İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ KLM ❞ kökünden türeyen kelimeler... 10 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox Kalli Kelâm Kelim kelime Kilem Kelimat makale Mukâleme Mukâlemat Mutekellim Mutekellimîn Tekellum Tekellumât Teklim
xoxox
ك ل م KLM
Kalli
ك ل م KLM

Sözlü. Dil ile.

Kelâm
ك ل م KLM

Bir hali, bir durumu, bir mânayı ifâde eden ifade. / Allah'a mahsus bir sıfat. / Hikmet ve mantık esaslarıyla Allah'ın varlığı, birliği, İslâmiyetin doğruluğu ve hakkaniyetinden bahseden ilim.

DuruMeal'de toplam 4 kayıtta geçiyor.
Kelim
ك ل م KLM

Kendine söz söylenilen, kendine hitab olunan. / Hz. Musa'nın (A.S.) bir ünvanı. / Söz söyleyen, konuşan. İkinci şahıs. / Yaralı kimse.

kelime
ك ل م KLM

Hal, durum, yaşayış.

DuruMeal'de toplam 63 kayıtta geçiyor.
Çğl.KilemÇğl.Kelimat
makale
ك ل م KLM

Söylenen söz. Söyleme. Söyleyiş. Kelâm. Nutuk. Bir bahsin kaleme alınışı.

Mukâleme
ك ل م KLM

Karşılıklı konuşma. Anlaşma. Müzakere. Muhavere. Söyleşme.

Çğl.Mukâlemat
Mutekellim
ك ل م KLM

Söyleyen, konuşan, nutuk söyleyen. / Gr: Söyleyen, birinci şahıs. / İslâm ve iman esaslarını, hakaik-ı Kur'aniye ile isbat ve izahını yapan büyük İslâm allâmesi, âlimi, İlm-i Kelâm âlimi.

Çğl.Mutekellimîn
Tekellum
ك ل م KLM

Konuşmak. Söylemek.

DuruMeal'de toplam 4 kayıtta geçiyor.
Çğl.Tekellumât
Teklim
ك ل م KLM

Söyletmek. Yaralamak, mecruh etmek.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
2. BAKARA / 37

Ardından Adem, Rabbinden kelimeler telakki etti… ve ardından ona tevbe etti.
Muhakkak ki O... tevvab, rahim olan O'dur!

2. BAKARA / 75-76

Size iman etmelerine mi tama ediyorsunuz!?
Onlardan, ALLAH'ın kelamını kat'iyyetle işiten bir ferik olmuştu! Sonra, akıl ettikleri şey sonrasında... alim oldukları halde... onu tahrif etmişlerdi.
İman edenlerle mülaki olduklarında, "iman ettik" derlerdi. Hali olduklarında ise bazıları bazılarına (birbirlerine),
"ALLAH'ın size feth ettiği şeyleri onlara hadis mi ediyorsunuz? Rabbinizin indinde onu size hüccet etmeleri için mi!? Siz akıl etmiyor musunuz!" derlerdi.

2. BAKARA / 118

İlmi olmayanlar...
"ALLAH, bize kelime etseydi, olmaz mıydı!?"
veya "Bize ayet verseydi olmaz mıydı!?"
derler!

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da... onların kavli mislince kavil etmişlerdi.
Kalbleri teşabüh etmektedir.
BİZ, ayetleri, yakin olan kavim için kat'iyyetle beyan ederiz!

2. BAKARA / 124

Rabbi, İbrahim'i kelimeler ile belv ettiğinde… o, onları tamam etmişti.
Dedi ki:
"Muhakkak ki BEN seni, nasa imam kılacağım."
"Benim zürriyetimden de..." demişti.
Dedi ki:
"BEN'im ahdime zalimler nail olamaz!"

2. BAKARA / 174-175-176

Muhakkak, ALLAH'ın kitabtan inzal ettiklerini
ketm edenler...
ve ona az bir semen iştira edenler...
işte onlar... batınlarında, ancak, nar yerler!

Kıyamet yevminde... ALLAH,
onlara kelime ettirmez!
onlara tezkiye ettirmez!
ve onlara elim azab vardır!

İşte onlar...
huda ile dalaleti...
ve mağfiret ile azabı...
iştira edenler... artık onlar, nara nasıl sabır ederler!?

Bunlar... ALLAH'ın, kitabı bi-hakkın inzal etmesi iledir!
Muhakkak kitab hakkında ihtilafa düşenler, kesinlikle baid şikak içindedirler.

2. BAKARA / 253

İşte o Rasullerden bazılarını bazılarına fazl ettik.
onlardan, ALLAH kelime ettirdikleri vardır.
ve bazısını derecelerle rafi etmiştir.

Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Onu Ruh-ul Kuds ile eyd ettik.

Şayet ALLAH dileseydi, onlardan sonrakiler, kendilerine gelen beyyinelerden sonra, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat, ihtilafa düştüler ve ardından onlardan kimi iman etti ve kimi de kafir oldu.

Şayet ALLAH dileseydi, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat ALLAH, irade ettiği şeye faildir.

3. ALİ İMRAN / 39

Ardından… mihrabta kaim olarak salat ediyorken... melekler ona nida etti:
"ALLAH, seni...
ALLAH'tan kelimelere musaddık...
ve seyyid...
ve hasur...
ve salihlerden Nebi...
Yahya ile ibşar ediyor."

3. ALİ İMRAN / 41

Dedi ki:
"Rabbim!
Bana bir ayet kıl?"
Dedi ki:
"Senin ayetin, üç yevm nasa, remz dışında kelime etmemendir. Rabbini çok zikir et. Aşiyy ve ibkar ile O'nu sebbih et."

3. AL-İ İMRAN / 45-46

Melekler demişlerdi ki:
"Ey Meryem!
Muhakkak ki ALLAH, seni... KENDİSİNDEN,
Meryem oğlu İsa Mesih isminde...
dünyada ve ahirette vecih...
ve mukarreb olanlardan...
bir kelime ile ibşar ediyor.
O, nasa mehd içinde de... kehl olduğunda da... kelime edecektir... ve salihlerdendir."

3. AL-İ İMRAN / 45-46

Melekler demişlerdi ki:
"Ey Meryem!
Muhakkak ki ALLAH, seni... KENDİSİNDEN,
Meryem oğlu İsa Mesih isminde...
dünyada ve ahirette vecih...
ve mukarreb olanlardan...
bir kelime ile ibşar ediyor.
O, nasa mehd içinde de... kehl olduğunda da... kelime edecektir... ve salihlerdendir."

3. ALİ İMRAN / 64

De ki:
"Ey kitab ehli!
Bizim ve sizin aranızda seva kelimeye gelin!
ALLAH'tan başkasına abd olmayalım.
O'na bir şeyi şirk koşmayalım.
Bazımız bazımızı, ALLAH'ın gayrısından Rabbler olarak ittihaz etmeyelim."
Eğer tevella ederlerse... artık deyin ki:
"Bizim Müslüman olduğumuza şahid olun!"

3. ALİ İMRAN / 77

Muhakkak, ALLAH'a ahdlerine ve yeminlerine az bir semen iştira edenler... işte onlar... ahirette onlara halak yoktur.
ALLAH, kıyamet yevminde
onlara kelime ettirmez...
ve onlara nazar etmez...
ve onları tezkiye ettirmez.
Onlar için elim azab vardır.

4. NİSA / 46

Hadü kimselerden, kelimeleri mevzilerinden tahrif edenler, lisanlarıyla levy ederek ve dinde taan ederek;
"İşittik ve isyan ettik", "İşit, işitmez olası!" ve "Ra'ina" derler.
Şayet onlar, "İşittik ve itaat ettik", "İşit ve Nazar et bize" deselerdi, elbette kendileri için hayrlı ve daha kaviy olurdu.
Fakat ALLAH, kendi küfürleri ile kendilerini lanetlemiştir. Artık pek azından başka, iman etmezler.

4. NİSA / 164

Rasuller… onları (bazılarını), kat'iyyetle önceden sana kıssa ettik!
Rasuller… onları (nicelerini), sana kıssa etmedik.

ALLAH, Musa'ya, teklim üzere kelime etti.

4. NİSA / 171

Ey kitab ehli!
Dininiz hakkında gulv etmeyin!
ALLAH üzre hakktan başka söylemeyin!

Muhakkak, Meryem oğlu İsa mesih, ancak...
ALLAH'ın Rasulüdür
ve O'nun kelimesidir.
Onu... KENDİ'sinden Ruh olarak... Meryem'e ilka etmiştir.

Artık, ALLAH'a ve Rasullerine iman edin... ve "üçtür" demeyin! (Bunu) Kendinize nehy etmeniz, sizin için hayrdır.

Muhakkak ki ALLAH, ancak, vahid ilahtır.
O, KENDİ'sine evlad edinmekten subhandır. Semalarda olanlar ve arzda olanlar... vekil olarak ALLAH'a kafi olarak (olacak şekilde) O'nundur.

5. MAİDE / 13

Ardından, misaklarını nakz etmeleri sebebiyle, onları lanetledik... ve kalblerini kasvetli kıldık.
Kelimeleri mevzilerinden tahrif ediyorlar... ve kendilerine zikir ettirilen şeyden hazz duymayı unuttular.
La zeyl (sürekli olarak) onlardan pek azı dışında, hıyanet üzre olduklarına, muttali olursun.
Artık onları afv et ve safh et.
Muhakkak ki ALLAH, muhsinlere muhabbet duyar.

5. MAİDE / 41

Ey Rasul!
Kalbleri iman etmeden, ağızları ile "İman ettik" diyenlerden ve hadü kimselerden küfürde seri olanlar seni hüzünlendirmesin.
Onlar, BEN'i kizb etmek için dinlerler. Başka kavimler için dinlerler. Bazılarının mevzilerinden kelimeleri tahrif ederler.
"Eğer size bu verilirse hemen ahz edin, eğer verilmezse hazer edin" derler.
ALLAH'ın fitne vermek irade ettiği kimse... artık onun için, ALLAH'tan bir şeye malik olamazsın.
İşte onlar, kalblerinin tahir olmasını, ALLAH'ın irade etmediği kimselerdir.
Onlar için dünyada hizy vardır.
Onlar için ahirette de azim azab vardır.

5. MAİDE / 110

ALLAH, demişti ki:
"Ey Meryem oğlu İsa!
Sana ve annene nimetimi zikir et!
Seni, Ruh-ul Kuds ile eyd etmiştim.
Mehd içinde ve kehl zamanında, nasa kelime ediyordun.
Seni kitaba ve hikmete ve tevrata ve incile alim etmiştim.
BEN'im iznimle, kuş heyeti gibi tinden şey halk ediyordun ve ardından ona nefh ettiğinde... artık, BEN'im iznimle o, kuş oluveriyordu.
Ekmeh olanı ve ebrah olanı, BEN'im iznimle beri ediyordun.
Mevt olanları, BEN'im iznimle ihrac ediyordun.
Kendilerine beyyineler ile geldiğinde, israiloğullarını senden keff etmiştim... ve ardından onlardan kafirler,
"Bu, mübin sihirden başka değildir!" demişlerdi.

6. ENAM / 34

Senin öncenden de Rasuller elbette kat'iyyetle kizb edildi!
Ardından, nasrımızı verinceye kadar... kizb edilmelerine ve kendilerine eza edilmesine sabır ettiler.
ALLAH'ın kelimelerini bedellendirebilecek yoktur!
Mürsellerin haberlerinden elbette kat'iyyetle sana da geldi!

6. ENAM / 111

Şayet
onlara melekleri inzal etseydik…
ve mevt olmuşlar kendilerine kelime etselerdi...
ve kubulde olan herşeyi onlara haşr etseydik...
onlar, ALLAH dilemedikçe, yine iman etmezlerdi.
Fakat onların pek çoğu cahildir.

6. ENAM / 115

Rabbinin kelimesi, sıdk olarak ve adl olarak tamamlanmıştır. Onun kelimelerini bedellendirebilecek yoktur.
O, semidir, alimdir.

7. ARAF / 137

İstizaf etmiş kavmi, içini barek ettiğimiz arzın şarkına ve garbına varis kılmıştık.
Rabbinin, israiloğulları üzre hüsna kelimesi...
sabır etttikleri şeyle...
ve Firavunun ve kavminin sanat etmiş oldukları şeyleri ve arş etmiş olduklarını demar etmemizle...
tamam oldu!

7. ARAF / 143

Musa, mikatımız için geldiğinde ve Rabbi ona kelime ettiğinde, dedi ki:
"Rabbim!
Bana görün. SANA nazar edeyim."
Dedi ki:
"Sen BEN'i göremezsin... fakat dağa nazar et. Artık eğer o, mekanında karar edebilirse, o zaman, BEN'i göreceksin."
Rabbi dağa tecelli edince, onu dekk kıldı... Musa, saikayla harra oldu... ve ardından, fevk olduğunda, dedi ki:
"SEN subhansın!
SANA tevbe ederim. Ben, mü'minlerin evveliyim."

7. ARAF / 144

Dedi ki:
"Ey Musa!
Muhakkak ki BEN, nas üzre risaletime ve kelamıma seni ıstıfa ettim. Artık sana verdiklerimi ahz et ve şükür edenlerden ol!"

7. ARAF / 148

Musa'nın kavmi, onun ardından... kendi hilyelerinden, onlara havr edebilen, dişi buzağı cesedi ittihaz etti.
Görmediler mi ki; kendilerine kelime edemez ve de sebil ihda edemez!?
Onu ittihaz ettiler... ve zalimlerden oldular!

7. ARAF / 158

De ki:
"Ey nas!
Muhakkak ben, cemian sizin üzerinize, ALLAH'ın Rasulüyüm.
Semaların ve arzın mülkü O'nundur.
O'ndan başka ilah yoktur.
Hayy eder ve mevt eder.
Artık,
ALLAH'a
ve... Allah'a ve O'nun kelimelerine iman etmiş olan ümmi Nebi Rasulüne...
iman edin!... ve tabi olun!... umulur ki ihtida olursunuz."

8. ENFAL / 7

İki taifeden birinin sizin için olduğunu ALLAH size vaad ettiğinde… ve siz, şevketin zatının gayrısında olanın, sizin olmasına vedd ettiğinizde... ALLAH, kelimeleri ile, hakk olanı hakk kılmayı ve kafirlerin dabirinin kata olmasını irade ediyordu.

9. TEVBE / 6

Eğer müşriklerden birisi, car edilmesi talebinde olursa,
ALLAH'ın kelamını işitinceye kadar onu car et!
Sonra onu emin olacağı yere iblağ et!
Bu, onların alim olmayan kavim olmaları iledir.

9. TEVBE / 40

Siz ona nasr etmezseniz...
artık (önceden) kafirler onu, iki kişiden biri olarak ihrac ettiklerinde... ALLAH ona, kat'iyyetle nasr etmişti!

O ikisi mağaradayken... o, sahibine demişti ki:
"Hüzünlenme!
Muhakkak ki ALLAH bizimle beraberdir."

Ardından ALLAH,
ona sekinesini inzal etti...
ve onu sizin görmediğiniz ordular ile eyd etti...
ve kafirlerin kelimesini sefil kıldı.
ALLAH'ın kelimesi... o, ulvidir.
ALLAH, azizdir, hakimdir.

9. TEVBE / 74

Söylemediklerine (dair) ALLAH'a half ediyorlar.
elbette kat'iyyetle söylediler küfür kelimesini!... ve İslamlarından sonra kafir oldular!
Nail olamadıkları şeye de hemm ettiler. Onlar, ancak, ALLAH ve Rasulü fazlından ganiy etti diye onlara nekam ettiler.
Artık,
eğer tevbe ederlerse, onlar için hayr olur.
elbette kat'iyyetle
Eğer tevella ederlerse, ALLAH onlara, dünyada ve ahirette, elim azabla azab edecektir. Onlar için arzda veliy ve de nasır yoktur.

10. YUNUS / 19

Nas, ancak, vahid ümmet idi.
Ancak onlar, ihtilaf ettiler!
Şayet Rabbinden kelime sebak olmasaydı... ihtilaf ettikleri hakkında, aralarında elbette/kesinlikle kaza edilirdi.

10. YUNUS / 33

Böyledir!...
Rabbinin fasıklar üzre,
"onların asla iman etmeyecekleri"ne dair kelimesi hakk olmuştur!

10. YUNUS / 64

Dünya hayatında da, ahirette de büşra onlar içindir.
ALLAH'ın kelimelerinde tebdil olmaz.

Böyledir!...
Bu, azim fevzdir.

10. YUNUS / 81-82

Ardından onlar ilka ettiğinde... Musa dedi ki:
"Bu yaptıklarınız sihir iledir. Muhakkak ki ALLAH, onu batıl edecektir. Muhakkak ki ALLAH, ifsad edenlerin amellerini ıslah etmez. Şayet mücrimler kerih görseler bile… ALLAH, KENDİ kelimesi ile... hakk olanı, hakk kılar."

10. YUNUS / 96-97

Muhakkak... üzerlerine Rabblerinin kelimesi hakk olanlar… kendilerine bütün ayetler gelse bile... elim azabı görünceye kadar iman etmezler!

11. HUD / 105

Gelen yevmde, O'nun izni olmadan nefs tekellüm edemez. Artık onlardan şaki olanlar ve de said olanlar vardır.

11. HUD / 110

Musa'ya elbette kat'iyyetle Kitab verdik!... ve ardından onun hakkında ihtilaf ettiler. Şayet Rabbinden kelime sebak olmasaydı, aralarında elbette/kesinlikle kaza ederdi.
Muhakkak onlar, onda elbette/kesinlikle murib şekk içindeler.

11. HUD / 118-119

Şayet Rabbin dileseydi, nası, elbette vahid ümmet kılardı.
Rabbinin rahmet ettikleri dışında… onlar muhtelif olmaktan zeyl etmezler.
Bunun için onları halk etti...!

Rabbinin, "Cehennemi, kesinlikle cinnlerden ve nasdan melaa edeceğim" kelimesi tamam oldu.

12. YUSUF / 54

Melik dedi ki:
"Onu bana getirin. Nefsim için istihlas edeyim."
Ardından ona kelime edince, dedi ki:
"Muhakkak sen, bu yevmde, ledamızda eminsin, mekinsin."

14. İBRAHİM / 24-25

ALLAH'ın, tayyib kelimeye nasıl mesel darb ettiğini görmedin mi!?
O; aslı sabit olan... ve feri semada olan… ve Rabbinin izniyle, bütün hiynlerde ükülünü veren... tayyib şecere gibidir.

ALLAH, nas için meseller darb eder... umulur ki tezekkür ederler.

14. İBRAHİM / 26

Habis kelimenin meseli ise;
Arzın fevkinden ictisas edimiş, orada karar edemeyen habis şecere gibidir.

18. KEHF / 5

Ağızlarından ihrac ettikleri kebir kelimenin ilminden, kendilerine de… ata-babaları için de yoktur!
Onlar, sadece, kizb söylüyorlar.

18. KEHF / 27

Rabbinin kitabından sana vahy edileni tilavet et!
O'nun kelimelerini, bedellendirebilecek yoktur.
O'nun gayrısından, mültehad vecd olunamaz!

18. KEHF / 109

De ki:
"Rabbimin kelimeleri için... şayet bahr, midad olsa... ve şayet onun mislini de meded ederek getirsek... Rabbimin kelimeleri nefd olmadan önce elbette/kesinlikle bahr nefd olurdu."

19. MERYEM / 10

Dedi ki:
"Rabbim! Bana bir ayet kıl"
Dedi ki:
"Senin ayetin, nasa, üç gece, seviyye olarak kelime etmemendir."

19. MERYEM / 24-25-26

Ardından onun altından ona nida etti:
"Hüzünlenme. Rabbin senin altında kat'iyyetle seriyye kıldı! Hurma cizini kendine doğru hezz et… ceni rutab üzerine ıskat olsun... ve ardından ye ve şurb et. Aynın karar olsun...
Artık beşerden birisini görürsen... 'Muhakkak ben Rahman için oruç nezr ettim… artık bu yevm, inslere kelime etmeyeceğim' de."

19. MERYEM / 29

Ardından ona işaret etti.
Dediler ki:
"Mehdde olan sabi birisi ile nasıl kelime edebiliriz?"

20. TAHA / 129

Şayet Rabbinden sebak kelime olmasaydı, lüzum eden elbette/kesinlikle olurdu… ancak müsemma ecel vardır.

23. MU'MİNUN / 99-100

Hatta, mevt geldiği zaman, onlardan biri der ki:
"Rabbim!
Beni rücu ettir… ola ki terk ettiklerimi salih olarak amel ederim."
Hayır!
Muhakkak bu, onun kavil etmekte olduğu kelimedir. Baas olacakları yevme kadar, onların veralarından berzah vardır.

23. MU'MİNUN / 108-109-110-111

Der ki:
""Hasii olun orada! Kelime etmeyin!
BANA abd olanlardan bir ferik vardı... şöyle derlerdi:
"Rabbimiz!
Biz iman ettik.
Artık bize gafur ol... ve bize rahmet et! SEN rahimlerin hayrısın!"
Ardından siz onları, sihriyye ittihaz ettiniz. Hatta, BEN'i zikir etmeyi size unutturdu... ve siz, dıhk edenlerden oldunuz.
Muhakkak ki BEN, kendilerinin sabır ettikleri şey ile yevmde, onların cezalarını verdim. Onlar, fevz olanlardır. ""

24. NUR / 16

Keşke, onu işittiğinizde,
"Biz bunu tekellüm edemeyiz!
SEN subhansın. Bu azim bühtandır!"
deseydiniz keşke!

27. NEML / 82

Kavl, onların üzerine vuku bulduğu zaman, onlar için... kendilerine, "nasın ayetlerimize yakin olmayanlar olduğunu" kelime eden... arzdan bir dabbe ihrac ederiz.

30. RUM / 35

Yoksa, kendilerine sultan inzal ettik de… artık, O'na şirk koşmalarını, yaptıkları ile o mu tekellüm ediyor?

31. LOKMAN / 27

Şayet arzda ki şecerelerden kalem olsa... ve bahra yedi bahr daha medd olsa... ALLAH'ın kelimeleri nefd olmaz.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

35. FATIR / 10

İzzet irade eden kimse...
artık izzet, cemian ALLAH'ındır!
Tayyib kelime O'na suud olur…
ve O, salih ameli ref eder.

Seyyie mekr edenler...
onlara şedid azab vardır.

Mekr!... işte o… o, bevar olur!

36. YASİN / 65

Yevmde, onların ağızlarına hatm ederiz... kesb etmiş oldukları şeyler ile... ellerine kelime ettiririz ve ayakları da şahidlik eder.

37. SAFFAT / 171-172-173

BİZ'e abd olan mürsellerimize kelimemiz elbette kat'iyyetle!... sebak oldu:
"Muhakkak onlar... kesinlikle onlar, nasr edilenlerdir.
Muhakkak BİZ'im ordularımız... elbette onlar galib olanlardır."

39. ZUMER / 19

Azab kelimesi kendisine hakk olan kimse!…
artık, nar içinde olan kimseyi enkaz edebilir misin?

39. ZUMER / 71

Kafirler, zümreler halinde cehenneme sevk edilir.
Hatta... ona varınca, onun babları feth olunur... ve onun hazinleri onlara derler ki:
"Size, sizin kendinizden, Rabbinizin ayetlerini tilavet eden... ve bu yevminize mülaki olacağınıza sizi inzar eden Rasuller gelmedi mi?"
"Bilakis!" derler.
Fakat azab kelimesi kafirlere hakk olmuştur.

40. MU'MİN / 5-6

Onlardan önce Nuh kavmi... ve onlardan sonra hizbler kizb etmişti... ve bütün ümmet ahz etmek için kendi Rasullerine hemm etmişlerdi... batıl ile hakkı idhad etmek için cedel etmişlerdi!
BEN, onları ahz ettim… ikabım nasıl da olmuştu!

Böyledir!...
Rabbinin, kafirler üzre...
"onlar muhakkak nar ashabıdır." kelimesi hakk olmuştur!

41. FUSSİLET / 45

Musa'ya elbette kat'iyyetle kitab verdik!… ve ardından onun hakkında ihtilaf ettiler.
Şayet Rabbinden sebak kelimeler olmasaydı... elbette/kesinlikle onların aralarında kaza edilirdi. Muhakkak onlar, elbette ondan murib şekk içindeler.

42. ŞURA / 14

Ancak, kendilerine ilim gelmesinin ardından aralarında bagy edenler... teferruk olurlar.
Şayet Rabbinden, "müsemma ecele kadar" kelimesi sebak olmasaydı... kesinlikle aralarında kaza edilirdi.
Muhakkak onların ardından kitaba varis kılınanlar da... elbette ondan murib şekk içindedirler.

42. ŞURA / 21

Yoksa, onlara, ALLAH'ın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine şer'iat eden şerikler mi var!...
Şayet fasl kelimesi olmasaydı... elbette/kesinlikle aralarında kaza edilirdi.
Muhakkak zalimler... elim azab, onlar içindir!

42. ŞURA / 24

Yoksa, kizb ederek ALLAH'a iftira mı kavil ediyorlar!...
Eğer ALLAH dilerse senin kalbin üzre hatm eder!
ALLAH batılı mahv eder... ve hakk olanı kelimeleriyle hakk eder.
Muhakkak ki O, sadrların zatına alimdir!

42. ŞURA / 51

Beşere ALLAH'ın kelime etmesi, ancak,
vahy ederek...
veya hicab verasından...
veya Rasul irsal ederek… ardından KENDİ izni ile dilediğini ona vahy etmesi ile olur.
Muhakkak ki O, aliyydir, hakimdir.

43. ZUHRUF / 28

Bunu kendi akibeti içinde bakiye kelime kıldı… umulur ki onlar rücu ederler.

48. FETİH / 15

Magnemlere talak ettiğinizde... muhalif olanlar onları ahz etmek için diyecekler ki:
"Bizi vezr edin, size tabi olalım."
Onlar ALLAH'ın kelamını bedellendirmeyi irade ediyorlar.
De ki:
"Siz asla bize tabi olamazsınız!
Böyledir!...
Önceden ALLAH'ın dediği budur."
Ardından diyecekler ki:
"Bilakis!
Siz bize hased ediyorsunuz."
Bilakis!
Onlar, sadece, pek az fıkh ederler.

48. FETİH / 26

Kafirler, kalblerinde, hamiyeti... ***cahiliye hamiyetini*** yerleştirmişti.
Ardından da ALLAH, Rasulüne ve mü'minlere sekineler inzal etti... onlara, takva kelimesi elzem oldu!... ve buna daha çok hakk sahibi ve ehil oldular!
ALLAH, herşeye alim olandır.

66. TAHRİM / 12

Fercini hısn eden İmran kızı Meryem… ardından ona Ruhumuzdan nefh ettik… Rabbinin kelimelerine ve O'nun kitablarına sadakat gösterdi… ve kanit olanlardan oldu.

78. NEBE / 36-37-38

Ruhun ve meleklerin saff saff kaim oldukları yevmde...
Senin Rabbinden...
semaların ve arzın ve ikisinin arasında olanların Rabbinden...
Rahmandan...
ceza olarak... hesab ata etmek olarak… O'ndan hitaba malik olamazlar.

Sadece, kendisine rahmanın... "savab" diyerek izin verdikleri tekellüm edebilir.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.