İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ H!DY ❞ kökünden türeyen kelimeler... 16 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox Hâdî Hadiy Hudat Hevadî Hidat hediye Hedaya Hedy Hidayet Huda Huda ihda ihdaiyye ihtida istihda' Mehdi Mihda Muhdî Muhtedî Mustehdî Temehdi
xoxox
ه د ي H!DY
Hâdî
Hadiy
ه د ي H!DY

Hidayete ermiş. Mürşid. Rehber, delil. Hidayet yolunu gösteren. Hidayete, doğruluğa eriştiren. Önde giden.
El Hadi : Hayatın teşekkül etmesi. Bomboş bir hayatın teşekkül etmiş hali. Hidayete erdiren

DuruMeal'de toplam 11 kayıtta geçiyor.
Çğl.HudatÇğl.HevadîÇğl.Hidat
hediye
ه د ي H!DY

Karşılık beklemeksizin verilen, armağan. Kurban edilebilecek hayvan, kurbanlık.

DuruMeal'de toplam 2 kayıtta geçiyor.
Çğl.Hedaya
Hedy
ه د ي H!DY

Rıza veya keffaret olarak, Harem-i Şerif'e götürülen veya kendisi veya parası gönderilen kurbanlık hayvan.

DuruMeal'de toplam 5 kayıtta geçiyor.
Hidayet
ه د ي H!DY

Yakışan şeyi hediye etmek. Doğruluk. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek.

DuruMeal'de toplam 45 kayıtta geçiyor.
Huda
Huda
ه د ي H!DY

Doğruluk. Hidayeti, doğru olanı, yakışanı göstermek.

DuruMeal'de toplam 74 kayıtta geçiyor.
ihda
ه د ي H!DY

İman ve İslâmiyet yolunu göstermek. Hidayete eriştirmek. Doğru yola götürmek. Allah rızasına uyan yola girmesine vesile olmak. Hediye etmek. Armağan yollamak.

DuruMeal'de toplam 94 kayıtta geçiyor.
ihdaiyye
ه د ي H!DY

Hediye etme vesilesiyle yazılan yazı.

ihtida
ه د ي H!DY

Hidayet edilmek. Doğru yola erdirilmek.

DuruMeal'de toplam 35 kayıtta geçiyor.
istihda'
ه د ي H!DY

İrşad ve hidâyet istemek. Hak, hakikat, imân ve İslâmiyet yolunu istemek.

Mehdi
ه د ي H!DY

Hidâyete eren veya hidayete vesile olan.

Mihda
ه د ي H!DY

İçine hediye konulan kap.

Muhdî
ه د ي H!DY

Hediye veren. Hediye gönderen. İhda eden. Hidayete getiren. Hidayete vesile olan.

Muhtedî
ه د ي H!DY

Hidayete ermiş olan. Doğru yolu seçen. Hak dinine girmiş olan.

DuruMeal'de toplam 19 kayıtta geçiyor.
Mustehdî
ه د ي H!DY

Hak yolu, doğru yolu, müslümanlık yolunu isteyen.

Temehdi
ه د ي H!DY

Mehdilik dâvasında bulunma, mehdilik dâvasına kalkışma.

1. FATİHA / 6-7

Bize,
sırat-ı mustakimi...
gazaba uğramışların ve dalalette olanların gayrısındaki... kendilerini nimetlendirdiğin kimselerin sıratını...
hidayet eyle.

2. BAKARA / 2-3-4-5

Bu kitab, hakkında rayb olmayandır.
Gayba iman eden...
ve salat ikame eden...
ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak eden...
ve sana inzal edilene ve senin öncenden inzal olana iman eden...
ve ahiretlerine ikna olmuş...
muttakiler için hudadır.

İşte onlar, Rabblerinden huda üzredirler.
İşte onlar, felaha ulaşanlardır.

2. BAKARA / 2-3-4-5

Bu kitab, hakkında rayb olmayandır.
Gayba iman eden...
ve salat ikame eden...
ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak eden...
ve sana inzal edilene ve senin öncenden inzal olana iman eden...
ve ahiretlerine ikna olmuş...
muttakiler için hudadır.

İşte onlar, Rabblerinden huda üzredirler.
İşte onlar, felaha ulaşanlardır.

2. BAKARA / 16

İşte o, huda ile dalalet iştira edenler… artık onların ticaretinde rabih yoktur!... ve onlar mühtedi olmazlar.

2. BAKARA / 26-27

Muhakkak ki ALLAH, mesel darb etmekten istihya etmez!
Bazen, bir sivrisineği...
ve hatta bazen, onun fevkinde olanı...
ya da hatta... iman eden... ve ardından hakk olanın Rabblerinden olduğuna alim olanları...
ve hatta... kafir olan... ve ardından "bu mesel ile ALLAH ne irade etti?" diyenleri.

Çoğunu bunlarla dalalete düşürür... ve çoğunu bunlarla ihda eder.

Bunlarla dalalete düşürdükleri, sadece...
misaklarından sonra ALLAH'ın ahdini nakz eden...
ALLAH'ın, vasl olunmasını emir ettiği şeyi kata eden...
ve arzda fesad çıkaran...
fasıklardır!
İşte onlar hüsranda olanlardır.

2. BAKARA / 38-39

Dedik ki:
"Ondan cemian hebt olun!
Size BEN'den huda verildiğinde... hemen hudaya tabi olan kimseler… artık onlara korku yoktur... ve onlar hüzünlenmezler.
Kafirler ve ayetlerimize kizb edenler ise... işte onlar, nar ashabıdır... onlar orada ebedidirler."

2. BAKARA / 53

Ola ki ihtida olursunuz diye... Musa'ya kitab ve furkan vermiştik!

2. BAKARA / 70

Dediler ki:
"Bizim için Rabbini davet et. Onun ne olduğunu beyan etsin. Dişi sığır bize teşbih edilsin.
Muhakkak biz, inşALLAH, elbette muhtedileriz."

2. BAKARA / 97

Cebraile düşman olan kimselere de ki:
"Muhakkak o, onu…
onların elinin arasında olana musaddık olarak...
ve huda olarak...
ve mu'minler için buşra olarak...
senin kalbine ALLAH'ın izniyle inzal etti."

2. BAKARA / 120

Sen onların milletine tabi oluncaya kadar... ne yahudiler ne de nasraniler senden razı olmazlar.
De ki:
"Muhakkak ki ALLAH'ın hudası... huda budur!"
Eğer gerçekten sen, ilimden sana verilenin ardından onların hevalarına tabi olursan... kesinlikle sana ALLAH'tan veliy de... nasır da olmaz.

2. BAKARA / 135

Diyorlar ki:
"Hadu veya nasrani olun ki, ihtida olun."
De ki:
"Bilakis!
Hanif İbrahim'in milleti!...
O, muşriklerden olmadı!"

2. BAKARA / 137

Eğer sizin iman ettiğinize… onlar da misli ile iman ederlerse… artık ihtida olmuş olurlar...
Eğer tevella ederlerse… artık, muhakkak onlar, ancak, şikak içindedirler.
Artık, ALLAH, onlara karlı sana kafi olacaktır. O, semidir, alimdir.

2. BAKARA / 142

Nasdan bazı sefihler diyecekler ki:
"Üzerine oldukları kıblelerinden onları tevella ettiren nedir?"
De ki:
"Şark tarafı da… garb tarafı da ALLAH'ındır!
Dilediğini sırat-ı mustakime ihda eder."

2. BAKARA / 143

Böyledir!...
Sizi...
nasa şahidler olmanız için...
ve Rasulün de size şahid olması için...
vasat ümmet kıldık.

Akabı üzre inkılab edenlerden Rasule tabi olanlara alim olmamız için... üzerine olduğunuz kıbleyi kıldık. Bu, ALLAH'ın hidayet ettiklerinden başkasına elbette kebir gelir.

ALLAH sizin imanınızı zayi edecek değildir.
Muhakkak ki ALLAH, nasa, elbette rauftur, rahimdir.

2. BAKARA / 150

Nereden ihrac olsan… artık vechine, mescid-i haram şatrını veliy ettir!
Nerede olursanız olun… nasa sizin üzerinize bir hüccet olmaması için... artık vechinize onun şatrını veliy ettirin!

Onlardan zalim olanlar müstesna... artık onlara haşy etmeyin!... üzerinize nimetimi tamam etmem için... BANA haşy edin!... umulur ki ihtida olursunuz.

2. BAKARA / 155-156-157

BİZ sizi elbette...
korkutucu şeyler ile…
ve açlık ile...
ve mallardan ve nefslerden ve semerelerden naks ile...
belv etmekteyiz.

Sabır edenleri ibşar et! …


… ki onlar, kendilerine musibet isabet ettiğinde:
"Muhakkak biz, ALLAH'a aitiz... ve muhakkak O'na rücu ediciyiz!" diyenlerdir.

İşte onlar... Rabblerinden salatlar ve rahmet onların üzerinedir.
İşte onlar… onlar mühtedilerdir.

2. BAKARA / 159-160

Muhakkak... nasa, kitabta beyan ettiğimiz şeylerin ardından... beyyinelerden ve hudadan inzal ettiğimiz şeyleri ketm edenler... işte onlara...
ALLAH, onlara lanet eder!
Lanet ede(bile)nler de onlara lanet eder!

Tevbe edenler
ve ıslah olanlar
ve beyan edenler
müstesna!... artık işte onlar... onlara BEN de tevbe ederim.
Tevvab, rahim BEN'im!

2. BAKARA / 170

Onlara
"ALLAH'ın inzal ettiğine tabi olun!" denildiğinde, derler ki:
"Bilakis!
Biz ata-babalarımızı üzerine lafi olduğumuz şeye tabi oluruz."
Ya, ata-babaları hiç bir şeye akıl edemeyen ve de ihtida olamayan olmuşlarsa...!?

2. BAKARA / 174-175-176

Muhakkak, ALLAH'ın kitabtan inzal ettiklerini
ketm edenler...
ve ona az bir semen iştira edenler...
işte onlar... batınlarında, ancak, nar yerler!

Kıyamet yevminde... ALLAH,
onlara kelime ettirmez!
onlara tezkiye ettirmez!
ve onlara elim azab vardır!

İşte onlar...
huda ile dalaleti...
ve mağfiret ile azabı...
iştira edenler... artık onlar, nara nasıl sabır ederler!?

Bunlar... ALLAH'ın, kitabı bi-hakkın inzal etmesi iledir!
Muhakkak kitab hakkında ihtilafa düşenler, kesinlikle baid şikak içindedirler.

2. BAKARA / 185

Nas için huda...
ve hudadan beyyineler...
ve furkan...
olan Kur'an'ın inzal olduğu Ramazan şehri... artık, sizden bu aya şahid olan kimse... oruç tutsun!
Mariz olan veya sefer üzre kimseler... artık yevmlerin iddeti kadar sonradandır...

ALLAH...
iddeti tekmil etmeniz için...
ve size hidayet verdiği şeye ALLAH'ı kebirlemeniz için...
size yusr irade eder, size usra irade etmez... umulur ki şükür edersiniz.

2. BAKARA / 196

Hacc ve umreyi ALLAH için tamam edin.
Eğer hasr olursanız... artık hedyden müsteyser olan!
Hedy, hill yerine iblağ oluncaya kadar reislerinizi traş etmeyin.
İçinizden mariz olan veya başında bir eza bulunan olursa... artık oruç veya sadaka veya nesike olarak fidye...
Emin olmanızın ardından hacca kadar umreden metalanmak isteyen kimse... artık hedyden kolayına geleni...
Vecd olamayan kimse... artık üç yevm haccda ve yedi yevm rücu ettiğinde oruç tutar... işte böyle kamil olarak aşr olur.

Bu, ehli, Mescid-i Haram'da hazır olmayan kimseler içindir. ALLAH'a ittika edin ve ALLAH'ın ikabının şedid olduğuna alim olun!

2. BAKARA / 198-199

Rabbinizden fazl ibtiga etmeniz size cünah değildir.

Arafattan ifaza olduğunuzda... artık, Meş'ar-ül Haram indinde ALLAH'ı zikir edin!... Size hidayet ettiği gibi O'nu zikir edin!... muhakkak siz, onun öncesinde... kesinlikle dall olanlardınız!

Sonra, nasın ifaza olduğu yerden ifaza olun!... ve ALLAH'a istiğfar edin!
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

2. BAKARA / 213

Nas, vahid ümmet idi... ve ardından ALLAH, ibşar eden ve inzar eden Nebiler baas etti.
Nas arasında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerde hüküm vermeleri için... onlarla beraber bi-hakkın kitab inzal etti.

Kendilerine gelen beyyinelerin ardından... onun hakkında ihtilaf etmeleri... ancak, aralarında bagy ederek (sebebiyle) olur.
Ardından ALLAH, iman edenlere... hakk olandan hakkında ihtilaf ettikleri şeye... KENDİ izni ile hidayet eder.

ALLAH, dilediği kimseyi sırat-ı mustakime ihda eder.

2. BAKARA / 258

ALLAH kendisine mülk verdi diye... Rabbi hakkında İbrahim'le hacc edeni görmedin mi!?

İbrahim demişti ki:
"Hayy eden ve mevt eden benim Rabbimdir"
O da:
"Ben de hayy eder ve mevt ederim"
demişti.
İbrahim;
"Muhakkak ki ALLAH, güneşi şark tarafından verir. Artık sen onu, garb tarafından getir bakalım"
dediğinde... ardından kafir, büht etmişti.

ALLAH, zalimlerin kavimini ihda etmez.

2. BAKARA / 264

Ey iman edenler!
Mallarını nasa riya olarak infak edenler...
ve ALLAH'a ve ahir yevmine iman etmeyenler...
gibi... minnet ve eza ile sadakatinizi batıl etmeyin.

Artık onun meseli;
üzerinde turab olan... ve ardından, ona vabil isabet eden... ve ardından, sald haline terk olan... safva meseli gibidir.

Onlar, kesb ettikleri şeylere ikdar edemezler.
ALLAH, kafir kavimleri ihda etmez.

2. BAKARA / 272-273

Onların hudası senin üzerine değildir. Fakat, ALLAH dilediği kimseyi ihda eder.

Hayrdan infak ettiğiniz şey...
artık o, kendi nefsleriniz içindir. Siz, ALLAH'ın vechini ibtiga etmekten başka infak edemezsiniz!

Hayrdan...
ALLAH sebilinde hasr olan...
ancak, arzda darb etmeye istitaat edemeyen...
teaffüf olmalarından ötürü, cahillerin ganiy olarak hesab ettiği...
fakirler için infak ettiğiniz şeyler... zulüm edilmeden size vefa edilir!

Sen, onlara simaları ile arif olursun... onlar nasa ilhaf ederek sail olmazlar.

Hayr olandan infak ettiğiniz şeyler...
artık muhakkak ki ALLAH, ona alimdir.

3. AL-İ İMRAN / 3-4

Onların ellerinin arasındakine musaddık olan kitabı, sana bi-hakkın inzal etti.
Tevrat ve İncil'i nas için huda olarak önceden inzal etmişti. Furkanı da inzal etmişti.

Muhakkak, ALLAH'ın ayetlerine kafir olanlar... onlara şedid azab vardır.
ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

3. ALİ İMRAN / 8

"Rabbimiz!
Bizi hidayete erdirdiğinden sonra kalblerimizi zeyg etme!
Bize, SEN'in VARLIĞINDAN rahmet vehb eyle.
Muhakkak ki SEN, vehhabsın."

3. ALİ İMRAN / 20

Ardından seninle hacc ederlerse... artık de ki:
"Ben vechimi ALLAH'a silm ettim... ve bana tabi olanlar da!..."
Kitab verilenlere ve ümmilere de ki:
"Siz de silm ettiniz mi?"
Eğer silm ettilerse, artık kat'iyyetle ihtida olmuşlardır.
Eğer tevella ederlerse, artık muhakkak senin üzerine olan ancak belağdır.
ALLAH, kendisine abd olanlara basirdir.

3. AL-İ İMRAN / 72-73-74

Kitab ehlinden bir taife dedi ki:
"İman edenlere inzal olana, gündüz vechinde iman edin ve ahirinde kafir olun. Ola ki onlar da rücu ederler.
Siz, kendi dininize tabi olandan başkasına sakın iman etmeyin."

De ki:
"Muhakkak huda, ALLAH'ın hudasıdır!"

Size verilen şeyin mislinin birinize verileceğine veya Rabbinizin indinde size hacc edecekleri konusunda...

De ki:
"Muhakkak fazl ALLAH'ın eli iledir.
Onu dilediğine verir. ALLAH, vasidir, alimdir.
Rahmeti ile dilediği kimseye hass kılar.
ALLAH, azim fazl sahibidir."

3. ALİ İMRAN / 86

İman etmelerinin ardından kafir olan bir kavmi, ALLAH nasıl olur da ihda eder!
Kendilerine verilen beyyinelerle, Rasulün hakk olduğuna şahid olmuştu onlar!
ALLAH, zalimler kavmini ihda etmez!

3. ALİ İMRAN / 96

Muhakkak, nas için vaz edilen "evvel beyt", elbette mubarek Mekke'dekidir.
O, alemler için hudadır.

3. ALİ İMRAN / 101

Nasıl küfür edersiniz siz!
Siz…!
Size ALLAH'ın ayetleri tilavet ediliyor!
O'nun Rasulü kendinizde!
ALLAH'a i'tisam eden kimse… artık o, kat'iyyetle sırat-ı mustakime hidayet edilmiştir!

3. ALİ İMRAN / 103

ALLAH'ın habline cemian mu'tasım olun!
Tefrik olmayın!
ALLAH'ın üzerinize nimetini zikir edin!

Siz düşman olmuştunuz da ardından kalblerinizin arasına ülfet etmişti... ve ardından onun nimeti ile kardeş oluvermiştiniz. Nardan bir hufrenin (çukur) (şefe) kenarında idiniz ve ardından sizi ondan inkaz etmişti.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder... umulur ki ihtida olursunuz.

3. ALİ İMRAN / 138

Bu, nas için beyandır. Muttakiler için huda ve mevizadır.

4. NİSA / 26

ALLAH,
size beyan etmeyi…
ve sizi, sizden öncekilerin sünnetlerine ihda etmeyi…
ve size tevbe etmeyi...
irade eder.
ALLAH alimdir, hakimdir.

4. NİSA / 51

Kendilerine kitabtan nasib verilmiş olanları görmüyor musun!?
Onlar, "cibt" ve "tagut"a iman etmekteler!... ve kafirler için;
"Bunlar, iman edenlerden, sebil olarak daha hidayetlidir." demekteler!

4. NİSA / 68

Kesinlikle onları sırat-ı mustakime hidayet ederdik.

4. NİSA / 88

Size ne oldu da… münafıklar hakkında iki fie oldunuz?

ALLAH, kesb ettikleriyle onları reks etmiştir.
ALLAH'ın daha dall ettiği kimsenin ihda olmasını mı irade ediyorsunuz?
ALLAH'ın dall ettiği kimse... artık onu sebile vecd edemezsiniz.

4. NİSA / 98

Hileye itaat etmeyen erkeklerden ve kadınlardan ve velidlerden istizaf edilmiş olanlar ve sebile ihtida olamayanlar müstesnadır.

4. NİSA / 115

Kendisine huda beyan olmasının ardından Rasule şikak eden ve mu'minlerin sebilinden gayrısına tabi olan kimse… onu tevella ettiğine veliy ederiz ve onu cehenneme saly ederiz. Ne sui masirdir.

4. NİSA / 137

İman eden sonra kafir olan, sonra yine iman edip sonra yeniden kafir olan, sonra da küfürde ziyade olanlar... ALLAH, onlara gafur olacak değildir. Onlar sebile ihda edilmez.

4. NİSA / 168-169

Muhakkak kafir olanlar ve zalim olanlar... ALLAH, onlara gafur olacak ve de onları, içinde ebedi olacakları cehennem tarıkından başka tarıka ihda edecek değildir.
Bu, ALLAH'a yesir olandır.

4. NİSA / 175

ALLAH'a iman eden ve O'na ismetli olanlar… artık onları, kendisinden rahmetine ve fazlına dahil edecek ve onları sırat-ı mustakime ihda edecektir.

5. MAİDE / 2

Ey iman edenler!
ALLAH'ın şiarına...
ve haram aya...
ve hedyeye...
ve kıladelere...
ve Rabblerinden fazl ve rıdvan ibtiga ederek Beyt-i Haram'a iman edenlere...
halel getirmeyin.

Helal olduğunuzda (ihramdan çıktığınızda), artık sayd edebilirsiniz.
Sizi Mescid-i Haram'dan sadd etmelerinden... düşmanlıklarından ötürü kavme karşı olan şaniniz, sakın ola size cürüm işletmesin!
Birr ve takva üzere avn edişin.
İsm ve düşmanlık üzre avn edişmeyin!
ALLAH'a ittika edin.
Muhakkak ki ALLAH'ın, ikabı şedidtir.

5. MAİDE / 15-16

Ey kitab ehli!
Size Rasulümüzü kat'iyyetle kıldık!
O, kitabtan sizin hafy ettiklerinizin çoğunu size beyan etmektedir... ve de çoğunu afv etmektedir.
ALLAH'tan size, kat'iyyetle nur ve mübin kitab kılınmıştır!
ALLAH, KENDİ rıdvanına tabi olanları...
onunla, selam sebillerine ihda eder.
ve KENDİ izni ile zulmetlerden nura ihrac eder.
ve sırat-ı mustakime ihda eder.

5. MAİDE / 44

Muhakkak, içinde huda ve nur olan Tevrat'ı, BİZ inzal ettik.
ALLAH'ın kitabından istihfaz ettikleri ve üzerine şahid oldukları şeyle...
silm olan Nebiler...
ve rabbaniler...
ve habrlar...
hadüler için hüküm veriyorlardı.

Artık... nasdan haşy etmeyin... BEN'den haşy edin!... Ayetlerim ile az bir semen iştira etmeyin!
ALLAH'ın inzal ettiği şey ile hukm etmeyen kimse... artık işte o... onlar kafirdir.

5. MAİDE / 46

Tevrattan elinin arasındakine musaddık olarak Meryem oğlu İsa ile eserleri üzre kafv ettik.

Ona, içinde huda ve nur olan ve Tevrattan ellerinin arasındakine musaddık olan, huda ve muttakiler için meviza olan İncil'i verdik.

5. MAİDE / 51

Ey iman edenler!
Yahudileri ve nasranileri veliyler olarak ittihaz etmeyin. Onların bazısı bazısına (birbirine) veliydir.
Sizden onlara tevella eden… artık muhakkak, o da onlardandır.
Muhakkak ki ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

5. MAİDE / 67

Ey Rasul!
Rabbinden sana inzal edileni tebliğ et. Eğer buna fail olmazsan, O'na risaletini baliğ etmemiş olursun. ALLAH, nasdan, sana asımdır.
Muhakkak ki ALLAH, kafirlerin kavmini ihda etmez.

5. MAİDE / 95

Ey iman edenler!
Siz ihramlı oldukça, sayd katl etmeyin. Sizden taammüden katl eden kimse... artık ona, emrinin vebalini tatması için ceza;
KABE'ye baliğ olmak üzere, içinizden adil iki zatın hüküm edeceği, neamdan katl ettiği şey mislince hedydir...
veya miskine taam (miktarı) keffarettir...
veya buna muadil oruçtur.
Selef olmuş olanları ALLAH afv etmiştir.
İda eden kimse... ALLAH ondan intikam alır.
ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

5. MAİDE / 97

ALLAH,
Beyt-il Haram KABE'yi
ve haram ayları
ve hedyi
ve kıladeleri nas için kıyam kıldı.
Bu, sizin, semalarda olanlara ve arzda olanlara, ALLAH'ın alim olduğuna, alim olmanız içindir.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alimdir.

5. MAİDE / 104

Onlara, "ALLAH'ın inzal ettiğine ve Rasule gelin!" denildiğinde... onlar, "Ata-babalarımızı üzerinde vecd ettiğimiz şey bize hasbtır" derler.
Ata-babaları bir şeye alim değilse ve ihtida olamışsa da mı!?

5. MAİDE / 105

Ey iman edenler!
Nefsiniz üzere olun!
İhtida olduğunuzda... dall olan kimse size darr edemez!
Merciniz cemian ALLAH'adır… ve ardından, amel etmiş olduğunuz şey ile size haber verilir.

5. MAİDE / 108

Böyledir!...
Vechleri üzere şahadet ile gelmeleri veya yemin etmelerinin ardından, yeminlerinin redd edilmesinden korkmaları, ednadır.
ALLAH'a ittika edin!... ve O'nu işitin!
ALLAH, fasıkların kavmini ihda etmez!

6. ENAM / 35

Eğer onların iraz etmeleri sana kebir ise... arzda nafıka veya semada süllem ibtiga etmeye istitaat edebiliyorsan… haydi ayetler getir!... Şayet ALLAH dileseydi, onları elbette huda üzre cem ederdi.
Artık sakın, cahillerden olma!

6. ENAM / 56

De ki:
"Muhakkak ben... sizin, ALLAH'ın gayrısından davet ettiklerinize ibadet etmekten nehy olundum."

De ki:
"Ben sizin hevanıza tabi olamam!... o zaman kat'iyyetle dalalete düşmüş olurum!... ve ben, mühtedilerden olamam!"

6. EN'AM / 71-72

De ki:
"ALLAH'ın gayrısında bize menfaat sağlamayan ve bize darr etmeyen şeyleri mi davet edelim!
Ashabı, "Gel bize!" diyerek hudaya davet ettiği halde... şeytanların arzda istihva ettiği hayran gibi... ALLAH'ın bize hidayet vermesinden sonra akabımız üzre mi redd edelim!"

De ki:
"Muhakkak ki ALLAH'ın hudası... huda budur!

Biz,
salat ikame ederek...
ve ittika ederek...
Rabb-il alemine silm olmaya emir olunduk."

Kendisine haşr olacağınız O'dur!

6. ENAM / 77

Ardından kameri büzu olurken gördüğünde,
"Rabbim budur işte!"
dedi… ardından o efl olduğunda, dedi ki:
"Eğer Rabbim beni ihda etmezse, kesinlikle ben de dall kavimden olurum."

6. ENAM / 80

Kavmi onunla hacc etti. Dedi ki:
"Bana kat'iyyetle hidayet etmişken!... ALLAH hakkında benimle hacc mı ediyorsunuz?
Rabbimin dilediği şeylerden başka... sizin şirk koştuğunuz şeylerden korkmuyorum!
Rabbim ilmiyle herşeye vasidir…. tezekkür etmeyecek misiniz!"

6. ENAM / 82

İman edenler...
ve imanlarını zulüm ile ilbas etmeyenler…
emniyet işte onlarındır… ve onlar, mühtedilerdir.

6. ENAM / 84

Ona İshak'ı ve Yakub'u vehb ettik.
Hepsine hidayet ettik.
***Nuh'a da önceden hidayet etmiştik.***
Onun zürriyetinden Davud ve Süleyman ve Eyyub ve Yusuf ve Musa ve Harun'a da…

Böyledir!...
BİZ, muhsinleri cezalandırırız.

6. ENAM / 87

ve (bunların) ata-babalarından ve zürriyetinden ve kardeşlerinden (bazılarını da)…
Onları(n hepsini) ictiba ettik ve sırat-ı mustakime hidayet ettik.

6. ENAM / 88

Bu, ALLAH'ın hudasıdır!
KENDİSİNE ibadet edenlerden dilediğini, onunla ihda eder.

Şayet şirk koşarlarsa... amel etmiş oldukları şeyler kesinlikle kendilerinden habt olur!

6. ENAM / 90

İşte onlar, ALLAH'ın hidayet ettikleridir.
Artık onların hudasına iktida et!
De ki:
"Sizden buna karşı ecir sual etmiyorum. O, sadece, alemlere zikirdir."

6. ENAM / 91

"ALLAH, beşere birşey inzal etmedi" diyerek... O'nun kadrini hakk olarak ALLAH'a kaderleyemediler!

De ki:
" Musa'nın nasa, onunla nur ve huda verdiği...
kırtas haline getirip ibda ettiğiniz...
ne var ki çoğunu hafy ettiğiniz...
sizin de ata-babalarınızın da alim olmadığı şeylere sizi ilimlendiren...
o kitabı kim inzal etti!?"

De ki:
"ALLAH!"

Sonra vezr et onları havzlarına... ilab olsunlar!

6. ENAM / 97

O, berrin ve bahrin zulmetlerinde, onunla ihtida olmanız için, sizin için necmleri kılandır. İlim eden kavme, ayetleri, kat'iyyetle tafsil ettirmiş olduk!

6. ENAM / 117

Muhakkak ki Rabbin… O, KENDİ sebilinden dalalette olanlara alimdir. O, mühtedilere alimdir.

6. ENAM / 125

Artık, ALLAH...
ihda etmeyi irade ettiği kimseyi... İslam için onun sadrını şerh eder.
dall etmeyi irade ettiği kimseyi... onun sadrını, sanki semada suud ediyor gibi, harec ederek dıyk eder.
Böyledir!...
ALLAH, iman etmeyenlere rics kılar.

6. ENAM / 140

İlmin gayrısında, sefihçe, evladlarını katl edenler...
ve ALLAH'ın kendilerini rızıklandırdığı şeyleri, ALLAH'a iftira ederek haram kılanlar… kat'iyyetle hasar almışlardır!
Mühtedi olmayanlar, kat'iyyetle dall olmuşlardır!

6. ENAM / 144

Deveden iki ve sığırdan iki.
De ki:
"İki erkeği mi haram etti yoksa iki dişiyi mi?
Yoksa iki dişinin rahimlerinde iştimal ettiğini mi?
Yoksa, size vasiyet ettirdiğinde bununla ALLAH'a şahid mi oldunuz?
Artık... ilmin gayrısı ile nası dall etmek için ALLAH'a kizb ederek iftira edenden daha zalim kimdir?"
Muhakkak ki ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

6. ENAM / 149

De ki:
"Baliğ hüccet ALLAH'ındır.
Şayet O dileseydi, elbette cemian hidayet olurdunuz."

6. ENAM / 154

Sonra,
ahsen olan üzre tamamlamak…
ve bütün şeyleri tafsilatlandırmak...
ve huda olarak...
ve rahmet olarak...
Musa'ya Kitab verdik… umulur ki Rabblerine lika olacaklarına iman ederler.

6. EN'AM / 156-157

"Öncemizden iki taife üzre kitab inzal oldu… ve biz de onların derslerinden kesinlikle gafil olduk!"
demeyesiniz… yada
"Şayet bize kitab inzal edilseydi, elbette onlardan daha çok ihda olurduk!"
demeyesiniz diye... artık size, Rabbinizden huda ve rahmet olarak kat'iyyetle beyyineler gelmiştir!

Artık kim... ALLAH'ın ayetlerini kizb eden kimseden... ve O'ndan suduf eden kimseden daha zalimdir?

Ayetlerimizden suduf edenleri, suduf etmiş oldukları şey ile, azabın en suisi ile cezalandıracağız.

6. ENAM / 161

De ki:
"Muhakkak ki Rabbim beni,
sırat-ı mustakime,
kıyam dine,
Hanif İbrahim'in milletine
hidayet etti.
O, müşriklerden olmadı."

7. ARAF / 30

Hadiy bir ferik... ve üzerlerine dalalet hakk olan bir ferik…
Muhakkak onlar, ALLAH'ın gayrısından, şeytanları veliyler ittihaz etmişlerdi… ve (buna karşın) kendilerinin mühtedi olduklarını hesab ediyorlardı.

7. ARAF / 43

Gıllden, sadrlarında olanları... onları, altlarından cereyan eden nehirlere nez ettik.
Dediler ki:
"Hamd etmek, bizi buna hidayet eden ALLAH'ındır.
Şayet, ALLAH bize hidayet ederek... Rabbimizin Rasulleri, elbette kat'iyyetle bi-hakkın gelmeseydi!... elbette ihtida olmuş olamazdık."

Onlara,
"İşte size cennet... amel etmiş olduklarınız ile ona varis edildiniz." diye nida edildi.

7. ARAF / 52

İman eden kavme rahmet olarak… huda ilmi üzre tafsilatlandırdığımız kitabı, elbette kat'iyyetle verdik!

7. ARAF / 100

Ehil olanların sonrasında arza varis olanları… şayet dileseydik,
zenbleri ile onlara isabet edeceğimiz...
ve kalblerine tab edeceğimiz…
ve ardından onların, işitemeyecekleri…
ihda etmedi mi?

7. ARAF / 148

Musa'nın kavmi, onun ardından... kendi hilyelerinden, onlara havr edebilen, dişi buzağı cesedi ittihaz etti.
Görmediler mi ki; kendilerine kelime edemez ve de sebil ihda edemez!?
Onu ittihaz ettiler... ve zalimlerden oldular!

7. ARAF / 154

Musa'nın gazabı sekteye uğradığında, levhaları ahz etti.
Nüshalarda, Rabblerine rehb edenler için, huda ve rahmet vardı.

7. ARAF / 155-156

Musa, BİZ'imle mikatı için, kavminden, yetmiş adam ihtiyar etti. Ardından recf onları ahz ettiğinde, dedi ki:

"Rabbim!
Şayet dileseydin, onları ve yalnızca beni, önceden helak ederdin. İçimizden sefihlerin fail oduğu şeyler ile bizi mi helak edeceksin?

Bu, sadece, SEN'in fitnendir. Dilediğin kimseyi onunla dall edersin ve dilediğin kimseyi ihda edersin. SEN veliymizsin! Bize gufran ol ve rahmet et. SEN gafurların hayrlısısın.

Bu dünyada ve de ahirette, bizim kendimize hasene ketb et. Muhakkak biz, sana haid olduk."

Dedi ki:
"Azabım dilediğim kimseye isabet eder.
Rahmetim ise herşeye vasidir.
Artık onu;
zekatlarını vererek ittika edenler için...
ve ayetlerimize iman edenler için...
ketb edeceğim."

7. ARAF / 158

De ki:
"Ey nas!
Muhakkak ben, cemian sizin üzerinize, ALLAH'ın Rasulüyüm.
Semaların ve arzın mülkü O'nundur.
O'ndan başka ilah yoktur.
Hayy eder ve mevt eder.
Artık,
ALLAH'a
ve... Allah'a ve O'nun kelimelerine iman etmiş olan ümmi Nebi Rasulüne...
iman edin!... ve tabi olun!... umulur ki ihtida olursunuz."

7. ARAF / 159

Musa'nın kavminden, bi-hakkın ihda olan ve onunla adil olan bir ümmet vardır.

7. ARAF / 178

ALLAH'ın ihda ettiği kimse... artık o, mühtedidir.
Dalalet ettirdiği kimse ise… artık işte onlar, hasar alanlardır.

7. ARAF / 181

Halk ettiklerimizden, bi-hakkın ihda olan ve kendilerine adil olan ümmet vardır.

7. ARAF / 186

ALLAH'ın dalalet ettiği kimse… artık onun için, hadiy yoktur!
Onları tuğyanları içinde amih olmaya vezr ederiz.

7. ARAF / 193

Eğer onları hudaya davet etseniz, size tabi olmazlar. Onları davet etseniz veya samt etseniz, sizin için sevadır.

7. ARAF / 198

Eğer onları, hudaya davet etseniz, işitmezler. Sana nazar ettiklerini görürsün... onlar basar etmezler!

7. ARAF / 203

Onlara ayet ile gelmediğinde,
"Bunu ictiba etseydin ya" derler.

De ki:
"Muhakkak ben, Rabbimden bana vahy olunana tabiyim.
Bu, iman eden kavim için, Rabbinizden basirettir ve hüdadır ve rahmettir."

9. TEVBE / 18

Muhakkak, ALLAH'ın mescidlerini, ancak,
ALLAH'a ve ahir yevmine iman eden...
ve salat ikame eden...
ve zekatı veren...
ve sadece, ALLAH'tan haşy eden...
kimseler imar eder.
Artık, gerekir ki (belki)… işte onlar, mühtedilerden olurlar.

9. TEVBE / 19

Hacc edenlere iska etmeyi ve Mescid-i Haram'ın imarını… ALLAH'a ve ahir yevme iman eden ve ALLAH sebilinde cihad eden kimse gibi mi kıldınız(sandınız)!?
ALLAH indinde istiva olamazlar!
ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

9. TEVBE / 24

De ki:
"Siz;
ata-babalarınıza
ve oğullarınıza
ve kardeşlerinize
ve zevcelerinize
ve aşiretinize
ve iktiraf ettiğiniz mallara
ve kesad olmasından haşy ettiğiniz ticaretinize
ve meskenlerinize...
eğer,
ALLAH'tan
ve Rasulünden
ve O'nun sebilinde cihad etmekten daha fazla muhabbet duyuyorsanız...
artık ALLAH emrini verinceye kadar tarabbus edin!
ALLAH, fasıkların kavmine ihda etmez."

9. TEVBE / 33

O... müşriklere kerih gelse de... hakk dini, din-i kull'e izhar etmek için… Rasulünü huda ile irsal edendir.

1.nci tekrar… 48:28 ve 61:9
9. TEVBE / 37

Muhakkak nese etmek, küfürde ziyade olmaktır... Kafirler, onunla dalalete düşürülür.
ALLAH'ın haram kıldığının iddetine vatı etmek ve ardından ALLAH'ın haram kıldığını kendilerine helal yapmak için; bir yıl helal kabul ederler, bir yıl haram kabul ederler.
Amel ettiklerinin sui olanı onlara ziynetlendirildi.
ALLAH, kafirlerin kavmini ihda etmez.

9. TEVBE / 80

Onlar için istiğfar et veya onlar için istiğfar etme... Eğer onlar için, yetmiş merre de istiğfar etsen, artık ALLAH onlara gafur olmaz!
Bu, ALLAH'a ve Rasulüne kafir olmalarındandır!
ALLAH, fasıkların kavmine ihda etmez.

9. TEVBE / 109

Binasını ALLAH'tan takva ve rıdvan üzre esas eden mi hayrlıdır... yoksa, binasını hevr olacak cürufun şefesi üzre esas eden… ve ardından onunla cehennem narına hevr olan mı!?
ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

9. TEVBE / 115

ALLAH bir kavme, onlara hidayet vermesinin ardından… ittika edecekleri şeyleri onlar için beyan edinceye kadar dall etmez!
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alimdir.

10. YUNUS / 9-10

Muhakkak salih (iş)lere amil olarak iman edenler…
onların Rabbi, kendilerini imanları ile ihda eder.
Naim cennetlerinde, nehirler onların altlarından cereyan eder.
Orada, onların davası;
"Subhaneke Allahumme!"
ve orada onların tahiyyeleri;
"Selam!"
ve davalarının ahiri;
"Elhamdulillahi Rabb-il alemin! (Hamd etmek, Rabb-il Alemin Allah'ındır!)" dir.

10. YUNUS / 25

ALLAH, "dar-us selam'a" davet eder.
Dilediği kimseyi de sırat-ı mustakime ihda eder.

10. YUNUS / 35

De ki:
"Sizin şirk koştuklarınızdan...
hakk olana ihda edecek bir kimse var mı?"
De ki:
"ALLAH, hakk olana ihda eder!

Hakk olana ihda eden mi tabi olunmaya daha hakktır... yoksa ihda edilmeden ihda olamayan mı?
Ne oluyor size?
Nasıl hüküm veriyorsunuz?"

10. YUNUS / 43

Onlardan sana nazar edenler vardır!
Artık, şayet basar eden olmamışlarsa!… körleri sen mi ihda edeceksin?

10. YUNUS / 45

Onları haşr edeceğimiz yevmde, sanki gündüzden bir saat dışında lebs olmamışlar gibi... kendi aralarında birbirlerine arif olurlar.
ALLAH'a lika olmaya kizb ettirenler...
ve mühtedi olmayanlar...
kat'iyyetle hasar almışlardır!

10. YUNUS / 57

Ey nas!
Kat'iyyetle,
Rabbinizden size bir meviza...
ve sadrlarda olanlar için bir şifa...
ve mü'minler için bir huda ve bir rahmet...
kılınmıştır!

10. YUNUS / 108

De ki:
"Ey nas!
Rabbinizden, kat'iyyetle hakk gelmiştir size!
İhtida olan kimse... artık muhakkak, ancak, kendi nefsi için ihtida olmuştur.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendine dall olmuştur.
Ben sizin üzerinize vekil değilim!"

12. YUSUF / 52

"Bu, benim gayb ile kendisine hainlik yapmadığıma alim olması içindir.
Muhakkak ki ALLAH, hainlerin keydini ihda etmez."

12. YUSUF / 111

Elbette kat'iyyetle onların kıssalarında, lübb sahibleri için ibretler vardır!
İftira edilmiş hadis değildir… fakat, elinin arasındakini tasdik eder... ve bütün şeyleri tafsilatlandırır.
İman eden kavim için hudadır ve rahmettir.

13. RAD / 7

Kafirler diyorlar ki:
"Ona Rabbinden bir ayet inzal olaydı ya!"
Muhakkak sen... ancak, bir nezr edicisin... bütün kavimler için bir hadiy vardır.

13. RAD / 27-28-29

Kafirler diyorlar ki:
"Ona Rabbinden bir ayet inzal olaydı ya!"

De ki:
"Muhakkak ki
ALLAH, dilediğini dall eder…
KENDİSİNE inabe edeni ise ihda eder."

Onlar (inabe edenler),
iman edenlerdir...
ve ALLAH'ı zikir etmek ile kalbleri tatmin olanlardır...
== Değil mi ki... Kalbler, ALLAH'ı zikir etmek ile tatmin olur!==
salih (iş)lere amil olarak iman edenlerdir.
==Tuba ve hüsn meab onlar içindir.==

13. RAD / 31

"Dağları seyir ettirebilen... veya arzı kata ettirebilen... veya mevt olmuşlara kelime ettirilebilen bir Kur'an olsaydı ya!..."
Bilakis!
Emirler cemian ALLAH'ındır!

İman edenler... ALLAH'ın şayet dileseydi, nası cemian hidayete erdireceğine iyas olmadılar mı!

Kafirler, sanat ettikleri şeyler ile... ALLAH'ın vaadi gelinceye kadar...
kendilerine karia isabet ettirmeye...
veya darlarından karib olarak hulul ettirmeye...
zeyl ederler (ara vermeden devam ederler).

Muhakkak ki ALLAH, vaad ettiğine hilaf etmez!

13. RAD / 33

Kimler onlar!?... O, bütün nefs üzre, kesb ettikleri şeylerle kaimken... ALLAH'a şerik kılanlar!?

De ki:
"İsimlendirin onları bakalım!...
ya O'nun arzda alim olmadığı bir şeyle haber verirsiniz... ya da kavlden zahir (içi boş laf) ile!?
Bilakis!
Kafirlere, kendi mekrleri ziynetlendirildi... ve sebilden sadd edildi onlar!
ALLAH'ın dall ettiği kimse... artık ona, hadiy yoktur!

14. İBRAHİM / 4

BİZ, onlara beyan edebilmesi için... Rasullerden, ancak, kavminin lisanı ile irsal ettik.
Artık ALLAH, dilediğini dall eder… ve dilediğini ihda eder.
O, azizdir, hakimdir.

14. İBRAHİM / 12

"Sebillerimizi bize kat'iyyetle hidayet etmişken!… bizim ALLAH'a tevekkül etmememiz olamaz! Bize ettiğiniz ezaya elbette/kesinlikle sabır edeceğiz.
ALLAH'a... artık mütevekkiller, O'na tevekkül etsinler."

14. İBRAHİM / 21

ALLAH'a cemian ibraz olurlar.
Zayıflar istikbar edenlere derler ki:
"Muhakkak biz, size tabi idik. Artık siz, ALLAH'ın azabından bir şeyi bizden ganiy edebilir misiniz?"
Derler ki:
"Şayet ALLAH bize hidayet etseydi, elbette/kesinlikle size hidayet ederdik. Ceza etsek veya sabır etsek bize sevadır, bize mahis yoktur."

16. NAHL / 9

Sebilin kasdı, ALLAH üzredir!... ondan cair olan da vardır.
Şayet dileseydi, elbette size cemian hidayet ederdi.

16. NAHL / 15-16

Arzda, size meyd etmesi için
rasiyeler…
ve nehirler…
ve sebiller…
ilka etti… umulur ki ihtida olursunuz.
ve alametler...
ve necmler ile onlara ihtida eder.

16. NAHL / 15-16

Arzda, size meyd etmesi için
rasiyeler…
ve nehirler…
ve sebiller…
ilka etti… umulur ki ihtida olursunuz.
ve alametler...
ve necmler ile onlara ihtida eder.

16. NAHL / 36

ALLAH'a ibadet edin...
ve "tagut"tan ictinab edin diye...
elbette kat'iyyetle bütün ümmete Rasul baas ettik! Ardından,
ALLAH'ın hidayet verdiği kimseler de onlardandı...
ve kendilerine dalaletin hakk olduğu kimseler de onlardandı.
Arzda seyir edin!... ve artık mükezziblerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar edin!

16. NAHL / 37

Sen hudaları üzre olmalarına hırs etsen de… artık muhakkak ki ALLAH, dall ettiklerini ihda etmez… ve onlara nasır da yoktur.

16. NAHL / 64

Kitabı, ancak, onun hakkında ihtilaf edenlere beyan etmen için sana inzal ettik!
İman eden kavme huda ve rahmettir.

16. NAHL / 89

Yevmde, bütün ümmet içinde… kendi nefslerinden kendilerine şahid baas edeceğiz... ve seni de, işte onların üzerine şahid olarak getireceğiz.

Sana, Müslümanlar için…
herşeye tibyan...
ve huda...
ve rahmet olarak...
ve buşra olarak...
kitab inzal ettik.

16. NAHL / 93

Şayet ALLAH dileseydi, elbette/kesinlikle sizi vahid ümmet kılardı… fakat O, dilediğini dall eder… dilediğini ihda eder.
Amel etmekte olduğunuz şeylerden elbette/kesinlikle sual edileceksiniz!

16. NAHL / 102

De ki:
"Ruh-ul Kuds, Rabbinden,
iman edenleri sabitlemek için…
ve huda olarak…
ve Müslümanlar için buşra olarak…
bi-hakkın inzal etti."

16. NAHL / 104

ALLAH'ın ayetlerine iman etmeyenleri, kesinlikle ALLAH ihda etmez.
Elim azab, onlar içindir.

16. NAHL / 107

Bu,
onların, ahirete karşı, dünya hayatına muhabbet duymayı istiyor olmalarından…
ve ALLAH'ın, kafirlerin kavmini ihda etmeyeceğindendir.

16. NAHL / 121

O'nun nimetlerine şakirdi.
Onu ictiba etmiş ve sırat-ı mustakime hidayet etmişti.

16. NAHL / 125

Hikmet ile ve hasene meviza ile Rabbinin sebiline davet et!... ve olarla ahsen şekilde şekilde cedel et!
Muhakkak ki Rabbin,
O, KENDİ sebilinde dalalette olanlara da alimdir.
O, mühtedilere de alimdir.

17. İSRA / 2-3

Musa'ya kitab verdik… ve onu, BEN'im gayrımdan vekil ittihaz etmesinler diye… BİZ'im, Nuh ile birlikte hamil olduklarımızın zürriyeti(nden olan) israiloğulları için huda kıldık.
Muhakkak o, şükür eden abd oldu.

17. İSRA / 9-10

Muhakkak bu Kur'an, en kavi olana ihda eder.
Salih (iş)lere amil olan mü'minlere...
kendileri için kebir ecir olduğunu...
ve ahirete iman etmeyenlere…
onlar için de elim azab atid etiğimizi...
ibşar eder.

17. İSRA / 15

İhtida eden kimse… artık muhakkak, ancak kendi nefsi için ihtida etmiştir.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendisine dall olmuştur.
Vezreden, başka bir vizr vezr etmez.
BİZ, Rasul baas edinceye kadar azab eden olmayız.

17. İSRA / 84

De ki:
"Herkes kendi şakilesi üzre amel eder.
Artık Rabbiniz, sebil olarak daha hidayetli olan kimseye alimdir."

17. İSRA / 94

Kendilerine huda geldiği zaman… nasın iman etmesine mani olan… ancak,
"ALLAH, Rasul olarak bir beşer mi baas etti?"
demeleridir.

17. İSRA / 97

ALLAH'ın ihda ettiği kimse... artık o, mühtedidir.
Dall olan kimse... artık onlar için O'nun gayrısından veliyler vecd olamazsın. Onları kıyamet yevminde, kör ve sağır ve dilsiz olarak vechleri üzere haşr ederiz. Onların mevası cehennemdir. Hebv oldukları her seferde, seiri ziyade ederiz.

18. KEHF / 13

BİZ, onların haberlerini sana bi-hakkın kıssa ediyoruz. Muhakkak onlar, Rabblerine iman etmiş delikanlılardı… ve onlara hudayı ziyade etmiştik.

18. KEHF / 17

Güneşi,
tulu ederken... mağaralarını yemin zatından (tarafından) ziyaret ettiğini...
garb olurken ise... şimal zatından (tarafından) onları ikraz ettiğini görürdün.
Kendileri de... onun fecvesindelerdi.
Bu, ALLAH'ın ayetlerindendir!
ALLAH'ın ihda ettiği kimse... artık o, muhtedidir.
Dalalete düşen kimse ise... artık o, mürşid veliy vecd edemez.

18. KEHF / 23-24

Bir şey için...
"Muhakkak gaden (yarın) şuna fail olacağım" deme!
ALLAH'ın dilediği müstesna...
Rabbini unuttuğunda… zikir et (hatırla)!
De ki:
"Gerekir ki (belki)… Rabim beni, bu reşid olandan daha karib olana ihda eder!"

18. KEHF / 55

Kendilerine huda geldiği zaman, nasın iman etmesine ve Rabblerine istiğfar etmesine mani olan... ancak, evvelkilerin sünnetinin kendilerine gelmiş olması... veya azabın kendilerine kubul olarak gelmiş olmasıdır.

18. KEHF / 57

Rabbinin ayetleri ile zikir ettirilen...
ve ardından onlara iraz eden...
ve eli ile takdim ettiği şeyi unutan...
kimseden, daha zalim olan kimdir!?
Muhakkak ki BİZ, onu fıkh etmelerine... kalbleri üzre kinanlar... ve kulaklarında vakr kıldık.
Sen onları hudaya davet etsen de... artık ebediyyen ihtida olmazlar.

19. MERYEM / 43

"Ey Babacığım!
Sana verilmeyen ilimden kat'iyyetle bana geldi!
Artık bana tabi ol. Seni seviyye sırata ihda edeyim."

19. MERYEM / 58
SECDE AYETİ

Adem'in zürriyetinden...
ve Nuh ile beraber hamil olduklarımızdan...
ve İbrahim'in... ve İsrail'in zürriyetinden...
ve içtiba ederek hidayet verdiğimiz (diğer bazı) kimselerden...
ALLAH'ın, kendilerini, Nebilerden (bazıları ile) nimetlendirdiği...
işte bunlar (bu bir kısım kimseler/toplumlar)...

kendilerine Rahmanın ayetleri tilavet edildiğinde... büka ederek, sacidler olarak harra ederler.

19. MERYEM / 76

ALLAH, ihtida etiklerine hudayı ziyade eder!
Salih bakiyeler, Rabbinin indinde...
hem sevab olarak hayrdır...
ve hem de redd olunacak yer olarak hayrdır.

20. TAHA / 5-6-7

Rahman, arş üzre istiva etmiştir!
Semalarda olanlar...
ve arzda olanlar...
ve onların arasındakiler...
ve seranın altında olanlar...
O'nundur.
Eğer kavl ile cehr de olsa... sırr da olsa... hafi de olsa artık muhakkak ki O alimdir.

20. TAHA / 10

Narı gördüğünde ehline demişti ki:
"Meks olun siz. Muhakkak nara unsiyetim oldu. Ola ki ondan size kabes ile verilir... veya narda huda vecd olur."

20. TAHA / 47-48

Varın ona… ve ardınan deyin ki:
"Muhakkak biz senin Rabbinin Rasulleriyiz.
Artık israiloğullarını bizimle beraber irsal et. Onlara azab etme.
Biz, kat'iyyetle Rabbinden ayet ile sana geldik!
Hudaya tabi olanlara selam olsun!
Muhakkak bize, azabın
kizb edenlere...
ve tevella edenlere...
olduğu kat'iyyetle vahy olunmuştur."

20. TAHA / 50

Dedi ki:
"Rabbimiz, herşeyin halkıyetini ata eden... sonra da hidayet edendir."

20. TAHA / 79

Firavun, kavmini daha da dall etti. Onları hidayete erdiremedi.

20. TAHA / 82

Muhakkak ki BEN,
tevbe eden...
ve salih (iş)lere amil olarak iman eden...
sonra, ihtida olan...
kimse için elbette/kesinlikle gaffarım.

20. TAHA / 122

Sonra Rabbi onu ictiba etti... ve ardından kendisine tevbe etti... ve o, hidayete ulaştı.

20. TAHA / 123

Dedi ki:
"Bazınız bazınız (birbiriniz) için aduvv olarak oradan cemian hebt olun!
Size BEN'den huda verildiğinde... hemen hudaya ittiba eden kimse... artık o, dall olmaz ve şaki olmaz."

20. TAHA / 128

Kendilerinden önce, meskenlerinde meşy eden karinlerden nicelerini helak etmemiz... onları ihda etmedi mi?
Muhakkak bunda, nehy sahibleri için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

20. TAHA / 135

De ki:
"Herkes tarabbus edendir… artık siz de tarabbus edin.
Artık yakında,
seviyye sıratın sahibi kimseye...
ve ihtida olan kimseye...
alim olacaksınız."

21. ENBİYA / 31

Kendilerini meyd etsin diye…
arzda rasiyeler kıldık…
ve orada fecc sebiller kıldık…
Umulur ki ihtida olurlar.

21. ENBİYA / 73

Onları, emrimiz ile ihda eden imamlar kıldık.
Onlara,
hayrlara fail olmalarını...
ve salat ikame etmelerini...
ve zekat vermelerini...
vahy ettik.
Onlar BİZ'e abd olanlar oldular.

22. HACC / 4

Ona tevella eden kimse... artık o, onu dall eder... ve onu seir azaba ihda eder… diye üzerine ketb edilmiştir.

22. HACC / 8-9

Nasdan... ilim ve huda ve münir kitab gayrısında ALLAH hakkında cedel eden kimseler… ALLAH'ın sebilinden dalalet ettirmek için… kendilerini sani olana atıf ederler.
Onlara…
dünyada hizy vardır...
ve kıyamet yevminde harık azabı tattıracağız.

22. HACC / 16

Böyledir!…
Beyan edilmiş ayetleri…
ve ALLAH'ın, irade ettiği kimseyi ihda edeceğini...
ona inzal ettik.

22. HACC / 24

Onlar,
kavlin tayyib olanına hidayet edilmiştir.
hamid sırata hidayet edilmiştir.

22. HACC / 37-38

Onların etleri ve kanları ALLAH'a nail olmaz... fakat sizden takva O'na nail olur!

Böyledir!...
Size hidayet ettiği şey üzre ALLAH'ı kebirlemeniz için onları sizin için teshir etti.

Muhsinleri ibşar et!
Muhakkak ki ALLAH, iman edenlerden def eder.
Muhakkak ki ALLAH, hiçbir hain kafire muhabbet duymaz.

22. HACC / 54

Kendilerine ilim verilenlerin...
onun Rabbinden hakk olduğuna alim olmaları…
ve ardından onunla iman etmeleri…
ve ardından kalblerinin ona ihbat etmeleri...
içindir.
Muhakkak ki ALLAH, sırat-ı mustakime iman edenlere elbette/kesinlikle hidayet eder.

22. HACC / 67

BİZ, bütün ummet için nesik ettikleri mensek kıldık… artık emir hakkında sana nez etmesinler.
Sen Rabbine davet et! Muhakkak sen, elbette mustakim huda üzresin.

23. MU'MİNUN / 45-46-47-48-49

Sonra Musa ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve mübin sultan ile Firavun ve melelerine irsal ettik.
Onlar istikbar ettiler ve ulvilik taslayan bir kavim oldular.
"Kavimleri bize abd olmuşken, bizim mislimizde şu iki beşere iman mı edelim?" dediler.
Artık ikisini de kizb ettiler... ve helak edilenlerden oldular.
Musa'ya, elbette kat'iyyetle Kitab verdik!... umulur ki ihtida olurlar.

24. NUR / 35

ALLAH, semaların ve arzın nurudur.
O'nun nurunun meseli, içinde misbah olan mişkat gibidir.
Misbah, zücac içindedir.
Zücac, kevkeb durre gibidir. Şarkta ve garbta bulunmayan mübarek zeytin şecerelerinden vakd edilir. Onun zeyti, kendisine nar mess olmasa bile ziya verir. Nur üzerine nurdur.

ALLAH, dilediği kimseyi KENDİ nuruna ihda eder.
ALLAH, nas için meseller darb eder.
ALLAH, herşeye alimdir.

24. NUR / 46

elbette kat'iyyetle!... mübeyyin ayetler inzal ettik.
ALLAH, dilediği kimseyi sırat-ı mustakime ihda eder.

24. NUR / 54

De ki:
"ALLAH'a itaat edin!... ve Rasule itaat edin!"
Eğer tevella ederseniz… artık muhakkak onun hamil olduğu, ancak, onadır... ve sizin hamil olduğunuz, ancak, sizedir.
Eğer ona itaat ederseniz... ihtida olursunuz.
Rasulün üzerine olan, sadece, mübin belağdır.

25. FURKAN / 31

Böyledir!...
BİZ, bütün Nebilere… hadiy olarak ve nasır olarak Rabbine kafi olarak (olacak şekilde)… mücrimlerden aduvv kıldık.

26. ŞUARA / 62

Dedi ki:
"Hayır!
Muhakkak Rabbim benimledir, bana ihda edecektir."

26. ŞUARA / 75-76-77-78-79-80-81-82

Dedi ki:
"Sizin ve kadem ata-babalarınızın abd olduğunuz şeyi gördünüz mü?
Artık, muhakkak onlar, benim için aduvvdur.
Rabb-il alemin dışında... O ki:
Beni halk edendir...
ve ardından beni ihda eden O'dur.
Bana taam ettiren ve beni iska eden O'dur.
Marazım olduğunda… ardından şifa veren O'dur.
Beni mevt edecek, sonra hayy edecektir.
Din yevminde; bana, hatama gafur olmasına tama ettiğimdir."

27. NEML / 2-3

Salat ikame eden…
ve zekatı veren…
ve ahiretlerine yakin olan…
mü'minler için huda ve buşradır.

27. NEML / 24

"Ona ve kavmine, ALLAH'ın gayrısında, güneş için secde ederlerken vecd oldum.
Şeytan, onlara amellerini ziynetlendirmiş... ve ardından onları, sebilden sadd ettirmiş.
Artık onlar ihtida olamıyor."

27. NEML / 35

"Muhakkak ben, onlara hediyeler irsal edeceğim... ve ardından mürsellerin ne ile rücu edeceklerine nazar edeceğim."

27. NEML / 36

Ardından onlar geldiklerinde, Süleyman dedi ki:
"Mal ile siz kendinize meded mi ettiriyorsunuz bana!?... ALLAH'ın bana verdikleri... size verdiklerinden hayrdır!
Bilakis!...
Hediye ettiğinizle (şeylerle ancak) siz ifrah olursunuz."

27. NEML / 41

Dedi ki:
"Ona arşını tenkir edin!
Nazar edelim... ihtida olacak mı... yoksa ihtida olmayanlardan mı olacak!"

27. NEML / 63

Yoksa,
berrin ve bahrın zulmetlerinde size ihda eden... ve rahmet elinin arasında, büşra olarak rihleri irsal eden mi?

ALLAH'la birlikte ilah mı var!?
ALLAH, onların şirk koştuklarından tealidir.

27. NEML / 77

Muhakkak o, kesinlikle hudadır... ve mu'minler için rahmettir.

27. NEML / 81

Sen, körlere… dalaletlerinden hadiy değilsin!
Sen, sadece,
ayetlerimize iman eden
ve ardından Müslüman olan kimselere işittirebilirsin!

27. NEML / 91-92

Muhakkak ben, ancak, haram kılınan bu beldenin (Mekke) Rabbine abd olmaya emir olundum... ki bütün herşey O'nundur!
Bana,
Müslümanlardan olmam...
ve Kur'an tilavet etmem...
emir olundu!"
İhtida olan kimse... artık muhakkak, ancak, kendi nefsi için ihtida olur!
Dall olan kimse... artık ona de ki:
"Muhakkak ben, ancak, inzar edicilerdenim!"

28. KASAS / 22

Medyen'e mülaki olmaya teveccüh ettiğinde, dedi ki:
"Gerekir ki (belki)… Rabbim beni seva sebile ihda eder."

28. KASAS / 37

Musa dedi ki:
"İndinden huda ile gelen kimseye… ve darın akibetinin kime olduğuna Rabbim alimdir.
Muhakkak onlar... zalimler, felaha ulaşamazlar!"

28. KASAS / 43

Elbette kat'iyyetle!... BİZ... ilk karin olanları helak etmemizin ardından... nas için,
basiret olarak...
ve huda olarak...
ve rahmet olarak...
Musa'ya kitab verdik… umulur ki tezekkür ederler.

28. KASAS / 49

De ki:
"Eğer sadıksanız... ALLAH indinden, bu ikisinden daha hidayetli olan bir kitab ile gelin… ona tabi olayım!"

28. KASAS / 50

Eğer, sana isticab etmezlerse... artık alim ol ki... onlar sadece hevalarına tabi olmaktadırlar.
ALLAH'tan hudanın gayrısı ile kendi hevasına tabi olandan daha dall olan kimdir?

Muhakkak ki ALLAH, zalimlerin kavmine ihda etmez.

28. KASAS / 56

Muhakkak sen, ahbabını ihda edemezsin.
Fakat ALLAH, dilediği kimseyi ihda eder. O, mühtedilere alimdir.

28. KASAS / 57

Dediler ki:
"Seninle beraber hudaya tabi olursak, arzımızdan hatf ediliriz."

BİZ onları, BİZ'im VARLIĞIMIZDAN rızık olarak… herşeyin semerelerinin kendilerine ictiba edildiği, emin Haram'a mekanlandırmadık mı?
Fakat onların pek çoğu alim değiller.

28. KASAS / 64

Onlara denilir ki:
"Şirk koştuklarınızı davet edin!"
Davet ederler… ancak onlara isticab eden olmaz.
Görürler azabı!
Keşke onlar ihtida olanlar olsadı!

28. KASAS / 85

Muhakkak Kur'an'ı senin üzerine farz kılan, kesinlikle seni maada redd edecektir.
De ki:
"Huda ile gelen kimseye de…
mubin dalalet içinde olan kimseye de...
Rabbim alimdir."

29. ANKEBUT / 69

BİZ'im MEVCUDİYETİMİZDE cihad edenler... onları elbette/kesinlikle, sebillerimize ihda edeceğiz.
Muhakkak ki ALLAH, elbette/kesinlikle muhsinlerle beraberdir.

30. RUM / 29

Bilakis!
Zalimler, ilmin gayrısı ile kendi hevalarına tabi oldular.
Artık ALLAH'ın daha dall ettiği kimseleri, kim ihda edebilir?... Onlar için nasır yoktur!

30. RUM / 53

Sen, körlere dalaletlerinden hadiy değilsin!
Sen, sadece, ayetlerimize iman eden... ve ardından Müslüman olan kimselere işittirebilirsin!

31. LOKMAN / 3-4

Salat ikame eden...
ve zekatı veren…
ahiretlerine yakin…
muhsinler için huda ve rahmettir.

31. LOKMAN / 5

İşte onlar, Rabblerinden huda üzeredirler. İşte onlar felaha ulaşanlardır.

31. LOKMAN / 20

ALLAH'ın, semalarda olanları ve arzda olanları size teshir ettiğini ve zahir ve batın nimetlerini sizin üzerinize isbag ettiğini görmedin mi?

Nasdan kimseler, ALLAH hakkında,
ilim...
ve huda...
ve munir kitab...
gayrısında cedel eder.

32. SECDE / 3

Yoksa "iftira attı" mı diyorlar!?
Bilakis!
O, senden önce nezir verilmeyen kavmi nezr etmen için Rabbinden hakktır… umulur ki ihtida olurlar.

32. SECDE / 13

BİZ dileseydik, bütün nefslere kendi hudasını verirdik.
Fakat BEN'im, "elbette cehennem, cinnlerin ve nasın hepsinden melaadır!" kavlim hakktır.

32. SECDE / 23

Elbette kat'iyyetle... BİZ, Musa'ya Kitab verdik. Artık sen, ona mülaki olmaktan mirye içinde olma!
Onu israiloğulları için huda kıldık.

32. SECDE / 24

Sabır ettiklerinde...
ve ayetlerimize yakin olduklarında...
kendilerinden, emrimiz ile ihda eden imamlar kıldık.

32. SECDE / 26

Onlardan önce, kendilerine karin olanlardan meskenlerinde meşy eden nicelerini helak etmiş olmamız onları ihda etmedi mi?
Muhakkak bunda, elbette/kesinlikle ayetler vardır… işitmezler mi?

33. AHZAB / 4

ALLAH, bir erkek kimseye... cevfinde iki kalb kılmadı.
Kendilerine zıhar yaptığınız zevcelerinizi, size anne kılmadı.
Karılarınızın eski kocalarından oğullarını (dua), öz oğullarınız kılmadı.
Bunlar, sizin kendi ağızlarınızla kavl ettiklerinizdir.
ALLAH, hakk kavl eder... O, sebile ihda eder.

34. SEBE / 6

İlim verilen kimseler görürler ki;
Rabbinden sana inzal edilen…
o hakktır.
ve aziz, hamid sırata ihda eder.

34. SEBE / 24

De ki:
"Semalardan ve arzdan sizi rızıklandıran kimdir?"

De ki:
"ALLAH!...
Muhakkak ya biz... veya yalnızca siz…
birimiz, elbette huda üzereyiz…
diğerimiz ise mubin dalalet içindeyiz.

34. SEBE / 32

İstikbar edenler, istizaf edilenlere şunu derler:
"Huda size verildikten sonra... biz mi sizi sadd ettik!

Bilakis!
Siz kendiniz mücrimler oldunuz!"

34. SEBE / 50

De ki:
"Eğer dall olursam... artık muhakkak, ancak, kendi nefsim üzre dall olurum.
Eğer ihtida olursam… artık bu, Rabbimin bana vahy ettiği şey iledir.
Muhakkak ki O, semidir, karibdir."

35. FATIR / 8

Kendi sui amelini kendisine ziynetlendiren kimse... ardından onu (kendi amelini) hasene gördü!...

Artık muhakkak ki ALLAH, dilediği kimseyi dall eder... ve dilediği kimseyi ihda eder... ve artık senin nefsin, onların üzerine hasretler zehab etmez.

Muhakkak ki ALLAH, onların sanat ettikleri şeylere alimdir.

35. FATIR / 42

Eğer kendilerine nezir gelirse, ümmetlerin her birinden elbette/kesinlikle daha hidayetli olacaklarına... cehd yeminleriyle ALLAH'a kasem etmişlerdi.
Ardından onlara nezir gelince, artık onların, ancak, nefretleri ziyade oldu.

36. YASİN / 21-22-23-24

"Sizden ecire sail olmayan muhtedilere tabi olun!
Beni fatr edene neden abd olmayayım!? Siz de O'na rucu edeceksiniz!
O'nun gayrısından ilahlar ittihaz eder miyim!?

Eğer Rahman, darr etmeyi irade ederse... onların şefaati bir şey ganiy etmez... ve nakz edemezler. Muhakkak ben, o zaman, kesinlikle mübin dalalet içinde olurum."

37. SAFFAT / 22-23

Zalimleri…
ve zevcelerini…
ve ALLAH'tan gayrısından abd olmuş oldukları şeyleri...
haşr edin!... ve ardından onları cahim sıratına ihda edin!

37. SAFFAT / 99-100

Dedi ki:
"Muhakkak ben, Rabbime zehab oldum. O beni ihda edecektir.
Rabbim!
Bana salih olanlardan vehb eyle!"

37. SAFFAT / 118-119

O ikisini, sırat-ı mustakime hidayet ettik... ve onları geleceğe tereke ettik.

38. SAD / 21-22

Hasımların haberi sana geldi mi?
Onlar mihraba tesevvür ederek... Davud'a dahil olduklarında... onlardan efza olmuştu.
Demişlerdi ki:
"Korkma!
Biz, bazımız bazımıza (birbirimize) bagi olan iki hasımız.
Artık aramızda hakk ile sen ihda et. Şetat etme ve bizi seva sırata hidayet et."

39. ZUMER / 3

Değil mi ki... Halis din ALLAH'ındır!
O'nun gayrısından veliyler ittihaz edenler:
"Ona biz, sadece, bizi ALLAH'a zülfaya kurb ettirmesi için abd oluyoruz."
Muhakkak ki ALLAH, onların arasında, hakkında ihtilaf ettikleri şeyde hüküm verecektir.
Muhakkak ki ALLAH... o kazib keffar olanlara ihda etmez.

39. ZUMER / 17-18

Taguta abd olmaya ictinab edenler... ve ALLAH'a inabe edenler… onlara büşra vardır.
Artık,
kavli işiten…
ve ardından onun ahsenine tabi olan...
abdlarımı ibşar et!
İşte onlar, ALLAH'ın kendilerine hidayet ettikleridir… ve işte onlar, lübb sahibleridir.

39. ZUMER / 23

ALLAH, hadisin ahsenini... mesna muteşabih kitab olarak inzal etti.
Rabblerinden haşy edenlerin cildleri ondan akşar olur.
Sonra onların cildleri de... kalbleri de... ALLAH'ı zikir etmeye lin olur.
Bu, ALLAH'ın... onunla dilediği kimseye ihda ettiği hudasıdır.

ALLAH'ın dalalette bıraktığı kimse... artık onun için hadiy yoktur.

39. ZUMER / 36

ALLAH, KENDİ'sine abd olana kafi değil midir?... ki... O'nun gayrısından olan ile seni korkuturlar!
ALLAH'ın dall ettiği kimse… artık onun için hadiy yoktur!

39. ZUMER / 37

ALLAH'ın ihda ettiği kimse… artık onu dall edecek yoktur!
ALLAH, aziz, intikam sahibi değil midir!?

39. ZUMER / 41

Muhakkak ki BİZ, sana kitabı nas için bi-hakkın inzal ettik.
İhtida olan kimse… artık kendi nefsi içindir.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendine dall olur.
Sen onların vekili değilsin!

39. ZUMER / 57

Yahut der ki:
"Şayet ALLAH bana hidayet verseydi, elbette ben muttakilerden olurdum."

40. MU'MİN / 28-29

Firavun ailesinden imanını ketm eden mü'min bir erkek kimse dedi ki:
"Bir adamı 'Rabbim ALLAH' dediğinden mi katl edeceksiniz?
O, kat'iyyetle Rabbinizden beyyineler ile gelmiştir! Eğer kazib olursa... onun kizbi kendinedir ve eğer sadık olursa vaad ettiklerinin bazısı size de isabet eder.
Muhakkak ki ALLAH, kezzab müsrif olanı ihda etmez.
Ey kavmim!
Yevmde mülk sizindir. Arzda zahir olanlarsınız... eğer ALLAH'ın beisinden gelirse bize kim nasr eder?"

Firavun dedi ki:
"Size gösterdiğim şey... ancak, kendi gördüğüm şeydir. Ben sizi, ancak, reşad sebiline ihda ediyorum."

40. MU'MİN / 28-29

Firavun ailesinden imanını ketm eden mü'min bir erkek kimse dedi ki:
"Bir adamı 'Rabbim ALLAH' dediğinden mi katl edeceksiniz?
O, kat'iyyetle Rabbinizden beyyineler ile gelmiştir! Eğer kazib olursa... onun kizbi kendinedir ve eğer sadık olursa vaad ettiklerinin bazısı size de isabet eder.
Muhakkak ki ALLAH, kezzab müsrif olanı ihda etmez.
Ey kavmim!
Yevmde mülk sizindir. Arzda zahir olanlarsınız... eğer ALLAH'ın beisinden gelirse bize kim nasr eder?"

Firavun dedi ki:
"Size gösterdiğim şey... ancak, kendi gördüğüm şeydir. Ben sizi, ancak, reşad sebiline ihda ediyorum."

40. MU'MİN / 32-33

"Ey kavmim!
Muhakkak ben sizin üzerinize tenadi yevminden korkuyorum.
Dübürünüze tevella edeceğiniz yevmde... ALLAH'tan sizin için asım yoktur. ALLAH'ın dall ettiği kimse… artık ona hadiy yoktur."

40. MUMİN / 38

İman eden dedi ki:
"Ey kavmim!
Bana tabi olun! Reşad sebiline ihda edeyim sizi!"

40. MUMİN / 53-54

Elbette kat'iyyetle!... BİZ, Musa'ya huda vermiştik.
İsrailoğullarını da… lubb sahibleri için huda ve zikir olan kitaba varis kılmıştık.

40. MUMİN / 53-54

Elbette kat'iyyetle!... BİZ, Musa'ya huda vermiştik.
İsrailoğullarını da… lubb sahibleri için huda ve zikir olan kitaba varis kılmıştık.

41. FUSSİLET / 17-18

Semud (kavmi)…
Onlara da hidayet etmiştik... ancak onlar, hudaya kör olmayı habb ettiler… ardından, kesb etmiş oldukları ile hevan azabın saikası onları ahz etti.

BİZ, iman edenlere ve ittika etmiş olanlara necat ettik.

41. FUSSİLET / 44

Şayet Kur'an'ı, acemiyye kılsaydık, kesinlikle derlerdi ki:
"Keşke ayetler fasl edilseydi... arabiyye yerine acemiyye mi?"

De ki:
"O, iman edenler için hudadır ve şifadır.
İman etmeyenler için ise... kulaklarında vakrdır. O onların üzerine körlüktür."

İşte onlara, baid mekandan nida edilmektedir.

42. ŞURA / 13

Nuh'a vasiyet ettiği şeyi...
"Dini ikame edin ve onun hakkında teferruk olmayın!"
diye... dinde şer'iat kıldı.
Sana vahy ettiğimiz... İbrahim'e ve Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeydir.
Kendilerini davet ettiğin şey, müşrikler üzre kebirdir.
ALLAH, dilediği kimseyi ona ictiba eder... ve inabe eden kimseyi ona ihda eder.

42. ŞURA / 52

Böyledir!...
Sana emrimizden Ruh vahy ettik.

Sen kitab ve iman etmek nedir, idra etmiş değildin… fakat onu... onunla, BİZ'e ibadet edenlerden dilediğimiz kimseyi ihda edeceğimiz nur kıldık.
Muhakkak sen, kesinlikle sırat-ı mustakime ihda ediyorsun!

43. ZUHRUF / 10

O,
arzı sizin için mehd kılandır...
ve size orada sebiller kılandır.
Umulur ki ihtida olursunuz.

43. ZUHRUF / 22

Bilakis!
Dediler ki:
"Muhakkkak biz, ata-babalarımıza bir ümmet üzere vecd olduk... ve muhakkak biz, onların eserlerine mühtediyiz."

43. ZUHRUF / 24

Dedi ki:
"Şayet ata-babalarınızı üzerine vecd olduğunuz şeyden daha hidayetlisini getirmiş olsamda mı?"
Dediler ki:
"Muhakkak biz, irsal edildiğiniz şeye kafiriz."

43. ZUHRUF / 26-27

İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki:
"Muhakkak ben… beni fatr eden dışında, sizin abd olduklarınızdan beriyim.
O, beni ihda edecektir."

43. ZUHRUF / 37

Muhakkak onlar, kendilerini kesinlikle sebilden sadd ederler… ancak onlar, kendilerini muhtedi hesab eder.

43. ZUHRUF / 40

Sen mi işittireceksin sağırlara... veya körleri ve mübin dalalette olanları kimseleri sen mi ihda edeceksin!?

43. ZUHRUF / 49

Dediler ki:
"Ey sihirbaz!
İndindeki ahid ile Rabbini bizim için davet et… muhakkak biz, elbette/kesinlikle mühtediyiz."

45. CASİYE / 11

Bu hudadır!
Rabblerinin ayetlerine kafir olanlar... elim riczden azab, onlaradır.

45. CASİYE / 20

Bu, nas için basirettir.
Huda ve rahmet yakin olan kavim içindir.

45. CASİYE / 23

Kendi hevasını kendine ilah ittihaz edineni gördün mü?
ALLAH onu ilim üzre dall etti... ve onun işitmelerini ve kalbini hatm etti... ve basarı üzre gışa kıldı!
Artık ALLAH'ın ardından, onu kim ihda eder!?
Tezekkür etmiyor musunuz!?

46. AHKAF / 10

De ki:
"Gördünüz mü!
Eğer...
o, ALLAH indinden ise...
ve siz ona kafir olduysanız...
ve israiloğullarından bir şahid, onun misline şahid olmuşsa...
ve ardından ona iman ederse...
ve siz istikbar ederseniz!..."
Muhakkak ki ALLAH zalimlerin kavmini ihda etmez.

46. AHKAF / 11

Kafirler, iman edenlere dediler ki:
"Şayet hayr olsaydı... onun üzerine bizi sebk edemezlerdi."
Onunla ihtida olmayınca… artık, şunu diyecekler:
"Bu kadim ifktir."

46. AHKAF / 30

Dediler ki:
"Ey kavmimiz!
Muhakkak biz,
Musa'dan sonra inzal edilen,
onun elinin arasındakine musaddık olan,
hakka ve mustakim tarıka ihda eden
kitabı işittik."

47. MUHAMMED / 5-6

Onları ihda edecektir...
ve onların bevllerini ıslah edecektir…
ve onları, kendilerine arif ettiği cennete dahil edecektir.

47. MUHAMMED / 17

İhtida olanlar…
onlara, huda ziyade olur…
ve onlara, takvaları verilir.

47. MUHAMMED / 25

Muhakkak, kendilerine huda beyan olmasından sonra dübürleri üzre redd olanlar... şeytan, onları, tesvil etti... ve onlara imla etti.

47. MUHAMMED / 32

Muhakkak,
kafirler...
ve ALLAH sebilinden sadd edenler...
ve kendilerine beyan edilen hudadan sonra Rasule şakk olanlar...
ALLAH'a bir şey darr edemezler.
Onların amelleri habt olacaktır.

48. FETİH / 1-2-3

Muhakkak ki BİZALLAH'ın,
zenbinden takdim etmiş olduklarına ve tehir edilenlere, sana gafur olması için...
ve senin üzerine nimetini tamam etmesi için…
ve seni sırat-ı mustakime ihda etmesi için…
ve ALLAH'ın sana, aziz nasrla nasr etmesi için…
mübin bir fetihle seni feth ettik!

48. FETİH / 20-21

ALLAH size… ahz edeceğiniz pek çok magnem vaad etmektedir.
Artık…
mü'minler için ayet olması için…
ve sizi sırat-ı mustakime ihda etmesi için...
sizin için bunda acele etti... ve nasın ellerini sizden keff etti.
Sizin ikdar edemediğiniz... ALLAH'ın kat'iyyetle ihata etmiş olduğu başka şeyler de vardır!
ALLAH, herşeye kadir olandır.

48. FETİH / 25

O kafirler...
Mescid-i Haram'dan...
ve mahalline iblağ olmaya makuf hedylerden...
sizi sadd ederler.

Şayet, ilmin gayrısı ile...
sizin vatı edeceğiniz...
ve ardından size, onlardan maarlar isabet edecek olan...
kendilerine alim olmadığınız mü'min erkek kimseler ve mü'min kadın kimseler olmasaydı... (keff etmezdi.)

(Bunlar,) ALLAH'ın dilediği kimseyi KENDİ rahmetine dahil etmesi içindir.

Şayet zeyl olsalardı... onlardan kafir kimselere elbette/kesinlikle elim azabla azab ederdik.

48. FETİH / 28

Şahid olarak ALLAH'a kafi olarak (olacak şekilde)… KENDİ din-i küll'ü üzre KENDİ'sini izhar etmek için…
huda ile…
ve hakk din ile...
KENDİ Rasulünü irsal eden, O'dur.

2.nci tekrar… 9:33 ve 61:9
49. HUCURAT / 17

Silm etmelerini sana menn ediyorlar.
De ki:
"Sizin (bahşedilen) İslam'ınızı bana menn etmeyin.
Bilakis!
Eğer siz, sadık olanlar olursanız... sizi imana hidayet ettiğinden ötürü ALLAH size menn etmiştir."

53. NECM / 23

Bunlar, sadece, sizin ve ata-babalarınızın onları isimlendirdiği isimlerdir.
ALLAH, onlara sultan inzal etmedi!
Onlar, sadece, zanna ve nefslerin heva ettiği şeylere tabi olurlar. (Oysa) Rabblerinden elbette kat'iyyetle huda gelmişti!

53. NECM / 30

Böyledir!...
Onlar, ilimden iblağ olamazlar!
Muhakkak ki Rabbin...
O, sebilinden dall olan kimseye de alimdir…
O, ihtida olan kimseye de alimdir.

57. HADİD / 26

Nuh'u ve İbrahim'i elbette kat'iyyetle irsal ettik!…
Onların zürriyetlerinde, nübüvvet ve kitab kıldığımız kimseler de vardır…
onlardan, mühtediler de vardır…
ancak onlardan çoğu fasık oldular.

61. SAFF / 5

Musa kavine demişti ki:
"Ey kavmim!
Benim, sizin üzerinize ALLAH Rasulü olduğuma, kat'iyyetle alim olduğunuz halde… ne diye bana eza edip durursunuz!?"
Ardından onlar zeyg olunca... ALLAH, onların kalblerini zeyg etti.
ALLAH, fasık kavmi ihda etmez.

61. SAFF / 7

İslam'a davet edildiği halde… ALLAH'a kizb ederek iftira eden kimseden daha zalim olan kimdir!?
ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

61. SAFF / 9

O... muşriklere kerih gelse de... hakk dini, din-i kull'e izhar etmek için… Rasulünü huda ile irsal edendir.

3.ncü tekrar… 9:33 ve 48:28
62. CUMA / 5

Tevrat'a hamil edilip... sonra ona hamil olamayanların meseli... seferlere hamil eşek meseli gibidir.
ALLAH'ın ayetlerini kizb eden kavmin meseli ne beistir.
ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

63. MUNAFİKUN / 6

Onlara istiğfar etsen de… onlara istiğifar etmsen de... onlar için sevadır. ALLAH, onlara, gafur olmaz!
Muhakkak ki ALLAH fasık kavmi ihda etmez.

64. TEGABUN / 5-6

Önceki kafirlerin... ve ardından kendilerine emir edilenlerin vebalini tadanların haberi gelmedi mi size!?
Elim azab onlaradır!

Bu;
Rasullerinin kendilerine beyyineler ile gelmesi...
ve ardından "Bizi beşer mi ihda edecek!" demeleri...
ve ardından kafir olmaları!...
ve tevella etmeleri!...
iledir.
ALLAH istigna etmektedir! ALLAH ganiydir, hamiddir.

64. TEGABUN / 11

Musibet, ancak, ALLAH'ın izni ile isabet eder!
ALLAH'a iman eden kimse... onun kalbi, ihda olur.
ALLAH, herşeye alimdir.

67. MULK / 22

Artık, vechi üzre kebb olmuş olarak meşy eden mi daha hidayetlidir... yoksa sırat-ı mustakim üzre seviyye olarak meşy eden mi?

68. KALEM / 5-6-7

Artık, hanginizin meftun olduğuna… sen de basar edeceksin... onlar da basar edecekler!
Muhakkak ki Rabbin...
O, kimin KENDİ sebilinden dall olduğuna alimdir…
ve O, mühtedilere alimdir.

72. CİNN / 1-2

De ki:
Bana… cinnlerden bir neferin işittiği... ve ardından şöyle dedikleri vahy edildi:

Muhakkak biz, rüşte ihda eden acayib bir Kur'an işittik… ve artık biz ona iman ettik.
Rabbimize kimseyi şirk koşmayacağız.

72. CİNN / 13

Muhakkak biz... hudayı işittiğimizde, ona iman ettik.
Rabbine iman eden kimse… artık o, ne bahstan… ne de rehaktan korkmaz!

74. MUDDESSİR / 31

BİZ, nar ashabını, ancak, melekler kıldık.
BİZ onların iddetini, ancak, kafirler için fitne kıldık!...
Kitab verilenler, yakin olmayı dilesinler diye!...
ve iman edenlerin imanları ziyade olsun diye!...
ve kendilerine kitab verilenler ve mü'minler rayb etmesinler diye!...
ve kalblerinde maraz olanlar ve kafirler,
"ALLAH bu mesel ile ne irade etti." desinler diye!

Böyledir!...
ALLAH dilediği kimseyi dall eder... ve dilediği kimseye ihda eder.
Rabbinin ordularına alim olan, ancak, O'dur!
Bu, beşer için, ancak, zikirdir!

76. İNSAN / 3

Muhakkak ki BİZ, onu sebile hidayet ederiz.
O,
ister şükür eden olur…
ister küfür eden olur…

79. NAZİAT / 18-19-20

"Ona de ki:
***Tezkiye olmaya var mısın?
Seni Rabbine ihda edeyim… ve ardından haşy edesin.***"
Ardından, ona kübra ayeti gösterdi.

87. A'LA / 1-2-3-4-5

Halk eden… ve ardından sevva eden...
ve kaderleyen... ve ardından hidayet eden...
ve merayı ihrac eden… ve ardından onu gusa halinde ahva kılan…
a'la Rabbinin ismini sebbih et!

90. BELED / 10-11

Ona iki necd hidayet ettik… ve ardından o, akabelere kahm etmedi.

92. LEYL / 12

Muhakkak üzerimize olan… elbette hudadır!

93. DUHA / 6-7-8

Sana yetim olarak vecd olmadı mı... ve ardından seni evy etmedi mi?
Seni dall olarak vecd etmedi mi... ve ardından hidayete erdirmedi mi?
Sana ail olarak vecd olmadı mı... ve ardından seni gani etmedi mi?

96. ALAK / 9-10-11-12-13-14-15-16

Abd salat etmekteyken... onu nehy edeni gördün mü!?
Gördün mü huda üzre olduğunu ya da takva ile emir ettiğini!?
Gördün mü kizb ettiğini ve tevella ettiğini!?
ALLAH'ın gördüğüne alim değil midir!?

Hayır!... Asla!
Eğer nehy etmezse... BİZ, nasiyesi ile kesinlikle onu sefi ederiz!… (hani şu) kizb eden hatie (hata yaptıran) nasiyesi ile!

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.