İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ K:VY ❞ kökünden türeyen kelimeler... 13 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox xoxox Evked kavi kaviy Kaviyyen Kuvvad Kuvve Kuvvet Kuvâ mukavemet Mukavim Mukavimîn Mukavva Mukavvî Takavvi Mukvin
xoxox
ق و ي K:VY
xoxox
ق و م K:VY
Evked
ق و ي K:VY

Pek te'kitli, çok kuvvetli, en kavi.

kavi
kaviy
ق و ي K:VY

Sağlam, metin, zorlu, kuvvetli, güçlü. Varlıklı, zengin, sâlih, emin, mutemed.
El Kavi : Mukavemetli. Güçlü, kuvvetli fiili.

DuruMeal'de toplam 11 kayıtta geçiyor.
Kaviyyen
ق و ي K:VY

Kuvvetle, kat'i olarak. Şüphesiz olarak.

Kuvvad
ق و ي K:VY

Kumandanlar, seraskerler, komutanlar.

Kuvve
Kuvvet
ق و ي K:VY

Kuvvet. Güç. Salâhiyyet. İktidar. Fikir. Niyet. Hasse. His. Duygu. Meleke. Kabiliyyet. Sükunette bulunan cisimleri harekete, hareket ettikleri sükunete getirmeğe muktedir olan sebeb.

DuruMeal'de toplam 26 kayıtta geçiyor.
Çğl.Kuvâ
mukavemet
ق و م K:VY

Karşı durmak, dayanmak. Karşı koymak. Muhalefetle kıyam etmek.

Mukavim
ق و م K:VY

Sağlam. Dayanıklı. Mukavemet eden. Direnen. Karşı duran.

Çğl.Mukavimîn
Mukavva
ق و ي K:VY

Sağlamlaştırılmış, kavileştirilmiş.

Mukavvî
ق و ي K:VY

Takviye eden. Kuvvetlendiren. Kuvvet veren. Takviye eden ilâç.

Takavvi
ق و ي K:VY

Kuvvetlenme.

Mukvin
ق و ي K:VY

Bilgisiz, cahil. Düşüncesiz. Çölde yada vahşi doğada yaşayanlar. Issız yerde yaşam. Yumurtası çok olan kertenkele.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
2. BAKARA / 63-64

Sizin misakınızı ahz etmiş... ve Tur'u, sizin fevkinize ref etmiştik.
"Size verdiklerimizi kuvvet ile ahz edin... ve onun içinde olanları zikir edin!... umulur ki ittika edersiniz."

Sonra... bundan sonra, tevella ettiniz.
Ardından şayet, ALLAH'ın size fazlı ve rahmeti olmasaydı, elbette hasar alanlardan olurdunuz.

2. BAKARA / 93

BİZ, sizin misakınızı ahz etmiştik!... ve Tur'u fevkinize ref etmiştik!
"Size verdiğimiz şeyi kuvvetle ahz edin... ve onu işitin!"

Onlar, demişlerdi ki:
"İşittik ve asi olduk."
Küfürleri ile kalblerinde dişi buzağıyı şürb ettiler.
De ki:
"Eğer siz mü'minler iseniz... imanınızın onunla size emir ettiği şey ne beistir!"

2. BAKARA / 165

Nasdan, ALLAH'ın gayrısından endad ittihaz eden kimseler... ALLAH'a hubb eder gibi onlara hubb ederler!
İman edenlerin ALLAH'a hubb etmeleri daha şedidtir.

Keşke, azab görülürken, zalimler,
kuvvetin cemian ALLAH'ın olduğunu...
ve ALLAH'ın azabının şedid olduğunu...
görselerdi.

7. ARAF / 145

Meviza edilen her şeyi...
ve her şeyin tafsilatını...
levhalarda ketb ettik.
"Artık bunları kuvvetle ahz et!... Kavimine de, ahsen ile ahz etmelerini emir et!
Fasıkların darını size göstereceğim!"

7. ARAF / 171

Dağı fevklerine zıll gibi netk etmiştik de... kendilerine vuku olacağını zann etmişlerdi.
"Size verdiğimiz kuvvet ile ahz edin... ve içindekini zikir edin… umulur ki ittika edersiniz."

8. ENFAL / 52

Firavun ali ve onun öncesinden ALLAH'ın ayetlerine kafir olanların adetleri gibi… ardından ALLAH onları da zenbleri ile ahz etmişti.
Muhakkak ki ALLAH, kaviydir, ikabı şedidtir.

8. ENFAL / 60

Onlar için, kuvvetten istitaat ettiğiniz kadar, ribat haylden idad edin.
ALLAH'ın düşmanını
ve kendi düşmanınızı
ve onların gayrısından sizin alim olmadığınız, ALLAH'ın alim olduğu başkalarını bununla irhab edersiniz.
ALLAH sebilinde infak ettiğiniz şeyler, size vefa edilir. Zulme uğramazsınız.

9. TEVBE / 69

Öncenizden olanlar gibisiniz.
Kuvvet olarak sizden daha şedid ve mal ve evlad olarak daha kalabalıktılar. Ardından, halakları ile metalanmak istediler.
Ardından, (siz de)... öncenizden olanların, halaklarından metalanmak istedikleri gibi... kendi halaklarınız ile metalanmak istediniz! Havz edenler gibi havz ettiniz.
İşte onlar, dünyada ve ahirette amelleri habt olanlardır... ve işte onlar, hasar alanlardır.

11. HUD / 52

"Ey kavmim!
Rabbinize istiğfar edin!
Sonra O'na tevbe edin!
Sema, üzerinize midrar irsal etsin… ve kuvvetinize kuvvet ziyade etsin.
Mücrimler olarak tevella etmeyin!"

11. HUD / 66-67

Ardından emrimiz geldiğinde...
Salih'i ve onunla beraber iman edenleri, KENDİMİZDEN rahmet ile yevme-izinin hizyinden necat ettik.
Muhakkak ki Rabbin… O, kaviydir, azizdir.
ve zalimleri sayha ahz etti... ve ardından diyarlarında, cesmler oluverdiler!

11. HUD / 80

Dedi ki:
"Keşke size kuvvetim yetseydi… veya şedid rükne evy edebilseydim."

16. NAHL / 92

(Başka) Bir ümmetten irba olan ümmet oldunuz diye... aranızda dahil olarak, yeminlerinizi ittihaz edip... gazlını kuvvetle neks ettikten sonra nakz eden kadın gibi olmayın!
Muhakkak ALLAH, bununla, ancak sizi belv etmektedir.
Kıyamet yevminde, hakkında ihtilaf etmiş olduğunuz şeyler, size elbette/kesinlikle beyan edilecektir.

18. KEHF / 39-40-41

"Cennete dahil olduğunda
*** MaşaALLAH! Kuvve, sadece ALLAH iledir. ***
desen olmaz mıydı!

Eğer mal ve evlad olarak, beni kendinden daha az görüyorsan… artık, gerekir ki (belki)… Rabbim, bana senin cennetinden hayr olanı verir... ve seninkine semadan husban irsal eder!... ve ardından saidi zelak oluverir.
Ya da onun suyu gavr oluverir de… ardından onu taleb etmeye istitaat edemezsin!"

18. KEHF / 95-96-97

Dedi ki:
"Rabbimin beni, hakkında mekanlandırdığı şey hayrdır. Artık, siz de bana... sizin ve onların arasına radme kılmama... kuvvet ile avn edin. Bana hadid zebrler verin!"
Hatta, iki sadefin arası seva olduğunda… dedi ki:
"Nefh edin!"
Hatta, onu nar kılınca, dedi ki:
"Getirin... üzerine kıtr ifrağ edeyim!..."
Artık,
ona zahir olmaya da istitaat edemediler...
onu nakb etmeye de istitaat etmediler.

19. MERYEM / 12-13-14

"Ey Yahya!
Kitabı kuvvetle ahz et."
Ona, (daha) sabi iken
hüküm...
ve BİZ'im VARLIĞIMIZDAN hanan...
ve zekat vermiştik.
O, takva sahibi oldu… ana-babası için berr oldu… cebbar ve asi olmadı.

22. HACC / 39-40

Kendilerine zulüm edildi diye... katle uğrayanlara izin verildi... ki onlar;
hakk gayrısında; sadece "Rabbimiz ALLAH'tır" demelerinden ötürü diyarlarından ihrac edildiler.
Muhakkak ki ALLAH, onlara nasr üzre elbette/kesinlikle kadirdir.

Şayet ALLAH, nasın bazısını bazısı ile def etmeseydi... içlerinde ALLAH'ın isimlerinin içinde çokça zikir edildiği... manastırlar ve kiliseler ve havralar ve mescidler elbette/kesinlikle hedm edilirdi.
ALLAH, KENDİSİNE nasr edene, elbette/kesinlikle nasr eder.
Muhakkak ki ALLAH, elbette/kesinlikle kaviydir, azizdir.

22. HACC / 74

ALLAH'ın kadrini hakkıyla kaderleyemediler!
Muhakkak ki ALLAH kaviydir, azizdir.

27. NEML / 33

Dediler ki:
"Biz, ulü-l kuvvetiz... ve şedid olarak ulü-l beisiz.
Emir senindir… artık ne emredeceğine nazar et!"

27. NEML / 39

Cinnlerden bir ifrit dedi ki:
"Sen makamından kaim olurken… ben onu sana veririm. Muhakkak ben buna kesinlikle kaviy şekilde eminim."

28. KASAS / 26

Kızlardan biri dedi ki:
"Babacığım!
Onu isticar et. Muhakkak o isticar edilecek, kaviy, emin kimselerin en hayrlısıdır."

28. KASAS / 76

Muhakkak Karun, Musa'nın kavmindendi… ve ardından onlara bagi oldu.
BİZ ona, kenzlerden vermiştik ki; onların miftahları, kuvvet sahibi usbeye ağır geliyordu.
Kendi kavmi, ona,
"Küstah olma!" demişti.
Muhakkak ki ALLAH, ferih olanlara muhabbet duymaz.

28. KASAS / 78

Dedi ki:
"Muhakkak bunlar bana, indimdeki ilim üzere verildi."

ALLAH'ın kendinden önceki karinlerden, kuvvet bakımından ondan daha şedid ve cemaat olarak daha kalabalık olanları kat'iyyetle helak etmiş olduğuna alim değil miydi!?
Mücrimlere zenblerinden sual edilmez!

30. RUM / 9

Onlar, arzda seyir etmediler mi?
Nazar etmediler mi; öncekilerin akibetleri nasıl olmuş?
Kuvvet olarak onlardan daha şedidtiler.
Arzı sürüp havalandırmışlardı.
Onu, onların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi.
Onlara beyyineler ile Rasuller kılınmıştı.
ALLAH, onlara zulüm eden olmadı! Fakat onlar, kendi nefslerine zulüm edenler oldular.

30. RUM / 54

Zaaftan sizi halk eden ALLAH, sonra zaafın ardından kuvvet kıldı, sonra kuvvetin ardından zaaf ve şeyb kıldı. O, dilediğini halk eder.
O, alimdir, kadirdir.

33. AHZAB / 25

ALLAH, kafirleri, hayra nail olmadan gayzları ile redd etti.
ALLAH, kıtalde, mü'minlere kafi oldu.
ALLAH, kaviy, aziz olandır.

35. FATIR / 44

Arzda seyir etmezler mi... kendilerinden öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmiyorlar mı!
Onlar kuvvet olarak, kendilerinden daha şedidtiler.
Semalardaki ve arzdaki şeylerden, ALLAH'ı aciz bırakan olamaz!
Muhakkak ki O, alim, kadir olandır.

40. MU'MİN / 21-22

Arzda seyir etmiyorlar mı... artık kendilerinden önce olanların akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etsinler!

Onlar, arzda, kuvvet ve eserler olarak kendilerinden daha şedid olmuştu. Ardından ALLAH, onları zenbleri ile ahz etti... ve onları ALLAH'dan vaky eden olmadı.

Bu, Rasullerinin kendilerine beyyineler ile gelmiş olmasının ardından kafir olmalarındandır.
Ardından ALLAH onları ahz etti.
Muhakkak ki O, kaviydir, ikabı şedidtir.

40. MU'MİN / 21-22

Arzda seyir etmiyorlar mı... artık kendilerinden önce olanların akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etsinler!

Onlar, arzda, kuvvet ve eserler olarak kendilerinden daha şedid olmuştu. Ardından ALLAH, onları zenbleri ile ahz etti... ve onları ALLAH'dan vaky eden olmadı.

Bu, Rasullerinin kendilerine beyyineler ile gelmiş olmasının ardından kafir olmalarındandır.
Ardından ALLAH onları ahz etti.
Muhakkak ki O, kaviydir, ikabı şedidtir.

40. MUMİN / 82

Arzda seyir etmiyorlar mı... artık kendilerinden öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etsinler!
Onlardan pek çoğu kuvvetçe ve eserleriyle arzda daha şedid olmuştu… ve ardından kesb etmiş oldukları şeyler kendilerini daha ganiy etmemişti.

41. FUSSİLET / 15

Üstelik Ad... hakk gayrısı ile arzda istikbar etti.
Dediler ki:
"Kuvvet olarak bizden şiddetlisi kimdir?"
Kendilerini halk eden ALLAH'ı... O'nun kuvvet olarak kendilerinden şiddetli olduğunu, görmediler mi!?
Onlar, ayetlerimize cahd etmiş oldular.

42. ŞURA / 19

ALLAH kendisine ibadet edenlere latiftir… ve dilediği kimseyi rızıklandırır.
O, kaviydir. azizdir.

47. MUHAMMED / 13

Helak ettiğimiz karyelerden niceleri vardı ki... seni ihrac eden karyenden kuvvet olarak daha şedidti... artık, onlar için nasır yoktur.

51. ZARİYAT / 58

Muhakkak ki ALLAH... O, rezzaktır, metin kuvvet sahibidir.

53. NECM / 4-5-6-7-8-9-10

O, sadece, vahy edilen vahydir.
Onu, mirre sahibi şedid kuvve alim eder… ve ardından o, istiva eder…. ve o, a'la ufuktadır.
Sonra deni olur...
ve ardından delv olur.
ve ardından, kab-ı kavseyn veya daha deni olur!
ve ardından, O, KENDİSİNE abd olana vahy edeceği şeyi vahy eder.

56. VAKIA / 71-72-73

Çaktığınız narı görüyor musunuz?
Onun şeceresini siz mi inşa ettiniz... yoksa BİZ mi inşa ediciyiz?
BİZ onu, tezkir ve mukvin olanlar için meta kıldık.

57. HADİD / 25

Elbette kat'iyyetle... Rasullerimizi beyyineler ile irsal ettik!... ve onlarla birlikte, nasın kıst ile kaim olması için kitab ve mizan inzal ettik!

BİZ, ALLAH'ın, KENDİSİNE ve Rasullerine nasr edecek kimselere... gayb ile alim olması için hadid inzal ettik... ki,
onda, şedid beis vardır...
ve nas için menfaatlidir.
Muhakkak ki ALLAH, kaviydir, azizdir.

58. MUCADELE / 21

ALLAH ketb etti ki:
"Kesinlikle BEN ve BEN'im Rasullerim galib olanız!"
Muhakkak ki ALLAH, kaviydir, azizdir.

81. TEKVİR / 19-20-21

Muhakkak o, elbette,
kerim...
mekin arşın sahibinin indinde kuvvet sahibi…
orada itaat edilen...
emin...
Rasulün kavlidir.

86. TARIK / 9-10

Yevmde, serireler belv edilir… ve ardından ona, ne kuvvet... ne de nasır olmaz.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.