İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ BA:D: ❞ kökünden türeyen kelimeler... 4 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox Baûda Baûza Ba'z Bazı Ba'ziyet
xoxox
ب ع ض BA:D:
Baûda
Baûza
ب ع ض BA:D:

Sivrisinek. Sinek.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Ba'z
Bazı
ب ع ض BA:D:

Bir şeyin bir kısmı. Bir parça. Bâzısı. Biraz. Diğer.

DuruMeal'de toplam 86 kayıtta geçiyor.
Ba'ziyet
ب ع ض BA:D:

Bazılarına âit oluş. Herkese âit olmama. Herkesle alâkalı olmama. Bir şeyin bir kısmı ve bir miktarı.

2. BAKARA / 26-27

Muhakkak ki ALLAH, mesel darb etmekten istihya etmez!
Bazen, bir sivrisineği...
ve hatta bazen, onun fevkinde olanı...
ya da hatta... iman eden... ve ardından hakk olanın Rabblerinden olduğuna alim olanları...
ve hatta... kafir olan... ve ardından "bu mesel ile ALLAH ne irade etti?" diyenleri.

Çoğunu bunlarla dalalete düşürür... ve çoğunu bunlarla ihda eder.

Bunlarla dalalete düşürdükleri, sadece...
misaklarından sonra ALLAH'ın ahdini nakz eden...
ALLAH'ın, vasl olunmasını emir ettiği şeyi kata eden...
ve arzda fesad çıkaran...
fasıklardır!
İşte onlar hüsranda olanlardır.

2. BAKARA / 36

Şeytan, o ikisini oradan zelle etti... ve ardından onları, içinde oldukları şeyden ihrac etti.
BİZ dedik ki:
"Bazınız bazınıza (birbirinize) aduvv olarak hebt olun!
Müstekarr ve metalanma, bir hiyne kadar sizin için arzdadır!"

2. BAKARA / 73

Ardından BİZ, onun (dişi sığırın) birazı ile ona darb etmenizi söylemiştik.
Böyledir!...
ALLAH mevt olanı hayy eder... ve ayetlerini size gösterir… umulur ki akıl edersiniz.

2. BAKARA / 75-76

Size iman etmelerine mi tama ediyorsunuz!?
Onlardan, ALLAH'ın kelamını kat'iyyetle işiten bir ferik olmuştu! Sonra, akıl ettikleri şey sonrasında... alim oldukları halde... onu tahrif etmişlerdi.
İman edenlerle mülaki olduklarında, "iman ettik" derlerdi. Hali olduklarında ise bazıları bazılarına (birbirlerine),
"ALLAH'ın size feth ettiği şeyleri onlara hadis mi ediyorsunuz? Rabbinizin indinde onu size hüccet etmeleri için mi!? Siz akıl etmiyor musunuz!" derlerdi.

2. BAKARA / 85-86

Sonra siz, işte busunuz!
Nefslerinizi katl ediyorsunuz!...
ve sizden feriki, diyarlarından ihrac ediyorsunuz!...
Onlara ism ve düşmanlık ile tezahür ediyorsunuz!...
ve esirler verirlerse fidyeleşiyorsunuz.
Onları ihrac etmek, size haram edilendi!

Kitabın bazı (kısmına) iman ediyorsunuz da, bazı (kısmına) kafir misiniz!? Artık sizden buna fail olanların cezası... dünya hayatında hizy olmaktan başka değildir!

Kıyamet yevminde, onlar azabın en şedidine redd edilirler.
ALLAH, amel ettiklerinize gafil değildir.
İşte onlar, ahiret ile dünya hayatı iştira edenlerdir. Artık onlardan azab hafifletilmez ve de onlara nasr edilmez.

2. BAKARA / 145

Kitab verilenlere, bütün ayetler ile gitsen bile... senin kıblene tabi olmazlar.
Sen de onların kıblesine tabi olacak değilsin!
Onların bazıları da, bazısının (birbirlerinin) kıblesine tabi değiller.

İlimden sana verilenin ardından... eğer onların hevalarına tabi olursan... muhakkak sen, o zaman kesinlikle zalimlerdensindir.

2. BAKARA / 251

Ardından... ALLAH'ın izniyle onları hezm ettiler.
Davud, Calutu katl etti... ve ALLAH ona, mülk ve hikmet verdi... ve onu dilediği şeylere alim etti.

Şayet ALLAH'ın, nasın bazısı ile bazısını def etmesi olmasaydı, elbette arzda fesad çıkardı.
Fakat ALLAH, alemler üzre fazl sahibidir.

2. BAKARA / 253

İşte o Rasullerden bazılarını bazılarına fazl ettik.
onlardan, ALLAH kelime ettirdikleri vardır.
ve bazısını derecelerle rafi etmiştir.

Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Onu Ruh-ul Kuds ile eyd ettik.

Şayet ALLAH dileseydi, onlardan sonrakiler, kendilerine gelen beyyinelerden sonra, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat, ihtilafa düştüler ve ardından onlardan kimi iman etti ve kimi de kafir oldu.

Şayet ALLAH dileseydi, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat ALLAH, irade ettiği şeye faildir.

2. BAKARA / 259

Yahut... haviyeleri arşları üzre olmuş karyeye merr eden kimsenin;
"ALLAH, mevtinden sonra, bunu nasıl hayy edecek" demesi gibi!...

ALLAH, onu, yüz yıl mevt etti... sonra onu baas etti.
"Ne kadar lebs oldun?"
dediğinde...
"Yevm veya yevmin birazı kadar..."
demişti.
Dedi ki:
"Bilakis!
Seni, nasa bir ayet kılmak için... yüz yıl lebs oldun! Taamına ve şarabının tesennüh etmemiş olmasına nazar et.
Bir de eşeğine nazar et!
Nazar et kemiklere!... (bak) onu nasıl inşaz ediyoruz... sonra da onu etle kisvelendiriyoruz (gör!)"

Ardından kendisine beyan olduğunda, demişti ki:
"ALLAH'ın herşeye kadir olduğuna alim oldum!"

2. BAKARA / 283

Eğer siz sefer üzre iseniz ve bir katib bulamazsanız, o zaman, kabz olunmuş rehinler...
Eğer bazınız bazınıza (birbirinize) eminseniz, o zaman, itimat edilen kimse onun emanetini eda etsin ve Rabbi ALLAH'a ittika etsin.

Şahadeti ketm etmeyin. Onu ketm eden kimse... artık muhakkak onun kalbi asimdir.

ALLAH, amel ettiğiniz şeylere alimdir.

3. AL-İ İMRAN / 33-34

Muhakkak ki ALLAH, Adem'i ve Nuh'u ve İbrahim alini ve İmran alini, bazıları bazılarının (birbirlerinin) zürriyetinden olarak, alemler üzre ıstıfa etti.
ALLAH, semidir, alimdir.

3. ALİ İMRAN / 50

"Tevrattan elimin arasında olana musaddık olarak... ve size haram kılınmış bazı şeyleri helal kılmak için, Rabbinizden size ayet getirdim.
Artık ALLAH'a ittika edin... ve bana itaat edin."

3. ALİ İMRAN / 64

De ki:
"Ey kitab ehli!
Bizim ve sizin aranızda seva kelimeye gelin!
ALLAH'tan başkasına abd olmayalım.
O'na bir şeyi şirk koşmayalım.
Bazımız bazımızı, ALLAH'ın gayrısından Rabbler olarak ittihaz etmeyelim."
Eğer tevella ederlerse... artık deyin ki:
"Bizim Müslüman olduğumuza şahid olun!"

3. ALİ İMRAN / 155

Muhakkak, mülaki oldukları yevmde, içinizden tevella eden iki cemaat... muhakkak, kesb ettikleri şeylerden bazıları ile şeytanın onları zelle etmek istedikleri… ALLAH onları elbette kat'iyyetle afv etti!
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, halimdir.

3. ALİ İMRAN / 195

Ardından Rabbleri, onlara isticab etti.
Muhakkak ki BEN, sizden, erkek veya dişi, amil olanın amelini zayi etmem. Bazınız bazınızdansınız (birbirinizdensiniz).
Artık,
hicret edenler...
ve diyarlarından ihrac edilenler...
ve BEN'im sebilimde eza edilenler...
ve katl edenler...
ve katl olanlar...
ALLAH indinden sevab olarak,
kesinlikle onların seyyielerine kafir olacağım
ve kesinlikle onları altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil edeceğim.
Sevabların hüsn olanı, ALLAH'ın indindedir.

4. NİSA / 19

Ey iman edenler!
Kadınlara kerhen ter'is olmanız size helal değildir.
Mübeyyin olarak fahiş olanı işlemeleri dışında... kendilerine verdiklerinizin bazısını zehab etmek için onları azil etmeyin.
Onlara maruf ile aşr olun.
Eğer onlardan ikrah ederseniz... gerekir ki (belki)… sizin ikrah ettiğinize... ALLAH, onda, çok hayr kılmıştır.

4. NİSA / 21

Nasıl ahz edersiniz!?
Bazınız bazınızla (birbirinizle) kat'iyyetle faza olmuştunuz!
ve onlar sizden galiz misak almışlardı!

4. NİSA / 25

Sizden, muhsan, mü'min kandınlarla nikahlanmaya tavl olarak istitaat etmeyen kimse, melekesi yemininizde olandan ve iman etmiş delikanlı kızlarınızdan...

ALLAH, sizin imanınıza alimdir.
Bazınız bazınızdansınız (siz birbirinizdensiniz).

Artık ehlinin izniyle onları nikahlayın.
Müsafeha gayrısında muhsan olanlara, maruf ile ecirlerini verin. Uhsin olmuşken hıdn ittihaz eden olmayın.

Artık eğer fahiş olanı işlerlerse... ardından onlara, muhsan kadınların azabının nısfıdır.

Bu, içinizden, anetten haşy edenler içindir. Sabır etmeniz sizin için hayrdır.
ALLAH, gafurdur, rahimdir.

4. NİSA / 32

ALLAH'ın, bazınızı bazınıza fazl ettiği şeyleri temenni etmeyin.
Erkek kimselere, iktisab ettiklerinden nasib vardır.
Kadınlara da iktisab ettiklerinden nasib vardır.
O'nun fazlından ALLAH'a sail olun.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alim olandır.

4. NİSA / 34

ALLAH'ın bazısını bazısına fazl ettiği ile...
ve mallarından infak ettikleri ile...
erkek kimseler, kadınlara kavvamdır.

Ardından salih kadınlar, kanit olurlar... ALLAH'ın hıfz ettiği şeyle, gayb için hıfz edici olurlar.
Nüşuz etmelerinden korktuğunuz kadınlara... artık vaaz edin ve mazcalarda onları hicr edin ve onları darb edin. Eğer itaat ederlerse, artık üzerlerine sebil ibtiga etmeyin.
Muhakkak ki ALLAH, aliyy, kebir olandır.

4. NİSA / 150

Muhakkak… ALLAH'a ve Rasullerine kafir olanlar, ALLAH ve Rasullerinin arasında kendilerine fark görmeyi irade ederler.
"Bazısına iman ederiz, bazısına kafir oluruz" derler. İşte bunların arasında sebil ittihaz etmek irade ederler.

5. MAİDE / 49

Aralarında, onların hevalarına tabi olmaksızın, ALLAH'ın izal ettiği ile hükmet. ALLAH'ın sana inzal ettiğinin bazısında, seni fitnelemelerinden hazer et.
Ardından eğer tevella ederlerse, artık alim ol ki; muhakkak ki ALLAH, bazı zenblerini, kendilerine isabet ettirmeyi irade ediyor.
Muhakkak nasdan çoğu kesinlikle fasıktılar.

5. MAİDE / 51

Ey iman edenler!
Yahudileri ve nasranileri veliyler olarak ittihaz etmeyin. Onların bazısı bazısına (birbirine) veliydir.
Sizden onlara tevella eden… artık muhakkak, o da onlardandır.
Muhakkak ki ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

6. ENAM / 53

Böyledir!...
"ALLAH, aramızdan şunlara mı menn etti?"
demeleri için, bazısını bazısı ile fitneledik.

ALLAH, şükür edenlere alim değil midir!?

6. ENAM / 65

De ki:
"O,
fevkinizden veya ayaklarınızın altından size azab baas etmeye…
veya sizi şialar halinde ilbas etmeye...
ve bazınızın beisini bazınıza tattırmaya...
kadirdir."
Nazar et!... Ayetleri nasıl da sarf ediyoruz… umulur ki fıkh edersiniz.

6. ENAM / 112-113

Böyledir!...
Nebilerin hepsi için ins ve cinn şeytanları aduvv kıldık.
Bazısı bazısına (onlar birbirine),
ahirete iman etmeyenlerin fuadlarının kendilerine meyletmesi için…
ve kendilerinden razı olmaları için…
iktiraf edenlerin iktiraf etmeleri (emek çekerek günah kazanmak) için…
garr olarak, zuhruf kaviller vahy ederler. Şayet Rabbin dileseydi, buna fail olamazlardı.
Artık onları iftira ettikleri şeylere vezr et.

6. ENAM / 128

Cemian haşr olacakları yevmde,
"Ey cinn aşrı! Siz, insden istiksar etmiştiniz."
Onların insden veliyleri derler ki:
"Rabbimiz!
Bazımız bazımızdan (birbirimizden) metalandık ve bize ecel ettiğinin eceline baliğ olduk."
Der ki:
"Mesvanız nardır!
ALLAH'ın diledikleri dışında, orada ebedisiniz!"
Muhakkak ki Rabbin, hakimdir, alimdir.

6. ENAM / 129

Böyledir!...
Kesb etmiş oldukları şeyler ile zalimlerin bazısını bazısına (birbirlerine) veliy ederiz!

6. ENAM / 158

İlle de...
Meleklerin gelmesine...
veya Rabbinin gelmesine...
veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesine... mi nazar ediyorlar!?
Rabbinin ayetlerinden bazısının geldiği yevm...
önceden O'na iman eden olmamışsa...
veya imanında hayr kesb etmemişse...
nefsin imanına nafi değildir.
De ki:
"İntizar edin! Muhakkak biz de intizar edenleriz!"

6. ENAM / 165

Verdiği şeylerin içinde, sizi belv etmek için; sizi arzın halifeleri kılan ve bazınızı bazınızın fevkinde derece olarak ref eden O'dur.
Muhakkak ki Rabbin, ikabı seri olandır.
Muhakkak ki O, gafurdur, rahimdir.

7. A'RAF / 24-25

Dedi ki:
"Bazınız, bazınıza (birbirinize) aduvv olarak hebt olun!
Mustekarr ve metalanma, bir hiyne kadar arzda sizin içindir!"

Dedi ki:
"Orada hayy olacaksınız!...
ve orada mevt olacaksınız!...
ve oradan ihrac olacaksınız!"

8. ENFAL / 37

ALLAH'ın, habis olanı tayyib olandan meyz etmesi… ve bazısını bazısı üzre habis kılması… ve ardından cemian rekm etmesi ve ardından cehenneme kılması içindir.
İşte onlar hasar alanlardır.

8. ENFAL / 72

Muhakkak;
iman edenler
ve hicret edenler
ve mallarıyla ve nefsleriyle ALLAH sebilinde cihad edenler
ve evy edenler (sığındıranlar)
ve nasır olanlar ...
işte onlar... onların bazısı bazısının (birbirlerinin) veliyleridir.
İman edenler ve hicret etmeyenler... hicret edinceye kadar, size, onların velayetinden bir şey yoktur.
Eğer dinde nasr isteğinde olurlarsa... sizinle aranızda misak olan bir kavme karşı olması dışında... artık onlara nasr etmek sizin üzerinizedir.
ALLAH, amel ettiklerinize basirdir.

8. ENFAL / 73

Kafirler, bazısı bazısının (birbirlerinin) veliyleridir.
Onlara fail olmazsanız, arzda fitne ve kebir fesad olur.

8. ENFAL / 75

Sonradan iman edenler
ve hicret edenler
ve sizinle beraber cihad edenler…
artık işte onlar, sizdendir.
Rahim ehli olanlar… ALLAH'ın kitabında bazısı bazısına (birbirlerine) evladır.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alimdir.

9. TEVBE / 67

Münafık erkekler ve münafık kadınların bazısı bazısındadır (birbirlerindendir).
Münker ile emir ederler ve maruf olanı nehy ederler.
Ellerini kabz ederler.
Onlar, ALLAH'ı unuttular... ve ardından O'da onları unuttu!
Muhakkak münafıklar... onlar, fasıklardır.

9. TEVBE / 71

Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar...
Onların,
Maruf ile emir eden...
ve münkeri nehy eden...
ve salatı ikame eden...
ve zekatı veren...
ALLAH'a ve Rasulüne itaat eden...
bazısı, bazısının (birbirlerinin) veliyleridir.
İşte onlara, ALLAH rahmet edecektir.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

9. TEVBE / 127

Sure inzal olduğunda, bazısı bazısına (birbirlerine) "Sizi birisi görüyor mu?" diye nazar eder. Sonra sarf olurlar.
Fıkh etmeyen kavim olmaları ile ALLAH onların kalblerini sarf etmiştir.

10. YUNUS / 46

Ya onlara vaad ettiğimiz şeylerin bazısını sana gösteririz… ya da seni vefat ettiririz… ardından, onların mercileri BİZ'edir!
Sonra ALLAH, onların fail olduklarına şahid olacaktır.

11. HUD / 12

Artık ola ki... "Ona kenz inzal edileydi ya!" veya "Onun beraberinde bir melek geleydi ya!" demelerinden ötürü sana vahy edilen şeyin bazısını terk edersin... ve sadrın buna dıyk olur…
Muhakkak sen... sen, ancak, nezirsin!
ALLAH, herşeye vekildir.

11. HUD / 54-55

Biz, sadece, şunu deriz:
"ilahlarımızdan bazısı seni sui ile arv etmiş."
Dedi ki:
"Muhakkak ben, ALLAH'ı şahid tutuyorum... siz de şahid olun ki... muhakkak ben, O'nun gayrısından şirk koştuklarınızdan beriyim!
Artık bana, cemian keyd hazırlayın... sonra da bana, nazar ettirmeyin!"

12. YUSUF / 10

Onlardan bir sözcü dedi ki:
"Eğer fail olacaksanız… Yusuf'u katl etmeyin. Onu bir cübbün gaybına ilka edin. Seyyarlardan bazısı onu iltikat etsin."

13. RAD / 4

Arzda,
mütecavir kıtalar...
ve inebden (üzüm) ve zerden (ekin) cennetler...
ve sınvan ve sınvan gayrısında nahllar (hurma ağaçları)
vardır. Bunlar, vahid su ile iska olur... ve üküllerinde, bazısını bazısına fazl ederiz.
Muhakkak bunda, akıl eden kavim için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

13. RAD / 36

Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, sana inzal ettiğimiz şey ile ifrah olurlar.
Hizblerden öylesi de vardır ki... onun bazısını (bir kısmını) inkar ederler.
De ki:
"Muhakkak ben... ancak,
ALLAH'a abd olmaya
ve de O'na şirk koşmamaya emir olundum.
O'na davet ediyorum (dava ediniyorum).
Meab O'nadır."

13. RAD / 40

Onlara vaad ettiğimizin bazısını sana göstersek de... veya seni vefat ettirsek de… artık muhakkak senin üzerine olan... ancak belağdır.
Hesab, BİZ'dedir!

16. NAHL / 71

ALLAH, rızık hakkında, bazınızı bazınız üzerine fazl etti.

Fazl edilenler, melekesi yeminlerinde olanlara… kendi rızıklarını redd etmiyorlar… artık (oysa) onlar, onda aynı seviyededirler!

Artık ALLAH'ın nimeti ile... cahd mı ediyorlar?

17. İSRA / 21

Onların bazısını bazısına nasıl fazl ettiğimize nazar et!
En kebir dereceler...
ve en kebir fazl...
elbette/kesinlikle ahirettedir.

17. İSRA / 55

Rabbin semalardaki ve arzdaki kimselere de alimdir.

BİZ, Nebilerin bazısını, bazısına elbette kat'iyyetle fazl ettik!...
Davud'a da Zebur verdik.

17. İSRA / 88

De ki:
"Eğer ins ve cinn, bu Kur'an'ın bir mislini getirmek üzere ictima etseler... ve şayet onların bazısı bazısına (birbirlerine) zahir olsa... (yine de) onun bir mislini getiremezler.

18. KEHF / 19-20

Böyledir!...
Onları, kendi aralarında (birbirlerine) sual etmeleri için baas ettik.

Onlardan konuşan biri dedi ki:
"Ne kadar lebs oldunuz?"
Dediler ki:
"Bir yevm veya yevmin birazı lebs olduk."
Dediler ki:
"Ne kadar lebs olduğunuza Rabbiniz alimdir."

Ardından...
"Biriniz şu verikleriniz ile medineye baas etsin de... hangi taamın daha zekiy olduğuna nazar etsin... ve ardından ondan rızık getirsin.
Latif olsun ve herhangi birisini size şuur ettirmesin.
Muhakkak onlar... eğer onlara zahir olursanız... ya sizi recm ederler veya kendi milletlerine ida ederler.
O zaman ebediyen felaha ulaşamazsınız."

18. KEHF / 99

Yevme-izinde… onların bazısını terk ederiz… ki bazısında (diğerlerine) mevc olurlar.
Sur'a nefh edilir… ve ardından onları cemian cem ederiz.

20. TAHA / 123

Dedi ki:
"Bazınız bazınız (birbiriniz) için aduvv olarak oradan cemian hebt olun!
Size BEN'den huda verildiğinde... hemen hudaya ittiba eden kimse... artık o, dall olmaz ve şaki olmaz."

22. HACC / 39-40

Kendilerine zulüm edildi diye... katle uğrayanlara izin verildi... ki onlar;
hakk gayrısında; sadece "Rabbimiz ALLAH'tır" demelerinden ötürü diyarlarından ihrac edildiler.
Muhakkak ki ALLAH, onlara nasr üzre elbette/kesinlikle kadirdir.

Şayet ALLAH, nasın bazısını bazısı ile def etmeseydi... içlerinde ALLAH'ın isimlerinin içinde çokça zikir edildiği... manastırlar ve kiliseler ve havralar ve mescidler elbette/kesinlikle hedm edilirdi.
ALLAH, KENDİSİNE nasr edene, elbette/kesinlikle nasr eder.
Muhakkak ki ALLAH, elbette/kesinlikle kaviydir, azizdir.

23. MUMİNUN / 44

Sonra Rasullerimizi vitr ederek irsal ettik.
Hepsi, ümmete gelen Rasulünü kizb etti.
Ardından onları... bazısını bazısına (birbirlerine) tabi ettik ve onları hadis kıldık.
Artık iman etmeyen kavim bud olsun!

23. MUMİNUN / 91-92

ALLAH, evlad ittihaz etmemiştir.
O'nunla beraber ilah yoktur… öyle olsaydı bütün ilahlar kendi halk ettiğini elbette/kesinlikle zehab ederdi… ve bazısı bazısına (birbirlerine) ulvilik taslardı…
ALLAH,
onların, vasf ettikleri şeylerden subhandır.
gayba ve şahadete alimdir.
ve ardından, şirk koştuklarından ulvidir.

23. MU'MİNUN / 112-113-114-115

Der ki:
"Arzda, kaç aded sene lebs oldunuz?"
Onlar der ki:
"Yevm yada yevmin birazı kadar lebs olduk… artık bunu, adedleyenlere sual et."
Der ki:
"Sadece, çok azdan lebs oldunuz! Keşke siz buna alim olmuş olsaydınız!
Sizi abes olarak halk ettiğimizi... ve BİZ'e rücu etmeyeceğinizi mi hesab etmiştiniz!"

24. NUR / 40

Yada, lücc bahrda zulmetler gibidir.
Onu... mevc, onun fevkinden yine mevc... onun fevkinden ise sehab gışa eder.
Bazısının zulmetleri, bazısının(diğerlerinin) fevkindedir... (öyle ki) elini ihrac etse, neredeyse onu bile göremez.
ALLAH'ın kendisine nur vermediği kimse... artık ona, nur diye bir şey yoktur!

24. NUR / 58

Ey iman edenler!
Melekesi yeminlerinizde olanların ve sizden hulüm iblağ olmayanların, sizden izin istemeleri için günde üç merre vardır;
salat-ı fecr'den önce
ve zahirden sevblerinizi vaz ettiğiniz hiyn
ve salat-ı ışa'dan sonra.
Bu üç vakit, sizin için avrettir.

Bunların dışında size ve onlara cünah değildir. Bazınız bazınız üzre, kendinize (birbirinize) tavaf edebilirsiniz.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

24. NUR / 62

Muhakkak, ALLAH'a ve Rasulüne iman eden mü'minler... onunla beraber cem olunacak yere emir üzere oldukları zaman, ondan izin isteyinceye kadar zehab etmezler.
Muhakkak senden izin isteyenler... ALLAH'a ve Rasulüne iman edenler, işte onlardır.
Bazı şe'nlar için senden izin istediklerinde, artık onlardan dilediğin kimseye izin ver... ve onlar için ALLAH'a istiğfar et.
Muhakkak ki ALLAH gafurdur, rahimdir.

24. NUR / 63

Rasulün davetini, bazınızın bazınıza daveti gibi tutmayın!
ALLAH, içinizden livaz ederek tesellül edenlere kat'iyyetle alimdir! Artık onun emrine muhalif olanlar, başlarına bir fitne isabet etmesinden... veya elim azaba uğramaktan hazer etsinler.

25. FURKAN / 20

Mürsellerden senden önce irsal ettiklerimiz de muhakkak taam yerler, suklarda (çarşı-pazar) meşy ederlerdi.
Bazınızı bazınıza fitne kıldık.
Sabır ediyor musunuz?
Rabbin, basir olandır.

26. ŞUARA / 198-199

Şayet onu, acemlerin bazısına inzal etseydik… ve ardından onu onlara, o kıraat etseydi, (yine de) ona mü'min olmazlardı.

27. NEML / 72

De ki:
"Gerekir ki (belki)… acele ettiklerinizin bazısı size redif olmuştur."

29. ANKEBUT / 25

Dedi ki:
"Muhakkak, dünya hayatında birbirinizi meveddet için, ALLAH'ın gayrısından vesenler ittihaz ettiniz.
Sonra, kıyamet yevminde, bazınız bazınıza kafir olur ve bazınız bazınızı lanetler.
Mevanız nardır. Size nasırdan da yoktur."

30. RUM / 41

Amil olduklarından bazılarını tadmaları için, nasın elleriyle kesb ettikleri ile berrde ve bahrda fesad zuhur etti… umulur ki rücu ederler!

33. AHZAB / 6

Nebi, mü'minlere nefslerinden evladır.
Onun zevceleri, onların anneleridir.
ALLAH'ın kitabında, uli-l erham'ın bazısı, mü'minlerden ve muhacirlerden bazısına evladır (miras konusunda)... ancak veliylerinize maruf olarak fail olmanız müstesna.
Bunlar kitabta satırlanmış olanlardır.

34. SEBE / 31

Kafirler diyorlar ki:
"Biz bu Kur'an'a da... elimizin arasında olana da iman etmiyoruz."
Şayet zalimlerin, Rabblerinin indinde mevkuf olduklarını görsen!...
Bazısı bazısına (birbirlerine) kavl rücu eder durur.
İstizaf edilenler, istikbar edenlere derler ki:
"Siz olmasaydınız, biz elbette/kesinlikle mü'minler olurduk!"

34. SEBE / 42

Artık yevmde, bazınız bazınız (birbiriniz) için ne menfaate… ne de darra malik değildir.
Zalimlere şunu deriz:
"Kizb ettiğiniz narın azabını tadın!"

35. FATIR / 40

De ki:
"Şirk koştuklarınızı gördünüz mü; ALLAH'ın gayrısından davet ettiğiniz!?
Arzdan neyi halk ettiler, bana gösterin!?"

Yoksa onların semalarda mı şerikleri var?
Yoksa kendilerine kitab verdik de, onlar da ondan beyyineler üzre mi oldular!?
Bilakis!
Zalimler, sadece, bazısını bazısına garr etmeyi vaad ederler.

37. SAFFAT / 27-28

Bazıları bazılarına sual ederek ikbal eder... derler ki:
"Muhakkak siz bize yeminden gelen olmuştunuz."

37. SAFFAT / 50-51-52-53

Ardından, bazıları bazılarına sual ederek ikbal ederler. Onlardan konuşan birisi der ki:
"Muhakkak bana karin olan (birisi) vardı. '(Bana) Sen gerçekten musaddık olanlardan mısın?... Mevt olduğumuzda ve turab ve kemik olduğumuzda… biz medin mi olacak mışız!?' derdi."

38. SAD / 21-22

Hasımların haberi sana geldi mi?
Onlar mihraba tesevvür ederek... Davud'a dahil olduklarında... onlardan efza olmuştu.
Demişlerdi ki:
"Korkma!
Biz, bazımız bazımıza (birbirimize) bagi olan iki hasımız.
Artık aramızda hakk ile sen ihda et. Şetat etme ve bizi seva sırata hidayet et."

38. SAD / 24
SECDE AYETİ

Dedi ki:
"Kendi koyunlarının yanına senin koyununa da sail olmakla... sana elbette kat'iyyetle zalim olmuş!"
Muhakkak... salih (iş)lere amil olarak iman edenler dışında ***ki onlar pek azdır***... halit olanlardan çoğu, bazısı bazısına (birbirlerine) kesinlikle bagy ederler.

Davud, BİZ'im kendisine fitne ettiğimizi zann etti... ve ardından Rabbine istiğfar etti. Rüku ederek harra etti ve inabe etti.

40. MU'MİN / 28-29

Firavun ailesinden imanını ketm eden mü'min bir erkek kimse dedi ki:
"Bir adamı 'Rabbim ALLAH' dediğinden mi katl edeceksiniz?
O, kat'iyyetle Rabbinizden beyyineler ile gelmiştir! Eğer kazib olursa... onun kizbi kendinedir ve eğer sadık olursa vaad ettiklerinin bazısı size de isabet eder.
Muhakkak ki ALLAH, kezzab müsrif olanı ihda etmez.
Ey kavmim!
Yevmde mülk sizindir. Arzda zahir olanlarsınız... eğer ALLAH'ın beisinden gelirse bize kim nasr eder?"

Firavun dedi ki:
"Size gösterdiğim şey... ancak, kendi gördüğüm şeydir. Ben sizi, ancak, reşad sebiline ihda ediyorum."

40. MUMİN / 77

Artık sabır et!
Muhakkak… ALLAH'ın vaadi hakktır.
Artık belki… onlara vaad ettiklerimizden bazısını sana gösteririz… veya belki de seni vefat ettiririz.
Artık onlar, BİZ'e rücu edeceklerdir.

43. ZUHRUF / 32

Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar!?

BİZ, dünya hayatında onların maişetlerini aralarında kısmetlendirdik. Onların bazısının bazısına sihriyy ittihaz edinmeleri için bazısını bazısının fevkinde derece olarak ref ettik.
Rabinin rahmeti, onların cem ettiklerinden hayrdır.

43. ZUHRUF / 63

İsa beyyinelerle geldiğinde, dedi ki:
"Hakkında ihtilaf ettiklerinizin bazısını beyan etmek için… kat'iyyetle hikmet ile size geldim!
Artık ALLAH'a ittika edin!... ve bana itaat edin!"

43. ZUHRUF / 67

Yevme-izinde, muttakiler dışında... halil olanların bazısı bazısına düşmandır.

45. CASİYE / 19

Muhakkak onlar sende, asla ALLAH'tan bir şey ganiy etmezler.
Muhakkak zalimler... bazısı bazısına (birbirlerine) veliydirler.
Muttakilerin veliysi ALLAH'tır.

47. MUHAMMED / 4

Artık kafirlere lika olduğunuzda...
ishan oluncaya kadar onları rakabelere darb edin!...
ve ardından, vesaklarını şedid tutun!
Ardından... bazısını, isterseniz menn edersiniz... isterseniz fidyelendirirsiniz.
Harb vizrlerini vaz edene kadar böyledir!...

Şayet ALLAH dilerse, onlardan elbette/kesinlikle intisar eder... fakat (olanlar) sizin bazınızı bazınızla belv etmek içindir.
ALLAH sebilinde katl edilenler... artık onların amelleri dall olmaz.

47. MUHAMMED / 26

Bu... ALLAH'tan inzal edenleri kerih görenlere,
"Bazı emirlerde biz size itaat edeceğiz." demeleri iledir.
ALLAH onların sırr ettiklerine alimdir.

49. HUCURAT / 2

Ey iman edenler!
Savtlarınızı, Nebinin savtının fevkine ref etmeyin!
Bazınızın bazınıza (birbirinize) cehr etmesi gibi… kavl ile ona cehr etmeyin!… yoksa amelleriniz habt olur… ve sizin şuurunuzda olmaz!

49. HUCURAT / 12

Ey iman edenler!
Zanndan çokça ictinab edin! Muhakkak zannın bazısı ismdir.
Tecessüs etmeyin!
Bazınız bazınıza (birbirinize) gıybet etmeyin! Herhangi biriniz meyyit kardeşinin etini yemeye muhabbet duyar mı? Artık bu, size kerihtir.
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH, tevvabdır, rahimdir.

52. TUR / 25-26-27-28

Bazıları bazılarına (birbirlerine) ikbal eder... sual ederler. Derler ki:
"Muhakkak biz, önceleri, ehlimizin içinde müşfik olanlar olmuştuk. Ardından… ALLAH bize menn etti... ve bizi semum azabtan vaky etti. Muhakkak biz önceden O'nu(n davasını) dava edinmiştik!
Muhakkak ki O, berrdir, rahimdir."

66. TAHRİM / 3

Nebi, zevcelerinin bazılarına hadis sırr etmişti. Ardından (zevcesi) bunu (diğerine) haber ettiğinde... ALLAH, bunu ona, birazına arif ederek ve birazından iraz ederek... izhar etmişti.
Ardından Nebi, bunu (zevcesine) haber verince, dedi ki:
"Sana bunu kim haber verdi?"
Dedi ki:
"Bana, alim ve habir olan haber verdi."

68. KALEM / 30-31

Ardından, bazıları bazılarına (birbirlerine) levm etmeye ikbal oldular. Dediler ki:
"Yazıklar olsun bize!
Muhakkak biz, biz tagi olanlar olduk!"

69. HAKKA / 44-45-46-47

Şayet BİZ'e karşı bazı kaviller kavil etseydi…
Kkesinlikle yeminimiz ile onu ahz ederdik!
Sonra, onun elbette vetinini (şahdamarı) kata ederdik…
Sizden hiç biriniz de buna hacz edemezdi!

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.