İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ BA:S! ❞ kökünden türeyen kelimeler... 4 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox Ba's Bais baas ib'as meb'as Mebâis
xoxox
ب ع ث BA:S!
Ba's
Bais
ب ع ث BA:S!

Köklü bir değişimle yeniden başlatma. / Yeniden hayatlandırma, diriltme. İhya. / Uykudan uyandırma. / Diriliş. / Gönderme, gönderilme. / Rönesans.
El Bais : Beraberliğinde, birleşmesinde ortak, sebep. Karışma, herşey birbirine karışıktır. Mevtten sonra hayy eden. Köklü değişimler için Nebi irsal eden.

DuruMeal'de toplam 55 kayıtta geçiyor.
Dşl.baas
ib'as
ب ع ث BA:S!

Yeniden hayatlandırmak. / Köklü bir değişim içine sokmak.

meb'as
ب ع ث BA:S!

Yeniden hayatlanma. / Köklü değişime uğrama. / Yollanma, gönderilme.

DuruMeal'de toplam 9 kayıtta geçiyor.
Çğl.Mebâis
2. BAKARA / 55-56

Siz demiştiniz ki:
"Ey Musa!
ALLAH'ı cehren görünceye kadar sana iman etmeyeceğiz!"
Ardından sizi... nazar edip dururken... bir saika ahz etmişti.
Sonra, ola ki şükür edersiniz diye... mevt oluşunuzdan sonra sizi baas etmiştik.

2. BAKARA / 129

"Rabbimiz!
kendi içlerinde kendilerinden… onlara,
SEN'in ayetlerini kendilerine tilavet edecek...
ve kitab ve hikmete kendilerini alim edecek...
ve kendilerini tezkiye edecek...
Rasul baas eyle!
Muhakkak, aziz, hakim olan SEN'sin."

2. BAKARA / 213

Nas, vahid ümmet idi... ve ardından ALLAH, ibşar eden ve inzar eden Nebiler baas etti.
Nas arasında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerde hüküm vermeleri için... onlarla beraber bi-hakkın kitab inzal etti.

Kendilerine gelen beyyinelerin ardından... onun hakkında ihtilaf etmeleri... ancak, aralarında bagy ederek (sebebiyle) olur.
Ardından ALLAH, iman edenlere... hakk olandan hakkında ihtilaf ettikleri şeye... KENDİ izni ile hidayet eder.

ALLAH, dilediği kimseyi sırat-ı mustakime ihda eder.

2. BAKARA / 246

Musa'dan sonra israiloğullarından meleleri görmedin mi!?

Onlar Nebilerine, demişlerdi ki:
"Bize bir melik baas et... ALLAH sebilinde katl edelim."
Demişti ki:
"Üzerinize kıtal ketb edildiğinde... ya katl etmezseniz…!?"
Demişlerdi ki:
"Bizim ALLAH sebilinde katl etmememiz olamaz. Biz ve oğullarımız diyarımızdan kat'iyyetle ihrac edilmiştik!"

Ardından üzerlerine kıtal ketb edildiğinde, onlardan birazı dışında, tevella ettiler.

ALLAH, zalimlere alimdir.

2. BAKARA / 247

Nebileri onlara dedi ki:
"Muhakkak ki ALLAH, size melik olarak kat'iyyetle Talut'u baas etmiştir!"
Dediler ki:
"Onun bize mülkü nasıl olabilir!? Biz mülke ondan daha hakkız. O, mallardan vasi edilmedi ki!"
Dedi ki:
"Muhakka ki ALLAH, size onu ıstıfa etti. İlminde ve cisminde bastını ziyade etti. ALLAH, mülkünü dilediği kimseye verir.
ALLAH, vasidir, alimdir."

2. BAKARA / 259

Yahut... haviyeleri arşları üzre olmuş karyeye merr eden kimsenin;
"ALLAH, mevtinden sonra, bunu nasıl hayy edecek" demesi gibi!...

ALLAH, onu, yüz yıl mevt etti... sonra onu baas etti.
"Ne kadar lebs oldun?"
dediğinde...
"Yevm veya yevmin birazı kadar..."
demişti.
Dedi ki:
"Bilakis!
Seni, nasa bir ayet kılmak için... yüz yıl lebs oldun! Taamına ve şarabının tesennüh etmemiş olmasına nazar et.
Bir de eşeğine nazar et!
Nazar et kemiklere!... (bak) onu nasıl inşaz ediyoruz... sonra da onu etle kisvelendiriyoruz (gör!)"

Ardından kendisine beyan olduğunda, demişti ki:
"ALLAH'ın herşeye kadir olduğuna alim oldum!"

3. ALİ İMRAN / 164

ALLAH, nefslerinden kendilerine…
ayetlerini tilavet eden…
ve tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden…
Rasul baas ettiğinde... mü'minlere elbette kat'iyyetle menn etmiştir!
Muhakkak onlar, önceden elbette mübin dalalet içindeydiler.

4. NİSA / 35

Eğer (ikisinin) aralarının şikak etmesinden hafy ederseniz… ardından erkeğin ehlinden bir hakem ve kadının ehlinden bir hakem baas edin.
Eğer ıslah olmayı irade ederlerse, onların aralarını ALLAH vefk eder.
Muhakkak ki ALLAH, alim, habir olandır.

5. MAİDE / 12

ALLAH, İsrailoğullarından elbette kat'iyyetle misak ahz etti!
İçlerinden on iki nakıb baas etmiştik.

ALLAH demişti ki:
"Muhakkak ki BEN, eğer;
salat ikame ederseniz...
ve zekat verirseniz...
ve Rasullerime iman ederseniz...
ve taazzür ederseniz...
ve ALLAH'a hasene karz ile ikraz ederseniz...
sizinle beraberim. Kesinlikle sizin seyyielerinize kafir olurum... ve kesinlikle sizi, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil ederim.
Artık bundan sonra, sizden kafir olan kimse seva sebilden dalalet etmiştir!"

5. MAİDE / 31

Ardından ALLAH, kardeşine yaptığı seyyieyi nasıl vera edeceğini göstermek için, arzda bahs eden gurab baas etti.
Dedi ki:
"Yazıklar olsun bana!
Şu gurab mislince olmaktan ve kardeşime yaptığım seyyieyi vera etmekten nasıl da acizim!"
Artık nadimlerden oluverdi.

6. ENAM / 29

Derler ki:
"Hayat, sadece, dünya hayatımızdan ibarettir. Biz mebas edilenler olmayız."

6. ENAM / 36

Muhakkak, ancak, işitenler isticab edebilir.
Meyyitler mi!… ALLAH onları baas edecek!... sonra O'na rücu edecekler.

6. ENAM / 60

Gece ile sizi vefat ettiren O'dur.
Gündüz ile cerh ettiğiniz şeye alimdir.
Sonra sizi, müsemma ecelin kaza olması için, onda baas eder.
Sonra merciniz O'nadır.
Sonra, amel etmiş olduğunuz şeyler ile size haber verilir.

6. ENAM / 65

De ki:
"O,
fevkinizden veya ayaklarınızın altından size azab baas etmeye…
veya sizi şialar halinde ilbas etmeye...
ve bazınızın beisini bazınıza tattırmaya...
kadirdir."
Nazar et!... Ayetleri nasıl da sarf ediyoruz… umulur ki fıkh edersiniz.

7. ARAF / 14

Dedi ki:
"Baas olunacak yevme kadar bana nazar et."

7. ARAF / 103

Sonra onların ardından Musa'yı, ayetlerimizle Firavun'a ve onun melelerine, baas ettik... ve ardından onlara zalim oldular.
Artık nazar et!... müfsidlerin akibeti nasıl oldu!?

7. ARAF / 167

Rabbin, kıyamet yevmine kadar, en sui azabı kendilerine sevm edecek kimseleri... kesinlikle onlara baas edeceğini, ezan etmişti.
Muhakkak ki Rabbinin ikabı, elbette seridir.
Muhakkak ki O, kesinlikle gafurdur, rahimdir.

9. TEVBE / 46

Şayet huruc olmayı irade etselerdi, ona iddet ile elbette/kesinlikle idad ederlerdi.
Fakat ALLAH, onların baas olmalarını kerih gördü ve ardından onları engelledi. Onlara,
"Kaid olanlarla beraber kaid olun!" denildi.

10. YUNUS / 74

Sonra onun ardından, Rasulleri kendi kavimlerine baas ettik… ve ardından onlara beyyineler kıldılar.
Ancak onlar, önceden kendilerine kizb ettirdikleri şeylere iman eden olmadılar!

Böyledir!...
BİZ, düşmanlık edenlerin kalblerini tab ederiz!

10. YUNUS / 75

Sonra bunların ardından, Musa ve Harun'u Firavuna ve onun melelerine, ayetlerimiz ile baas ettik.
Ancak onlar, istikbar ettiler ve mücrim kavim oldular.

11. HUD / 7

Hanginizin amelinin ahsen olduğunu belv etmek için… KENDİ arşı su üzere iken… semaları ve arzı altı yevmde halk eden, O'dur.
Eğer onlara,
"Muhakkak siz, mevtin ardından mebas olacaksınız."
desen, kafirler,
"Bu sadece, mübin sihirdir."
derler.

15. HİCR / 36

Dedi ki:
"Rabbim!
Baas olunacak yevme kadar bana nazar et."

16. NAHL / 21

Onlar, hayy olanların gayrısında mevtalardır. Ne zaman baas olacakları… onların şuurunda değildir.

16. NAHL / 36

ALLAH'a ibadet edin...
ve "tagut"tan ictinab edin diye...
elbette kat'iyyetle bütün ümmete Rasul baas ettik! Ardından,
ALLAH'ın hidayet verdiği kimseler de onlardandı...
ve kendilerine dalaletin hakk olduğu kimseler de onlardandı.
Arzda seyir edin!... ve artık mükezziblerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar edin!

16. NAHL / 38-39

Onlar, cehd yeminleriyle ALLAH'a kasem ettiler:
"ALLAH, mevt olanı baas edemez."
Bilakis!
Bu, onların üzerine,
hakkında ihtilaf ettikleri şeyleri, kendilerine beyan etmek için…
kafirlerin kazib oldukları şeylere alim olmaları için…
hakk vaaddir… fakat nasın pek çoğu alim değil.

16. NAHL / 84

Yevmde bütün ümmetten şahid baas edeceğiz. Sonra kafirlere,
izin verilmeyecek…
ve onlar itab isteyemeyecek.

16. NAHL / 89

Yevmde, bütün ümmet içinde… kendi nefslerinden kendilerine şahid baas edeceğiz... ve seni de, işte onların üzerine şahid olarak getireceğiz.

Sana, Müslümanlar için…
herşeye tibyan...
ve huda...
ve rahmet olarak...
ve buşra olarak...
kitab inzal ettik.

17. İSRA / 5

Ardından… bu ikisinden ilkinin vadesi geldiği zaman, sizin üzerinize... BİZ'im VARLIĞIMIZA abd olan, beis şedid sahibleri baas ettik… ve ardından onlar, diyarınızın hilalini cevs ettiler.
Vaad edilen, fiil edildi!

17. İSRA / 15

İhtida eden kimse… artık muhakkak, ancak kendi nefsi için ihtida etmiştir.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendisine dall olmuştur.
Vezreden, başka bir vizr vezr etmez.
BİZ, Rasul baas edinceye kadar azab eden olmayız.

17. İSRA / 49

Dediler ki:
"Biz kemik ve rüfat olduğumuzda… gerçekten cedid halkıyetle mebas mı olacağız?"

17. İSRA / 78-79

Güneşin düluk etmesiyle, gecenin gasakına kadar ve "Kur'an-el-Fecr"e kadar... ***ki muhakkak "Kur'an-el-Fecr" meşhuddur!***
ve geceden (bir kısımda)...
salat ikame et!
Ardından kendin için nafile olarak onunla teheccüd et.
Gerekir ki (belki)… Rabbin seni "Makam-ı Mahmud"a baas eder.

17. İSRA / 94

Kendilerine huda geldiği zaman… nasın iman etmesine mani olan… ancak,
"ALLAH, Rasul olarak bir beşer mi baas etti?"
demeleridir.

17. İSRA / 98

Bu, ayetlerimize kafir olmalarına… onların cezasıdır!
Onlar dediler ki:
"Kemik ve rüfat olduğumuz zaman… biz, cedid halkıyetle mebas mı olacağız!"

18. KEHF / 11-12

Ardından BİZ, mağarada, nice seneler onların kulakları üzre darb ettik.
Sonra... iki hizbten hangisinin, lebs oldukları şey için med olmalarını ihsa edeceğine alim olmak için onları baas ettik.

18. KEHF / 19-20

Böyledir!...
Onları, kendi aralarında (birbirlerine) sual etmeleri için baas ettik.

Onlardan konuşan biri dedi ki:
"Ne kadar lebs oldunuz?"
Dediler ki:
"Bir yevm veya yevmin birazı lebs olduk."
Dediler ki:
"Ne kadar lebs olduğunuza Rabbiniz alimdir."

Ardından...
"Biriniz şu verikleriniz ile medineye baas etsin de... hangi taamın daha zekiy olduğuna nazar etsin... ve ardından ondan rızık getirsin.
Latif olsun ve herhangi birisini size şuur ettirmesin.
Muhakkak onlar... eğer onlara zahir olursanız... ya sizi recm ederler veya kendi milletlerine ida ederler.
O zaman ebediyen felaha ulaşamazsınız."

19. MERYEM / 15

Doğum yevminde...
ve mevt yevminde…
ve hayy olarak baas olacağı yevmde...
ona selam olsun!

19. MERYEM / 30-31-32-33

Dedi ki:
"Muhakkak ben, ABDULLAH'ım...
O, bana kitab verdi… ve beni Nebi kıldı... ve nerede olursam olayım beni mübarek kıldı.
Beni, hayy olmaya daim oldukça salata ve zekata vasi etti. Beni anneme berran kıldı. Beni cebbar, şaki kılmadı.
Doğum yevmimde...
mevt yevmimde...
hayy olarak baas olacağım yevmde...
bana selam olsun."

22. HACC / 5

Ey nas!
Eğer baas edilmekten rayb içindeyseniz... artık muhakkak ki BİZ sizi, kendinize beyan etmek için...
turabdan...
sonra nutfeden...
sonra alaktan...
sonra muhallak ve gayrı muhallak mudgalardan...
halk ettik.

Dilediğimizi müsema ecele kadar rahimlerde kararlarız.
sizi tıfl olarak ihrak ederiz...
ki... sonradan şedidinize iblağ olun!

Sizden kimisi vefat ettirilir...
ve kiminiz de ilme sahib olduktan sonra ilim edemez hale gelmesi için...
ömrün reziline redd edilir.

Arzı hamide görürsün... ardından ona su inzal ettiğimizde...
hezz eder...
ve rubve olur...
ve bütün behic zevclerden nebatlanır.

22. HACC / 7

Saatin geleceğinden…
ALLAH'ın kabirlerdeki kimseleri baas edeceğinden…
bunlar hakkında asla rayb yoktur!

23. MU'MİNUN / 12-13-14-15-16

BİZ İnsanı, elbette kat'iyyetle...
tinden bir sülaleden halk ettik.
Sonra onu, mekin kararda bir nutfe kıldık.
Sonra nutfeden alaka halk ettik.
Ardından alakadan mudga halk ettik.
Ardından mudgadan kemikler halk ettik.
Ardından kemiklere et kisvelendirdik.
Sonra onu başka bir halk edişle inşa ettik.

Halk edenlerin ahseni ALLAH ne bereketlidir!
Sonra siz bunun ardından muhakkak mevt olacaksınız.
Sonra muhakkak siz, kıyamet yevminde baas olacaksınız.

12 - 16 ayetlerde, İnsan'ın halk edilişi ile ilgili 9 aşama sayılmaktadır.
23. MU'MİNUN / 33-34-35-36-37-38

Kafirlerin ve ahirete mülaki olunacağını kizb edenlerin ve kendilerine dünya hayatında turfe ettiklerimizin kavminden meleler, şöyle dediler:

"Bu, sizin mislinizde beşerden başka değildir. Sizin yediğinizden yiyor ve şürb ettiğinizden şürb ediyor. Kendiniz mislinde bir beşere itaat ederseniz, muhakkak siz o zaman elbette/kesinlikle hasar alırsınız.

O, mevt olduğunuz ve turab ve kemik haline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka ihrac edilen olacağınızı mı vaad ediyor?

Heyhat!... Heyhat!... Size vaad olunan şeye!

Dünya hayatımız, sadece, budur. Mevt oluruz ve hayy oluruz. Biz mebas olacak değiliz. O, sadece, ALLAH üzre kible iftira eden erkek kimsedir. Biz ona iman etmeyiz."

23. MU'MİNUN / 81-82-83

Bilakis!
Onlar da evvelkilerin kavli mislince kavil ettiler... dediler ki:
"Biz, mevt olduğumuz... ve turab ve kemik olduğumuz zaman, gerçekten mebas mı olacağız?
Bu, elbette kat'iyyetle... bize ve bizden önce ata-babalarımıza da vaad edilmişti. Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

23. MU'MİNUN / 99-100

Hatta, mevt geldiği zaman, onlardan biri der ki:
"Rabbim!
Beni rücu ettir… ola ki terk ettiklerimi salih olarak amel ederim."
Hayır!
Muhakkak bu, onun kavil etmekte olduğu kelimedir. Baas olacakları yevme kadar, onların veralarından berzah vardır.

25. FURKAN / 41-42

Seni gördükleri zaman, seni, sadece, hüzüv olarak ittihaz ederler:
"Rasul olarak ALLAH bunu mu baas etmiş? Eğer sabır etmeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan dalalet ettirecekti."

Onlar yakında azabı gördükleri hiynde, sebil olarak kimin daha dalalette olduğuna alim olacaklar.

25. FURKAN / 51

Şayet dilersek… elbette/kesinlikle bütün karyelere nezir inzal ederiz.

26. ŞUARA / 36-37

Dediler ki:
"Ona ve kardeşine rica et. Medinelere haşr ediciler baas et. Sana bütün alim sehharı versinler."

26. ŞUARA / 83-84-85-86-87

"Rabbim!
Bana hüküm vehb eyle... Beni salihler ile ilhak et. Ahirlerde bana, sıdk lisan kıl. Beni naim cennetinin varislerinden kıl. Babama gafur ol. ***muhakkak o, dalalette olanlardan oldu*** Baas olunacak yevmde beni hızy etme."

27. NEML / 65

De ki:
"ALLAH'tan başka... semalardaki ve arzdaki kimse, gayba alim değildir.
Ne zaman baas olacakları da... onların şuurunda değil!"

28. KASAS / 59

Kendi ümmisinin içine, ayetlerimizi tilavet eden Rasul baas edinceye kadar... Rabbin, karyeleri helak eden olmaz!
BİZ, ancak, ehilleri zalim olan karyeleri helak eden oluruz!

30. RUM / 56

İlim ve iman verilenler diyecekler ki:
"ALLAH'ın kitabında, baas yevmine kadar elbette kat'iyyetle lebs oldunuz! Artık bu, baas yevmidir. Fakat siz alim olmayanlar oldunuz!"

31. LOKMAN / 28

Sizin halkıyetiniz ve sizin baas edilmeniz, ancak, vahid nefs gibidir.
Muhakkak ki ALLAH, semidir, basirdir.

36. YASİN / 52

Derler ki:
"Vay bize vay!
Rakd olduğumuz yerden bizi baas eden kimdir!?
Rahman'ın vaad ettiği şey(mi)dir bu!... murseller sadıklarmış!"

37. SAFFAT / 12-13-14-15-16-17

Bilakis!...
Onların sahr etmeleri…
Onlara zikir ettirilince, zikir etmemeleri…
Ayet gördüklerinde, istishar etmeleri…
"Bu, sadece, mübin sihirdir. Ata-babalarımız… ve daha öncekiler de... mevt olup, turab ve kemik kaldığımız zaman... biz gerçekten mebas mı olacağız?" demeleri...
sana acayib geliyor.

37. SAFFAT / 143-144

Ardından şayet o, sebbih edenlerden olmasaydı... baas olunacak yevme kadar elbette onun batnında lebs olurdu.

38. SAD / 79

Dedi ki:
"Rabbim!
Baas olunacak yevme kadar bana nazar et."

40. MUMİN / 34-35

Önceden, elbette kat'iyyetle beyyinelerle Yusuf size gelmişti!... ve ardından onunla gelen şeyden şekk içinde olmanız zeyl olmamıştı.
Hatta helak olduğunda siz demiştiniz ki:
"Kesinlikle ALLAH ondan sonra Rasul baas etmez."

Böyledir!...
ALLAH'ın indinde ve iman edenlerin indinde kebir makt olarak… kendilerine gelen ALLAH'ın ayetleri hakkında sultan gayrısında cedel eden… mürtab müsrif kimseyi ALLAH, dalalette bırakır.

Böyledir!...
ALLAH, bütün cebbar mütekebbirlerin kalbleri üzre tab eder.

56. VAKIA / 47-48

Demişlerdi ki:
"Biz mevt olduğumuz zaman mı... ve turab ve kemikler olduğumuz zaman mı... gerçekten biz mebas mı olacak mışız?
Evveldeki ata-babalarımız da mı?"

58. MUCADELE / 6

ALLAH, onları cemian baas edeceği yevmde… artık, amil oldukları ile kendilerine haber verir.
ALLAH, ihsa eder... onlar ise unutur.
ALLAH herşeye şahiddir.

58. MUCADELE / 18

ALLAH'ın kendilerini cemian baas edeceği yevmde, size half ettikleri gibi O'na da half edecekler. Kendilerinin bir şey üzere olduklarını hesab edecekler.
Değil mi ki… muhakkak onlar, kaziblerdir!

62. CUMA / 2-3

O... ümmilerin içinde kendilerinden...
KENDİ ayetlerini kendilerine tilavet eden...
ve onları tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden...
Rasul baas edendir.
Onlar önceden, elbette/kesinlikle mübin dalalet içinde idiler.
Kendilerine ilhak olduğunda, onlardan ahir olanlar da vardı.
O, azizdir, hakimdir.

64. TEGABUN / 7

Kafirler, asla baas olmayacaklarına zeam ediyorlar.

De ki:
"Bilakis!
Rabbime yemin olsun!... kesinlikle baas edileceksiniz!
Sonra, amil olduklarınız ile kesinlikle size haber edilecek.
Bu, ALLAH'a yesirdir!"

72. CİNN / 7

Muhakkak onlar da... sizin zannettiğiniz gibi, ALLAH'ın hiç kimseyi baas etmeyeceğini zann ederlerdi.

82. İNFİTAR / 1-2-3-4-5

Sema fatr olduğunda
ve kevkebler nesr edildiklerinde
ve bahrlar fecr ettirildiğinde
ve kabirler baseret olduğunda
nefs takdim ettiği ve tehir ettiği şeylere alimdir!

83. MUTAFFİFİN / 1-2-3-4-5-6

Vay haline mutaffiflerin!...
Onlar;
nasa iktila ederken vefa isterler...
kendileri keyl ederken veya vezn ederken... hasar alırlar!
Değil mi ki… işte onlar… onlar azim yevm için mebas olacaklarını zann etmiyorlar!?
Yevmde, nas, Rabb-il alemine kaim olur!

91. ŞEMS / 11-12-13-14

Semud, kendi tuğyanı ile kizb etmişti.
En şaki olanları baas olduğunda... ardından ALLAH Rasulü onlara dedi ki:
"ALLAH'ın devesidir. Onu iska edin!"
Ancak onlar, onu kizb ettiler ve ardından onu akar ettiler... ve ardından Rabbleri, zenbleri ile onlara demdeme etti... ve ardından onları sevva etti.

100. ADİYAT / 9-10

Kabirlerde baseret olduklarında, sadrlarda olanların husul olduğuna alim değil mi!?

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.