İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ NA:M ❞ kökünden türeyen kelimeler... 27 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox En'am En'amte in'am İn'amat iname Min'am Muna'am Mun'am Mun'im Mutena'im Mutena'imîn Naim Naime Na'ma Na'me Nami Namiye Neam Niam Nu'man Neame Neamât Nemat Enmut Nimât Ne'me Nağme Nağamât Nı'me Niam Ni'me Ni'met Neama' En'um Niam Nu’ame Nu'm Nu'man Nuumet Tan'im Ten'im
xoxox
ن ع م NA:M
En'am
ن ع م NA:M

Nimet. / At, deve, sığır, koyun gibi dört ayaklı hayvanlar. / Davar, mal, sahipli hayvanlar. / Bütün mahlukat. (mecaz) / Develere mahsus "neam" isminin çoğulu "en'am" şeklindedir. Bu şekilde adlandırılmasının mantığı, devenin onların yanında en büyük nimet olarak kabul edilmiş olmasındandır. Bununla beraber, bu sözcük deve, sığır ve koyun cinsi karışık olduğunda da söylenebilir. Ama içinde deve yoksa onlara en'am denmez.

DuruMeal'de toplam 29 kayıtta geçiyor.
En'amte
ن ع م NA:M

"Sen nimet verdin, in'am ettin" anlamında.

in'am
ن ع م NA:M

Başkasına iyilik yapmak. Nimet vermek. İhsan etmek. Doğruya sevketmek, hidayete ulaştırmak. İyilik etmek, bahşiş vermek. Tar: Osmanlı İmparatorluğu zamanında yeniçerilerin aylıklarına yapılan zam.

Çğl.İn'amat
iname
ن ع م NA:M

Kıtlık.

Min'am
ن ع م NA:M

Çok in'am ve ihsan eden.

Muna'am
ن ع م NA:M

Nimete nail olmuş kimse, nimetlenmiş olan.

Mun'am
ن ع م NA:M

Çok kıymetli ve nazlı olarak büyütülmüş.

Mun'im
ن ع م NA:M

Nimet veren, yedirip içiren.

Mutena'im
ن ع م NA:M

Nimetler içinde, nazlı büyüyen.

Çğl.Mutena'imîn
Naim
ن ع م NA:M

Bol miktardaki nimet. Bolluk ve bahtiyarlık içinde yaşayış. Nizam-ü hal ve mal. Cennet'in sekiz kısmından dördüncü tabakası. // Taze, körpe. Kılçıksız, yumuşak, kemiksiz. Etli sebze.

DuruMeal'de toplam 22 kayıtta geçiyor.
Naime
ن ع م NA:M

Rahatlık içinde nazlı büyütülmüş kadın. / Yumuşak yapılı hayvancıklar.

Na'ma
ن ع م NA:M

Rahatlık, nimet. İyilik. Minnet, ihsan ve atiyye. İyi halde bulunmak.

Na'me
ن ع م NA:M

Hoş dirlikli olmak. / Derinin nazik olması.

Nami
ن ع م NA:M

Büyüyen, artan, ürmee kuvveti olan. Nebat ve hayvandaki büyüyüp gelişme kuvveti. Farsçada: Namlı, şöhretli, ünlü.

Dşl.Namiye
Neam
Niam
ن ع م NA:M

"evet, iyi, hoş, olur" anlamında cevap kelimesidir. Pek iyi, aferin anlamında tasdik ve tahsin kelimesidir. / At, deve, sığır, koyun gibi dört ayaklı hayvan. / Davar, mal, sahipli hayvan. / Develere mahsus bir isimdir. Çoğulu "en'am" şeklindedir.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Çğl.Nu'man
Neame
ن ع م NA:M

Deve kuşu. / Cemaat. / Gölgelik, gölgelenecek yer.

Çğl.Neamât
Nemat
ن ع م NA:M

Örtü. İhram. Usul, tarz. Yol, tarik. Topluluk, insan cemaati. Döşek yüzü, yatak yüzü.

Çğl.EnmutÇğl.Nimât
Ne'me
Nağme
ن ع م NA:M

Ahenk, güzel ses, avaz, ezgi, teganni.

Çğl.Nağamât
Nı'me
ن ع م NA:M

Mal. Sanat.

Çğl.Niam
Ni'me
ن ع م NA:M

"Ne iyi, ne âlâ, ne güzel" anlamında.

Ni'met
ن ع م NA:M

Nimet. İyi hal. Güzel hayat, maddi ve manevi imkanlar. Hoş, güzel hal. İyilik, lütuf, ihsan. Saadet. Hidayet. Giyecek şeyler. Yiyecek faydalı şey, rızık. / Rahatlık. Refaha sebep olan şey.

DuruMeal'de toplam 68 kayıtta geçiyor.
Çğl.Neama'Çğl.En'umÇğl.Niam
Nu’ame
ن ع م NA:M

Yumuşak biçimde esen güney rüzgarı.

Nu'm
ن ع م NA:M

Sürur, neşe, sevinç, neşat.

Nu'man
ن ع م NA:M

Kan. / İmam-ı Azam Hazretlerinin adı. / Şakayık-ı nu'man denen bir lale çiçeği.

Nuumet
ن ع م NA:M

Yumuşaklık.

Tan'im
Ten'im
ن ع م NA:M

Nimet vermek. Nimetlendirmek. Bolluk içinde olmak. Rahat ve refah kılmak. / "Neam" diye cevap vermek.

1. FATİHA / 6-7

Bize,
sırat-ı mustakimi...
gazaba uğramışların ve dalalette olanların gayrısındaki... kendilerini nimetlendirdiğin kimselerin sıratını...
hidayet eyle.

2. BAKARA / 40

Ey israiloğulları!
Zikir edin!... sizi nimetlendirdiğim nimetimi!
Ahdime vefa edin!... BEN'de sizin ahdinize vefa edeyim!
Yalnızca BANA… artık rehb edin!

2. BAKARA / 47

Ey israiloğulları!
Zikir edin!...
sizi nimetlendirdiğim nimetlerimi...
ve sizi alemlere fazl edenin BEN olduğumu!

2. BAKARA / 122-123

Ey israiloğulları!
Sizi nimetlendirdiğim nimetimi...
ve sizi alemlere fazl edenin BEN olduğumu...
zikir edin!
Nefsten nefse bir şey ceza edilmeyeceği...
ve ondan adalet kabl olmayacağı...
ve şefaatin menfaat sağlamayacağı...
ve onlara nasr olunmayacağı
yevmden ittika edin!

2. BAKARA / 150

Nereden ihrac olsan… artık vechine, mescid-i haram şatrını veliy ettir!
Nerede olursanız olun… nasa sizin üzerinize bir hüccet olmaması için... artık vechinize onun şatrını veliy ettirin!

Onlardan zalim olanlar müstesna... artık onlara haşy etmeyin!... üzerinize nimetimi tamam etmem için... BANA haşy edin!... umulur ki ihtida olursunuz.

2. BAKARA / 211

İsrailoğullarına sual et;
beyan edilmiş ayetlerden onlara ne kadar vermişiz!?

Kendisine verdiğimizden sonra ALLAH'ın nimetini bedellendiren kimse… artık, muhakkak ki ALLAH'ın ikabı şedidtir.

2. BAKARA / 231

Kadınları talak ettiğinizde... ve ardından ecelleri baliğ olunca... artık onları maruf ile imsak edin... veya maruf ile serh edin.

Düşmanlık etmek için darr ederek onları imsak etmeyin!... buna fail olan kimse... artık kendi nefsine kat'iyyetle zalim olmuştur!

ALLAH'ın ayetlerini hüzüv ittihaz etmeyin!
ALLAH'ın üzerinizdeki nimetini...
ve size vaaz etmek için kitabtan ve hikmetten size inzal ettiği şeyi...
zikir edin!

ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH'ın herşeye alim olduğuna... alim olun!

2. BAKARA / 271

Sadakatınızı,
eğer ibda ederseniz, artık bu naimdir.
eğer hafy eder ve fakirlere sunarsanız, artık bu, sizin için hayrdır… ve sizin seyyielerinizden de kafir olunur.

ALLAH, amel ettiğiniz şeylere habirdir.

3. AL-İ İMRAN / 14-15

Nas için,
kadınlardan...
ve oğullardan...
ve altından ve gümüşten kantar kantar biriktirilmişlerden...
ve müsevvem atlardan...
ve enamdan...
ve harsdan...
şehvet hubbu ziynetlendi. Bunlar, dünya hayatının metalarıdır.
ALLAH... O'nun indi, hüsn-ü meabtır.

De ki:
"Bunlardan hayr olanı size haber vereyim mi?

İttika edenler için, Rabblerinin indinde,
içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennetler...
ve mutahhar zevceler...
ve ALLAH'tan rıdvan vardır."
ALLAH, kendisine abd olanlara basirdir.

3. ALİ İMRAN / 103

ALLAH'ın habline cemian mu'tasım olun!
Tefrik olmayın!
ALLAH'ın üzerinize nimetini zikir edin!

Siz düşman olmuştunuz da ardından kalblerinizin arasına ülfet etmişti... ve ardından onun nimeti ile kardeş oluvermiştiniz. Nardan bir hufrenin (çukur) (şefe) kenarında idiniz ve ardından sizi ondan inkaz etmişti.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder... umulur ki ihtida olursunuz.

3. ALİ İMRAN / 136

İşte onların cezaları, Rabblerinden mağfiret ve içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennetlerdir. Amil olanların ecirleri ne de naimdir.

3. ALİ İMRAN / 171

ALLAH'tan nimetler ile ve fazlı ile ve ALLAH'ın mü'minlerin ecirlerini zayi etmeyeceğini onlara istibşar ederler.

3. AL-İ İMRAN / 173-174

O kimseler ki... nas, onlara şunu demişti:
"Muhakkak, nas sizin için kat'iyyetle cem olmuştur!... haşy edin onlardan!"
ardından, onların imanları ziyade oldu.
Dediler ki:
"ALLAH hasbdır... ve ne iyi vekildir."
Ardından, ALLAH'tan nimet ve fazl ile inkılab ettiler... onlara sui mess olmadı... ALLAH'ın rıdvanına tabi oldular.
ALLAH, azim fazl sahibidir.

3. AL-İ İMRAN / 173-174

O kimseler ki... nas, onlara şunu demişti:
"Muhakkak, nas sizin için kat'iyyetle cem olmuştur!... haşy edin onlardan!"
ardından, onların imanları ziyade oldu.
Dediler ki:
"ALLAH hasbdır... ve ne iyi vekildir."
Ardından, ALLAH'tan nimet ve fazl ile inkılab ettiler... onlara sui mess olmadı... ALLAH'ın rıdvanına tabi oldular.
ALLAH, azim fazl sahibidir.

4. NİSA / 58

Muhakkak ki ALLAH size,
emanetleri ehline eda etmenizi
ve nas arasında hakem olduğunuzda adaletle hüküm vermenizi emir eder.
Muhakkak, size vaaz ettiği şey ALLAH'ın nimetidir.
Muhakkak ki ALLAH, semi, basir olandır.

4. NİSA / 69

ALLAH'a ve Rasule itaat eden kimse… artık işte onlar,
Nebilerden
ve sıddıklardan
ve şahidlerden
ve salihlerden
ALLAH'ın kendilerini nimetlendirdikleriyle beraberdirler.
İşte onlar ne de hüsn refiktirler.

4. NİSA / 72

Muhakkak sizden, elbette batı olan kimseler vardır!… artık eğer size musibet isabet ederse, derler ki:
"ALLAH, bana kat'iyyetle nimet etmiş ki onlarla beraber şahid olmamışım!"

4. NİSA / 119

"Kesinlikle onları dalalete düşüreceğim.
Kesinlikle onları emanilere sokacağım.
Kesinlikle onlara amir olacağım ki... artık elbette, enamın kulaklarını betk edecekler.
Kesinlikle onlara amir olacağım ki... artık elbette ALLAH'ın halkıyetini tagyir edecekler."

ALLAH'ın gayrısında, şeytanı veliy ittihaz eden kimse... artık o, kat'iyyetle mübin hüsranla hasar almıştır!

5. MAİDE / 1

Ey iman edenler!
Akdleri vefa edin!
İhramlı iken sayd etmeyi helal saymamanız şartıyla… size tilavet edilenler dışında, behim enam(ın hepsi) size helal kılındı.
Muhakkak ki ALLAH, irade ettiği hükmü verir.

5. MAİDE / 3

Mevt olmuşlar...
ve kan...
ve domuz eti...
ve ALLAH'tan gayrısına hilal olunanlar...
ve zekve ettikleriniz dışında; boğulmuş ve darbe sonucu ölmüş ve yüksekten düşerek (mütereddi) ölmüş ve boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından yenilmiş hayvanlar...
ve nasb üzerine zebh edilen hayvanlar...
ve zelmler ile istiksam etmeniz...
size haram kılındı. Bunlar fısktır!

Bu yevmde, kafirler, dininizden yeis içindedir.
Artık onlardan haşy etmeyin. BEN'den haşy edin!

Bu yevmde, dininizi, sizin için ikmal ettim. Üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için, din olarak İslam'a razı oldum.

Artık, isme meyl etmeksizin, mahmasa içinde muztar kimse...
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

5. MAİDE / 6

Ey iman edenler!
Salata kaim olurken;
vechlerinizi...
ve ellerinizi mirfaklara (dirseklere) kadar gusl edin
ve reislerinize (baş) mesh edin
ve de ayaklarınızı kablarınıza (topuk) kadar...
Eğer cünüb iseniz hemen taharetlenin.
Eğer
mariz iseniz
veya sefer üzre iseniz
veya sizden biriniz heladan gelmişse
veya kadınlara lems etmişse...
ve ardından su mevcud değilse... tayyib saide teyemmüm ederek vechlerinizi ve ellerinizi ondan mesh edin.
ALLAH, (bunu) sizin üzerinize harec olması için irade etmiyor. Fakat sizin taharetlenmeniz ve sizin üzerinize nimetini tamam etmek için irade ediyor... umulur ki şükür edersiniz.

5. MAİDE / 7

ALLAH'ın üzerinize nimetini… ve O'na "işittik ve itaat ettik" diyerek vesika ettiğiniz misakı zikir edin!
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH, sadrların zatına alimdir.

5. MAİDE / 11

Ey iman edenler!
ALLAH'ın size nimetini zikir edin.
Bir kavim, ellerini size bast etmeye hemm ettiğinde… ardından O, onların ellerini sizden keff etmişti.
ALLAH'a ittika edin. ALLAH'a... artık mü'minler sadece tevekkül etsinler.

5. MAİDE / 20

Musa, kavmine demişti ki:
"Ey kavmim!
ALLAH'ın size nimetini zikir edin!
Size kendinizde Nebiler kıldığında ve sizi melikler kıldığında, alemlerden tek bir kimseye vermediği şeyleri size vermişti."

5. MAİDE / 23

Korku duyanlardan, ALLAH'ın üzerlerine nimet verdiği iki adam dedi ki:
"Onların üzerine babdan dahil olun!
Eğer oradan dahil olursanız… artık muhakkak siz galib olanlar olursunuz. Eğer mü'minler iseniz, ALLAH'a tevekkül edin."

5. MAİDE / 65

Şayet kitab ehli iman etseydi ve ittika etseydi, onların seyyielerine elbette kafir olurduk. Kesinlikle onları Naim cennetlere dahil ederdik.

5. MAİDE / 95

Ey iman edenler!
Siz ihramlı oldukça, sayd katl etmeyin. Sizden taammüden katl eden kimse... artık ona, emrinin vebalini tatması için ceza;
KABE'ye baliğ olmak üzere, içinizden adil iki zatın hüküm edeceği, neamdan katl ettiği şey mislince hedydir...
veya miskine taam (miktarı) keffarettir...
veya buna muadil oruçtur.
Selef olmuş olanları ALLAH afv etmiştir.
İda eden kimse... ALLAH ondan intikam alır.
ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

5. MAİDE / 110

ALLAH, demişti ki:
"Ey Meryem oğlu İsa!
Sana ve annene nimetimi zikir et!
Seni, Ruh-ul Kuds ile eyd etmiştim.
Mehd içinde ve kehl zamanında, nasa kelime ediyordun.
Seni kitaba ve hikmete ve tevrata ve incile alim etmiştim.
BEN'im iznimle, kuş heyeti gibi tinden şey halk ediyordun ve ardından ona nefh ettiğinde... artık, BEN'im iznimle o, kuş oluveriyordu.
Ekmeh olanı ve ebrah olanı, BEN'im iznimle beri ediyordun.
Mevt olanları, BEN'im iznimle ihrac ediyordun.
Kendilerine beyyineler ile geldiğinde, israiloğullarını senden keff etmiştim... ve ardından onlardan kafirler,
"Bu, mübin sihirden başka değildir!" demişlerdi.

6. ENAM / 136

Harsdan ve enamdan zer ettiği şeylerden, ALLAH için nasb kıldılar. Ardından, zeam ederek dediler ki:
"Bu, ALLAH'ındır. Bu da, şirk koştuklarımızındır."
Şirk koştuklarına olan ALLAH'a vasl olmuyor.
ALLAH'ın olan, şirk koştuklarına vasl oluyor. Ne sui hüküm ediyorlar!

6. ENAM / 138

Dediler ki:
"Bunlar hicr edilmiş enam ve harstır. Onları bizim dilediklerimizden başkası zeamları ile taam edemez... ve bunlar zuhurları haram edilmiş enamdır."
O'na iftira ederek, üzerlerine ALLAH'ın ismini zikir etmedikleri enam vardır.
İftira etmiş oldukları şey ile cezalanacaklar!

6. ENAM / 139

"Şu enamın batınlarında olanlar, erkekler için halistir ve zevcelerimize haram edilmiştir." dediler.
Eğer mevt şekilde olursa... ardından onda şeriktirler. Vasf etmelerinin cezaları verilecektir!
Muhakkak ki O, hakimdir, alimdir.

6. ENAM / 141-142

Arşı olan ve arşı olmayan cennetleri inşa eden O'dur... ve muteşabih olarak; hurmayı ve üküllerinden muhtelif ziraati ve zeytini ve narı... ve müteşabih gayrısında olanları...!
ve enamdan hamil olanları ve firaş yapılanları…!

Semere verdiğinde semeresinden yeyin ve hasad yevminin hakkını verin.
İsraf etmeyin!
Muhakkak ki O, müsriflere muhabbet duymaz.

ALLAH'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden yeyin. Şeytanın hatvelerine tabi olmayın. Muhakkak o, sizin için mübin aduvvdur.

7. ARAF / 44

Cennet ashabı, nar ashabına, şöyle nida eder:
"Rabbimizin bize vaad ettiğine hakk olarak kat'iyyetle vech olmuş olduk! Siz de Rabbinizin vaad ettiğine hakk olarak vecd oldunuz mu?"
Onlar derler ki:
"Evet!"
Ardından, aralarından bir müezzin ezan eder: "ALLAH'ın laneti zalimlerin üzerinedir!"

7. ARAF / 114

Dedi ki:
"Evet!
Muhakkak siz, kesinlikle bana mukarreb olanlardan (olacak)sınız."

7. ARAF / 179

Cinn ve insden pek çoğunu, elbette kat'iyyetle!... cehennem için zer ettik;
kalbleri vardır... onunla fıkh etmezler!
aynları vadır... onunla basir olmazlar!
kulakları vardır... onunla işitmezler!
İşte bunlar, enam gibidir!
Bilakis!
Daha da dalalettedirler!
İşte bunlar... bunlar gafillerdir!

8. ENFAL / 40

Eğer tevella ederlerse… artık ALLAH'ın sizin mevlanız olduğuna alim olun!
Ne naim mevladır! Ne naim nasırdır.

8. ENFAL / 53

Bu;
ALLAH'ın… kendi nefsleri ile olanı tagyir edinceye kadar... bir kavmi nimetlendirdiği nimetlere mugayyir olmayacağındadır.
ALLAH'ın, semi, alim olmasındandır.

9. TEVBE / 21

Rabbleri onları;
KENDİSİNDEN rahmet ile
ve rıdvan ile
ve kendileri için orada mukim nimetlerin olduğu cennet ile ibşar ediyor.

10. YUNUS / 9-10

Muhakkak salih (iş)lere amil olarak iman edenler…
onların Rabbi, kendilerini imanları ile ihda eder.
Naim cennetlerinde, nehirler onların altlarından cereyan eder.
Orada, onların davası;
"Subhaneke Allahumme!"
ve orada onların tahiyyeleri;
"Selam!"
ve davalarının ahiri;
"Elhamdulillahi Rabb-il alemin! (Hamd etmek, Rabb-il Alemin Allah'ındır!)" dir.

10. YUNUS / 24

Muhakkak dünya hayatının meseli, ancak, semadan inzal ettiğimiz su gibidir:

Nasın ve enamın yediği, arzın nebatı, onunla ihtilat olmuştur.
Hatta... arz, zuhrufunu ve ziynetlerini ahz ettiğinde ve ehli bunlara kadir olduklarını zann ettiklerinde... ona, gece veya gündüz, emrimiz geliverir... ve ardından bir gün önce ganiy olmamış gibi, onları hasid hale getiriveririz.

Böyledir!...
Tefekkür eden kavim için ayetleri tafsil ederiz.

11. HUD / 10

Mess eden darrın ardından, ona nimet taddırsak, elbette, "seyyieler benden zehab oldu" der.
Muhakkak o, fahurdur, ferihtir.

12. YUSUF / 6

"Böyledir!...
Rabbin seni ictiba edecek. Hadisin te'vilinden seni alim edecek. Önceden, ataların İbrahim ve İshak'a tamamladığı gibi… nimetini senin ve Yakub alînin üzerine tamam edecek.

Muhakkak ki Rabbin, alimdir, hakimdir."

13. RAD / 24

Sabır ettiğiniz şey ile size selam olsun!
Artık darın ukbası... ne de naimdir.

14. İBRAHİM / 6

Musa kavmine demişti ki:
"ALLAH'ın üzerinize nimetlerini zikir edin.
O,
sizi sui azaba sevm eden...
ve oğullarınızı zebh eden ve kadınlarınızı istihya eden...
firavun alinden sizi necat etmişti.
Bunda, Rabbinizden azim bela vardır."

14. İBRAHİM / 28-29

ALLAH'ın nimetini, küfre bedellendireni görmedin mi?
Onlar; kavimlerini bevar darına, saly edecekleri cehenneme hall ederler.
Ne beis karardır!

14. İBRAHİM / 34

Sail olduğunuz herşeyden size verendir...
ALLAH'ın nimetlerini add etseniz, ihsa edemezsiniz.
Muhakkak İnsan, elbette/kesinlikle zalumdur, keffardır.

16. NAHL / 5

Enamı halk etti… sizin için onlarda, dif ve menfaatler vardır… onlardan yersiniz de.

16. NAHL / 18

Eğer ALLAH'ın nimetlerini add etseniz, ihsa edemezsiniz.
Muhakkak ALLAH, kesinlikle gafurdur, rahimdir.

16. NAHL / 30

İttika edenlere,
"Rabbinizin inzal ettiği nedir?"
denildiğinde, derler ki:
"Hayr!"

Ahsen olanlar için bu dünyada haseneler vardır… ve kesinlikle (onlar için), dar-ul ahiret de hayrdır.
Muttakilerin darı, elbette naimdir.

16. NAHL / 53-54-55

Nimetten sizin için olan... artık, ALLAH'tandır.
Sonra, size darr mess ettiği zaman... ardından O'na cer edersiniz.
Sonra, sizden darr keşf ettiği zaman... kendilerine verdiğimiz şeyler ile kafir olmaları için… sizden bir ferik Rabblerine şirk koşar.

Artık temettu edin!… Artık siz, yakında alim olacaksınız.

16. NAHL / 66

Muhakkak sizin için... enamda elbette/kesinlikle ibret vardır.
Size, batınlarında olandan, fers ve kan arasından, şürb edenler için halis, saig leben iska ediyoruz.

16. NAHL / 71

ALLAH, rızık hakkında, bazınızı bazınız üzerine fazl etti.

Fazl edilenler, melekesi yeminlerinde olanlara… kendi rızıklarını redd etmiyorlar… artık (oysa) onlar, onda aynı seviyededirler!

Artık ALLAH'ın nimeti ile... cahd mı ediyorlar?

16. NAHL / 72

ALLAH,
sizin için kendi nefslerinizde zevceler kıldı...
ve sizin için zevcelerinizden beninler ve hafidler kıldı...
ve sizi tayyib olanlardan rızıklandırdı.
Ardından batıla iman ediyorlar da... ALLAH'ın nimetine... onlar kafir mi oluyorlar?

16. NAHL / 80

ALLAH, sizin için, evlerinizden sekeneler kıldı.
Size,
enamın cildlerinden, zan (göç) yevminizde ve ikamet yevminizde hafif olmasını isteyeceğiniz beytler...
suflarından (yün) ve evbarından (yapağı) ve şarlarından (kıl), bir hiyne kadar esas ve metalar...
kıldı.

16. NAHL / 81

ALLAH, halk ettiklerinden,
sizin için, zıllar kıldı.
Sizin için, dağlardan kinanlar kıldı.
Sizin için, sizi harra (karşı) vaky eden eden sirballer
ve sizi beisinize (karşı) vaky eden sirballer kıldı.

Böyledir!...
Üzerinize nimetini, tamam ediyor... umulur ki, silm olursunuz.

16. NAHL / 83

Onlar, ALLAH'ın nimetine ariftirler… sonra onu inkar ederler. Onların pek çoğu kafirdir.

16. NAHL / 112-113

ALLAH, emin, mutmain olan karyenin meselini darb etti:
Onların rızkı ragad olarak bütün mekanlardan gelmekteydi. Ardından ALLAH'ın nimetlerine kafir oldular… ve ardından ALLAH onlara, sanat etmiş oldukları şeyler ile açlık ve korku libası taddırdı.
Onlara, elbette kat'iyyetle kendilerinden Rasul de gelmişti!... ve ardından onu da kizb etmişlerdi.
Ardından onları, azab ahz etti. Onlar zalimdiler.

16. NAHL / 114

Artık ALLAH'ın sizi, helal ve tayyib olarak rızıklandırdığı şeylerden yeyin.
Eğer yalnızca O'na abd oluyorsanız… ALLAH'ın nimetlerine şükür edin.

16. NAHL / 121

O'nun nimetlerine şakirdi.
Onu ictiba etmiş ve sırat-ı mustakime hidayet etmişti.

17. İSRA / 83

İnsana,
nimet verdiğimiz zaman, iraz eder... ve canibine ney olur.
şerr mess ettiği zaman, yeise kapılır.

18. KEHF / 31

İşte onlar… içinde,
zeheb sivarlardan hilyenecekleri...
sündüsten ve istebraktan hudr sevbler ilbas edecekleri...
altından nehirler cereyan eden Adn cennetleri, onlar içindir.
Müttekiler, orada erikeler üzredir.
Ne de naim sevabtır... ve ne de hüsn rıfk yeridir.

19. MERYEM / 58
SECDE AYETİ

Adem'in zürriyetinden...
ve Nuh ile beraber hamil olduklarımızdan...
ve İbrahim'in... ve İsrail'in zürriyetinden...
ve içtiba ederek hidayet verdiğimiz (diğer bazı) kimselerden...
ALLAH'ın, kendilerini, Nebilerden (bazıları ile) nimetlendirdiği...
işte bunlar (bu bir kısım kimseler/toplumlar)...

kendilerine Rahmanın ayetleri tilavet edildiğinde... büka ederek, sacidler olarak harra ederler.

20. TAHA / 53-54

"Rabbim,
arzı size mehd yapandır
ve onda sebillerden size selk edendir
ve semadan su inzal edendir."

Artık BİZ, onunla… kendiniz yeyin ve de enamınızı ray edin diye... şetta nebattan zevcler ihrac ederiz.
Muhakkak bunda, nehy sahibleri için, elbette/kesinlikle ayetler vardır.

22. HACC / 26-27-28-29

BİZ, İbrahim'e,
BANA hiçbir şeyi şirk koşma diye...
Taifler için... ve kaim olanlar için... ve rüku edenler, secde edenler için... evimi tahir et diye...
Nasın hacc yapmasını ezan et diye...
beytin mekanını bevve ettik.

Kendilerine menfaatli olana şahid olmak için...
ve alim olunan yevmlerde, behim enamdan kendilerine rızk edilenler üzre ALLAH ismini zikir etmek için...
ve ardından onlardan yemeniz ve beis fakire de taam etmeniz için...
gelinebilen bütün amik fecclerden... recül olarak ya da bütün zamirler üzre sana gelsinler!

Sonra,
tefes kaza etsinler
ve nezrlerini vefa etsinler
ve Beyt-i Atik'i (Kabe'yi) tavaf etsinler.

22. HACC / 30

Böyledir!...
ALLAH'ın haramlarını azim eden kimse... artık bu, Rabbinin indinde kendisi için hayrdır.

Size tilavet edilenler dışında en'am, size helal kılınmıştır.
Artık vesenlerin ricsinden ictinab edin... ve de zur kavilden ictinab edin.

22. HACC / 34-35

Behim enamdan rızk edindikleri üzre ALLAH ismini zikir etmelerini… bütün ümmete mensek kıldık.
Artık, sizin ilahınız vahid ilahtır.
Artık, O'na silm olun!
İhbat edenleri ibşar et!... ki onlar;
ALLAH'ı zikir ettiklerinde kalbleri vecel olanlardır.
Kendilerine isabet edene sabır ederler.
Salata mukimdirler.
Kendilerini rızıklandırdıklarımızdan infak ederler.

22. HACC / 56-57

İzin yevminin mülkü, ALLAH'ındır!
O, aralarında hüküm eder… ve ardından
salih (iş)lere amil olarak iman edenler,
Naim Cennetlerinde olurlar.
Kafirler ve ayetlerimizi kizb edenler ise…
artık işte onlar… onlara muhin azab vardır.

22. HACC / 78

ALLAH hakkında... O'nun hakk cihadını cihad edin!
O, sizi ictiba etti!... ve dinde üzerinize hiç bir harec kılmadı!
Babanız İbrahim'in milleti...
O sizi,
Rasulün size şahid olması için...
ve sizin de nas üzre şahidler olmanız için...
önceden ve bunda "Müslüman" olarak isimlendirdi.
Artık...
salatı ikame edin...
ve zekatı verin...
ve ALLAH'a mutasım olun!
O, sizin mevlanızdır.
O, ne iyi mevla, ne iyi nasırdır!

23. MU'MİNUN / 21-22

Enamda da sizin için kesinlikle ibretler vardır.
Onların batınlarından sizi iska ederiz. Onlarda sizin için çok menfaat vardır… ve siz, onlardan yersiniz. Onlarda ve gemilerde hamil olunursunuz.

25. FURKAN / 44

Yoksa sen, onların pek çoğunun işiteceğini veya akıl edeceklerini mi hesab ediyorsun?
Onlar enam (hayvan) gibidir!
Bilakis!
Onlar, sebil olarak dalalettedirler.

25. FURKAN / 48-49

O, rahmet elinin arasında, büşra olarak rihleri irsal edendir.
BİZ,
Mevt beldeyi onunla hayy etmek için...
ve halk ettiğimiz çoğu enam ve ünası onunla iska etmek için...
semadan tahur su inzal ettik.

26. ŞUARA / 20-21-22

Dedi ki:
"Ben ona fail olduğum zaman dalalette olanlardandım. Ardından, sizden korkunca, firar ettim.
Artık Rabbim, bana hüküm vehb etti… ve beni mürsellerden kıldı.
Üzerime menn ettiğin bu nimet, İsrailoğullarını köleleştirmendendir."

26. ŞUARA / 42

Dedi ki:
"Evet, muhakkak siz bana mukarreb olanlardan olacaksınız."

26. ŞUARA / 83-84-85-86-87

"Rabbim!
Bana hüküm vehb eyle... Beni salihler ile ilhak et. Ahirlerde bana, sıdk lisan kıl. Beni naim cennetinin varislerinden kıl. Babama gafur ol. ***muhakkak o, dalalette olanlardan oldu*** Baas olunacak yevmde beni hızy etme."

26. ŞUARA / 133-134

"Size nimetler ve oğullar ve cennetler ve aynlar medd etmiştir."

27. NEML / 19

Ardından onun sözünden dıhk ederek tebessüm etti... ve dedi ki:
"Rabbim!
Bana,
beni ve ana-babamı nimetlendirdiğin nimetine şükür etmeyi...
ve SEN'in razı olacağın salih (iş)lere amil olmayı...
vaa'z et.
Beni Rahmetinle, salih olarak SANA ibadet edenlerin içine dahil et."

28. KASAS / 17

Dedi ki:
"Rabbim!
Bana nimet ettiğin şeyler ile artık mücrimler için zahir olmayacağım!"

29. ANKEBUT / 58-59

Salih (iş)lere amil olarak iman edenler...
kesinlikle onları, içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennet gurfelerinden beva ederiz.
Sabır ederek...
ve Rabblerine tevekkül ederek...
amel edenlerin ecirleri ne de naimdir!

29. ANKEBUT / 67

Nas, havllerinden hatf edildikleri halde… BİZ'im, emin haram kıldığımızı onlar görmediler mi!?
Ardından onlar, batıla mı iman ediyorlar?… ve ALLAH'ın nimetine kafir mi oluyorlar?

31. LOKMAN / 8-9

Muhakkak salih (iş)lere amil olarak iman edenler…
onlar için, içinde ebedi olacakları Naim cennetleri vardır.
ALLAH'ın vaadi hakktır… O, azizdir, hakimdir.

31. LOKMAN / 20

ALLAH'ın, semalarda olanları ve arzda olanları size teshir ettiğini ve zahir ve batın nimetlerini sizin üzerinize isbag ettiğini görmedin mi?

Nasdan kimseler, ALLAH hakkında,
ilim...
ve huda...
ve munir kitab...
gayrısında cedel eder.

31. LOKMAN / 31

Görmüyor musun;
muhakkak gemiler… ayetlerinden görmeniz için... bahrda, ALLAH'ın nimeti ile cereyan eder!?

Muhakkak işte bunda, bütün sabır edenler, şükür edenler için kesinlikle ayetler vardır.

32. SECDE / 27

Görmezler mi;
BİZ, suyu arzın cüruzuna sevk ediyoruz...
ve ardından onunla, enamının ve nefslerinin yediği ziraat ihrac ediyoruz.
Artık basir olmayacaklar mı!?

33. AHZAB / 9

Ey iman edenler!
ALLAH'ın üzerinize nimetini zikir edin!
Size ordular geldiğinde, onlara rih ve görünmeyen ordular irsal etmiştik.
ALLAH amel ettiklerinize basir olandır.

33. AHZAB / 37

ALLAH'ın kendisine nimet verdiği, senin de kendisini nimetlendirdiğin kimseye demiştin ki:
"Zevceni imsak et... ve ALLAH'a ittika et!"

ALLAH'ın ibda edeceği şeyi nefsinde hafy ediyordun... ve nasdan haşy ediyordun.
Haşy etmene hakk olan ALLAH'tır!

Ardından Zeyd, ondan vatrını kaza edince... duaları (evlatlık oğulları), zevcelerinden vatrını kaza ettiklerinde, o kadınları zevce edinmek konusunda mü'minler üzre harec olmaması için... BİZ onu sana zevce ettik.
ALLAH'ın emri fiil edilmiş oldu.

35. FATIR / 3

Ey nas!
ALLAH'ın üzerinize nimetini zikir edin!

Semadan ve arzdan sizi rızıklandıracak, ALLAH'tan gayrı halık var mı?

O'ndan başka ilah yoktur!... artık nasıl da ifk ediyorsunuz!

35. FATIR / 28

Nasdan ve dabbelerden ve enamdan muhtelif renklerde olanlar vardır.

Böyledir!...
Muhakkak, abd olanlardan, ancak, ilim sahibi olanlar, ALLAH'a haşy eder.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, gafurdur.

36. YASİN / 71

Ellerimizin amil olduğu şeylerden kendileri için en'amı nasıl halk ettiğimizi... ve ardından onlara malik olduklarını da mı görmezler!

37. SAFFAT / 18-19-20

De ki:
"Evet!
Siz dahr olanlarsınız!... ve ardından muhakkak o, ancak, vahid zecredir."
Ardından görecek onlar ve diyecekler ki:
"Eyvahlar olsun bize... bu din yevmidir!"

37. SAFFAT / 40-41-42-43

Muhles olarak ALLAH'a abd olanlar müstesna… işte onlar için malum rızık fakihler vardır. Onlar… naim cennetlerinde ikram edilmiş olanlardır.

37. SAFFAT / 56-57-58-59

Der ki:
"ALLAH'a yemin olsun!... Neredeyse beni de redi edecektin!
Şayet Rabbimin nimeti olmasaydı... elbette/kesinlikle, ben de muhdar olanlardan olmuştum.
Artık nasıl!… ilk mevt oluşumuz dışında biz meyyit değil miymişiz!?... Biz azab görecek olanlar değil miymişiz!?"

37. SAFFAT / 75

Nuh, BİZ'e elbette kat'iyyetle nida etmişti!
Ardından... BİZ, ne naim mucibiz!

38. SAD / 30

Davud'a Süleyman'ı vehb ettik.
Ne naim abd! Muhakkak o evvabtır.

38. SAD / 44

"Elinle dags (bir demet ot sapı) ahz et... ve ardından onunla darb et. Hıns etme."
Muhakkak ki BİZ, onu sabırlı bulduk.
Ne naim abd! Muhakkak o evvabdır.

39. ZUMER / 6

Sizi vahid nefsten halk etti.
Sonra sizin için ondan zevce kıldı.
Size enamdan sekiz zevce inzal etti.
Zulmetler içinde üç halk ediş ardından,
annelerinizin batınlarındaki halk edişle sizi halk etti.
Böyledir!...
ALLAH, sizin Rabbinizdir, mülk O'nundur, O'ndan başka ilah yoktur.
Artık nasıl da sarf olup gidiyorsunuz!

39. ZUMER / 8

İnsana darr mess olduğunda... O'na münib olarak, Rabbini davet eder.
Sonra ona KENDİSİNDEN nimet havl ettirdiğinde... önceden O'nu davet etmiş olduğunu unutur... ve O'nun sebilinden dall olmak için ALLAH'a endad kılar.

De ki:
"Küfrünle az biraz metalan!
Muhakkak sen nar ashabındansın!"

39. ZUMER / 49

Artık,
İnsana darr mess olduğunda… o, BİZ'i davet eder...
Sonra BİZ'den nimet havl ettiğimizde… muhakkak kendisine, ancak, ilim üzre verildiğini söyler.
Bilakis!
Bu bir fitnedir... fakat onların pek çoğu alim değildir.

39. ZUMER / 74

Derler ki:
"Hamd etmek, bize vaadine sadakat gösteren ALLAH'ındır. Bizi arza varis yaptı... cennetin dilediğimiz yerinden tebevvü ediyoruz."
Artık, amil olanların ecirleri ne de naimdir.

40. MU'MİN / 79-80

Onlardan irkab etmeniz ve onlardan yemeniz için sizin için enam kılan ALLAH'tır.
Onda size, sadrlarınızdaki hacetlere iblağ olmanız için menfaatler vardır.
Onların üzerinde ve gemiler üzerinde hamil olunursunuz.

41. FUSSİLET / 51

İnsanı nimetlendirdiğimizde iraz eder... ve canibine ney olur.
Ona şerr mess olduğunda... o zaman, arız bir davet sahibi olur.

42. ŞURA / 11

Semaları ve arzı fatr etmiştir.
Size... sizin nefsinizden zevceler... ve enamdan zevceler kılar.
Orada sizi zer eder.
Hiçbir şey O'nun misli gibi değildir.
O, semidir, basirdir.

43. ZUHRUF / 12-13-14

O,
bütün zevcleri halk edendir...
ve size… onların zuhurlarına istiva etmeniz için... gemilerden ve hayvanlardan irkab edeceğiniz şeyler kılandır.
Sonra oraya istiva ettiğinizde Rabbinizin nimetini zikir edin... ve deyin ki:
"Bunu bizim için teshir eden subhandır. Biz O'na mukrin olamazdık. Muhakkak biz, elbette/kesinlikle Rabbimize inkılab edenler olacağız."

43. ZUHRUF / 12-13-14

O,
bütün zevcleri halk edendir...
ve size… onların zuhurlarına istiva etmeniz için... gemilerden ve hayvanlardan irkab edeceğiniz şeyler kılandır.
Sonra oraya istiva ettiğinizde Rabbinizin nimetini zikir edin... ve deyin ki:
"Bunu bizim için teshir eden subhandır. Biz O'na mukrin olamazdık. Muhakkak biz, elbette/kesinlikle Rabbimize inkılab edenler olacağız."

43. ZUHRUF / 59

O, sadece, kendisini nimetlendirdiğimiz… ve israiloğulları için mesel kıldığımız bir abddır.

44. DUHAN / 25-26-27

Nice cennetler ve aynlar terk ettiler...
ve nice ekinler ve kerim makamlar…
ve içinde fakih oldukları nimetler.

46. AHKAF / 15

İnsana, ana-babasına ihsanı vasiyet ettik!
Annesi ona kerh halinde hamil oldu... ve onu kerh halinde vaz etti (doğurdu). Hamil olması ve onun fisal olması otuz aydır.

Hatta, şedidine iblağ olunca ve kırk seneye baliğ olunca dedi ki:
"Rabbim!
Beni ve ana-babamı nimetlendirdiğin nimetine şükür etmemi...
ve SEN'in razı olacağın salih amel işlememi...
bana vaa'z et.
Benim zürriyetimdekileri ıslah et.
Muhakkak ben, SANA tevbe ediyorum.
Muhakkak ben, Müslümanlardanım."

47. MUHAMMED / 12

Muhakkak ki ALLAH, salih (iş)lere amil olarak iman edenleri... altından nehirler cereyan eden cennetlerine dahil eder.
Kafirler... onlar, metalanırlar ve ancak enamın yediği gibi yerler.
Nar, onlara mesvadır.

48. FETİH / 1-2-3

Muhakkak ki BİZALLAH'ın,
zenbinden takdim etmiş olduklarına ve tehir edilenlere, sana gafur olması için...
ve senin üzerine nimetini tamam etmesi için…
ve seni sırat-ı mustakime ihda etmesi için…
ve ALLAH'ın sana, aziz nasrla nasr etmesi için…
mübin bir fetihle seni feth ettik!

49. HUCURAT / 8

Fazl ve nimet ALLAH'tandır!
ALLAH alimdir, hakimdir.

51. ZARİYAT / 48

Arz!...
Onu da BİZ ferş ettik. BİZ, ne de iyi mahidiz!

52. TUR / 17-18

Muhakkak muttakiler,
cennetlerde ve nimetlerdedirler…
Rabblerinin kendilerine verdikleri ile fakihtirler.
Rabbleri onları cahim azabından vaky eder.

52. TUR / 29

Artık zikir et!...
Artık sen... Rabbinin nimeti ile... ne kahin ne de mecnun değilsin.

54. KAMER / 34-35

Muhakkak ki BİZ, onlara hasıb irsal etmiştik.
Lut'un ailesi dışında… onları, indimizden bir nimet olarak... seher vaktinde necat etmiştik.

Böyledir!...
BİZ, şükür edeni cezalandırırız.

56. VAKIA / 11-12

İşte onlar, naim cennetlerinde mukarreb olanlardır.

56. VAKIA / 88-89-90-91-92-93-94

Artık,
Ya mukarreblerden olur… ve artık revh ve reyhan ve Naim cenneti (onadır).
Ya yemin ashabından olur… ve artık, "Yemin ashabından sana selam olsun!" (denir ona).
Ya da mükezzib dallerden olur… ve artık ona hamim nüzul olur… ve o, cahime saly edilir!

68. KALEM / 2

Sen, Rabbinin nimeti ile... mecnun değilsin!

68. KALEM / 34

Muhakkak muttakiler için... Rabblerinin indinde, Naim cennetleri vardır.

68. KALEM / 49

Şayet Rabbinden ona nimet tedarik olmasaydı… araya, mezmum halde elbette nebz edilirdi.

70. MEARİC / 38

O adamlar, Naim cennetine dahil edilmeyi mi tama ediyor?

73. MUZZEMMİL / 11

Nimet sahibi mükezzibleri BANA vezr et!... biraz mühlet ver onlara!

76. İNSAN / 20

Gördüğünde, nimetler ve kebir mülkler görürsün.

77. MURSELAT / 20-21-22-23

Sizi, mehin sudan halk etmedik mi!?
Ardından onu, malum kadere kadar mekin karar içinde kıldık!
Ardından da kader ettik!...
Ne de naim kadir olanız!

79. NAZİAT / 30-31-32-33

ve bundan sonra... arzı deha etti.
Ondan... sizin için ve enamınız için meta olarak... suyunu ve merasını ihrac etti... ve dağları da ona irsa etti!

80. ABESE / 27-28-29-30-31-32

Ardından orada... sizin için ve enamınız için meta olarak... habbeler ve ineb (üzüm) ve yoncalar ve zeytinler ve hurmalar ve galba hadikalar ve fakihler ve ebb (otlaklar) nebat ettik.

82. İNFİTAR / 13

Muhakkak, berr olanlar elbette naimdedirler.

83. MUTAFFİFİN / 22-23-24

Muhakkak berr olanlar,
elbette naimdedirler…
erikeler üzerinde nazar ederler.
Vechlerinde, naimin nazirine arif olursun.

83. MUTAFFİFİN / 22-23-24

Muhakkak berr olanlar,
elbette naimdedirler…
erikeler üzerinde nazar ederler.
Vechlerinde, naimin nazirine arif olursun.

88. GAŞİYE / 8-9-10-11-12-13-14-15-16

Yevme-izinde... naim vechler… razı olunan sayları için... aliyy cennetedirler.
Orada
lagv işitmezler!
Orada
cari aynlar vardır.
Orada
merfu serirler
ve mevzu küvbler
ve saff halinde nemrakalar
ve bess olmuş zürbiyeler vardır.

89. FECR / 15-16

Ancak... İnsan,
Rabbi kendisini belv ettiğinde... ve ardından onu daha kerim ettiğinde... ve onu nimetlendirildiğinde…
"Rabbim beni en kerim kıldı" der.

Ancak kendisini belv ettiğinde... ve ardından kendisine rızkını kaderlediğinde,
"Rabbim beni en hevan kıldı" der.

92. LEYL / 19-20

O'nun indinde, hiç kimse için... ceza edilen bir nimet olmaz… ancak a'la Rabbinin vechini ibtiga ederek!...

93. DUHA / 9-10-11

Artık...
Yetimi kahr etme!
Sail olanı nehr etme!
Rabbinin nimeti ile hadis et!

102. TEKASUR / 8

Sonra, yevme-izinde, nimetlerden de kesinlikle sual edilecek size!

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.