İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ RSL ❞ kökünden türeyen kelimeler... 11 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox irsal İrsalat irsaliye mursel Murselat Murselin mursele Mursil Rasul Resul Rusul Rusela resel Ersâl risale Resail risalet terasul Terasulât
xoxox
ر س ل RSL
irsal
ر س ل RSL

Taşımak. / Göndermek, gönderilmek, yollamak, getirmek, götürmek. / Havale kılma. Elçi gönderme. / Salıvermek. Kendi haline koymak. / Sürü sahibi olmak.

DuruMeal'de toplam 118 kayıtta geçiyor.
Çğl.İrsalat
irsaliye
ر س ل RSL

Taşıma makbuzu. Her hangi bir yere gönderilen eşya veya malların listesi.

mursel
ر س ل RSL

İrsal edilmiş.

DuruMeal'de toplam 36 kayıtta geçiyor.
Çğl.MurselatÇğl.Murselin
mursele
ر س ل RSL

İrsal edilen, gönderilen. Mektup, pusula, kağıt.

Mursil
ر س ل RSL

Gönderen, yollayan, ulaştıran.

Rasul
Resul
ر س ل RSL

Taşıyıcı. Elçi. Getiren ve götüren. / Rasul bir gövde değil, manevi bir sıfattır. Elle tutulup, gözle görülmediği halde; tutan elleri, gören gözleri, hatta kalpleri bile kumanda eden, yetkisi altında tutan, mutlak yürürlüğünü icra eden mücerret ve manevi bir sıfattır. / Kendisine kitap verilmemiş olan, kendisinden önceki inzal edileni devam ettiren Allah elçisi. / Huk: Tasarrufta hakkı olmaksızın, birisinin sözünü olduğu gibi bir başkasına bildiren kimse. / Allah'tan kuluna, kulundan da Allah'a taşıyan.

DuruMeal'de toplam 291 kayıtta geçiyor.
Çğl.RusulÇğl.Rusela
resel
ر س ل RSL

Deve ve koyun sürüsü. Topluluk, cemaat.

Çğl.Ersâl
risale
ر س ل RSL

Haber göndermek. / Haber taşıyan vesika. Mektub. Elçinin götürdüğü mektub, name. Dergi, mecmua. / Bir ilme dair yazılmış açıklayıcı küçük kitap. / Fık: Bir kimsenin sözünü veya emrini başka birisine tebliğ etmek.

Çğl.Resail
risalet
ر س ل RSL

Birisini bir vazife ile bir yere göndermek. Elçilik.

DuruMeal'de toplam 7 kayıtta geçiyor.
terasul
ر س ل RSL

Haberleşme, mektublaşma.

Çğl.Terasulât
2. BAKARA / 87

BİZ, Musa'ya, elbette kat'iyyetle kitab verdik!... ve onun sonrasından Rasuller ile kafv ettik.
Meryem oğlu İsa'ya da beyyineler verdik... onu da, Ruh-ul Kuds ile eyd ettik.

Siz, nefslerinizin hevasına uymayan şey ile Rasul kılınanların hepsine mi müstekbir olacaksınız!?
Ardından ferikini kizb ettiniz, ferikini katl ettiniz!

2. BAKARA / 98

ALLAH'a
ve onun meleklerine
ve onun Rasullerine
ve Cebraile
ve Mikaile
düşman olan kimse…
artık muhakkak ki ALLAH, kafirlere düşmandır.

2. BAKARA / 101

ALLAH indinden onlara, beraber olduklarına musaddık bir Rasul geldiğinde... kitab verilenlerden bir ferik nebz etti.
Sanki alim değiller gibi... ALLAH'ın kitabını zuhurlarına vera ettiler!

2. BAKARA / 108

Yoksa… önceden Musa'ya sual ettikleri gibi... siz de Rasulünüze sual etmeyi mi irade ediyorsunuz!?
Küfrü, iman ile bedellendiren kimse… artık o, seva sebilden kat'iyyetle dall olur!

2. BAKARA / 119

Muhakkak ki BİZ seni, bi-hakkın beşir ve nezir olarak irsal ettik.
Sen, cahim ashabından sual edilmeyeceksin.

2. BAKARA / 129

"Rabbimiz!
kendi içlerinde kendilerinden… onlara,
SEN'in ayetlerini kendilerine tilavet edecek...
ve kitab ve hikmete kendilerini alim edecek...
ve kendilerini tezkiye edecek...
Rasul baas eyle!
Muhakkak, aziz, hakim olan SEN'sin."

2. BAKARA / 143

Böyledir!...
Sizi...
nasa şahidler olmanız için...
ve Rasulün de size şahid olması için...
vasat ümmet kıldık.

Akabı üzre inkılab edenlerden Rasule tabi olanlara alim olmamız için... üzerine olduğunuz kıbleyi kıldık. Bu, ALLAH'ın hidayet ettiklerinden başkasına elbette kebir gelir.

ALLAH sizin imanınızı zayi edecek değildir.
Muhakkak ki ALLAH, nasa, elbette rauftur, rahimdir.

2. BAKARA / 151-152

Aynen BİZ'im size kendinizde irsal ettiğimiz gibi... kendinizdeki Rasul...
ayetlerimizi sizin üzerinize tilavet etmektedir...
sizi tezkiye etmektedir...
kitaba ve hikmete sizi alim etmektedir...
alim olmadığınız şeylere sizi alim etmektedir.

Artık BEN'i zikir edin...! BEN sizi zikir etmekteyim!
BANA şükür edin!... BANA kafir olmayın!

2. BAKARA / 214

Yoksa siz, öncenizden halvet olanların meseli size verilmeden cennete dahil olacağınızı mı hesab ediyorsunuz!?

Rasul ve onunla beraber iman edenler,
"ALLAH'ın nasrı ne zamandır!"
deyinceye kadar... onlara
beis
ve darr
ve zilzal
mess olmuştu.

Değil mi ki... muhakkak ki ALLAH'ın nasrı karibdir!?

2. BAKARA / 252

İşte bunlar ALLAH'ın ayetleridir.
Onları sana bi-hakkın tilavet ediyoruz.
Muhakkak sen, elbette mürsellerdensin.

2. BAKARA / 253

İşte o Rasullerden bazılarını bazılarına fazl ettik.
onlardan, ALLAH kelime ettirdikleri vardır.
ve bazısını derecelerle rafi etmiştir.

Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Onu Ruh-ul Kuds ile eyd ettik.

Şayet ALLAH dileseydi, onlardan sonrakiler, kendilerine gelen beyyinelerden sonra, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat, ihtilafa düştüler ve ardından onlardan kimi iman etti ve kimi de kafir oldu.

Şayet ALLAH dileseydi, birbirlerini katl etmezlerdi. Fakat ALLAH, irade ettiği şeye faildir.

2. BAKARA / 278-279-280

Ey iman edenler!
ALLAH'a ittika edin!
Eğer siz mü'min olduysanız... ribadan bakiye olanı vezr edin!
Eğer (buna) fail olmazsanız... artık size, ALLAH'tan ve Rasulünden harb ezan ediliyor!
Eğer tevbe ederseniz, artık mallarınızın reisi sizindir.

Zulüm etmezseniz zulüm edilmezsiniz!

Eğer usra sahibi (zorluk içinde) ise... artık o kimse, meysere sahibi (rahatlık içinde) oluncaya kadar nazar edin!
Eğer alim olan olursanız... tasadduk etmeniz sizin için hayr olandır!

2. BAKARA / 285

Rasul ve mü'minler, Rabbinden inzal olan şeye iman etti. Hepsi,
ALLAH'a...
ve meleklerine...
ve kitablarına...
ve Rasullerine...
iman ettiler.
"Rasullerinden hiç biri arasında fark görmeyiz."

Dediler ki:
"İşittik ve itaat ettik. Gufran ol bize Rabbimiz! Masir sanadır."

3. ALİ İMRAN / 32

De ki:
"ALLAH'a ve Rasule itaat edin."
Eğer tevella ederlerse, artık muhakkak ki ALLAH kafirlere hubb etmez.

3. ALİ İMRAN / 49

İsrailoğullarına Rasul... ki o,
kat'iyyetle Rabbinizden ayet ile size geldi!
"Ben,
size, tinden kuş heyeti gibi halk ederim... ve ardından ona nefh ederim... ve ardından ALLAH'ın izni ile o bir kuş olur.
ekmehi ve ebrası beri ederim.
ALLAH'ın izni ile mevt olana hayat veririm.
Size, evlerinizde yediklerinizi ve zahr ettiklerinizi haber ederim.
Eğer mü'min olmuşsanız, muhakkak bunlarda, kesinlikle sizin için ayetler vardır."

3. ALİ İMRAN / 53

"Rabbimiz!
İnzal ettiğin şeye iman ettik… ve Rasule tabi olduk.
Artık, şahid olanlarla beraber ketb et bizi."

3. ALİ İMRAN / 81

ALLAH, Nebilerden misak ahz etmişti:
"Kesinlikle kitabtan ve hikmetten size verdim... sonra, sizinle beraber olana musaddık bir Rasul kılacağım... mutlaka onu emin kılacak ve mutlaka ona nasr edeceksiniz."
Dedi ki:
"İkrar ettiniz ve üzerinize olan bu ısrı ahz ettiniz mi!?"
"İkrar ettik" dediler.
Dedi ki:
"Artık şahid olun! BEN de sizinle beraber şahid olanlardanım."

3. ALİ İMRAN / 86

İman etmelerinin ardından kafir olan bir kavmi, ALLAH nasıl olur da ihda eder!
Kendilerine verilen beyyinelerle, Rasulün hakk olduğuna şahid olmuştu onlar!
ALLAH, zalimler kavmini ihda etmez!

3. ALİ İMRAN / 101

Nasıl küfür edersiniz siz!
Siz…!
Size ALLAH'ın ayetleri tilavet ediliyor!
O'nun Rasulü kendinizde!
ALLAH'a i'tisam eden kimse… artık o, kat'iyyetle sırat-ı mustakime hidayet edilmiştir!

3. ALİ İMRAN / 132

ALLAH'a ve Rasule itaat edin… umulur ki rahmet edilirsiniz.

3. ALİ İMRAN / 144

Muhammed, ancak, Rasuldür.
Onun öncesinden de kat'iyyetle Rasuller hilv olmuştur!
Artık, eğer o mevt olursa... veya katl olursa... siz akabınız üzere inkılab mı edeceksiniz!?
İki akabı üzere inkılab eden kimse... ALLAH'a bir şey darr edemez. ALLAH, şükür edenleri cezalandıracaktır.

3. ALİ İMRAN / 153

Suud etmiştiniz… Rasul, uhranızda sizi davet ederken kimseye levy etmediniz. Ardından, fevt ettiğiniz şeylere ve size isabet edenlere hüzünlenmemeniz için, size gamam ile (üstüne) gamam esabe etti.
ALLAH, amel ettiklerinize habirdir.

3. ALİ İMRAN / 164

ALLAH, nefslerinden kendilerine…
ayetlerini tilavet eden…
ve tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden…
Rasul baas ettiğinde... mü'minlere elbette kat'iyyetle menn etmiştir!
Muhakkak onlar, önceden elbette mübin dalalet içindeydiler.

3. ALİ İMRAN / 172

Kendilerine karh isabet ettikten sonra ALLAH'a Rasule isticab edenler… onlardan ahsen olanlar ve ittika edenler için azim ecir vardır.

3. ALİ İMRAN / 179

ALLAH, mü'minleri, habisi tayyibten meyz edinceye kadar, sizin üzerine olduğunuz şeye vezr edecek değildir. ALLAH, sizi gayba muttali edecek de değildir.
Fakat, ALLAH, Rasullerinden dilediğini ictiba eder. Artık ALLAH'a ve Rasullerine iman edin. Eğer iman ederseniz ve ittika ederseniz sizin için azim ecir vardır.

3. ALİ İMRAN / 183

"ALLAH; narın yeyeceği bir kurban verinceye kadar Rasule iman etmeyelim diye bize ahd etti."
diyenler… onlara de ki:
"Size, benden önce, beyyineler ile ve bu dedikleriniz ile kat'iyyetle Rasuller gelmişti!
Eğer sadıksanız... onları neden katl ettiniz!?"

3. ALİ İMRAN / 184

Eğer seni kizb ederlerse… onlar, senin öncenden... beyyineler ile ve zebrler ile ve münir kitab ile gelen Rasuller de kat'iyyetle kizb edilmişti!

3. ALİ İMRAN / 194

"Rabbimiz!
Bize, Rasullerine vaad ettiğin şeyi ver. Kıyamet yevminde bizi ihza etme.
Muhakkak ki SEN, vaad edilene hilaf etmezsin."

4. NİSA / 13

İşte bunlar ALLAH'ın hudutlarıdır.
ALLAH'a ve Rasulüne itaat eden kimse… onu, içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil eder.
Azim fevz budur.

4. NİSA / 14

ALLAH'a ve Rasulüne asi olan ve O'nun hududuna düşmanlık eden kimse… onu, orada ebedi olacakları nara dahil eder. Ona muhin azab vardır.

4. NİSA / 42

Yevme-izinde, kafirler ve Rasule asi olanlar, kendileri ile arzın sevva olmasını vedd ederler. ALLAH'tan hadis ketm edemezler.

4. NİSA / 59

Ey iman edenler!
ALLAH'a itaat edin.
Rasule ve kendinizden emir sahiblerine itaat edin.
Eğer ALLAH'a ve ahir yevme iman edenlerdenseniz... bir şey hakkında tenazu ettiğinizde... onu ALLAH'a ve Rasulüne redd edin. Bu hayrdır ve tevilen ahsendir.

4. NİSA / 61

Kendilerine "ALLAH'ın inzal ettiğine ve Rasule gelin!" denildiğinde, münafıkların seni sadd ederek, seni sadd ettiklerini görürsün.

4. NİSA / 64

BİZ'im Rasulden irsal ettiğimiz şey... sadece, ALLAH'ın izni ile itaat edilmesi içindir!
Şayet, kendi nefslerine zulüm ettiklerinde sana gelseler… ve ardından ALLAH'a istiğfar etselerdi... ve Rasul de onlara istiğfar etseydi... elbette, tevvab, rahim ALLAH'a vecd olurlardı.

4. NİSA / 69

ALLAH'a ve Rasule itaat eden kimse… artık işte onlar,
Nebilerden
ve sıddıklardan
ve şahidlerden
ve salihlerden
ALLAH'ın kendilerini nimetlendirdikleriyle beraberdirler.
İşte onlar ne de hüsn refiktirler.

4. NİSA / 79

Sana isabet eden haseneden mi?… artık (öyleyse), ALLAH'tandır.
Sana isabet eden şey seyyieden mi?… artık (öyleyse), senin kendi nefsindendir.

BİZ seni… şahid olarak ALLAH'a kafi olarak (olacak şekilde)... nas için Rasul irsal ettik.

4. NİSA / 80

Rasule itaat eden kimse… artık o, kat'iyyetle ALLAH'a itaat etmiş olur!
Tevella eden kimse… BİZ, seni, onlara muhafız olarak irsal etmedik.

4. NİSA / 83

Onlara, emniyetten veya korkudan bir emir geldiğinde, onu zey ederler. Şayet onu Rasule ve kendilerinden ulu-l emre redd etselerdi... kendilerinden onu istinbat edenler elbette ona alim olurdu.

Şayet ALLAH'ın üzerinize fazlı ve rahmeti olmasaydı... birazınız dışında, kesinlikle şeytana tabi olurdunuz.

4. NİSA / 100

ALLAH sebilinde hicret eden kimse… arzda, muragame olarak birçok vesia vecd eder.
Evinden, ALLAH'a ve Rasulüne muhacir olarak ihrac olan kimse... sonra mevti idrak ederse... artık onun ecri, kat'iyyetle ALLAH'a vaki olmuştur!
ALLAH, gafur, rahim olandır.

4. NİSA / 115

Kendisine huda beyan olmasının ardından Rasule şikak eden ve mu'minlerin sebilinden gayrısına tabi olan kimse… onu tevella ettiğine veliy ederiz ve onu cehenneme saly ederiz. Ne sui masirdir.

4. NİSA / 136

Ey iman edenler!
ALLAH'a...
Rasulüne...
Rasulüne inzal ettiği kitaba...
ve önceden inzal edilen kitaba...
iman edin!

ALLAH'a...
meleklerine...
kitablarına...
Rasullerine...
ve ahir yevme...
kafir olan kimse… artık o, kat'iyyetle baid dalaletle dalalete düşmüştür!

4. NİSA / 150

Muhakkak… ALLAH'a ve Rasullerine kafir olanlar, ALLAH ve Rasullerinin arasında kendilerine fark görmeyi irade ederler.
"Bazısına iman ederiz, bazısına kafir oluruz" derler. İşte bunların arasında sebil ittihaz etmek irade ederler.

4. NİSA / 152

ALLAH'a ve Rasullerine iman edenler ve onlardan hiçbiri arasında kendilerine fark görmeyenler... işte onlara pek yakında ecirlerini verecektir.
ALLAH, gafur, rahim olandır.

4. NİSA / 155-156-157

Ardından,
misaklarından nakz ettikleri ile...
ve ALLAH'ın ayetlerine küfür etmeleri ile...
ve Nebileri hakk gayrısında katl etmeleri ile...
"kalblerimiz gulf oldu" demeleri ile...
Bilakis!
ALLAH onları, kendi küfürleri ile tab etmiştir... ve artık onlar, sadece, çok az iman edebilirler.
ve küfürleri ile...
ve Meryem'e karşı azim bühtan sözleri ile…
ve "Muhakkak, ALLAH Rasulü, Meryem oğlu İsa Mesih'i biz katl ettik" sözleri ile...

Onlar onu katl etmediler... ve de salb etmediler.
Fakat onlara şübhe ettirildi!
Muhakkak onun hakkında ihtilafa düşenler, elbette bundan şekk içindedir. Onların zanna tabi olmaktan başka ilimleri yoktur. Onun katl edilmesine yakin değiller!

4. NİSA / 164

Rasuller… onları (bazılarını), kat'iyyetle önceden sana kıssa ettik!
Rasuller… onları (nicelerini), sana kıssa etmedik.

ALLAH, Musa'ya, teklim üzere kelime etti.

4. NİSA / 165

Rasuller; Rasullerden sonra, nasın ALLAH üzre hüccetleri olmaması için ibşar edenlerdir ve inzar edenlerdir.
ALLAH, aziz, hakim olandır.

4. NİSA / 170

Ey nas!
Size kat'iyyetle Rabbinizden bi-hakkın Rasul gelmiştir!
Artık iman etmeniz, sizin için hayrlı olandır.
Eğer kafir olursanız… artık, semalarda ve arzda olanlar muhakkak ki ALLAH'ındır.
ALLAH, alim, hakim olandır.

4. NİSA / 171

Ey kitab ehli!
Dininiz hakkında gulv etmeyin!
ALLAH üzre hakktan başka söylemeyin!

Muhakkak, Meryem oğlu İsa mesih, ancak...
ALLAH'ın Rasulüdür
ve O'nun kelimesidir.
Onu... KENDİ'sinden Ruh olarak... Meryem'e ilka etmiştir.

Artık, ALLAH'a ve Rasullerine iman edin... ve "üçtür" demeyin! (Bunu) Kendinize nehy etmeniz, sizin için hayrdır.

Muhakkak ki ALLAH, ancak, vahid ilahtır.
O, KENDİ'sine evlad edinmekten subhandır. Semalarda olanlar ve arzda olanlar... vekil olarak ALLAH'a kafi olarak (olacak şekilde) O'nundur.

5. MAİDE / 12

ALLAH, İsrailoğullarından elbette kat'iyyetle misak ahz etti!
İçlerinden on iki nakıb baas etmiştik.

ALLAH demişti ki:
"Muhakkak ki BEN, eğer;
salat ikame ederseniz...
ve zekat verirseniz...
ve Rasullerime iman ederseniz...
ve taazzür ederseniz...
ve ALLAH'a hasene karz ile ikraz ederseniz...
sizinle beraberim. Kesinlikle sizin seyyielerinize kafir olurum... ve kesinlikle sizi, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil ederim.
Artık bundan sonra, sizden kafir olan kimse seva sebilden dalalet etmiştir!"

5. MAİDE / 15-16

Ey kitab ehli!
Size Rasulümüzü kat'iyyetle kıldık!
O, kitabtan sizin hafy ettiklerinizin çoğunu size beyan etmektedir... ve de çoğunu afv etmektedir.
ALLAH'tan size, kat'iyyetle nur ve mübin kitab kılınmıştır!
ALLAH, KENDİ rıdvanına tabi olanları...
onunla, selam sebillerine ihda eder.
ve KENDİ izni ile zulmetlerden nura ihrac eder.
ve sırat-ı mustakime ihda eder.

5. MAİDE / 19

Ey kitab ehli!
Size Rasulümüzü kat'iyyetle kıldık!
O, Rasullerin fetretinde,
"Bize beşir de... nezir de gelmedi!" demeyesiniz diye size beyan etmektedir.
Artık size beşir de... nezir de kat'iyyetle gelmiştir!
ALLAH, herşeye kadirdir.

5. MAİDE / 32

Bu ecelden... İsrailoğullarına ketb ettik ki:
"Muhakkak, nefs gayrısı ile nefs katl eden veya arzda fesad çıkaran kimse... artık, cemian nası katl etmiş gibidir.
Hayy eden kimse ise... artık cemian nası hayy etmiş gibidir."

Rasullerimiz, elbette kat'iyyetle beyyineler ile geldiler!... sonra, muhakkak onlardan çoğu... bundan sonra... arzda kesinlikle müsrif olacaklardır!

5. MAİDE / 33

Muhakkak, ALLAH ve Rasulü ile harb edenlerin ve arzda fesad için say edenlerin cezası;
katl edilmeleridir!...
veya salb edilmeleridir!...
veya ellerininin ve ayaklarının hilafen (çapraz olarak) kata edilmesidir!...
veya arzdan nefy edilmeleridir!
Böyledir!...
Dünyada hizy onlaradır! Ahirette de azim azab onlaradır!

5. MAİDE / 41

Ey Rasul!
Kalbleri iman etmeden, ağızları ile "İman ettik" diyenlerden ve hadü kimselerden küfürde seri olanlar seni hüzünlendirmesin.
Onlar, BEN'i kizb etmek için dinlerler. Başka kavimler için dinlerler. Bazılarının mevzilerinden kelimeleri tahrif ederler.
"Eğer size bu verilirse hemen ahz edin, eğer verilmezse hazer edin" derler.
ALLAH'ın fitne vermek irade ettiği kimse... artık onun için, ALLAH'tan bir şeye malik olamazsın.
İşte onlar, kalblerinin tahir olmasını, ALLAH'ın irade etmediği kimselerdir.
Onlar için dünyada hizy vardır.
Onlar için ahirette de azim azab vardır.

5. MAİDE / 55

Muhakkak sizlerin veliysi… ancak,
ALLAH'tır
ve Rasulüdür
ve salat ikame etmeye ve zekat vermeye iman edenlerdir.
Onlar, rüku edenlerdir.

5. MAİDE / 56

ALLAH'a ve Rasulüne ve iman edenlere tevella edenler… artık muhakkak onlar, ALLAH'ın hizbidir.
Onlar galib olanlardır.

5. MAİDE / 67

Ey Rasul!
Rabbinden sana inzal edileni tebliğ et. Eğer buna fail olmazsan, O'na risaletini baliğ etmemiş olursun. ALLAH, nasdan, sana asımdır.
Muhakkak ki ALLAH, kafirlerin kavmini ihda etmez.

5. MAİDE / 70

İsrailoğullarından, elbette kat'iyyetle misak ahz ettik!… ve onlara Rasuller irsal ettik.
Hevalarına uymayan şeyler ile gelen bütün Rasulleri…
ferikini kizb ettiler...
ve de ferikini katl ettiler.

5. MAİDE / 75

Meryem oğlu Mesih, ancak, Rasuldür… öncesinden de kat'iyyetle Rasuller hilv olmuştur! Onun annesi de sıddıklardandır.
İkisi de taam yerlerdi.
Nazar et!... onlara, ayetleri nasıl beyan ediyoruz.
Sonra nazar et!... nasıl da ifk ediyorlar!

5. MAİDE / 83

Rasule inzal edileni işittiklerinde, hakktan arif oldukları şeyden (ötürü)... aynlarının demadan feyzlendiğini görürsün.
Derler ki:
"Rabbimiz!
İman ettik!
Artık bizi, şahid olanlarla beraber ketb et."

5. MAİDE / 92

ALLAH'a itaat edin!
Rasule itaat edin!
Hazer edin!
Tevella ederseniz, artık alim olun ki; Rasulümüzün üzerine olan, sadece mübin belağdır.

5. MAİDE / 99

Rasulün üzerine düşen, ancak, belağdır.
ALLAH, ibda ettiklerinize ve ketm ettiklerinize alimdir.

5. MAİDE / 104

Onlara, "ALLAH'ın inzal ettiğine ve Rasule gelin!" denildiğinde... onlar, "Ata-babalarımızı üzerinde vecd ettiğimiz şey bize hasbtır" derler.
Ata-babaları bir şeye alim değilse ve ihtida olamışsa da mı!?

5. MAİDE / 109

Yevmde ALLAH, Rasulleri cem eder… ve ardından, onlara der ki:
"Kimler size icab oldu?"
Derler ki:
"Bizim ilmimiz yoktur!... muhakkak ki SEN… gayba alim olan SEN'sin."

5. MAİDE / 111

Havarilere, şöyle vahy etmiştim:
"BANA ve Rasulüme iman edin!"
Demişlerdi ki:
"İman ettik!
Muhakkak bizim Müslüman olduğumuza şahid ol!"

6. ENAM / 6

Öncelerinden, kendilerine karin olanlardan nasıl helak ettiğimizi görmediler mi!?

Onları arzda, sizi imkanlandırmadığımız şeylerle imkanlandırmıştık.
Semayı onlara midrar olarak irsal etmiştik. Altlarından cereyan eden nehirler kılmıştık.
Ardından onları, zenbleri ile helak ettik. Onların ardından başka bir karin inşa ettik.

6. ENAM / 10

Senin öncenden Rasuller ile de elbette kat'iyyetle istihza edildi!
Ardından onlardan sahir olanları, istihza ettikleri şey hayk etti.

6. ENAM / 34

Senin öncenden de Rasuller elbette kat'iyyetle kizb edildi!
Ardından, nasrımızı verinceye kadar... kizb edilmelerine ve kendilerine eza edilmesine sabır ettiler.
ALLAH'ın kelimelerini bedellendirebilecek yoktur!
Mürsellerin haberlerinden elbette kat'iyyetle sana da geldi!

6. ENAM / 42

Senin öncenden ümmetlere de elbette kat'iyyetle irsal ettik!… ve ardından onları, beis ve darr ile ahz ettik… umulur ki tazarru ederler.

6. ENAM / 48

BİZ mürselleri, ancak, ibşar edenler ve inzar edenler olarak irsal ederiz.
İman edenler ve ıslah olanlar… artık onlara korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler.

6. ENAM / 61

O, kahirdir… kendisine ibadet edenlerin fevkindedir.
İfrat etmeyin diye… birinize mevt gelip de Rasullerimiz onu vefat ettirinceye kadar size hafızlar irsal eder.

6. ENAM / 124

Kendilerine bir ayet ulaştığında, "ALLAH Rasullerine verilenin misli, bizim kendimize verilinceye kadar iman etmeyiz" derler.
ALLAH, risaletini nereye yapacağına alimdir!
Cürm işleyenlere, mekr etmiş oldukları şey ile... Allah indinde sagar ve şedid bir azab isabet edecektir.

6. ENAM / 130

Ey cinn ve ins aşrı!
İçinizden, ayetlerimi size kıssa eden ve sizi, bu yevminize lika olacağınıza nezr eden Rasuller gelmedi mi?
"Kendi nefslerimiz üzre şahidiz." derler.
Dünya hayatı onları garr etti ve muhakkak kafirler olduklarına, kendi nefsleri üzre şahidlik ederler.

7. ARAF / 6-7

Kendilerine irsal edilenlere elbette sual edeceğiz! Elbette mürsellere de sual edeceğiz!... ve ardından onlara, ilim ile kesinlikle kıssa edeceğiz.
BİZ, gayb olmadık!

7. ARAF / 35

Ey Ademoğulları!
Eğer size, kendinizden Rasuller verilir, ayetlerimi size kıssa ederlerse; ittika eden ve ıslah olan kimseler... artık onlara, üzerlerine korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler.

7. ARAF / 37

ALLAH'a kizb ederek iftira eden kimseden veya O'nun ayetlerini kizb edenden daha zalim olan kimdir!?
İşte onlar, kitabtan nasblarına nail olurlar.
Hatta; Rasullerimiz geldiğinde, kendilerini vefat ettirirken, onlara "ALLAH'ın gayrısından davet etmiş olduklarınız hani nerede?" dediklerinde...
"Bizden dalalet ettiler ve kendilerinin kafirler olduklarına, nefslerine karşı şahidlik ettiler." derler.

7. ARAF / 43

Gıllden, sadrlarında olanları... onları, altlarından cereyan eden nehirlere nez ettik.
Dediler ki:
"Hamd etmek, bizi buna hidayet eden ALLAH'ındır.
Şayet, ALLAH bize hidayet ederek... Rabbimizin Rasulleri, elbette kat'iyyetle bi-hakkın gelmeseydi!... elbette ihtida olmuş olamazdık."

Onlara,
"İşte size cennet... amel etmiş olduklarınız ile ona varis edildiniz." diye nida edildi.

7. ARAF / 53

İllaki onun teviline mi nazar ediyorlar?
Tevil edildiği yevmde, önceden onu unutmuş olanlar derler ki:
"Rabbimizin Rasulleri kat'iyyetle bi-hakkın gelmişti!... artık, bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler?
Yahut redd edilir miyiz ki; amel etmiş olduklarımızdan gayrısını amel edelim?"
Kendi nefslerine kat'iyyetle hasar verdiler... ve iftira etmiş oldukları şeyler de kendilerinden dalalet etti.

7. ARAF / 57

O, rahmet elinin arasında, büşra olarak rihleri irsal edendir. Hatta, sikal sehabı azalttığında, onu mevt olmuş beldeye sevk ederiz... ve ardından onunla su inzal ederiz.
Ardından onunla bütün semerelerden ihrac ederiz.

Böyledir!...
Mevt olanları ihrac edeceğiz... umulur ki tezekkür edersiniz.

7. ARAF / 59

Nuh'u kavmine, elbette kat'iyyetle irsal ettik! Onlara dedi ki:
"Ey kavmim!
ALLAH'a abd olun! O'ndan gayrı size ilah yoktur.

Muhakkak ben azim yevmin azabının sizin üzerinize olmasından korkuyorum."

7. ARAF / 61

Dedi ki:
"Ey kavmim!
Bende dalalet yoktur… fakat ben, Rabb-il aleminden Rasulüm."

7. ARAF / 62

"Rabbimin risaletini size iblağ ettiriyorum. Size nasihat ediyorum. Sizin alim olmadıklarınıza, ALLAH'tan alimim."

7. ARAF / 67-68

Dedi ki:
"Ey kavmim!
Sefih değilim!... fakat Rabb-il aleminden Rasulüm. Rabbimin risaletini size iblağ ettiriyorum. Ben sizin için emin nasihatçıyım."

7. ARAF / 67-68

Dedi ki:
"Ey kavmim!
Sefih değilim!... fakat Rabb-il aleminden Rasulüm. Rabbimin risaletini size iblağ ettiriyorum. Ben sizin için emin nasihatçıyım."

7. ARAF / 75

Kavminden istikbar eden meleler… kendilerinden, iman ettikleri için istizaf ettikleri kimselere dediler ki:
"Siz, Salih'in, Rabbinden mürsel olduğuna alim misiniz?"
Dediler ki:
"Muhakkak biz, onunla irsal edilene mü'minleriz."

7. ARAF / 77

Ardından deveyi akar ettiler... ve Rabblerinin emrine atiy ettiler. Dediler ki:
"Ey Salih!
Eğer mürsellerden isen... vaad ettiğin şeyle gel bize haydi!"

7. ARAF / 79

Artık, onlardan tevella etti... ve dedi ki:
"Ey Kavmim!
elbette kat'iyyetle Rabbimin risaletini size iblağ etmiş ve size nasihat vermiş oldum! Fakat siz nasihat edenlere muhabbet duymuyorsunuz!"

7. ARAF / 87

"Eğer
sizden bir taife, kendisine irsal edilene iman etmiş ise...
ve bir taife iman etmemiş ise...
artık, ALLAH, aramızda hüküm edinceye kadar sabır edin.
O, hakimlerin hayrlısıdır."

7. ARAF / 93

Ardından onlardan tevella etti… ve dedi ki:
"Ey kavmim!
elbette kat'iyyetle Rabbimin risaletini size iblağ etmiş ve size nasihat vermiş oldum! Artık, kafirlerin kavmine nasıl üsve olayım!"

7. ARAF / 94

BİZ, Nebileri, ancak, tazarru etmelerini umarak ehlini beis ve darr ile ahz ettiğimiz karyelerde irsal ettik.

7. ARAF / 101

İşte o karyeler!... onların haberlerinden sana kıssa ediyoruz.
Rasulleri onlara, elbette kat'iyyetle beyyineler ile geldiler! Ancak onlar, önceden kizb ettikleri şeylere, iman etmeye yanaşmıyorlardı.

Böyledir!...
ALLAH, kafirlerin kalblerini tab eder.

7. ARAF / 104-105

Musa dedi ki:
"Ey Firavun!
Muhakkak ben, Rabb-il aleminden Rasulüm. ALLAH üzre, sadece, hakk kavil etmem üzerime hakikattir.
Size, kat'iyyetle Rabbimden beyyine ile geldim! Artık israiloğullarını benimle beraber irsal et."

7. ARAF / 104-105

Musa dedi ki:
"Ey Firavun!
Muhakkak ben, Rabb-il aleminden Rasulüm. ALLAH üzre, sadece, hakk kavil etmem üzerime hakikattir.
Size, kat'iyyetle Rabbimden beyyine ile geldim! Artık israiloğullarını benimle beraber irsal et."

7. ARAF / 111-112

Dediler ki:
"Ona ve kardeşine rica et. Medinelere, haşr ediciler irsal et. Bütün alim sihirbazları sana göndersinler."

7. ARAF / 133

Biz onlara, mufassal ayetler olarak;
tufan
ve çekirge
ve kummel (güve)
ve kurbağalar
ve kan
irsal ettik… ancak onlar, istikbar ettiler ve mücrim kavim oldular.

7. ARAF / 134

Üzerlerine ricz vuku bulduğunda, dediler ki:
"Ey Musa!
Senin indine ahd ettiği şey ile Rabbini bize davet et. Eğer üzerimizden riczi keşf edersen sana kesinlikle iman edeceğiz... ve israiloğullarını seninle birlikte kesinlikle irsal edeceğiz."

7. ARAF / 144

Dedi ki:
"Ey Musa!
Muhakkak ki BEN, nas üzre risaletime ve kelamıma seni ıstıfa ettim. Artık sana verdiklerimi ahz et ve şükür edenlerden ol!"

7. ARAF / 157

- maruf ile emir eden...
- ve münkeri nehy eden...
- ve tayyib olanları kendilerine helal kılan...
- ve habis olanları kendilerine haram eden...
- ve kendilerinden ısrları ve üzerlerine konulmuş gulleri vaz eden...
Tevrat'ta ve İncil'de... kendi indlerinde mektub (ketb edilmiş) olarak vecd oldukları ümmi Nebi Rasule tabi olanlar...
ve ardından;
ona iman edenler
ve ona taazzür edenler
ve ona nasr edenler
ve onunla beraber inzal edilen nura tabi olanlar... işte onlar felaha ulaşanlardır.

7. ARAF / 158

De ki:
"Ey nas!
Muhakkak ben, cemian sizin üzerinize, ALLAH'ın Rasulüyüm.
Semaların ve arzın mülkü O'nundur.
O'ndan başka ilah yoktur.
Hayy eder ve mevt eder.
Artık,
ALLAH'a
ve... Allah'a ve O'nun kelimelerine iman etmiş olan ümmi Nebi Rasulüne...
iman edin!... ve tabi olun!... umulur ki ihtida olursunuz."

7. ARAF / 162

Ardından, içlerinden zalimler, kendilerine kavil edilenleri, gayrı kaville bedellendirdiler. Artık, zalim olmuş oldukları şey ile, onlara semadan ricz irsal ettik.

8. ENFAL / 1

Sana nafileler üzre sual ediyorlar.
De ki:
"Nafileler, ALLAH'a ve Rasulüne aittir.
Artık, eğer mü'minler iseniz...
ALLAH'a ittika edin…
ve zat ile aranızı ıslah edin...
ve ALLAH ve Rasulüne itaat edin."

8. ENFAL / 13

Bu, onların ALLAH'a ve Rasulüne şakk olmaları iledir.
ALLAH'a ve Rasulüne şakk olan kimse… ardından muhakkak ki ALLAH'ın ikabı şedidtir.

8. ENFAL / 20

Ey iman edenler!
ALLAH'a ve Rasulüne itaat edin.
İşittiğiniz halde bundan tevella etmeyin!

8. ENFAL / 24

Ey iman edenler!
Sizi hayy edecek olana sizi davet ettiğinde… ALLAH'a ve Rasulüne isticab edin!
Alim olun ki…
ALLAH, kişi ile kalbi arasına havl etmektedir...
ve O'… siz, O'na haşr olacaksınız!

8. ENFAL / 27

Ey iman edenler!
ALLAH'a ve Rasule ihanet etmeyin!
Alim olduğunuz halde emanetlerinize ihanet etmektesiniz!

8. ENFAL / 41

Eğer;
ALLAH'a
ve Furkan yevminde... iki cemaatin mülaki olduğu yevmde... BİZ'e abd olana inzal ettiklerimize iman etmiş iseniz...
Alim olun!
Ganimet aldığınız şeylerden beşte biri;
ALLAH'ındır
ve Rasulünündür
ve kurb sahiblerinindir
ve yetimlerindir
ve miskinlerindir
ve sebil çocuklarınındır (yolcu).
ALLAH herşeye kadirdir.

8. ENFAL / 46

ALLAH'a ve Rasul'üne itaat edin.
Tenazu etmeyin… yoksa feşel olursunuz ve rihiniz zehab olur.
Sabır edin… muhakkak ki ALLAH, sabır edenlerle beraberdir.

9. TEVBE / 1

ALLAH'tan ve Rasulünden... müşriklerden ahd ettiklerinize beraettir!

9. TEVBE / 3

ALLAH'tan ve Rasulünden, ekber hacc yevminde nas için ezandır!
Muhakkak ki ALLAH ve Rasulü, müşriklerden beridir.
Eğer tevbe ederseniz, artık bu sizin için hayrdır.
Eğer tevella ederseniz, alim olun ki; siz, ALLAH'ın mucizlerinin gayrısındasınız.
Elim azabı kafirlere ibşar et!

9. TEVBE / 7

Nasıl olabilir; müşriklerin ALLAH indinde ve onun Rasulü indinde ahdi olsun!... Mescid-i Haram indinde ahdleştiğiniz kimseler müstesna.
Artık onlar size istikametli oldukça, siz de onlara istikametlenin.
Muhakkak ki ALLAH, muttakilere muhabbet duyar.

9. TEVBE / 13

Yeminlerini neks eden…
ve Rasulü ihraca hemm eden…
ve evvel merrede size bed eden
kavimle kıtal etmez misiniz!? Onlardan haşy mi ediyorsunuz!
Eğer mü'min olmuşsanız, haşy etmenize hakk olan ALLAH'tır.

9. TEVBE / 16

Yoksa siz,
içinizden cihad edenlerinize...
ve ALLAH'ın ve Rasulünün ve mü'minlerin gayrısından veliceler ittihaz etmeyenlerinize...
ALLAH alim olmadan, terk edileceğinizi mi hesab ettiniz!
ALLAH, amel ettiklerinize habirdir.

9. TEVBE / 24

De ki:
"Siz;
ata-babalarınıza
ve oğullarınıza
ve kardeşlerinize
ve zevcelerinize
ve aşiretinize
ve iktiraf ettiğiniz mallara
ve kesad olmasından haşy ettiğiniz ticaretinize
ve meskenlerinize...
eğer,
ALLAH'tan
ve Rasulünden
ve O'nun sebilinde cihad etmekten daha fazla muhabbet duyuyorsanız...
artık ALLAH emrini verinceye kadar tarabbus edin!
ALLAH, fasıkların kavmine ihda etmez."

9. TEVBE / 26

Sonra, Rasulü üzerine ve mü'minler üzerine, ALLAH, sekinesini inzal etti. Sizin görmediğiniz ordu inzal etti ve kafirlere azab etti.
Bu, kafirlerin cezasıdır.

9. TEVBE / 29

Kitab verilenlerden...
ALLAH'a ve ahir yevmine iman etmeyenlerle…
ve ALLAH'ın ve Rasulünün haram ettiklerini haram kabul etmeyenlerle…
ve hakk dini kendilerine din edinmeyenlerle…
sagir olup, elleriyle cizye ata edinceye kadar kıtal edin!

9. TEVBE / 33

O... müşriklere kerih gelse de... hakk dini, din-i kull'e izhar etmek için… Rasulünü huda ile irsal edendir.

1.nci tekrar… 48:28 ve 61:9
9. TEVBE / 54

İnfak ettiklerinin onlardan kabl edilmesine mani olan, ancak…
onların ALLAH'a ve Rasulüne kafir olmaları
ve salata kesil olarak gelmeleri
ve kerh olarak infak etmeleridir.

9. TEVBE / 59

Keşke onlar, ALLAH ve Rasulünün kendilerine ata ettiğine razı olsalardı… ve şunu deselerdi:
"Bize ALLAH hasbtır. ALLAH ve Rasulü fazlından yakında bize verecek. Muhakkak biz, ALLAH'a rağbet edenleriz."

9. TEVBE / 61

Onlardan, "O kulaktır" diyerek Nebiye eza edenler!...
De ki:
"Sizin için "hayr kulağı"dır o;
ALLAH'a iman eder.
Mü'minler için iman eder.
Sizden iman edenler için rahmettir."
ALLAH Rasulüne eza edenler... elim azab onlaradır.

Araplar casusa "ayn", yani "göz" dedikleri gibi, her söylenene kanan, her işittiğine inanan saf kimseye de "üzün" yani "kulak" derler.
9. TEVBE / 62

Size, sizi razı etmek için ALLAH'a half ederler. Eğer mü'min olsalar... ALLAH ve Rasulü, razı etmelerine daha hakktır.

9. TEVBE / 63

ALLAH'a ve Rasulüne hadd eden kimseye… artık muhakkak ona, içinde ebedi olacağı cehennem narının olduğuna alim değiller mi!?
Bu, azim hızydir.

9. TEVBE / 65

Eğer onlara sual etsen,
"Muhakkak biz sadece havz ediyorduk ve ilab ediyorduk" derler.
De ki:
"ALLAH ile mi!.. ve O'nun ayetleri ile mi… ve O'nun Rasulü ile mi istihaza eden oldunuz!?"

9. TEVBE / 70

Onların öncesinden olanların haberi onlara gelmedi mi!?
Nuh kavmi ve Ad ve Semud ve İbrahim kavmi ve Medyen ashabı ve mütefik olanlar... Rasulleri onlara beyyineler ile gelmişti.
Artık ALLAH, onlara zulüm etmedi... fakat onlar, kendi nefslerine zulüm edenler oldular.

9. TEVBE / 71

Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar...
Onların,
Maruf ile emir eden...
ve münkeri nehy eden...
ve salatı ikame eden...
ve zekatı veren...
ALLAH'a ve Rasulüne itaat eden...
bazısı, bazısının (birbirlerinin) veliyleridir.
İşte onlara, ALLAH rahmet edecektir.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

9. TEVBE / 74

Söylemediklerine (dair) ALLAH'a half ediyorlar.
elbette kat'iyyetle söylediler küfür kelimesini!... ve İslamlarından sonra kafir oldular!
Nail olamadıkları şeye de hemm ettiler. Onlar, ancak, ALLAH ve Rasulü fazlından ganiy etti diye onlara nekam ettiler.
Artık,
eğer tevbe ederlerse, onlar için hayr olur.
elbette kat'iyyetle
Eğer tevella ederlerse, ALLAH onlara, dünyada ve ahirette, elim azabla azab edecektir. Onlar için arzda veliy ve de nasır yoktur.

9. TEVBE / 80

Onlar için istiğfar et veya onlar için istiğfar etme... Eğer onlar için, yetmiş merre de istiğfar etsen, artık ALLAH onlara gafur olmaz!
Bu, ALLAH'a ve Rasulüne kafir olmalarındandır!
ALLAH, fasıkların kavmine ihda etmez.

9. TEVBE / 81

ALLAH Rasulünün hilafında muhalif olarak, kaid oldukları şey ile ifrah oldular. ALLAH sebilinde malları ve nefsleri ile cihad etmek onlara kerih geldi.
"Bu harrda nefr etmeyin" dediler.
De ki:
"Cehennemin narının harrı daha şedidtir."
Keşke fıkh etmiş olsalardı.

9. TEVBE / 84

Onlardan mevt olan biri üzre ebediyyen salat yapma etme ve kabri üzre kaim olma. Muhakkak onlar, ALLAH'a ve Rasulüne kafir oldular ve fasıklar olarak mevt oldular.

9. TEVBE / 86

"ALLAH'a iman edin ve Rasulü ile cihad edin!" diye sure inzal edildiğinde, onlardan tavl sahibi olanlar senden izin istediler ve dediler ki:
"Bizi vezr et, kaid olanlarla beraber olalım."

9. TEVBE / 88

Fakat Rasul ve onunla beraber olan iman edenler, malları ve nefsleri ile onunla cihad ettiler.
İşte onlar... hayrlar onlarındır.
İşte onlar felaha ulaşanlardır.

9. TEVBE / 90

Arablardan muazzir olanlar, kendilerine izin verilmesi için geldiler. ALLAH'a ve Rasulüne kizb edenler kuud ettiler. Onlardan kafir olanlara elim azab isabet edecektir.

9. TEVBE / 91

ALLAH ve Rasulü için nasihat verdiklerinde… zayıflara ve marizlere ve infak edecek şeye vecd olamayanlara harec yoktur... muhsin olanlar üzre de sebilden yoktur.
ALLAH, gafurdur, rahimdir.

9. TEVBE / 94

Onlara rücu ettiğinizde size tazir ederler.
De ki:
"Özür dilemeyin! Size iman etmeyiz. ALLAH, sizin haberlerinizden kat'iyyetle bize haber verdi!
ALLAH ve Rasulü amelinizi görecektir... sonra gayba ve şahadete alim olana redd olacaksınız.
Artık O, amel etmiş olduklarınız ile size haber verecek."

9. TEVBE / 97

Arablar küfür ve nifak olarak daha şedidtir. ALLAH'ın Rasulü üzre inzal ettiklerinin hududuna alim olmamaya daha cedirdir.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

9. TEVBE / 99

Arablardan, ALLAH'a ve ahir yevmine iman edenler vardır. Onlar, infak ettiğini ALLAH indinde karib olmaya ittihaz ederler ve Rasule salatlar ederler.
Değil mi ki... muhakkak o, kendileri için kurbettir!? ALLAH onları rahmetine dahil edecektir.
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

9. TEVBE / 105

De ki:
"Amel edin! Artık ALLAH da Rasulü de mü'minler de amelinizi görecektir.
Gayba ve şahadete alim olana redd olacaksınız! Ardından O, amel etmiş olduğunuz şeyler ile size haber verecek."

9. TEVBE / 107

Mü'minlerin arasına, darr ve küfür ve tefrik olarak mescid ittihaz edenler... önceden ALLAH ve Rasulüne harb edenleri irsad edenler var.
"Sadece hüsn irade ettik" diye half edecekler.
ALLAH şahidtir ki, muhakkak onlar, elbette/kesinlikle kazibtir.

9. TEVBE / 120

Medine ehline ve onların havlindeki arablara;
ALLAH Rasulünden half olmaları...
ve onun nefsinden kendi nefslerine rağbet etmeleri...
olamaz.
Bu, kendilerine salih amel ketb edilmesi dışında...
kendilerine ALLAH sebilinde, zeme ve nasab ve mahmasa isabet etmesin...
ve kafirleri gayz edecek mevtıya vatı olmasınlar...
ve aduvvdan bir naile nail olmasınlar...
diyedir.
Muhakkak ki ALLAH, muhsinlerin ecirlerini zayi etmez.

9. TEVBE / 128

Size, kendi nefsinizden elbette kat'iyyetle Rasul kılınmıştır!...
sizin anet olduğunuz şey ona azizdir…
sizin üzerinize haristir…
mü'minler için rauftur, rahimdir.

10. YUNUS / 13

Öncenizden karinleri... Rasulleri kendilerine beyyinelerle geldikleri halde zalim olduklarında, elbette kat'iyyetle helak ettik!
Onlar iman edecek değillerdi.

Böyledir!...
BİZ, mücrimlerin kavmini cezalandırırız.

10. YUNUS / 21

Kendilerine mess eden darrdan sonra, nasa bir rahmet tattırdığımızda… o zaman… elbette/kesinlikle onlar, ayetlerimiz hakkında mekr edinirler!
De ki:
"ALLAH, mekri en seri olandır."
Muhakkak Rasullerimiz sizin mekr ettiklerinizi ketb etmektedir.

10. YUNUS / 47

Bütün ümmet için Rasul vardır!
Rasulleri geldiğinde... aralarında kıst ile kaza edilir… ve onlara zulüm edilmez!

10. YUNUS / 74

Sonra onun ardından, Rasulleri kendi kavimlerine baas ettik… ve ardından onlara beyyineler kıldılar.
Ancak onlar, önceden kendilerine kizb ettirdikleri şeylere iman eden olmadılar!

Böyledir!...
BİZ, düşmanlık edenlerin kalblerini tab ederiz!

10. YUNUS / 103

Sonra, Rasullerimize ve iman edenlere necat edeceğiz!

Böyledir!...
Mü'minlere necat etmek, üzerimize hakktır!

11. HUD / 25

BİZ, Nuh'u, elbette kat'iyyetle kavmine irsal ettik!
"Muhakkak ben, sizin için mübin nezirim."

11. HUD / 52

"Ey kavmim!
Rabbinize istiğfar edin!
Sonra O'na tevbe edin!
Sema, üzerinize midrar irsal etsin… ve kuvvetinize kuvvet ziyade etsin.
Mücrimler olarak tevella etmeyin!"

11. HUD / 57

"Artık eğer tevella ederseniz... artık, bana irsal edileni, onunla üzerinize kat'iyyetle iblağ ettim!
Rabbim sizin gayrınızda bir kavmi istihlaf eder... ve siz, O'na bir şey darr edemezsiniz.
Muhakkak ki Rabbim, herşeye hafızdır."

11. HUD / 59

İşte Ad kavmi!...
onlar, Rabblerinin ayetleri ile cahd ettiler…
ve Rasullerine asi oldular…
ve bütün anid cebbarın emrine tabi oldular.

11. HUD / 69

elbette kat'iyyetle Rasullerimiz büşra ile İbrahim'e gelmişlerdi!
"Selam" dediler.
"Selam" dedi.
Ardından hanz olmuş dişi buzağı getirerek lebs oldu.

11. HUD / 70

Ardından, ellerinin ona vasl olmadığını gördüğünde, onlardan nekir oldu... ve onlardan havf vecs oldu.
Dediler ki:
"Korkma!... Muhakkak biz, Lut Kavmine irsal edildik."

11. HUD / 77

Rasullerimiz Lut'a geldiğinde...
onlara sui oldu...
ve onlara zira ederek dıyk oldu.
Dedi ki:
"Bu asib yevmdir!"

11. HUD / 81

Dediler ki:
"Ey Lut!
Muhakkak biz, Rabbinin Rasulleriyiz. Onlar sana vasl olamayacaklar.
Artık ehlin ile, geceden kata ile isra et! Sizden kimse left etmesin...
Ancak, Kadının müstesna... muhakkak o... onlara isabet edecek şeyler... ona da musibet olacak.
Muhakkak onlara vaad edilen sabahtır. Sabah karib değil midir!?"

11. HUD / 96-97

BİZ, Musa'yı, elbette kat'iyyetle ayetlerimizle ve mübin sultan ile!… firavuna ve onun melelerine irsal ettik…
Ardıdan onlar, firavunun emrine tabi oldular. Firavunun emri, reşid değildi.

11. HUD / 120

Rasullerin nebelerinden sana kıssa ettiklerimizin hepsi... senin fuadını sabitleştirecek olandır.
Bunda hakk sana kılınmıştır.
Mü'minler için ise;
mevizadır,
ve zikirdir.

12. YUSUF / 12

"Gaden onu, bizimle beraber irsal et… irta etsin ve ilab etsin.
Muhakkak biz ona elbette hafız oluruz."

12. YUSUF / 19

Seyyarlar geldi... ve ardından vürud edenlerini irsal etiler. Ardından delvini delv ettiler.
Dedi ki:
"Büşra!
Bu bir gılme!"
Onu bidaa için sırr ettiler.
ALLAH, onların amel ettikleri şeylere alimdi.

12. YUSUF / 31

Ardından onların mekrlerini işitince, onlara irsal etti... ve onlar için itka edilecek şeyler atid etti.
O kadınlardan her birine sikkin verdi... ve dedi ki:
"Karşılarına ihrac ol!"
Ardından (kadınlar) onu gördüklerinde, kebirlediler ve ellerini kata ettiler. Dediler ki:
"Haşa!... ALLAH için... bu beşer değildir. Bu, sadece, kerim melektir."

12. YUSUF / 45

O ikisinden necat olan… ümmetin bazısına müddekir oldu... ve dedi ki:
"Ben, te'vili ile size haber veririm… beni irsal edin."

12. YUSUF / 50

Melik dedi ki:
"Onu bana getirin!"
Ardından rasul kendisine geldiğinde, dedi ki:
"Rabbine rücu et... ve ona sual et; ellerini kata eden kadınların bevlleri ne idi?
Muhakkak ki benim Rabbim, onların keydlerine alimdir."

12. YUSUF / 63

Ardından babalarına rücu ettiklerinde, dediler ki:
"Ey babamız!
Keylden mani olunduk. Kardeşimizi (Bünyamin'i) bizimle beraber irsal et… ki keylimizi alabilelim. Muhakkak ona elbette/kesinlikle hafız oluruz."

12. YUSUF / 66

Dedi ki:
"İhata edilmeniz dışında... getireceğinize ALLAH'tan mevsuk verinceye kadar onu sizinle irsal etmeyeceğim."
Ardından mevsuklarını verdiklerinde, dedi ki:
"Kavlimize ALLAH vekildir."

12. YUSUF / 109

Onlara senden önce, ancak, karye ehlinden kendilerine vahy ettiğimiz erkek kimseler irsal ettik.
Arzda seyir ederek… öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmezler mi!?
İttika edenler için, dar-ul ahiret elbette/kesinlikle hayrdır.
Akıl etmiyor musunuz!?

12. YUSUF / 110

Hatta,
Rasuller iyas olduklarında...
ve kat'iyyetle kizb edildiklerini zann ettiklerinde!...
onlara nasrımız kılındı ve ardından dilediğimiz kimseler necat ettirildi.
Mücrimlerin kavminden, beisimiz redd olunamaz.

13. RAD / 13

Rad, O'nun hamd etmesi ile…
ve melekler, O'nun korkusundan…
O'na sebbih ederler.
O, saikalar irsal eder... ve ardından, ALLAH hakkında cedel edenlerden dilediği kimseye onları isabet ettirir.
Mihali şedid olan O'dur!

13. RAD / 30

Böyledir!...
sana vahy ettiğimizi, kendilerine tilavet etmen için... öncelerinden kat'iyyetle ummetler hilv olmuş olan... ve rahmana kafir olan bir ummette seni irsal ettik!

De ki:
"O, benim Rabbimdir!
O'ndan başka ilah yoktur!
Ben, O'na tevekkül ettim!
Benim metabım (tevbe makamım) O'dur!"

13. RAD / 32

Senin öncenden de elbette kat'iyyetle Rasullere istihza edilmişti!…
ve ardından BEN, kafirlere imla etmiştim…
sonra da onları ahz etmiştim!
Nasıl olmuştu ikabım!?

13. RAD / 38

Senin öncenden elbette kat'iyyetle... kendilerine zevceler ve zürriyet kıldığımız Rasuller irsal etmiştik!
Bir Rasul yoktur ki… ALLAH'ın izni ile olmadan bir ayet ile gelsin!
Bütün eceller için kitab vardır.

13. RAD / 43

Kafirler diyorlar ki:
"Sen mürsellerden değilsin."

De ki:
"Sizinle benim aramda... indinde kitab ilmi olan kimse, şahid olarak ALLAH'a kafidir."

14. İBRAHİM / 4

BİZ, onlara beyan edebilmesi için... Rasullerden, ancak, kavminin lisanı ile irsal ettik.
Artık ALLAH, dilediğini dall eder… ve dilediğini ihda eder.
O, azizdir, hakimdir.

14. İBRAHİM / 5

Musa'yı,
"Kavmini zulmetlerden nura ihrac et ve ALLAH'ın yevmlerini zikir ettir" diye, elbette kat'iyyetle ayetlerimizle irsal ettik!
Muhakkak bunda, bütün şükür edenler, sabır edenler için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

14. İBRAHİM / 9

Sizin öncenizden Nuh kavmi ve Ad ve Semud... ve onların ardından, kendilerine ALLAH'tan başkasının alim olmadığı kimselerin haberi size verilmedi mi?
Rasulleri onlara beyyineler ile geldi... ve ardından onlar, ellerini ağızlarında redd ettiler.
Dediler ki:
"Muhakkak biz, size irsal edilene kafiriz... ve muhakkak biz, bizi kendisine davet ettiğiniz murib şeyden elbette/kesinlikle şekk içindeyiz."

14. İBRAHİM / 10

Rasulleri dedi ki:
"Semaları ve arzı fatr eden ALLAH hakkında mı şekk ediyorsunuz!? O, zenblerinizden size gafur olmak için sizi davet ediyor... ve sizi müsemma ecele tehir ediyor."
Onlar dediler ki:
"Muhakkak siz, sadece... bizi ata-babalarımızın abd olmuş oldukları şeylerden sadd etmeyi irade eden... bizim mislimizde beşersiniz. Artık bize, mübin sultan ile gelin."

14. İBRAHİM / 11

Rasulleri onlara dedi ki:
"Muhakkak biz, sadece, sizin mislinizde beşeriz. Fakat ALLAH, KENDİSİNE abd olanlardan dilediğine menn eder. ALLAH'ın izni ile olmadan, sultan ile size gelmemiz, bize mümkün değildir.
ALLAH'a... artık mü'minler, tevekkül etsinler."

14. İBRAHİM / 13-14

Kafirler, Rasullerine dediler ki:
"elbette/kesinlikle, ya sizi arzdan ihrac edeceğiz ya da bizim milletimize ida edeceksiniz!"
Ardından Rabbleri onlara vahy etti:
"elbette/kesinlikle zalimleri helak edeceğiz!... onların sonrasından, arza, elbette/kesinlikle sizi iskan edeceğiz.
Bu, BEN'im makamımdan korkan ve BEN'im vaidimden korkan kimseler içindir."

14. İBRAHİM / 44-45

Nası, kendilerine azab verilecek yevme inzar et!
Artık zalimler derler ki:
"Rabbimiz!
Bizi, karib ecele tehir et ki… senin davetine icab olalım... ve Rasullerine tabi olalım."

Siz değilmiydiniz... önceden,
"size zeval olmadığına" kasem edenler!?
Nefslerine zalim olanların meskenlerinde iskan olmuştunuz.
Onlara nasıl fail olduğumuz size beyan olmuştu.
Sizin için meseller de darb etmiştik.

14. İBRAHİM / 47

Artık, ALLAH'ın, Rasullerine vaadinden hilaf edeceğini hesab etme!
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

15. HİCR / 10

Evvel şialarda da senin önceden elbette kat'iyyetle irsal ettik.

15. HİCR / 11

Rasulden kendilerine verilene, ancak, istihza ettiler.

15. HİCR / 22

İlkah edici rihleri irsal ettik...
ve ardından semadan su inzal ettik...
ve ardından onunla sizi iska ettik.
Ona hazin olan siz değilsiniz.

15. HİCR / 57

Dedi ki:
"Hatbınız nedir… Ey mürseller?"

15. HİCR / 58-59-60

Dediler ki:
"Muhakkak biz… Lut'un ali dışında... mücrimlerin kavmine irsal edildik.
Muhakkak ki BİZ, onların hepsini necat ettireceğiz… bizim tarafımızdan kaderlenen kadını müstesna… muhakkak o, elbette/kesinlikle gabir olanlardandır.

15. HİCR / 61-62

Ardından Rasuller, Lut'un aline geldiklerinde… dedi ki:
"Muhakkak siz, münker kavimsiniz."

15. HİCR / 80

Hicr ashabı, mürselleri elbette kat'iyyetle kizb etmişti!

16. NAHL / 35

Şirk koşanlar, dediler ki:
"Şayet ALLAH dileseydi, biz de... ata-babalarımız da... O'nun gayrısından bir şeye abd olmazdık. O'nun gayrısından, bir şeyi haram kılmazdık."

Böyledir!...
Onların öncesinden olanlar da fiil etmişlerdi.
Artık, Rasullerin üzerine olan, sadece, mübin belağdır.

16. NAHL / 36

ALLAH'a ibadet edin...
ve "tagut"tan ictinab edin diye...
elbette kat'iyyetle bütün ümmete Rasul baas ettik! Ardından,
ALLAH'ın hidayet verdiği kimseler de onlardandı...
ve kendilerine dalaletin hakk olduğu kimseler de onlardandı.
Arzda seyir edin!... ve artık mükezziblerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar edin!

16. NAHL / 43-44

Senin öncenden, beyyineler ile ve zebrler ile kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, erkek kimseler irsal ettik.
Artık, eğer alim olmayan iseniz, zikir ehline sual edin.

Kendilerine inzal edileni, nasa beyan etmen için sana zikir inzal ettik… umulur ki, tefekkür ederler.

16. NAHL / 63

ALLAH'a yemin olsun!…
Senin öncenden ümmetlere de elbette kat'iyyetle irsal ettik!...
ve ardından şeytan, amellerini kendilerine ziynetledi...
ve ardından o, onlara, yevmde de veliy oldu.
Elim azab onlaradır!

16. NAHL / 112-113

ALLAH, emin, mutmain olan karyenin meselini darb etti:
Onların rızkı ragad olarak bütün mekanlardan gelmekteydi. Ardından ALLAH'ın nimetlerine kafir oldular… ve ardından ALLAH onlara, sanat etmiş oldukları şeyler ile açlık ve korku libası taddırdı.
Onlara, elbette kat'iyyetle kendilerinden Rasul de gelmişti!... ve ardından onu da kizb etmişlerdi.
Ardından onları, azab ahz etti. Onlar zalimdiler.

17. İSRA / 15

İhtida eden kimse… artık muhakkak, ancak kendi nefsi için ihtida etmiştir.
Dall olan kimse… artık muhakkak, ancak, kendisine dall olmuştur.
Vezreden, başka bir vizr vezr etmez.
BİZ, Rasul baas edinceye kadar azab eden olmayız.

17. İSRA / 54

"Rabbiniz size alimdir…
Eğer dilerse size rahmet eder...
veya eğer dilerse size azab eder."
BİZ seni onlara vekil olarak irsal etmedik.

17. İSRA / 59

Ayetler inzal etmekten BİZ'i men eden, ancak, onları öncekilerin kizb etmiş olmasıdır.
Semud kavmine, mubsır dişi develer vermiştik... ve ardından, onlar onlara zalim olmuşlardı.
BİZ ayetleri, ancak, tahvif olsun diye irsal ederiz!

17. İSRA / 68

Berr canibinde, onun kendinize husuf etmesinden...
veya üzerinize hasıb irsal etmesinden…
Sonra, kendiniz için bir vekile vecd olamayacağınızdan…
siz emin mi oldunuz!?

17. İSRA / 69

Orada bir kere daha sizi ida etmesinden...
ve ardından üzerinize rihten kasif irsal etmesinden...
ve ardından küfür ettiğiniz şey ile sizi gark etmesinden...
Sonra, BİZ'e karşı kendinize tabi olanlara vecd olamayacağınızdan...
siz emin mi oldunuz!?

17. İSRA / 77

Rasullerimizden, senden önce kat'iyyetle irsal etmiş olduğumuz kimselere sünnet budur!
BİZ'im sünnetimizin tahviline vecd olamazsın!

17. İSRA / 90-91-92-93

Dediler ki:
"Neba olan arzdan bizim için fecr olmadıkça...
Yada senin hurmadan ve inebden (üzüm) cennetin olup… ve ardından onun hilalinden fecr olan nehirler fecr olmadıkça.
Yada zeam ettiğin gibi... semayı kisfler halinde üzerimize ıskat oldurmadıkça…
Yada ALLAH ve melekler kabl olarak gelmedikçe...
Yada senin zuhruftan bir evin olmadıkça…
Yada sen semada raky etmedikçe...
biz sana iman etmeyiz.
Bize kıraat edeceğimiz bir kitab inzal edinceye kadar senin raky etmene de asla iman etmeyiz."

De ki:
"Rabbim subhandır.
Ben, sadece, beşer Rasulüm!"

17. İSRA / 94

Kendilerine huda geldiği zaman… nasın iman etmesine mani olan… ancak,
"ALLAH, Rasul olarak bir beşer mi baas etti?"
demeleridir.

17. İSRA / 95

De ki:
"Şayet arzda mutmain olarak meşy eden melekler olsaydı... elbette onlara semadan melek Rasul inzal ederdik."

17. İSRA / 105

BİZ onu bi-hakkın inzal ettik!... ve o bi-hakkın nüzul oldu.
Seni de, ancak, mübeşşir ve nezir olarak irsal ettik.

18. KEHF / 39-40-41

"Cennete dahil olduğunda
*** MaşaALLAH! Kuvve, sadece ALLAH iledir. ***
desen olmaz mıydı!

Eğer mal ve evlad olarak, beni kendinden daha az görüyorsan… artık, gerekir ki (belki)… Rabbim, bana senin cennetinden hayr olanı verir... ve seninkine semadan husban irsal eder!... ve ardından saidi zelak oluverir.
Ya da onun suyu gavr oluverir de… ardından onu taleb etmeye istitaat edemezsin!"

18. KEHF / 56

BİZ mürselleri, ancak, ibşar edenler ve inzar edenler olarak irsal ederiz.
Kafirler;
batıl ile hakk olanı ihdad etmek için cedel ederler…
ayetleri ve nezr edildikleri şeyleri hüzüv ile ittihaz ederler.

18. KEHF / 106

Böyledir!...
Kafir odukları şeyler ile…
ve ayetlerimi ve Rasullerimi hüzüvle ittihaz etmeleri ile…
onların cezaları cehennemdir!

19. MERYEM / 16-17

Kitabta Meryem'i zikir et.
O, şark yönünde bir mekanda, kendisini ehliden nebz etmişti.. ve ardından onların gayrısından hicab ittihaz etmişti.
Ona Ruhumuzu irsal ettik… ve ardından kendisine seviyye olarak beşer halinde mesel oldu.

19. MERYEM / 19

Dedi ki:
"Ben, ancak, sana zekiy olan bir gılme vehb etmek için Rabbinin Rasulüyüm."

19. MERYEM / 51

Kitabta, Musa'yı zikir et.
Muhakkak o, muhles idi... Rasul Nebi idi.

19. MERYEM / 54

Kitabta İsmail'i zikir et.
Muhakkak o, vaadine sadık idi... Rasul Nebi idi.

19. MERYEM / 83

Kışkırtarak kışkırtırtan şeytanları, kafirlere irsal ettiğimizi görmedin mi?

20. TAHA / 47-48

Varın ona… ve ardınan deyin ki:
"Muhakkak biz senin Rabbinin Rasulleriyiz.
Artık israiloğullarını bizimle beraber irsal et. Onlara azab etme.
Biz, kat'iyyetle Rabbinden ayet ile sana geldik!
Hudaya tabi olanlara selam olsun!
Muhakkak bize, azabın
kizb edenlere...
ve tevella edenlere...
olduğu kat'iyyetle vahy olunmuştur."

20. TAHA / 96

Dedi ki:
"Onların, onda basar olmadıkları şeye basar oldum.
Ardından Rasulün eserinden kabz ile kabz ettim... ve ardından onu nebz ettim.

Böyledir!...
Nefsim beni tesvil etti."

20. TAHA / 134

Şayet BİZ onları, onun öncesinden, azab ile helak etseydik, elbette/kesinlikle,
"Rabbimiz!
Keşke bize Rasul irsal etseydin. Zelil ve ihza olmadan önce ayetlerine tabi olurduk!" derlerdi.

21. ENBİYA / 5

"Bilakis!
Bunlar dags hulmlerdir.
Bilakis!
Kendisi iftira etti.
Bilakis!
O bir şairdir.
Önceki irsal edilenler gibi bir ayet (mucize) getirse ya!" dediler.

21. ENBİYA / 7-8

Senden önce, kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, öyle erkek kimseler irsal ettik ki...
onları da taam yemez cesed kılmadık!
ve onlar da halid değillerdi!
Eğer alim olmuş değilseniz, zikir ehline sual edin!

21. ENBİYA / 25

Rasulden, senin öncenden irsal etmedik ki... kendisine "Muhakkak ki BEN'den başka ilah yoktur!... Artık BANA abd olun!" diye vahy etmiş olmayalım.

21. ENBİYA / 41

elbette kat'iyyetle senin öncenden de birçok Rasuller ile istihza edilmişti!... ve ardından istihza etmiş oldukları şeyler sahr edenleri hayk etmişti.

21. ENBİYA / 107

Seni, sadece, alemler için rahmet olarak irsal ettik!

22. HACC / 52

Senin öncenden, Rasulden ve Nebiden irsal etmedik ki... temenni ettiği zaman, ümniyyesi hakkında şeytan ilka etmemiş olsun!
Ardından ALLAH, şeytanın ilka ettiği şeyi nesh eder.
Sonra ALLAH, kendi ayetlerini hakim kılar.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

22. HACC / 75

ALLAH, meleklerden de nasdan da Rasuller ıstıfa eder.
Muhakkak ki ALLAH, semidir, basirdir.

22. HACC / 78

ALLAH hakkında... O'nun hakk cihadını cihad edin!
O, sizi ictiba etti!... ve dinde üzerinize hiç bir harec kılmadı!
Babanız İbrahim'in milleti...
O sizi,
Rasulün size şahid olması için...
ve sizin de nas üzre şahidler olmanız için...
önceden ve bunda "Müslüman" olarak isimlendirdi.
Artık...
salatı ikame edin...
ve zekatı verin...
ve ALLAH'a mutasım olun!
O, sizin mevlanızdır.
O, ne iyi mevla, ne iyi nasırdır!

23. MUMİNUN / 23

BİZ, elbette kat'iyyetle... Nuh'u kendi kavmine irsal ettik.

O, dedi ki:
"Ey kavmim!
ALLAH'a abd olun! O'ndan gayrı size ilah yoktur.

Artık ittika etmeyecek misiniz?"

23. MU'MİNUN / 31-32

Sonra onların ardından başka bir karin inşa ettik.
Ardından onlara da, kendilerinden...
"ALLAH'a abd olun! O'ndan gayrı size ilah yoktur.

Artık ittika etmez misiniz?"
diyen Rasuller irsal ettik!

23. MUMİNUN / 44

Sonra Rasullerimizi vitr ederek irsal ettik.
Hepsi, ümmete gelen Rasulünü kizb etti.
Ardından onları... bazısını bazısına (birbirlerine) tabi ettik ve onları hadis kıldık.
Artık iman etmeyen kavim bud olsun!

23. MU'MİNUN / 45-46-47-48-49

Sonra Musa ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve mübin sultan ile Firavun ve melelerine irsal ettik.
Onlar istikbar ettiler ve ulvilik taslayan bir kavim oldular.
"Kavimleri bize abd olmuşken, bizim mislimizde şu iki beşere iman mı edelim?" dediler.
Artık ikisini de kizb ettiler... ve helak edilenlerden oldular.
Musa'ya, elbette kat'iyyetle Kitab verdik!... umulur ki ihtida olurlar.

23. MU'MİNUN / 51-52-53-54

Ey Rasuller!
Tayyib olandan yiyin ve salih (iş)lere amil olun. Muhakkak ki BEN, sizin amel ettiklerinize alimim.

Muhakkak bu sizin ümmetiniz, vahid ümmettir.
BEN, sizin Rabbinizim!
Artık, BANA ittika edin!

Onlar kendi aralarındaki zeburlarla, kendilerine emir edilenleri kata ettiler. Bütün hizbler kendi ledalarındaki şey ile ifrah oldu.

Artık onları gamrları içinde bir hiyne kadar vezr et!

23. MU'MİNUN / 68-69-70

Onlar kavli dübür etmediler mi?
Yoksa, kendilerine, evvelki ata-babalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
Yada onlar, Rasullerine arif değiller de onun için mi ona munkirler?
Yada, "O cinnet getirmiş!" mi diyorlar?
Bilakis!
Pek çoğu hakk olanı kerih görse de... o, hakk ile geldi.

24. NUR / 47

Derler ki:
"ALLAH'a ve Rasule iman ettik ve itaat ettik!"
Sonra onlardan bir ferik, bunun ardından tevella eder. İşte onlar iman etmiş değillerdir.

24. NUR / 48

Aralarında hüküm vermesi için... ALLAH'a ve Rasulüne davet edildikleri zaman, kendilerinden bir ferik muriz olmuştur.

24. NUR / 50

Kalblerinde bir maraz mı var...
Yoksa, raybe mi düştüler?
Yoksa, ALLAH'ın ve Rasulünün kendilerine hayf etmesinden mi korkuyorlar?
Bilakis!
İşte onlar… onlar, zalimlerdir.

24. NUR / 51

Aralarında hüküm vermesi için ALLAH'a ve Rasulüne davet edildikleri zaman, mü'minlerin söyleyeceği söz, ancak, "işittik ve itaat ettik" demeleridir.
İşte onlar felaha ulaşanlardır.

24. NUR / 52

ALLAH'a ve Rasulüne itaat eden kimse….
ALLAH'tan haşy eden kimse…
ve O'na ittika eden kimse…
artık işte onlar… onlar, fevz olanlardır.

24. NUR / 54

De ki:
"ALLAH'a itaat edin!... ve Rasule itaat edin!"
Eğer tevella ederseniz… artık muhakkak onun hamil olduğu, ancak, onadır... ve sizin hamil olduğunuz, ancak, sizedir.
Eğer ona itaat ederseniz... ihtida olursunuz.
Rasulün üzerine olan, sadece, mübin belağdır.

24. NUR / 56

Salat ikame edin!
Zekatı verin!
Rasule itaat edin!
Umulur ki size rahmet edilir.

24. NUR / 62

Muhakkak, ALLAH'a ve Rasulüne iman eden mü'minler... onunla beraber cem olunacak yere emir üzere oldukları zaman, ondan izin isteyinceye kadar zehab etmezler.
Muhakkak senden izin isteyenler... ALLAH'a ve Rasulüne iman edenler, işte onlardır.
Bazı şe'nlar için senden izin istediklerinde, artık onlardan dilediğin kimseye izin ver... ve onlar için ALLAH'a istiğfar et.
Muhakkak ki ALLAH gafurdur, rahimdir.

24. NUR / 63

Rasulün davetini, bazınızın bazınıza daveti gibi tutmayın!
ALLAH, içinizden livaz ederek tesellül edenlere kat'iyyetle alimdir! Artık onun emrine muhalif olanlar, başlarına bir fitne isabet etmesinden... veya elim azaba uğramaktan hazer etsinler.

25. FURKAN / 7

Dediler ki:
"Bu ne biçim Rasul! Taam yiyor… suklarda (çarşı-pazar) meşy ediyor... Ona bir melek inzal edileydi de onunla beraber nezir olaydı ya!"

25. FURKAN / 20

Mürsellerden senden önce irsal ettiklerimiz de muhakkak taam yerler, suklarda (çarşı-pazar) meşy ederlerdi.
Bazınızı bazınıza fitne kıldık.
Sabır ediyor musunuz?
Rabbin, basir olandır.

25. FURKAN / 27

Yevmde zalim kimse, elini azz ederek diyecek ki:
"Ne olurdu... ben de Rasulle beraber sebil ittihaz etseydim!"

25. FURKAN / 30

Rasul dedi ki:
"Ey Rabbim!
Muhakkak kavmim bu Kur'an'ı mehcur halde ittihaz etti."

25. FURKAN / 37

Nuh kavmi... Rasullerini kizb ettiklerinde, onları gark ettik… ve onları nas için ayet kıldık.
Zalimlere elim azab atid ettik.

25. FURKAN / 41-42

Seni gördükleri zaman, seni, sadece, hüzüv olarak ittihaz ederler:
"Rasul olarak ALLAH bunu mu baas etmiş? Eğer sabır etmeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan dalalet ettirecekti."

Onlar yakında azabı gördükleri hiynde, sebil olarak kimin daha dalalette olduğuna alim olacaklar.

25. FURKAN / 48-49

O, rahmet elinin arasında, büşra olarak rihleri irsal edendir.
BİZ,
Mevt beldeyi onunla hayy etmek için...
ve halk ettiğimiz çoğu enam ve ünası onunla iska etmek için...
semadan tahur su inzal ettik.

25. FURKAN / 56

BİZ seni, ancak, ibşar eden ve nezir olarak irsal ettik.

26. ŞUARA / 12-13-14

Dedi ki:
"Rabbim!
Muhakkak, beni kizb etmelerinden korkuyorum. Sadrım dıyk olur. Lisanım intılak olmaz. Artık Harun'a da irsal et.
Onlar için üzerimde zenb var... beni katl etmelerinden de korkuyorum."

26. ŞUARA / 15-16-17

Dedi ki,
"Hayır!
Ayetlerimizle zehab edin. Muhakkak ki BİZ, sizinle beraberiz. Sizi işitmekteyiz.

Firavun'a ulaşın... ve ardından deyin ki:
Muhakkak biz, Rabb-il aleminin Rasulüyüz. İsrailoğullarını bizimle beraber irsal et."

26. ŞUARA / 15-16-17

Dedi ki,
"Hayır!
Ayetlerimizle zehab edin. Muhakkak ki BİZ, sizinle beraberiz. Sizi işitmekteyiz.

Firavun'a ulaşın... ve ardından deyin ki:
Muhakkak biz, Rabb-il aleminin Rasulüyüz. İsrailoğullarını bizimle beraber irsal et."

26. ŞUARA / 20-21-22

Dedi ki:
"Ben ona fail olduğum zaman dalalette olanlardandım. Ardından, sizden korkunca, firar ettim.
Artık Rabbim, bana hüküm vehb etti… ve beni mürsellerden kıldı.
Üzerime menn ettiğin bu nimet, İsrailoğullarını köleleştirmendendir."

26. ŞUARA / 27

Dedi ki:
"Muhakkak size irsal olan bu Rasulünüz, kesinlikle mecnundur."

26. ŞUARA / 53-54-55-56

Ardından Firavun, medinelere haşr ediciler irsal etti.
"Muhakkak bunlar, elbette/kesinlikle az bir şirzimedir. Muhakkak onlar bizi elbette/kesinlikle gayz ediyorlar. Muhakkak biz, elbette/kesinlikle cemian hazer etmekteyiz."

26. ŞUARA / 105

Nuh'un kavmi mürselleri kizb etti.

26. ŞUARA / 106-107-108-109-110

Kardeşleri Nuh, onlara dedi ki:
"Neden ittika etmiyorsunuz? Muhakkak ben, sizin için emin Rasulüm. Artık ALLAH'a ittika edin ve bana itaat edin.

Ona karşı sizden ecir sual etmiyorum. Benim ecrim ancak Rabb-il aleminedir. Artık ALLAH'a ittika edin!... ve bana itaat edin."

1.nci ve 2.nci tekrar
26. ŞUARA / 123

Ad, mürselleri kizb etti.

26. ŞUARA / 125

"Muhakkak ben, size emin Rasulüm."

26. ŞUARA / 141

Semud, mürselleri kizb etti.

26. ŞUARA / 143

"Muhakkak ben, size emin Rasulüm."

26. ŞUARA / 160

Lut'un kavmi mürselleri kizb etti.

26. ŞUARA / 162

"Muhakkak ben, size emin Rasulüm."

26. ŞUARA / 176

Eyke ashabı mürselleri kizb ettirdi.

26. ŞUARA / 178

"Muhakkak ben, size emin Rasulüm."

27. NEML / 10

"Asanı ilka et!"
Ardından onun, canlıymış gibi hezz ettiğini görünce… takib etmeden, müdbir olarak tevella etti.
"Ey Musa!
Korkma!
Muhakkak ki BEN'im VARLIĞIMDA mürseller havf etmezler."

27. NEML / 35

"Muhakkak ben, onlara hediyeler irsal edeceğim... ve ardından mürsellerin ne ile rücu edeceklerine nazar edeceğim."

27. NEML / 45

ALLAH'a abd olsunlar diye, Semud'a, elbette kat'iyyetle kardeşleri Salih'i irsal ettik!
Ardından onlar, ıhtisam eden iki ferik oldular.

27. NEML / 63

Yoksa,
berrin ve bahrın zulmetlerinde size ihda eden... ve rahmet elinin arasında, büşra olarak rihleri irsal eden mi?

ALLAH'la birlikte ilah mı var!?
ALLAH, onların şirk koştuklarından tealidir.

28. KASAS / 7

Musa'nın annesine vahy ettik:
"Onu emzir!
Ardından, onun üzerine korku duyduğun zaman, onu ummana ilka et.
Korkma!... ve Hüzünlenme!
Muhakkak ki BİZ onu, sana redd edeceğiz… ve onu mürsellerden kılacağız."

28. KASAS / 34

"Kardeşim Harun… o lisanen benden fasihtir. Benimle beraber, bana sadakatli olan yardımcı, gözetici olarak, onu da irsal et.
Muhakkak ben beni kizb etmelerinden korkuyorum."

28. KASAS / 45

Fakat BİZ, karin olanlar inşa ettik... ve ardından onlara ömürlerini tetavül ettik.
Sen, ayetlerimiz kendilerine tilavet edilirken Medyen ehlinin içinde seviy değildin… Fakat BİZ... irsal eden BİZ'iz!

28. KASAS / 47

Şayet
kendi elleriyle takdim ettikleri şeylerle kendilerine musibet isabet edecek olmasaydı…
ve ardından
"Rabbimiz!
Bize de Rasul irsal etseydin ya!... ardından biz, SEN'in ayetlerine tabi olurduk ve mü'minlerden olurduk."
diyecek olmasalardı...

28. KASAS / 59

Kendi ümmisinin içine, ayetlerimizi tilavet eden Rasul baas edinceye kadar... Rabbin, karyeleri helak eden olmaz!
BİZ, ancak, ehilleri zalim olan karyeleri helak eden oluruz!

28. KASAS / 65

Yevmde onlara nida eder... ve ardından der ki:
"Mürsellere ne cevab verdiniz?"

29. ANKEBUT / 14

Nuh'u elbette kat'iyyetle kavmine irsal ettik!
Onların arasında, elli yıl hariç bin sene lebs oldu... ve ardından, tufan onları ahz etti.
Onlar zalimdiler.

29. ANKEBUT / 18

"Eğer kizb ederseniz… sizden önce ki ümmetler de kat'iyyetle kizb etmişti!
Rasulün üzerine olan, ancak, mübin belağdır."

29. ANKEBUT / 31

Rasullerimiz İbrahim'e büşra ile geldiklerinde, dediler ki:
"Muhakkak biz, bu karye ehlini helak edeceğiz. Muhakkak oranın ehli zalimlerdir."

29. ANKEBUT / 33

Rasullerimiz gelipte... Lut, onlara sui olduğunda ve onlara zira ederek dıyk olduğunda, dediler ki:
"Korkma, hüzünlenme!
Muhakkak biz, seni ve ehlini necat edeceğiz.
Ancak, karın müstesna… o, gabir olanlardan olacak."

29. ANKEBUT / 40

Ardından onları, külliyyen zenbleri ile ahz ettik.
Artık onlardan üzerine hasıb irsal ettiğimiz kimseler...
ve onlardan sayha ahz eden kimseler...
ve onlardan onunla hasf ettiklerimiz...
ve onlardan gark ettiklerimiz oldu.
ALLAH, onlara zulüm eden değildi... fakat onlar, kendi nefsleri için zulmediyorlardı.

30. RUM / 9

Onlar, arzda seyir etmediler mi?
Nazar etmediler mi; öncekilerin akibetleri nasıl olmuş?
Kuvvet olarak onlardan daha şedidtiler.
Arzı sürüp havalandırmışlardı.
Onu, onların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi.
Onlara beyyineler ile Rasuller kılınmıştı.
ALLAH, onlara zulüm eden olmadı! Fakat onlar, kendi nefslerine zulüm edenler oldular.

30. RUM / 46

Mübeşşir rihlerin irsal edilmesi,
Rahmetinden size taddırması için…
ve emri ile gemilerin cereyan etmesi için…
ve fazlından ibtiga etmeniz için…
O'nun ayetlerindendir… umulur ki şükür edersiniz.

30. RUM / 47

Senin öncenden, elbette kat'iyyetle kavimlerine Rasuller irsal ettik!… ve ardından onlara beyyineler ile geldiler.
Ardından,
cürüm işleyenlerden intikam aldık.
Mü'minlere nasr üzerimize hakk olmuştur.

30. RUM / 48

Rihleri irsal eden ALLAH, sehabı tesvir eder... ve ardından semada onu dilediği gibi bast eder... ve onları kisfler halinde kılar.
Ardından, hilallerinden ihrac olan vedki görürsün.
Artık, KENDİSİNE abd olan dilediği kimseye onu isabet ettirdiğinde... onlar istibşar olurlar.

30. RUM / 51

Elbette, eğer, rih irsal etsek… ve ardından sararmış görseler, ondan sonra kesinlikle kafir olmaya zıll ederler.

33. AHZAB / 9

Ey iman edenler!
ALLAH'ın üzerinize nimetini zikir edin!
Size ordular geldiğinde, onlara rih ve görünmeyen ordular irsal etmiştik.
ALLAH amel ettiklerinize basir olandır.

33. AHZAB / 12

Münafıklar ve kalblerinde maraz olanlar, diyorlardı ki:
"ALLAH ve Rasulü bize, ancak, garr vaad etmiş!"

33. AHZAB / 21

elbette kat'iyyetle!...
ALLAH'a ve ahir yevmine rica etmiş kimselere...
ve ALLAH'ı çokça zikir eden kimselere…
sizin için, ALLAH Rasulünde hasene üsve vardır!

33. AHZAB / 22

Mü'minler hizbleri gördüklerinde, dediler ki:
"Bu, ALLAH'ın ve Rasulünün bize vaad ettiği şey… ALLAH ve Rasulü sadakat gösterdi."
Onların, ancak, imanları ve teslim oluşları ziyade oldu.

33. AHZAB / 29

"Eğer ALLAH'ı ve Rasulünü ve dar-ul ahireti irade edenler olduysanız... artık muhakkak ki ALLAH, içinizden muhsin olanlar için azim ecir idad etmiştir."

33. AHZAB / 31

ALLAH ve Rasulü için olanlardan kanit olan... ve salih amel işleyen… onlara, ecrini iki merre veririz.
BİZ, onlara kerim rızık atid ettik.

33. AHZAB / 33

Evlerinizde karar olun!
İlk cahiliyette teberrüc edenler gibi teberrüc etmeyin!
Salatı ikame edin!
Zekatı verin!
ALLAH'a ve Rasulüne itaat edin!
Muhakkak ki ALLAH, ricsi... sizden, ehl-i beytten zehab etmeyi ve sizi tathir olarak tahir etmeyi irade ediyor.

33. AHZAB / 36

ALLAH ve Rasulü emrini kaza ettiğinde, mü'min erkek için ve mü'min kadın için, emirlerinden hıyar etmiş olmak yoktur.
ALLAH'a ve Rasulüne asi olan kimse… artık kat'iyyetle mübin dalalet ile dalalete düşmüştür!

33. AHZAB / 39

Onlar… hasib olarak ALLAH'a kafi olarak (olacak şekilde)…
ALLAH'ın risaletini belağ edenlerdir...
ve O'na haşy edenlerdir...
ve ALLAH'tan başka kimseye haşy etmeyenlerdir.

33. AHZAB / 40

Muhammed, sizin erkeklerinizden kimsenin babası değildir… Fakat,
ALLAH'ın Rasulüdür.
Nebilerin hatemidir.
ALLAH, herşeye alim olandır.

33. AHZAB / 45-46-47

Ey Nebi!
Muhakkak ki BİZ seni…
şahid olarak...
ve mübeşşir olarak...
ve nezir olarak...
O'nun izniyle ALLAH'a bir davetçi (dava adamı) olarak...
ve sirac ve münir olarak...
irsal ettik.

ALLAH'tan kebir fazl olduğunu, mü'minlere ibşar et!

33. AHZAB / 53

Ey iman edenler!
Nebinin evine... size izin verilmesi dışında... nazır olanlar gayrısında... taam etmek için ansızın dahil olmayın!
Fakat davet edildiğinizde dahil olun... ve ardından taam ettiğinizde neşr olun.
Hadis için ünsiyet peydahlamayın.
Muhakkak bu nebiye eza oluyor... ancak o sizden istihya ediyor. ALLAH, hakk olandan istihya etmez!
Kadınlardan bir meta sail olduğunuzda... ardından hicabın verasından sail olun. Bu sizin kalbleriniz ve onların kalbleri için daha tahirdir.
Sizin ALLAH Rasulüne eza etmeniz ve kendisinden sonra onun zevcelerini nikahlamanız ebediyen olamaz! Muhakkak bu, ALLAH indinde azim olandır!

33. AHZAB / 57

Muhakkak ki ALLAH ve Rasulüne eza edenler… ALLAH, dünyada ve ahirette onlara lanet etmiştir ve onlar için muhin azab idad etmiştir.

33. AHZAB / 66

Vechlerin, nar içinde, inkılab ettiği yevmde, "Keşke ALLAH'a ve Rasul'e itaat etseydik" diyeceklerdir.

33. AHZAB / 70-71

Ey iman edenler!
ALLAH'a ittika edin!... ve sedid kavl söyleyin!...
Amelleriniz sizin için ıslah edilsin!
Zenblerinize sizin için gafur olunsun!

ALLAH'a ve Rasulüne itaat eden kimse... artık o, azim fevze kat'iyyetle fevz olmuştur!

İf'al babı, ta'riz manasına kullanılmıştır.
34. SEBE / 16

Onlar, iraz ettiler… ve ardından BİZ, üzerlerine Arim seylini irsal ettik!
Onların iki cenneti ile...
hamt (çürümüş, acı) üküllerin zat olan...
ve eseleye ve sidreden şeylere zat olan...
iki cenneti bedellendirdik.

34. SEBE / 28

BİZ seni, ancak, nas için kaffeten beşir ve nezir olarak irsal ettik! Fakat nasın pek çoğu alim değiller.

34. SEBE / 34

Oranın turfe olanları,
"Muhakkak biz, sizinle irsal edilen şeye kafiriz" demedikçe… karyelere nezir irsal etmedik.

34. SEBE / 44

Onlara tedris edecekleri kitablar vermedik ki! Onlara senden önce nezir de irsal etmedik!

34. SEBE / 45

Onların öncesindekiler de kizb etmişlerdi. Onlara verdiklerimizin onda birine bile baliğ olmamışlardı. Ardından Rasullerimi kizb etmişlerdi.
Ardından nasıl oldu... BEN'i inkar etmiş olmaları!?

35. FATIR / 1

Hamd etmek…
semaları ve arzı fatr eden...
melekleri, ikişer ve üçer ve dörder cenahlı (eksenli) Rasuller kılan...
halkıyette dilediğini ziyade eden...
ALLAH'ındır.

Muhakkak ki ALLAH, herşeye kadirdir.

35. FATIR / 2

Rahmetten ALLAH'ın nas için feth ettiği şeyi… artık onu imsak eden olamaz!

O'nun imsak ettiği şeyi... artık, bunun ardından, onu irsal eden olamaz!

O, azizdir, hakimdir.

35. FATIR / 4

Eğer seni kizb ederlerse… artık (onlar tarafından), senden önceki Rasuller de kat'iyyetle kizb edilmiş olur!

Emirler ALLAH'a rücu eder!

35. FATIR / 9

Rihleri irsal eden ALLAH'tır.
ve ardından sehab havaya karıştırılır…
ardından onu meyyit beldeye sevk ederiz…
ve ardından onunla arzı, mevtinden sonra hayy ederiz.

Böyledir!... Neşr oluş!

35. FATIR / 24

Muhakkak ki BİZ, seni, beşir ve nezir olarak bi-hakkın irsal ettik. Ümmetten, kendilerinde bir nezir hilv olmayan yoktur.

35. FATIR / 25

Eğer seni kizb ederlerse… ardından onların öncesinden olanlar da… beyyineler ile ve zebrler ile ve münir kitab ile gelen Rasulleri kat'iyyetle kizb etmişlerdi!

36. YASİN / 2-3-4

Yemin olsun hekim Kur'an'a!
Muhakkak sen, kesinlikle sırat-ı mustakim üzre mürsellerdensin.

36. YASİN / 13

Onlara karye ashabını mesel darb et!
Hani, mürseller gelmişti.

Bu şehrin Antakya, elçilerin de İsa(as)'ın havarilerinden gönderilenler olduğu, anılan kavmin de Romalı bir grub olduğu rivayet edilmektedir.
36. YASİN / 14

BİZ onlara o ikisini irsal ettiğimizde… hemen o ikisini kizb etmişlerdi. Ardından üçüncü ile onları aziz kılmıştık.
Ardından dediler ki:
"Muhakkak biz sizin üzerinize mürselleriz."

Gönderilen ikinin Yuhanna ile Pavlus, üçüncüsünün de Şem'unussafâ (Simun Petrus) olduğu rivayet edilmektedir. Aynı bu noktada "Teslis" tanımına da bir atıf vardır.
36. YASİN / 16-17

Dediler ki:
"Rabbimiz alimdir ki... muhakkak biz, elbette sizin üzerinize murselleriz. Bizim üzerimize olan… sadece, mubin belağdır."

36. YASİN / 20

Medinenin aksasından bir erkek kimse say ederek geldi. Dedi ki:
"Ey kavmim!
Mursellere tabi olun!"

Gelen bu kişinin Neccar ismin de bir neccar (dülger) olduğu ifade edilmektedir. Cennetle müjdelenen bu kişi daha sonra karye halkı tarafından kafası kesilerek öldürülmüştür. Rivayete göre kafasını eline alıp yürüyerek karyeyi terk etmiştir.
36. YASİN / 30

(Ya hasret!) Yazık oldu o abdlara!
Gönderilen Rasule… sadece, istihza eden oldular!

36. YASİN / 52

Derler ki:
"Vay bize vay!
Rakd olduğumuz yerden bizi baas eden kimdir!?
Rahman'ın vaad ettiği şey(mi)dir bu!... murseller sadıklarmış!"

37. SAFFAT / 37

Bilakis!
O, bi-hakkın gelmiştir… ve mürsellere sadakatlidir.

37. SAFFAT / 71-72

Kendilerinden önce, elbette kat'iyyetle evvelkilerin pek çoğu dall olmuşlardı!… ve BİZ onlara, inzar edenler irsal etmiştik.

37. SAFFAT / 123

Muhakkak İlyas, kesinlikle mürsellerdendir.

37. SAFFAT / 133

Muhakkak Lut, elbette mürsellerdendir.

37. SAFFAT / 139

Muhakkak Yunus, kesinlikle mürsellerdendir.

37. SAFFAT / 147

Onu, yüz bine veya ziyadesine irsal ettik.

37. SAFFAT / 171-172-173

BİZ'e abd olan mürsellerimize kelimemiz elbette kat'iyyetle!... sebak oldu:
"Muhakkak onlar... kesinlikle onlar, nasr edilenlerdir.
Muhakkak BİZ'im ordularımız... elbette onlar galib olanlardır."

37. SAFFAT / 180-181-182

Senin Rabbin, izzetli Rabb... onların vasf ettikleri şeylerden subhandır. Mürseller üzre selam olsun. Hamd etmek, Rabb-il alemin ALLAH'ındır.

Bir hadis-i şerifte, kıyamet günü sevabtan tam olarak ölçeklenmek için bu ayetlerin okunması tavsiye olunmuştur. Bu tavsiye doğrultusunda, okunan aşr ardından bu ayetler okunmaktadır.
38. SAD / 14

Hepsi, sadece, Rasulleri kizb etti…. ve ardından, ikabım hakk oldu.

39. ZUMER / 42

ALLAH, nefsleri, kendi mevt hiynlerinde vefat ettirir... mevt olmayanlar ise, menamları içindedir.
Kendilerine mevt kaza olanları imsak eder... ve diğerlerine, müsemma ecele irsal eder.
Muhakkak bunda... tefekkür eden kavim için kesinlikle ayetler vardır.

39. ZUMER / 71

Kafirler, zümreler halinde cehenneme sevk edilir.
Hatta... ona varınca, onun babları feth olunur... ve onun hazinleri onlara derler ki:
"Size, sizin kendinizden, Rabbinizin ayetlerini tilavet eden... ve bu yevminize mülaki olacağınıza sizi inzar eden Rasuller gelmedi mi?"
"Bilakis!" derler.
Fakat azab kelimesi kafirlere hakk olmuştur.

40. MU'MİN / 5-6

Onlardan önce Nuh kavmi... ve onlardan sonra hizbler kizb etmişti... ve bütün ümmet ahz etmek için kendi Rasullerine hemm etmişlerdi... batıl ile hakkı idhad etmek için cedel etmişlerdi!
BEN, onları ahz ettim… ikabım nasıl da olmuştu!

Böyledir!...
Rabbinin, kafirler üzre...
"onlar muhakkak nar ashabıdır." kelimesi hakk olmuştur!

40. MU'MİN / 21-22

Arzda seyir etmiyorlar mı... artık kendilerinden önce olanların akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etsinler!

Onlar, arzda, kuvvet ve eserler olarak kendilerinden daha şedid olmuştu. Ardından ALLAH, onları zenbleri ile ahz etti... ve onları ALLAH'dan vaky eden olmadı.

Bu, Rasullerinin kendilerine beyyineler ile gelmiş olmasının ardından kafir olmalarındandır.
Ardından ALLAH onları ahz etti.
Muhakkak ki O, kaviydir, ikabı şedidtir.

40. MU'MİN / 23-24

Musa'yı, elbette kat'iyyetle ayetlerimiz ile ve mübin sultan ile Firavuna ve Haman'a ve Karun'a irsal ettik!… ardından onlar, "kezzab sihirbazdır" dediler.

40. MUMİN / 34-35

Önceden, elbette kat'iyyetle beyyinelerle Yusuf size gelmişti!... ve ardından onunla gelen şeyden şekk içinde olmanız zeyl olmamıştı.
Hatta helak olduğunda siz demiştiniz ki:
"Kesinlikle ALLAH ondan sonra Rasul baas etmez."

Böyledir!...
ALLAH'ın indinde ve iman edenlerin indinde kebir makt olarak… kendilerine gelen ALLAH'ın ayetleri hakkında sultan gayrısında cedel eden… mürtab müsrif kimseyi ALLAH, dalalette bırakır.

Böyledir!...
ALLAH, bütün cebbar mütekebbirlerin kalbleri üzre tab eder.

40. MU'MİN / 49-50

Narda olanlar, cehennemin hazinlerine derler ki:
"Rabbinizi davet edin de... yevmde bizden azabı hafifletsin."
Derler ki:
"Size Rasulleriniz beyyinelerle gelmediler mi?"
"Bilakis" derler.
Derler ki:
"Kendiniz davet edin!"
Kafirlerin daveti, ancak, dalaletedir.

40. MUMİN / 51

Muhakkak ki BİZ;
Rasullerimize...
ve dünya hayatında iman edenlere...
şahidlerin kaim olacağı yevmde nasr ederiz.

40. MUMİN / 69-70

ALLAH'ın ayetleri hakkında cedel edenlerin… nasıl da sarf olduklarını görmedin mi?... ki onlar, kitabı ve onunla Rasullerimize irsal ettiklerimizi kizb edenlerdir.
Artık yakında alim olacaklar.

40. MUMİN / 78

Senden önce, elbette kat'iyyetle onlara kendilerinden!... sana kıssa ettiğimiz ve sana kıssa etmediğimiz... Rasuller irsal ettik.
Rasul için, ALLAH'ın izni ile olmadan... ayet gelmesi olamaz.
Ardından, ALLAH'ın emri geldiğinde, bi-hakkın kaza edilir. Hasar alanlar, batılda olanlardır.

40. MUMİN / 83

Ardından, Rasulleri beyyinler ile geldiğinde... ilimden indlerinde olan ile ifrah oldular. Kendisiyle istihza etmiş oldukları şey onları hayk etti.

41. FUSSİLET / 14

Ellerinin arasından ve halflerinden Rasuller gelmişti:
"Sakın ALLAH'tan gayrıya abd olmayın!"

Onlar da demişlerdi ki:
"Şayet Rabbimiz dileseydi…bize elbette/kesinlikle melekler inzal ederdi. Yoksa biz, kesinlikle irsal edildiğiniz şeye kafiriz."

41. FUSSİLET / 16

Ardından BİZ de… dünya hayatında, nahis yevmelerde hizy azabı onlara tattırmak için üzerlerine sarsar rih irsal ettik.
Kesinlikle ahiret azabı çok daha hizydir… ve ardından onlara nasr olunmaz.

41. FUSSİLET / 43

Sana söylenen, ancak, senden önce ki Rasullere kat'iyyetle söylenmiş olandır!
Muhakkak ki Rabbin, kesinlikle mağfiret sahibidir... ve elim ikab sahibidir.

42. ŞURA / 48

Artık eğer arız olurlarsa... seni, onlara hafız olarak irsal etmedik!
Senin üzerine olan, sadece, belağdır.
Muhakkakki BİZ, İnsana BİZ'den rahmet taddırdığımızda... onunla ifrah olur.
Eğer, kendi elleriyle takdim ettikleri ile kendilerine seyyieler isabet ederse... artık muhakkak İnsan küfürdedir.

42. ŞURA / 51

Beşere ALLAH'ın kelime etmesi, ancak,
vahy ederek...
veya hicab verasından...
veya Rasul irsal ederek… ardından KENDİ izni ile dilediğini ona vahy etmesi ile olur.
Muhakkak ki O, aliyydir, hakimdir.

43. ZUHRUF / 6

Evvellerde nice Nebiler irsal etmiştik.

43. ZUHRUF / 23

Böyledir!...
Senin öncenden BİZ, karyelerde nezir irsal etmedik… ki, onların turfe olanları şöyle demeiş olmasın:
"Muhakkkak biz ata-babalarımıza bir ümmet üzere vecd olduk... ve muhakkak biz, onların eserleri üzre iktida edenleriz."

43. ZUHRUF / 24

Dedi ki:
"Şayet ata-babalarınızı üzerine vecd olduğunuz şeyden daha hidayetlisini getirmiş olsamda mı?"
Dediler ki:
"Muhakkak biz, irsal edildiğiniz şeye kafiriz."

43. ZUHRUF / 29

Bilakis!
İşte onları ve ata-babalarını, onlara hakk ve mübin Rasul gelinceye kadar metalandırdım.

43. ZUHRUF / 45

Rasullerden, senin öncenden irsal ettiğimiz kimselere sual et… Rahman'ın gayrısından, abd olunacak ilahlar kılmış mıyız?

43. ZUHRUF / 46

elbette kat'iyyetle!... Musa'yı ayetlerimiz ile firavuna ve melelerine inzal ettik… ve ardından onlara dedi ki:
"Muhakkak ben Rabb-il aleminin Rasulüyüm."

43. ZUHRUF / 80

Yoksa, kendilerinin sırrlarını... ve necvalarını BİZ'im işitmeyeceğimizi mi hesab ediyorlar!?
Bilakis!
Kendi ledalarındaki BİZ'im Rasullerimiz ketb etmektedirler.

44. DUHAN / 4-5-6

İndimizden emir edilen bütün hakim emirler, onda fark edilir.
Muhakkak ki BİZRabbinden rahmet irsal eden olduk.
Muhakkak ki O'… O semidir, alimdir.

44. DUHAN / 13-14

Onlar için zikir… artık mümkün olmaz!
Oysa kendilerine, kat'iyyetle mübin Rasul gelmişti!… sonra ondan tevella etmiş ve demişlerdi ki:
"ona öğretilmiş!… o bir mecnun!"

44. DUHAN / 17

Onlardan önce elbette kat'iyyetle firavun kavmine de fitne etmiştik!… ve onlara da kerim Rasul gelmişti.

44. DUHAN / 18

"ALLAH'a abd olanları bana eda edin!
Muhakkak ben sizin için emin Rasulüm."

46. AHKAF / 9

De ki:
"Ben Rasullerden bid'a olmadım. Ben, bana ve de size fail olunacak şeyi idra edemem… sadace, bana vahy olunana tabi olurum. Ben, ancak, mübin nezirim."

46. AHKAF / 23

Dedi ki:
"Muhakkak ilim, ancak, ALLAH'ın indindedir.
Ben, irsal olunduğum şeye sizi belağ ediyorum. Fakat ben sizi cahillik eden kavim olarak görüyorum."

46. AHKAF / 35

Artık, Rasullerden azim sahibi olanların sabır ettikleri gibi sabır et!... ve onlar için acele etme!
Onlar vaad olunanı gördükleri yevmde, gündüzden bir saatten başka lebs olmamış gibidirler.
Belağdır!...
Artık, sadece, fasıkların kavmi helak edilecektir!

47. MUHAMMED / 32

Muhakkak,
kafirler...
ve ALLAH sebilinden sadd edenler...
ve kendilerine beyan edilen hudadan sonra Rasule şakk olanlar...
ALLAH'a bir şey darr edemezler.
Onların amelleri habt olacaktır.

47. MUHAMMED / 33

Ey iman edenler!
ALLAH'a itaat edin!
Rasule itaat edin!
Amellerinizi batıl etmeyin!

48. FETİH / 8-9

Muhakkak ki BİZ seni,
ALLAH'a ve Rasulüne iman etmeniz için...
O'na taazzür etmeniz için...
ve O'na vakarlı olmanız için...
ve bükre ve asile O'nu sebbih etmeniz için...
- şahid olarak
- ve ibşar eden olarak
- ve inzar eden olarak
irsal ettik.

48. FETİH / 8-9

Muhakkak ki BİZ seni,
ALLAH'a ve Rasulüne iman etmeniz için...
O'na taazzür etmeniz için...
ve O'na vakarlı olmanız için...
ve bükre ve asile O'nu sebbih etmeniz için...
- şahid olarak
- ve ibşar eden olarak
- ve inzar eden olarak
irsal ettik.

48. FETİH / 12

Bilakis!
Siz, Rasul ve mü'minlerin ebediyen ehline inkılab etmeyeceklerini zann etmiştiniz.
Bu sizin kalblerinizde ziynet edildi… ve siz sui zanla zann ettiniz... ve bevr olan kavim oldunuz!

48. FETİH / 13

ALLAH'a ve Rasulüne iman etmeyen kimse…
artık muhakkak ki BİZ, kafirler için seir atid ettik.

48. FETİH / 17

Körlere harec yoktur...
ve de arice (topal) harec yoktur...
ve de mariz olanlara harec yoktur.
ALLAH'a ve Rasulüne itaat eden kimse…
onu altından nehirler cereyan eden cennetlerine dahil eder.
Tevella eden kimse… ona elim azab ile azab eder.

48. FETİH / 26

Kafirler, kalblerinde, hamiyeti... ***cahiliye hamiyetini*** yerleştirmişti.
Ardından da ALLAH, Rasulüne ve mü'minlere sekineler inzal etti... onlara, takva kelimesi elzem oldu!... ve buna daha çok hakk sahibi ve ehil oldular!
ALLAH, herşeye alim olandır.

48. FETİH / 27

ALLAH, Rasulünün rüyasına, elbette kat'iyyetle bi-hakkın sadakat gösterdi!
elbette/kesinlikle, inşALLAH siz, Mescid-i Haram'a emin olarak, reisleriniz traş olmuş ve mukassır olarak korkusuzca dahil olacaksınız.
O, sizin alim olmadığınız şeye alimdir... ve ardından size, bunun gayrısından karib bir fetih (daha) kılındı!

48. FETİH / 28

Şahid olarak ALLAH'a kafi olarak (olacak şekilde)… KENDİ din-i küll'ü üzre KENDİ'sini izhar etmek için…
huda ile…
ve hakk din ile...
KENDİ Rasulünü irsal eden, O'dur.

2.nci tekrar… 9:33 ve 61:9
48. FETİH / 29

ALLAH Rasulü Muhammed... ve onunla birlikte olanlar...
kafirler üzre daha şedidtirler...
kendi aralarında ise ruhmadırlar.
Onları rüku eden sacidler olarak görürsün.
ALLAH'tan fazl ve rıdvan ibtiga ederler.
Vechlerindeki simaları, sacidlerin eserlerindendir.
Tevratta onlara misal verilen ve İncilde onlara misal verilen şöyledir:
Filiz ihrac eden ve ardından ezr olan ve ardından istiglaz eden ve ardından gövdesinde istiva eden sekinin (ekin), ziraat edene (çiftçiye) acayib gelmesi gibidir.
Kafirleri onunla gayz etmek içindir.
ALLAH, onlardan salih (iş)lere amil olarak iman edenlere... mağfiret ve azim ecir vaad etmektedir.

49. HUCURAT / 1

Ey iman edenler!
ALLAH'ın ve Rasulünün elleri arasına tekaddüm etmeyin!
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH semidir, alimdir.

49. HUCURAT / 3

Muhakkak, ALLAH Rasulünün indinde savtlarını gazz edenler... işte onlar... ALLAH, onların kalblerini takva için imtihan etmektedir.
Mağfiret ve azim ecir onlar içindir.

49. HUCURAT / 7

Alim olun ki... kendinizde ALLAH Rasulü vardır!
Şayet emirlerin çoğunda size itaat etseydi... elbette/kesinlikle siz anet olurdunuz.
Fakat ALLAH, size, iman etmeye muhabbet duyurdu... ve onu kalblerinizde ziynetlendirdi. Küfür ve füsuk ve isyan size kerih gelmektedir.

İşte onlar... raşid olanlar onlardır!

49. HUCURAT / 14

Arablar dediler ki:
"Biz iman ettik!"
De ki:
"Siz (henüz) iman etmiyorsunuz!...
Fakat... kalblerinizde iman dahil olduğunda 'silm olduk' deyin."

Eğer ALLAH'a ve Rasulüne itaat ederseniz… sizin amellerinizden bir şey leyt edilmez.
Muhakkak ki ALLAH gafurdur, rahimdir."

Ayette geçen "eslem" kelimesi; "silm" isminin if'al çekimidir. "silmleşmek / silm haline geçmek" anlamı kazanmıştır. Ayetteki "amenna" kelimesi de aynı şekilde "iman" isminin if'al çekimindedir.
49. HUCURAT / 15

Muhakkak mü'min, ancak, odur ki;
ALLAH'a ve Rasulüne iman eden...
sonra da asla rayb etmeyenlerdir.
Mallarıyla ve nefsleriyle ALLAH sebilinde cihad ederler.
İşte onlar... Sadık olanlar onlardır!

50. KAF / 12-13-14

Onlardan önce kizb edenler:
Nuh'un kavmi.
ve Ress ashabı.
ve Semud ashabı.
ve Ad.
ve firavun.
ve Lut'un kardeşleri.
ve Eyke ashabı.
ve Tubba kavmi.
Hepsi Rasulleri kizb etmişti… ve ardından vaad ettiğim şey hakk olmuştu.

51. ZARİYAT / 31

Dedi ki:
"Sizin hatbınız nedir, ey mürseller!?"

51. ZARİYAT / 32-33-34

Dediler ki:
"Muhakkak biz, müsrifler için...
Rabbinin indinde müsevvem olmuş...
tinden hacerler irsal etmek için…
mücrimlerin kavmine irsal edildik."

51. ZARİYAT / 32-33-34

Dediler ki:
"Muhakkak biz, müsrifler için...
Rabbinin indinde müsevvem olmuş...
tinden hacerler irsal etmek için…
mücrimlerin kavmine irsal edildik."

51. ZARİYAT / 38-39

Musa hakkında!...
Onu mübin sultan ile firavuna irsal ettiğimizde… rüknleri ile tevella etmişti... ve "O sihirbazdır veya mecnundur." demişti.

51. ZARİYAT / 41-42

Ad hakkında!...
Onlara... üzerine geldiği hiçbir şeyi rimme gibi yapmadan vezr etmeyen... akim rih irsal etmiştik.

51. ZARİYAT / 52

Böyledir!...
Ondan öncekilerin de "Sihirbazdır!" veya "Mecnundur!" demediği bir Rasul gelmemiştir!

54. KAMER / 19-20

Muhakkak ki BİZ onlara, müstemir nahis yevmde… munkar hurma ağaçlarının aczi gibi nası nez eden... sarsar rih irsal ettik.

54. KAMER / 27

Muhakkak ki BİZ, onlara fitne olarak dişi deve irsal edeceğiz.
Ardından onları irtikab et... ve sabır et.

54. KAMER / 31

Muhakkak ki BİZ, onlara vahid sayha irsal ettik.
Ardından, muhtezir heşim gibi oldular.

54. KAMER / 34-35

Muhakkak ki BİZ, onlara hasıb irsal etmiştik.
Lut'un ailesi dışında… onları, indimizden bir nimet olarak... seher vaktinde necat etmiştik.

Böyledir!...
BİZ, şükür edeni cezalandırırız.

55. RAHMAN / 35

İkinizin üzerine nardan şuvaz ve nuhas (ergimiş bakır) irsal edilir. Artık siz ikiniz intisar edemezsiniz.

57. HADİD / 7

ALLAH'a ve Rasulüne iman edin!
Hakkında müstahlef kılındığınız şeylerden infak edin!
Sizden,
iman edenler...
ve infak edenler...
onlar için, kebir ecir vardır.

57. HADİD / 8

Rasul, Rabbinize iman etmeniz için sizi davet ettiği halde… Ne oluyor size… ki, ALLAH'a iman etmiyorsunuz!?
Eğer mü'min iseniz… Sizin misakınız, kat'iyyetle ahz edilmişti!

57. HADİD / 19

ALLAH'a ve Rasullerine iman eden kimseler… işte onlar,
sıddık olanlardır...
ve Rabblerinin indinde şühedadırlar.
onlar için, ecir ve nur vardır.
Kafirler ve ayetlerimizi kizb edenler... işte onlar,
cahim ashabıdır.

57. HADİD / 21

Rabbinizden mağfirete... ve
arzı, arzın seması ve arz (toplamı) gibi olan...
ALLAH'a ve Rasullerine iman eden kimseler için idad edilmiş olan…
cennete sebak edin.
Bu ALLAH'ın fazlıdır… bunu dilediği kimseye verir. ALLAH, azim fazl sahibidir.

57. HADİD / 25

Elbette kat'iyyetle... Rasullerimizi beyyineler ile irsal ettik!... ve onlarla birlikte, nasın kıst ile kaim olması için kitab ve mizan inzal ettik!

BİZ, ALLAH'ın, KENDİSİNE ve Rasullerine nasr edecek kimselere... gayb ile alim olması için hadid inzal ettik... ki,
onda, şedid beis vardır...
ve nas için menfaatlidir.
Muhakkak ki ALLAH, kaviydir, azizdir.

57. HADİD / 26

Nuh'u ve İbrahim'i elbette kat'iyyetle irsal ettik!…
Onların zürriyetlerinde, nübüvvet ve kitab kıldığımız kimseler de vardır…
onlardan, mühtediler de vardır…
ancak onlardan çoğu fasık oldular.

57. HADİD / 27

Sonra, eserleri üzre
Rasullerimiz ile kafv ettik...
İncil verdiğimiz, Meryem oğlu İsa ile kafv ettik...
Tabi olanların kalblerinde refet ve rahmet kıldık.

Kendi ibtida ettikleri Ruhbaniyet...
BİZ, onların üzerine... ALLAH'ın rıdvanını ibtiga etmek dışında... bunu ketb etmedik!... ancak onlar, ona da hakk riayetle riayet etmediler!
Artık onlardan iman edenlere, ecirlerini veriririz... ancak onlardan çoğu fasıktır.

57. HADİD / 28

Ey iman edenler!
ALLAH'a ittika edin!... ve Rasulüne iman edin!... ki;
Size rahmetinden çift kifl versin.
Sizin için kendisine meşy edeceğiniz nur kılsın.
Sizin için gafur olsun.
ALLAH, gafurdur rahimdir.

58. MUCADELE / 4

Vecd olamayan kimse, temas etmeden önce mütetabi iki ay oruç tutmalıdır.
İstitaat etmeyen, altmış miskin taam ettirmelidir.
Bu, ALLAH'a ve Rasulüne iman etmiş kimseler içindir.
İşte bu ALLAH'ın hudududur.
Elim azab, kafirler içindir.

58. MUCADELE / 5

Muhakkak ki ALLAH'a ve Rasulüne haddi aşanlar, kendilerinden öncekilerin kebt edildiği gibi kebt edilirler.
BİZ, kat'iyyetle beyyine ayetler inzal etmiştik!
Muhin azab, kafirler içindir.

58. MUCADELE / 8

Necvadan nehy edilenleri görmedin mi?
Sonra nehy edildikleri şeye ida ederler... ve ism ve udvan ile Rasule isyan necva ederler.
Geldiklerinde, ALLAH'ın onunla seni hayy etmediği şeyle, seni hayy ediyorlar.
Kendi nefslerinde ise;
"Söylediğimiz şeylere, ALLAH bize azab verse ya!" diyorlar.
Onlara saly olacakları cehennem hasbtır. Ne de beis masirdir!

58. MUCADELE / 9

Ey iman edenler!
Necva ettiğinizde... sakın ola, ism ve udvan ve Rasule isyan (hakkında) necva etmeyin. Birrden ve takvadan necva edin.
Haşr olacağınız ALLAH'a ittika edin.

58. MUCADELE / 12

Ey iman edenler!
Rasule necva ederken... artık necvanızı elinin arasına sadakatle takdim edin.
Bu sizin için hayrdır ve daha tahirdir.
Eğer vecd edemezseniz... artık muhakkak ki ALLAH gafurdur, rahimdir.

58. MUCADELE / 13

Necvanızı elinin arasına sadakatle takdim etmeye işfak mı ettiniz?
Buna fail olamazsanız, ALLAH size tevbe eder.
Artık,
salat ikame edin
ve zekat verin.
ALLAH'a ve Rasulüne itaat edin.
ALLAH, amel ettiklerinize habirdir.

58. MUCADELE / 20

Muhakkak ki ALLAH'a ve Rasulüne haddi aşanlar... işte onlar, en zelil içindedir.

58. MUCADELE / 21

ALLAH ketb etti ki:
"Kesinlikle BEN ve BEN'im Rasullerim galib olanız!"
Muhakkak ki ALLAH, kaviydir, azizdir.

58. MUCADELE / 22

ALLAH'a ve ahir yevme iman eden kavmin... ALLAH'a ve Rasulüne haddi aşan kimselere vedd ettiklerine vecd olamazsın...
- velev ki kendilerinin ata-babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kendi aşiretleri olsalar bile!
İşte onların kalblerine iman ketb eder.
KENDİSİNDEN Ruh ile onlara eyd eder.
Onları, içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil eder.
ALLAH onlardan razıdır... ve onlar da O'ndan razıdır.
İşte onlar, ALLAH'ın hizbidir.
Değil mi ki... muhakkak ki ALLAH'ın hizbi... onlar felaha ulaşanlardır!?

59. HAŞR / 4

İşte bu, onların ALLAH'a ve Rasulüne şakk olmaları iledir.
ALLAH'a şakk olan kimse... muhakkak ki ALLAH'ın ikabı şedidtir.

59. HAŞR / 6

Onlardan ALLAH'a ve Rasulüne fey olanlar... Siz, onlara at sürüleri ve de rikabiler vacife etmediniz.
Fakat ALLAH, Rasullerini dilediği kimseye musallat eder.
ALLAH, herşeye kadirdir.

59. HAŞR / 7

Karyelerin ehlinden, ALLAH'ın Rasulüne fey ettiği mallar;
ALLAH için...
ve Rasul için...
ve kurb sahibleri için...
ve yetimler için...
ve miskinler için...
ve sebil çocukları (yolcu) içindir!
sizden ganiy olanlar arasında idale olamaz! Rasulün size verdiğini...
artık onu ahz edin...
sizi nehy ettiği şeyi ise... ondan hemen nehy edin!
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH'ın ikabı şedidtir.

59. HAŞR / 8

ALLAH'tan fazl ve rıdvan ibtiga ederken… ve ALLAH'a ve Rasulüne nasr ediyorken… diyarlarından ve mallarından ihrac edilen muhacirlerin fakirleri içindir!
İşte onlar, sadık olanlardır.

60. MUMTEHİN / 1

Ey iman edenler!
BEN'im düşmanlarımı ve (dolayısıyla) kendi düşmanlarınızı, veliy olarak ittihaz etmeyin!
Onlara meveddet ile lika oluyorsunuz!

Onlar hakktan size gelen şeye kat'iyyetle kafir oldular! Rasulü ve yalnızca sizi... Rabbiniz ALLAH'a iman ediyorsunuz diye ihrac etmekteler.

BEN'im sebilimde cihad üzere ihrac olmuşken ve BEN'im rızamı ibtiga ediyorken... onlara karşı meveddet ile sırr ediyorsunuz!
BEN, hafy ettiklerinize ve ilan ettiklerinize alimim!
Sizden buna fail olan kimse... artık seva sebilden kat'iyyetle dalalete düşmüş olacaktır!

61. SAFF / 5

Musa kavine demişti ki:
"Ey kavmim!
Benim, sizin üzerinize ALLAH Rasulü olduğuma, kat'iyyetle alim olduğunuz halde… ne diye bana eza edip durursunuz!?"
Ardından onlar zeyg olunca... ALLAH, onların kalblerini zeyg etti.
ALLAH, fasık kavmi ihda etmez.

61. SAFF / 6

Meryem oğlu İsa demişti ki:
"Ey israiloğulları!
Muhakkak ben, sizin üzerinize ALLAH Rasulüyüm. Tevrattan elimin arasında olanlara musaddıkım. Sonradan gelecek olan, Ahmed ismindeki Rasul ile mübeşşirim."
Ardından, beyyineler ile geldiğinde, dediler ki:
"Bu mübin sihirdir."

61. SAFF / 9

O... muşriklere kerih gelse de... hakk dini, din-i kull'e izhar etmek için… Rasulünü huda ile irsal edendir.

3.ncü tekrar… 9:33 ve 48:28
61. SAFF / 10-11-12

Ey iman edenler!
Elim azabtan sizi necat edecek ticarete delil göstereyim mi?
ALLAH'a... ve O'nun Rasulüne iman edin!...
ve ALLAH sebilinde mallarınız ve nefsleriniz ile cihad edin!
Eğer alim olmuş olursanız… sizin için hayr işte budur!
Sizin için, zenblerinize gafur olur.
Sizi altından nehirler cereyan eden cennetlere
ve Adn cennetlerindeki tayyib meskenlere dahil eder.
Azim fevz işte budur!

62. CUMA / 2-3

O... ümmilerin içinde kendilerinden...
KENDİ ayetlerini kendilerine tilavet eden...
ve onları tezkiye eden...
ve onları kitaba ve hikmete alim eden...
Rasul baas edendir.
Onlar önceden, elbette/kesinlikle mübin dalalet içinde idiler.
Kendilerine ilhak olduğunda, onlardan ahir olanlar da vardı.
O, azizdir, hakimdir.

63. MUNAFİKUN / 1

Munafıklar sana geldikleri zaman dediler ki:
"Biz şahidiz… muhakkak sen, elbette/kesinlikle ALLAH Rasulüsün."

ALLAH alimdir ki;
muhakkak sen, elbette/kesinlikle O'nun Rasulüsün
ve ALLAH şahiddir ki;
muhakkak münafıklar, elbette/kesinlikle kazibdirler!

63. MUNAFİKUN / 5

Onlara,
"Gelin... ALLAH Rasulü sizin için istiğfar etsin." denildiğinde... reislerini levy ederler.
Görürsün onların, müstekbir olarak sadd ettiklerini!

63. MUNAFİKUN / 7

"Fazz oluncaya kadar, ALLAH Rasulünün indinde olanlara infak etmeyin!"
diyenler onlardır!
Semalarda ki ve arzda ki hazineler ALLAH'ındır… fakat münafıklar fıkh edemezler.

63. MUNAFİKUN / 8

Derler ki:
"Eğer biz medineye rücu edersek... elbette/kesinlikle daha aziz olan daha zelil olanı oradan ihrac edecektir."
İzzet...
ALLAH'ındır
ve O'nun Rasulünündür
ve mü'minlerindir.
Fakat, münafıklar alim değiller!

64. TEGABUN / 5-6

Önceki kafirlerin... ve ardından kendilerine emir edilenlerin vebalini tadanların haberi gelmedi mi size!?
Elim azab onlaradır!

Bu;
Rasullerinin kendilerine beyyineler ile gelmesi...
ve ardından "Bizi beşer mi ihda edecek!" demeleri...
ve ardından kafir olmaları!...
ve tevella etmeleri!...
iledir.
ALLAH istigna etmektedir! ALLAH ganiydir, hamiddir.

64. TEGABUN / 8

Artık,
ALLAH'a...
ve O'nun Rasulüne...
ve BİZ'im inzal ettiğimiz nura...
iman edin!
ALLAH, amel ettiklerinize habirdir.

64. TEGABUN / 12

ALLAH'a itaat edin!
Rasule itaat edin!
Eğer tevella ederseniz... artık Rasulümüzün üzerine olan, ancak, mübin belağdır.

65. TALAK / 8

Karyelerden niceleri, Rabblerinin emrinden ve O'nun Rasullerinden atiy ettiler.
Ardından onları şedid hesabla hesaba çektik ve nükre azabla onları azablandırdık.

65. TALAK / 11

Salih (iş)lere amil olarak iman eden kimseleri zulmetlerden nura ihrac etmek için... Rasul size ALLAH'ın mübeyyin ayetlerini tilavet etmektedir.

ALLAH'a, salih (iş)lere amil olarak iman eden kimse...
onu, içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennetlere dahil eder.
Kat'iyyetle ALLAH'ın ahseni ona rızk olur!

67. MULK / 17

Ya da semada olanın sizin üzerinize hasıb irsal etmesinden emin misiniz?
Artık yakında, nezrim nasılmış, alim olacaksınız!

69. HAKKA / 9-10

Firavun... ve ondan öncekiler... ve mütefikeler... hatie ile geldiler… ve ardından Rabblerinin Rasulüne isyan ettiler.
Ardından onları, rabiye ahz, ahz etti.

69. HAKKA / 40

Muhakkak o, kesinlikle kerim Rasulün kavlidir.

71. NUH / 1

Muhakkak ki BİZ, Nuh'u kavmine,
"elim azab gelmeden önce kendi kavmini nezr et!" diye irsal etik.

71. NUH / 11

"Semayı size midrar olarak irsal etsin."

72. CİNN / 23

"Sadece ALLAH'tan belağ ve O'nun risaleti!...

ALLAH'a ve O'nun Rasulüne asi olan kimse… artık muhakkak onun için, içinde ebedi olacakları cehennem narı vardır."

72. CİNN / 26-27-28

O, gayb olana alimdir.
Artık, razı olunan Rasul dışında... hiç kimseye gaybı üzre izhar olmaz... ve ardından, muhakkak ki O, onların eli arasından ve halfinden... Rabblerinin risaletinin kat'iyyetle iblağ edilmiş olduğuna alim olmaları için rasadlar islak eder!
Onların ledalarındaki şeylere ihata etmiştir!
Herşeyi aded olarak ihsa etmiştir!

72. CİNN / 26-27-28

O, gayb olana alimdir.
Artık, razı olunan Rasul dışında... hiç kimseye gaybı üzre izhar olmaz... ve ardından, muhakkak ki O, onların eli arasından ve halfinden... Rabblerinin risaletinin kat'iyyetle iblağ edilmiş olduğuna alim olmaları için rasadlar islak eder!
Onların ledalarındaki şeylere ihata etmiştir!
Herşeyi aded olarak ihsa etmiştir!

73. MUZZEMMİL / 15

Muhakkak BİZ… firavuna Rasul irsal ettiğimiz gibi… size de, üzerinize şahid olarak Rasul irsal ettik.

73. MUZZEMMİL / 16

Firavun, Rasule isyan etti... ve ardından BİZ, ahz edilmiş veballe onu ahz ettik.

77. MURSELAT / 1-2-3-4-5-6-7

Yemin olsun,
örfün mürsellerine...
ve ardından, asıfın asıflarına...
ve neşrin naşirlerine...
ve ardından, farkın farıklarına...
ve ardından, özür veya nezr olarak zikir ilka edenlere!...

Muhakkak… ancak, size vaad edilen, kesinlikle vaki olur.

77. MURSELAT / 8-9-10-11-12-13

Ardından,
necmler tams olduğunda...
ve sema ferc olduğunda...
ve dağlar nesf olduğunda...
ve Rasullere vakit belirlendiğinde...
Hangi yevm için acil edildiler?...
Fasl yevmi için!

81. TEKVİR / 19-20-21

Muhakkak o, elbette,
kerim...
mekin arşın sahibinin indinde kuvvet sahibi…
orada itaat edilen...
emin...
Rasulün kavlidir.

83. MUTAFFİFİN / 29-30-31-32-33

Muhakkak icram edenler, iman edenlerden dıhk edenler olmuştu. Merr ettiklerinde, onlara gamz ediyorlardı. Kendi ehline inkılab ettiklerinde ise, fakihler olarak inkılab ediyorlardı.

Onları gördüklerinde diyorlardı ki:
"Muhakkak işte bunlar, kesinlikle dall olmuştur."
(Oysa) Onlar, onlara hafızlar olarak irsal edilmemişlerdi.

91. ŞEMS / 11-12-13-14

Semud, kendi tuğyanı ile kizb etmişti.
En şaki olanları baas olduğunda... ardından ALLAH Rasulü onlara dedi ki:
"ALLAH'ın devesidir. Onu iska edin!"
Ancak onlar, onu kizb ettiler ve ardından onu akar ettiler... ve ardından Rabbleri, zenbleri ile onlara demdeme etti... ve ardından onları sevva etti.

98. BEYYİNE / 2-3

ALLAH'tan Rasul… içinde kayyime kitablar olan... mutahhar sahifeleri tilavet etmektedir.

105. FİL / 1-2-3-4-5

Rabbin, fil ashabına nasıl fail oldu… görmedin mi!?
Keydlerini dall ettirilmiş duruma kılmadı mı!?...
ve üzerlerine, siccilden hacerler ile remy eden uçucu ebabilleri irsal etmedi mi!?
ve ardından onları, yenmiş asıf gibi kılmadı mı!?

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.