İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ DVR ❞ kökünden türeyen kelimeler... 24 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox Daire Dair Devair Dâr Diyar Diran Devr Devir Edvâr Devre Devrât Devriy Devriyye Devvar Devvare Deyr Edyâr Deyyar Duvar idare idareten idarî istidare istidarî izdiyar Medar Mudavere Mudevver Mudevvere Mudevveriyyet Mudevvir Mutedair Tedvir
xoxox
د و ر DVR
Daire
Dair
د و ر DVR

Dönüp dolaşıp meydana gelen hâdise ve inkılâb. Hezimet ve musibet. Devreden. Dolaşan. Dönen. Bir şeyin etrafını kuşatan. Belli bir şey hakkında olan. Alâkalı, müteallik. Resmi hükümet makamlarından her biri. Yazıhane. Büyük bir idare adamının makamı. Ev veya apartman katı. Bir manevi te'sirin hükmü geçtiği mahal. Sınır içi. Büro, büyük ev, konak. Çember, düz yuvarlak şekil. Mat: Merkezden aynı uzaklıktaki noktaların çevirdiği düzlük parçası.

DuruMeal'de toplam 3 kayıtta geçiyor.
Çğl.Devair
Dâr
د و ر DVR

Yer, mekan, konak. Memleket.

DuruMeal'de toplam 47 kayıtta geçiyor.
Çğl.DiyarÇğl.Diran
Devr
Devir
د و ر DVR

Nakil. Birisinin uhdesinden diğerinin uhdesine geçirmek. Bir şeyi sonuna kadar okuyup bitirmek. Geçmiş dersleri hatırlama. Bir şeyin çevresinde dolaşmak. Dönme. Seyahat. Bir memleketi dolaşmak. Bir şeyin kendi mihveri üzerinde dönmesi. Aktarma, bir şeyin bir kaptan veya bir yerden diğerine nakli. Bir şeyin diğerine teslimi. Bir bölük veya takım askerin teftiş veya emniyeti muhafaza için dolaşması. Bazı ehl-i tarikatın dönerek ettikleri zikir, sema. Müzikte, her ölçüye verilen isim olup, umumiyetle büyük ölçüler ve peşrevler için kullanılır. Tas: Dünyaya gelme (Nüzul), geldiği yere dönme hali (Uruc). Dairevî bir hareket. Bir şeyin diğer bir şey etrafında dönmesi. Dolaşmak. Müddet. Zaman. Çağ. Bir şeyi başkasına devretmek. Biri birisini icad etmek.

DuruMeal'de toplam 2 kayıtta geçiyor.
Çğl.Edvâr
Devre
د و ر DVR

Dönüş dönme, dönem. Birkaç yıldan meydana gelen zaman süresi. Elektrik devresi. Üzerinden elektrik akımı geçmekte olan bir iletken yolun tamamı.

Çğl.Devrât
Devriy
Devriyye
د و ر DVR

Geceleri gezen kol takımı, gezici karakol. Bülbül, karatavuk, sığırcık ve bu gibi kuşların dahil olduğu sınıf.

Devvar
د و ر DVR

Durmayıp dönen, devreden. Devredip gezen. Gerdân. Kâbe-i Muazzama'nın bir adı. Haremden alıp beraber tavaf edilen taş.

Devvare
د و ر DVR

Daireler çizmeye yarayan bir âlet, pergel.

Deyr
د و ر DVR

Kilise, manastır. Âlem-i insaniyet, insanlık âlemi.

Çğl.Edyâr
Deyyar
د و ر DVR

Bir kimse. Ehad. Yurt sahibi birisi. Manastır sahibi.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Duvar
د و ر DVR

Baş çevrilme.

idare
د و ر DVR

Devrettirmek. Çekip çevirmek. Döndürmek. Kullanmak. Becermek.

idareten
د و ر DVR

İdare için. Kanun ile değil, işin gelişine göre yaparak. İdare yoluyla, işi idare ederek.

idarî
د و ر DVR

İdare. İdare ile alâkalı.

istidare
د و ر DVR

Dönme, dolaşma. Daire biçimine girme, yuvarlak olma.

istidarî
د و ر DVR

Dönerek ve bir daire meydana getirecek olan.

izdiyar
د و ر DVR

Ziyâret etme, gidip görme.

Medar
د و ر DVR

Sebeb, vesile. Bir şeyin etrafında döneceği nokta. Bir şeyin devredeceği, üzerinde hareket edeceği yer. Gezegenlerin gezerken hareket noktalarının çizdiği dâire.

Mudavere
د و ر DVR

Döndürme, tedvir etme.

Mudevver
Mudevvere
د و ر DVR

Yuvarlak, değirmi hâlde olan. Döndürülmüş, tedvir olunmuş.

Mudevveriyyet
د و ر DVR

Yuvarlaklık.

Mudevvir
د و ر DVR

Döndüren, çeviren, tedvir eden.

Mutedair
د و ر DVR

Dolayı, alâkalı, üzerine, müteallik, için.

Tedvir
د و ر DVR

Devrettirmek, döndürmek. Çevirmek. İdare etmek, yönetmek. Daire şekline sokmak. Edb: Bir mısradaki kelimelerin yerini değiştirmekle veznin ve mânanın bozulmamasıdır.

2. BAKARA / 84

Size misak ahz etmiştik:
"Kanınızı sefk etmeyin!
Nefslerinizi diyarlarınızdan ihrac etmeyin!"
Sonra, siz ikrar verdiniz! Siz şahid oldunuz!

2. BAKARA / 85-86

Sonra siz, işte busunuz!
Nefslerinizi katl ediyorsunuz!...
ve sizden feriki, diyarlarından ihrac ediyorsunuz!...
Onlara ism ve düşmanlık ile tezahür ediyorsunuz!...
ve esirler verirlerse fidyeleşiyorsunuz.
Onları ihrac etmek, size haram edilendi!

Kitabın bazı (kısmına) iman ediyorsunuz da, bazı (kısmına) kafir misiniz!? Artık sizden buna fail olanların cezası... dünya hayatında hizy olmaktan başka değildir!

Kıyamet yevminde, onlar azabın en şedidine redd edilirler.
ALLAH, amel ettiklerinize gafil değildir.
İşte onlar, ahiret ile dünya hayatı iştira edenlerdir. Artık onlardan azab hafifletilmez ve de onlara nasr edilmez.

2. BAKARA / 94-95

De ki:
"ALLAH'ın indinde… dar-ul ahiret, nasın gayrısında halis olarak sizin için ise… eğer sadıksanız… mevt olmayı temenni edin haydi!"
Elleriyle takdim ettikleri şey ile bunu ebediyyen temenni edemezler!
ALLAH, zalimlere alimdir.

2. BAKARA / 243

Mevt hazeriyle diyarlarından ihrac olan binlercesini görmedin mi!?
Ardından,
ALLAH onlara "mevt olun!" dedi.
Sonra onları hayy etti.

Muhakkak ki ALLAH, nas üzre kesinlikle fazl sahibidir. Fakat nasın pek çoğu şükür etmezler.

2. BAKARA / 246

Musa'dan sonra israiloğullarından meleleri görmedin mi!?

Onlar Nebilerine, demişlerdi ki:
"Bize bir melik baas et... ALLAH sebilinde katl edelim."
Demişti ki:
"Üzerinize kıtal ketb edildiğinde... ya katl etmezseniz…!?"
Demişlerdi ki:
"Bizim ALLAH sebilinde katl etmememiz olamaz. Biz ve oğullarımız diyarımızdan kat'iyyetle ihrac edilmiştik!"

Ardından üzerlerine kıtal ketb edildiğinde, onlardan birazı dışında, tevella ettiler.

ALLAH, zalimlere alimdir.

2. BAKARA / 282

Ey iman edenler!
Birbirinize müsemma ecele kadar, belirlenmiş bir borç ile borçlandığınız zaman onu ketb edin.
Aranızda bir katib onu adaletle ketb etsin.
Katib, ALLAH'ın kendisine alim ettiği gibi yazmaktan kaçınmasın... aynı şekilde ketb etsin.
Üzerinde hakk bulunan kimse (borçlu)... Rabbi olan ALLAH'a ittika etsin ve ondan bir şey bahs etmeden imlal ettirsin.
Eğer üzerinde hakk bulunan kimse (borçlu), sefih veya zayıf ise veya kendisi onu imlal ettirmeye istitaat edemez ise, artık veliysi onu adaletle imlal ettirsin.

Erkeklerinizden iki şahidin şahid olmasını sağlayın.
Eğer iki erkek kimse olmuyorsa, o zaman, bir erkek kimse ve şahadetlerinden razı olacağınız iki kadını... ikisinden biri dalalete düşerse, o zaman, ikisinden birisi diğerine zikir ettirsin diye.
Şahidler davet edildikleri zaman kaçınmasınlar.
Sagir veya kebir, vadesine kadar onu yazmaktan sem etmeyin.

Bu, ALLAH'ın indinde en kıst olandır ve şahadet için akvamdır ve rayb etmemeniz için ednadır.
Ancak aranızda devr etmeye hazır olan ticaret ise, o zaman, bunu ketb etmemeniz size cünah değildir.
Bey' ettiğinizde de şahid edinin.

Katib ve şahidler darr edilmesin.
Eğer böyle yaparsanız, artık muhakkak o, sizin için füsuk olur.
ALLAH'a ittika edin. ALLAH sizi alim ediyor.
ALLAH herşeye alimdir.

3. ALİ İMRAN / 195

Ardından Rabbleri, onlara isticab etti.
Muhakkak ki BEN, sizden, erkek veya dişi, amil olanın amelini zayi etmem. Bazınız bazınızdansınız (birbirinizdensiniz).
Artık,
hicret edenler...
ve diyarlarından ihrac edilenler...
ve BEN'im sebilimde eza edilenler...
ve katl edenler...
ve katl olanlar...
ALLAH indinden sevab olarak,
kesinlikle onların seyyielerine kafir olacağım
ve kesinlikle onları altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil edeceğim.
Sevabların hüsn olanı, ALLAH'ın indindedir.

4. NİSA / 66

Şayet BİZ onlara... "kendi nefslerinizi katl edin" veya "diyarlarınızdan ihrac olun" diye ketb etmiş olsaydık, içlerinden birazı dışında buna fail olmazlardı.

Şayet kendilerine vaaz edilene fail olsalardı elbette kendileri için hayrlı ve daha şedid tesbit edilmiş olurdu.

5. MAİDE / 52

Artık, kalblerinde maraz olanların,
"Bize, daire isabet etmesinden haşy ediyoruz." diyerek seri olduklarını görürsün.
Gerekir ki (belki)… ALLAH, fetih ile veya indinden emir ile verir... ve ardından onlar, nefslerinde sırr ettikleri şeylere nadimler oluverirler.

6. ENAM / 32

Dünya hayatı, ancak, laib ve lehvdir!
Elbette dar-ul ahiret, ittika edenler için hayrdır. Artık akıl etmez misiniz?

6. ENAM / 127

Onlar için, Rabblerinin indinde "dar-us selam" vardır.
O, amel etmiş oldukları şey ile onlara veliy olur.

6. ENAM / 135

De ki:
"Ey kavmim!
İmkanınız kadar amel edin! Muhakkak ben de amel ediyorum. Artık yakında, darın akibetinin kimin olacağına alim olacaksınız!"
Muhakkak onlar… zalimler, felaha ulaşamazlar!

7. ARAF / 78

Ardından onları, recf ahz etti. Artık darlarında, cesmler oluverdiler!

7. ARAF / 91

Ardından onları, recf ahz etti… ve ardından darlarında, cesmler oluverdiler!

7. ARAF / 145

Meviza edilen her şeyi...
ve her şeyin tafsilatını...
levhalarda ketb ettik.
"Artık bunları kuvvetle ahz et!... Kavimine de, ahsen ile ahz etmelerini emir et!
Fasıkların darını size göstereceğim!"

7. ARAF / 169

Artık, onların hilafında, kitaba varis olan halef... bu ednanın arız olanını ahz ediyor... ve
"(nasıl olsa) bize gafur olunacak" diyorlar.
Eğer mislinde bir arız daha verilse, onu da ahz ederler...!
Onlara, ALLAH üzre hakk dışında kavil etmeyeceklerine, kitab misakı ahz edilmemiş miydi!?... onda olanı ders etmemişler miydi!?
İttika edenler için dar-ul ahiret hayrdır. Akıl etmiyor musunuz?

8. ENFAL / 47

Betar olarak…
ve nasa riya ederek…
ve ALLAH sebilinden sadd ederek… diyarlarından ihrac olanlar gibi olmayın.
ALLAH, amel ettikleri şey ile muhittir.

9. TEVBE / 98

Arablardan, infak ettiklerini magrem ittihaz edenler, size daireler olmasını tarabbus ederler.
Sui daireler onların üzerinedir!
ALLAH, semidir, alimdir.

10. YUNUS / 25

ALLAH, "dar-us selam'a" davet eder.
Dilediği kimseyi de sırat-ı mustakime ihda eder.

11. HUD / 65

Ardından onu akar ettiler.
Ardından dedi ki:
"Darınızda üç yevm metalanın. Bu kizb edilemeyecek vaaddir."

11. HUD / 66-67

Ardından emrimiz geldiğinde...
Salih'i ve onunla beraber iman edenleri, KENDİMİZDEN rahmet ile yevme-izinin hizyinden necat ettik.
Muhakkak ki Rabbin… O, kaviydir, azizdir.
ve zalimleri sayha ahz etti... ve ardından diyarlarında, cesmler oluverdiler!

11. HUD / 94

Emrimiz geldiğinde,
Şu'ayb'ı ve beraberinde iman edenleri, KENDİMİZDEN rahmetle necat ettik.
Zalimleri sayha ahz etti… ve ardından diyarlarında, cesmler oluverdiler.

12. YUSUF / 109

Onlara senden önce, ancak, karye ehlinden kendilerine vahy ettiğimiz erkek kimseler irsal ettik.
Arzda seyir ederek… öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmezler mi!?
İttika edenler için, dar-ul ahiret elbette/kesinlikle hayrdır.
Akıl etmiyor musunuz!?

13. RAD / 19-20-21-22

Rabbinden sana inzal edilenin hakk olduğuna alim olan... kör olan kimse gibi midir!?
Muhakkak... ancak,
ALLAH'a ahdlerine vefa eden...
ve de misakı nakz etmeyen…
ve ALLAH'ın vasl olunmasını emir ettiği şeylere vasl olan...
ve Rabblerine haşy eden...
ve sui hesabtan korkan...
ve Rabblerinin vechine ibtiga ederek sabır eden...
ve salat ikame eden...
ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, sırr olarak ve alenen infak eden...
ve hasene ile seyyieyi dar eden...
(ulu-l elbab) lübb sahibleri tezekkür edebilir.
İşte onlar... darın ukbası onlarındır!

13. RAD / 24

Sabır ettiğiniz şey ile size selam olsun!
Artık darın ukbası... ne de naimdir.

13. RAD / 25

Misak vermelerinin sonrasında ALLAH'a ahdlerini nakz edenler...
ve kendisine vasl olunmasını ALLAH'ın emir ettiği şeyi kata edenler...
ve arzda fesad çıkaranlar...
işte onlar... Lanet onlaradır! Darın suisi onlaradır!

13. RAD / 31

"Dağları seyir ettirebilen... veya arzı kata ettirebilen... veya mevt olmuşlara kelime ettirilebilen bir Kur'an olsaydı ya!..."
Bilakis!
Emirler cemian ALLAH'ındır!

İman edenler... ALLAH'ın şayet dileseydi, nası cemian hidayete erdireceğine iyas olmadılar mı!

Kafirler, sanat ettikleri şeyler ile... ALLAH'ın vaadi gelinceye kadar...
kendilerine karia isabet ettirmeye...
veya darlarından karib olarak hulul ettirmeye...
zeyl ederler (ara vermeden devam ederler).

Muhakkak ki ALLAH, vaad ettiğine hilaf etmez!

13. RAD / 42

Onların öncesinden olanlar da kat'iyyetle mekr etmişlerdi! Artık mekrler cemian ALLAH'ındır.
O, bütün nefsin kesb ettiği şeylere alimdir. Kafirler de darın ukbasının kimin olduğuna alim olacaklar!

14. İBRAHİM / 28-29

ALLAH'ın nimetini, küfre bedellendireni görmedin mi?
Onlar; kavimlerini bevar darına, saly edecekleri cehenneme hall ederler.
Ne beis karardır!

16. NAHL / 30

İttika edenlere,
"Rabbinizin inzal ettiği nedir?"
denildiğinde, derler ki:
"Hayr!"

Ahsen olanlar için bu dünyada haseneler vardır… ve kesinlikle (onlar için), dar-ul ahiret de hayrdır.
Muttakilerin darı, elbette naimdir.

17. İSRA / 5

Ardından… bu ikisinden ilkinin vadesi geldiği zaman, sizin üzerinize... BİZ'im VARLIĞIMIZA abd olan, beis şedid sahibleri baas ettik… ve ardından onlar, diyarınızın hilalini cevs ettiler.
Vaad edilen, fiil edildi!

22. HACC / 39-40

Kendilerine zulüm edildi diye... katle uğrayanlara izin verildi... ki onlar;
hakk gayrısında; sadece "Rabbimiz ALLAH'tır" demelerinden ötürü diyarlarından ihrac edildiler.
Muhakkak ki ALLAH, onlara nasr üzre elbette/kesinlikle kadirdir.

Şayet ALLAH, nasın bazısını bazısı ile def etmeseydi... içlerinde ALLAH'ın isimlerinin içinde çokça zikir edildiği... manastırlar ve kiliseler ve havralar ve mescidler elbette/kesinlikle hedm edilirdi.
ALLAH, KENDİSİNE nasr edene, elbette/kesinlikle nasr eder.
Muhakkak ki ALLAH, elbette/kesinlikle kaviydir, azizdir.

28. KASAS / 37

Musa dedi ki:
"İndinden huda ile gelen kimseye… ve darın akibetinin kime olduğuna Rabbim alimdir.
Muhakkak onlar... zalimler, felaha ulaşamazlar!"

28. KASAS / 77

"ALLAH'ın sana verdiği şeylerde, dar-ul ahireti ibtiga et!... Dünyadan nasibini de unutma!
ALLAH'ın ahseni gibi ahsen ol!
Arzda fesad ibtiga etme!
Muhakkak ki ALLAH, müfsidlere muhabbet duymaz!"

28. KASAS / 81

Ardından onu, darı ile arza hasf ettik!
Artık... ALLAH'ın gayrısında, fieden ona nasr edecek yoktu... ve o, nasr edilenlerden olmadı!

28. KASAS / 83

İşte dar-ul ahiret... onu, arzda, ulüvv ve fesad irade etmeyen kimselere kılarız.
Akibet, muttakiler içindir.

29. ANKEBUT / 37

Onu kizb ettiler… ve ardından onları recf ahz etti. Artık darlarında, cesmler oluverdiler.

29. ANKEBUT / 64

Bu dünya hayatı, ancak, lehv ve laibdir.
Muhakkak dar-ul ahiret… elbette/kesinlikle o, hayevandır.
Keşke alim olsalardı.

33. AHZAB / 18-19

ALLAH içinizden,
avk edenlere...
ve kardeşlerine "Haydi! Bize lemm edin" diyenlere...
kat'iyyetle alim oldu!
Onlar... size şuhh olarak, sadece, beise pek az gelirler!
Ardından, korku geldiğinde... onların, üzerleri mevtten gışa olmuş gibi aynlarını devr ederek sana nazar ettiklerini görürsün.
Ardından korku zehab olunca, hayr üzre şuhh olarak, hadid lisan ile sizi selk ederler.
İşte onlar iman etmediler... ve artık, ALLAH onların amellerini habt etti.
Bu, ALLAH'a yesir olandır.

33. AHZAB / 26-27

Kitab ehlinden, onlara zahir olanları…
sayasilerinden inzal etti…
ve kalblerine rub kazf etti.
Ferikini katl ediyor, ferikini esir ediyordunuz.
Onların arzlarına... ve diyarlarına... ve mallarına... ve henüz vatı olmadığınız arza... sizi varis etti.
ALLAH, herşeye kadir olandır.

33. AHZAB / 29

"Eğer ALLAH'ı ve Rasulünü ve dar-ul ahireti irade edenler olduysanız... artık muhakkak ki ALLAH, içinizden muhsin olanlar için azim ecir idad etmiştir."

35. FATIR / 35

"O, fazlından, kaim olunacak dara bizi hallendirendir.
BİZ'e orada nasab (yorgunluk) mess olmaz. BİZ'e orada lügub mess olmaz."

38. SAD / 46

Muhakkak ki BİZ onları, darı zikir etmenin halisliği ile ihlaslı kıldık.

40. MUMİN / 39

"Ey kavmim!
Muhakkak bu dünya hayatı, ancak, metadır.
Muhakkak ahiret… orası, karar darıdır."

40. MUMİN / 52

Yevmde mazeretleri, zalimlere menfaat vermez.
Lanet onlar içindir. Darın suisi onlar içindir.

41. FUSSİLET / 28

Böyledir!...
ALLAH düşmanlarının cezası, nardır.
Onlar için orada, ayetlerimizi cahd etmiş olmalarına ceza olarak, ebedi dar vardır.

48. FETİH / 6

Münafık erkeklere ve münafık kadınlara...
ve ALLAH'a zani olan müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara...
azab etmesi içindir.
Sui zannları, kendilerine sui olarak daire eder (döner gelir).
ALLAH,
onlara gazab verir
ve onları lanetler
ve onlara cehennem idad eder.
Ne beis masirdir!

59. HAŞR / 2

Kitab ehlinden kafirleri, haşrın evveli için diyarlarından ihrac eden O'dur.
Siz onların ihrac olacaklarını zann etmemiştiniz. Onlar da, ALLAH'tan, hısnlarının kendilerine mani olacağını zann etmişlerdi.
Ardından ALLAH, ihtisab etmedikleri cihetten onlara geldi. Kalblerinde rub kazf etti... evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriye harab ettiler.
Artık, ibret alın, ey basar sahibleri!

Medine civarında yaşayan Beni Nadir kabilesi, Hayber yahudilerinden Beni Kureyza gibi büyük bir kabile idi. Bu iki kabileye, Kahin b. Harun soyundan geldikleri için "Kahinan" denirdi. Kabilenin reisi olan Ka'b b. Eşref, evlendiği gün kendi evinde katledilince, kabile halkının kalbine korku düştü.
Kendileri için sağlam ve yüksek binalar inşa etmiş olan Beni Nadir kabilesi, Allah Rasulü ile yaptıkları anlaşmaya uymadıkları için, Hicretin dördüncü senesinde Medine'den sürgün edildiler.
59. HAŞR / 8

ALLAH'tan fazl ve rıdvan ibtiga ederken… ve ALLAH'a ve Rasulüne nasr ediyorken… diyarlarından ve mallarından ihrac edilen muhacirlerin fakirleri içindir!
İşte onlar, sadık olanlardır.

59. HAŞR / 9

Önceden iman ederek, bu dara tebevvü edenler... kendilerine hicret edenlere muhabbet duymaktadır. Onların sadrında, verdikleri şeylerden hacet vecd olmaz.
Şayet kendilerine hass olsa bile... onların nefsleri üzre eser ederler.
Nefsini şuhhdan vaky eden kimse... işte onlar, felaha ulaşanlardır.

60. MUMTEHİN / 8

ALLAH, size…
din hakkında sizinle kıtal etmeyenlere…
ve sizi diyarınızdan ihrac etmeyenlere…
teberru etmenizi ve onlara kıst olmanızı nehy etmez!
Muhakkak ki ALLAH, muksitlere muhabbet duyar.

60. MUMTEHİN / 9

Muhakkak ki ALLAH sizi... ancak,
din hakkında sizinle kıtal edenleri...
ve sizi diyarınızdan ihrac edenleri...
ve sizin ihrac edilmenize zıhar edenleri…
tevella etmekten nehy eder!
Onlara tevella eden kimse... artık işte o... o, zalimlerdendir.

71. NUH / 26

Nuh dedi ki:
"Rabbim!
Arzda kafirlerden deyyar vezr etme!"

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.