xoxox
خ ص ص
H:S:S:
| |
Bahusus
خ ص ص
H:S:S:
| Hususiyle. En çok. Hele. |
Ehass
خ ص ص
H:S:S:
| Daha hususi, daha yakın, daha hâlis. Hususi. Ziyade hâs. (Eamm'ın zıddıdır.) |
Hasisa
خ ص ص
H:S:S:
| Bir şeye mahsus hal. Kendine mahsus olup başkasında bulunmayan keyfiyet, karakter. |
Hâss has
خ ص ص
H:S:S:
| Hususi. Hâlis. Kıymetli ve ileri gelen mühim yakınların topluluğu. Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan. Umumi olmayıp mahsus olan. Tam ayar olan, yabancı maddelerle karışık olmayan ve içinde bozuk bulunmayan. Tek, münferid. Saf. Tar: Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarında, devletin büyüklerine ayrılan yıllık geliri yüzbin akçadan fazla olan arazi. DuruMeal'de toplam 3 kayıtta geçiyor. Çğl.Havâss |
Hassa
خ ص ص
H:S:S:
| İnsanın kendisine tahsis ettiği şey. Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan şey. Bir şeye mahsus kuvvet. Te'sir. Menfaat. Adet ve alâmet. Ekâbir, kavmin ileri geleni. Çğl.Havass |
Hasseten
خ ص ص
H:S:S:
| Hususi olarak, özellikle. Yalnız, ayrıca. DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor. |
Hassiyet Hâsiyyet
خ ص ص
H:S:S:
| Hususi fayda, kuvvet ve menfaat, tesir, keyfiyet. |
Hıss
خ ص ص
H:S:S:
| Nasip, hisse. Çğl.Hısas |
Hisse Hıssa
خ ص ص
H:S:S:
| Pay. Nasip. Kısmete düşen kısım. Vârise intikal eden kısım. |
Husus
خ ص ص
H:S:S:
| İş. Mevzu. Yol. Usul. Keyfiyet. Tarz, şekil. Mes'ele. Madde. Şey. Bir şeyin sairlerinden ayrıldığını ve temyizini bildiren cihet ve keyfiyet. Çğl.Hususat |
Hususa
خ ص ص
H:S:S:
| Ayrıca, hususen, başkaca. |
Hususen
خ ص ص
H:S:S:
| Bilhassa. Ayrıca. Başkaca. Buna mahsus olarak. |
Hususî hususi
خ ص ص
H:S:S:
| Bir şeye aid olan. Herkese âid olmayan. |
Hususiyet
خ ص ص
H:S:S:
| Ahbaplık, tanışıklık, yakınlık. Hususilik. Çğl.Hususiyat |
ihsas
خ ص ص
H:S:S:
| Pay ayırmak. Hisse vermek. Azletmek. |
Mahsus
خ ص ص
H:S:S:
| Ayrılmış, tâyin edilmiş. Herkese âit olmayıp bazılara âit olmuş olan. Yalnız birine âid olan. Hususileşmiş. Müstakil. Bile bile, istiyerek. Yalandan, şakadan, lâtife olarak. |
Mahsusa
خ ص ص
H:S:S:
| Mahsus, hususi. |
Mahsusat
خ ص ص
H:S:S:
| Gözle görülen, hisle anlaşılan şeyler. (Ma'kulât'ın zıddı) |
Mahsusen
خ ص ص
H:S:S:
| Ayrıca, bile bile, mahsus olarak. |
Mahsusiyet
خ ص ص
H:S:S:
| Mahsusluk. Hususi olma hâli. |
Muhassas
خ ص ص
H:S:S:
| Birine âid kılınmış. Tahsis edilmiş. Has kılınmış. Ayrılmış. Tâyin edilmiş. Devlet bütçesinden, devlet dâireleri için ayrılan para. Bir kimseye verilmiş olan maaş veya tayın. Çğl.Muhassasat |
Muhtass
خ ص ص
H:S:S:
| (Husus. dan) Bir şeye veya bir kimseye ait olan. Çğl.Muhtassîn |
Mutehassıs
خ ص ص
H:S:S:
| Bir işin hakikatını, içyüzünü çok iyi bilen. Bir meslekte mahir olan. Has ve mahsus olan. |
Tahassus
خ ص ص
H:S:S:
| Hususi ve mahsus olmak. Bir kimseye mahsus kılınmak. |
Tahsis
خ ص ص
H:S:S:
| Belli bir gaye için kullanmak. Bir şey veya bir kimse için ayırmak. Kredi. Tazminat. Bir kimse veya bir daire için ayrılmış para veya mal. Çğl.Tahsisat |
Zîhassa
خ ص ص
H:S:S:
| Hassalı, özellik, hususiyyet sâhibi. |
2. BAKARA / 105 ✦ Kitab ehlinden kafirler |
3. AL-İ İMRAN / 72-73-74 Kitab ehlinden bir taife dedi ki: De ki: Size verilen şeyin mislinin birinize verileceğine veya Rabbinizin indinde size hacc edecekleri konusunda... De ki: |
8. ENFAL / 25 İttika edin! |
59. HAŞR / 9 Önceden iman ederek, bu dara tebevvü edenler... kendilerine hicret edenlere muhabbet duymaktadır. Onların sadrında, verdikleri şeylerden hacet vecd olmaz. |