İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ D:LL ❞ kökünden türeyen kelimeler... 9 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox Adall Edall Dalal dalalet Dall Dallîn Dâllûn dalle istidlal madalle Tadlil
xoxox
ض ل ل D:LL
Adall
Edall
ض ل ل D:LL

Çok sapık, çok dalâlette.

Dalal
ض ل ل D:LL

Sapıklık. Sapmak. Doğrudan, imân ve İslâmiyyet yolundan sapmak.

dalalet
ض ل ل D:LL

Kendine özüne geri dönüş yolunda kaybolmak. Yoldan çıkma. Sapma. Azma. Şaşırma. Şaşkınlık. İman ve İslâmiyetten ayrılmak.

DuruMeal'de toplam 145 kayıtta geçiyor.
Dall
ض ل ل D:LL

Kendine özüne geri dönüş yolunda kaybolan. Kur'ân ve imân yolundan sapan. Sapkın. Şaşkın. Azan. Azıcı, azdırıcı. Dalalette olan.

DuruMeal'de toplam 25 kayıtta geçiyor.
Çğl.DallînÇğl.Dâllûn
dalle
ض ل ل D:LL

Evini bilmeyip başka yere giden davar.

istidlal
ض ل ل D:LL

İman ve İslâmiyet yolundan çıkarmağa, dalâlete düşürmeğe çalışmak.

madalle
ض ل ل D:LL

Yolun kaybolduğu yer.

Tadlil
ض ل ل D:LL

Doğru yoldan sapıtmak. Azdırmak, ayartmak. Günah işletmek. Dalâlete saptırmak.

1. FATİHA / 6-7

Bize,
sırat-ı mustakimi...
gazaba uğramışların ve dalalette olanların gayrısındaki... kendilerini nimetlendirdiğin kimselerin sıratını...
hidayet eyle.

2. BAKARA / 16

İşte o, huda ile dalalet iştira edenler… artık onların ticaretinde rabih yoktur!... ve onlar mühtedi olmazlar.

2. BAKARA / 26-27

Muhakkak ki ALLAH, mesel darb etmekten istihya etmez!
Bazen, bir sivrisineği...
ve hatta bazen, onun fevkinde olanı...
ya da hatta... iman eden... ve ardından hakk olanın Rabblerinden olduğuna alim olanları...
ve hatta... kafir olan... ve ardından "bu mesel ile ALLAH ne irade etti?" diyenleri.

Çoğunu bunlarla dalalete düşürür... ve çoğunu bunlarla ihda eder.

Bunlarla dalalete düşürdükleri, sadece...
misaklarından sonra ALLAH'ın ahdini nakz eden...
ALLAH'ın, vasl olunmasını emir ettiği şeyi kata eden...
ve arzda fesad çıkaran...
fasıklardır!
İşte onlar hüsranda olanlardır.

2. BAKARA / 108

Yoksa… önceden Musa'ya sual ettikleri gibi... siz de Rasulünüze sual etmeyi mi irade ediyorsunuz!?
Küfrü, iman ile bedellendiren kimse… artık o, seva sebilden kat'iyyetle dall olur!

2. BAKARA / 174-175-176

Muhakkak, ALLAH'ın kitabtan inzal ettiklerini
ketm edenler...
ve ona az bir semen iştira edenler...
işte onlar... batınlarında, ancak, nar yerler!

Kıyamet yevminde... ALLAH,
onlara kelime ettirmez!
onlara tezkiye ettirmez!
ve onlara elim azab vardır!

İşte onlar...
huda ile dalaleti...
ve mağfiret ile azabı...
iştira edenler... artık onlar, nara nasıl sabır ederler!?

Bunlar... ALLAH'ın, kitabı bi-hakkın inzal etmesi iledir!
Muhakkak kitab hakkında ihtilafa düşenler, kesinlikle baid şikak içindedirler.

2. BAKARA / 198-199

Rabbinizden fazl ibtiga etmeniz size cünah değildir.

Arafattan ifaza olduğunuzda... artık, Meş'ar-ül Haram indinde ALLAH'ı zikir edin!... Size hidayet ettiği gibi O'nu zikir edin!... muhakkak siz, onun öncesinde... kesinlikle dall olanlardınız!

Sonra, nasın ifaza olduğu yerden ifaza olun!... ve ALLAH'a istiğfar edin!
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

2. BAKARA / 282

Ey iman edenler!
Birbirinize müsemma ecele kadar, belirlenmiş bir borç ile borçlandığınız zaman onu ketb edin.
Aranızda bir katib onu adaletle ketb etsin.
Katib, ALLAH'ın kendisine alim ettiği gibi yazmaktan kaçınmasın... aynı şekilde ketb etsin.
Üzerinde hakk bulunan kimse (borçlu)... Rabbi olan ALLAH'a ittika etsin ve ondan bir şey bahs etmeden imlal ettirsin.
Eğer üzerinde hakk bulunan kimse (borçlu), sefih veya zayıf ise veya kendisi onu imlal ettirmeye istitaat edemez ise, artık veliysi onu adaletle imlal ettirsin.

Erkeklerinizden iki şahidin şahid olmasını sağlayın.
Eğer iki erkek kimse olmuyorsa, o zaman, bir erkek kimse ve şahadetlerinden razı olacağınız iki kadını... ikisinden biri dalalete düşerse, o zaman, ikisinden birisi diğerine zikir ettirsin diye.
Şahidler davet edildikleri zaman kaçınmasınlar.
Sagir veya kebir, vadesine kadar onu yazmaktan sem etmeyin.

Bu, ALLAH'ın indinde en kıst olandır ve şahadet için akvamdır ve rayb etmemeniz için ednadır.
Ancak aranızda devr etmeye hazır olan ticaret ise, o zaman, bunu ketb etmemeniz size cünah değildir.
Bey' ettiğinizde de şahid edinin.

Katib ve şahidler darr edilmesin.
Eğer böyle yaparsanız, artık muhakkak o, sizin için füsuk olur.
ALLAH'a ittika edin. ALLAH sizi alim ediyor.
ALLAH herşeye alimdir.

3. ALİ İMRAN / 69

Kitab ehlinden bir taife; "keşke sizi dalalete düşürebilsek" diye vedd etti. Onlar, ancak, kendi nefslerini dalalete düşürebilir… onların şuurlarında değil.

3. ALİ İMRAN / 90

Muhakkak... iman etmelerinin ardından kafir olanlar... sonra da küfürlerini ziyade edenler... onların tevbe etmeleri kabl olunmaz!
İşte onlar… dalalette olanlar onlardır!

3. ALİ İMRAN / 164

ALLAH, nefslerinden kendilerine…
ayetlerini tilavet eden…
ve tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden…
Rasul baas ettiğinde... mü'minlere elbette kat'iyyetle menn etmiştir!
Muhakkak onlar, önceden elbette mübin dalalet içindeydiler.

4. NİSA / 44

Kendilerine kitabtan nasib verilmiş olanları görmüyor musun?
Onlar dalalet iştira ediyorlar... ve sizin de sebilde dalalete düşmenizi irade ediyorlar.

4. NİSA / 60

Sana inzal edilene ve senin öncenden inzal edilene iman edenlere... zeam edenleri görmüyor musun!?
"Tagut"a hakemlik vermeyi irade ediyorlar... oysa onlara, ona kafir olmaları kat'iyyetle emir edilmişti!
Şeytan ise kendilerini baid dalalet ile dalalete düşürmeyi irade etmektedir.

4. NİSA / 88

Size ne oldu da… münafıklar hakkında iki fie oldunuz?

ALLAH, kesb ettikleriyle onları reks etmiştir.
ALLAH'ın daha dall ettiği kimsenin ihda olmasını mı irade ediyorsunuz?
ALLAH'ın dall ettiği kimse... artık onu sebile vecd edemezsiniz.

4. NİSA / 113

ALLAH'ın fazl ve rahmeti senin üzerine olmasaydı, onlardan bir taife seni elbette dalalete hemm ederdi. Onlar kendi nefslerinden başka dalalete düşüremezler ve sana bir şey darr edemezler.

ALLAH, sana, kitabı ve hikmeti inzal etti ve alim olmadığın şeylere seni alim etti. ALLAH'ın sana fazlı azimdir.

4. NİSA / 116

Muhakkak ki ALLAH... KENDİSİNE şirk koşulmasına mağfiret etmez... bunun gayrısında olana, dilediği kimse için gafurdur.
ALLAH'a şirk koşan kimse... artık o, kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüştür!

2.nci tekrar… nisa 48
4. NİSA / 119

"Kesinlikle onları dalalete düşüreceğim.
Kesinlikle onları emanilere sokacağım.
Kesinlikle onlara amir olacağım ki... artık elbette, enamın kulaklarını betk edecekler.
Kesinlikle onlara amir olacağım ki... artık elbette ALLAH'ın halkıyetini tagyir edecekler."

ALLAH'ın gayrısında, şeytanı veliy ittihaz eden kimse... artık o, kat'iyyetle mübin hüsranla hasar almıştır!

4. NİSA / 136

Ey iman edenler!
ALLAH'a...
Rasulüne...
Rasulüne inzal ettiği kitaba...
ve önceden inzal edilen kitaba...
iman edin!

ALLAH'a...
meleklerine...
kitablarına...
Rasullerine...
ve ahir yevme...
kafir olan kimse… artık o, kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüştür!

4. NİSA / 143

Bunun arasında müzebzeb olurlar. ALLAH'ın dalalete düşürdüğü kimse… artık ona sebil mevcud değildir.

4. NİSA / 167

Muhakkak
kafirler...
ve ALLAH sebilinden sadd edenler...
kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüş oldular!

4. NİSA / 176

Senden fetva istiyorlar.
De ki:
"ALLAH, size "kelale" (babasız ve çocuksuz kimse) hakkında fetva veriyor:
Eğer helak olan erkek kişinin evladı yoksa, bir kız kardeşi varsa, artık kesinlikle tereke olanın yarısı onundur.
O da, eğer kadının evladı yoksa, o kadının varisidir. (Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur.)
Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığı terekenin üçte ikisi onlarındır.
Eğer kardeşler erkek ve kadın iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki dişinin hazzı mislidir."
ALLAH, dalalete düşüverirsiniz diye, sizin için beyan ediyor. ALLAH, herşeye alimdir.

5. MAİDE / 12

ALLAH, İsrailoğullarından elbette kat'iyyetle misak ahz etti!
İçlerinden on iki nakıb baas etmiştik.

ALLAH demişti ki:
"Muhakkak ki BEN, eğer;
salat ikame ederseniz...
ve zekat verirseniz...
ve Rasullerime iman ederseniz...
ve taazzür ederseniz...
ve ALLAH'a hasene karz ile ikraz ederseniz...
sizinle beraberim. Kesinlikle sizin seyyielerinize kafir olurum... ve kesinlikle sizi, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil ederim.
Artık bundan sonra, sizden kafir olan kimse seva sebilden dalalet etmiştir!"

5. MAİDE / 60

De ki:
"ALLAH indinde mesube olarak bundan daha şerr olanı size haber vereyim mi?
ALLAH indinde musibete uğrayanlar;
ALLAH'ın lanetlediği kimseler
ve kendilerine gazab ettiği kimseler
ve onlardan maymun ve domuz kıldıkları
ve "tagut"a abd olanlardır.
İşte onlar, mekan olarak şerrdirler. Seva sebilden daha çok dalalettedirler."

5. MAİDE / 77

De ki:
"Ey kitab ehli!
Dininizde, hakk gayrısında gulv etmeyin!
Sakın ola…
önceden kat'iyyetle dalalete düşmüş!...
ve de pek çoklarını dalalalete düşürmüş!...
seva sebilden dalalet etmiş!...
bir kavmin hevasına tabi olmayın!"

5. MAİDE / 105

Ey iman edenler!
Nefsiniz üzere olun!
İhtida olduğunuzda... dall olan kimse size darr edemez!
Merciniz cemian ALLAH'adır… ve ardından, amel etmiş olduğunuz şey ile size haber verilir.

6. ENAM / 24

Nazar et… nasıl da kendi nefsleri üzre kizb ettiler!... ve iftira etmiş oldukları şeyler, kendilerinden dall oluverdi.

6. ENAM / 39

Ayetlerimizi kizb edenler... sağırdırlar ve dilsizdirler!... zulmetler içindedirler!
ALLAH, dilediği kimseyi dall eder… ve dilediği kimseyi sırat-ı mustakim üzre kılar.

6. ENAM / 56

De ki:
"Muhakkak ben... sizin, ALLAH'ın gayrısından davet ettiklerinize ibadet etmekten nehy olundum."

De ki:
"Ben sizin hevanıza tabi olamam!... o zaman kat'iyyetle dalalete düşmüş olurum!... ve ben, mühtedilerden olamam!"

6. ENAM / 74

İbrahim, babası Azer'e demişti ki:
"Sen, sanemleri ilah mı ittihaz ediyorsun!?
Muhakkak ben, seni ve kavmini, mübin dalalet içinde görüyorum."

6. ENAM / 77

Ardından kameri büzu olurken gördüğünde,
"Rabbim budur işte!"
dedi… ardından o efl olduğunda, dedi ki:
"Eğer Rabbim beni ihda etmezse, kesinlikle ben de dall kavimden olurum."

6. ENAM / 94

Evvel merrede sizi halk ettiğimiz gibi ferd olarak elbette kat'iyyetle BİZ'e gelmiş olacaksınız!
Size havl ettiğimiz şeyleri, zuhurlarınızın verasına terk ettiniz!
Hakkınızda şerik olmalarına zeam ettiğiniz şefaatçilerinizi yanınızda görmüyoruz!? elbette kat'iyyetle sizin aranız kata olmuştur!... ve zeam etmiş olduğunuz şeyler sizden dalalet etmiştir!

6. ENAM / 116

Arzdaki kimselerin pek çoğu, eğer itaat edersen, ALLAH'ın sebilinden seni dalalete düşürürler. Onların tabi oldukları sadece zanndır. Onlar sadece hars ederler.

6. ENAM / 117

Muhakkak ki Rabbin… O, KENDİ sebilinden dalalette olanlara alimdir. O, mühtedilere alimdir.

6. ENAM / 119

Ne oluyor size!?
Muztar olmanız dışında... size haram kıldığı şeyler size kat'iyyetle tafsil edilmişken!... üzerine ALLAH'ın ismi zikir edilenlerden yemiyorsunuz!?
Muhakkak onların çoğu, ilmin gayrısında hevalarına uymakla dalalete düşüyorlar.
Muhakkak ki Rabbin... O, mutedlere alimdir.

6. ENAM / 125

Artık, ALLAH...
ihda etmeyi irade ettiği kimseyi... İslam için onun sadrını şerh eder.
dall etmeyi irade ettiği kimseyi... onun sadrını, sanki semada suud ediyor gibi, harec ederek dıyk eder.
Böyledir!...
ALLAH, iman etmeyenlere rics kılar.

6. ENAM / 140

İlmin gayrısında, sefihçe, evladlarını katl edenler...
ve ALLAH'ın kendilerini rızıklandırdığı şeyleri, ALLAH'a iftira ederek haram kılanlar… kat'iyyetle hasar almışlardır!
Mühtedi olmayanlar, kat'iyyetle dall olmuşlardır!

6. ENAM / 144

Deveden iki ve sığırdan iki.
De ki:
"İki erkeği mi haram etti yoksa iki dişiyi mi?
Yoksa iki dişinin rahimlerinde iştimal ettiğini mi?
Yoksa, size vasiyet ettirdiğinde bununla ALLAH'a şahid mi oldunuz?
Artık... ilmin gayrısı ile nası dall etmek için ALLAH'a kizb ederek iftira edenden daha zalim kimdir?"
Muhakkak ki ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

7. ARAF / 30

Hadiy bir ferik... ve üzerlerine dalalet hakk olan bir ferik…
Muhakkak onlar, ALLAH'ın gayrısından, şeytanları veliyler ittihaz etmişlerdi… ve (buna karşın) kendilerinin mühtedi olduklarını hesab ediyorlardı.

7. ARAF / 37

ALLAH'a kizb ederek iftira eden kimseden veya O'nun ayetlerini kizb edenden daha zalim olan kimdir!?
İşte onlar, kitabtan nasblarına nail olurlar.
Hatta; Rasullerimiz geldiğinde, kendilerini vefat ettirirken, onlara "ALLAH'ın gayrısından davet etmiş olduklarınız hani nerede?" dediklerinde...
"Bizden dalalet ettiler ve kendilerinin kafirler olduklarına, nefslerine karşı şahidlik ettiler." derler.

7. ARAF / 38

Der ki:
"Öncenizden kat'iyyetle hilv olmuş, cinnden ve insden ümmetlere dahil olun narda!"
Dahil olan herbir ümmet, kendi kardeşine lanet eder. Hatta, orada cemian idrak ettiklerinde ahirdekiler, evvelkiler için derler ki:
"Rabbimiz!
İşte bunlar bizi dalalete düşürdüler. Artık onlara nardan azabı zıf et."
Der ki:
"Hepiniz için bir kat fazladır!... fakat siz alim değilsiniz!"

7. ARAF / 53

İllaki onun teviline mi nazar ediyorlar?
Tevil edildiği yevmde, önceden onu unutmuş olanlar derler ki:
"Rabbimizin Rasulleri kat'iyyetle bi-hakkın gelmişti!... artık, bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler?
Yahut redd edilir miyiz ki; amel etmiş olduklarımızdan gayrısını amel edelim?"
Kendi nefslerine kat'iyyetle hasar verdiler... ve iftira etmiş oldukları şeyler de kendilerinden dalalet etti.

7. ARAF / 60

Kavminden meleler dediler ki:
"Muhakkak biz, seni mübin dalalet içinde görüyoruz kesinlikle."

7. ARAF / 61

Dedi ki:
"Ey kavmim!
Bende dalalet yoktur… fakat ben, Rabb-il aleminden Rasulüm."

7. ARAF / 149

Ellerinde sakıt olduğunda ve kendilerinin kat'iyyetle dalalete düştüklerini gördüklerinde!... dediler ki:
"Şayet Rabbimiz rahmet etmezse... ve bize gafur olmazsa… kesinlikle hasar alanlardan oluruz."

7. ARAF / 155-156

Musa, BİZ'imle mikatı için, kavminden, yetmiş adam ihtiyar etti. Ardından recf onları ahz ettiğinde, dedi ki:

"Rabbim!
Şayet dileseydin, onları ve yalnızca beni, önceden helak ederdin. İçimizden sefihlerin fail oduğu şeyler ile bizi mi helak edeceksin?

Bu, sadece, SEN'in fitnendir. Dilediğin kimseyi onunla dall edersin ve dilediğin kimseyi ihda edersin. SEN veliymizsin! Bize gufran ol ve rahmet et. SEN gafurların hayrlısısın.

Bu dünyada ve de ahirette, bizim kendimize hasene ketb et. Muhakkak biz, sana haid olduk."

Dedi ki:
"Azabım dilediğim kimseye isabet eder.
Rahmetim ise herşeye vasidir.
Artık onu;
zekatlarını vererek ittika edenler için...
ve ayetlerimize iman edenler için...
ketb edeceğim."

7. ARAF / 178

ALLAH'ın ihda ettiği kimse... artık o, mühtedidir.
Dalalet ettirdiği kimse ise… artık işte onlar, hasar alanlardır.

7. ARAF / 179

Cinn ve insden pek çoğunu, elbette kat'iyyetle!... cehennem için zer ettik;
kalbleri vardır... onunla fıkh etmezler!
aynları vadır... onunla basir olmazlar!
kulakları vardır... onunla işitmezler!
İşte bunlar, enam gibidir!
Bilakis!
Daha da dalalettedirler!
İşte bunlar... bunlar gafillerdir!

7. ARAF / 186

ALLAH'ın dalalet ettiği kimse… artık onun için, hadiy yoktur!
Onları tuğyanları içinde amih olmaya vezr ederiz.

9. TEVBE / 37

Muhakkak nese etmek, küfürde ziyade olmaktır... Kafirler, onunla dalalete düşürülür.
ALLAH'ın haram kıldığının iddetine vatı etmek ve ardından ALLAH'ın haram kıldığını kendilerine helal yapmak için; bir yıl helal kabul ederler, bir yıl haram kabul ederler.
Amel ettiklerinin sui olanı onlara ziynetlendirildi.
ALLAH, kafirlerin kavmini ihda etmez.

9. TEVBE / 115

ALLAH bir kavme, onlara hidayet vermesinin ardından… ittika edecekleri şeyleri onlar için beyan edinceye kadar dall etmez!
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alimdir.

10. YUNUS / 30

İşte orada bütün nefs,
selef olmuş şeylere belv edilir...
ve hakk mevlaları olan ALLAH'a redd edilir…
ve iftira etmiş oldukları şeyler kendilerinden dall olur.

10. YUNUS / 32

Artık böyledir!....
ALLAH, el-hakk, Rabbinizdir!
Artık… hakk olandan başkası, ancak, dalalettir!
Artık nasıl oluyor da sarf oluyorsunuz!

10. YUNUS / 88

Musa dedi ki:
"Rabbimiz!
Muhakkak SEN, Firavun'a ve onun melelerine, dünya hayatında ziynet ve mallar verdin.
Rabbimiz!
Senin sebilinden dall ettirsinler diye mi?
Rabbimiz!
Sen onların malları üzre tams et... ve kalbleri üzre şedid ol... artık onlar elim azabı görünceye kadar iman etmezler."

10. YUNUS / 108

De ki:
"Ey nas!
Rabbinizden, kat'iyyetle hakk gelmiştir size!
İhtida olan kimse... artık muhakkak, ancak, kendi nefsi için ihtida olmuştur.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendine dall olmuştur.
Ben sizin üzerinize vekil değilim!"

11. HUD / 21

İşte onlar, kendi nefslerine hasar alanlardır. İftira etmiş oldukları şeyler onları dalalete düşürür.

12. YUSUF / 8

Dediler ki:
"Biz usbe olduğumuz halde, Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha muhabbetlidir. Muhakkak babamız elbette/kesinlikle mübin dalalettedir."

12. YUSUF / 30

Medinedeki kadınlar dediler ki:
"Aziz'in karısı delikanlının nefsinden irade etmiş. Ona kat'iyyetle muhabbeti şegaf etmiş! Muhakkak biz onu mübin dalalet içinde görüyoruz."

12. YUSUF / 95

Dediler ki:
"ALLAH'a yemin olsun!
Muhakkak sen, elbette/kesinlikle kendi kadim dalaletindesin."

13. RAD / 14

Hakk davet O'nadır!
O'nun gayrısından davet edilenler… fevhine iblağ olması için keffini suya bast edenin buna baliğ olamadığı gibi… kendilerine isticab edemez!
Kafirlerin daveti, ancak, dalalet içinde olmayadır!

13. RAD / 27-28-29

Kafirler diyorlar ki:
"Ona Rabbinden bir ayet inzal olaydı ya!"

De ki:
"Muhakkak ki
ALLAH, dilediğini dall eder…
KENDİSİNE inabe edeni ise ihda eder."

Onlar (inabe edenler),
iman edenlerdir...
ve ALLAH'ı zikir etmek ile kalbleri tatmin olanlardır...
== Değil mi ki... Kalbler, ALLAH'ı zikir etmek ile tatmin olur!==
salih (iş)lere amil olarak iman edenlerdir.
==Tuba ve hüsn meab onlar içindir.==

13. RAD / 33

Kimler onlar!?... O, bütün nefs üzre, kesb ettikleri şeylerle kaimken... ALLAH'a şerik kılanlar!?

De ki:
"İsimlendirin onları bakalım!...
ya O'nun arzda alim olmadığı bir şeyle haber verirsiniz... ya da kavlden zahir (içi boş laf) ile!?
Bilakis!
Kafirlere, kendi mekrleri ziynetlendirildi... ve sebilden sadd edildi onlar!
ALLAH'ın dall ettiği kimse... artık ona, hadiy yoktur!

14. İBRAHİM / 3

Ahirete karşı dünya hayatına muhabbet duymayı isteyenler...
ve ALLAH'ın sebilinden sadd edenler...
ve ivec olmaya bagy edenler…
işte onlar, baid dalalet içindedir.

14. İBRAHİM / 4

BİZ, onlara beyan edebilmesi için... Rasullerden, ancak, kavminin lisanı ile irsal ettik.
Artık ALLAH, dilediğini dall eder… ve dilediğini ihda eder.
O, azizdir, hakimdir.

14. İBRAHİM / 18

Rabblerine kafir olanların meseli:
Amelleri, asıf yevmde, rih ile şiddetlenen ramad gibidir. Kesb ettiklerinden bir şeye ikdar edemezler.
Böyledir!...
O, baid dalalettir.

14. İBRAHİM / 27

ALLAH, iman edenleri... dünya hayatında da… ahirette de... sabit kavil ile sabitleştirir.
ALLAH, zalimlere dalalet eder.
ALLAH, dilediği şeye faildir.

14. İBRAHİM / 30

Sebilinden dalalet ettirmek için ALLAH'a endad kıldılar.
De ki:
"Metalanın… ardından masiriniz naradır."

14. İBRAHİM / 36

"Rabbim!
Muhakkak onlar, nasdan çoğunu dalalete düşürdüler.
Bana tabi olan kimse… artık muhakkak o, bendendir.
Bana asi olan kimse... artık muhakkak ki SEN, gafursun, rahimsin."

15. HİCR / 56

Dedi ki:
"Rabbinin rahmetinden... dalalette olanlardan başka, kim kanıt olur!"

16. NAHL / 25

Kendi vizrlerine kamil olarak…
ve ilmin gayrısı ile dalalete düşürdüklerinin vizrlerinden (birazına)…
kiıyamet yevminde hamil olmaları içindir.
Değil mi ki... vezr ettikleri şey ne de suidir!?

16. NAHL / 36

ALLAH'a ibadet edin...
ve "tagut"tan ictinab edin diye...
elbette kat'iyyetle bütün ümmete Rasul baas ettik! Ardından,
ALLAH'ın hidayet verdiği kimseler de onlardandı...
ve kendilerine dalaletin hakk olduğu kimseler de onlardandı.
Arzda seyir edin!... ve artık mükezziblerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar edin!

16. NAHL / 37

Sen hudaları üzre olmalarına hırs etsen de… artık muhakkak ki ALLAH, dall ettiklerini ihda etmez… ve onlara nasır da yoktur.

16. NAHL / 87

Yevme-izinde, ALLAH'a seleme ilka ederler.
İftira etmiş oldukları şeyler, kendilerinden dalalet eder.

16. NAHL / 93

Şayet ALLAH dileseydi, elbette/kesinlikle sizi vahid ümmet kılardı… fakat O, dilediğini dall eder… dilediğini ihda eder.
Amel etmekte olduğunuz şeylerden elbette/kesinlikle sual edileceksiniz!

16. NAHL / 125

Hikmet ile ve hasene meviza ile Rabbinin sebiline davet et!... ve olarla ahsen şekilde şekilde cedel et!
Muhakkak ki Rabbin,
O, KENDİ sebilinde dalalette olanlara da alimdir.
O, mühtedilere de alimdir.

17. İSRA / 15

İhtida eden kimse… artık muhakkak, ancak kendi nefsi için ihtida etmiştir.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendisine dall olmuştur.
Vezreden, başka bir vizr vezr etmez.
BİZ, Rasul baas edinceye kadar azab eden olmayız.

17. İSRA / 48

Senin için, nasıl meseller darb ettiklerine nazar et!
Artık dall oldular…
Artık sebile istitaat edemezler.

17. İSRA / 67

Bahr içinde, size darr mess ettiği zaman… yalnızca O'nun dışında... davet ettiğiniz kimseler dall olur. Ardından sizi berre necat edince, iraz edersiniz.
İnsan kafir olandır.

17. İSRA / 72

Burada kör olan kimse… artık o, ahirette de kördür... ve sebil olarak daha dall olur.

17. İSRA / 97

ALLAH'ın ihda ettiği kimse... artık o, mühtedidir.
Dall olan kimse... artık onlar için O'nun gayrısından veliyler vecd olamazsın. Onları kıyamet yevminde, kör ve sağır ve dilsiz olarak vechleri üzere haşr ederiz. Onların mevası cehennemdir. Hebv oldukları her seferde, seiri ziyade ederiz.

18. KEHF / 17

Güneşi,
tulu ederken... mağaralarını yemin zatından (tarafından) ziyaret ettiğini...
garb olurken ise... şimal zatından (tarafından) onları ikraz ettiğini görürdün.
Kendileri de... onun fecvesindelerdi.
Bu, ALLAH'ın ayetlerindendir!
ALLAH'ın ihda ettiği kimse... artık o, muhtedidir.
Dalalete düşen kimse ise... artık o, mürşid veliy vecd edemez.

18. KEHF / 51

BEN onları,
semaların ve arzın halk olmasına...
ve kendi nefslerinin halk olmasına...
şahid etmedim!
BEN, dalalete düşürenleri, azud olarak ittihaz etmiş değilim!

18. KEHF / 103-104

De ki:
"Sanat ettiklerinin hüsn olduğunu hesab ettikleri halde… dünya hayatındaki bütün sayları dall olarak…
amelleri yönünden en hasar alanları size haber verelim mi?"

19. MERYEM / 38

BİZ'e gelecekleri yevmde, onlara en iyi işitme... ve en iyi basar vardır! Fakat, bu yevmde, zalimler mübin dalalettedir.

19. MERYEM / 75

De ki:
"Dalalet içinde olan kimseler… artık Rahman onlara, medd ederek müdded versin... Hatta; ya vaad edilen azabı... ya da saati gördükleri zaman, mekanı şerr olan kimseye... ve ordusu izaf edilene artık alim olacaklar.

20. TAHA / 52

"Onun ilmi, Rabbimin indinde, kitabtadır. Rabbim, dalalete düşmez ve unutmaz."

20. TAHA / 79

Firavun, kavmini daha da dall etti. Onları hidayete erdiremedi.

20. TAHA / 85

Dedi ki:
"BİZ, senin ardından kat'iyyetle kavmine fitne verdik! Samiri onları dalalete düşürdü."

20. TAHA / 92

Dedi ki:
"Ey Harun!
Dalalete düştüklerini gördüğünde sana mani olan eden neydi?"

20. TAHA / 123

Dedi ki:
"Bazınız bazınız (birbiriniz) için aduvv olarak oradan cemian hebt olun!
Size BEN'den huda verildiğinde... hemen hudaya ittiba eden kimse... artık o, dall olmaz ve şaki olmaz."

21. ENBİYA / 54

Dedi ki:
"elbette kat'iyyetle siz ve ata-babalarınız, mübin dalalet içindeymişsiniz!"

22. HACC / 4

Ona tevella eden kimse... artık o, onu dall eder... ve onu seir azaba ihda eder… diye üzerine ketb edilmiştir.

22. HACC / 8-9

Nasdan... ilim ve huda ve münir kitab gayrısında ALLAH hakkında cedel eden kimseler… ALLAH'ın sebilinden dalalet ettirmek için… kendilerini sani olana atıf ederler.
Onlara…
dünyada hizy vardır...
ve kıyamet yevminde harık azabı tattıracağız.

22. HACC / 12

O, ALLAH'ın gayrısından… kendisine darr etmeyen ve kendisine menfaati olmayan şeyler davet eder.
Bu, baid dalalettir.

23. MU'MİNUN / 106-107

Derler ki:
"Rabbimiz!
Bize şıkvelerimiz galib geldi... ve dall bir kavim olduk.
Rabbimiz!
Bizi buradan ihrac et!... Eğer ida edersek, artık muhakkak biz, zalimlerden oluruz."

25. FURKAN / 9

Nazar et!... Senin hakkında nasıl meseller darb ettiler... ve ardından dalalete düştüler. Artık sebile istitaat edemezler.

25. FURKAN / 17

Onların ve ALLAH'ın gayrısından abd oldukları şeylerin haşr olacakları yevmde... der ki:
"BANA ibadet edenleri, siz mi dalalet ettirdiniz... yoksa, kendileri mi sebilden dalalet etiler?"

25. FURKAN / 29

"elbette kat'iyyetle!... o, bana geldiği zamanın ardından, beni zikirden dalalet ettirdi."
Şeytan, İnsana hazul edendir.

25. FURKAN / 34

Vechleri üzere cehenneme haşr olanlar… işte onlar, mekan olarak şerrdir... ve sebil olarak daha dalalettedirler.

25. FURKAN / 41-42

Seni gördükleri zaman, seni, sadece, hüzüv olarak ittihaz ederler:
"Rasul olarak ALLAH bunu mu baas etmiş? Eğer sabır etmeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan dalalet ettirecekti."

Onlar yakında azabı gördükleri hiynde, sebil olarak kimin daha dalalette olduğuna alim olacaklar.

25. FURKAN / 44

Yoksa sen, onların pek çoğunun işiteceğini veya akıl edeceklerini mi hesab ediyorsun?
Onlar enam (hayvan) gibidir!
Bilakis!
Onlar, sebil olarak dalalettedirler.

26. ŞUARA / 20-21-22

Dedi ki:
"Ben ona fail olduğum zaman dalalette olanlardandım. Ardından, sizden korkunca, firar ettim.
Artık Rabbim, bana hüküm vehb etti… ve beni mürsellerden kıldı.
Üzerime menn ettiğin bu nimet, İsrailoğullarını köleleştirmendendir."

26. ŞUARA / 83-84-85-86-87

"Rabbim!
Bana hüküm vehb eyle... Beni salihler ile ilhak et. Ahirlerde bana, sıdk lisan kıl. Beni naim cennetinin varislerinden kıl. Babama gafur ol. ***muhakkak o, dalalette olanlardan oldu*** Baas olunacak yevmde beni hızy etme."

26. ŞUARA / 96-97-98-99-100-101-102

Orada ıhtisam ederek derler ki:
"ALLAH'a yemin olsun ki... biz kesinlikle mübin dalalet içindeymişiz. Sizi, Rabb-il alemin ile sevva etmiştik. Bizi mücrimlerden başkası dalalete düşüremezdi.

Artık bize şefaat edecek de yoktur... sadık hamim de!
Keşke bize bir kerre daha olsa... ve ardından biz de mü'minlerden olsak."

26. ŞUARA / 96-97-98-99-100-101-102

Orada ıhtisam ederek derler ki:
"ALLAH'a yemin olsun ki... biz kesinlikle mübin dalalet içindeymişiz. Sizi, Rabb-il alemin ile sevva etmiştik. Bizi mücrimlerden başkası dalalete düşüremezdi.

Artık bize şefaat edecek de yoktur... sadık hamim de!
Keşke bize bir kerre daha olsa... ve ardından biz de mü'minlerden olsak."

27. NEML / 81

Sen, körlere… dalaletlerinden hadiy değilsin!
Sen, sadece,
ayetlerimize iman eden
ve ardından Müslüman olan kimselere işittirebilirsin!

27. NEML / 91-92

Muhakkak ben, ancak, haram kılınan bu beldenin (Mekke) Rabbine abd olmaya emir olundum... ki bütün herşey O'nundur!
Bana,
Müslümanlardan olmam...
ve Kur'an tilavet etmem...
emir olundu!"
İhtida olan kimse... artık muhakkak, ancak, kendi nefsi için ihtida olur!
Dall olan kimse... artık ona de ki:
"Muhakkak ben, ancak, inzar edicilerdenim!"

28. KASAS / 15

Ehlinden gaflet hiyni üzre, medineye dahil oldu.
Orada, birbirini katl etmek üzere olan iki adam mevcudtu. Biri kendi şiasından, diğeri ise düşmanlarındandı. Kendi şiasından olan, düşmandan olana karşı gavs istedi.
Musa onu vekz etti... ve ardından ona kaza oldu.
Dedi ki:
"Bu, şeytanın amelindendir. Muhakkak o, mübin dalalete düşürücü düşmandır."

28. KASAS / 50

Eğer, sana isticab etmezlerse... artık alim ol ki... onlar sadece hevalarına tabi olmaktadırlar.
ALLAH'tan hudanın gayrısı ile kendi hevasına tabi olandan daha dall olan kimdir?

Muhakkak ki ALLAH, zalimlerin kavmine ihda etmez.

28. KASAS / 75

Bütün ümmetden şahid nez ederiz… ve ardından deriz ki:
"Burhanınızı getirin!"
Artık alimdirler ki;
hakk ALLAH'ındır.
İftira etmiş oldukları şeyler, kendilerinden dalalet eder.

28. KASAS / 85

Muhakkak Kur'an'ı senin üzerine farz kılan, kesinlikle seni maada redd edecektir.
De ki:
"Huda ile gelen kimseye de…
mubin dalalet içinde olan kimseye de...
Rabbim alimdir."

30. RUM / 29

Bilakis!
Zalimler, ilmin gayrısı ile kendi hevalarına tabi oldular.
Artık ALLAH'ın daha dall ettiği kimseleri, kim ihda edebilir?... Onlar için nasır yoktur!

30. RUM / 53

Sen, körlere dalaletlerinden hadiy değilsin!
Sen, sadece, ayetlerimize iman eden... ve ardından Müslüman olan kimselere işittirebilirsin!

31. LOKMAN / 6

Nasdan… ALLAH'ın sebilinden dalalete düşürmek için ilmin gayrısı ile
lehv hadis iştira edenler...
ve hüzüv ittihaz edenler…
işte onlara, muhin azab vardır.

31. LOKMAN / 11

Bu, ALLAH'ın halk etmesidir!
Gösterin bakalım, O'nun gayrısındakiler ne halk etmişler!?
Bilakis!
Zalimler mübin dalalet içindeler.

32. SECDE / 10

Dediler ki:
"Arzda dalalet edince mi, cedid halkıyet içinde olacağız?"
Bilakis!
Onlar, Rabblerine mülaki olmaya kafirdirler.

33. AHZAB / 36

ALLAH ve Rasulü emrini kaza ettiğinde, mü'min erkek için ve mü'min kadın için, emirlerinden hıyar etmiş olmak yoktur.
ALLAH'a ve Rasulüne asi olan kimse… artık kat'iyyetle mübin dalalet ile dalalete düşmüştür!

33. AHZAB / 67-68

Diyeceklerdir ki:
"Rabbimiz!
Biz seyyidlerimize ve kibriyamıza itaat ettik… ardından onlar, bizi sebilden dalalet ettirdiler.
Rabbimiz!
Onlara azabtan zıf et ve onları kebir lanetle lanetle."

34. SEBE / 7-8

Kafirler dediler ki:
"Mezk olarak tamamen mezk olduğunuzda, sizin muhakkak cedid halkiyet içinde olacağınızı size haber veren bir erkek kimseyi size delillendirelim mi?
ALLAH'a kizb ederek iftira mı attı... yoksa onda cinnet mi var?"
Bilakis!
Ahirete iman etmeyenler, azab ve baid dalalet içindedirler.

34. SEBE / 24

De ki:
"Semalardan ve arzdan sizi rızıklandıran kimdir?"

De ki:
"ALLAH!...
Muhakkak ya biz... veya yalnızca siz…
birimiz, elbette huda üzereyiz…
diğerimiz ise mubin dalalet içindeyiz.

34. SEBE / 50

De ki:
"Eğer dall olursam... artık muhakkak, ancak, kendi nefsim üzre dall olurum.
Eğer ihtida olursam… artık bu, Rabbimin bana vahy ettiği şey iledir.
Muhakkak ki O, semidir, karibdir."

35. FATIR / 8

Kendi sui amelini kendisine ziynetlendiren kimse... ardından onu (kendi amelini) hasene gördü!...

Artık muhakkak ki ALLAH, dilediği kimseyi dall eder... ve dilediği kimseyi ihda eder... ve artık senin nefsin, onların üzerine hasretler zehab etmez.

Muhakkak ki ALLAH, onların sanat ettikleri şeylere alimdir.

36. YASİN / 21-22-23-24

"Sizden ecire sail olmayan muhtedilere tabi olun!
Beni fatr edene neden abd olmayayım!? Siz de O'na rucu edeceksiniz!
O'nun gayrısından ilahlar ittihaz eder miyim!?

Eğer Rahman, darr etmeyi irade ederse... onların şefaati bir şey ganiy etmez... ve nakz edemezler. Muhakkak ben, o zaman, kesinlikle mübin dalalet içinde olurum."

36. YASİN / 47

Onlara denilmiştir ki:
"ALLAH'ın sizi rızıklandırdıklarından infak edin!"

Kafirler, iman edenlere der ki:
"Biz mi taam vereceğiz!... Şayet ALLAH dileseydi onlara KENDİSİ taam verirdi…
Siz, sadece, mubin dalalet içindesiniz."

36. YASİN / 60-61-62

"BEN size ahd etmemiş miydim, ey Ademoğulları!...
Şeytana abd olmamanızı;
muhakkak onun sizin için mubin düşman olduğunu;
ve BANA abd olmanızı;
sırat-ı mustakimin bu olduğunu!

Sizin cibilliyetinizin çoğunu elbette kat'iyyetle dall etmişti... akıl etmiyor muydunuz!?"

37. SAFFAT / 69-70

Muhakkak onlar, ata-babalarına dalalette lafi oldular… ve ardından onlar, onların eserleri üzre hera ediyorlar.

37. SAFFAT / 71-72

Kendilerinden önce, elbette kat'iyyetle evvelkilerin pek çoğu dall olmuşlardı!… ve BİZ onlara, inzar edenler irsal etmiştik.

38. SAD / 26

"Ey Davud!
Muhakkak ki BİZ, seni arzda halife kıldık.
Artık nas arasında bi-hakkın hüküm ver... ve sakın hevaya tabi olma... yoksa, seni ALLAH'ın sebilinden dall eder.
Muhakkak ALLAH'ın sebilinden dall olan kimseler...
hesab yevminde onlara, unuttukları şeyler ile şedid azab vardır.

39. ZUMER / 8

İnsana darr mess olduğunda... O'na münib olarak, Rabbini davet eder.
Sonra ona KENDİSİNDEN nimet havl ettirdiğinde... önceden O'nu davet etmiş olduğunu unutur... ve O'nun sebilinden dall olmak için ALLAH'a endad kılar.

De ki:
"Küfrünle az biraz metalan!
Muhakkak sen nar ashabındansın!"

39. ZUMER / 22

ALLAH'ın, sadrını İslam'a şerh ettiği kimse… artık o, Rabbinden nur üzre değil midir!?

Artık yazıklar olsun!… kalbleri, ALLAH'ın zikrinden kasvette olanlara!... işte onlar mübin dalalettedirler.

39. ZUMER / 23

ALLAH, hadisin ahsenini... mesna muteşabih kitab olarak inzal etti.
Rabblerinden haşy edenlerin cildleri ondan akşar olur.
Sonra onların cildleri de... kalbleri de... ALLAH'ı zikir etmeye lin olur.
Bu, ALLAH'ın... onunla dilediği kimseye ihda ettiği hudasıdır.

ALLAH'ın dalalette bıraktığı kimse... artık onun için hadiy yoktur.

39. ZUMER / 36

ALLAH, KENDİ'sine abd olana kafi değil midir?... ki... O'nun gayrısından olan ile seni korkuturlar!
ALLAH'ın dall ettiği kimse… artık onun için hadiy yoktur!

39. ZUMER / 37

ALLAH'ın ihda ettiği kimse… artık onu dall edecek yoktur!
ALLAH, aziz, intikam sahibi değil midir!?

39. ZUMER / 41

Muhakkak ki BİZ, sana kitabı nas için bi-hakkın inzal ettik.
İhtida olan kimse… artık kendi nefsi içindir.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendine dall olur.
Sen onların vekili değilsin!

40. MUMİN / 25

Ardından onlar, kendilerine BİZ'im indimizden bi-hakkın gelince, dediler ki:
"Onunla beraber, iman edenlerin erkek çocuklarını katl edin... ve kadınlarını istihya edin."
Kafirlerin keydi, ancak, dalalet içindedir.

40. MU'MİN / 32-33

"Ey kavmim!
Muhakkak ben sizin üzerinize tenadi yevminden korkuyorum.
Dübürünüze tevella edeceğiniz yevmde... ALLAH'tan sizin için asım yoktur. ALLAH'ın dall ettiği kimse… artık ona hadiy yoktur."

40. MUMİN / 34-35

Önceden, elbette kat'iyyetle beyyinelerle Yusuf size gelmişti!... ve ardından onunla gelen şeyden şekk içinde olmanız zeyl olmamıştı.
Hatta helak olduğunda siz demiştiniz ki:
"Kesinlikle ALLAH ondan sonra Rasul baas etmez."

Böyledir!...
ALLAH'ın indinde ve iman edenlerin indinde kebir makt olarak… kendilerine gelen ALLAH'ın ayetleri hakkında sultan gayrısında cedel eden… mürtab müsrif kimseyi ALLAH, dalalette bırakır.

Böyledir!...
ALLAH, bütün cebbar mütekebbirlerin kalbleri üzre tab eder.

40. MU'MİN / 49-50

Narda olanlar, cehennemin hazinlerine derler ki:
"Rabbinizi davet edin de... yevmde bizden azabı hafifletsin."
Derler ki:
"Size Rasulleriniz beyyinelerle gelmediler mi?"
"Bilakis" derler.
Derler ki:
"Kendiniz davet edin!"
Kafirlerin daveti, ancak, dalaletedir.

40. MU'MİN / 73-74

Sonra onlara denilecek ki:
"ALLAH'ın gayrısından şirk koşmuş olduğunuz şeyler nerede?"
Diyecekler ki:
"Bizden dalalet ettiler.
Bilakis!
Biz önceden bir şey davet edenler olmamışız!"

Böyledir!...
ALLAH, kafirleri dalalette bırakır.

41. FUSSİLET / 29

Kafirler derler ki:
"Rabbimiz!
Cinnlerden ve inslerden bizi dalalete düşüren (ikisini) bize göster. En sefillerden olmaları için onları kademlerimizin altına alalım."

41. FUSSİLET / 48

Önceden davet etmiş oldukları şeyler onlardan dall olur. Kendileri için mahisden olmadığını zann ederler.

41. FUSSİLET / 52

De ki:
"Gördünüz mü, eğer ALLAH indinden ise... sonra siz de ona kafirseniz… baid şikak içinde olan o kimseden daha dall olan kim olabilir?"

42. ŞURA / 18

Buna,
iman etmeyenler... ona acele ederler.
İman edenler... ondan müşfiktirler ve onun hakk olduğuna alimdirler.
Değil mi ki… muhakkak, saat hakkında imtira edenler elbette baid dalalet içindedirler!?

42. ŞURA / 44

ALLAH'ın dall ettiği kimse… artık onun için onun ardından veliyler yoktur. Azabı gördüklerinde... zalimleri,
"Redd olmaya sebil var mıdır?"
derlerken görürsün.

42. ŞURA / 46

Onlar için, kendilerine nasr edecek ALLAH'ın gayrısından veliyler yoktur. ALLAH'ın dalalette bıraktığı kimse… artık onlar için sebil yoktur.

43. ZUHRUF / 40

Sen mi işittireceksin sağırlara... veya körleri ve mübin dalalette olanları kimseleri sen mi ihda edeceksin!?

45. CASİYE / 23

Kendi hevasını kendine ilah ittihaz edineni gördün mü?
ALLAH onu ilim üzre dall etti... ve onun işitmelerini ve kalbini hatm etti... ve basarı üzre gışa kıldı!
Artık ALLAH'ın ardından, onu kim ihda eder!?
Tezekkür etmiyor musunuz!?

46. AHKAF / 5-6

ALLAH'ın gayrısından… kıyamet yevmine kadar kendisine isticab edemeyecek olanı davet eden kimseden… daha dall olan kimdir!?
Onlar kendi davalarından gafildir!
Nas haşr olduğunda… onlar kendilerine düşman olur... ve ibadetlerine kafir olur.

46. AHKAF / 28

Ardından, kurban ittihaz ettikleri... ALLAH'ın gayrısından ilahlar, kendilerine nasr etselerdi ya!?
Bilakis!
Onlar kendilerinden dall oldular.
Bu, onların ifkleri... ve iftira etmiş oldukları şeydir.

46. AHKAF / 32

ALLAH'a davet edene (DAVA ADAMINA) icab olmayan kimse... artık arzda, aciz bırakan olmaz… ve kendisine O'nun gayrısından veliyler yoktur.
İşte onlar mübin dalalet içindedir.

47. MUHAMMED / 1

Kafirler...
ve ALLAH sebilinden sadd edenler...
kendi amellerini dall ederler.

47. MUHAMMED / 4

Artık kafirlere lika olduğunuzda...
ishan oluncaya kadar onları rakabelere darb edin!...
ve ardından, vesaklarını şedid tutun!
Ardından... bazısını, isterseniz menn edersiniz... isterseniz fidyelendirirsiniz.
Harb vizrlerini vaz edene kadar böyledir!...

Şayet ALLAH dilerse, onlardan elbette/kesinlikle intisar eder... fakat (olanlar) sizin bazınızı bazınızla belv etmek içindir.
ALLAH sebilinde katl edilenler... artık onların amelleri dall olmaz.

47. MUHAMMED / 8

Kafirler... artık teas olmak, onlaradır!... amelleri de dall olur.

50. KAF / 27

Ona karin olan der ki:
"Rabbimiz!
Onu ben tagy etmedim. Fakat o baid dalalet içinde oldu."

53. NECM / 1-2-3

Yemin olsun... heva olduğunda necme!
Sizin sahibiniz dall olmadı!... ve gavi de olmadı! O, hevadan intak etmez!

53. NECM / 30

Böyledir!...
Onlar, ilimden iblağ olamazlar!
Muhakkak ki Rabbin...
O, sebilinden dall olan kimseye de alimdir…
O, ihtida olan kimseye de alimdir.

54. KAMER / 23-24-25

Semud nezrlere kizb etmişti… ve ardından demişlerdi ki:
"Kendimizden beşere mi... vahid olarak ona mı tabi olacağız!?
Muhakkak biz, işte o zaman elbette/kesinlikle dalalette ve saur oluruz.
Bizim aramızdan ona mı zikir ilka edildi?
Bilakis!
O, eşir kezzabtır."

54. KAMER / 47

Muhakkak mücrimler, dalalet ve saur içindedir.

56. VAKIA / 49-50-51-52-53-54-55-56

De ki:
"Evveldekiler ve ahirdekiler…
kesinlikle, malum yevmde, mikat üzre cem edilecektir.

Sonra, muhakkak siz... Ey mükezzib dall olanlar!
Kesinlikle zakkum şeceresinden yiyeceksiniz!
ve ardından batınlarınızı ondan melaa edeceksiniz!
ve ardından üzerine hamim şürb edeceksiniz!
ve ardından him (deve)lerin şürb etmesi gibi şürb edeceksiniz!"
Din yevminde onlara nüzul edecek olacak budur!

56. VAKIA / 88-89-90-91-92-93-94

Artık,
Ya mukarreblerden olur… ve artık revh ve reyhan ve Naim cenneti (onadır).
Ya yemin ashabından olur… ve artık, "Yemin ashabından sana selam olsun!" (denir ona).
Ya da mükezzib dallerden olur… ve artık ona hamim nüzul olur… ve o, cahime saly edilir!

60. MUMTEHİN / 1

Ey iman edenler!
BEN'im düşmanlarımı ve (dolayısıyla) kendi düşmanlarınızı, veliy olarak ittihaz etmeyin!
Onlara meveddet ile lika oluyorsunuz!

Onlar hakktan size gelen şeye kat'iyyetle kafir oldular! Rasulü ve yalnızca sizi... Rabbiniz ALLAH'a iman ediyorsunuz diye ihrac etmekteler.

BEN'im sebilimde cihad üzere ihrac olmuşken ve BEN'im rızamı ibtiga ediyorken... onlara karşı meveddet ile sırr ediyorsunuz!
BEN, hafy ettiklerinize ve ilan ettiklerinize alimim!
Sizden buna fail olan kimse... artık seva sebilden kat'iyyetle dalalete düşmüş olacaktır!

62. CUMA / 2-3

O... ümmilerin içinde kendilerinden...
KENDİ ayetlerini kendilerine tilavet eden...
ve onları tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden...
Rasul baas edendir.
Onlar önceden, elbette/kesinlikle mübin dalalet içinde idiler.
Kendilerine ilhak olduğunda, onlardan ahir olanlar da vardı.
O, azizdir, hakimdir.

67. MULK / 9

Derler ki:
"Bilakis!... Bize kat'iyyetle nezir geldi!
Ardından biz kizb ettik. Biz, ***ALLAH hiç bir şey inzal etmedi... siz, kebir dalalettesiniz…*** dedik."

67. MULK / 29

De ki:
"O, Rahman'dır.
Biz, O'na iman ettik.
O'na tevekkül ettik.
Artık siz, kimin mübin dalalet içinde olduğuna yakında alim olacaksınız!"

68. KALEM / 5-6-7

Artık, hanginizin meftun olduğuna… sen de basar edeceksin... onlar da basar edecekler!
Muhakkak ki Rabbin...
O, kimin KENDİ sebilinden dall olduğuna alimdir…
ve O, mühtedilere alimdir.

68. KALEM / 26

Ardından, onu görünce dediler ki:
"Muhakkak biz, kesinlikle dall olduk!"

71. NUH / 24

"Kat'iyyetle çoğunu dalalette bırakmış oldular!
Zalimlere, sadece, dalaleti ziyade et!"

71. NUH / 27

"Muhakkak ki SEN, eğer onları vezr edersen... SANA ibadet edenleri dall ederler... ve sadece, facir keffar vild ederler (doğururlar)."

74. MUDDESSİR / 31

BİZ, nar ashabını, ancak, melekler kıldık.
BİZ onların iddetini, ancak, kafirler için fitne kıldık!...
Kitab verilenler, yakin olmayı dilesinler diye!...
ve iman edenlerin imanları ziyade olsun diye!...
ve kendilerine kitab verilenler ve mü'minler rayb etmesinler diye!...
ve kalblerinde maraz olanlar ve kafirler,
"ALLAH bu mesel ile ne irade etti." desinler diye!

Böyledir!...
ALLAH dilediği kimseyi dall eder... ve dilediği kimseye ihda eder.
Rabbinin ordularına alim olan, ancak, O'dur!
Bu, beşer için, ancak, zikirdir!

83. MUTAFFİFİN / 29-30-31-32-33

Muhakkak icram edenler, iman edenlerden dıhk edenler olmuştu. Merr ettiklerinde, onlara gamz ediyorlardı. Kendi ehline inkılab ettiklerinde ise, fakihler olarak inkılab ediyorlardı.

Onları gördüklerinde diyorlardı ki:
"Muhakkak işte bunlar, kesinlikle dall olmuştur."
(Oysa) Onlar, onlara hafızlar olarak irsal edilmemişlerdi.

93. DUHA / 6-7-8

Sana yetim olarak vecd olmadı mı... ve ardından seni evy etmedi mi?
Seni dall olarak vecd etmedi mi... ve ardından hidayete erdirmedi mi?
Sana ail olarak vecd olmadı mı... ve ardından seni gani etmedi mi?

105. FİL / 1-2-3-4-5

Rabbin, fil ashabına nasıl fail oldu… görmedin mi!?
Keydlerini dall ettirilmiş duruma kılmadı mı!?...
ve üzerlerine, siccilden hacerler ile remy eden uçucu ebabilleri irsal etmedi mi!?
ve ardından onları, yenmiş asıf gibi kılmadı mı!?

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.