İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ K:BL ❞ kökünden türeyen kelimeler... 26 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox xoxox ikbal istikbal kabala Kabil kabila kabile kabail kabiliyet Kabl Kablî Kablî kabul kıble kibla Kubul makbul Makbule Mukabbel mukabele mukabil mukabile Mukbil Mukbilan Mukbilîn mustakbel Mustakbil Mustakbilîn mutekabil Tekabbel tekabul
xoxox
ق ب ل K:BL
xoxox
مُقابِلَ K:BL
ikbal
ق ب ل K:BL

Bir şeye yönelmek. Teveccüh etmek. Reddetmeyip kabul etmek. Bir şeyi birinin önüne götürmek. Baht açıklığı. Talih. Refah. İstemek.

DuruMeal'de toplam 8 kayıtta geçiyor.
istikbal
ق ب ل K:BL

Ati, gelecek zaman. Karşılayış, gelen bir kimseyi karşılamak.

kabala
ق ب ل K:BL

Yönelmek.

Kabil
ق ب ل K:BL

Kabul eden. Olabilir, istidatlı, mümkün olan, önde ve ileride olan. Gibi, türlü, biraz evvel, az önce. Sınıf, nevi, soy. Tür, cins.

kabila
ق ب ل K:BL

almak

kabile
ق ب ل K:BL

Bir soydan olanlar, aşiret. / Birbirlerine, kabul yoluyla yönelmiş kalabalık.

DuruMeal'de toplam 2 kayıtta geçiyor.
Çğl.kabail
kabiliyet
ق ب ل K:BL

Yetenek. Yapabilirlik. Kabul edici yüksek bir kuvvete malik olmak, olabilirlilik. / İstidat, anlayış, kabul edebilirlilik. / Dıştan gelen te'sirleri alabilme gücü.

Kabl
Kablî
ق ب ل K:BL

Ön. Önce. Evvel. / Öndeki. İlerideki. Evvelki. (hem mekan hem de zaman olarak kullanılır.) // Hiç bir tecrübeye dayanmayan… sadece akıl yoluyla.

DuruMeal'de toplam 236 kayıtta geçiyor.
Kablî
ق ب ل K:BL

İlke ve önceliğe ait. / Hiçbir tecrübeye dayanmadan. Yalnız akıl ile.

kabul
ق ب ل K:BL

Rıza ile onaylama.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
kıble
ق ب ل K:BL

Kabe ciheti. Kıble tarafı. / Güney. / Güneyden esen rüzgar. // Değeri yada üstünlüğü kabul edilerek yönelinen taraf.

DuruMeal'de toplam 5 kayıtta geçiyor.
kibla
ق ب ل K:BL

Yön. İstikamet.

Kubul
ق ب ل K:BL

Evvel, önce, ilk. Ön taraf, Ön yan.

DuruMeal'de toplam 3 kayıtta geçiyor.
makbul
ق ب ل K:BL

Kabul olunan. Beğenilen. Sevablı.

Dşl.Makbule
Mukabbel
ق ب ل K:BL

Öpülmüş, takbil edilmiş.

mukabele
ق ب ل K:BL

iki şeyi birbiriyle karşılaştırmak.

mukabil
ق ب ل K:BL

Karşılık olan. Karşı taraf. İvaz, bedel, karşılığı.

mukabile
مُقابِلَ K:BL

Karşısında.

Mukbil
ق ب ل K:BL

(Herşeyi olduğu gibi kabul etmek suretiyle, itiraz ve beğenmemekten uzak olarak) Mutlu, bahtiyar, mes'ud kimse.

Çğl.MukbilanÇğl.Mukbilîn
mustakbel
ق ب ل K:BL

Karşılanan, istikbâl edilen, önde bulunan. İlerdeki, gelecek. Gelecek zaman.

Mustakbil
ق ب ل K:BL

Karşılayan, karşılayıcı, istikbâl eden. Kıbleye dönen.

Çğl.Mustakbilîn
mutekabil
ق ب ل K:BL

Karşılıklı olarak birbirini kabul etme. / Birbirine denk olma, denkliği kabul etme. / Karşılıklı, biri diğerinin karşısında.

DuruMeal'de toplam 4 kayıtta geçiyor.
Tekabbel
ق ب ل K:BL

"Kabul etsin" manasında söylenir.

DuruMeal'de toplam 7 kayıtta geçiyor.
tekabul
ق ب ل K:BL

Karşılıklı olma. Karşılıklık olarak birbirini kabulleşme. / Bir şeyin, başka bir şeyin karşılığı olması. / Yüzleşme. // Tezat. iki şeyin birbirine karşı olması; aynı açıdan, aynı zamanda ve aynı konuda bir araya gelmemesi.

2. BAKARA / 2-3-4-5

Bu kitab, hakkında rayb olmayandır.
Gayba iman eden...
ve salat ikame eden...
ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak eden...
ve sana inzal edilene ve senin öncenden inzal olana iman eden...
ve ahiretlerine ikna olmuş...
muttakiler için hudadır.

İşte onlar, Rabblerinden huda üzredirler.
İşte onlar, felaha ulaşanlardır.

2. BAKARA / 21

Ey nas!
Sizi ve öncenizden olanları halk eden Rabbinize ibadet edin!... umulur ki ittika edersiniz.

2. BAKARA / 25

Salih (iş)lere amil olarak iman edenlere...
altından nehirler cereyan eden cennetlerin kendileri için olduğunu...
ibşar et!
Ondan rızıklandıkları semerelerden her birinde,
"Bu, önceden rızklandığımızdır!"
derler... verilen, ona müteşabih olanlardır!
Onlar için orada mutahhar zevceler vardır... ve onlar orada ebedidirler.

2. BAKARA / 48

İttika edin!...
Nefsin nefse bir şey ceza etmeyeceği...
ve ondan şefaat kabl olmayacağı...
ve ondan adalet ahz edilmeyeceği...
ve de nasr edilmeyecekleri
yevmden!

2. BAKARA / 89

ALLAH indinden onlara, beraber olduklarına musaddık bir kitab geldiğinde... önceden, kafirlere karşı fetih istiyorken... arif oldukları şey kendilerine geldiğinde, ona kafir oldular!
Artık ALLAH'ın laneti, kafirlerin üzerinedir.

2. BAKARA / 91

Onlara,
"ALLAH'ın inzal ettiği şeye iman edin!"
denildiğinde,
"Biz, kendi üzerimize inzal edilene iman ederiz." dediler!... ve veralarında olana kafir oldular!
O, beraber oldukları şeye musaddık olarak hakktır!
De ki:
"Eğer siz mü'minler iseniz, neden önceden ALLAH'ın Nebilerini katl ediyordunuz?"

2. BAKARA / 108

Yoksa… önceden Musa'ya sual ettikleri gibi... siz de Rasulünüze sual etmeyi mi irade ediyorsunuz!?
Küfrü, iman ile bedellendiren kimse… artık o, seva sebilden kat'iyyetle dall olur!

2. BAKARA / 118

İlmi olmayanlar...
"ALLAH, bize kelime etseydi, olmaz mıydı!?"
veya "Bize ayet verseydi olmaz mıydı!?"
derler!

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da... onların kavli mislince kavil etmişlerdi.
Kalbleri teşabüh etmektedir.
BİZ, ayetleri, yakin olan kavim için kat'iyyetle beyan ederiz!

2. BAKARA / 122-123

Ey israiloğulları!
Sizi nimetlendirdiğim nimetimi...
ve sizi alemlere fazl edenin BEN olduğumu...
zikir edin!
Nefsten nefse bir şey ceza edilmeyeceği...
ve ondan adalet kabl olmayacağı...
ve şefaatin menfaat sağlamayacağı...
ve onlara nasr olunmayacağı
yevmden ittika edin!

2. BAKARA / 127

İbrahim ve İsmail, beytin kaidelerini ref ederken:
"Rabbimiz!
Biz ikimizden kabl et!
Muhakkak ki SEN… semi, alim olan SEN'sin."

2. BAKARA / 142

Nasdan bazı sefihler diyecekler ki:
"Üzerine oldukları kıblelerinden onları tevella ettiren nedir?"
De ki:
"Şark tarafı da… garb tarafı da ALLAH'ındır!
Dilediğini sırat-ı mustakime ihda eder."

2. BAKARA / 143

Böyledir!...
Sizi...
nasa şahidler olmanız için...
ve Rasulün de size şahid olması için...
vasat ümmet kıldık.

Akabı üzre inkılab edenlerden Rasule tabi olanlara alim olmamız için... üzerine olduğunuz kıbleyi kıldık. Bu, ALLAH'ın hidayet ettiklerinden başkasına elbette kebir gelir.

ALLAH sizin imanınızı zayi edecek değildir.
Muhakkak ki ALLAH, nasa, elbette rauftur, rahimdir.

2. BAKARA / 144

Vechinin semada takallüb ettiğini kat'iyyetle gördük!

Razı olacağın kıbleyi sana elbette veliy ettireceğiz... artık vechine, mescid-i haram şatrını veliy ettir!
Nerede olursanız olun... artık vechlerinize onun şatrını veliy ettirin!

Muhakkak kitab verilenler, onun Rabblerinden hakk olduğuna kesinlikle alimdir.
ALLAH, onların amel ettiklerine gafil değildir.

2. BAKARA / 145

Kitab verilenlere, bütün ayetler ile gitsen bile... senin kıblene tabi olmazlar.
Sen de onların kıblesine tabi olacak değilsin!
Onların bazıları da, bazısının (birbirlerinin) kıblesine tabi değiller.

İlimden sana verilenin ardından... eğer onların hevalarına tabi olursan... muhakkak sen, o zaman kesinlikle zalimlerdensindir.

2. BAKARA / 177

Vechlerinize şark tarafı ve garb tarafı kiblasına veliyy ettirmeniz... birrr değidlir!
Fakat birr;
ALLAH'a ve ahir yevmine ve meleklere ve kitaba ve Nebilere iman eden...
ve kurb sahiblerine ve yetimlere ve miskinlere ve sebil çocuklarına (yolcu) ve saillere ve rakabeler içinde olanlara, muhabbet duydukları mallardan veren...
ve salat ikame eden...
ve zekat veren...
ve ahd verdiklerinde ahdlerine vefa gösteren...
ve beiste ve darrda ve beis hiyninde sabır edendir.
Sadakat gösterenler, işte onlardır.
İşte onlar... onlar, muttakilerdir.

2. BAKARA / 183-184

Ey iman edenler!
Oruç, öncenizden olanlar üzre ketb edildiği gibi, sizin üzerinize de ketb edildi... umulur ki ittika edersiniz.
Madud yevmlerdir...
Sizden mariz olan veya sefer üzre kimseler... artık, yevmlerin iddeti kadar sonradandır...
Takatı (kısıtlı) olanlara... fidye, miskin taamı (kadar)dır.
Hayr tatavvu eden kimse... artık o... hayr, kendisinedir.
Eğer alim olan olmuşsanız... oruç tutmanız sizin için hayr olandır.

2. BAKARA / 198-199

Rabbinizden fazl ibtiga etmeniz size cünah değildir.

Arafattan ifaza olduğunuzda... artık, Meş'ar-ül Haram indinde ALLAH'ı zikir edin!... Size hidayet ettiği gibi O'nu zikir edin!... muhakkak siz, onun öncesinde... kesinlikle dall olanlardınız!

Sonra, nasın ifaza olduğu yerden ifaza olun!... ve ALLAH'a istiğfar edin!
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

2. BAKARA / 214

Yoksa siz, öncenizden halvet olanların meseli size verilmeden cennete dahil olacağınızı mı hesab ediyorsunuz!?

Rasul ve onunla beraber iman edenler,
"ALLAH'ın nasrı ne zamandır!"
deyinceye kadar... onlara
beis
ve darr
ve zilzal
mess olmuştu.

Değil mi ki... muhakkak ki ALLAH'ın nasrı karibdir!?

2. BAKARA / 237

Temas etmenizden önce, onları boşarsanız... ve onlar için farzları farz etmişseniz...
artık onlara farz ettiğiniz şeylerin yarısı onlarındır.

Ancak... kendileri afv etmişse... veya nikah akdi elinde bulunan kimse afv etmişse müstesna.
Sizin afv etmeniz, takva için daha karibtir.

Aranızdaki fazlı unutmayın!
Muhakkak ki ALLAH, amel ettiklerinize basirdir.

2. BAKARA / 254

Ey iman edenler!
Bey'in olmadığı…
ve hilletin olmadığı…
ve şefaatin olmadığı…
yevmin verilmesinin öncesinde, sizi rızıklandırdığımız şeylerden infak edin!
Kafirler... onlar zalimlerdir.

2. BAKARA / 286

ALLAH, nefsi, sadece, kendisinde vüs'a olana mükellef eder.
Kesb ettiği şeyler kendisinindir.
İktisab ettiği şeyler(in sorumluluğu) kendi üzerinedir.

"Rabbimiz!
Eğer unutursak veya hata yaparsak, bizi ahz etme!
Rabbimiz!
Öncemizden olanlar üzre hamil ettiğin gibi bizim üzerimize ısr hamil etme!
Rabbimiz!
Bizim kendisine tavk edemeyeceğimiz şeyi bize hamil etme.
Bizi afv et.
Bize gafur ol.
Bize rahmet et.
SEN bizim mevlamızsın.
Artık, kafirlerin kavmine karşı bize nasr et."

3. AL-İ İMRAN / 3-4

Onların ellerinin arasındakine musaddık olan kitabı, sana bi-hakkın inzal etti.
Tevrat ve İncil'i nas için huda olarak önceden inzal etmişti. Furkanı da inzal etmişti.

Muhakkak, ALLAH'ın ayetlerine kafir olanlar... onlara şedid azab vardır.
ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

3. AL-İ İMRAN / 10-11

Muhakkak kafirler… onları, ne malları ne de evladları ALLAH'tan bir şeye ganiy etmez.
Firavun alinin ve onların öncesinden ayetlerimizi kizb edenlerin adetleri gibi… işte onlar, nara vakudtur. Ardından ALLAH, zenbleri ile onları ahz eder.
ALLAH'ın ikabı şedidtir.

3. ALİ İMRAN / 35

İmranın karısı, demişti ki:
"Rabbim!
Muhakkak ben, batnımda olanı, muharrer olarak sana nezr ettim. Artık benden kabl et!
Muhakkak ki SEN, semisin, alimsin."

3. ALİ İMRAN / 37

Rabbi onu, hasene kabul ile kabl etti... hasene nebat olarak nebatlandırdı... ve ona Zekeriyya'yı kefil kıldı.
Zekeriyya, onun yanına, mihraba her dahil olduğunda, onun indinde, rızıka vecd oluyordu.

Diyordu ki:
"Ey Meryem!
Bu sana nereden (geldi)?"

Diyordu ki:
"Bunlar, ALLAH'ın indinden."
Muhakkak ki ALLAH, dilediği kişiyi hesabsızca rızıklandırır.

3. ALİ İMRAN / 85

İslam'ın gayrısında din ibtiga eden kimse… artık ondan kabl edilmeyecektir.
O, ahirette hasar alanlardandır.

3. ALİ İMRAN / 90

Muhakkak... iman etmelerinin ardından kafir olanlar... sonra da küfürlerini ziyade edenler... onların tevbe etmeleri kabl olunmaz!
İşte onlar… dalalette olanlar onlardır!

3. ALİ İMRAN / 91

Muhakkak... kafirler ve kafir olarak mevt olanlar… artık, arz melaası altın fidye vermiş olsalar bile... hiç birisinden kabl edilmez!
İşte onlar… onlar için elim azab vardır… ve onlara nasır yoktur!

3. ALİ İMRAN / 93

Tevrat inzal edilmesinin öncesinden, İsrail'in kendi nefsine haram ettiği şeylerden başka, israiloğullarına bütün taam helaldi.
De ki:
"Eğer sadıksanız, verin Tevratı ve onu tilavet edin."

3. ALİ İMRAN / 137

Sünnetler, kat'iyyetle öncenizden hilv olmuştur!
Artık, arzda seyir edin!…
Ardından, mükezziblerin akibetleri nasıl olmuş… nazar edin!

3. ALİ İMRAN / 143

Onu ilka etmenizin öncesinden… elbette kat'iyyetle mevt temenni etmiştiniz! Artık onu kat'iyyetle gördünüz!… ve siz nazar ediyorsunuz!

3. ALİ İMRAN / 144

Muhammed, ancak, Rasuldür.
Onun öncesinden de kat'iyyetle Rasuller hilv olmuştur!
Artık, eğer o mevt olursa... veya katl olursa... siz akabınız üzere inkılab mı edeceksiniz!?
İki akabı üzere inkılab eden kimse... ALLAH'a bir şey darr edemez. ALLAH, şükür edenleri cezalandıracaktır.

3. ALİ İMRAN / 164

ALLAH, nefslerinden kendilerine…
ayetlerini tilavet eden…
ve tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden…
Rasul baas ettiğinde... mü'minlere elbette kat'iyyetle menn etmiştir!
Muhakkak onlar, önceden elbette mübin dalalet içindeydiler.

3. ALİ İMRAN / 183

"ALLAH; narın yeyeceği bir kurban verinceye kadar Rasule iman etmeyelim diye bize ahd etti."
diyenler… onlara de ki:
"Size, benden önce, beyyineler ile ve bu dedikleriniz ile kat'iyyetle Rasuller gelmişti!
Eğer sadıksanız... onları neden katl ettiniz!?"

3. ALİ İMRAN / 184

Eğer seni kizb ederlerse… onlar, senin öncenden... beyyineler ile ve zebrler ile ve münir kitab ile gelen Rasuller de kat'iyyetle kizb edilmişti!

3. ALİ İMRAN / 186

Mallarınız ve nefsleriniz hakkında kesinlikle belv edileceksiniz. Elbette öncenizden kitab verilenlerden ve şirk koşanlardan, çok ezalar işitirsiniz.
Eğer sabır ederseniz ve ittika ederseniz... artık muhakkak bu, azim emirlerdendir.

4. NİSA / 26

ALLAH,
size beyan etmeyi…
ve sizi, sizden öncekilerin sünnetlerine ihda etmeyi…
ve size tevbe etmeyi...
irade eder.
ALLAH alimdir, hakimdir.

4. NİSA / 47

Ey kitab verilenler!
Vechleri
tams etmemizin... ve ardından onları dübürleri üzre redd etmemizin öncesinde...
veya cumartesi ashabını lanetlediğimiz gibi onları da lanetlememizin öncesinde...
beraber olduğunuza musaddık olarak inzal ettiğimize, iman edin!
ALLAH'ın emri, fiil edilen olmuştur.

4. NİSA / 60

Sana inzal edilene ve senin öncenden inzal edilene iman edenlere... zeam edenleri görmüyor musun!?
"Tagut"a hakemlik vermeyi irade ediyorlar... oysa onlara, ona kafir olmaları kat'iyyetle emir edilmişti!
Şeytan ise kendilerini baid dalalet ile dalalete düşürmeyi irade etmektedir.

4. NİSA / 94

Ey iman edenler!
ALLAH sebilinde darb ettiğinizde... artık tebeyyün edin.
Size selam ilka eden kimseye, dünya hayatının arızlarına ibtiga ederek, "Sen mü'min değilsin" demeyin.
ALLAH indinde pek çok magnemler vardır.
Böyledir!...
Siz de önceden böyleydiniz... ve ardından ALLAH, sizi menn etti.
Artık tebeyyün edin!
Muhakkak ki ALLAH, amel ettiklerinize habir olandır.

4. NİSA / 131

Semalarda olanlar ve arzda olanlar ALLAH'ındır.
Yalnızca size ve sizden önce kitab verilenlere ***ALLAH'a ittika edin!*** diye elbette kat'iyyetle vasiyet etti!
Eğer küfür ederseniz... artık muhakkak semalarda olanlar ve arzda olanlar ALLAH'ındır.
ALLAH, ganiy, hamid olandır.

4. NİSA / 136

Ey iman edenler!
ALLAH'a...
Rasulüne...
Rasulüne inzal ettiği kitaba...
ve önceden inzal edilen kitaba...
iman edin!

ALLAH'a...
meleklerine...
kitablarına...
Rasullerine...
ve ahir yevme...
kafir olan kimse… artık o, kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüştür!

4. NİSA / 159

Sadece, kitab ehlinden olanlar(dan bazıları)… mevtinden önce ona elbette iman etmiştir. Kıyamet yevminde o da onlara şahid olacaktır.

4. NİSA / 162

Fakat onlardan ilimde rasih olanlar ve mü'minler; sana inzal edilene ve senin öncenden inzal edilene iman ederler.
Salat ikame edenler...
ve zekat verenler...
ve ALLAH'a ve ahir yevmine iman edenler...
İşte onlara yakında azim ecir vereceğiz.

4. NİSA / 164

Rasuller… onları (bazılarını), kat'iyyetle önceden sana kıssa ettik!
Rasuller… onları (nicelerini), sana kıssa etmedik.

ALLAH, Musa'ya, teklim üzere kelime etti.

5. MAİDE / 5

Bu yevmde, tayyib olanlar sizin için helal kılındı.
Kitab verilenlerin taamı size helaldir... ve sizin taamınız onlara helaldir.
Mü'minlerden muhsan kadınlar... ve öncenizden kitab verilenlerden muhsan kadınlar...
- o kadınlara ecirlerini verdiğinizde...
- müsafeha gayrısında muhsan olduklarında...
- ve hıdn ittihaz etmediğinizde...
(size helaldir).

İmana kafir kimse...
artık onun ameli habt olur!...
ve o, ahirette kat'iyyetle hasar alanlardandır!

5. MAİDE / 27

Adem'in iki oğlunun haberini bi-hakkın onlara tilavet et!

Kurban kurb ettiklerinde… ve ardından birisinden kabl edilip de diğerinden kabl edilmediğinde... demişti ki:
"Seni kesinlikle katl edeceğim."

Dedi ki:
"Muhakkak ki ALLAH... ancak, muttakilerden kabl eder."

5. MAİDE / 34

Kendilerine takdir olunandan önce tevbe edenler müstesna.
Artık alim olun ki… ALLAH, gafurdur, rahimdir.

5. MAİDE / 36

Muhakkak, cemian arzda olanlar ve onunla birlikte misli de kendilerinin olsa ve kıyamet yevminin azabından onu fidye etseler… kafirlerden kabl edilmez.

Onlar için elim azab vardır.

5. MAİDE / 57

Ey iman edenler!
Öncenizden kitab verilenlerden, dininizi hüzüv ve laib ittihaz edenleri ve kafirleri, veliyler ittihaz etmeyin!
Eğer mü'minler iseniz, ALLAH'a ittika edin.

5. MAİDE / 59

De ki:
"Ey kitab ehli!
Siz, sadece,
ALLAH'a
ve bize inzal edilene
ve önceden inzal edilmiş olana
iman ettiğimiz için mi bizden nekam ediyorsunuz!?
Sizin pek çoğunuz fasıktır!"

5. MAİDE / 75

Meryem oğlu Mesih, ancak, Rasuldür… öncesinden de kat'iyyetle Rasuller hilv olmuştur! Onun annesi de sıddıklardandır.
İkisi de taam yerlerdi.
Nazar et!... onlara, ayetleri nasıl beyan ediyoruz.
Sonra nazar et!... nasıl da ifk ediyorlar!

5. MAİDE / 77

De ki:
"Ey kitab ehli!
Dininizde, hakk gayrısında gulv etmeyin!
Sakın ola…
önceden kat'iyyetle dalalete düşmüş!...
ve de pek çoklarını dalalalete düşürmüş!...
seva sebilden dalalet etmiş!...
bir kavmin hevasına tabi olmayın!"

5. MAİDE / 102

Öncenizden bir kavim, kat'iyyetle sual etmişti!... sonra onunla kafir oluverdiler!

6. ENAM / 6

Öncelerinden, kendilerine karin olanlardan nasıl helak ettiğimizi görmediler mi!?

Onları arzda, sizi imkanlandırmadığımız şeylerle imkanlandırmıştık.
Semayı onlara midrar olarak irsal etmiştik. Altlarından cereyan eden nehirler kılmıştık.
Ardından onları, zenbleri ile helak ettik. Onların ardından başka bir karin inşa ettik.

6. ENAM / 10

Senin öncenden Rasuller ile de elbette kat'iyyetle istihza edildi!
Ardından onlardan sahir olanları, istihza ettikleri şey hayk etti.

6. ENAM / 28

Bilakis!
Önceden hafy etmekte oldukları şey, onlara ibda oldu. Şayet redd edilselerdi, nehy edildikleri şeylere elbette ida ederlerdi.
Muhakkak onlar, kesinlikle kazibdir.

6. ENAM / 34

Senin öncenden de Rasuller elbette kat'iyyetle kizb edildi!
Ardından, nasrımızı verinceye kadar... kizb edilmelerine ve kendilerine eza edilmesine sabır ettiler.
ALLAH'ın kelimelerini bedellendirebilecek yoktur!
Mürsellerin haberlerinden elbette kat'iyyetle sana da geldi!

6. ENAM / 42

Senin öncenden ümmetlere de elbette kat'iyyetle irsal ettik!… ve ardından onları, beis ve darr ile ahz ettik… umulur ki tazarru ederler.

6. ENAM / 84

Ona İshak'ı ve Yakub'u vehb ettik.
Hepsine hidayet ettik.
***Nuh'a da önceden hidayet etmiştik.***
Onun zürriyetinden Davud ve Süleyman ve Eyyub ve Yusuf ve Musa ve Harun'a da…

Böyledir!...
BİZ, muhsinleri cezalandırırız.

6. ENAM / 111

Şayet
onlara melekleri inzal etseydik…
ve mevt olmuşlar kendilerine kelime etselerdi...
ve kubulde olan herşeyi onlara haşr etseydik...
onlar, ALLAH dilemedikçe, yine iman etmezlerdi.
Fakat onların pek çoğu cahildir.

6. ENAM / 148

Şirk koşanlar diyecekler ki:
"Şayet ALLAH dileseydi, biz ve ata-babalarımız, şirk koşmazdık... ve hiçbir şeyden haram etmezdik."

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da kizb etmişti. Hatta beisimizi tadmışlardı.

De ki:
"Sizin indinizde, bize ihrac edeceğiniz, ilimden var mı?
Siz sadece zanna tabi oluyorsunuz.
Siz sadece hars ediyorsunuz."

6. EN'AM / 156-157

"Öncemizden iki taife üzre kitab inzal oldu… ve biz de onların derslerinden kesinlikle gafil olduk!"
demeyesiniz… yada
"Şayet bize kitab inzal edilseydi, elbette onlardan daha çok ihda olurduk!"
demeyesiniz diye... artık size, Rabbinizden huda ve rahmet olarak kat'iyyetle beyyineler gelmiştir!

Artık kim... ALLAH'ın ayetlerini kizb eden kimseden... ve O'ndan suduf eden kimseden daha zalimdir?

Ayetlerimizden suduf edenleri, suduf etmiş oldukları şey ile, azabın en suisi ile cezalandıracağız.

6. ENAM / 158

İlle de...
Meleklerin gelmesine...
veya Rabbinin gelmesine...
veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesine... mi nazar ediyorlar!?
Rabbinin ayetlerinden bazısının geldiği yevm...
önceden O'na iman eden olmamışsa...
veya imanında hayr kesb etmemişse...
nefsin imanına nafi değildir.
De ki:
"İntizar edin! Muhakkak biz de intizar edenleriz!"

7. ARAF / 27

Ey Ademoğulları!
Şeytan... sui olanlarını kendilerine irae etmek için libaslarını kendilerinden nez ederek... ana-babanızı cennetten ihrac ettiği gibi... sizi fitneye düşürmesin.

Muhakkak o... o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler.

Muhakkak ki BİZ, şeytanları... iman etmeyenlere veliy kıldık.

7. ARAF / 38

Der ki:
"Öncenizden kat'iyyetle hilv olmuş, cinnden ve insden ümmetlere dahil olun narda!"
Dahil olan herbir ümmet, kendi kardeşine lanet eder. Hatta, orada cemian idrak ettiklerinde ahirdekiler, evvelkiler için derler ki:
"Rabbimiz!
İşte bunlar bizi dalalete düşürdüler. Artık onlara nardan azabı zıf et."
Der ki:
"Hepiniz için bir kat fazladır!... fakat siz alim değilsiniz!"

7. ARAF / 53

İllaki onun teviline mi nazar ediyorlar?
Tevil edildiği yevmde, önceden onu unutmuş olanlar derler ki:
"Rabbimizin Rasulleri kat'iyyetle bi-hakkın gelmişti!... artık, bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler?
Yahut redd edilir miyiz ki; amel etmiş olduklarımızdan gayrısını amel edelim?"
Kendi nefslerine kat'iyyetle hasar verdiler... ve iftira etmiş oldukları şeyler de kendilerinden dalalet etti.

7. ARAF / 101

İşte o karyeler!... onların haberlerinden sana kıssa ediyoruz.
Rasulleri onlara, elbette kat'iyyetle beyyineler ile geldiler! Ancak onlar, önceden kizb ettikleri şeylere, iman etmeye yanaşmıyorlardı.

Böyledir!...
ALLAH, kafirlerin kalblerini tab eder.

7. ARAF / 123

Firavun dedi ki:
"Ben size izin vermeden, ona iman mı ettiniz?
Muhakkak bu, ehlini oradan ihrac etmek için, medinede mekr ettiğiniz mekrdir. Alim olacaksınız!"

7. ARAF / 129

Dediler ki:
"Sen bize gelmeden de… sen bize geldikten sonra da bize eza edildi."
Dedi ki:
"Gerekir ki (belki)… Rabbiniz düşmanınızı helak eder... ve arzda sizi istihlaf eder.
Artık O, nasıl amel ettiğinize nazar edecektir!"

7. ARAF / 155-156

Musa, BİZ'imle mikatı için, kavminden, yetmiş adam ihtiyar etti. Ardından recf onları ahz ettiğinde, dedi ki:

"Rabbim!
Şayet dileseydin, onları ve yalnızca beni, önceden helak ederdin. İçimizden sefihlerin fail oduğu şeyler ile bizi mi helak edeceksin?

Bu, sadece, SEN'in fitnendir. Dilediğin kimseyi onunla dall edersin ve dilediğin kimseyi ihda edersin. SEN veliymizsin! Bize gufran ol ve rahmet et. SEN gafurların hayrlısısın.

Bu dünyada ve de ahirette, bizim kendimize hasene ketb et. Muhakkak biz, sana haid olduk."

Dedi ki:
"Azabım dilediğim kimseye isabet eder.
Rahmetim ise herşeye vasidir.
Artık onu;
zekatlarını vererek ittika edenler için...
ve ayetlerimize iman edenler için...
ketb edeceğim."

7. ARAF / 173

Yada,
"Önceden ata-babalarımız ALLAH'a şirk koşmuşlar. Biz onların sonrasında ki zürriyetiyiz. Batıl olanların fail olduğu şeyler ile, bizi mi helak ediyorsun?" demeyesiniz!

8. ENFAL / 52

Firavun ali ve onun öncesinden ALLAH'ın ayetlerine kafir olanların adetleri gibi… ardından ALLAH onları da zenbleri ile ahz etmişti.
Muhakkak ki ALLAH, kaviydir, ikabı şedidtir.

8. ENFAL / 54

Firavun ali ve onun öncesinden Rabblerinin ayetlerini kizb edenlerin adetleri gibi… artık BİZ onları, zenbleri ile helak etmiştik… ve firavun alini gark etmiştik. Hepsi zalimlerdi.

8. ENFAL / 71

Eğer sana ihanet etmeyi irade ederlerse... önceden ALLAH'a da kat'iyyetle ihanet etmişlerdi!... ve ardından (seni) onlardan imkanlandırmıştı.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

9. TEVBE / 30

Yahudiler dedilerki: "Üzeyr, ALLAH'ın oğludur."
Nasraniler dediler ki: "Mesih, ALLAH'ın oğludur."
Bu, onların… kafirlerin önceden kavil ettiklerine benzeterek... kendi ağızlarıyla kavil ettikleridir.
ALLAH, onları katl etsin. Nasıl da ifk ediyorlar!

9. TEVBE / 48

Onlar, elbette kat'iyyetle önceden de fitne bagy ettiler!… ve sana emirleri takallüb ettiler.
Hatta (nihayet)... onlar kerh oldukları halde…. hakk geldi… ve ALLAH'ın emri zahir oldu.

9. TEVBE / 50

Sana bir hasene isabet etse, onlar sui olurlar. Musibet sana isabet etse,
"Emrimizi önceden kat'iyyetle ahz etmiştik!"
derler ve ifrah olarak tevalla ederler.

9. TEVBE / 53

De ki:
"Tav'an veya kerhen infak etseniz de… sizden kabl olmayacak.
Muhakkak siz, fasıklar kavmi oldunuz!"

9. TEVBE / 54

İnfak ettiklerinin onlardan kabl edilmesine mani olan, ancak…
onların ALLAH'a ve Rasulüne kafir olmaları
ve salata kesil olarak gelmeleri
ve kerh olarak infak etmeleridir.

9. TEVBE / 69

Öncenizden olanlar gibisiniz.
Kuvvet olarak sizden daha şedid ve mal ve evlad olarak daha kalabalıktılar. Ardından, halakları ile metalanmak istediler.
Ardından, (siz de)... öncenizden olanların, halaklarından metalanmak istedikleri gibi... kendi halaklarınız ile metalanmak istediniz! Havz edenler gibi havz ettiniz.
İşte onlar, dünyada ve ahirette amelleri habt olanlardır... ve işte onlar, hasar alanlardır.

9. TEVBE / 70

Onların öncesinden olanların haberi onlara gelmedi mi!?
Nuh kavmi ve Ad ve Semud ve İbrahim kavmi ve Medyen ashabı ve mütefik olanlar... Rasulleri onlara beyyineler ile gelmişti.
Artık ALLAH, onlara zulüm etmedi... fakat onlar, kendi nefslerine zulüm edenler oldular.

9. TEVBE / 104

Alim değiller mi ki…
muhakkak ki ALLAHO, kendisine ibadet edenlerden tevbe kabl eder ve sadakati ahz eder!
ve muhakkak ki ALLAHO, tevvabdır, rahimdir.

9. TEVBE / 107

Mü'minlerin arasına, darr ve küfür ve tefrik olarak mescid ittihaz edenler... önceden ALLAH ve Rasulüne harb edenleri irsad edenler var.
"Sadece hüsn irade ettik" diye half edecekler.
ALLAH şahidtir ki, muhakkak onlar, elbette/kesinlikle kazibtir.

10. YUNUS / 13

Öncenizden karinleri... Rasulleri kendilerine beyyinelerle geldikleri halde zalim olduklarında, elbette kat'iyyetle helak ettik!
Onlar iman edecek değillerdi.

Böyledir!...
BİZ, mücrimlerin kavmini cezalandırırız.

10. YUNUS / 16

De ki:
"Şayet ALLAH dileseydi, ben size onu tilavet etmezdim... ve siz bunu idra edemezdiniz.
Önceden ömürde kat'iyyetle kendinizde lebs olmuştum!... artık akıl etmez misiniz!?"

10. YUNUS / 39

Bilakis!
Onlar, te'vili kendilerine geldiğinde, ilmini kavrayamadıkları şeyi kizb ettiler.

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da kizb etmişlerdi.
Artık nazar et!... zalimlerin akibetleri nasıl oluyormuş!

10. YUNUS / 74

Sonra onun ardından, Rasulleri kendi kavimlerine baas ettik… ve ardından onlara beyyineler kıldılar.
Ancak onlar, önceden kendilerine kizb ettirdikleri şeylere iman eden olmadılar!

Böyledir!...
BİZ, düşmanlık edenlerin kalblerini tab ederiz!

10. YUNUS / 87

Musa'ya ve kardeşine vahy ettik:
"Kavminiz için Mısır'da evler tebevvü edin. Evlerinizi kıble kılın... ve salat ikame edin...
Mü'minlere ibşar et!"

10. YUNUS / 91

Şimdi mi!?...
Önce kat'iyyetle isyan etmiştin!... ve müfsidlerden olmuştun!

10. YUNUS / 94

Eğer sana inzal ettiğimiz şeylerden şekk içinde isen... artık, senin öncenden kitab kıraat edenlere sual et!
Sana, Rabbinden elbette kat'iyyetle hakk kıldık!... artık sakın ha… mümterlerden olma!

10. YUNUS / 102

Artık onlar, sadece, öncelerinden halvet olanların yevmlerinin misline nazar ediyorlar!?
De ki:
"Nazar edin!… muhakkak ben de sizinle birlikte nazar etmekteyim."

11. HUD / 17

Rabbinden beyyine üzre olan kim midir!?

O'ndan bir şahid...
ve öncesinden imam ve rahmet olarak Musa'nın kitabı...
ona tilv olmaktadır. İşte onlar, ona iman ederler (edenlerdir).

Hizblerden, buna kafir olan kimse... artık onlara vaad edilen, nardır!

Artık sakın, bundan mirye içinde olma!
Muhakkak o, Rabbinden hakktır... fakat nasın pek çoğu iman etmezler.

11. HUD / 49

İşte bunlar, sana vahy ettiğimiz gayb haberlerindendir.
Bundan önce, onlara ne sen... ne de kavmin alim olmamıştı. Artık sabır et!
Muhakkak akibet muttakiler içindir.

11. HUD / 62

Dediler ki:
"Ey Salih!
Bundan önce sen, içimizde kat'iyyetle mercu kimse olmuştun! Ata-babalarımızın abd olduklarına abd olmaktan bizi nehy mi ediyorsun?
Muhakak biz, bizi kendisine davet ettiğin şeyden, elbette/kesinlikle murib şekk içindeyiz."

11. HUD / 78

Kavmi, ona hera ederek geldi... öncesinden de seyyie ameller işlemişlerdi.
Dedi ki:
"Ey Kavmim!
İşte kızlarım! Onlar sizin için daha tahirdir!
Artık ALLAH'a ittika edin! Beni zayf içinde hızy etmeyin. İçinizde reşid adam yok mu!?"

11. HUD / 109

Artık, abd oldukları şeyden mirye içinde olma. Onlar sadece, ata-babalarının önceden abd oldukları gibi abd olurlar.
Muhakkak ki BİZ, nasiblerini, elbette/kesinlikle menkus gayrısında vefa edeceğiz.

11. HUD / 116

Sizin öncenizden karin olanlardan bakiye sahibleri, arzda fesadı nehy eden olsaydı ya!... onlardan necat ettiklerimizden pek azı müstesna.
Zalimler, içinde turfe oldukları şeye tabi oldular ve mücrim oldular.

12. YUSUF / 3

BİZ, bu Kur'an'da sana vahy ettiklerimiz ile kıssaların ahsen olanlarını sana kıssa ediyoruz.
Önceden, elbette gafillerden olmuştun.

12. YUSUF / 6

"Böyledir!...
Rabbin seni ictiba edecek. Hadisin te'vilinden seni alim edecek. Önceden, ataların İbrahim ve İshak'a tamamladığı gibi… nimetini senin ve Yakub alînin üzerine tamam edecek.

Muhakkak ki Rabbin, alimdir, hakimdir."

12. YUSUF / 26-27

Dedi ki:
"O (kadın) benim nefsimden irade etti."
Kadının ehlinden bir şahid, şahidlik etti:
"Eğer kamisi kubulden kudde olmuşsa... artık kadın sadıktır… ve o, kaziblerdendir.
Eğer kamisi dübrden kudde olmuşsa… kadın kizb etmiştir... o, sadıklardandır."

12. YUSUF / 37

Dedi ki:
"Size verilmesinden önce... onun te'vili ile ben size haber vermezsem... rızıklanacağınız taam size gelmez!
Bu, Rabbimin beni alim ettiklerindedir.
Muhakkak ben, ALLAH'a iman etmeyen... Ve kendi ahiretlerine kafir olan bir kavmin milletini terk ettim."

12. YUSUF / 64

Dedi ki:
"Onun hakkında sizden… ancak, önceden kardeşiniz üzre emin olduğum kadar... emin olabilirim!
Artık hafızların hayrlısı ALLAH'tır.
O, rahimlerin rahimidir."

12. YUSUF / 71

Onlara ikbal ederek dediler ki:
"Ne fakd ettiniz?"

12. YUSUF / 76

Kardeşinin viaisinden önce onların viailerine bed etti. Sonra, kardeşinin viaisinden ihrac etti.

Böyledir!...
Yusuf'a BİZ keyd ettik.
ALLAH'ın dilemesi dışında, melikin dini içinde kardeşini ahz edemezdi.

Dilediğimiz kimseyi derecelerle ref ederiz.
Bütün ilim sahiblerinin fevkinde alim vardır!

12. YUSUF / 77

Dediler ki:
"Eğer o serak ettiyse, onun kardeşi de önceden kat'iyyetle serak etmişti!"
Yusuf, bunu içinde sırr etti... ve onlara ibda etmedi.
Dedi ki:
"Siz şerr mekandasınız. Vasf ettiğiniz şeye ALLAH alimdir."

12. YUSUF / 80

Ondan yeis olunca necv ederek halas ettiler. Onların kebiri dedi ki:
"Alim değil misiniz!
Babanız sizden, ALLAH'tan mevsuk olarak kat'iyyetle ahz almıştı! Önceden, Yusuf hakkında ifrat ettiğiniz şey de var. Artık, babam bana izin verinceye kadar veya ALLAH bana hüküm edinceye kadar arzdan berh etmeyeceğim.
O, hakimlerin hayrlısıdır."

12. YUSUF / 82

"İçinde olduğumuz karyeye ve içinde ikbal olduğumuz kervana sual et. Muhakkak biz, elbette/kesinlikle sadıklarız."

12. YUSUF / 100

Ana-babasını arşa ref etti.
Ona sacidler olarak harra ettiler.
Dedi ki:
"Ey Babacığım!
Bu, önceden gördüğüm rüyanın te'vilidir. Rabbim onu kat'iyyetle hakk kıldı!
Şeytanın, benim ve kardeşlerimin arasını nezg etmesinin ardından... beni sicnden ihrac etmekle ve sizi bedvden getirmekle, ahsen olmuş oldu.
Muhakkak ki Rabbim, dilediği şey için latiftir.
Muhakkak ki O, alimdir, hakimdir."

12. YUSUF / 109

Onlara senden önce, ancak, karye ehlinden kendilerine vahy ettiğimiz erkek kimseler irsal ettik.
Arzda seyir ederek… öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmezler mi!?
İttika edenler için, dar-ul ahiret elbette/kesinlikle hayrdır.
Akıl etmiyor musunuz!?

13. RAD / 6

Senin, hasenelerin öncesinde seyyielere acele etmeni istiyorlar. Onların öncesinden kat'iyyetle mesulat hilv olmuştu!
Muhakkak ki Rabbin, kendilerine zulüm üzere olan nas için elbette/kesinlikle mağfiret sahibidir.
Muhakkak ki Rabbinin ikabı, elbette/kesinlikle şedidtir.

13. RAD / 30

Böyledir!...
sana vahy ettiğimizi, kendilerine tilavet etmen için... öncelerinden kat'iyyetle ummetler hilv olmuş olan... ve rahmana kafir olan bir ummette seni irsal ettik!

De ki:
"O, benim Rabbimdir!
O'ndan başka ilah yoktur!
Ben, O'na tevekkül ettim!
Benim metabım (tevbe makamım) O'dur!"

13. RAD / 32

Senin öncenden de elbette kat'iyyetle Rasullere istihza edilmişti!…
ve ardından BEN, kafirlere imla etmiştim…
sonra da onları ahz etmiştim!
Nasıl olmuştu ikabım!?

13. RAD / 38

Senin öncenden elbette kat'iyyetle... kendilerine zevceler ve zürriyet kıldığımız Rasuller irsal etmiştik!
Bir Rasul yoktur ki… ALLAH'ın izni ile olmadan bir ayet ile gelsin!
Bütün eceller için kitab vardır.

13. RAD / 42

Onların öncesinden olanlar da kat'iyyetle mekr etmişlerdi! Artık mekrler cemian ALLAH'ındır.
O, bütün nefsin kesb ettiği şeylere alimdir. Kafirler de darın ukbasının kimin olduğuna alim olacaklar!

14. İBRAHİM / 9

Sizin öncenizden Nuh kavmi ve Ad ve Semud... ve onların ardından, kendilerine ALLAH'tan başkasının alim olmadığı kimselerin haberi size verilmedi mi?
Rasulleri onlara beyyineler ile geldi... ve ardından onlar, ellerini ağızlarında redd ettiler.
Dediler ki:
"Muhakkak biz, size irsal edilene kafiriz... ve muhakkak biz, bizi kendisine davet ettiğiniz murib şeyden elbette/kesinlikle şekk içindeyiz."

14. İBRAHİM / 22

Emir kaza olduğunda, şeytan der ki:
"Muhakkak ki ALLAH, size hakk vaadi vaad etti. Ben de size vaadde bulundum... ve ardından ben size hilaf oldum.
Benim için, sizin üzerinize sultan, sadece, sizi davet ediyor olmamdı... ve ardından bana siz kendiniz isticab ettiniz.

Artık beni levm etmeyin de... nefslerinizi levm edin!
Size musrih ben değilim... siz de bana musrih değilsiniz. Muhakkak ben, beni şirk koştuğunuz şeye önceden kafir olmuştum."
Muhakkak zalimler... elim azab onlaradır!

14. İBRAHİM / 31

İman eden abdlarıma söyle;
salatı ikame etsinler!...
ve içinde bey ve hilal olmayan yevmin verilmesinden önce... onları rızıklandırdığımız şeylerden, sırr olarak ve aleni olarak infak etsinler!

14. İBRAHİM / 40

"Rabbim!
Beni ve zürriyetimi, salata mukim kıl.
Rabbimiz!
Davamı kabl et."

14. İBRAHİM / 44-45

Nası, kendilerine azab verilecek yevme inzar et!
Artık zalimler derler ki:
"Rabbimiz!
Bizi, karib ecele tehir et ki… senin davetine icab olalım... ve Rasullerine tabi olalım."

Siz değilmiydiniz... önceden,
"size zeval olmadığına" kasem edenler!?
Nefslerine zalim olanların meskenlerinde iskan olmuştunuz.
Onlara nasıl fail olduğumuz size beyan olmuştu.
Sizin için meseller de darb etmiştik.

15. HİCR / 10

Evvel şialarda da senin önceden elbette kat'iyyetle irsal ettik.

15. HİCR / 27

Cinnler...
Onları, önceden, semum nardan halk ettik.

15. HİCR / 47

Gıllden, sadrlarında olanları nez ettik... mütekabil sürur üzre ihvandır onlar.

16. NAHL / 26

Onların öncesinden olanlar kat'iyyetle mekr etmişlerdi!... Ardından ALLAH, binalarını kaidelerinden yıktı... ve ardından fevklerinde ki sakf, üzerlerine harra oldu.
Onların şuurunda olmayan yerden, onlara azab geldi.

16. NAHL / 33

Onlar, sadece, kendilerine meleklerin gelmesine veya Rabblerinin emrinin kendilerine gelmesine nazar ediyorlar!

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da fiil etmişlerdi.
ALLAH onlara zalim olmadı… fakat, onlar kendi nefslerine zulüm ettiler.

16. NAHL / 35

Şirk koşanlar, dediler ki:
"Şayet ALLAH dileseydi, biz de... ata-babalarımız da... O'nun gayrısından bir şeye abd olmazdık. O'nun gayrısından, bir şeyi haram kılmazdık."

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da fiil etmişlerdi.
Artık, Rasullerin üzerine olan, sadece, mübin belağdır.

16. NAHL / 43-44

Senin öncenden, beyyineler ile ve zebrler ile kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, erkek kimseler irsal ettik.
Artık, eğer alim olmayan iseniz, zikir ehline sual edin.

Kendilerine inzal edileni, nasa beyan etmen için sana zikir inzal ettik… umulur ki, tefekkür ederler.

16. NAHL / 63

ALLAH'a yemin olsun!…
Senin öncenden ümmetlere de elbette kat'iyyetle irsal ettik!...
ve ardından şeytan, amellerini kendilerine ziynetledi...
ve ardından o, onlara, yevmde de veliy oldu.
Elim azab onlaradır!

16. NAHL / 118

Sana kıssa ettiğimiz şeyleri, önceden, hadülere de haram kıldık.
Onlara zalim olmadık… fakat onlar, nefslerine zulüm edenler oldular.

17. İSRA / 58

Bir karye yoktur ki... kıyamet yevminden önce,
onu helak eden...
veya ona şedid azab ile azab eden...
BİZ olmayalım.
Bu, kitabta mestur olmuştur.

17. İSRA / 77

Rasullerimizden, senden önce kat'iyyetle irsal etmiş olduğumuz kimselere sünnet budur!
BİZ'im sünnetimizin tahviline vecd olamazsın!

17. İSRA / 90-91-92-93

Dediler ki:
"Neba olan arzdan bizim için fecr olmadıkça...
Yada senin hurmadan ve inebden (üzüm) cennetin olup… ve ardından onun hilalinden fecr olan nehirler fecr olmadıkça.
Yada zeam ettiğin gibi... semayı kisfler halinde üzerimize ıskat oldurmadıkça…
Yada ALLAH ve melekler kabl olarak gelmedikçe...
Yada senin zuhruftan bir evin olmadıkça…
Yada sen semada raky etmedikçe...
biz sana iman etmeyiz.
Bize kıraat edeceğimiz bir kitab inzal edinceye kadar senin raky etmene de asla iman etmeyiz."

De ki:
"Rabbim subhandır.
Ben, sadece, beşer Rasulüm!"

17. İSRA / 107-108
SECDE AYETİ

De ki:
"Ona iman edin veya iman etmeyin!...
Muhakkak önceden ilim verilenler... kendilerine tilavet edildiği zaman...
sacidler olarak zaknlarına harra ederler...
ve derler ki:
*** Rabbimiz subhandır.
Eğer Rabbimiz vaad etmişse, elbette/kesinlikle ifa olacaktır.***"

18. KEHF / 55

Kendilerine huda geldiği zaman, nasın iman etmesine ve Rabblerine istiğfar etmesine mani olan... ancak, evvelkilerin sünnetinin kendilerine gelmiş olması... veya azabın kendilerine kubul olarak gelmiş olmasıdır.

18. KEHF / 109

De ki:
"Rabbimin kelimeleri için... şayet bahr, midad olsa... ve şayet onun mislini de meded ederek getirsek... Rabbimin kelimeleri nefd olmadan önce elbette/kesinlikle bahr nefd olurdu."

19. MERYEM / 7

"Ey Zekeriyya!
Muhakkak ki BİZ, seni gılme ile ibşar ediyoruz.
Onun ismi Yahya'dır. Önceden ona adaş kılmadık."

19. MERYEM / 9

Dedi ki:
"Böyledir!...
Rabbin diyor ki:
O, BANA heyyindir. Daha önce seni de kat'iyyetle bir şey değilken halk etmiştim!"

19. MERYEM / 23

Ardından mehaz, onu bir hurma cizine getirdi.
Dedi ki:
"Keşke bundan önce mevt olsaydım ve unutulup unutulmuş olsaydım!"

19. MERYEM / 67

İnsan, önceden, bir şey değilken kendisini halk ettiğimizi zikir etmez mi?

19. MERYEM / 74

BİZ, onlardan önce, karin olanlardan, esas olarak ve gösteriş olarak ahsen olan nicelerini helak ettik.

19. MERYEM / 98

BİZ, karin olanlardan önce nicelerini helak ettik!
Onlardan kimseyi hissediyor musun... veya onların rikzini işitiyor musun?

20. TAHA / 71

Dedi ki:
"Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz?
Sihre sizi alim eden, elbette/kesinlikle sizden kebirdir.
Artık elbette/kesinlikle ben sizin ellerinizi ve ayaklarınızı, hilafen (çapraz olarak) kata edeceğim. elbette/kesinlikle sizi, hurma cizlerinde salb edeceğim.
elbette/kesinlikle siz, hangimizin azabının daha şedid ve baki olduğuna alim olacaksınız."

20. TAHA / 90

Elbette kat'iyyetle... önceden Harun onlara demişti ki:
"Ey kavmim!
Muhakkak bununla, ancak, fitneye düştünüz.
Muhakkak ki Rabbiniz Rahmandır. Artık bana tabi olun... ve emrime itaat edin."

20. TAHA / 114

Hakk Melik ALLAH, tealidir.
Sana vahy edilmesinin kaza olması öncesinde Kur'an'a acele etme.
De ki:
"Rabbim!
İlmimi ziyade et."

20. TAHA / 115

Önceden Adem'e de elbette kat'iyyetle ahd ettik!... ardından o, unuttu… Onda bir azime vecd olmadık!

20. TAHA / 128

Kendilerinden önce, meskenlerinde meşy eden karinlerden nicelerini helak etmemiz... onları ihda etmedi mi?
Muhakkak bunda, nehy sahibleri için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

20. TAHA / 130

Artık, onların söylediği şeylere sabır et.
Güneşin tulu etmesinden önce...
ve gurubundan önce...
Rabbini O'nun hamd etmesi ile sebbih et.
ve geceleri ansızın...
ve de gündüzün etrafında…
artık O'nu sebbih et!... umulur ki razı olursun.

20. TAHA / 134

Şayet BİZ onları, onun öncesinden, azab ile helak etseydik, elbette/kesinlikle,
"Rabbimiz!
Keşke bize Rasul irsal etseydin. Zelil ve ihza olmadan önce ayetlerine tabi olurduk!" derlerdi.

21. ENBİYA / 6

Helak ettiğimiz karyelerden, onlardan önce iman eden olmadı… bunlar mı iman edecek!?

21. ENBİYA / 7-8

Senden önce, kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, öyle erkek kimseler irsal ettik ki...
onları da taam yemez cesed kılmadık!
ve onlar da halid değillerdi!
Eğer alim olmuş değilseniz, zikir ehline sual edin!

21. ENBİYA / 24

Yoksa O'nun gayrısından ilahlar mı ittihaz ettiler?
De ki:
"Haydi getirin burhanınızı!
Bu, benimle beraber olan kimselerin zikridir… ve benden önceki kimselerin zikridir."
Bilakis!
Onların pek çoğu hakka alim değiller. Artık onlar murizler.

21. ENBİYA / 25

Rasulden, senin öncenden irsal etmedik ki... kendisine "Muhakkak ki BEN'den başka ilah yoktur!... Artık BANA abd olun!" diye vahy etmiş olmayalım.

21. ENBİYA / 34

BİZ, senin öncenden bir beşeri halid kılmadık.
Artık sen mevt olursan, onlar halid mi olacaklar?

21. ENBİYA / 41

elbette kat'iyyetle senin öncenden de birçok Rasuller ile istihza edilmişti!... ve ardından istihza etmiş oldukları şeyler sahr edenleri hayk etmişti.

21. ENBİYA / 51

elbette kat'iyyetle daha önce İbrahim'e rüşd vermiştik!… ona alim olan BİZ'dik.

21. ENBİYA / 76

Nuh daha önce nida etmişti... ve ardından ona isticab etmiştik… ve kendisini ve ehlini azim kerbeden necat etmiştik.

22. HACC / 42-43-44

Hani onlar seni kizb ediyorlar ya… onlardan önce,
Nuh ve Ad ve Semud kavimleri de...
ve İbrahim'in kavmi de...
ve Lut'un kavmi de...
ve Medyen ashabı da...
kat'iyyetle kizb etmişti!
Musa da kizb edilmişti.
Ardından kafirlere imla etmiştim... sonra onları ahz etmiştim.
Nasılmış BEN'i inkar etmek!

22. HACC / 52

Senin öncenden, Rasulden ve Nebiden irsal etmedik ki... temenni ettiği zaman, ümniyyesi hakkında şeytan ilka etmemiş olsun!
Ardından ALLAH, şeytanın ilka ettiği şeyi nesh eder.
Sonra ALLAH, kendi ayetlerini hakim kılar.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

22. HACC / 78

ALLAH hakkında... O'nun hakk cihadını cihad edin!
O, sizi ictiba etti!... ve dinde üzerinize hiç bir harec kılmadı!
Babanız İbrahim'in milleti...
O sizi,
Rasulün size şahid olması için...
ve sizin de nas üzre şahidler olmanız için...
önceden ve bunda "Müslüman" olarak isimlendirdi.
Artık...
salatı ikame edin...
ve zekatı verin...
ve ALLAH'a mutasım olun!
O, sizin mevlanızdır.
O, ne iyi mevla, ne iyi nasırdır!

23. MU'MİNUN / 81-82-83

Bilakis!
Onlar da evvelkilerin kavli mislince kavil ettiler... dediler ki:
"Biz, mevt olduğumuz... ve turab ve kemik olduğumuz zaman, gerçekten mebas mı olacağız?
Bu, elbette kat'iyyetle... bize ve bizden önce ata-babalarımıza da vaad edilmişti. Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

24. NUR / 4-5

Muhsan kadınlara remy eden sonra da dört şahid getirmeyen kimselere;
80 celde, celde vurun...
ve onların şahadetlerini ebediyyen kabl etmeyin.
İşte onlar fasık olanlardır.
Tevbe eden ve bundan sonra ıslah olan kimseler müstesnadır.
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

24. NUR / 34

elbette kat'iyyetle!... BİZ size,
mübeyyin ayetler…
ve sizden öncekilerden halvet olanların meselleri…
ve muttakiler için meviza...
inzal ettik.

24. NUR / 55

ALLAH, sizden, salih (iş)lere amil olarak iman edenlere... vaad etmiştir ki:
Kendilerinin öncesinden olanları istihlaf ettiği gibi... onları da arzda elbette/kesinlikle istihlaf edecektir.
Kendileri için razı olduğu dini, elbette/kesinlikle onlara temekkün edecektir.
Korkularının ardından onları, elbette/kesinlikle emniyet ile bedellendirecektir.

Onlar,
BANA abd olacaklar!...
ve BANA hiç bir şey şirk koşmayacaklar!
Bunun ardından, kafir kimseler... artık işte onlar... onlar, fasıktır.

24. NUR / 58

Ey iman edenler!
Melekesi yeminlerinizde olanların ve sizden hulüm iblağ olmayanların, sizden izin istemeleri için günde üç merre vardır;
salat-ı fecr'den önce
ve zahirden sevblerinizi vaz ettiğiniz hiyn
ve salat-ı ışa'dan sonra.
Bu üç vakit, sizin için avrettir.

Bunların dışında size ve onlara cünah değildir. Bazınız bazınız üzre, kendinize (birbirinize) tavaf edebilirsiniz.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

24. NUR / 59

Tıfllarınıza hulüm baliğ olduğu zaman… artık, kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

25. FURKAN / 20

Mürsellerden senden önce irsal ettiklerimiz de muhakkak taam yerler, suklarda (çarşı-pazar) meşy ederlerdi.
Bazınızı bazınıza fitne kıldık.
Sabır ediyor musunuz?
Rabbin, basir olandır.

26. ŞUARA / 49

Dedi ki:
"Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz!?
Muhakkak o, kesinlikle sizi sihre alim eden kebirdir. Artık yakında alim olacaksınız. Kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı hilafen (çapraz) kata edeceğim. Sizin hepinizi salb edeceğim."

27. NEML / 37

"Onlara rücu et!
Artık elbette onlara, kabil olamayacakları ordular ile geliriz… onları oradan, zelil ederek ve sagir ederek kesinlikle ihrac ederiz."

27. NEML / 38

Dedi ki:
"Ey meleler!
Onlar Müslüman olarak bana gelmeden önce... hanginiz onun arşı ile bana gelebilir?"

27. NEML / 39

Cinnlerden bir ifrit dedi ki:
"Sen makamından kaim olurken… ben onu sana veririm. Muhakkak ben buna kesinlikle kaviy şekilde eminim."

27. NEML / 40

İndinde kitabtan ilim olan birisi dedi ki:
"Ben onu, tarfını irtadd etmeden önce sana veririm."

Ardından onu, indinde müstakır olarak görünce, dedi ki:
"Bu, Rabbimin fazlındandır... şükür mü edeceğim yoksa küfür mü edeceğim, beni belv etmesi içindir.
Şükür eden kimse... artık muhakkak kendi nefsi için şükür etmiştir.
Küfür eden kimse ise... artık Rabbim ganiydir, kerimdir."

27. NEML / 42

Ardından, o geldiğinde... ona denildi ki:
"Arşın böyle miydi?"
Dedi ki:
"O, bunun gibiydi.
Bize önceden ilim verilmişti... ve biz Müslüman olmuştuk!"

27. NEML / 46

Dedi ki:
"Ey kavmim!
Neden haseneden önce seyyieye acele ediyorsunuz? ALLAH'a istiğfar etseniz olmaz mı!... umulur ki rahmet edilirsiniz."

27. NEML / 68

"Bu, elbette kat'iyyetle bize ve ata-babalarımıza önceden de vaad edilmişti! Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

28. KASAS / 12

Öncesinden ona süt annelerini haram etmiştik.
Dedi ki:
"Size, ona kefil olacak ve ona nasihat edecek, ehl-i beyte delil vereyim mi?"

28. KASAS / 31

"Asanı ilka et!"

Ardından onun, canlanmış gibi hezz ettiğini görünce, müdbir olarak, akb etmeden tevella etti.
"Ey Musa!
Kabl et ve korkma!
Muhakkak sen emin olanlardansın."

28. KASAS / 46

BİZ nida ettiğimiz zaman… sen, Tur'un canibinde değildin.
Fakat, senin öncenden nezir verilmemiş kavmi inzar etmen için… rahmet olarak Rabbindendir!… umulur ki tezekkür ederler.

28. KASAS / 48

Ardından onlara BİZ'im indimizden hakk kılındığında, dediler ki:
"Musa'ya verilen şeylerin misli, ona da verilseydi ya!"
Onlar,
önceden Musa'ya verilenlere de kafir olmamışlar mıydı?
"Zuhur eden iki sihirbazdır" dememişler miydi!
"Muhakkak biz, hepsine kafiriz" dememişler miydi!

28. KASAS / 52

Önceden kendilerine kitab verdiklerimiz… onlar buna iman ederler.

28. KASAS / 53

Kendilerine tilavet edildiği zaman, derler ki:
"Ona iman ettik. Muhakkak o, Rabbimizden hakktır. Muhakkak biz, önceden Müslüman olmuştuk."

28. KASAS / 78

Dedi ki:
"Muhakkak bunlar bana, indimdeki ilim üzere verildi."

ALLAH'ın kendinden önceki karinlerden, kuvvet bakımından ondan daha şedid ve cemaat olarak daha kalabalık olanları kat'iyyetle helak etmiş olduğuna alim değil miydi!?
Mücrimlere zenblerinden sual edilmez!

29. ANKEBUT / 3

BİZ, onlardan öncekileri de… elbette kat'iyyetle... fitneye tabi tuttuk.
ALLAH,
kesinlikle sadakat gösterenlere de alimdir...
ve kesinlikle kazib olanlara da alimdir.

29. ANKEBUT / 18

"Eğer kizb ederseniz… sizden önce ki ümmetler de kat'iyyetle kizb etmişti!
Rasulün üzerine olan, ancak, mübin belağdır."

29. ANKEBUT / 48

Sen önceden (hiç bir) kitab tilavet etmedin.
ve yemininle onu hatt etmedin.
Öyle olsa... batılda olanlar, elbette/kesinlikle rayb ederlerdi.

30. RUM / 2-3-4

Rum'a, edna arzda galib gelindi.
Onlar bu galebelerinin ardından yakında… bıd (üç ila dokuz) sene içinde... galib gelecekler.
Emir, önceden ve sonradan ALLAH'ındır.
Yevme-izinde, mü'minler ifrah olacaklar.

30. RUM / 9

Onlar, arzda seyir etmediler mi?
Nazar etmediler mi; öncekilerin akibetleri nasıl olmuş?
Kuvvet olarak onlardan daha şedidtiler.
Arzı sürüp havalandırmışlardı.
Onu, onların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi.
Onlara beyyineler ile Rasuller kılınmıştı.
ALLAH, onlara zulüm eden olmadı! Fakat onlar, kendi nefslerine zulüm edenler oldular.

30. RUM / 42

De ki:
"Arzda seyir edin… ve ardından nazar edin!... sizden öncekilerin akibetleri nasıl olmuş!"
Onların pek çoğu müşriklerdi.

30. RUM / 43

Artık, redd edilmeyecek yevmin, ALLAH'tan verilmesi öncesinden, vechini kayyime dine kaim et!
Yevme-izinde sada olunur!

30. RUM / 47

Senin öncenden, elbette kat'iyyetle kavimlerine Rasuller irsal ettik!… ve ardından onlara beyyineler ile geldiler.
Ardından,
cürüm işleyenlerden intikam aldık.
Mü'minlere nasr üzerimize hakk olmuştur.

30. RUM / 49

Muhakkak, kendilerinin öncesinden onlara inzal edilmeden önce… onlar elbette/kesinlikle müblistiler.

32. SECDE / 3

Yoksa "iftira attı" mı diyorlar!?
Bilakis!
O, senden önce nezir verilmeyen kavmi nezr etmen için Rabbinden hakktır… umulur ki ihtida olurlar.

32. SECDE / 26

Onlardan önce, kendilerine karin olanlardan meskenlerinde meşy eden nicelerini helak etmiş olmamız onları ihda etmedi mi?
Muhakkak bunda, elbette/kesinlikle ayetler vardır… işitmezler mi?

33. AHZAB / 15

Onlar, önceden elbette kat'iyyetle!… dübürlerine tevella etmeyeceklerine... ALLAH'a ahd vermişlerdi… ve ALLAH'a ahdlerinden mesul idiler.

33. AHZAB / 38

ALLAH'ın kendisine farz kıldığı şeyde, Nebi üzre harec yoktur… önceden halv olmuşlar hakkında da ALLAH'ın sünneti (böyle)dir.
ALLAH'ın emri, makdur kader üzere olur.

33. AHZAB / 49

Ey iman edenler!
Mü'min kadınları nikahlayıpta sonra onlara temas etmeden önce boşadığınızda… artık onlar üzerinde adedleyeceğiniz iddet, size yoktur. Artık onları metalandırın ve cemil serah ile onları serh edin.

33. AHZAB / 62

Önceden halvet olan kimseler hakkında ALLAH'ın sünneti (böyle)dir. ALLAH'ın sünnetinin tebdil mevcud değildir!

34. SEBE / 44

Onlara tedris edecekleri kitablar vermedik ki! Onlara senden önce nezir de irsal etmedik!

34. SEBE / 45

Onların öncesindekiler de kizb etmişlerdi. Onlara verdiklerimizin onda birine bile baliğ olmamışlardı. Ardından Rasullerimi kizb etmişlerdi.
Ardından nasıl oldu... BEN'i inkar etmiş olmaları!?

34. SEBE / 53

Onlar ona, önceden kat'iyyetle kafir olmuşlardı!... ve baid mekandan, gayb ile kazf ediyorlardı.

34. SEBE / 54

Önceden kendi şialarına da fail olunan şey gibi… onların ve iştahlandıkları şeylerin arası hilelendi!
Muhakkak onlar, murib şekk içinde oldular.

35. FATIR / 4

Eğer seni kizb ederlerse… artık (onlar tarafından), senden önceki Rasuller de kat'iyyetle kizb edilmiş olur!

Emirler ALLAH'a rücu eder!

35. FATIR / 25

Eğer seni kizb ederlerse… ardından onların öncesinden olanlar da… beyyineler ile ve zebrler ile ve münir kitab ile gelen Rasulleri kat'iyyetle kizb etmişlerdi!

35. FATIR / 44

Arzda seyir etmezler mi... kendilerinden öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmiyorlar mı!
Onlar kuvvet olarak, kendilerinden daha şedidtiler.
Semalardaki ve arzdaki şeylerden, ALLAH'ı aciz bırakan olamaz!
Muhakkak ki O, alim, kadir olandır.

36. YASİN / 31-32

Kendilerinden önce karin olanlardan… kendi kendilerine rücu etmediler diye… onları nasıl helak ettiğimizi görmediler mi!?

Herkes cemian, sadece ve ancak, BİZ'im VARLIĞIMIZDA muhdardır!

37. SAFFAT / 27-28

Bazıları bazılarına sual ederek ikbal eder... derler ki:
"Muhakkak siz bize yeminden gelen olmuştunuz."

37. SAFFAT / 44-45-46-47

Mütekabil serirler üzre,
pınarlarından dolu…
beyaz...
şürb edenler için lezzetli...
onda gavl olmayan... ve ondan nezf olunmayan...
kaseler ile onlara tavaf edilir.

37. SAFFAT / 50-51-52-53

Ardından, bazıları bazılarına sual ederek ikbal ederler. Onlardan konuşan birisi der ki:
"Muhakkak bana karin olan (birisi) vardı. '(Bana) Sen gerçekten musaddık olanlardan mısın?... Mevt olduğumuzda ve turab ve kemik olduğumuzda… biz medin mi olacak mışız!?' derdi."

37. SAFFAT / 71-72

Kendilerinden önce, elbette kat'iyyetle evvelkilerin pek çoğu dall olmuşlardı!… ve BİZ onlara, inzar edenler irsal etmiştik.

37. SAFFAT / 93-94

Ardından yemin ile onları darb ederek revg etti.
Ardından tezfif ederek ona ikbal ettiler.

38. SAD / 3

Onların öncesinden karin olanlardan nicelerini helak ettik. Ardından, nida ettiler... ancak menas hiyni değildi!

38. SAD / 12-13

Onlardan önce de Nuh kavmi... ve Ad... ve vetedler sahibi firavun… ve Semud... ve Lut kavmi... ve Eyke ashabı… kizb etmişti.
İşte onlar da hizblerdi.

38. SAD / 16

Diyorlar ki:
"Rabbimiz!
Hesab yevminden önce kattımızı bize acele et."

39. ZUMER / 8

İnsana darr mess olduğunda... O'na münib olarak, Rabbini davet eder.
Sonra ona KENDİSİNDEN nimet havl ettirdiğinde... önceden O'nu davet etmiş olduğunu unutur... ve O'nun sebilinden dall olmak için ALLAH'a endad kılar.

De ki:
"Küfrünle az biraz metalan!
Muhakkak sen nar ashabındansın!"

39. ZUMER / 25-26

Kendilerinden öncekilerden kizb edenler... artık azab onlara... şuurunda olmadıkları taraftan gelivermişti… ve ardından ALLAH, onlara, dünya hayatında, hızye (rezillik, zillet, aşağılık) taddırmıştı.
Elbette ahiret azabı daha kebirdir... keşke alim olsalardı.

39. ZUMER / 50-51

Onlardan öncekiler de kat'iyyetle söylemişti!… ve ardından, kesb etmiş oldukları şey onları ganiy etmemişti... ve ardından onlara, kesb ettikleri seyyieler isabet etmişti.

Bunların zalimlerine... onlara, yakında kesb ettikleri şeylerin seyyileri isabet edecek... onlar aciz bırakamazlar.

39. ZUMER / 54

Azab size gelmeden önce…
Rabbinize inabe edin!
O'na silm olun!
Sonra size nasr edilmeyecek!

39. ZUMER / 55-56

Azab,
siz şuurunda olmaksızın, ansızın size gelivermeden...
Nefs, "ALLAH'ın cenbinde ifrat ettiğim şeyler üzre ey hasret (vah ki vah)!… muhakkak ben, kesinlikle sahirlerden olmuştum." demeden...
önce, Rabbinizden size inzal edilen şeyin ahsenine tabi olun!

39. ZUMER / 65

elbette kat'iyyetle!... sana ve senden öncekilere vahy olunmuştu:
"Eğer şirk koşarsan... elbette senin amellerin habt olur... ve kesinlikle hasar alanlardan olursun."

40. MU'MİN / 2-3

Kitabın tenzili;
aziz,
alim,
zenblere gafur,
tevbeye kabil,
ikabı şedid,
tavl sahibi
ALLAH'tandır. O'ndan başka ilah yoktur. Masir O'nadır.

40. MU'MİN / 5-6

Onlardan önce Nuh kavmi... ve onlardan sonra hizbler kizb etmişti... ve bütün ümmet ahz etmek için kendi Rasullerine hemm etmişlerdi... batıl ile hakkı idhad etmek için cedel etmişlerdi!
BEN, onları ahz ettim… ikabım nasıl da olmuştu!

Böyledir!...
Rabbinin, kafirler üzre...
"onlar muhakkak nar ashabıdır." kelimesi hakk olmuştur!

40. MU'MİN / 21-22

Arzda seyir etmiyorlar mı... artık kendilerinden önce olanların akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etsinler!

Onlar, arzda, kuvvet ve eserler olarak kendilerinden daha şedid olmuştu. Ardından ALLAH, onları zenbleri ile ahz etti... ve onları ALLAH'dan vaky eden olmadı.

Bu, Rasullerinin kendilerine beyyineler ile gelmiş olmasının ardından kafir olmalarındandır.
Ardından ALLAH onları ahz etti.
Muhakkak ki O, kaviydir, ikabı şedidtir.

40. MUMİN / 34-35

Önceden, elbette kat'iyyetle beyyinelerle Yusuf size gelmişti!... ve ardından onunla gelen şeyden şekk içinde olmanız zeyl olmamıştı.
Hatta helak olduğunda siz demiştiniz ki:
"Kesinlikle ALLAH ondan sonra Rasul baas etmez."

Böyledir!...
ALLAH'ın indinde ve iman edenlerin indinde kebir makt olarak… kendilerine gelen ALLAH'ın ayetleri hakkında sultan gayrısında cedel eden… mürtab müsrif kimseyi ALLAH, dalalette bırakır.

Böyledir!...
ALLAH, bütün cebbar mütekebbirlerin kalbleri üzre tab eder.

40. MUMİN / 67

Müsemma ecele ulaşmanız için...
Turabdan sizi halk eden O'dur.
Sonra nutfeden,
Sonra alaktan.
Sonra sizi tıfl olarak ihrac eder.
Sonra sizin şedidinize iblağ olmanız için...
sonra şeyhler olmanız için...
Sizden (bazı) kimseler ise önceden vefat ettirilir.
Umulur ki akıl edersiniz.

40. MU'MİN / 73-74

Sonra onlara denilecek ki:
"ALLAH'ın gayrısından şirk koşmuş olduğunuz şeyler nerede?"
Diyecekler ki:
"Bizden dalalet ettiler.
Bilakis!
Biz önceden bir şey davet edenler olmamışız!"

Böyledir!...
ALLAH, kafirleri dalalette bırakır.

40. MUMİN / 78

Senden önce, elbette kat'iyyetle onlara kendilerinden!... sana kıssa ettiğimiz ve sana kıssa etmediğimiz... Rasuller irsal ettik.
Rasul için, ALLAH'ın izni ile olmadan... ayet gelmesi olamaz.
Ardından, ALLAH'ın emri geldiğinde, bi-hakkın kaza edilir. Hasar alanlar, batılda olanlardır.

40. MUMİN / 82

Arzda seyir etmiyorlar mı... artık kendilerinden öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etsinler!
Onlardan pek çoğu kuvvetçe ve eserleriyle arzda daha şedid olmuştu… ve ardından kesb etmiş oldukları şeyler kendilerini daha ganiy etmemişti.

41. FUSSİLET / 25

Onlara karinler (arkadaşlar) kayz ettik... ve ardından onlar, onlara ellerinin arasında olanı ve halflerinde olanı ziynetlendirdiler.
Kendilerinden önce kat'iyyetle hilv etmiş olan cinnlerden ve insden ümmetler hakkındaki kavil, kendilerine de hakk oldu!... muhakkak onlar hasar alanlar oldular.

41. FUSSİLET / 43

Sana söylenen, ancak, senden önce ki Rasullere kat'iyyetle söylenmiş olandır!
Muhakkak ki Rabbin, kesinlikle mağfiret sahibidir... ve elim ikab sahibidir.

41. FUSSİLET / 48

Önceden davet etmiş oldukları şeyler onlardan dall olur. Kendileri için mahisden olmadığını zann ederler.

42. ŞURA / 3

Böyledir!...
Sana ve de senden öncekilere vahy etmekte olan ALLAH, azizdir, hakimdir.

42. ŞURA / 25

O, kendisine ibadet edenlerin,
tevbelerini kabl eder…
ve seyyielerden afv eder.
Amel ettiklerinize alimdir.

42. ŞURA / 47

ALLAH'tan, kendisine redd edilemeyecek yevm gelmeden önce Rabbinize isticab edin!
Yevme-izinde, sizin için ilca olunacak yer yoktur... ve de sizin için nekir yoktur.

43. ZUHRUF / 21

Yada onlara, önceden kitab verdik de... onlar ona mı müstemsik oluyorlar?

43. ZUHRUF / 23

Böyledir!...
Senin öncenden BİZ, karyelerde nezir irsal etmedik… ki, onların turfe olanları şöyle demeiş olmasın:
"Muhakkkak biz ata-babalarımıza bir ümmet üzere vecd olduk... ve muhakkak biz, onların eserleri üzre iktida edenleriz."

43. ZUHRUF / 45

Rasullerden, senin öncenden irsal ettiğimiz kimselere sual et… Rahman'ın gayrısından, abd olunacak ilahlar kılmış mıyız?

44. DUHAN / 17

Onlardan önce elbette kat'iyyetle firavun kavmine de fitne etmiştik!… ve onlara da kerim Rasul gelmişti.

44. DUHAN / 37

Onlar mı hayr... yoksa Tubba kavmi ve öncesindekiler mi?
Onları da helak etmiştik… muhakkak onlar da mücrimler olmuşlardı.

44. DUHAN / 53

Mütekabil olarak sündüsten ve istebraktan ilbas ederler.

46. AHKAF / 4

De ki:
"ALLAH'ın gayrısından davet ettiğiniz şeyleri gördünüz mü?
Arzdan neyi halk etti onlar… bana gösterin!?
Yoksa onların semalarda şeriki mi var?
Eğer sadıksanız… bunun öncesinden bir kitab veya ilimden bir eser verin!"

46. AHKAF / 12

Onun öncesinde, Musa'nın kitabı imam ve rahmet idi.
(Şimdi) Bu musaddık kitab, arabiyye lisanındadır.
zalimleri nezr etmek içindir…
ve muhsinler için büşradır.

46. AHKAF / 16

İşte o… amel ettikleri şeyleri kendilerinden ahsen olarak kabl edeceğimiz ve seyyielerinden tecavüz edeceğimiz kimseler…
cennet ashabı içindedirler.
Onlara vaad olunmuş olan sıdk vaaddır.

46. AHKAF / 17

Ana-babasına,
"İkinize de off (aman), bana önceden kat'iyyetle hilv etmiş karinlerin ihrac olacağını mı vaad ediyorsunuz!?"
diyen kimseye... o ikisi, ALLAH'tan gavs isteyerek dediler ki:
"Yazıklar olsun sana!
İman et!
Muhakkak ki ALLAH'ın vaadi hakktır!"
Ardından o, dedi ki:
"Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

46. AHKAF / 18

İşte o... kendilerinden önce kat'iyyetle hilv etmiş olan cinnlerden ve insden ümmetlerdeki kavil!... kendilerine de hakk oldu.
Muhakkak onlar hasar alanlar oldular.

46. AHKAF / 24

Ardından vadilerine istikbal eden arızı gördüklerinde dediler ki:
"Bu imtar ettirecek arızdır."
Bilakis!
O, acele istediğiniz… içinde elim azab olan rihtir!

47. MUHAMMED / 10

Onlar arzda seyir etmiyorlar mı?… ve önceden olanların akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmiyorlar mı?
ALLAH, onları demar etmiştir... Kafirler için de emsali vardır!

48. FETİH / 15

Magnemlere talak ettiğinizde... muhalif olanlar onları ahz etmek için diyecekler ki:
"Bizi vezr edin, size tabi olalım."
Onlar ALLAH'ın kelamını bedellendirmeyi irade ediyorlar.
De ki:
"Siz asla bize tabi olamazsınız!
Böyledir!...
Önceden ALLAH'ın dediği budur."
Ardından diyecekler ki:
"Bilakis!
Siz bize hased ediyorsunuz."
Bilakis!
Onlar, sadece, pek az fıkh ederler.

48. FETİH / 16

Arablardan muhalif olanlara de ki:
"Beis şedid sahibi bir kavme karşı davet edileceksiniz... onlarla kıtal edersiniz veya silm olurlar.
Artık eğer itaat ederseniz... ALLAH size hasene ecir verir.
Eğer daha önceden tevella ettiğiniz gibi tevella ederseniz... size elim azab ile azab eder."

48. FETİH / 23

Önceden kat'iyyetle hilv etmiş olanlara ALLAH'ın sünnetidir!
ALLAH'ın sünnetinin tebdil olduğuna vecd olamazsın!

49. HUCURAT / 13

Ey nas!
Muhakkak ki BİZ sizi, zekerden ve ünsadan halk ettik.
Kendinize arif olmanız için... sizi şubeler ve kabileler halinde kıldık.
Muhakkak ALLAH indinde sizin daha kerim olanınız, daha çok ittika edeninizdir.
Muhakkak ki ALLAH alimdir, habirdir.

50. KAF / 12-13-14

Onlardan önce kizb edenler:
Nuh'un kavmi.
ve Ress ashabı.
ve Semud ashabı.
ve Ad.
ve firavun.
ve Lut'un kardeşleri.
ve Eyke ashabı.
ve Tubba kavmi.
Hepsi Rasulleri kizb etmişti… ve ardından vaad ettiğim şey hakk olmuştu.

50. KAF / 36

BİZ, onların öncesinde, karin olanlardan… batş etmek yönünden kendilerinden daha şedid olan nicesini helak ettik!
Ardından, "mahisden var mı" diye... beldelerde nakb eden oldular!

50. KAF / 39-40

Artık, söyledikleri şeylere sabır et!
Güneşin tulu edişinden önce
ve gurubdan önce
ve geceden (bir kısımda)…
Rabbini, hamd etmesi ile sebbih et!
Ardından secdelerin dübürlerinde de O'nu sebbih et!

51. ZARİYAT / 15-16

Muhakkak muttakiler… Rabblerinin kendilerine verdiğini ahz ederek... cennetlerde ve aynlardadır.
Muhakkak onlar, bundan önce muhsinler olmuşlardı.

51. ZARİYAT / 29

Hanımı, sarre içinde ikbal etti... ve ardından kendi vechine sakk ederek dedi ki:
"Ben aciz, akim oldum!"

51. ZARİYAT / 46

Ve önceden Nuh kavmi...
Muhakkak onlar da fasık kavim olmuşlardı.

51. ZARİYAT / 52

Böyledir!...
Ondan öncekilerin de "Sihirbazdır!" veya "Mecnundur!" demediği bir Rasul gelmemiştir!

52. TUR / 25-26-27-28

Bazıları bazılarına (birbirlerine) ikbal eder... sual ederler. Derler ki:
"Muhakkak biz, önceleri, ehlimizin içinde müşfik olanlar olmuştuk. Ardından… ALLAH bize menn etti... ve bizi semum azabtan vaky etti. Muhakkak biz önceden O'nu(n davasını) dava edinmiştik!
Muhakkak ki O, berrdir, rahimdir."

52. TUR / 25-26-27-28

Bazıları bazılarına (birbirlerine) ikbal eder... sual ederler. Derler ki:
"Muhakkak biz, önceleri, ehlimizin içinde müşfik olanlar olmuştuk. Ardından… ALLAH bize menn etti... ve bizi semum azabtan vaky etti. Muhakkak biz önceden O'nu(n davasını) dava edinmiştik!
Muhakkak ki O, berrdir, rahimdir."

52. TUR / 25-26-27-28

Bazıları bazılarına (birbirlerine) ikbal eder... sual ederler. Derler ki:
"Muhakkak biz, önceleri, ehlimizin içinde müşfik olanlar olmuştuk. Ardından… ALLAH bize menn etti... ve bizi semum azabtan vaky etti. Muhakkak biz önceden O'nu(n davasını) dava edinmiştik!
Muhakkak ki O, berrdir, rahimdir."

53. NECM / 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49-50-51-52-53-54

Yoksa, Musa'nın... ve vefa eden İbrahim'in sahifelerinde olanlar ile kendisine haber verilmedi mi!?
Vezr edenin, başkasının vizrini vezr etmediği...
İnsan'ın olanın, sadece, say ettiği şey olduğu…
ve say etmesinin yakında görüleceği…
Sonra en vefalı cezayla cezalandırılacağı…
Müntehanın (son, nihayet,varış) Rabbine olduğu…
Idhak edenin ve ibka edenin O olduğu…
Mevt edenin ve ihya edenin O olduğu…
Menilendiğinde, nutfeden… erkek ve dişi olarak iki zevc halk ettiği…
Uhra neşetin O'nun üzerine olduğu…
En ganiy edenin... ve en kani kılanın O olduğu…
Şiranın Rabbinin O olduğu…
Ulada Ad (kavmini)... ve Semud (kavmini)... önceden de Nuh kavmini helak ettiği…
ve ardından onları, baki etmediği…
Muhakkak onlar... onlar daha zalim ve tuğyan içinde olmuşlardı. Mütefikeyi (Lut kavminin memleketi) de ehva etmişti… ve ardından, gışa ettiğini onlara gışa etmişti.

54. KAMER / 9

Onlardan önce Nuh kavmi kizb etmişti…
"Mecnun" diyerek... BİZ'e abd olanı kizb etmiş… ve zecr etmişlerdi.

55. RAHMAN / 56

O ikisinde, tarfını kasr edenler vardır... onlara daha önce insler ve de cinnler tams etmemiştir.

55. RAHMAN / 74

İnsler ve cinnler, onların öncesinde, onlara tams etmemişti.

56. VAKIA / 15-16

Mevzune serirler üzre… mütekabil olarak müttekidirler.

56. VAKIA / 45

Muhakkak onlar, bundan önce turfe olanlardı.

57. HADİD / 10

Semaların ve arzın mirası ALLAH'ın olduğu halde... Ne oluyor size... ki, ALLAH sebilinde infak etmiyorsunuz!?
Sizden... fetih öncesinde infak ederek katl eden kimse istiva değildir... bunlara, sonradan infak ederek katl eden kimselerden daha azim derece vardır.
Külliyen... ALLAH hüsna vaad etti... ALLAH amel ettiklerinize habirdir.

57. HADİD / 13

Münafık erkeklerin ve münafık kadınların... iman edenlere,
"Bize nazar edin!... nurunuzdan iktibas edelim..."
dedikleri yevmde... onlara denilir ki:
"Veranıza rücu edin... ve ardından nur iltimas edin!"
Ardından, onların aralarına, kapısı olan bir sur ile darb edilir.
İçinde... onun batını Rahmettir... kıbelinden onun zahiri azabtır.

57. HADİD / 16

İman edenler için...
ALLAH'ı zikir etmeye...
ve hakktan inzak olana...
kalblerinin huşu duymasına vakit gelmedi mi!?

önceden kitab verilen...
ve ardından med olarak tavl olunca (üstünden zaman geçince) kalbleri kasvetlenen...
kimseler gibi olmayın!... onlardan çoğu fasıktır!

57. HADİD / 22

Arzda ve nefslerinizde, musibetlerden isabet eden... ancak... onu ibra etmemizin öncesinden, kitabta olanlardır.
Muhakkak bu, ALLAH'a yesirdir.

58. MUCADELE / 3

Kadınlarına zıhar yapan… sonra da söyledikleri şeyler için ida edenler... ardından, kadınlarına temas etmeden önce bir rakabe tahrir etsinler.
İşte bu size vaaz edilmiştir.
ALLAH, amel ettiklerinize habirdir.

58. MUCADELE / 4

Vecd olamayan kimse, temas etmeden önce mütetabi iki ay oruç tutmalıdır.
İstitaat etmeyen, altmış miskin taam ettirmelidir.
Bu, ALLAH'a ve Rasulüne iman etmiş kimseler içindir.
İşte bu ALLAH'ın hudududur.
Elim azab, kafirler içindir.

58. MUCADELE / 5

Muhakkak ki ALLAH'a ve Rasulüne haddi aşanlar, kendilerinden öncekilerin kebt edildiği gibi kebt edilirler.
BİZ, kat'iyyetle beyyine ayetler inzal etmiştik!
Muhin azab, kafirler içindir.

59. HAŞR / 9

Önceden iman ederek, bu dara tebevvü edenler... kendilerine hicret edenlere muhabbet duymaktadır. Onların sadrında, verdikleri şeylerden hacet vecd olmaz.
Şayet kendilerine hass olsa bile... onların nefsleri üzre eser ederler.
Nefsini şuhhdan vaky eden kimse... işte onlar, felaha ulaşanlardır.

59. HAŞR / 15

Aynen, kendilerinin karib olarak öncesinden... kendilerine emir edilen vebali yiyenlerin meseli gibidir.
Elim azab onlaradır.

Yahudilerden, Beni Kaynuka kavmi, hicretin yirminci ayında, Medine'den sürülmüştü. Bunlar, Bedir'den sonra ilk vebal yaşayanlar oldu.
62. CUMA / 2-3

O... ümmilerin içinde kendilerinden...
KENDİ ayetlerini kendilerine tilavet eden...
ve onları tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden...
Rasul baas edendir.
Onlar önceden, elbette/kesinlikle mübin dalalet içinde idiler.
Kendilerine ilhak olduğunda, onlardan ahir olanlar da vardı.
O, azizdir, hakimdir.

63. MUNAFİKUN / 10

Sizden birisine mevt gelmeden... ve
"Rabbim!
Şayet beni karib ecele tehir edersen, artık ben sadakat gösteririm... salihlerden olurum!"
demeden önce!... sizi rızıklandırdığımız şeylerden infak edin!

64. TEGABUN / 5-6

Önceki kafirlerin... ve ardından kendilerine emir edilenlerin vebalini tadanların haberi gelmedi mi size!?
Elim azab onlaradır!

Bu;
Rasullerinin kendilerine beyyineler ile gelmesi...
ve ardından "Bizi beşer mi ihda edecek!" demeleri...
ve ardından kafir olmaları!...
ve tevella etmeleri!...
iledir.
ALLAH istigna etmektedir! ALLAH ganiydir, hamiddir.

67. MULK / 18

Onlardan öncekiler de elbette kat'iyyetle kizb etti!
Ardından, nasıl olmuştu BEN'i nekr etmek!?

68. KALEM / 30-31

Ardından, bazıları bazılarına (birbirlerine) levm etmeye ikbal oldular. Dediler ki:
"Yazıklar olsun bize!
Muhakkak biz, biz tagi olanlar olduk!"

69. HAKKA / 9-10

Firavun... ve ondan öncekiler... ve mütefikeler... hatie ile geldiler… ve ardından Rabblerinin Rasulüne isyan ettiler.
Ardından onları, rabiye ahz, ahz etti.

70. MEARİC / 36-37

Artık, kafirlere ne oluyor da... senin kıblene... yeminden ve şimalden izeler halinde... hetaa eden oluyorlar!?

71. NUH / 1

Muhakkak ki BİZ, Nuh'u kavmine,
"elim azab gelmeden önce kendi kavmini nezr et!" diye irsal etik.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.