İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ MS!L ❞ kökünden türeyen kelimeler... 15 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen:mesl xoxox imtisal istimsal mesel Emsal Emsile Mesela Meselen Mesil Mesulat misal Musul Emsal misl misil Emsel Mumessel mumessil Temessul temsil Temsilât Timsal Temasil umsule
mesl
xoxox
م ث ل MS!L

Gibi görünmek. Benzer olmak.

imtisal
م ث ل MS!L

Numune kabul etme. Uymak. Ayrılmamak üzere inkıyad etme. Mesel ve kıssa söyleme. Bir şeyin suretine girme. Muvafakat ve mutabakat etme. Katili kısas etme.

istimsal
م ث ل MS!L

Misal edinmek. Örnek tutmak.

mesel
م ث ل MS!L

Bir umumi kaideye delalet eden meşhur söz. Ata sözü. İbretli ve küçük hikaye. Dokunaklı ve manalı söz. Benzer. Misil. Delil. Hüccet.

DuruMeal'de toplam 69 kayıtta geçiyor.
Çğl.EmsalÇğl.Emsile
Mesela
Meselen
م ث ل MS!L

Misal olarak, söz gelişi, şunun gibi, örnek tarzında.

Mesil
م ث ل MS!L

Benzer. Misil. Gibi. Şibih. Eş. Nazir.

Mesulat
م ث ل MS!L

Azab, ukubet. Cezâ çekme.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
misal
م ث ل MS!L

Bir şeyin benzer hali. Benzer. Örnek. Düş. Rüya. Ahlak ve adabla ilgili kıssa ve hikaye. Bir şeyin örneği ve sıfatı. Kısas. Heykel, put. Mat: Kat sayı.

DuruMeal'de toplam 12 kayıtta geçiyor.
Çğl.MusulÇğl.Emsal
misl
misil
م ث ل MS!L

Benzer. Eş. Nazır. Tıpkısı. Aynısı kadar. Bire-bir.

DuruMeal'de toplam 73 kayıtta geçiyor.
Çğl.Emsel
Mumessel
م ث ل MS!L

Temsil edilmiş. Benzetilmiş. Tab olunmuş, basılmış.

mumessil
م ث ل MS!L

Vekalet eden. Bir şahsı bir topluluğu veya şahs-ı maneviyi temsil eden. Benzeten. Kitap bastıran. Vekil. Rol temsil eden. Aktör.

Temessul
م ث ل MS!L

Benzeşmek. Cisimlenmek. Bir şeyin bir yerde suret ve mahiyetinin aksetmesi. Bir şekil ve surete girmek. Bir kıssa veya atasözü söylemek.

temsil
م ث ل MS!L

Bir şeyin aynısını veya mislini yapmak. Benzetmek. Teşbih etmek. Örnek, nümune söz.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Çğl.Temsilât
Timsal
م ث ل MS!L

Resim, suret, sembol, nümune. Tasvir. Bir şeyi başka bir şeye benzetmek. Heykel.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Çğl.Temasil
umsule
م ث ل MS!L

Örnek olarak verilen beyit. Misal olarak gösterilen mısra.

2. BAKARA / 17

Onların meseli; nar vakd etmek isteyenlerin meseli gibidir:
Havlinde olanlar ziyalandığında… ALLAH onların nuruna zehab eder... ve onları basar olunmaz zulmetler içine terk eder.

2. BAKARA / 23-24

Eğer... BİZ'e abd olana inzal ettiğimiz şeyden rayb içinde olursanız… artık onun mislinden sure ile gelin!
Eğer sadıksanız... ALLAH'ın gayrısından şahidlerinizi davet edin!
Ancak eğer fail olmazsanız... ***ki asla fail olamazsınız***... artık, kafirler için idad edilmiş... nasla ve hacerlerle vakd edilmiş nardan ittika edin!

2. BAKARA / 26-27

Muhakkak ki ALLAH, mesel darb etmekten istihya etmez!
Bazen, bir sivrisineği...
ve hatta bazen, onun fevkinde olanı...
ya da hatta... iman eden... ve ardından hakk olanın Rabblerinden olduğuna alim olanları...
ve hatta... kafir olan... ve ardından "bu mesel ile ALLAH ne irade etti?" diyenleri.

Çoğunu bunlarla dalalete düşürür... ve çoğunu bunlarla ihda eder.

Bunlarla dalalete düşürdükleri, sadece...
misaklarından sonra ALLAH'ın ahdini nakz eden...
ALLAH'ın, vasl olunmasını emir ettiği şeyi kata eden...
ve arzda fesad çıkaran...
fasıklardır!
İşte onlar hüsranda olanlardır.

2. BAKARA / 106-107

Bir ayetten bir şey nesh edersek veya nesy ettirirsek... ya ondan hayr olanı... ya da onun mislini getiririz.
Bilmez misin!...
Muhakkak ki ALLAH, kulli şeye kadirdir!
Bilmez misin!...
Muhakkak ki ALLAH... semaların ve arzın mülkü O'nundur.
Sizin için, ALLAH'ın gayrısında veliy ve de nasır yoktur!

2. BAKARA / 113

Kitab tilavet ettikleri halde...
Yahudiler diyorlar ki:
"Nasraniler bir şey üzere değildir."
Nasraniler de diyorlar ki:
"Yahudiler bir şey üzere değildir."

Böyledir!...
İlmi olmayanlar da onların kavli mislince kavl ediyorlar.

Artık, hakkında ihtilaf etmiş oldukları şeyde, onların aralarında, kıyamet yevminde, ALLAH hüküm verecektir!

2. BAKARA / 118

İlmi olmayanlar...
"ALLAH, bize kelime etseydi, olmaz mıydı!?"
veya "Bize ayet verseydi olmaz mıydı!?"
derler!

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da... onların kavli mislince kavil etmişlerdi.
Kalbleri teşabüh etmektedir.
BİZ, ayetleri, yakin olan kavim için kat'iyyetle beyan ederiz!

2. BAKARA / 137

Eğer sizin iman ettiğinize… onlar da misli ile iman ederlerse… artık ihtida olmuş olurlar...
Eğer tevella ederlerse… artık, muhakkak onlar, ancak, şikak içindedirler.
Artık, ALLAH, onlara karlı sana kafi olacaktır. O, semidir, alimdir.

2. BAKARA / 171

-- Dava(ları) ve nida(ları) müstesna --
Kafirlerin meseli... işitmeyeceği şeyle nak edenin meseli gibidir…
Sağırdırlar!...
Dilsizdirler!...
Kördürler!…
ve artık onlar, akıl etmezler.

2. BAKARA / 194

Haram ay, haram ay iledir (karşılıktır)!
Haramlar kısas(a tabi)dır!
Size düşmanlık eden kimse… artık ona, size düşmanlık ettikleri şeyin misli ile düşmanlık edin!

ALLAH'a ittika edin!
ALLAH'ın muttakilerle beraber olduğuna alim olun!

2. BAKARA / 214

Yoksa siz, öncenizden halvet olanların meseli size verilmeden cennete dahil olacağınızı mı hesab ediyorsunuz!?

Rasul ve onunla beraber iman edenler,
"ALLAH'ın nasrı ne zamandır!"
deyinceye kadar... onlara
beis
ve darr
ve zilzal
mess olmuştu.

Değil mi ki... muhakkak ki ALLAH'ın nasrı karibdir!?

2. BAKARA / 228

Mutallaka kadınlar, kendi nefsleri ile üç kur tarabbus ederler.

ALLAH'a ve ahir yevme iman etmişlerse, ALLAH'ın rahimlerinde halk ettiği şeyi ketm etmeleri kendileri için helal değildir.

Eğer ıslah olmayı irade ederlerse... kocaları, kadınlarının (kendilerine) redd olmalarına (geri dönmelerine) daha çok hakk sahibidirler.

Kadınların (hakkları) da maruf ile üzerlerine olan mislincedir. Derece, karıları üzerine erkekler içindir.

ALLAH, azizdir, hakimdir.

2. BAKARA / 233

Anneler evladlarını iki kamil havl emzirirler. Bu, emzirmeyi tamamlamayı irade eden içindir.
Onların rızkı ve kisvesi, maruf ile evlad kendisinden olan erkeğe aittir.

Nefs, sadece, vasi olduğuna mükellef edilir.

Ne anne evladı yüzünden, ne de baba evladı yüzünden darr edilmesin.
Varise düşen de bunun mislidir.
Eğer kendi aralarında anlaşarak ve teşavür ederek fisal irade ederlerse... artık o ikisine cünah yoktur.
Evladlarınızı emzirtmeyi irade ederseniz, maruf ile vereceğiniz şeyi teslim ettiğinizde, artık size yine bir cünah yoktur.

ALLAH'tan ittika edin ve alim olun ki ALLAH, amel ettiklerinize basirdir.

2. BAKARA / 261

Mallarını ALLAH sebilinde infak eden kişilerin meseli, bütün sünbüllerde yüz habbe olan, yedi sünbül nebat eden habbenin meseli gibidir.
ALLAH dilediği kimseye zıf eder.
ALLAH, vasidir, alimdir.

2. BAKARA / 264

Ey iman edenler!
Mallarını nasa riya olarak infak edenler...
ve ALLAH'a ve ahir yevmine iman etmeyenler...
gibi... minnet ve eza ile sadakatinizi batıl etmeyin.

Artık onun meseli;
üzerinde turab olan... ve ardından, ona vabil isabet eden... ve ardından, sald haline terk olan... safva meseli gibidir.

Onlar, kesb ettikleri şeylere ikdar edemezler.
ALLAH, kafir kavimleri ihda etmez.

2. BAKARA / 265

ALLAH'ın marzasını ibtiga ederek...
ve nefslerinden tesbit ederek...
mallarını infak eden kimselerin meseli;
vabil isabet eden ve ardından ükülünü zıf eden, rubveli cennet meseli gibidir... Vabil ona isabet etmese bile... tall olur.

ALLAH, amel ettiğiniz şeylere basirdir.

2. BAKARA / 275

Riba yiyenler...
sadece, şeytanın mess ederek habt ettiklerinin kaim olması gibi kaim olabilirler.
Bu, onların:
"Muhakkak bey', ancak, riba mislidir" demelerindendir.

ALLAH bey'i helal kıldı... ve ribayı haram kıldı!

Artık Rabbinden meviza alan kimse... ardından,
kendisine nehy ederse... artık, selef olmuş olanlar kendisinedir... ve emri ALLAH'adır.
ida eden... artık işte onlar, nar ashabıdır ve orada ebedidirler.

3. ALİ İMRAN / 13

Mülaki olan iki fie size kat'iyyetle ayet olmuştur!
Bir fie ALLAH sebilinde kıtal ediyordu.
Diğer kafirler... baktıkları ayn ile onları kendilerinin iki misli görüyorlardı.
ALLAH, dilediğini nasrı ile eyd eder. Muhakkak bunda, basar sahibleri için elbette ibret vardır.

3. ALİ İMRAN / 59

Muhakkak, ALLAH'ın indinde İsa'nın meseli, Adem'in meseli gibidir.
Onu turabdan halk etti… sonra ona "OL!" dedi... ve ardından hemen olmaktadır.

3. AL-İ İMRAN / 72-73-74

Kitab ehlinden bir taife dedi ki:
"İman edenlere inzal olana, gündüz vechinde iman edin ve ahirinde kafir olun. Ola ki onlar da rücu ederler.
Siz, kendi dininize tabi olandan başkasına sakın iman etmeyin."

De ki:
"Muhakkak huda, ALLAH'ın hudasıdır!"

Size verilen şeyin mislinin birinize verileceğine veya Rabbinizin indinde size hacc edecekleri konusunda...

De ki:
"Muhakkak fazl ALLAH'ın eli iledir.
Onu dilediğine verir. ALLAH, vasidir, alimdir.
Rahmeti ile dilediği kimseye hass kılar.
ALLAH, azim fazl sahibidir."

3. ALİ İMRAN / 117

Bu dünya hayatında infak ettikleri şeylerin meseli… nefslerine zulüm eden kavmin harsına isabet eden ve ardından onu helak eden... içinde sırr olan rih meseli gibidir.
ALLAH, onlara zulüm etmez… fakat onlar, kendi nefslerine zulüm ederler.

3. ALİ İMRAN / 140

Eğer size karh mess etmişse... artık, o kavme de kat'iyyetle mislince karh temas etmiştir!
O yevmleri,
ALLAH'ın iman edenlere alim olması için...
ve sizden şahidler ittihaz etmesi için...
nas arasında idale ederiz.
ALLAH zalimlere muhabbet duymaz.

3. ALİ İMRAN / 165

Onlara, kat'iyyetle iki misli isabet etmiş olan!... musibet size isabet ettiğinde, dediniz ki:
"Bu nasıl olur!"
De ki:
"O, nefsinizin indindendir."
Muhakkak ki ALLAH, herşeye kadirdir.

4. NİSA / 11

ALLAH, size evladlarınız hakkında, erkek için iki dişinin hazzı mislini vasiyet eder.
Eğer kadınlar ikinin fevkinde ise terekenin üçte ikisi onlar içindir.
Eğer kadın vahid ise yarısı onundur.

Ölenin evladı varsa, ana-babasından her birine, terekeden altıda bir hisse vardır.
Eğer evladı yok da ana-babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer.
Eğer kardeşleri varsa, annesinin hissesi altıda birdir.

(Bunlar) vasiyet etiklerinin veya deyn ardındandır.

Babalarınız ve oğullarınız!...
Hangisinin menfaat yönünden size daha karib olduğuna idra edemezsiniz.

Bunlar, ALLAH'tan farzdır.
Muhakkak ki ALLAH, alim, hakim olandır.

4. NİSA / 140

Size, kitabta, kat'iyyetle şunu inzal etmiştik!
"ALLAH'ın ayetleri hakkında... onlara küfür edildiğini ve onlarla istihza edildiğini işittiğinizde... gayrısında bir hadise havz oluncaya kadar... artık onlarla beraber kuud etmeyin!... Yoksa onların mislinde olursunuz!"
Muhakkak ki ALLAH, münafıkları ve kafirleri, cehennemde cemian cem edecektir.

4. NİSA / 176

Senden fetva istiyorlar.
De ki:
"ALLAH, size "kelale" (babasız ve çocuksuz kimse) hakkında fetva veriyor:
Eğer helak olan erkek kişinin evladı yoksa, bir kız kardeşi varsa, artık kesinlikle tereke olanın yarısı onundur.
O da, eğer kadının evladı yoksa, o kadının varisidir. (Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur.)
Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığı terekenin üçte ikisi onlarındır.
Eğer kardeşler erkek ve kadın iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki dişinin hazzı mislidir."
ALLAH, dalalete düşüverirsiniz diye, sizin için beyan ediyor. ALLAH, herşeye alimdir.

5. MAİDE / 31

Ardından ALLAH, kardeşine yaptığı seyyieyi nasıl vera edeceğini göstermek için, arzda bahs eden gurab baas etti.
Dedi ki:
"Yazıklar olsun bana!
Şu gurab mislince olmaktan ve kardeşime yaptığım seyyieyi vera etmekten nasıl da acizim!"
Artık nadimlerden oluverdi.

5. MAİDE / 36

Muhakkak, cemian arzda olanlar ve onunla birlikte misli de kendilerinin olsa ve kıyamet yevminin azabından onu fidye etseler… kafirlerden kabl edilmez.

Onlar için elim azab vardır.

5. MAİDE / 95

Ey iman edenler!
Siz ihramlı oldukça, sayd katl etmeyin. Sizden taammüden katl eden kimse... artık ona, emrinin vebalini tatması için ceza;
KABE'ye baliğ olmak üzere, içinizden adil iki zatın hüküm edeceği, neamdan katl ettiği şey mislince hedydir...
veya miskine taam (miktarı) keffarettir...
veya buna muadil oruçtur.
Selef olmuş olanları ALLAH afv etmiştir.
İda eden kimse... ALLAH ondan intikam alır.
ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

6. ENAM / 38

Arzdaki dabbeler...
ve iki cenahı ile uçan uçucular...
sizin emsalinizde ümmetlerden başka değildir!

BİZ, kitabta hiçbir şeyi ifrat etmedik...
Sonra, Rabblerine haşr olacaklar!

6. ENAM / 93

ALLAH'a kizb ederek iftira eden...
yahut kendisine birşey vahy edilmediği halde, "Bana vahy olundu" diyen...
yahut, "ALLAH'ın inzal ettiği şey mislince ben de inzal edeceğim" diyen...
kimseden daha zalim kimdir?
Şayet, zalimleri bir görsen;
mevt gamrı içinde olduklarında...
ve meleklerin ellerini bast ederek; "Nefslerinizi ihrac edin bakalım! Bu yevmde, ALLAH'a karşı hakk gayrısında söylemiş olduğunuz şeyler ile... ve ayetlerine istikbar etmiş olmanız ile muhin azaba cezalanacaksınız!" (denildiğinde)...

6. ENAM / 122

Mevt iken, ardından hayy ettiğimiz... ve kendisine, orada, nasın içinde meşy edeceği nur kıldığımız kimse; zulmetler içinde, ondan haric olamamış kimsenin meseli gibi olur mu?

Böyledir!...
Kafirler için, amel etmiş oldukları şeyler ziynetlenmiştir.

6. ENAM / 124

Kendilerine bir ayet ulaştığında, "ALLAH Rasullerine verilenin misli, bizim kendimize verilinceye kadar iman etmeyiz" derler.
ALLAH, risaletini nereye yapacağına alimdir!
Cürm işleyenlere, mekr etmiş oldukları şey ile... Allah indinde sagar ve şedid bir azab isabet edecektir.

6. ENAM / 160

Hasene ile gelen kimse... artık ona, emsalinin aşrı (on katı) vardır. Seyyie ile gelen kimse... artık o, mislinden başka cezalandırılmaz. Onlara zulüm edilmez.

7. ARAF / 169

Artık, onların hilafında, kitaba varis olan halef... bu ednanın arız olanını ahz ediyor... ve
"(nasıl olsa) bize gafur olunacak" diyorlar.
Eğer mislinde bir arız daha verilse, onu da ahz ederler...!
Onlara, ALLAH üzre hakk dışında kavil etmeyeceklerine, kitab misakı ahz edilmemiş miydi!?... onda olanı ders etmemişler miydi!?
İttika edenler için dar-ul ahiret hayrdır. Akıl etmiyor musunuz?

7. ARAF / 176

Şayet dileseydik, onlarla elbette onu ref ederdik. Fakat o, arzda ebedi oldu ve hevasına tabi oldu.
Artık onun meseli, köpeğin meseli gibidir; ona hamil olsan da dili dışardadır veya onu terk etsen de dili dışardadır.
Ayetlerimizi kizb eden kavmin meseli budur. Artık bu kıssayı kıssa et... umulur ki tefekkür ederler.

7. ARAF / 177

Ayetlerimizi kizb eden ve kendi nefslerine zulüm eden kavmin meseli ne de suidir!

7. ARAF / 194

Muhakkak, ALLAH'ın gayrısından davet ettikleriniz, sizin emsalinizde ibadet edenlerdir.
Eğer sadıksanız... davet edin onları... ve ardından size isticab etsinler (bakalım)!

8. ENFAL / 31

Onlara ayetlerimiz tilavet edildiğinde… dediler ki:
"Kat'iyyetle işittik! Şayet dilesek, onun mislini elbette biz de söyleriz. Bu sadece, evvelkilerin esatiridir."

10. YUNUS / 24

Muhakkak dünya hayatının meseli, ancak, semadan inzal ettiğimiz su gibidir:

Nasın ve enamın yediği, arzın nebatı, onunla ihtilat olmuştur.
Hatta... arz, zuhrufunu ve ziynetlerini ahz ettiğinde ve ehli bunlara kadir olduklarını zann ettiklerinde... ona, gece veya gündüz, emrimiz geliverir... ve ardından bir gün önce ganiy olmamış gibi, onları hasid hale getiriveririz.

Böyledir!...
Tefekkür eden kavim için ayetleri tafsil ederiz.

10. YUNUS / 27

Seyyieler kesb edenler… onlara seyyienin mislince ceza verilir… ve onları zillet irhak eder. Onlara ALLAH'tan asım yoktur. Vechleri, muzlim geceden kıtalarla gışa olmuş gibidir.
İşte onlar nar ashabıdır… orada ebedidirler.

10. YUNUS / 38

Yoksa, "onu iftira etti" mi diyorlar?
De ki:
"Eğer sadıksanız,
haydi siz de onun misli bir sure ile gelin!...
ve ALLAH'ın gayrısından, istitaat edenleri davet edin!"

10. YUNUS / 102

Artık onlar, sadece, öncelerinden halvet olanların yevmlerinin misline nazar ediyorlar!?
De ki:
"Nazar edin!… muhakkak ben de sizinle birlikte nazar etmekteyim."

11. HUD / 13

Yoksa, "İftira etti" mi diyorlar!?
De ki:
"Eğer sadıksanız, haydi ALLAH'ın gayrısından istitaat eden kimseleri davet edin de onun mislinde iftira edilmiş on sure getirin."

11. HUD / 24

İki ferikin meseli... kör ve sağır ile basir ve işiten kimseler gibidir.
Bu ikisinin meseli istiva olabilir mi!?
Artık tezekkür etmez misiniz!?

11. HUD / 27

Kavminin kafirlerinden meleler dediler ki:
"Biz, senin, ancak, mislimizce beşer olduğunu görüyoruz. Bediy görüşte, ancak, en rezillerimizin sana tabi olduğunu görüyoruz.
Sizin bizim üzerimize fazlınızdan görmüyoruz. Bilakis... sizin kazibler olduğunuzu zann ediyoruz."

11. HUD / 89

"Ey Kavmim!
Bana şikakınız, size… Nuh Kavmine veya Hud Kavmine veya Salih'in Kavmine isabet edenlerin mislince isabet ettirecek bir cürüm işletmesin!
Lut Kavmi sizden baid değildir."

13. RAD / 6

Senin, hasenelerin öncesinde seyyielere acele etmeni istiyorlar. Onların öncesinden kat'iyyetle mesulat hilv olmuştu!
Muhakkak ki Rabbin, kendilerine zulüm üzere olan nas için elbette/kesinlikle mağfiret sahibidir.
Muhakkak ki Rabbinin ikabı, elbette/kesinlikle şedidtir.

13. RAD / 17

Semadan su inzal eder... ve ardından vadiler, kendi kaderleri ile seyl olur... Ardından seyl, rabiyenin zebedine hamil olur.
Hilye veya meta ibtiga ederek nar içinde kendilerine vakd ettikleri şeylerden... bunun mislinde zebed olur.

Böyledir!...
ALLAH, hakk ve batılı darb etmektedir!
Artık,
zebed... cef olup zehab olur...
nasa menfaat sağlayan şeyler... arzda meks olur.

Böyledir!...
ALLAH, meseller darb etmektedir.

13. RAD / 18

Rabblerine isticab edenler için hüsna vardır.
O'na isticab etmeyenler... şayet, arzdakiler ve de beraberinde onun misli, cemian kendilerinin olsa, elbette/kesinlikle onu fidye ederlerdi.
İşte onlar… sui hesab onlar içindir. Onların mevaları cehennemdir. Ne beis mihadtır!

13. RAD / 35

Muttakilere vaad edilen cennetin meseli şöyledir; altından nehirler cereyan eder... onun ükülleri ve onun zıllı daimdir.
İşte bu, ittika edenlerin ukbasıdır.
Kafirlerin ukbası ise nardır!

14. İBRAHİM / 10

Rasulleri dedi ki:
"Semaları ve arzı fatr eden ALLAH hakkında mı şekk ediyorsunuz!? O, zenblerinizden size gafur olmak için sizi davet ediyor... ve sizi müsemma ecele tehir ediyor."
Onlar dediler ki:
"Muhakkak siz, sadece... bizi ata-babalarımızın abd olmuş oldukları şeylerden sadd etmeyi irade eden... bizim mislimizde beşersiniz. Artık bize, mübin sultan ile gelin."

14. İBRAHİM / 11

Rasulleri onlara dedi ki:
"Muhakkak biz, sadece, sizin mislinizde beşeriz. Fakat ALLAH, KENDİSİNE abd olanlardan dilediğine menn eder. ALLAH'ın izni ile olmadan, sultan ile size gelmemiz, bize mümkün değildir.
ALLAH'a... artık mü'minler, tevekkül etsinler."

14. İBRAHİM / 18

Rabblerine kafir olanların meseli:
Amelleri, asıf yevmde, rih ile şiddetlenen ramad gibidir. Kesb ettiklerinden bir şeye ikdar edemezler.
Böyledir!...
O, baid dalalettir.

14. İBRAHİM / 24-25

ALLAH'ın, tayyib kelimeye nasıl mesel darb ettiğini görmedin mi!?
O; aslı sabit olan... ve feri semada olan… ve Rabbinin izniyle, bütün hiynlerde ükülünü veren... tayyib şecere gibidir.

ALLAH, nas için meseller darb eder... umulur ki tezekkür ederler.

14. İBRAHİM / 24-25

ALLAH'ın, tayyib kelimeye nasıl mesel darb ettiğini görmedin mi!?
O; aslı sabit olan... ve feri semada olan… ve Rabbinin izniyle, bütün hiynlerde ükülünü veren... tayyib şecere gibidir.

ALLAH, nas için meseller darb eder... umulur ki tezekkür ederler.

14. İBRAHİM / 26

Habis kelimenin meseli ise;
Arzın fevkinden ictisas edimiş, orada karar edemeyen habis şecere gibidir.

14. İBRAHİM / 44-45

Nası, kendilerine azab verilecek yevme inzar et!
Artık zalimler derler ki:
"Rabbimiz!
Bizi, karib ecele tehir et ki… senin davetine icab olalım... ve Rasullerine tabi olalım."

Siz değilmiydiniz... önceden,
"size zeval olmadığına" kasem edenler!?
Nefslerine zalim olanların meskenlerinde iskan olmuştunuz.
Onlara nasıl fail olduğumuz size beyan olmuştu.
Sizin için meseller de darb etmiştik.

16. NAHL / 60

Sui meseller, ahirete iman etmeyenlere aittir.
A'la meseller ALLAH'ındır.
O, azizdir, hakimdir.

16. NAHL / 74

Artık ALLAH'a meseller darb etmeyin!
Muhakkak ki ALLAH, alimdir… ve siz alim değilsiniz!

16. NAHL / 75

ALLAH, bir şeye ikdar edemeyen memluk abd ile kendimizden hasene rızk ile rızıklandırdığımız ve ardından ondan sırr olarak ve cehr olarak infak eden kimseyi, mesel darb eder.
Bunlar istiva olabilir mi!?
Hamd etmek, ALLAH'ındır...
Bilakis!
Pek çoğu alim değildir.

16. NAHL / 76

ALLAH, iki adamı mesel darb eder.
Onlardan biri dilsizdir, bir şeye ikdar edemez... O, mevlasına kelldir, nereye teveccüh etse, hayrla gelemez.
O ve adl ile emir eden ve sırat-ı mustakim üzre olan kimse, istiva mıdır!?

16. NAHL / 112-113

ALLAH, emin, mutmain olan karyenin meselini darb etti:
Onların rızkı ragad olarak bütün mekanlardan gelmekteydi. Ardından ALLAH'ın nimetlerine kafir oldular… ve ardından ALLAH onlara, sanat etmiş oldukları şeyler ile açlık ve korku libası taddırdı.
Onlara, elbette kat'iyyetle kendilerinden Rasul de gelmişti!... ve ardından onu da kizb etmişlerdi.
Ardından onları, azab ahz etti. Onlar zalimdiler.

16. NAHL / 126

Eğer muakabe edecekseniz… akibetiniz olan şeyin misli ile muakabe edin.
Eğer sabır ederseniz... elbette bu, sabır edenler için hayrdır.

17. İSRA / 48

Senin için, nasıl meseller darb ettiklerine nazar et!
Artık dall oldular…
Artık sebile istitaat edemezler.

17. İSRA / 88

De ki:
"Eğer ins ve cinn, bu Kur'an'ın bir mislini getirmek üzere ictima etseler... ve şayet onların bazısı bazısına (birbirlerine) zahir olsa... (yine de) onun bir mislini getiremezler.

17. İSRA / 89

BİZ, bu Kur'an'da nas için, elbette kat'iyyetle bütün mesellerden sarf ettik! Ardından... kafirler dışında... nasın pek çoğu da imtina etti.

17. İSRA / 99

Semaları ve arzı halk eden ALLAH'ın, onların mislini halk etmeye de kadir olduğunu görmezler mi!?
Onlara... hakkında rayb olunmayan bir ecel kıldı… ancak, kafirler dışında, nasın pek çoğu da imtina etti.

18. KEHF / 32

Onlara iki adamın meselini darb et!
O ikisinden birine, ineblerden (üzüm) iki cennet vermiştik… ve o ikisini hurmalarla haff etmiştik. Aralarına da ekin kılmıştık.

18. KEHF / 45

Dünya hayatının, semadan inzal olan su gibi olduğu meselini onlara darb et!
Arzın nebatı onunla ihtilat olur... ve ardından rihlerin zerv ettiği heşimlere dönüverir.
ALLAH, herşeye muktedir olandır.

18. KEHF / 54

BİZ, elbette kat'iyyetle bu Kur'an'da nas için bütün mesellerden sarf ettik!
(Ancak) İnsan pek çok şeye cedel eden olur.

18. KEHF / 109

De ki:
"Rabbimin kelimeleri için... şayet bahr, midad olsa... ve şayet onun mislini de meded ederek getirsek... Rabbimin kelimeleri nefd olmadan önce elbette/kesinlikle bahr nefd olurdu."

18. KEHF / 110

De ki:
"Muhakkak ben, ancak, sizin mislinizde beşerim. Bana, sizin ilahınızın, ancak, vahid ilah olduğu vahy ediliyor.
Rabbine lika olmaya rica etmiş olan kimse... artık onlar, ibadetlerine, ahad Rabblerine şirk koşmadan... salih amel amel etsinler!

19. MERYEM / 16-17

Kitabta Meryem'i zikir et.
O, şark yönünde bir mekanda, kendisini ehliden nebz etmişti.. ve ardından onların gayrısından hicab ittihaz etmişti.
Ona Ruhumuzu irsal ettik… ve ardından kendisine seviyye olarak beşer halinde mesel oldu.

20. TAHA / 58

"Artık elbette/kesinlikle biz de sana, mislince sihrimizi vereceğiz. Bizim ve senin aramızda, bizim de... Senin de vaadinde hilafa düşmeyeceğimiz... seva mekan belirle."

20. TAHA / 63

Dediler ki:
"Muhakkak bu ikisi elbette/kesinlikle sihirbazdır.
Onlar, sihirleriyle, arzınızdan sizi ihrac etmeyi ve sizin misal tarıklarınızı zehab etmeyi irade ediyorlar."

20. TAHA / 104

Onların kavil ettikleri şeylere BİZ alimiz!
Tarık olarak onların emsal olanları der ki:
"Siz, sadece, bir yevm lebs oldunuz!"

21. ENBİYA / 3

Onların kalbleri lehvdedir!...
Zalimlerin necvasını sırr ederler:
"Bu, sizin mislinizde bir beşer değil midir? Siz basar edip duruken sihre mi kapılacaksınız?"

21. ENBİYA / 52

Babasına ve kavmine, demişti ki:
"Sizin kendilerine akif olduğunuz bu timsaller nedir?"

21. ENBİYA / 84

Ona isticab ettik… ve ardından, darrdan ona olanları keşf ettik.
Ona,
indimizden rahmet olarak...
ve abd olanlar için zikir olarak...
ehlini ve onunla beraber mislini verdik.

22. HACC / 60

Böyledir!…
Akibetine misliyle karşılık veren... sonra kendisine bagy edilen kimse… elbette/kesinlikle ALLAH ona nasr eder.
Muhakkak ki ALLAH, elbette/kesinlikle afuvdur, gafurdur.

22. HACC / 73

Ey nas!
Size bir mesel darb edildi... artık onu işitin!

Sizin, ALLAH'ın gayrısından davet ettikleriniz... velev ki hepsi ictima etse bile... bir sinek dahi halk edemezler!
Eğer sinek onlardan bir şey selb etse, bunu ondan enkaz edemezler.
Taleb eden de zaaf içinde, taleb edilen de!

23. MU'MİNUN / 24-25

Ardından... kendi kavminden kafirlerin meleleri dediler ki:
"Bu, ancak, sizin mislinizde bir beşerdir... sizin üzerinize kendini fazl etmeyi irade ediyor.
Şayet ALLAH dileseydi... melek inzal ederdi. Biz evvelde ki ata-babalarımızdan böyle bir şey işitmedik.
Bu, sadece, cinnet getirmiş bir erkek kimsedir... artık ona bir hiyne kadar terabbus edin."

23. MU'MİNUN / 33-34-35-36-37-38

Kafirlerin ve ahirete mülaki olunacağını kizb edenlerin ve kendilerine dünya hayatında turfe ettiklerimizin kavminden meleler, şöyle dediler:

"Bu, sizin mislinizde beşerden başka değildir. Sizin yediğinizden yiyor ve şürb ettiğinizden şürb ediyor. Kendiniz mislinde bir beşere itaat ederseniz, muhakkak siz o zaman elbette/kesinlikle hasar alırsınız.

O, mevt olduğunuz ve turab ve kemik haline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka ihrac edilen olacağınızı mı vaad ediyor?

Heyhat!... Heyhat!... Size vaad olunan şeye!

Dünya hayatımız, sadece, budur. Mevt oluruz ve hayy oluruz. Biz mebas olacak değiliz. O, sadece, ALLAH üzre kible iftira eden erkek kimsedir. Biz ona iman etmeyiz."

23. MU'MİNUN / 33-34-35-36-37-38

Kafirlerin ve ahirete mülaki olunacağını kizb edenlerin ve kendilerine dünya hayatında turfe ettiklerimizin kavminden meleler, şöyle dediler:

"Bu, sizin mislinizde beşerden başka değildir. Sizin yediğinizden yiyor ve şürb ettiğinizden şürb ediyor. Kendiniz mislinde bir beşere itaat ederseniz, muhakkak siz o zaman elbette/kesinlikle hasar alırsınız.

O, mevt olduğunuz ve turab ve kemik haline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka ihrac edilen olacağınızı mı vaad ediyor?

Heyhat!... Heyhat!... Size vaad olunan şeye!

Dünya hayatımız, sadece, budur. Mevt oluruz ve hayy oluruz. Biz mebas olacak değiliz. O, sadece, ALLAH üzre kible iftira eden erkek kimsedir. Biz ona iman etmeyiz."

23. MU'MİNUN / 45-46-47-48-49

Sonra Musa ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve mübin sultan ile Firavun ve melelerine irsal ettik.
Onlar istikbar ettiler ve ulvilik taslayan bir kavim oldular.
"Kavimleri bize abd olmuşken, bizim mislimizde şu iki beşere iman mı edelim?" dediler.
Artık ikisini de kizb ettiler... ve helak edilenlerden oldular.
Musa'ya, elbette kat'iyyetle Kitab verdik!... umulur ki ihtida olurlar.

23. MU'MİNUN / 81-82-83

Bilakis!
Onlar da evvelkilerin kavli mislince kavil ettiler... dediler ki:
"Biz, mevt olduğumuz... ve turab ve kemik olduğumuz zaman, gerçekten mebas mı olacağız?
Bu, elbette kat'iyyetle... bize ve bizden önce ata-babalarımıza da vaad edilmişti. Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

24. NUR / 17

Eğer sizler mü'minler iseniz… ebediyyen bunun misline ida etmemenizi… ALLAH size vaaz ediyor!

24. NUR / 34

elbette kat'iyyetle!... BİZ size,
mübeyyin ayetler…
ve sizden öncekilerden halvet olanların meselleri…
ve muttakiler için meviza...
inzal ettik.

24. NUR / 35

ALLAH, semaların ve arzın nurudur.
O'nun nurunun meseli, içinde misbah olan mişkat gibidir.
Misbah, zücac içindedir.
Zücac, kevkeb durre gibidir. Şarkta ve garbta bulunmayan mübarek zeytin şecerelerinden vakd edilir. Onun zeyti, kendisine nar mess olmasa bile ziya verir. Nur üzerine nurdur.

ALLAH, dilediği kimseyi KENDİ nuruna ihda eder.
ALLAH, nas için meseller darb eder.
ALLAH, herşeye alimdir.

25. FURKAN / 9

Nazar et!... Senin hakkında nasıl meseller darb ettiler... ve ardından dalalete düştüler. Artık sebile istitaat edemezler.

25. FURKAN / 33

Sana bi-hakkın verdiğimiz ahsen tefsir dışında, onlar sana mesel veremezler.

25. FURKAN / 39

Hepsine, kendileri için meseller darb ettik… ve hepsini tetbir ederek tebar ettik.

26. ŞUARA / 154

"Sen de mislimizce bir beşerden başka değilsin. Eğer sadıklardan olmuşsan, bize ayet ver."

26. ŞUARA / 186

"Sen mislimizce beşerden başka değilsin. Muhakkak biz senin, kazib olanlardan olduğunu zann ediyoruz."

28. KASAS / 48

Ardından onlara BİZ'im indimizden hakk kılındığında, dediler ki:
"Musa'ya verilen şeylerin misli, ona da verilseydi ya!"
Onlar,
önceden Musa'ya verilenlere de kafir olmamışlar mıydı?
"Zuhur eden iki sihirbazdır" dememişler miydi!
"Muhakkak biz, hepsine kafiriz" dememişler miydi!

28. KASAS / 79

Ziynetler içinde kavminin karşısına ihrac oldu. Dünya hayatını irade edenler, dediler ki:
"Keşke Karun'a verilenin misli bizde olsaydı. O elbette/kesinlikle azim hazz sahibidir."

29. ANKEBUT / 41

ALLAH'ın gayrısından veliyler ittihaz edenlerin meseli, ev ittihaz eden örümceğin meseli gibidir.
Muhakkak evlerin en vehn olanı elbette/kesinlikle örümceğin evidir.
Keşke alim olanlar olsalardı.

29. ANKEBUT / 43

Bu meselleri, nas için darb ediyoruz.
Ancak, ilim edenler buna akıl edebilir!

30. RUM / 27

Halk etmeyi ibda eden O, sonra onu ida eder. Bu, O'nun için daha da hevndir.
Semalardaki ve arzdaki a'la misaller O'nundur.
O, azizdir, hakimdir.

30. RUM / 28

Size nefslerinizden mesel darb ediyor...
Sizi rızıklandırdığımız şeyler içinde; melekesi yeminlerinizde olanlardan... artık onda seva olduğunuz...
Nefsinizden korktuğunuz gibi onlardan korktuğunuz...
şerikleriniz var mıdır!?

Böyledir!...
Ayetlerimizi akıl eden kavim için fasl ederiz.

30. RUM / 58

Bu Kur'an'da, nas için, elbette kat'iyyetle bütün mesellerden darb ettik!
Onlara ayet getirsen (bile)... kafirler, elbette derler ki:
"Siz ancak batıl olansınız."

34. SEBE / 13

Mihrablardan (savaş malzemeleri) ve temsillerden (heykeller) ve cabiyeler (havuzlar) gibi cefnelerden (su tekneleri) ve revs olmuş kıdrlardan (yemek pişirme kabları)... dilediği şeyleri ona amel ediyorlardı.

Şükür ederek amel edin! eyy Davud ali!
BANA ibadet edenlerden şükür edenler pek azdır.

35. FATIR / 14

Onları davet etseniz, sizin davanızı işitemezler... velev ki işittiler, size isticab edemezler.
Kıyamet yevminde, şirk koşmanıza kafir olurlar.
Habir mislince, sana nebi olamazlar.

36. YASİN / 13

Onlara karye ashabını mesel darb et!
Hani, mürseller gelmişti.

Bu şehrin Antakya, elçilerin de İsa(as)'ın havarilerinden gönderilenler olduğu, anılan kavmin de Romalı bir grub olduğu rivayet edilmektedir.
36. YASİN / 15

Dediler ki:
"Siz, ancak, bizim mislimizde beşersiniz. Rahman bir şey inzal etmedi. Siz sadece tekzib ediyorsunuz."

36. YASİN / 41-42

Meşhun gemide zurriyetlerine hamil olmamız onlara ayettir!
BİZ, onlar için irkab olacakları… onun mislinde şeyler de halk ettik.

36. YASİN / 77-78-79

İnsan, kendisini nutfeden nasıl halk ettiğimizi görmez mi!
(Kalkmışta) Mübin hasım olmuş şimdi!
Kendi halkıyetini unutmuş… BİZ'im VARLIĞIMIZA mesel darb ediyor!
Diyor ki:
"Rimme olan o kemikleri kim ihya edecek?"

De ki:
"Evvel merrede onu inşa eden, ihya edecek!
O, bütün halkıyete alimdir."

Rivayete göre; Ubey b. Halef, Allah Rasulünün huzuruna bir çürümüş kemikle gelir ve onu eliyle ufalayarak "Allah bunu böyle çürüdükten sonra diriltir dermisin?" der. Allah Rasulü ona "Evet, seni de diriltir ve ateşe kor." buyurur. Ayet, bu sebeple inmiştir.
36. YASİN / 81

Semaları ve arzı halk eden, onların mislini halk etmeye kadir değil midir!?

Bilakis!
O, hallaktır, alimdir.

37. SAFFAT / 60-61

Muhakkak bu... elbette/kesinlikle bu, azim fevzdir. Artık amel edenler, bunun misli için amel etsinler!

38. SAD / 43

BİZ, ona, ehlini ve onlarla beraber onların mislini, KENDİMİZDEN rahmet ve lübb sahibleri için zikir olarak vehb ettik.

39. ZUMER / 27

elbette kat'iyyetle!... bu Kur'an'da nas için bütün mesellerden meseller darb ettik!... umulur ki tezekkür ederler.

39. ZUMER / 29

ALLAH, mesel darb etti:
bir adam ki… onun hakkında teşaküs eden şerikler vardır...
ve başka bir adam ki… tek bir adama selemedir...
(Bu) Meselde, ikisi (birbirine) istiva mıdır!?
Hamd etmek ALLAH'ındır!
Bilakis!
Onların pek çoğu alim değiller.

39. ZUMER / 47-48

Şayet, cemian arzda olanlar ve onunla birlikte misli kadarı, zalimlerin olsaydı...
ihtisab etmedikleri şeyler, ALLAH'tan kendilerine ibda edildiğinde...
ve kesb ettikleri şeylerin seyyieleri kendilerine ibda edildiğinde...
ve istihza etmiş oldukları şeyler kendilerini hayk ettiğinde...
kıyamet yevminin sui azabından (kurtulmaya), elbette onu (hepsini) feda ederlerdi.

40. MU'MİN / 30-31

İman eden dedi ki:
"Ey kavmim!
Muhakkak ben, sizin üzerinize,
Nuh kavmine...
ve Ad'a...
ve Semud'a...
ve onlardan sonrakilere
adet olan mislinde... hizbler yevmi mislinden korkuyorum.
ALLAH, abd olanlar için zulüm irade etmez."

40. MU'MİN / 30-31

İman eden dedi ki:
"Ey kavmim!
Muhakkak ben, sizin üzerinize,
Nuh kavmine...
ve Ad'a...
ve Semud'a...
ve onlardan sonrakilere
adet olan mislinde... hizbler yevmi mislinden korkuyorum.
ALLAH, abd olanlar için zulüm irade etmez."

40. MUMİN / 40

"Seyyielere amil olan… artık sadece, mislince cezalanır.
Erkek veya dişiden... salih olanlara amil olan kimse… o mü'mindir... ve ardından işte onlar, cennete dahil olurlar. Orada hesabsızca rızıklanırlar."

41. FUSSİLET / 6-7

De ki:
"Muhakkak ben... ancak, sizin mislinizde beşerim.
Bana, sizin ilahınızın vahid ilah olduğu vahy ediliyor. Artık O'na istikametlenin!... ve O'na istiğfar edin!"
Vay haline o zekat vermeyen müşriklerin!
Onlar, ahirete de kafirdir!

41. FUSSİLET / 13

Eğer iraz ederlerse, artık de ki:
"Ad ve Semudun saikası mislince saikaya sizi inzar ettim."

Ebu Cehil ile Kureyş'in ileri gelenlerinden bir topluluk şöyle dediler: "Muhammed'in işi bizi şüpheye düşürdü, sihir, kehanet, falbakıcılık ve şiiri bilen bir adam arasanız, onunla konuşsa da bize onun durumunu bir anlatsa." dediler.
Bunun üzerine Utbe b. Rebia:
"Ben vallahi şiiri, fal bakmayı, sihri dinlemişim, ona dair bir ilim edinmişimdir. Eğer öyle ise Muhammed bana gizli kalmaz." dedi ve vardı:
"Ya Muhammed, sen mi daha hayırlısın, Haşim mi; sen mi hayırlısın, Abdulmuttalib mi?" dedi.
Rasulullah cevap vermedi.
"Ya Muhammed, sen bizim ilâhlarımızı kötülüyor, atalarımızı sapık olarak gösteriyorsun, eğer başkanlık senin olsun istiyorsan bayraklarımızı sana dikelim ve eğer mal istiyorsan sana mallarımızdan senin ve arkandakilerin ihtiyaçlarını giderecek mal toplayalım ve eğer kadın ihtiyacın varsa Kureyş kızlarından beğeneceğin on tanesini seninle evlendirelim." dedi.
Rasulullah susuyor söylemiyordu.
Utbe sözünü bitirdiği zaman, Rasulullah,
"Bismillahirrahmanirrahim" deyip, bu sureyi baştan okudu. Bu ayete geldiğinde Utbe hemen Rasulullah’ın mübarek ağızlarını tuttu "Rahime" yemin vererek vazgeçmesini rica etti.
Kureyş'e çıkmadı, birkaç gün görünmeyince Ebu Cehil "Ey Kureyş topluluğu!" dedi. "Utbe neden görünmüyor? Zannederim Muhammed'e saptı, galiba onun yemeği hoşuna gitti, bu mutlak ihtiyacından olmalı, kalkın gidelim bakalım" dedi.
Vardılar. Ebu Cehil "Ey Utbe" dedi. "Sen Muhammed'e saptın o galiba hoşuna gitti, bir ihtiyacın varsa seni Muhammed'e muhtaç etmeyecek mal toplayabiliriz."
Bunun üzerine Utbe kızdı ve bundan sonra Muhammed'e ebediyyen bir şey söylemeyeceğine billahi diyerek yemin etti ve olup biteni anlattı.
"Bana" dedi, "bir şey ile cevap verdi ki: Vallahi o sihir değil, şiir de değil, fal bakıcılık da değildir."
Vallahi bilirsiniz ki Muhammed bir şey söylediği zaman yalan çıkmaz, onun için başınıza bir azap inmesinden korktum."
42. ŞURA / 11

Semaları ve arzı fatr etmiştir.
Size... sizin nefsinizden zevceler... ve enamdan zevceler kılar.
Orada sizi zer eder.
Hiçbir şey O'nun misli gibi değildir.
O, semidir, basirdir.

42. ŞURA / 40

Seyyielerin cezası, mislince seyyiedir!
Ancak, afv eden ve ıslah eden kimse… artık onun ecri, ALLAH üzredir!
Muhakkak ki O, zalimlere muhabbet duymaz.

43. ZUHRUF / 8

BİZ, bunlardan daha şedid olanları (bile) batş ederek helak etmiştik. Evvelkilerin meselleri mazi oldu!

43. ZUHRUF / 17

Onlardan birisi Rahman için mesel darb ettiği şey ile ibşar edilince... kezm ederek, vechi musvedde olup zalil olur.

43. ZUHRUF / 56

Ardından onları, ahirdekiler için selef ve mesel kıldık.

43. ZUHRUF / 57

Meryemin oğlu meselini darb ettiğimizde… senin kavmin ondan sadd etti.

43. ZUHRUF / 59

O, sadece, kendisini nimetlendirdiğimiz… ve israiloğulları için mesel kıldığımız bir abddır.

46. AHKAF / 10

De ki:
"Gördünüz mü!
Eğer...
o, ALLAH indinden ise...
ve siz ona kafir olduysanız...
ve israiloğullarından bir şahid, onun misline şahid olmuşsa...
ve ardından ona iman ederse...
ve siz istikbar ederseniz!..."
Muhakkak ki ALLAH zalimlerin kavmini ihda etmez.

47. MUHAMMED / 3

Bu…
kafirlerin, batıla tabi olmaları iledir...
ve iman edenlerin, Rabblerinden hakka tabi olmaları iledir.

Böyledir!...
ALLAH, nas için onların mesellerini darb eder.

47. MUHAMMED / 10

Onlar arzda seyir etmiyorlar mı?… ve önceden olanların akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmiyorlar mı?
ALLAH, onları demar etmiştir... Kafirler için de emsali vardır!

47. MUHAMMED / 15

Muttakilere vaad edilen cennetin meseli... orada,
asin gayrısında, sudan nehirler...
ve taamı tegayyür olmamış, lebenden nehirler...
ve şürb edenlere lezzet veren, hamrdan nehirler...
ve musaffa aselden nehirler vardır.
Kendileri için orada... bütün semerelerden ve Rabblerinden mağfiret olanlar,
narda ebedi olacak...
ve hamim suyla iska edilecek...
ve ardından bağırsakları kata olacak...
kimse gibi midir!

47. MUHAMMED / 38

İşte siz böylesiniz!...
ALLAH sebilinde infak etmeye davet ediliyorsunuz! ve ardından, sizden bahl eden kimseler var!

Bahl eden kimse... artık muhakkak... ancak, nefsinden bahl eder!
ALLAH ganiydir... siz, fakirsiniz!

Eğer tevella ederseniz... sizin gayrınızda bir kavmi istebdil eder... sonra onlar, sizin emsalinizde olmazlar.

48. FETİH / 29

ALLAH Rasulü Muhammed... ve onunla birlikte olanlar...
kafirler üzre daha şedidtirler...
kendi aralarında ise ruhmadırlar.
Onları rüku eden sacidler olarak görürsün.
ALLAH'tan fazl ve rıdvan ibtiga ederler.
Vechlerindeki simaları, sacidlerin eserlerindendir.
Tevratta onlara misal verilen ve İncilde onlara misal verilen şöyledir:
Filiz ihrac eden ve ardından ezr olan ve ardından istiglaz eden ve ardından gövdesinde istiva eden sekinin (ekin), ziraat edene (çiftçiye) acayib gelmesi gibidir.
Kafirleri onunla gayz etmek içindir.
ALLAH, onlardan salih (iş)lere amil olarak iman edenlere... mağfiret ve azim ecir vaad etmektedir.

51. ZARİYAT / 23

Yemin olsun... semanın ve arzın Rabbine!
Muhakkak o, kesinlikle sizin intak ettiğiniz şey mislince hakktır.

51. ZARİYAT / 59

Muhakkak zalimler için... ashablarının zenbleri misli zenb vardır.
Artık acele etmesinler!

52. TUR / 33-34

Yoksa dedikleri şu mu;
"Onu kendisi kavil etti."
Bilakis!...
İman etmiyorlar!
Artık… eğer sadıklarsa... onun mislinden hadis getirsinler!

56. VAKIA / 22-23-24

Amel etmiş oldukları şeylere ceza olarak… meknun inci emsalinde güzel gözlü huriler vardır!...

56. VAKIA / 60-61

Sizin emsalinizi bedellendirmek
ve alim olmadığınız şey içinde sizi inşa etmek üzre…
mevti, BİZ kaderledik sizin aranızda!
BİZ, mesbuk değiliz!

57. HADİD / 20

Alim olun ki... dünya hayatı,
laibdir...
ve lehvdir...
ve ziynettir...
ve aranızda tefahurdur...
ve mal ve evlad içinde tekasürdür.
Şu mesel gibidir:
Gays, küffarın (çifçilerin) nebatına acayib gelir... sonra heyecan olur... ardından sararmış... sonra da hutam olmuş olarak görür.

Şedid azab... ve ALLAH'tan mağfiret... ve rıdvan, ahirettedir!
Dünya hayatı, ancak, garr eden metadır.

59. HAŞR / 15

Aynen, kendilerinin karib olarak öncesinden... kendilerine emir edilen vebali yiyenlerin meseli gibidir.
Elim azab onlaradır.

Yahudilerden, Beni Kaynuka kavmi, hicretin yirminci ayında, Medine'den sürülmüştü. Bunlar, Bedir'den sonra ilk vebal yaşayanlar oldu.
59. HAŞR / 16-17

Aynen, şeytanın meseli gibidir.
İnsana demişti ki:
"Kafir ol!"
Ardından... kafir olduğunda dedi ki:
"Muhakkak ben senden beriyim. Muhakkak ben Rabb-il alemin ALLAH'tan korkarım."
Artık, onların ikisinin de akibeti... ebediyyen nar içinde olmak oldu.
İşte bu, zalimlerin cezasıdır.

59. HAŞR / 21

Şayet bu Kur'anı bir dağa inzal etseydik… kesinlikle onu ALLAH'ın haşyetinden, mutasaddı olarak huşu içinde görürdün.
Bu meselleri nas için darb ediyoruz… umulur ki tefekkür ederler!

60. MUMTEHİN / 11

Eğer zevcelerinizden bir şeyi kafirlere fevt ederseniz... ve ardından ikab ederseniz... ardından zevceleri zehab olanlara infak ettiği şeylerin mislini verin.
İman ettiğiniz ALLAH'a ittika edin.

62. CUMA / 5

Tevrat'a hamil edilip... sonra ona hamil olamayanların meseli... seferlere hamil eşek meseli gibidir.
ALLAH'ın ayetlerini kizb eden kavmin meseli ne beistir.
ALLAH, zalimlerin kavmini ihda etmez.

65. TALAK / 12

ALLAH, yedi semaları ve onların misli kadarını arzdan halk edendir.
ALLAH'ın herşeye kadir olduğuna... ve ALLAH'ın herşeyi kat'iyyetle ilmiyle ihata ettiğine!... sizin alim olmanız için... emir, onlar arasında durmaksızın tenezzül eder.

66. TAHRİM / 10

ALLAH kafirlere, Nuh'un hanımını ve Lut'un hanımını mesel darb eder.
İkisi de BİZ'e ibadet edenlerden iki salih abd altındaydı... ardından ikisi de ihanet etti. Artık, onların ikisine de ALLAH'tan bir şey ganiy olmaz.
Denildi ki:
"İkiniz de dahil olanlarla beraber nara dahil olun."

66. TAHRİM / 11

ALLAH, iman edenlere, firavun'un hanımını mesel darb eder. O demişti ki:
"Rabbim!
SEN'in indinde, cennette, benim için bir beyt bina et. Beni firavundan ve onun amellerinden necat et. Beni zalimler kavminden necat et."

74. MUDDESSİR / 31

BİZ, nar ashabını, ancak, melekler kıldık.
BİZ onların iddetini, ancak, kafirler için fitne kıldık!...
Kitab verilenler, yakin olmayı dilesinler diye!...
ve iman edenlerin imanları ziyade olsun diye!...
ve kendilerine kitab verilenler ve mü'minler rayb etmesinler diye!...
ve kalblerinde maraz olanlar ve kafirler,
"ALLAH bu mesel ile ne irade etti." desinler diye!

Böyledir!...
ALLAH dilediği kimseyi dall eder... ve dilediği kimseye ihda eder.
Rabbinin ordularına alim olan, ancak, O'dur!
Bu, beşer için, ancak, zikirdir!

76. İNSAN / 28

BİZ halk ettik onları… BİZ!...
Esarlarını BİZ şedid ettik!
BİZ dilediğimizde... onları tebdil ederek, emsallerine bedellendiri veririz!

89. FECR / 5-6-7-8-9-10

Bunda hicr sahibleri için kasem yok mu!?
Görmedin mi… Rabbin,
Ad (kavmi) 'a...
beldeler içinde, onun misli halk edilmemiş olan... amedlerin zatı İrem (şehrin) 'e...
vadide sahrları cevb eden Semud (kavmi) 'a...
Vetedler sahibi firavuna...
nasıl da fail oldu!

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.