…
Kkesinlikle yeminimiz ile onu ahz ederdik!
Sonra, onun elbette vetinini (şahdamarı) kata ederdik…
Sizden hiç biriniz de buna hacz edemezdi!

70. MEARİC / 6-7

Muhakkak onlar, onu baid görüyorlar… BİZ ise onu karib görüyoruz!

77. MURSELAT / 50

Artık bundan sonra, daha hangi hadise iman edecekler!

79. NAZİAT / 30-31-32-33

ve bundan sonra... arzı deha etti.
Ondan... sizin için ve enamınız için meta olarak... suyunu ve merasını ihrac etti... ve dağları da ona irsa etti!

95. TİN / 7-8

Hala daha... sana dini kizb ettiren nedir!...
ALLAH, hakimlerin en hakimi değil mi!?

98. BEYYİNE / 4

Kitab verilenler... ancak, kendilerine beyyine olarak verilen şeyin ardından tefrik oldular!

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.