İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ K:LB ❞ kökünden türeyen kelimeler... 10 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox inkılâb İnkılâbât kalb Kulub Kallab kalpazan maklub mukallib Munkaleb Munkaleb Munkalib Munkalib takallub Tekallub Taklib Taklibât
xoxox
ق ل ب K:LB
inkılâb
ق ل ب K:LB

Başka tarza değişme. Bir hâlden diğer hâle geçme. Başka türlü olma. Altüst olma.

DuruMeal'de toplam 9 kayıtta geçiyor.
Çğl.İnkılâbât
kalb
ق ل ب K:LB

İman merkezi. Gönül. Herşeyin ortası. Bir halden diğer bir hale çevirme. Değiştirme. Bir şeyin içini dışına ve dışını içine çevirmek. Gövdenin kan dolaşımı merkezi. Yürek.

DuruMeal'de toplam 124 kayıtta geçiyor.
Çğl.Kulub
Kallab
kalpazan
ق ل ب K:LB

Düzenbaz, hilekâr. Kalpazan. Sahte para basan kimse.

maklub
ق ل ب K:LB

Altı üstüne çevrilmiş, kalbolunmuş. Ters döndürülmüş. Başka şekle sokulmuş. Harfleri tersinden okunduğu zaman yine aynı olan kelime veya cümle.

mukallib
ق ل ب K:LB

Başka tavra geçiren. Başka hâle değiştiren. Bir başka tarafa döndüren.

Munkaleb
Munkaleb
ق ل ب K:LB

Rücu etmek, geri dönmek.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Munkalib
Munkalib
ق ل ب K:LB

İnkılab eden. Dönen, dönmüş. Başka bir hale girmiş olan. Değişen, değişmiş olan.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
takallub
Tekallub
ق ل ب K:LB

Bir taraftan diğer tarafa dönmek. Bir halden başka bir hale değişmek. Başka kalıba girmek.

DuruMeal'de toplam 8 kayıtta geçiyor.
Taklib
ق ل ب K:LB

Döndürme, çevirme. Bir şeyin kalıp ve şeklini değiştirme.

Çğl.Taklibât
2. BAKARA / 6-7

Muhakkak kafirleri, nezr etsen de veya nezr etmesen de, seviyedir… onlar iman etmezler!
ALLAH, onların,
kalblerini...
ve işitmelerini...
ve gışa olmuş basarlarını...
hatm etmiştir! Azim azab onlaradır!

2. BAKARA / 10

Kalblerinde maraz vardır onların... ve ardından ALLAH, marazı onlara ziyade etmektedir.
Kizb etmiş oldukları şeyler ile elim azab onlar içindir.

2. BAKARA / 74

Sonra, bunun ardından, sizin kalbleriniz kasvetlenmişti.
Artık o, hacerler gibi veya daha da şedid kasvetlenmişti.
Muhakkak hacerlerden öyleleri vardır ki, onlardan nehirler fecr olur. Muhakkak ondan öyleleri vardır ki, şakk eder... ve ardından ondan su ihrac olur. Muhakkak onlardan öyleleri de vardır ki, ALLAH'a haşyetinden hebt olur.
ALLAH amel ettiklerinize gafil değildir.

2. BAKARA / 88

"Kalblerimiz gulf oldu" dediler.
Bilakis!
Onları, kendi küfürleri ile ALLAH lanetledi!... ve artık ne kadar az iman ederler!

2. BAKARA / 93

BİZ, sizin misakınızı ahz etmiştik!... ve Tur'u fevkinize ref etmiştik!
"Size verdiğimiz şeyi kuvvetle ahz edin... ve onu işitin!"

Onlar, demişlerdi ki:
"İşittik ve asi olduk."
Küfürleri ile kalblerinde dişi buzağıyı şürb ettiler.
De ki:
"Eğer siz mü'minler iseniz... imanınızın onunla size emir ettiği şey ne beistir!"

2. BAKARA / 97

Cebraile düşman olan kimselere de ki:
"Muhakkak o, onu…
onların elinin arasında olana musaddık olarak...
ve huda olarak...
ve mu'minler için buşra olarak...
senin kalbine ALLAH'ın izniyle inzal etti."

2. BAKARA / 118

İlmi olmayanlar...
"ALLAH, bize kelime etseydi, olmaz mıydı!?"
veya "Bize ayet verseydi olmaz mıydı!?"
derler!

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da... onların kavli mislince kavil etmişlerdi.
Kalbleri teşabüh etmektedir.
BİZ, ayetleri, yakin olan kavim için kat'iyyetle beyan ederiz!

2. BAKARA / 143

Böyledir!...
Sizi...
nasa şahidler olmanız için...
ve Rasulün de size şahid olması için...
vasat ümmet kıldık.

Akabı üzre inkılab edenlerden Rasule tabi olanlara alim olmamız için... üzerine olduğunuz kıbleyi kıldık. Bu, ALLAH'ın hidayet ettiklerinden başkasına elbette kebir gelir.

ALLAH sizin imanınızı zayi edecek değildir.
Muhakkak ki ALLAH, nasa, elbette rauftur, rahimdir.

2. BAKARA / 144

Vechinin semada takallüb ettiğini kat'iyyetle gördük!

Razı olacağın kıbleyi sana elbette veliy ettireceğiz... artık vechine, mescid-i haram şatrını veliy ettir!
Nerede olursanız olun... artık vechlerinize onun şatrını veliy ettirin!

Muhakkak kitab verilenler, onun Rabblerinden hakk olduğuna kesinlikle alimdir.
ALLAH, onların amel ettiklerine gafil değildir.

2. BAKARA / 204-205

Nastan...
dünya hayatı hakkında kavli sana acayib gelen...
ve kalbinde ki şeylere ALLAH'ı şahid eden...
tevella ettiğinde…
fesad çıkarmak için
ve harsı ve nesli helak etmek için,
arzda say eden kimse…
o, hasımların en ledd olanıdır!

ALLAH, fesada muhabbet duymaz.

2. BAKARA / 224-225

Nas arasında...
berr olmaya...
ve ittika etmeye...
ve ıslah olmaya...
(dair) yeminlerinize ALLAH'ı urza kılmayın!
ALLAH, semidir, alimdir.

ALLAH, yeminlerinizde ki lagv ile sizi ahz etmez... fakat kalblerinizin kesb ettiği şeyler ile sizi ahz eder!
ALLAH, gafurdur, halimdir.

2. BAKARA / 260

İbrahim;
"Rabbim!
Mevtayı nasıl hayy ediyorsun, bana göster"
dediğinde... ona dedi ki:
"İman etmiyor musun?"

Dedi ki:
"Bilakis!
Fakat, kalbimin itminan olması için..."

Dedi ki:
"Kuşlardan dört tane ahz et... ve ardından onları kendine suretle. Sonra onlardan cüzleri bütün dağlara dağıt. Sonra onları davet et. Say ederek sana gelecekler.

Alim ol ki; muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir."

2. BAKARA / 283

Eğer siz sefer üzre iseniz ve bir katib bulamazsanız, o zaman, kabz olunmuş rehinler...
Eğer bazınız bazınıza (birbirinize) eminseniz, o zaman, itimat edilen kimse onun emanetini eda etsin ve Rabbi ALLAH'a ittika etsin.

Şahadeti ketm etmeyin. Onu ketm eden kimse... artık muhakkak onun kalbi asimdir.

ALLAH, amel ettiğiniz şeylere alimdir.

3. ALİ İMRAN / 7

O, sana kitab inzal edendir.
Ondan bazı ayetler muhkemdirler... onlar ana kitabtır.
Diğerleri de müteşabihtir.

Kalblerinde zeyg olanlar, fitne ibtiga etmek ve tevilini ibtiga etmek üzere, onun müteşabih olanlarına, kendilerini tabi ederler!

Onun te'viline, ancak, ALLAH alimdir.
İlimde rasih olanlar derler ki:
"Biz ona iman ettik. Hepsi Rabbimizin indindendir."
Ancak, lübb sahibleri tezekkür eder.

3. ALİ İMRAN / 8

"Rabbimiz!
Bizi hidayete erdirdiğinden sonra kalblerimizi zeyg etme!
Bize, SEN'in VARLIĞINDAN rahmet vehb eyle.
Muhakkak ki SEN, vehhabsın."

3. ALİ İMRAN / 103

ALLAH'ın habline cemian mu'tasım olun!
Tefrik olmayın!
ALLAH'ın üzerinize nimetini zikir edin!

Siz düşman olmuştunuz da ardından kalblerinizin arasına ülfet etmişti... ve ardından onun nimeti ile kardeş oluvermiştiniz. Nardan bir hufrenin (çukur) (şefe) kenarında idiniz ve ardından sizi ondan inkaz etmişti.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder... umulur ki ihtida olursunuz.

3. ALİ İMRAN / 126

ALLAH bunu, sizin için büşra olmasından ve sizin kalblerinizin bununla kesinlikle tatmin olmasından başka kılmaz. Nasr, ancak, aziz ve hakim ALLAH indindendir.

3. ALİ İMRAN / 127

Kafirlerden bir tarafı kata etmek veya kebt etmek içindir. Ardından haib olarak inkılab ederler.

3. ALİ İMRAN / 144

Muhammed, ancak, Rasuldür.
Onun öncesinden de kat'iyyetle Rasuller hilv olmuştur!
Artık, eğer o mevt olursa... veya katl olursa... siz akabınız üzere inkılab mı edeceksiniz!?
İki akabı üzere inkılab eden kimse... ALLAH'a bir şey darr edemez. ALLAH, şükür edenleri cezalandıracaktır.

3. ALİ İMRAN / 149

Ey iman edenler!
Eğer kafirlere itaat ederseniz, sizi akablarınız üzere redd ederler.
Ardından, hasar alanlara inkılab edersiniz.

3. ALİ İMRAN / 151

Sultan inzal etmediği şeyleri ALLAH'a şirk koştukları şeyler ile kafirlerin kalblerine rub ilka edeceğiz. Mevaları nardır. Zalimlerin mesvaları ne beistir!

3. ALİ İMRAN / 154

Sonra gamamın ardından... size emanet olarak, içinizden bir taifeyi gışa eden nüas inzal etti.
Bir taife de kat'iyyetle kendi nefslerine hemm olmuştu!
ALLAH'a hakk gayrısında cahiliye zannı ile zannda bulundular. Dediler ki:
"Bize emirden şey var mı?"

De ki:
"Muhakkak, bütün emirler ALLAH'ındır."

Nefslerinde sana ibda edemedikleri şeyler hafy ediyorlar. Diyorlar ki:
"Şayet bize emirden şey olsaydı burada katl edilmezdik."

De ki:
"Şayet siz evlerinizde olsaydınız bile... üzerine katl ketb olanlar, mazcalarında bariz olurdu.
Sadrlarınızda olanı ALLAH'ın belv etmesi içindir.
Kalblerinizde olanı mahs etmesi içindir.
ALLAH, sadrların zatına alimdir."

3. ALİ İMRAN / 156

Ey iman edenler!
Arzda darb eden veya gazi olmuş kardeşleri için "Şayet indimizde olsalardı, mevt olmazlardı ve katl edilmezlerdi" diyen kafirler gibi olmayın!
ALLAH'ın bunu yapması, onların kalblerinde hasret kılmak içindir. ALLAH, yuhyidir (hayy eden) ve yumittir (mevt eden). ALLAH amel ettiklerinize basirdir.

3. ALİ İMRAN / 159

Ardından, ALLAH'tan rahmet olan ile onlara lin oldun. Şayet kalbin galiz fazz olsaydı, senin havlinden elbette fazz olurlardı.
Artık onları afv et ve onlara istiğfar et.
Emirde onlarla müşavere et.
Azim ettiğinde ALLAH'a tevekkül et.
Muhakkak ki ALLAH, tevekkül edenlere muhabbet duyar.

3. AL-İ İMRAN / 166-167

İki cemaatin mülaki olma yevminde size isabet eden şey, ALLAH'ın izni iledir... ve mü'minlere alim olması için ve nifak çıkaranlara alim olması içindir.
Onlara denilmişti ki:
"Gelin! ALLAH sebilinde katl edin veya def edin!"
Dediler ki:
"Şayet kıtal etmeyi bilseydik elbette size tabi olurduk."
Onlar küfürleri için, izin yevminde, iman için olanlardan daha karibtir. Onlar ağızları ile kalblerinde olmayan şeyi söylüyorlar.
ALLAH, ketm ettiklerine alimdir.

3. AL-İ İMRAN / 173-174

O kimseler ki... nas, onlara şunu demişti:
"Muhakkak, nas sizin için kat'iyyetle cem olmuştur!... haşy edin onlardan!"
ardından, onların imanları ziyade oldu.
Dediler ki:
"ALLAH hasbdır... ve ne iyi vekildir."
Ardından, ALLAH'tan nimet ve fazl ile inkılab ettiler... onlara sui mess olmadı... ALLAH'ın rıdvanına tabi oldular.
ALLAH, azim fazl sahibidir.

3. ALİ İMRAN / 196

Kafirlerin beldelerde takallüb etmeleri seni garr etmesin.

4. NİSA / 63

İşte onlar, kalblerinde olana ALLAH'ın alim olduğu kimselerdir. Artık;
onlardan iraz et…
onlara vaaz et…
onlar için nefslerine beliğ kavl söyle.

4. NİSA / 155-156-157

Ardından,
misaklarından nakz ettikleri ile...
ve ALLAH'ın ayetlerine küfür etmeleri ile...
ve Nebileri hakk gayrısında katl etmeleri ile...
"kalblerimiz gulf oldu" demeleri ile...
Bilakis!
ALLAH onları, kendi küfürleri ile tab etmiştir... ve artık onlar, sadece, çok az iman edebilirler.
ve küfürleri ile...
ve Meryem'e karşı azim bühtan sözleri ile…
ve "Muhakkak, ALLAH Rasulü, Meryem oğlu İsa Mesih'i biz katl ettik" sözleri ile...

Onlar onu katl etmediler... ve de salb etmediler.
Fakat onlara şübhe ettirildi!
Muhakkak onun hakkında ihtilafa düşenler, elbette bundan şekk içindedir. Onların zanna tabi olmaktan başka ilimleri yoktur. Onun katl edilmesine yakin değiller!

5. MAİDE / 13

Ardından, misaklarını nakz etmeleri sebebiyle, onları lanetledik... ve kalblerini kasvetli kıldık.
Kelimeleri mevzilerinden tahrif ediyorlar... ve kendilerine zikir ettirilen şeyden hazz duymayı unuttular.
La zeyl (sürekli olarak) onlardan pek azı dışında, hıyanet üzre olduklarına, muttali olursun.
Artık onları afv et ve safh et.
Muhakkak ki ALLAH, muhsinlere muhabbet duyar.

5. MAİDE / 21

"Ey kavmim!
ALLAH'ın size ketb ettiği mukaddes arza dahil olun. Dübürünüze redd etmeyin... yoksa hasar alanlara inkılab olursunuz."

5. MAİDE / 41

Ey Rasul!
Kalbleri iman etmeden, ağızları ile "İman ettik" diyenlerden ve hadü kimselerden küfürde seri olanlar seni hüzünlendirmesin.
Onlar, BEN'i kizb etmek için dinlerler. Başka kavimler için dinlerler. Bazılarının mevzilerinden kelimeleri tahrif ederler.
"Eğer size bu verilirse hemen ahz edin, eğer verilmezse hazer edin" derler.
ALLAH'ın fitne vermek irade ettiği kimse... artık onun için, ALLAH'tan bir şeye malik olamazsın.
İşte onlar, kalblerinin tahir olmasını, ALLAH'ın irade etmediği kimselerdir.
Onlar için dünyada hizy vardır.
Onlar için ahirette de azim azab vardır.

5. MAİDE / 52

Artık, kalblerinde maraz olanların,
"Bize, daire isabet etmesinden haşy ediyoruz." diyerek seri olduklarını görürsün.
Gerekir ki (belki)… ALLAH, fetih ile veya indinden emir ile verir... ve ardından onlar, nefslerinde sırr ettikleri şeylere nadimler oluverirler.

5. MAİDE / 113

Demişlerdi ki:
"Ondan yemeyi...
ve kalblerimizin itminan olmasını...
ve bize kat'iyyetle sadakat gösterdiğine alim olmayı!...
ve buna şahidlerden olmayı…
irade ediyoruz."

6. ENAM / 25

Onlardan seni işitenler var. Fıkh etmelerine karşı, kalblerine kinanlar ve kulaklarına vakr kıldık.
Onlar, bütün ayetleri görseler (bile) ona iman etmezler. Hatta, geldiklerinde, seninle cedel ederler.
Kafirler, "bu, sadece, evvelkilerin esatiridir." derler.

6. ENAM / 43

Keşke beisimiz onlara geldiğinde tazarru etselerdi!... Fakat kalblerini kasvet kapladı. Şeytan, amel etmiş oldukları şeyleri onlara ziynetledi.

6. ENAM / 46

De ki:
"Gördünüz mü!?
Eğer ALLAH, işitmenizi ve basarlarınızı ahz etse ve kalblerinizi hatm etse, ALLAH'tan gayrı, hangi ilah onları size verebilir?"
Nazar et!
Nasıl da, ayetleri sarf ediyoruz! Sonra, onlar suduf etmekteler!

6. ENAM / 110

BİZ onların fuadlarını ve basarlarını inkılab ettiririz. Evvel merrede ona iman etmedikleri gibi… onları tuğyanlarında amih olmaya vezr ederiz.

7. ARAF / 100

Ehil olanların sonrasında arza varis olanları… şayet dileseydik,
zenbleri ile onlara isabet edeceğimiz...
ve kalblerine tab edeceğimiz…
ve ardından onların, işitemeyecekleri…
ihda etmedi mi?

7. ARAF / 101

İşte o karyeler!... onların haberlerinden sana kıssa ediyoruz.
Rasulleri onlara, elbette kat'iyyetle beyyineler ile geldiler! Ancak onlar, önceden kizb ettikleri şeylere, iman etmeye yanaşmıyorlardı.

Böyledir!...
ALLAH, kafirlerin kalblerini tab eder.

7. ARAF / 119

Onlara karşı galib gelindi... ve onlar sagire inkılab ettiler.

7. ARAF / 125

Dediler ki:
"Muhakkak biz, Rabbimize inkılab edenler olacağız."

7. ARAF / 179

Cinn ve insden pek çoğunu, elbette kat'iyyetle!... cehennem için zer ettik;
kalbleri vardır... onunla fıkh etmezler!
aynları vadır... onunla basir olmazlar!
kulakları vardır... onunla işitmezler!
İşte bunlar, enam gibidir!
Bilakis!
Daha da dalalettedirler!
İşte bunlar... bunlar gafillerdir!

8. ENFAL / 2

Muhakkak mü'minler, ancak…
ALLAH'ı zikir ettiklerinde, onların kalbleri vecel eder.
ayetleri kendilerine tilavet edildiğinde, onların imanları ziyade olur.
onlar, Rabblerine tevekkül ederler.

8. ENFAL / 10

ALLAH bunu, ancak, bununla kalbleriniz itminan olması için büşra olarak kıldı. Nasr, ancak, ALLAH'ın indindendir.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

8. ENFAL / 11

O'ndan emanet olarak, sizi nuas gışa etmişti… ve üzerinize,
onunla sizi tahir kılmak…
ve sizden şeytanın riczini zehab etmek…
ve kalbleriniz üzre rabt etmek…
ve kademlerinizi onunla sabitlemek…
için semadan su inzal etmişti.

8. ENFAL / 12

Rabbin meleklere vahy etmişti:
"BEN, sizinle beraberim… artık iman edenleri sabitleyin.
BEN, kafirlerin kalblerine rub ilka edeceğim… ardından onların unklarının fevkine darb edin… ve onlardan bütün benanelerine darb edin."

8. ENFAL / 24

Ey iman edenler!
Sizi hayy edecek olana sizi davet ettiğinde… ALLAH'a ve Rasulüne isticab edin!
Alim olun ki…
ALLAH, kişi ile kalbi arasına havl etmektedir...
ve O'… siz, O'na haşr olacaksınız!

8. ENFAL / 49

Münafıklar ve kalblerinde maraza bulunanlar, "Bunları dinleri garr etmiş" demişlerdi.
ALLAH'a tevekkül eden kimse… artık muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

8. ENFAL / 63

Onların kalblerinin arasını ülfet edendir.
Şayet sen, arzda olanları cemian infak etseydin, onların kalblerinin arasını ülfet edemezdin. Fakat ALLAH, onların arasını ülfet eder.
Muhakkak ki O, azizdir, hakimdir.

8. ENFAL / 70

Ey Nebi!
Esirlerden ellerinde olanlara de ki:
"Eğer ALLAH, kalblerinizde hayra alim olursa, sizden ahz ettiğinden hayrlısını size verir ve size gafur olur."
ALLAH, gafurdur, rahimdir.

9. TEVBE / 8

Nasıldır!
Eğer size izhar olsalardı... kendinizde illiyetle rakib olmazlar ve de zimmet etmezlerdi.
Ağızları ile size razı olurlar, kalbleri ile imtina ederler… pek çoğu fasıktır.

9. TEVBE / 14-15

Onlara kıtal edin!
ALLAH,
sizin ellerinizle onlara azab etsin…
ve onları hızy etsin…
ve onlara karşı size nasr etsin…
ve mü'min kavimlerin sadrlarına şifa versin…
Kalblerinin gayzını zehab etsin.
ALLAH, dilediği kimseye tevbe eder.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

9. TEVBE / 45

Muhakkak, ancak,
ALLAH'a ve ahir yevmine iman etmeyenler…
ve kalbleri rayb içinde olanlar…
ve ardından raybleri içinde tereddüd edenler...
senden izin isterler.

9. TEVBE / 48

Onlar, elbette kat'iyyetle önceden de fitne bagy ettiler!… ve sana emirleri takallüb ettiler.
Hatta (nihayet)... onlar kerh oldukları halde…. hakk geldi… ve ALLAH'ın emri zahir oldu.

9. TEVBE / 60

Muhakkak sadakalar, ALLAH'tan bir farz olarak... ancak,
fakirlere...
ve miskinlere...
ve onun üzre amil olanlara...
ve kalbleri müellefe edileceklere...
ve rakabe içinde olanlara...
ve garimlere...
ve ALLAH sebilindeki sebil çocuğu (yolcu) içindir.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

9. TEVBE / 64

Münafıklar, kalblerinde olan şeyleri, kendilerine haber verecek surenin inzal edilmesinden hazer eder.
De ki:
"Siz istihza edin bakalım!
Muhakkak ki ALLAH, hazer ettiğiniz şeyi ihrac edendir."

9. TEVBE / 77

Onların kalblerine, ALLAH'a vaad ettiklerine hilaf olmaları ile ve kizb etmiş oldukları ile, mülaki olacakları yevme kadar nifak akab edilmiştir.

9. TEVBE / 87

Half olanlarla beraber olmaya razı oldular. Kalbleri üzre tab edildi. Artık onlar fıkh edemezler.

9. TEVBE / 93

Muhakkak sebil, ancak, ganiy olan ve senden izin isteyenlerin üzerinedir.
Onlar, half olanlarla beraber olmaya razı oldular. ALLAH, onların kalbleri üzre tab etti. Artık onlar, alim olamazlar.

9. TEVBE / 95

Onlara inkılab ettiğinizde... kendilerinden iraz olmanız için… size, ALLAH ile half edecekler.
Artık onlardan arız olun!
Muhakak onlar ricstir. Kesb etmiş oldukları şeylere ceza olarak, mevaları cehennemdir.

9. TEVBE / 110

Bina ettikleri binaları, kalbleri kata olmadıkça, kalblerinde raybden öte zeyl olmaz.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

9. TEVBE / 117

Nebi'ye ve usra saatinde ona tabi olan muhacirlere ve ensara… elbette kat'iyyetle ALLAH tevbe etti!
Onlardan bir ferikin kalbleri, neredeyse zeyg olacaktı ki… sonra onlara da tevbe etti.
Muhakkak ki O, onlara rauftur, rahimdir.

9. TEVBE / 125

Kalblerinde maraz olanlar… artık onların ricslerine rics ziyade olmuştur.
Onlar kafirler olarak mevt olurlar!

9. TEVBE / 127

Sure inzal olduğunda, bazısı bazısına (birbirlerine) "Sizi birisi görüyor mu?" diye nazar eder. Sonra sarf olurlar.
Fıkh etmeyen kavim olmaları ile ALLAH onların kalblerini sarf etmiştir.

10. YUNUS / 74

Sonra onun ardından, Rasulleri kendi kavimlerine baas ettik… ve ardından onlara beyyineler kıldılar.
Ancak onlar, önceden kendilerine kizb ettirdikleri şeylere iman eden olmadılar!

Böyledir!...
BİZ, düşmanlık edenlerin kalblerini tab ederiz!

10. YUNUS / 88

Musa dedi ki:
"Rabbimiz!
Muhakkak SEN, Firavun'a ve onun melelerine, dünya hayatında ziynet ve mallar verdin.
Rabbimiz!
Senin sebilinden dall ettirsinler diye mi?
Rabbimiz!
Sen onların malları üzre tams et... ve kalbleri üzre şedid ol... artık onlar elim azabı görünceye kadar iman etmezler."

12. YUSUF / 62

Yanında ki delikanlılara dedi ki:
"Onların bidaatlerini rahllerinin içine bırakın. Umulur ki, ehillerine inkılab ettiklerinde buna arif olurlar… umulur ki rücu ederler."

13. RAD / 27-28-29

Kafirler diyorlar ki:
"Ona Rabbinden bir ayet inzal olaydı ya!"

De ki:
"Muhakkak ki
ALLAH, dilediğini dall eder…
KENDİSİNE inabe edeni ise ihda eder."

Onlar (inabe edenler),
iman edenlerdir...
ve ALLAH'ı zikir etmek ile kalbleri tatmin olanlardır...
== Değil mi ki... Kalbler, ALLAH'ı zikir etmek ile tatmin olur!==
salih (iş)lere amil olarak iman edenlerdir.
==Tuba ve hüsn meab onlar içindir.==

15. HİCR / 12

Böyledir!...
Mücrimlerin kalblerinde, onu islak ederiz.

16. NAHL / 22

Sizin ilahınız, vahid ilahtır!
Ahirete iman etmeyenler… onların kalbleri, inkar edenlerdir… ve onlar müstekbirdir.

16. NAHL / 45-46-47

Seyyieler mekr edenler...
ALLAH'ın kendilerini onunla arza hasf etmesinden…
veya şuurlarında olmayan yerden kendilerine azab vereceğinden…
veya kendi takallübleri içinde ahz etmesinden…
emin midirler!?
Artık onlar, aciz bırakacak değillerdir.
veya kendilerini korku üzre ahz etmeyeceğinden!
Artık muhakkak ki Rabbiniz, elbette/kesinlikle rauftur, rahimdir.

16. NAHL / 106

Kerh edilen kimseler dışında...
imanının ardından ALLAH'a kafir olan kimseler...
ve kalbi, imanı ile mutmain olan... fakat küfür ile sadrını şerh eden kimseler...
artık ALLAH'tan gazab, onların üzerinedir!... ve onlara, azim azab vardır.

16. NAHL / 108

İşte onlar… ALLAH onların, kalblerine ve işitmelerine ve basarlarına tab etmiştir.
İşte onlar… onlar, gafil olanlardır.

17. İSRA / 46

Onu fıkh etmelerine...
kalblerine kinan…
ve kulaklarında vakr…
kıldık.
Sen, Kur'an'da... Rabbini, O'nun vahdetini zikir ettiğin zaman… nefretle dübürleri üzre tevella ederler.

18. KEHF / 14-15

Onların kalblerine rabt etmiştik.
Kıyam ettiklerinde dediler ki:
"Bizim Rabbimiz, semaların ve arzın Rabbidir... O'nun gayrısından ilah davet etmeyiz... yoksa elbette kat'iyyetle şetat konuşmuş oluruz!
Şu kavmimiz... kendilerine beyan edilmiş sultan gelmemişken... O'nun gayrısından ilahlar ittihaz etmişlerdi."
Artık kim, ALLAH'a kizb iftira eden kimseden daha zalim olabilir?

18. KEHF / 18

Onlar rukud oldukları halde... sen onları yakza hesab ederdin. BİZ onları, yemin zatına ve şimal zatına inkılab ediyorduk.

Köpekleri de vaside ziralarını bast etmişti.
Şayet onlara muttali olsaydın... kesinlikle firar ederek onlardan tevella ederdin... ve kesinlikle onlardan rub ederek melaa olurdun.

18. KEHF / 28

Vechini irade ederek Rabblerini davet edenlerle birlikte, gadat ve aşiyy ile nefsine sabır et.
Dünya hayatının ziynetini irade ederek... aynın onlara düşmanlık etmesin!
BİZ'i zikir etmekten kalbini gafil kıldığımız...
ve hevalarına tabi olan...
ve emri ifrat olan...
kimseye itaat etme!

18. KEHF / 36

"Saatin kaim olacağını da zann etmiyorum.
Şayet Rabbe redd olunsam bile… elbette/kesinlikle bundan hayr olan mukalibe vecd olurum."

18. KEHF / 42

Onun semereleri ihata edildi!... ve ardından inkılab oluverdiler.
Onda infak ettiği şeylere... ve arşlar üzre haviye olanlara keff etti. Dedi ki:
"Keşke Rabbime hiç bir şirk koşmasaydım!"

18. KEHF / 57

Rabbinin ayetleri ile zikir ettirilen...
ve ardından onlara iraz eden...
ve eli ile takdim ettiği şeyi unutan...
kimseden, daha zalim olan kimdir!?
Muhakkak ki BİZ, onu fıkh etmelerine... kalbleri üzre kinanlar... ve kulaklarında vakr kıldık.
Sen onları hudaya davet etsen de... artık ebediyyen ihtida olmazlar.

21. ENBİYA / 3

Onların kalbleri lehvdedir!...
Zalimlerin necvasını sırr ederler:
"Bu, sizin mislinizde bir beşer değil midir? Siz basar edip duruken sihre mi kapılacaksınız?"

22. HACC / 11

Nasdan; ALLAH'a harf üzre (tahrif edilmiş olarak) ibadet eden kimse…
Eğer kendisine hayr isabet ederse... onunla itminan olur.
Eğer fitne isabet ederse... onun vechi inkılab eder.
O, dünya da... ahirette de hasar almıştır. Bu, mübin hüsrandır.

22. HACC / 32

Böyledir!...
ALLAH'ın şiarını azim eden kimse... artık muhakkak bu kalblerin takvasındandır.

22. HACC / 34-35

Behim enamdan rızk edindikleri üzre ALLAH ismini zikir etmelerini… bütün ümmete mensek kıldık.
Artık, sizin ilahınız vahid ilahtır.
Artık, O'na silm olun!
İhbat edenleri ibşar et!... ki onlar;
ALLAH'ı zikir ettiklerinde kalbleri vecel olanlardır.
Kendilerine isabet edene sabır ederler.
Salata mukimdirler.
Kendilerini rızıklandırdıklarımızdan infak ederler.

22. HACC / 46

Arzda seyir etmediler mi!... artık, akıl edecekleri kalbleri veya işitecekleri kulakları yok muydu!?
Muhakkak basarları kör olmadı… fakat sadrlarındaki kalbleri kör oldu!

22. HACC / 53

Şeytanın ilka ettiği şey...
kalblerinde maraz olanlara...
ve kalbleri kasvet bürüyenlere...
fitne kılmak içindir.
Muhakkak zalimler, elbette/kesinlikle baid şikak içindedirler.

22. HACC / 54

Kendilerine ilim verilenlerin...
onun Rabbinden hakk olduğuna alim olmaları…
ve ardından onunla iman etmeleri…
ve ardından kalblerinin ona ihbat etmeleri...
içindir.
Muhakkak ki ALLAH, sırat-ı mustakime iman edenlere elbette/kesinlikle hidayet eder.

23. MU'MİNUN / 57-58-59-60-61

Muhakkak;
Rabblerinin haşyetinden müşfik olanlar...
ve Rabblerinin ayetlerine iman edenler...
ve Rabblerine şirk koşmayanlar...
ve verdikleri... Rabblerine raci olacak şeyleri kalbleri vecel ederek verenler...
İşte onlar, hayrda seridirler... ve onlar buna sabıktırlar.

23. MU'MİNUN / 63-64

Bilakis!
Kalbleri bundan gamr içindedir.
Onlar için… amel ettikleri... bunların gayrısında ameller de vardır.
Hatta… turfe olanlarına azab ile ahz ettiğimizde, hemen cer ederler.

24. NUR / 36-37-38

ALLAH'ın, içinde KENDİ isminin ref edilmesine ve zikir edilmesine izin verdiği beytlerde...

ticaretin ve bey'in... kendilerini,
ALLAH'ı zikir etmekten...
ve salat ikame etmekten...
ve zekat vermekten...
lehv etmediği erkek kimseler...

ALLAH'ın,
amil oldukları şeylere ahsen cezayı vermesi için...
ve fazlından ziyade etmesi için...

kalblerin ve basarların takallüb edeceği yevmden korkarak… orada, gudüv ve asile ile O'nu sebbih ederler.

ALLAH, dilediği kimseyi hesabsızca rızıklandırır.

24. NUR / 44

ALLAH, geceyi ve gündüzü takallüb ettiriyor. Muhakkak bunda, basar sahibleri için elbette/kesinlikle ibret vardır.

24. NUR / 50

Kalblerinde bir maraz mı var...
Yoksa, raybe mi düştüler?
Yoksa, ALLAH'ın ve Rasulünün kendilerine hayf etmesinden mi korkuyorlar?
Bilakis!
İşte onlar… onlar, zalimlerdir.

26. ŞUARA / 50-51

Dediler ki:
"Ziyanı yok.
Muhakkak biz Rabbimize inkılab edenleriz.
Muhakkak biz, evvel iman edenler olduğumuzdan, Rabbimizin bize, hatalarımıza gafur olacağına tama ediyoruz."

26. ŞUARA / 88-89

Yevmde, malın ve oğulların menfaati olmaz... sadece, kalb-i selim ile ALLAH'a gelen kimseler…

26. ŞUARA / 193-194-195

İnzar edenlerden olman için... Ruh-ul Emin, onunla senin kalbine… mübin arabiyye lisan ile inzal oldu.

26. ŞUARA / 200-201-202-203

Böyledir!...
BİZ, onu, mücrimlerin kalblerine selk ettik… (ancak) onlar,
şuurlarında olmadan ansızın kendilerine verilecek elim azabı görünceye…
ardından da; "Bize nazar edilenlerden olur muyuz?" deyinceye…
kadar ona iman etmezler.

26. ŞUARA / 217-218-219

Kaim olduğun hiynde seni gören... ve seni sacidlerin içinde inkılab ettiren… aziz, rahim olana tevekkül et!

26. ŞUARA / 224-225-226-227

Şairler!...
Onlara tabi olanlar, gavundur!
Görmez misin onları...
onlar, bütün vadide, him hastalığına kapılmış deve gibidirler.
ve onlar fail olamayacakları şeyleri söylerler.
(onlardan),
- salih (iş)lere amil olarak iman edenler...
- ve ALLAH'ı çokça zikir edenler...
- ve kendilerine zulüm edildikten sonra intisar edenler müstesna...

Alim olacak o zalimler!...
Nasıl bir munkaleb ile inkılab edeceklerine!

28. KASAS / 10

Musa'nın annesinin fuadı farig oluverdi. Onun kalbine, mü'minlerden olması için rabt etmeseydik, neredeyse onu ibda edecekti.

29. ANKEBUT / 21

"Dilediğine azab eder...
ve dilediğine rahmet eder.
O'na inkılab edeceksiniz."

30. RUM / 59

Böyledir!...
ALLAH, alim olmayanların kalbleri üzre tab eder.

33. AHZAB / 4

ALLAH, bir erkek kimseye... cevfinde iki kalb kılmadı.
Kendilerine zıhar yaptığınız zevcelerinizi, size anne kılmadı.
Karılarınızın eski kocalarından oğullarını (dua), öz oğullarınız kılmadı.
Bunlar, sizin kendi ağızlarınızla kavl ettiklerinizdir.
ALLAH, hakk kavl eder... O, sebile ihda eder.

33. AHZAB / 5

Onları babaları için (adıyla) davet edin. Bu, ALLAH indinde en kıst olandır.
Eğer babalarına alim değilseniz, onlar sizin dinde kardeşlerinizdir ve mevalinizdir.
Hata olarak yaptığınız şeyde size cünah yoktur. Fakat kalblerinizde taammüden yaptıklarınız öyle değildir.
ALLAH, gafur, rahim olandır.

33. AHZAB / 10

Onlar sizin fevkinizden ve sefilinizden gelmişlerdi. Basarlar zeyg olmuştu ve kalbler hançerelere belağ olmuştu. ALLAH'a zann ile zann ediyordunuz.

33. AHZAB / 12

Münafıklar ve kalblerinde maraz olanlar, diyorlardı ki:
"ALLAH ve Rasulü bize, ancak, garr vaad etmiş!"

33. AHZAB / 26-27

Kitab ehlinden, onlara zahir olanları…
sayasilerinden inzal etti…
ve kalblerine rub kazf etti.
Ferikini katl ediyor, ferikini esir ediyordunuz.
Onların arzlarına... ve diyarlarına... ve mallarına... ve henüz vatı olmadığınız arza... sizi varis etti.
ALLAH, herşeye kadir olandır.

33. AHZAB / 32

Ey Nebi'nin kadınları!
Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz.
Eğer ittika ediyorsanız, artık kavl ile tahzi olmayın!... ve ardından, kalbinde maraz olanlar tama etmesin.
Maruf kavil ile kavil edin.

33. AHZAB / 51

O kadınlardan dilediğine rica edersin. Azil ettiklerinden ve dilediklerinden ibtiga ettiklerini yanına evy edersin.
Artık sana cünah yoktur.
Bu onların aynlarının karar olması ve hüzünlenmemeleri ve hepsinin senin verdiklerinle razı olmaları için ednadır.
ALLAH, kalblerinizde olana alimdir.
ALLAH, alim, hakim olandır.

33. AHZAB / 53

Ey iman edenler!
Nebinin evine... size izin verilmesi dışında... nazır olanlar gayrısında... taam etmek için ansızın dahil olmayın!
Fakat davet edildiğinizde dahil olun... ve ardından taam ettiğinizde neşr olun.
Hadis için ünsiyet peydahlamayın.
Muhakkak bu nebiye eza oluyor... ancak o sizden istihya ediyor. ALLAH, hakk olandan istihya etmez!
Kadınlardan bir meta sail olduğunuzda... ardından hicabın verasından sail olun. Bu sizin kalbleriniz ve onların kalbleri için daha tahirdir.
Sizin ALLAH Rasulüne eza etmeniz ve kendisinden sonra onun zevcelerini nikahlamanız ebediyen olamaz! Muhakkak bu, ALLAH indinde azim olandır!

33. AHZAB / 60-61

Eğer,
münafıklar...
ve kalblerinde maraz bulunanlar...
ve medinedeki mürcifler...
nehy etmezlerse, seni elbette/kesinlikle onlara igrav ederiz. Sonra, biraz dışında, orada seninle komşulukları olamaz!... Onlar, lanetlenmişlerdir!
Nerede sekf edilirse ahz edilirler... ve katl edilerek katl edilirler.

33. AHZAB / 66

Vechlerin, nar içinde, inkılab ettiği yevmde, "Keşke ALLAH'a ve Rasul'e itaat etseydik" diyeceklerdir.

34. SEBE / 23

O'nun indinde, O'nun izin verdiklerinin dışında kimselerin şefaati menfaat vermez.
Hatta, kalblerine efza edilince, derler ki:
"Rabbiniz ne dedi?"
Denilir ki:
"Aliyy, kebir olan hakk'ı"

37. SAFFAT / 84

Rabbine, kalb-i selim ile gelmişti.

39. ZUMER / 22

ALLAH'ın, sadrını İslam'a şerh ettiği kimse… artık o, Rabbinden nur üzre değil midir!?

Artık yazıklar olsun!… kalbleri, ALLAH'ın zikrinden kasvette olanlara!... işte onlar mübin dalalettedirler.

39. ZUMER / 23

ALLAH, hadisin ahsenini... mesna muteşabih kitab olarak inzal etti.
Rabblerinden haşy edenlerin cildleri ondan akşar olur.
Sonra onların cildleri de... kalbleri de... ALLAH'ı zikir etmeye lin olur.
Bu, ALLAH'ın... onunla dilediği kimseye ihda ettiği hudasıdır.

ALLAH'ın dalalette bıraktığı kimse... artık onun için hadiy yoktur.

39. ZUMER / 45

ALLAH zikir edildiğinde... O'nun vahdeti, ahirete iman etmeyenlerin kalblerini işmizaz eder.
O'nun gayrısından olanlar zikir edildiğinde... o zaman onlar, istibşar olurlar.

40. MUMİN / 4

ALLAH'ın ayetleri hakkında, ancak, kafirler cedel eder.
Artık, beldelerde onların takallüb etmesi seni garr etmesin.

40. MUMİN / 18

Azife yevme, onları nezr et!
Kalbler, hançerelerin kezminin ledasına ulaşınca… zalimler için ne bir hamim... ne de itaat eden bir şefaatçi yoktur.

"Kalbin, hançerenin kezmine varması"; bir çok kaynakta "can boğaza gelince" olarak ifade edilmektedir.
40. MUMİN / 34-35

Önceden, elbette kat'iyyetle beyyinelerle Yusuf size gelmişti!... ve ardından onunla gelen şeyden şekk içinde olmanız zeyl olmamıştı.
Hatta helak olduğunda siz demiştiniz ki:
"Kesinlikle ALLAH ondan sonra Rasul baas etmez."

Böyledir!...
ALLAH'ın indinde ve iman edenlerin indinde kebir makt olarak… kendilerine gelen ALLAH'ın ayetleri hakkında sultan gayrısında cedel eden… mürtab müsrif kimseyi ALLAH, dalalette bırakır.

Böyledir!...
ALLAH, bütün cebbar mütekebbirlerin kalbleri üzre tab eder.

41. FUSSİLET / 5

"Bizi davet ettiğin şeye karşı
kalblerimiz kinan içindedir
ve kulaklarımızda vakr
ve bizim ve senin aramızda hicab vardır.
Artık sen amel et... muhakkak biz de amil oluruz." dediler.

Kureyşli bir grub Rasululallah'a doğru bakmışlardı. Rasulullah onlara "Sizi İslâm'a gelip de Araplara efendilik etmekten alıkoyan nedir?" buyurdu. Ebu Cehil, kendisiyle Rasulullah'ın arasına bir perde çekip, "Ya Muhammed, Kalplerimiz senin bizi çağırdığın şeyden örtüler içinde, kulaklarımızda da bir ağırlık var ve seninle bizim aramızdan bir perde çekilmiştir" dedi.
Fakat ertesi gün onlardan yetmiş kişi Rasulullah'a gelip,
"Ya Muhammed, bize İslâm'ı anlat" dediler. Arz edip anlatınca İslâm'a girdiler. Rasulullah gülümseyip,
"Elhamdülillah, dün benim davetime karşı kalplerinizde gılîf, kabuk olduğunu, kulaklarınızda ağırlık bulunduğunu söylüyordunuz, bugün Müslüman oldunuz" buyurdu.
"Ya Rasulallah, biz dün yalan söylemişiz, öyle olsa idi asla hidayet bulamazdık" dediler.
42. ŞURA / 24

Yoksa, kizb ederek ALLAH'a iftira mı kavil ediyorlar!...
Eğer ALLAH dilerse senin kalbin üzre hatm eder!
ALLAH batılı mahv eder... ve hakk olanı kelimeleriyle hakk eder.
Muhakkak ki O, sadrların zatına alimdir!

43. ZUHRUF / 12-13-14

O,
bütün zevcleri halk edendir...
ve size… onların zuhurlarına istiva etmeniz için... gemilerden ve hayvanlardan irkab edeceğiniz şeyler kılandır.
Sonra oraya istiva ettiğinizde Rabbinizin nimetini zikir edin... ve deyin ki:
"Bunu bizim için teshir eden subhandır. Biz O'na mukrin olamazdık. Muhakkak biz, elbette/kesinlikle Rabbimize inkılab edenler olacağız."

45. CASİYE / 23

Kendi hevasını kendine ilah ittihaz edineni gördün mü?
ALLAH onu ilim üzre dall etti... ve onun işitmelerini ve kalbini hatm etti... ve basarı üzre gışa kıldı!
Artık ALLAH'ın ardından, onu kim ihda eder!?
Tezekkür etmiyor musunuz!?

47. MUHAMMED / 16

Onlardan sana istima eden kimse... hatta... senin indinden ihrac olunca... ilim verilenlere der ki:
"Az önce o ne dedi?"
İşte onlar,
ALLAH'ın kalbleri üzre tab ettikleridir...
ve kendi hevalarına tabi olanlardır.

47. MUHAMMED / 19

Artık... O'na… ALLAH'tan başka ilah olmadığına!... alim ol!
Kendi zenblerin için... ve mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için... istiğfar et!
ALLAH, takallüb ettiğiniz yere... ve mesvanıza alimdir.

47. MUHAMMED / 20-21

İman edenler derler ki:
"Keşke sure inzal edilseydi!?"
Muhkem sure inzal edildiğinde... ve onda, kıtal zikir edildiğinde... görürsün ki… kalblerinde maraz olanlar, mevtten üzerlerine gaşy haliyle sana nazar ederler!
Artık onlara, itaat ve maruf kavl evladır.

Ardından, emir azm edildiğinde... şayet ALLAH'a sadakat gösterselerdi... elbette/kesinlikle onlar için hayrlı olurdu.

47. MUHAMMED / 24

Onlar Kur'an'ı tedbir etmezler mi!
Yoksa kalbleri üzre kufllar mı var?

47. MUHAMMED / 29

Yoksa, kalblerinde maraz olanlar, ALLAH'ın zıgnlarını ihrac etmeyeceğini mi hesab ediyorlar!?

48. FETİH / 4

O, mü'minlerin kalblerine... kendi imanlarıyla beraber iman ziyade etmeleri için... sekine inzal edendir.

Semaların ve arzın orduları ALLAH'ındır.
ALLAH, alim, hakim olandır.

48. FETİH / 11

Arablardan muhalif olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ehlimiz bizi meşgul etti... artık bize istiğfar et."
Onlar lisanları ile kalblerinde olmayan şeyi söylüyorlar!
De ki:
"Eğer size darr irade ederse...
veya size menfaat irade ederse...
kim sizin için ALLAH'tan bir şeye malik olabilir?
Bilakis!
ALLAH amel ettiğiniz şeylere habir olandır."

48. FETİH / 12

Bilakis!
Siz, Rasul ve mü'minlerin ebediyen ehline inkılab etmeyeceklerini zann etmiştiniz.
Bu sizin kalblerinizde ziynet edildi… ve siz sui zanla zann ettiniz... ve bevr olan kavim oldunuz!

48. FETİH / 18-19

Şecerenin altında sana biat ettiklerinde… ALLAH mü'minlerden elbette kat'iyyetle razı oldu!
Kalblerinde olan şeye alimdir…
ve ardından onlara sekine inzal eder…
ve onlara karib fetih...
ve ahz edecekleri çokça magnemler esabe ettirir.
ALLAH, aziz, hakim olandır.

48. FETİH / 26

Kafirler, kalblerinde, hamiyeti... ***cahiliye hamiyetini*** yerleştirmişti.
Ardından da ALLAH, Rasulüne ve mü'minlere sekineler inzal etti... onlara, takva kelimesi elzem oldu!... ve buna daha çok hakk sahibi ve ehil oldular!
ALLAH, herşeye alim olandır.

49. HUCURAT / 3

Muhakkak, ALLAH Rasulünün indinde savtlarını gazz edenler... işte onlar... ALLAH, onların kalblerini takva için imtihan etmektedir.
Mağfiret ve azim ecir onlar içindir.

49. HUCURAT / 7

Alim olun ki... kendinizde ALLAH Rasulü vardır!
Şayet emirlerin çoğunda size itaat etseydi... elbette/kesinlikle siz anet olurdunuz.
Fakat ALLAH, size, iman etmeye muhabbet duyurdu... ve onu kalblerinizde ziynetlendirdi. Küfür ve füsuk ve isyan size kerih gelmektedir.

İşte onlar... raşid olanlar onlardır!

49. HUCURAT / 14

Arablar dediler ki:
"Biz iman ettik!"
De ki:
"Siz (henüz) iman etmiyorsunuz!...
Fakat... kalblerinizde iman dahil olduğunda 'silm olduk' deyin."

Eğer ALLAH'a ve Rasulüne itaat ederseniz… sizin amellerinizden bir şey leyt edilmez.
Muhakkak ki ALLAH gafurdur, rahimdir."

Ayette geçen "eslem" kelimesi; "silm" isminin if'al çekimidir. "silmleşmek / silm haline geçmek" anlamı kazanmıştır. Ayetteki "amenna" kelimesi de aynı şekilde "iman" isminin if'al çekimindedir.
50. KAF / 31-32-33

Cennet... muttakiler için baid gayrısında izlaf edilir.
Bu…
gayb ile Rahman'a haşy eden...
ve münib kalb ile gelen…
bütün hafız evvab için size vaad edilen şeydir.

50. KAF / 37

Muhakkak bunda...
kalbi kendisinde olan...
veya işitmeye ilka eden ve şahid olan...
kimseler için kesinlikle zikir vardır.

57. HADİD / 16

İman edenler için...
ALLAH'ı zikir etmeye...
ve hakktan inzak olana...
kalblerinin huşu duymasına vakit gelmedi mi!?

önceden kitab verilen...
ve ardından med olarak tavl olunca (üstünden zaman geçince) kalbleri kasvetlenen...
kimseler gibi olmayın!... onlardan çoğu fasıktır!

57. HADİD / 27

Sonra, eserleri üzre
Rasullerimiz ile kafv ettik...
İncil verdiğimiz, Meryem oğlu İsa ile kafv ettik...
Tabi olanların kalblerinde refet ve rahmet kıldık.

Kendi ibtida ettikleri Ruhbaniyet...
BİZ, onların üzerine... ALLAH'ın rıdvanını ibtiga etmek dışında... bunu ketb etmedik!... ancak onlar, ona da hakk riayetle riayet etmediler!
Artık onlardan iman edenlere, ecirlerini veriririz... ancak onlardan çoğu fasıktır.

58. MUCADELE / 22

ALLAH'a ve ahir yevme iman eden kavmin... ALLAH'a ve Rasulüne haddi aşan kimselere vedd ettiklerine vecd olamazsın...
- velev ki kendilerinin ata-babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kendi aşiretleri olsalar bile!
İşte onların kalblerine iman ketb eder.
KENDİSİNDEN Ruh ile onlara eyd eder.
Onları, içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil eder.
ALLAH onlardan razıdır... ve onlar da O'ndan razıdır.
İşte onlar, ALLAH'ın hizbidir.
Değil mi ki... muhakkak ki ALLAH'ın hizbi... onlar felaha ulaşanlardır!?

59. HAŞR / 2

Kitab ehlinden kafirleri, haşrın evveli için diyarlarından ihrac eden O'dur.
Siz onların ihrac olacaklarını zann etmemiştiniz. Onlar da, ALLAH'tan, hısnlarının kendilerine mani olacağını zann etmişlerdi.
Ardından ALLAH, ihtisab etmedikleri cihetten onlara geldi. Kalblerinde rub kazf etti... evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriye harab ettiler.
Artık, ibret alın, ey basar sahibleri!

Medine civarında yaşayan Beni Nadir kabilesi, Hayber yahudilerinden Beni Kureyza gibi büyük bir kabile idi. Bu iki kabileye, Kahin b. Harun soyundan geldikleri için "Kahinan" denirdi. Kabilenin reisi olan Ka'b b. Eşref, evlendiği gün kendi evinde katledilince, kabile halkının kalbine korku düştü.
Kendileri için sağlam ve yüksek binalar inşa etmiş olan Beni Nadir kabilesi, Allah Rasulü ile yaptıkları anlaşmaya uymadıkları için, Hicretin dördüncü senesinde Medine'den sürgün edildiler.
59. HAŞR / 10

Onların ardındakiler (sonradan iman edenler) de der ki:
"Rabbimiz!
Bize ve imanda bizi sebk eden kardeşlerimize mağfiret et!
İman edenler için kalblerimizde gıll kılma!
Rabbimiz!
Muhakkak ki SEN, raufsun, rahimsin."

59. HAŞR / 14

Onlar muhassan karyelerde veya cidarların verasından olmadıkça... cemian sizinle kıtal edemezler.
Onların kendi aralarında ki beisleri şedidtir.
Sen onları cemian hesab edersin… ancak onların kalbleri şettadır. Bu, onların akıl etmeyen kavim olmaları iledir.

61. SAFF / 5

Musa kavine demişti ki:
"Ey kavmim!
Benim, sizin üzerinize ALLAH Rasulü olduğuma, kat'iyyetle alim olduğunuz halde… ne diye bana eza edip durursunuz!?"
Ardından onlar zeyg olunca... ALLAH, onların kalblerini zeyg etti.
ALLAH, fasık kavmi ihda etmez.

63. MUNAFİKUN / 3

Bu, onların, iman ettikten sonra kafir olmaları iledir.
Artık, onların kalblerine tab edildi… artık onlar fıkh edemezler.

64. TEGABUN / 11

Musibet, ancak, ALLAH'ın izni ile isabet eder!
ALLAH'a iman eden kimse... onun kalbi, ihda olur.
ALLAH, herşeye alimdir.

66. TAHRİM / 4

Eğer siz ikiniz, ALLAH'a tevbe ederseniz… artık ikinizin kalbleri de kat'iyyetle sugv eder!…
Eğer ona tezahür ederseniz… artık muhakkak ki ALLAH... O, onun mevlasıdır… ve Cebrail de… ve mü'minlerin salihi de... ve melekler bundan sonra zahirdir.

67. MULK / 4

Sonra, basarını iki kerre (daha) irca et.
Basarın sana hasii olarak ve hasir olarak inkılab eder.

74. MUDDESSİR / 31

BİZ, nar ashabını, ancak, melekler kıldık.
BİZ onların iddetini, ancak, kafirler için fitne kıldık!...
Kitab verilenler, yakin olmayı dilesinler diye!...
ve iman edenlerin imanları ziyade olsun diye!...
ve kendilerine kitab verilenler ve mü'minler rayb etmesinler diye!...
ve kalblerinde maraz olanlar ve kafirler,
"ALLAH bu mesel ile ne irade etti." desinler diye!

Böyledir!...
ALLAH dilediği kimseyi dall eder... ve dilediği kimseye ihda eder.
Rabbinin ordularına alim olan, ancak, O'dur!
Bu, beşer için, ancak, zikirdir!

79. NAZİAT / 8

Yevme-izinde kalbler vacifedir.

83. MUTAFFİFİN / 14

Hayır, bilakis!
Onların kesb etmiş oldukları şey, kalblerine reyn oldu.

83. MUTAFFİFİN / 29-30-31-32-33

Muhakkak icram edenler, iman edenlerden dıhk edenler olmuştu. Merr ettiklerinde, onlara gamz ediyorlardı. Kendi ehline inkılab ettiklerinde ise, fakihler olarak inkılab ediyorlardı.

Onları gördüklerinde diyorlardı ki:
"Muhakkak işte bunlar, kesinlikle dall olmuştur."
(Oysa) Onlar, onlara hafızlar olarak irsal edilmemişlerdi.

84. İNŞİKAK / 7-8-9

Kitabı, yemini ile verilen kimse…
artık yakında,
yesir hesabla hesaba çekilecek
ve ehline sürur içinde inkılab edecek.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.