İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ H:LF ❞ kökünden türeyen kelimeler... 19 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox halef half halife Halaif Hulefâ Hilaf Hilafen Hilafet Hulf ihlaf ihtilaf İhtilafat istihlaf muhalefet muhalif Muhalifîn Muhtelef Muhtelif Muhtelife Mustahlef mustahlif Mutehalif tahlif
xoxox
خ ل ف H:LF
halef
خ ل ف H:LF

Birinin yerine sonradan geçen kimse. Babadan sonra kalan oğul.

DuruMeal'de toplam 6 kayıtta geçiyor.
half
خ ل ف H:LF

Ard. Arka. Ardıl. Arkasında. Kendinden sonra gelen. Arka taraf.

DuruMeal'de toplam 26 kayıtta geçiyor.
halife
خ ل ف H:LF

Öncekinin yerine geçen.

DuruMeal'de toplam 12 kayıtta geçiyor.
Çğl.HalaifÇğl.Hulefâ
Hilaf
خ ل ف H:LF

Ters, karşı, zıd. Karşı koymak. Muhalefet etmek.

DuruMeal'de toplam 15 kayıtta geçiyor.
Hilafen
خ ل ف H:LF

Zıd olarak. Hilaf olarak.

DuruMeal'de toplam 3 kayıtta geçiyor.
Hilafet
خ ل ف H:LF

Bir kimseye halef olmak ve onun yerine geçmek. Din ve dünya işlerinde umumi reislik.

Hulf
خ ل ف H:LF

Ahdinde durmamak. Ahdini bozmak. Sözde durmamak. Nakz.

ihlaf
خ ل ف H:LF

Yemin vermek. Yemin etmek. Yok etmek. Telef etmek.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
ihtilaf
خ ل ف H:LF

Anlaşmazlık, uyuşmazlık, karışıklık, ikilik. Birisinin halifesi olmak.

DuruMeal'de toplam 36 kayıtta geçiyor.
Çğl.İhtilafat
istihlaf
خ ل ف H:LF

Halef bırakmak. Birisini kendi yerine geçirmek. Kendi yerine başkasını tayin etmek. Kuyudan su çekmek.

DuruMeal'de toplam 4 kayıtta geçiyor.
muhalefet
خ ل ف H:LF

Kabulsüzlük. Karşı durma. Uyuşmazlık. Zıt gitmek. Zıddiyet. Muvafık olmamak.

muhalif
خ ل ف H:LF

Uymayan. Birbirine benzemiyen. Birbirine zıt olan. Başka şekilde düşünen. Karşı duran.

DuruMeal'de toplam 6 kayıtta geçiyor.
Çğl.Muhalifîn
Muhtelef
خ ل ف H:LF

Uyuşmamış. Birbirine uymamış. İhtilâf olunmuş.

Muhtelif
خ ل ف H:LF

Çeşitli. Tek türlü olmayan. Birbirine uymayan. İhtilaflı.

DuruMeal'de toplam 9 kayıtta geçiyor.
Dşl.Muhtelife
Mustahlef
خ ل ف H:LF

Kendi yerine geçirilmiş. Başkasının yerine konulmuş.

mustahlif
خ ل ف H:LF

Kendi yerine geçiren. Başkasının yerine koyan.

Mutehalif
خ ل ف H:LF

Birbirine muhalif olan. Birbirine uymayan. Birbirini tutmayan.

tahlif
خ ل ف H:LF

Birini kendi yerine bırakmak.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
2. BAKARA / 30

Rabbin meleklere;
"Muhakkak ki BEN, arzda halife kılacağım."
dediğinde... onlar dediler ki:
"Orada, orada fesad çıkaran... ve kan sefk eden mi kılacaksın?
Biz, SEN'in hamd etmen ile... SENİ sebbih ediyoruz ve kuds ediyoruz."
Dedi ki:
"Muhakkak ki BEN, sizin alim olmadığınız şeylere alimim!"

2. BAKARA / 65-66

Kendinizden, cumartesi gününe düşmanlık edenlere, BİZ'im onlara:
"Hasii maymunlar olun!" dememizle... elbette kat'iyyetle alim olmuştunuz!

Artık BİZ bunu, elinin arasında olanlar ve halfinde olanlar için nekal... ve muttakiler için meviza kıldık.

2. BAKARA / 80-81

Derler ki:
"Madud yevmlerden sonra bize nar mess etmez."
De ki:
"ALLAH indinde bir ahd mi ittihaz ettiniz siz!?
ALLAH, ahdini asla tahlif etmez.
Yoksa siz, ALLAH'a, alim olmadığınız bir şey mi söylüyorsunuz?"
Bilakis!
Seyyieler kesb eden ve hataları kendisini ihata eden kimse… artık işte onlar, nar ashabıdır. Orada ebedidirler.

2. BAKARA / 113

Kitab tilavet ettikleri halde...
Yahudiler diyorlar ki:
"Nasraniler bir şey üzere değildir."
Nasraniler de diyorlar ki:
"Yahudiler bir şey üzere değildir."

Böyledir!...
İlmi olmayanlar da onların kavli mislince kavl ediyorlar.

Artık, hakkında ihtilaf etmiş oldukları şeyde, onların aralarında, kıyamet yevminde, ALLAH hüküm verecektir!

2. BAKARA / 164

Muhakkak;
semaların ve arzın halkıyetinde...
gece ve gündüzün ihtilafında...
nasın menfaatine şeyler ile bahrda cereyan eden gemilerde...
suyun, ALLAH'ın semadan inzal ettiği kısmında...
ve ardından onunla arzda, mevtinden sonra hayy olanlarda...
bütün dabbenin orada bess olmasında...
rihlerin tasrifinde...
sema ile arz arasında müsahhar sehabta...
akıl eden kavim için kesinlikle ayetler vardır!

2. BAKARA / 174-175-176

Muhakkak, ALLAH'ın kitabtan inzal ettiklerini
ketm edenler...
ve ona az bir semen iştira edenler...
işte onlar... batınlarında, ancak, nar yerler!

Kıyamet yevminde... ALLAH,
onlara kelime ettirmez!
onlara tezkiye ettirmez!
ve onlara elim azab vardır!

İşte onlar...
huda ile dalaleti...
ve mağfiret ile azabı...
iştira edenler... artık onlar, nara nasıl sabır ederler!?

Bunlar... ALLAH'ın, kitabı bi-hakkın inzal etmesi iledir!
Muhakkak kitab hakkında ihtilafa düşenler, kesinlikle baid şikak içindedirler.

2. BAKARA / 213

Nas, vahid ümmet idi... ve ardından ALLAH, ibşar eden ve inzar eden Nebiler baas etti.
Nas arasında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerde hüküm vermeleri için... onlarla beraber bi-hakkın kitab inzal etti.

Kendilerine gelen beyyinelerin ardından... onun hakkında ihtilaf etmeleri... ancak, aralarında bagy ederek (sebebiyle) olur.
Ardından ALLAH, iman edenlere... hakk olandan hakkında ihtilaf ettikleri şeye... KENDİ izni ile hidayet eder.

ALLAH, dilediği kimseyi sırat-ı mustakime ihda eder.

2. BAKARA / 253

İşte o Rasullerden bazılarını bazılarına fazl ettik.
onlardan, ALLAH kelime ettirdikleri vardır.
ve bazısını derecelerle rafi etmiştir.

Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Onu Ruh-ul Kuds ile eyd ettik.

Şayet ALLAH dileseydi, onlardan sonrakiler, kendilerine gelen beyyinelerden sonra, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat, ihtilafa düştüler ve ardından onlardan kimi iman etti ve kimi de kafir oldu.

Şayet ALLAH dileseydi, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat ALLAH, irade ettiği şeye faildir.

2. BAKARA / 255

ALLAH!...
ilah, sadece, O'dur.
Hayydır.
Kayyumdur.
O'nu ne vesn... ne de nevm ahz etmez.
Semalarda olanlar ve arzda olanlar O'nundur.

O'nun izni ile olmadan, O'nun indinde şefaat edecek kimdir?

Ellerinin arasında olanlara ve halfinde olanlara alimdir.
O’nun ilminden, sadece, dilediği kadarını ihata edebilirler!

O'nun kürsüsü, semalara ve arza vasidir... bu ikisini hıfz etmek O'na zor gelmez.

O, aliyydir, azimdir.

3. ALİ İMRAN / 9

"Rabbimiz!
Muhakkak ki SEN, hakkında rayb olmayan yevm için nasa camisin.
Muhakkak ki ALLAH, vaad ettiğinden hilaf etmez."

3. ALİ İMRAN / 19

Muhakkak din, ALLAH indinde, İslam'dır.
Kitab verilenleri ihtilafa düşüren, ancak, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki bagydir.
ALLAH'ın ayetlerine kafir olan kimse... artık muhakkak ki ALLAH, hesabı seri olandır.

3. ALİ İMRAN / 55

ALLAH demişti ki:
"Ey İsa!
Muhakkak ki BEN, seni vefat ettireceğim... ve sen, BANA rafi olacaksın.
Sen, kafirlerden mutahharsın.
Sana tabi olanları, kıyamet yevmine kadar kafirlerin fevkinde kılacağım... sonra, sizin merciniz BANA olacak!
Artık ihtilafa düştüğünüz şeyler hakkında, aranızda BEN hüküm vereceğim!"

3. ALİ İMRAN / 105

Kendilerine beyyineler gelmesinin ardından tefrik olup ihtilafa düşenler gibi olmayın. İşte onlar... onlara azim azab vardır.

3. ALİ İMRAN / 170

ALLAH'ın kendilerine, KENDİ fazlından verdiği şey ile ifrah olmaktadırlar.
Halflerinden henüz kendilerine ilhak olmayanlara istibşar ederler ki; onlara korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler.

3. ALİ İMRAN / 190

Muhakkak semaların ve arzın halkıyetinde… ve gece ve gündüzün ihtilafında... elbette lübb sahibleri için ayetler vardır.

3. ALİ İMRAN / 194

"Rabbimiz!
Bize, Rasullerine vaad ettiğin şeyi ver. Kıyamet yevminde bizi ihza etme.
Muhakkak ki SEN, vaad edilene hilaf etmezsin."

4. NİSA / 9

Eğer halflerinden zürriyetlerini zayıf olarak terk etselerdi nasıl korkarlardı ise, öyle haşy etsinler.
Artık ALLAH'a ittika etsinler ve sedid kavl söylesinler.

4. NİSA / 82

Kur'an'ı tedbir edinmiyorlar mı!?

Şayet o, ALLAH'tan gayrısının indinden olsaydı... elbette onda çok ihtilaf vecd ederlerdi.

4. NİSA / 155-156-157

Ardından,
misaklarından nakz ettikleri ile...
ve ALLAH'ın ayetlerine küfür etmeleri ile...
ve Nebileri hakk gayrısında katl etmeleri ile...
"kalblerimiz gulf oldu" demeleri ile...
Bilakis!
ALLAH onları, kendi küfürleri ile tab etmiştir... ve artık onlar, sadece, çok az iman edebilirler.
ve küfürleri ile...
ve Meryem'e karşı azim bühtan sözleri ile…
ve "Muhakkak, ALLAH Rasulü, Meryem oğlu İsa Mesih'i biz katl ettik" sözleri ile...

Onlar onu katl etmediler... ve de salb etmediler.
Fakat onlara şübhe ettirildi!
Muhakkak onun hakkında ihtilafa düşenler, elbette bundan şekk içindedir. Onların zanna tabi olmaktan başka ilimleri yoktur. Onun katl edilmesine yakin değiller!

5. MAİDE / 33

Muhakkak, ALLAH ve Rasulü ile harb edenlerin ve arzda fesad için say edenlerin cezası;
katl edilmeleridir!...
veya salb edilmeleridir!...
veya ellerininin ve ayaklarının hilafen (çapraz olarak) kata edilmesidir!...
veya arzdan nefy edilmeleridir!
Böyledir!...
Dünyada hizy onlaradır! Ahirette de azim azab onlaradır!

5. MAİDE / 48

Kitabtan elinin arasındakine musaddık olarak ve müheymin olarak, sana bi-hakkın Kitab inzal ettik.
Artık onların aralarında, ALLAH'ın inzal ettiği ile hüküm et. Sana gelen hakktan başka, onların hevalarına tabi olma.

Sizden her biriniz için şeriat ve menhec kıldık.
Şayet ALLAH dileseydi, elbette sizi vahid ümmet kılardı. Fakat, verdiği şeylerde sizi belv etmek için (bunu yapmadı)...

Artık hayrlarda istibak edin.
Merciniz cemian ALLAH'adır... ve ardından O, hakkında ihtilafta olduğunuz şeyleri size haber verendir.

6. ENAM / 133

Rahmet sahibi Rabbin ganiydir!
Eğer dilerse sizi zehab eder ve sizden sonra, sizi başka kavmin zürriyetinden inşa ettiği gibi, dilediğini istihlaf eder eder.

6. ENAM / 141-142

Arşı olan ve arşı olmayan cennetleri inşa eden O'dur... ve muteşabih olarak; hurmayı ve üküllerinden muhtelif ziraati ve zeytini ve narı... ve müteşabih gayrısında olanları...!
ve enamdan hamil olanları ve firaş yapılanları…!

Semere verdiğinde semeresinden yeyin ve hasad yevminin hakkını verin.
İsraf etmeyin!
Muhakkak ki O, müsriflere muhabbet duymaz.

ALLAH'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden yeyin. Şeytanın hatvelerine tabi olmayın. Muhakkak o, sizin için mübin aduvvdur.

6. ENAM / 164

De ki:
"ALLAH'tan gayrı Rabb mı bagy edeyim!? Herşeyin Rabbi O'dur!
Her nefs, sadece, kendine kesb eder!
Vezr eden kimse, başka bir vizri vezr etmez!
Sonra merciniz Rabbinizedir ve ardından hakkında ihtilaf etmiş olduğunuz şey ile size haber verir.

6. ENAM / 165

Verdiği şeylerin içinde, sizi belv etmek için; sizi arzın halifeleri kılan ve bazınızı bazınızın fevkinde derece olarak ref eden O'dur.
Muhakkak ki Rabbin, ikabı seri olandır.
Muhakkak ki O, gafurdur, rahimdir.

7. ARAF / 16-17

Dedi ki:
"Artık bana gavayet ettiğin şey ile... onlar için SEN'in sırat-ı mustakimine elbette kuud edeceğim.
Sonra,
ellerinin arasından...
ve halflerinden...
ve yeminlerinden...
ve şimallerinden...
kesinlikle onlara kendimi vereceğim.
Pek çoğuna, şükür edenler olarak vecd olmayacaksın."

7. ARAF / 69

Kendinizden erkek kimseye, sizi nezr etmesi için Rabbinizden zikir gelmesi acayib midir!?
Zikir edin!
Nuh kavminin ardından sizi halife kılmıştı...
ve halkiyetinizde bast ziyade etmişti.
Artık ALLAH'ın alüvlerini zikir edin!... umulur ki felaha ulaşırsınız!"

7. ARAF / 74

"Zikir edin!
Ad kavminin ardından sizi halife kılmıştı… ve arzda sizi beva etmişti… onun suhuletinden kasrlar ittihaz ediyordunuz... dağlara evler naht ediyordunuz.
Artık, ALLAH'ın alüvlerini zikir edin.
Arzda müfsid olarak asev etmeyin!"

7. ARAF / 124

"Ellerinizi ve ayaklarınızı hilafından (çaprak olarak) kesinlikle kata edeceğim! Sonra hepinizi kesinlikle salb edeceğim!"

7. ARAF / 129

Dediler ki:
"Sen bize gelmeden de… sen bize geldikten sonra da bize eza edildi."
Dedi ki:
"Gerekir ki (belki)… Rabbiniz düşmanınızı helak eder... ve arzda sizi istihlaf eder.
Artık O, nasıl amel ettiğinize nazar edecektir!"

7. ARAF / 142

Musa'ya otuz gece vaad ettik... ve bunu aşr ile tamamladık... artık, Rabbinin mikatı, kırk geceye tamam oldu.

Musa, kardeşi Harun'a dedi ki:
"Kavmimde bana halife ol... ve ıslah et. Müfsidlerin sebiline tabi olma!"

7. ARAF / 150

Musa, kavmine, gazaba ve esefle rücu ettiğinde, dedi ki:
"Benden sonra, halefimde ne beis işlediniz! Rabbinizin emrine acele mi ettiniz!"
Levhaları ilka etti ve kardeşinin reisini ahz etti. Onu kendine cerr etti. Dedi ki:
"Anamın oğlu!
Muhakkak kavim istizaf oldu. Neredeyse beni katl ediyorlardı. Artık düşmanları bana şemate ettirme! Beni zalim kavim ile beraber kılma!"

7. ARAF / 169

Artık, onların hilafında, kitaba varis olan halef... bu ednanın arız olanını ahz ediyor... ve
"(nasıl olsa) bize gafur olunacak" diyorlar.
Eğer mislinde bir arız daha verilse, onu da ahz ederler...!
Onlara, ALLAH üzre hakk dışında kavil etmeyeceklerine, kitab misakı ahz edilmemiş miydi!?... onda olanı ders etmemişler miydi!?
İttika edenler için dar-ul ahiret hayrdır. Akıl etmiyor musunuz?

8. ENFAL / 42

Siz udvanın dünyasında idiniz. Onlar udvanın kusvasında idiler. Rekb ise sizden daha sefilde idi.
Şayet vaad edişmiş olsanız, miadınızda elbette ihtilafa düşerdiniz.
Fakat, ALLAH'ın emri kaza etmesi içindir. Helak olanın, beyyinelerle helak olması için ve hayy olanın beyyinelerle hayy olması için mef'ul olmuştur.
Muhakkak ki ALLAH, kesinlikle semidir, alimdir.

8. ENFAL / 57

Şayet onları harbte sekf edersen, ardından onları ve halflerinde olanları teşrid et… umulur ki tezekkür ederler.

9. TEVBE / 77

Onların kalblerine, ALLAH'a vaad ettiklerine hilaf olmaları ile ve kizb etmiş oldukları ile, mülaki olacakları yevme kadar nifak akab edilmiştir.

9. TEVBE / 81

ALLAH Rasulünün hilafında muhalif olarak, kaid oldukları şey ile ifrah oldular. ALLAH sebilinde malları ve nefsleri ile cihad etmek onlara kerih geldi.
"Bu harrda nefr etmeyin" dediler.
De ki:
"Cehennemin narının harrı daha şedidtir."
Keşke fıkh etmiş olsalardı.

9. TEVBE / 83

Artık eğer ALLAH seni onlardan bir taifeye rücu ederse ve ardından huruc etmek için senden izin isterlerse, de ki:
"Siz benimle beraber ebediyyen ihrac olmayacaksınız. Benimle beraber düşmanla kıtal etmeyeceksiniz. Muhakkak siz, kuud etmeye evvel merrede razı olmuştunuz. Artık half olanlarla beraber kuud edin!"

9. TEVBE / 87

Half olanlarla beraber olmaya razı oldular. Kalbleri üzre tab edildi. Artık onlar fıkh edemezler.

9. TEVBE / 93

Muhakkak sebil, ancak, ganiy olan ve senden izin isteyenlerin üzerinedir.
Onlar, half olanlarla beraber olmaya razı oldular. ALLAH, onların kalbleri üzre tab etti. Artık onlar, alim olamazlar.

9. TEVBE / 118

Half olanların üçü üzre de...
Hatta, onların üzerine arz, irhab olduğu şey ile dıyk olduğunda, onların nefsleri de dıyk olmuştu. O'nun üzerine olmaktan başka, ALLAH'tan ilca olunacak yer olmadığını zann etmişlerdi. Sonra onlara, tevbe etmeleri için tevbe etti.
Muhakkak ki ALLAH... O, tevvabdır, rahimdir.

9. TEVBE / 120

Medine ehline ve onların havlindeki arablara;
ALLAH Rasulünden half olmaları...
ve onun nefsinden kendi nefslerine rağbet etmeleri...
olamaz.
Bu, kendilerine salih amel ketb edilmesi dışında...
kendilerine ALLAH sebilinde, zeme ve nasab ve mahmasa isabet etmesin...
ve kafirleri gayz edecek mevtıya vatı olmasınlar...
ve aduvvdan bir naile nail olmasınlar...
diyedir.
Muhakkak ki ALLAH, muhsinlerin ecirlerini zayi etmez.

10. YUNUS / 6

Muhakkak
gece ve gündüzün ihtilafında...
ve ALLAH'ın semalarda ve arzda halk ettiği şeylerde...
ittika eden kavim için elbette/kesinlikle ayetler vadır.

10. YUNUS / 14

Sonra, onların ardından sizi... nasıl amel edeceğinize nazar edelim diye... arzda halifeler kıldık.

10. YUNUS / 19

Nas, ancak, vahid ümmet idi.
Ancak onlar, ihtilaf ettiler!
Şayet Rabbinden kelime sebak olmasaydı... ihtilaf ettikleri hakkında, aralarında elbette/kesinlikle kaza edilirdi.

10. YUNUS / 73

Ardından, onlar onu kizb ettirdiler.
Ardından, onu ve gemide onunla beraber olan kimselere necat ettik. Onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi kizb ettiren kimseleri ise gark ettik.
Nazar et!... inzar edilenlerin akibetleri nasıl oluyormuş!

10. YUNUS / 92

Artık bu yevmde, senin bedenini… senin halefindeki kimselere ayet olması için necat edeceğiz!
Muhakkak nasdan çoğu, ayetlerimize kesinlikle gafildir!

10. YUNUS / 93

elbette kat'iyyetle!...
BİZ, İsrailoğullarını sıdk mübevve ile bevve ettik...
ve onları tayyib olanlardan rızıklandırdık...
ve ardından onlar, kendilerine ilim kılınıncaya kadar ihtilafa düşmediler.
Muhakkak ki Rabbin, kıyamet yevminde... hakkında ihtilafa düşmüş oldukları şeylerde... onların aralarında kaza eder.

11. HUD / 57

"Artık eğer tevella ederseniz... artık, bana irsal edileni, onunla üzerinize kat'iyyetle iblağ ettim!
Rabbim sizin gayrınızda bir kavmi istihlaf eder... ve siz, O'na bir şey darr edemezsiniz.
Muhakkak ki Rabbim, herşeye hafızdır."

11. HUD / 88

Dedi ki:
"Ey kavmim!
Görmüyor musunuz!?
Ya ben, Rabbimden beyyineler üzre isem... ve beni kendinden hasene rızık ile rızıklandırmışsa!...

Ben, sizi nehy ettiğim şeylerde, size muhalif olmayı irade etmiyorum. Benim irade ettiğim sadece, istitaat ettiğim şeyi ıslah etmektir. Benim tevfikim, sadece, ALLAH iledir. O'na tevekkül ettim, O'na inabe ettim."

11. HUD / 110

Musa'ya elbette kat'iyyetle Kitab verdik!... ve ardından onun hakkında ihtilaf ettiler. Şayet Rabbinden kelime sebak olmasaydı, aralarında elbette/kesinlikle kaza ederdi.
Muhakkak onlar, onda elbette/kesinlikle murib şekk içindeler.

11. HUD / 118-119

Şayet Rabbin dileseydi, nası, elbette vahid ümmet kılardı.
Rabbinin rahmet ettikleri dışında… onlar muhtelif olmaktan zeyl etmezler.
Bunun için onları halk etti...!

Rabbinin, "Cehennemi, kesinlikle cinnlerden ve nasdan melaa edeceğim" kelimesi tamam oldu.

13. RAD / 11

Ona, elinin arasından ve halflerinden muakkib olanlar vardır...
Onu, ALLAH'ın emrinden hıfz ederler.

Muhakkak ki ALLAH... nefsleri ile olanı tagyir edinceye kadar... kavim ile olanı tagyir etmez.
ALLAH, bir kavme sui irade ettiği zaman... artık onu redd edecek yoktur... onlara O'nun gayrısından vali de yoktur.

13. RAD / 31

"Dağları seyir ettirebilen... veya arzı kata ettirebilen... veya mevt olmuşlara kelime ettirilebilen bir Kur'an olsaydı ya!..."
Bilakis!
Emirler cemian ALLAH'ındır!

İman edenler... ALLAH'ın şayet dileseydi, nası cemian hidayete erdireceğine iyas olmadılar mı!

Kafirler, sanat ettikleri şeyler ile... ALLAH'ın vaadi gelinceye kadar...
kendilerine karia isabet ettirmeye...
veya darlarından karib olarak hulul ettirmeye...
zeyl ederler (ara vermeden devam ederler).

Muhakkak ki ALLAH, vaad ettiğine hilaf etmez!

14. İBRAHİM / 22

Emir kaza olduğunda, şeytan der ki:
"Muhakkak ki ALLAH, size hakk vaadi vaad etti. Ben de size vaadde bulundum... ve ardından ben size hilaf oldum.
Benim için, sizin üzerinize sultan, sadece, sizi davet ediyor olmamdı... ve ardından bana siz kendiniz isticab ettiniz.

Artık beni levm etmeyin de... nefslerinizi levm edin!
Size musrih ben değilim... siz de bana musrih değilsiniz. Muhakkak ben, beni şirk koştuğunuz şeye önceden kafir olmuştum."
Muhakkak zalimler... elim azab onlaradır!

14. İBRAHİM / 47

Artık, ALLAH'ın, Rasullerine vaadinden hilaf edeceğini hesab etme!
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

16. NAHL / 13

Sizin için arzda, onların muhtelif renklerde zer edilenler vardır.
Muhakkak bunda, tezekkür eden kavim için kesinlikle ayetler vardır.

16. NAHL / 38-39

Onlar, cehd yeminleriyle ALLAH'a kasem ettiler:
"ALLAH, mevt olanı baas edemez."
Bilakis!
Bu, onların üzerine,
hakkında ihtilaf ettikleri şeyleri, kendilerine beyan etmek için…
kafirlerin kazib oldukları şeylere alim olmaları için…
hakk vaaddir… fakat nasın pek çoğu alim değil.

16. NAHL / 64

Kitabı, ancak, onun hakkında ihtilaf edenlere beyan etmen için sana inzal ettik!
İman eden kavme huda ve rahmettir.

16. NAHL / 68-69

Rabbin, nahla, şöyle vahy etti:
"Dağlardan… ve şecerelerden… ve arş ettikleri şeylerden, beytler ittihaz et!
Sonra, bütün semerelerden ye!... ve ardından Rabbinin sebillerinde zelul olarak islak et!"
Onların batınlarından, içinde nas için şifa olan, muhtelif renklerde şarablar ihrac olur.
Muhakkak bunda, tefekkür eden kavim için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

16. NAHL / 92

(Başka) Bir ümmetten irba olan ümmet oldunuz diye... aranızda dahil olarak, yeminlerinizi ittihaz edip... gazlını kuvvetle neks ettikten sonra nakz eden kadın gibi olmayın!
Muhakkak ALLAH, bununla, ancak sizi belv etmektedir.
Kıyamet yevminde, hakkında ihtilaf etmiş olduğunuz şeyler, size elbette/kesinlikle beyan edilecektir.

16. NAHL / 124

Muhakkak Cumartesiler, onun hakkında ihtilaf edenlere kılındı.
Muhakkak Rabbin, hakkında ihtilaf etmiş oldukları şeyde, kıyamet yevminde aralarında elbette/kesinlikle hüküm verecektir.

17. İSRA / 76

Oradan ihrac etmek için seni arzdan gerçekten istafazz edebilselerdi... o zaman, senin hilafında, sadece pek az lebs olurlardı.

19. MERYEM / 37

Ardından kendi aralarından hizbler, ihtilafa düştüler.
Artık, azim yevmin meşhedinden, kafirlerin vay haline!

19. MERYEM / 59

Ardından… onların bazılarından halefler half olur ki…
salatı zayi ederler!...
ve şehvetlerine tabi olurlar!...
Artık yakında, gayya ilka edilecekler.

19. MERYEM / 64

"Biz, ancak, senin Rabbinin emri ile tenezzül ederiz.
Ellerimizin arasında olanlar ve halfimizde olanlar ve bunların arasındakiler O'nundur.
Rabbin unutkan değildir."

20. TAHA / 58

"Artık elbette/kesinlikle biz de sana, mislince sihrimizi vereceğiz. Bizim ve senin aramızda, bizim de... Senin de vaadinde hilafa düşmeyeceğimiz... seva mekan belirle."

20. TAHA / 71

Dedi ki:
"Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz?
Sihre sizi alim eden, elbette/kesinlikle sizden kebirdir.
Artık elbette/kesinlikle ben sizin ellerinizi ve ayaklarınızı, hilafen (çapraz olarak) kata edeceğim. elbette/kesinlikle sizi, hurma cizlerinde salb edeceğim.
elbette/kesinlikle siz, hangimizin azabının daha şedid ve baki olduğuna alim olacaksınız."

20. TAHA / 86

Musa, gazban ve esif olarak kavmine rücu etti.
Dedi ki:
"Ey kavmim!
Rabbiniz, size hasene vaad ile vaad etmemiş miydi?
Ahd size tavl mı geldi?
Yoksa, Rabbinizden gazabın üzerinize hall olmasını mı irade ettiniz?
Artık bana olan vaadinizden, siz hilaf ettiniz!"

20. TAHA / 87

Dediler ki:
"Sana vaadimizden, kendi melkimizle hilaf etmedik.
Fakat bize, kavmin ziynetinden vizrler hamil ettirilmişti. Artık kazf ettik.

Böyledir!...
Ardından, Samiri de ilka etti."

20. TAHA / 97

Dedi ki:
"Artık zehab oldun!
Artık muhakkak, senin için hayat boyunca, 'Bana misas etmeyin!' demek vardır!
Muhakkak senin için vaad edilen... ondan ihlaf edemeyeceksin!
Ona zıll et!... akif olup durduğun ilahına!
BİZ onu elbette/kesinlikle hark edeceğiz... sonra da nesf ederek ummanda nesf edeceğiz!"

20. TAHA / 110

O, onların ellerinin arasında olana... ve onların halflerinde olana alimdir.
Onlar, ilim olarak O'nu ihata edemezler.

21. ENBİYA / 28

O, onların ellerinin arasında olana... ve halflerinde olana alimdir. Onlar, sadece, O'nun razı olduğu kimselere şefaat ederler. Onlar, O'nun haşyetinden müşfiktirler.

22. HACC / 47

Azaba acele etmeni istiyorlar...
ALLAH, asla vaadinden hilaf etmez! Muhakkak ki Rabbinin indinde bir yevm, sizin adedlemenizden bin sene gibidir.

22. HACC / 69

Kıyamet yevminde, hakkında ihtilaf ettiğiniz şeylerde, aranızda ALLAH hüküm verecektir.

22. HACC / 76

Onların elleri arasında olana ve halflerinde olana alimdir.
Emirler ALLAH'a rücu eder!

23. MUMİNUN / 80

O, hayy edendir… ve mevt edendir.
Gece ve gündüzün ihtilafı O'nundur.
Artık akıl etmez misiniz!?

24. NUR / 55

ALLAH, sizden, salih (iş)lere amil olarak iman edenlere... vaad etmiştir ki:
Kendilerinin öncesinden olanları istihlaf ettiği gibi... onları da arzda elbette/kesinlikle istihlaf edecektir.
Kendileri için razı olduğu dini, elbette/kesinlikle onlara temekkün edecektir.
Korkularının ardından onları, elbette/kesinlikle emniyet ile bedellendirecektir.

Onlar,
BANA abd olacaklar!...
ve BANA hiç bir şey şirk koşmayacaklar!
Bunun ardından, kafir kimseler... artık işte onlar... onlar, fasıktır.

24. NUR / 63

Rasulün davetini, bazınızın bazınıza daveti gibi tutmayın!
ALLAH, içinizden livaz ederek tesellül edenlere kat'iyyetle alimdir! Artık onun emrine muhalif olanlar, başlarına bir fitne isabet etmesinden... veya elim azaba uğramaktan hazer etsinler.

25. FURKAN / 62

O,
tezekkür irade edenler için…
ve şükür irade edenler için…
geceyi ve gündüzü birbirine halife kılar.

26. ŞUARA / 49

Dedi ki:
"Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz!?
Muhakkak o, kesinlikle sizi sihre alim eden kebirdir. Artık yakında alim olacaksınız. Kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı hilafen (çapraz) kata edeceğim. Sizin hepinizi salb edeceğim."

27. NEML / 62

Yoksa,
KENDİSİNE davet ettiği zaman muztar olana icab eden... ve sui olanı keşf eden... ve sizi arzın halifeleri kılan mı!?

ALLAH'la birlikte ilah mı var!?
Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz!

27. NEML / 76

Muhakkak bu Kur'an, ihtilafa düştükleri şeylerin pek çoğunu, israiloğullarına kıssa etmektedir.

30. RUM / 6

ALLAH vaad etti. ALLAH, vaadinden hilaf etmez. Fakat, nasın pek çoğu alim değildir.

30. RUM / 22

Semaların ve arzın halkıyeti...
ve lisanlarınızın ve renklerinizin ihtilafı...
O'nun ayetlerindendir.
Muhakkak bunda, alim olanlar için, elbette/kesinlikle ayetler vardır.

32. SECDE / 25

Muhakkak ki Rabbin… O, kıyamet yevminde, hakkında ihtilaf etmiş oldukları şeylerde... onların arasında fasl edecek.

34. SEBE / 9

Semadan ve arzdan, ellerinin arasında olanı ve halflerinde olanı görmüyorlar mı?
Eğer dilersek onları, arzda husuf ederiz veya üzerlerine semadan kisfler ıskat ederiz. Muhakkak bunda, bütün münib abd olanlar için elbette/kesinlikle ayet vardır.

34. SEBE / 39

De ki:
"Muhakkak ki Rabbim, kendisine ibadet edenlerden dilediği kimse için rızkı bast eder... ve ikdar eder.
Birşeylerden infak ettiğiniz ne varsa… artık O, ona halife kılar.
O, rızk verenlerin hayrlısıdır."

35. FATIR / 27

Görmez misin; ALLAH, semadan su inzal eder.
Ardından onunla,
renkleri muhtelif semereler...
ve dağlardan, beyaz ve ahmer, muhtelif renklerde ve garb olmuş simsiyah cüddetler...
ihrac ettik.

35. FATIR / 28

Nasdan ve dabbelerden ve enamdan muhtelif renklerde olanlar vardır.

Böyledir!...
Muhakkak, abd olanlardan, ancak, ilim sahibi olanlar, ALLAH'a haşy eder.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, gafurdur.

35. FATIR / 39

O, sizi yeryüzünde halifeler kılandır.
Kafir kimseler… artık küfürleri kendilerinedir.
Rabblerinin indinde...
kafirlerin küfürleri, sadece, maktlarını ziyade eder...
ve kafirlerin küfürleri, sadece, hasarlarını ziyade eder.

36. YASİN / 7-8-9-10

Kavil, onların pek çoğuna elbette kat'iyyetle hakk olmuştur!... artık, onlar iman edemezler.

Muhakkak ki BİZ, onların unklarına, zaknlarına kadar guller kıldık... artık onlar, mukmahtırlar.

BİZ, ellerinin arasından sedd ve halflerinden sedd kıldık... ardından onları gışa ettik... artık onlar basar edemezler.

Onları nezr etmen yada nezr etmemen onlar için sevadır.
Onlar iman etmezler!

36. YASİN / 45-46

Onlara denilmiştir ki:
"Ellerinizin arasında olana ve halfinizde olana muttaki olun!... umulur ki size rahmet edilir."

Ancak onlar… Rabblerinin ayetlerinden gelen bütün ayetlerden, sadece, muriz olurlar!

38. SAD / 26

"Ey Davud!
Muhakkak ki BİZ, seni arzda halife kıldık.
Artık nas arasında bi-hakkın hüküm ver... ve sakın hevaya tabi olma... yoksa, seni ALLAH'ın sebilinden dall eder.
Muhakkak ALLAH'ın sebilinden dall olan kimseler...
hesab yevminde onlara, unuttukları şeyler ile şedid azab vardır.

39. ZUMER / 3

Değil mi ki... Halis din ALLAH'ındır!
O'nun gayrısından veliyler ittihaz edenler:
"Ona biz, sadece, bizi ALLAH'a zülfaya kurb ettirmesi için abd oluyoruz."
Muhakkak ki ALLAH, onların arasında, hakkında ihtilaf ettikleri şeyde hüküm verecektir.
Muhakkak ki ALLAH... o kazib keffar olanlara ihda etmez.

39. ZUMER / 20

Fakat Rabblerine ittika edenler… onlara,
fevklerinden gurfeler…
altlarından nehirler cereyan eden… bina edilmiş gurfeler...
vardır.
ALLAH vaad etmiştir!… ALLAH, miadından hilaf etmez!

39. ZUMER / 21

Görmez misin ki...
ALLAH'ın, semadan su inzal eder...
ve ardından onu arzda neba olanlara selk eder...
Sonra onunla muhtelif renklerde ekinler ihrac eder.
Sonra onlar heyecan olur...
ve ardından onları sararmış görürsün.
Sonra onları hutam kılar.
Muhakkak bunda, lübb sahibleri için kesinlikle zikir vardır.

39. ZUMER / 46

De ki:
"ALLAHumme!
Semaları ve arzı fatr edensin!
Gayba ve şahadete alim olansın!
SANA abd olanların arasında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerde SEN hükmedersin!"

41. FUSSİLET / 14

Ellerinin arasından ve halflerinden Rasuller gelmişti:
"Sakın ALLAH'tan gayrıya abd olmayın!"

Onlar da demişlerdi ki:
"Şayet Rabbimiz dileseydi…bize elbette/kesinlikle melekler inzal ederdi. Yoksa biz, kesinlikle irsal edildiğiniz şeye kafiriz."

41. FUSSİLET / 25

Onlara karinler (arkadaşlar) kayz ettik... ve ardından onlar, onlara ellerinin arasında olanı ve halflerinde olanı ziynetlendirdiler.
Kendilerinden önce kat'iyyetle hilv etmiş olan cinnlerden ve insden ümmetler hakkındaki kavil, kendilerine de hakk oldu!... muhakkak onlar hasar alanlar oldular.

41. FUSSİLET / 42

Hakimden, hamidden tenzil olana… elinin arasından da… halfinden de... batıl giremez!

41. FUSSİLET / 45

Musa'ya elbette kat'iyyetle kitab verdik!… ve ardından onun hakkında ihtilaf ettiler.
Şayet Rabbinden sebak kelimeler olmasaydı... elbette/kesinlikle onların aralarında kaza edilirdi. Muhakkak onlar, elbette ondan murib şekk içindeler.

42. ŞURA / 10

Hakkında ihtilaf ettiğiniz şeyde… artık, onun hükmü, ALLAH'adır!
Böyledir!...
ALLAH,
tevekkül ettiğim ve inabe ettiğim Rabbimdir!

Kişi, Allah'ı kendisine vekil edinmeyi ve Allah'a yönelmeyi, ancak, kendi Rabb noktasından temin eder.
43. ZUHRUF / 60

Şayet dileseydik... elbette... arzda halef olacak, sizden melekler kılardık.

43. ZUHRUF / 63

İsa beyyinelerle geldiğinde, dedi ki:
"Hakkında ihtilaf ettiklerinizin bazısını beyan etmek için… kat'iyyetle hikmet ile size geldim!
Artık ALLAH'a ittika edin!... ve bana itaat edin!"

43. ZUHRUF / 65

Ardından, aralarından hizbler, ihtilaf ettiler.

Artık, elim yevmin azabından veyl olsun zalimlere!

45. CASİYE / 5

Gece ve gündüzün ihtilafı…
ALLAH'ın semadan rızık olarak inzal ettiği...
ve ardından onunla arzda mevtten sonra hayy etmesi...
Rihleri tasrif etmesi...
Akıl eden kavim için ayetlerdir.

45. CASİYE / 17

Onlara, emirden beyyinler vermiştik.
Ardından, sadece, kendilerine ilim gelmesinin ardından…. aralarında bagy ederek ihtilafa düştüler.
Muhakkak Rabbin, kıyamet yevminde, ihtilaf ettikleri şeyler hakkında... onların aralarında kaza edecektir.

46. AHKAF / 21

Ad'ın kardeşini zikir et!
Ahkaf ile kavmini nezr etmişti.
Onun elinin arasından ve halfinden nezirler kat'iyyetle hilv olmuştu!…
"Sakın ALLAH'tan başkasına abd olmayın!
Muhakkak ben, azim yevmin azabının sizin üzerinize olmasından korkuyorum!"

48. FETİH / 11

Arablardan muhalif olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ehlimiz bizi meşgul etti... artık bize istiğfar et."
Onlar lisanları ile kalblerinde olmayan şeyi söylüyorlar!
De ki:
"Eğer size darr irade ederse...
veya size menfaat irade ederse...
kim sizin için ALLAH'tan bir şeye malik olabilir?
Bilakis!
ALLAH amel ettiğiniz şeylere habir olandır."

48. FETİH / 15

Magnemlere talak ettiğinizde... muhalif olanlar onları ahz etmek için diyecekler ki:
"Bizi vezr edin, size tabi olalım."
Onlar ALLAH'ın kelamını bedellendirmeyi irade ediyorlar.
De ki:
"Siz asla bize tabi olamazsınız!
Böyledir!...
Önceden ALLAH'ın dediği budur."
Ardından diyecekler ki:
"Bilakis!
Siz bize hased ediyorsunuz."
Bilakis!
Onlar, sadece, pek az fıkh ederler.

48. FETİH / 16

Arablardan muhalif olanlara de ki:
"Beis şedid sahibi bir kavme karşı davet edileceksiniz... onlarla kıtal edersiniz veya silm olurlar.
Artık eğer itaat ederseniz... ALLAH size hasene ecir verir.
Eğer daha önceden tevella ettiğiniz gibi tevella ederseniz... size elim azab ile azab eder."

51. ZARİYAT / 8

Muhakkak siz, kesinlikle muhtelif kavl içindesiniz.

57. HADİD / 7

ALLAH'a ve Rasulüne iman edin!
Hakkında müstahlef kılındığınız şeylerden infak edin!
Sizden,
iman edenler...
ve infak edenler...
onlar için, kebir ecir vardır.

72. CİNN / 26-27-28

O, gayb olana alimdir.
Artık, razı olunan Rasul dışında... hiç kimseye gaybı üzre izhar olmaz... ve ardından, muhakkak ki O, onların eli arasından ve halfinden... Rabblerinin risaletinin kat'iyyetle iblağ edilmiş olduğuna alim olmaları için rasadlar islak eder!
Onların ledalarındaki şeylere ihata etmiştir!
Herşeyi aded olarak ihsa etmiştir!

78. NEBE / 1-2-3

Neyden sual edişiyorlar?
Hakkında muhtelif oldukları azim haberden mi?

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.