İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ SMA: ❞ kökünden türeyen kelimeler... 17 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen:semea xoxox Esma' ismail isma' istima' Misma' Mesami' Mustemian Sami' Samia Samiîn Samiûn Samit Samite Sem' Sema' semi' Sima' Tesamu' Tesmi' Tesmiât
semea
xoxox
س م ع SMA:
Esma'
س م ع SMA:

Kulaklar. İşitmeler.

ismail
س م ع SMA:

xoxox

DuruMeal'de toplam 12 kayıtta geçiyor.
isma'
س م ع SMA:

İşittirmek, sesini duyurmak, bir sözü istenilen yere ulaştırmak.

istima'
س م ع SMA:

Dinlemek. Kulak vermek. Dinleyip kabul etmek. İşitmek.

DuruMeal'de toplam 5 kayıtta geçiyor.
Misma'
س م ع SMA:

Kulak. İşitme aleti.

Çğl.Mesami'
Mustemian
س م ع SMA:

İşiterek, duyarak. Dinleyici olarak.

Sami'
س م ع SMA:

İşiten, duyan, dinleyen.

Samia
س م ع SMA:

Duyma, işitme duygusu, işitme kuvveti.

Samiîn
Samiûn
س م ع SMA:

Dinleyiciler. Bir nevi icraatta alâkadar olmayıp dinleyici olanlar, devam edenler.

Samit
س م ع SMA:

Susan, sükut eden. Ses çıkarmaz, sessiz. Gr: Sessiz harf.

Dşl.Samite
Sem'
س م ع SMA:

İşitmek. Kulak ile dinlemek. Kurdun sırtlandan olan eniği.

DuruMeal'de toplam 2 kayıtta geçiyor.
Sema'
س م ع SMA:

İşitmek, kulakla dinlemek. Mevlevilerin zikir esnasındaki dönüşleri.

semi'
س م ع SMA:

İşitme. İşiten, duyan.
Es Semi : İşitme fiili. HERŞEYİ İŞİTEN

DuruMeal'de toplam 78 kayıtta geçiyor.
Sima'
س م ع SMA:

Dinlemek, kulak vermek. İşitmek. Çalgı dinlemek. Herkesin işitmesi istenilen güzel zikir ve sözler. Mevlevilerin ve sair dervişlerin "ney" veya "def" ile beraber ilahi okuyarak raksları ve nağme terennüm etmeleri, dönmeleri.

Tesamu'
س م ع SMA:

İşitmek. Bir sözü birbirinden duymak.

Tesmi'
س م ع SMA:

İşittirme, duyurma.

Çğl.Tesmiât
2. BAKARA / 6-7

Muhakkak kafirleri, nezr etsen de veya nezr etmesen de, seviyedir… onlar iman etmezler!
ALLAH, onların,
kalblerini...
ve işitmelerini...
ve gışa olmuş basarlarını...
hatm etmiştir! Azim azab onlaradır!

2. BAKARA / 20

Berk, neredeyse, onların basarlarını hatf edecektir.
Kendilerine ziya bürüdüğü her defada, onun içinde meşy ederler... ve üzerlerine zulmet çökünce kaim olurlar.
Şayet ALLAH dileseydi, onların işitmelerini de basarlarını da kesinlikle zehab ederdi.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye kadirdir.

2. BAKARA / 75-76

Size iman etmelerine mi tama ediyorsunuz!?
Onlardan, ALLAH'ın kelamını kat'iyyetle işiten bir ferik olmuştu! Sonra, akıl ettikleri şey sonrasında... alim oldukları halde... onu tahrif etmişlerdi.
İman edenlerle mülaki olduklarında, "iman ettik" derlerdi. Hali olduklarında ise bazıları bazılarına (birbirlerine),
"ALLAH'ın size feth ettiği şeyleri onlara hadis mi ediyorsunuz? Rabbinizin indinde onu size hüccet etmeleri için mi!? Siz akıl etmiyor musunuz!" derlerdi.

2. BAKARA / 93

BİZ, sizin misakınızı ahz etmiştik!... ve Tur'u fevkinize ref etmiştik!
"Size verdiğimiz şeyi kuvvetle ahz edin... ve onu işitin!"

Onlar, demişlerdi ki:
"İşittik ve asi olduk."
Küfürleri ile kalblerinde dişi buzağıyı şürb ettiler.
De ki:
"Eğer siz mü'minler iseniz... imanınızın onunla size emir ettiği şey ne beistir!"

2. BAKARA / 104

Ey iman edenler!
"Raina" demeyin!
"Unzurna" deyin!... ve işitin!...
Elim azab, kafirlerindir!

2. BAKARA / 125

BİZ, beyti, nas için mesabe ve emin kıldığımızda... İbrahim'e ve İsmail'e,
taifler için
ve akifler için
ve rüku eden sacidler için
beyti tahir etmelerini ahd etmiştik.
***Makam-ı İbrahim'den musalla ittihaz edin.

2. BAKARA / 127

İbrahim ve İsmail, beytin kaidelerini ref ederken:
"Rabbimiz!
Biz ikimizden kabl et!
Muhakkak ki SEN… semi, alim olan SEN'sin."

2. BAKARA / 133

Yoksa siz... Yakub mevt olmaya hazırken… oğullarına,
"Bundan sonra abd olacağınız şey nedir?"
diye kavil ettiğine… onların da...
"Senin İLAH'ına...
ve senin ata-babaların İbrahim ve İsmail ve İshak'ın İLAH'ına...
vahid İLAH'a...
abd olacağız. Biz O'na Müslümanız."
dediklerine şahid mi olmuştunuz?

2. BAKARA / 136

Deyin ki:
"Biz,
ALLAH'a...
ve bize inzal olana...
ve İbrahim'e ve İsmail'e ve İshak'a ve Yakub'a ve torunlarına inzal olana...
ve Musa'ya ve İsa'ya verilene...
ve (bütün) Nebilere Rabblerinden verilene...
iman ettik.
Onlardan hiç birisi arasında fark görmeyiz.
Biz O'na Müslümanlarız."

2. BAKARA / 137

Eğer sizin iman ettiğinize… onlar da misli ile iman ederlerse… artık ihtida olmuş olurlar...
Eğer tevella ederlerse… artık, muhakkak onlar, ancak, şikak içindedirler.
Artık, ALLAH, onlara karlı sana kafi olacaktır. O, semidir, alimdir.

2. BAKARA / 140

Yoksa siz... İbrahim ve İsmail ve İshak ve Yakub ve torunlarının... hadü veya nasrani olduklarını mı söylüyorsunuz!?
De ki:
"Siz mi bilirsiniz... yoksa ALLAH mı?"
ALLAH'tan şahadeti ketm eden kimse... O'nun indinde, daha zalim kimdir!?
ALLAH, sizin amel ettiklerinize gafil değildir.

2. BAKARA / 171

-- Dava(ları) ve nida(ları) müstesna --
Kafirlerin meseli... işitmeyeceği şeyle nak edenin meseli gibidir…
Sağırdırlar!...
Dilsizdirler!...
Kördürler!…
ve artık onlar, akıl etmezler.

2. BAKARA / 180-181-182

Sizden birinize mevt hazır olduğunda... eğer bir hayr tereke edecekse... ana-babası ve akrabaları için maruf ile vasiyet etmesi... muttakiler üzre hakk olarak üzerinize ketb edildi!

İşittiği şeyin ardından, onu bedellendiren kimse… artık muhakkak onun ismi, ancak, onu bedellendirenin üzerinedir.
Muhakkak ki ALLAH, semidir, alimdir.

Vasiyet edenin cenef ile veya ism ile olmasından (davranmasından) korkan... ve ardından onların aralarını ıslah eden kimse… artık onun üzerine ism yoktur.

Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

2. BAKARA / 224-225

Nas arasında...
berr olmaya...
ve ittika etmeye...
ve ıslah olmaya...
(dair) yeminlerinize ALLAH'ı urza kılmayın!
ALLAH, semidir, alimdir.

ALLAH, yeminlerinizde ki lagv ile sizi ahz etmez... fakat kalblerinizin kesb ettiği şeyler ile sizi ahz eder!
ALLAH, gafurdur, halimdir.

2. BAKARA / 226-227

Kadınlarından alüv edenler için, dört ay tarabbus vardır.
Ardından, eğer fey ederlerse... artık, muhakkak ki ALLAH, gafurdur, rahimdir.

Eğer boşanmaya azim ederlerse… artık muhakkak ki ALLAH, semidir, alimdir.

2. BAKARA / 244

ALLAH sebilinde kıtal edin!
Alim olun ki; ALLAH, semidir, alimdir.

2. BAKARA / 256

Dinde ikrah yoktur!
Rüşd, gayydan kat'iyyetle beyan edilmiştir!

Artık "taguta" kafir olan... ve ALLAH'a iman eden kimse… artık o, fasm olmayan vuska urve ile imsak olmuştur.

ALLAH, semidir, alimdir.

2. BAKARA / 285

Rasul ve mü'minler, Rabbinden inzal olan şeye iman etti. Hepsi,
ALLAH'a...
ve meleklerine...
ve kitablarına...
ve Rasullerine...
iman ettiler.
"Rasullerinden hiç biri arasında fark görmeyiz."

Dediler ki:
"İşittik ve itaat ettik. Gufran ol bize Rabbimiz! Masir sanadır."

3. AL-İ İMRAN / 33-34

Muhakkak ki ALLAH, Adem'i ve Nuh'u ve İbrahim alini ve İmran alini, bazıları bazılarının (birbirlerinin) zürriyetinden olarak, alemler üzre ıstıfa etti.
ALLAH, semidir, alimdir.

3. ALİ İMRAN / 35

İmranın karısı, demişti ki:
"Rabbim!
Muhakkak ben, batnımda olanı, muharrer olarak sana nezr ettim. Artık benden kabl et!
Muhakkak ki SEN, semisin, alimsin."

3. ALİ İMRAN / 38

Orada, Zekeriyya Rabbini davet etti. Dedi ki:
"Rabbim!
Bana SEN'in VARLIĞINDAN tayyib zürriyet vehb eyle. Muhakkak ki SEN, benim davamı işitmektesin."

3. ALİ İMRAN / 84

De ki:
"ALLAH'a...
ve bize inzal ettiğine...
ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına inzal ettiğine...
ve Musa'ya ve İsa'ya ve Nebilere Rabblerinden verilene...
iman ettik. Onlardan birisi arasında fark görmeyiz.
Biz O'na Müslümanlarız."

3. ALİ İMRAN / 121

(Hani sen, Uhud'da) Ehlinden gudüvv etmiştin. Mü'minleri kıtal için kaid olacakları yerlere tebevvü ediyordun.
ALLAH, semidir, alimdir.

3. ALİ İMRAN / 181

"ALLAH fakirdir ve biz ganiyiz" diyenlerin kavillerini, ALLAH, elbette kat'iyyetle işitti!
Kavil ettikleri şeyleri...
ve Nebileri hakkın gayrısında katl ettiklerini...
ketb edeceğiz… ve diyeceğiz ki:
"Harık azabı tadın!"

3. ALİ İMRAN / 186

Mallarınız ve nefsleriniz hakkında kesinlikle belv edileceksiniz. Elbette öncenizden kitab verilenlerden ve şirk koşanlardan, çok ezalar işitirsiniz.
Eğer sabır ederseniz ve ittika ederseniz... artık muhakkak bu, azim emirlerdendir.

3. ALİ İMRAN / 193

"Rabbimiz!
Muhakkak biz, iman için nadi olan münadinin, 'Rabbinize iman edin!' dediğini işittik... ve ardından iman ettik.
Rabbimiz!
Artık zenblerimize gafur ol! Seyyielerimize kafir ol. Bizi berr olanlarla beraber vefat ettir!"

4. NİSA / 46

Hadü kimselerden, kelimeleri mevzilerinden tahrif edenler, lisanlarıyla levy ederek ve dinde taan ederek;
"İşittik ve isyan ettik", "İşit, işitmez olası!" ve "Ra'ina" derler.
Şayet onlar, "İşittik ve itaat ettik", "İşit ve Nazar et bize" deselerdi, elbette kendileri için hayrlı ve daha kaviy olurdu.
Fakat ALLAH, kendi küfürleri ile kendilerini lanetlemiştir. Artık pek azından başka, iman etmezler.

4. NİSA / 58

Muhakkak ki ALLAH size,
emanetleri ehline eda etmenizi
ve nas arasında hakem olduğunuzda adaletle hüküm vermenizi emir eder.
Muhakkak, size vaaz ettiği şey ALLAH'ın nimetidir.
Muhakkak ki ALLAH, semi, basir olandır.

4. NİSA / 134

Dünya sevabı irade eden kimse… artık dünya ve ahiret sevabı ALLAH indindedir.
ALLAH, semi, basir olandır.

4. NİSA / 140

Size, kitabta, kat'iyyetle şunu inzal etmiştik!
"ALLAH'ın ayetleri hakkında... onlara küfür edildiğini ve onlarla istihza edildiğini işittiğinizde... gayrısında bir hadise havz oluncaya kadar... artık onlarla beraber kuud etmeyin!... Yoksa onların mislinde olursunuz!"
Muhakkak ki ALLAH, münafıkları ve kafirleri, cehennemde cemian cem edecektir.

4. NİSA / 148

ALLAH, zulme uğrayan kimse dışında, sui kavlin cehr olmasına muhabbet etmez.
ALLAH, semi, alim olandır.

4. NİSA / 163

Muhakkak ki BİZ sana vahy ettik... tıpkı;
Nuh'a ve ondan sonra gelen Nebilere vahy ettiğimiz gibi…
İbrahim'e ve İsmail'e ve İshak'a ve Yakub'a ve torunlarına
ve İsa'ya ve Eyyub'a ve Yunus'a ve Harun'a ve Süleyman'a da vahy ettiğimiz gibi…
Davud'a Zebur'u verdiğimiz gibi...

5. MAİDE / 7

ALLAH'ın üzerinize nimetini… ve O'na "işittik ve itaat ettik" diyerek vesika ettiğiniz misakı zikir edin!
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH, sadrların zatına alimdir.

5. MAİDE / 41

Ey Rasul!
Kalbleri iman etmeden, ağızları ile "İman ettik" diyenlerden ve hadü kimselerden küfürde seri olanlar seni hüzünlendirmesin.
Onlar, BEN'i kizb etmek için dinlerler. Başka kavimler için dinlerler. Bazılarının mevzilerinden kelimeleri tahrif ederler.
"Eğer size bu verilirse hemen ahz edin, eğer verilmezse hazer edin" derler.
ALLAH'ın fitne vermek irade ettiği kimse... artık onun için, ALLAH'tan bir şeye malik olamazsın.
İşte onlar, kalblerinin tahir olmasını, ALLAH'ın irade etmediği kimselerdir.
Onlar için dünyada hizy vardır.
Onlar için ahirette de azim azab vardır.

5. MAİDE / 42

Onlar, BEN'i kizb için dinlerler.
Onlar, suht yerler.
Eğer sana gelirlerse, artık aralarında hüküm ver veya onlardan iraz et. Eğer onlardan iraz edersen, artık sana bir şey darr edemezler. Eğer hakem olmuşsan, aralarında kıst ile hüküm ver.
Muhakkak ki ALLAH, muksitlere muhabbet duyar.

5. MAİDE / 76

De ki:
"ALLAH'ın gayrısından, size darra ve menfaate malik olmayan şeylere mi abd oluyorsunuz?"
ALLAH... O, semidir, alimdir.

5. MAİDE / 83

Rasule inzal edileni işittiklerinde, hakktan arif oldukları şeyden (ötürü)... aynlarının demadan feyzlendiğini görürsün.
Derler ki:
"Rabbimiz!
İman ettik!
Artık bizi, şahid olanlarla beraber ketb et."

5. MAİDE / 108

Böyledir!...
Vechleri üzere şahadet ile gelmeleri veya yemin etmelerinin ardından, yeminlerinin redd edilmesinden korkmaları, ednadır.
ALLAH'a ittika edin!... ve O'nu işitin!
ALLAH, fasıkların kavmini ihda etmez!

6. ENAM / 13

Gecede ve gündüzde sükun bulanlar O'nundur.
O, semidir, alimdir.

6. ENAM / 25

Onlardan seni işitenler var. Fıkh etmelerine karşı, kalblerine kinanlar ve kulaklarına vakr kıldık.
Onlar, bütün ayetleri görseler (bile) ona iman etmezler. Hatta, geldiklerinde, seninle cedel ederler.
Kafirler, "bu, sadece, evvelkilerin esatiridir." derler.

6. ENAM / 36

Muhakkak, ancak, işitenler isticab edebilir.
Meyyitler mi!… ALLAH onları baas edecek!... sonra O'na rücu edecekler.

6. ENAM / 46

De ki:
"Gördünüz mü!?
Eğer ALLAH, işitmenizi ve basarlarınızı ahz etse ve kalblerinizi hatm etse, ALLAH'tan gayrı, hangi ilah onları size verebilir?"
Nazar et!
Nasıl da, ayetleri sarf ediyoruz! Sonra, onlar suduf etmekteler!

6. ENAM / 86

İsmail ve Elyasa ve Yunus ve Lut...
Hepsini alemlere fazl ettik.

6. ENAM / 115

Rabbinin kelimesi, sıdk olarak ve adl olarak tamamlanmıştır. Onun kelimelerini bedellendirebilecek yoktur.
O, semidir, alimdir.

7. ARAF / 100

Ehil olanların sonrasında arza varis olanları… şayet dileseydik,
zenbleri ile onlara isabet edeceğimiz...
ve kalblerine tab edeceğimiz…
ve ardından onların, işitemeyecekleri…
ihda etmedi mi?

7. ARAF / 179

Cinn ve insden pek çoğunu, elbette kat'iyyetle!... cehennem için zer ettik;
kalbleri vardır... onunla fıkh etmezler!
aynları vadır... onunla basir olmazlar!
kulakları vardır... onunla işitmezler!
İşte bunlar, enam gibidir!
Bilakis!
Daha da dalalettedirler!
İşte bunlar... bunlar gafillerdir!

7. ARAF / 195

Meşy edecekleri ayakları mı var!?
Yahut batş edecek elleri mi var!?
Basir olacakları aynları veya işitecekleri kulakları var mı!?
De ki:
"Davet edin şirk koştuklarınızı!... sonra da bana keyd edin... ve ardından nazar ettirmeyin bana!"

7. ARAF / 198

Eğer onları, hudaya davet etseniz, işitmezler. Sana nazar ettiklerini görürsün... onlar basar etmezler!

7. ARAF / 200

Şeytandan nezg seni nezg ettiğinde, hemen ALLAH'a sığın.
Muhakkak ki O, semidir, alimdir.

7. ARAF / 204

Kur'an kıraat edildiğinde… artık onu işitin ve insat edin… umulur ki size rahmet edilir.

8. ENFAL / 17

Siz katl etmediniz, fakat ALLAH, onları katl etti!
Remy ettiğinde, sen remy etmedin, fakat ALLAH remy etti!
Mü'minleri, hasene belv ile belv etmek için...
Muhakkak ki ALLAH, semidir, alimdir.

8. ENFAL / 20

Ey iman edenler!
ALLAH'a ve Rasulüne itaat edin.
İşittiğiniz halde bundan tevella etmeyin!

8. ENFAL / 21

İşitmedikleri halde "işittik" derler… onlar gibi olmayın!

8. ENFAL / 23

Şayet ALLAH, onlarda bir hayra alim olsaydı, elbette onlara işittirirdi.
Şayet onlara işittirseydi, kesinlikle onlar tevella ederlerdi ve muriz olurlardı.

8. ENFAL / 31

Onlara ayetlerimiz tilavet edildiğinde… dediler ki:
"Kat'iyyetle işittik! Şayet dilesek, onun mislini elbette biz de söyleriz. Bu sadece, evvelkilerin esatiridir."

8. ENFAL / 42

Siz udvanın dünyasında idiniz. Onlar udvanın kusvasında idiler. Rekb ise sizden daha sefilde idi.
Şayet vaad edişmiş olsanız, miadınızda elbette ihtilafa düşerdiniz.
Fakat, ALLAH'ın emri kaza etmesi içindir. Helak olanın, beyyinelerle helak olması için ve hayy olanın beyyinelerle hayy olması için mef'ul olmuştur.
Muhakkak ki ALLAH, kesinlikle semidir, alimdir.

8. ENFAL / 53

Bu;
ALLAH'ın… kendi nefsleri ile olanı tagyir edinceye kadar... bir kavmi nimetlendirdiği nimetlere mugayyir olmayacağındadır.
ALLAH'ın, semi, alim olmasındandır.

8. ENFAL / 61

Eğer onların cenahı selm(den yana) olursa… artık sen de onu cenah edin!
ALLAH'a tevekkül et.
Muhakkak ki O, semidir, alimdir.

9. TEVBE / 6

Eğer müşriklerden birisi, car edilmesi talebinde olursa,
ALLAH'ın kelamını işitinceye kadar onu car et!
Sonra onu emin olacağı yere iblağ et!
Bu, onların alim olmayan kavim olmaları iledir.

9. TEVBE / 47

Şayet sizin içinizde huruc etselerdi… size, ancak, habal ziyade edeceklerdi… ve elbette/kesinlikle hilalinize sizi fitneye bagy etmeye vaz olacaklardı.
Sizin içinizde, onları işitenler vardı.
ALLAH, zalimlere alimdir.

9. TEVBE / 98

Arablardan, infak ettiklerini magrem ittihaz edenler, size daireler olmasını tarabbus ederler.
Sui daireler onların üzerinedir!
ALLAH, semidir, alimdir.

9. TEVBE / 103

Onların mallarından, onları tahir edeceğin ve onları onunla tezkiye edeceğin sadakalar ahz et.
Onlara salat et. Muhakkak senin salatın onlar için sekinedir.
ALLAH, semidir, alimdir.

10. YUNUS / 31

De ki:
"Semadan ve arzdan sizi rızıklandıran kimdir?
Yahut işitmelere ve basara malik olan kimdir?
Meyyitten hayy olanı ve hayy olandan meyyiti ihrac eden kimdir?
Emri tedbir eden kimdir?"
Diyecekler ki:
"ALLAH!"
Ardından de ki:
"Hala ittika etmiyor musunuz?"

10. YUNUS / 42

Onlardan seni işitenler vardır!
Artık, şayet akıl etmiyorlarsa… sağırlara sen mi işittireceksin?

10. YUNUS / 65

Onların kavilleri seni hüzünlendirmesin. Muhakkak izzet cemian ALLAH'ındır.
O, semidir, alimdir.

10. YUNUS / 67

Size, geceyi onda teskin olmanız için... ve de gündüzü mubsır olarak kılan, O'dur.
Muhakkak bunda, işiten kavim için elbette/kesinlikle ayetler vardır!

11. HUD / 20

İşte onlar, arzda aciz bırakanlar olamazlar. Onlar için, ALLAH'ın gayrısından veliyler yoktur. Onlar için azab izaf edilir. Onlar işitmeye istitaat eden olmadılar. Onlar basir olmadılar.

11. HUD / 24

İki ferikin meseli... kör ve sağır ile basir ve işiten kimseler gibidir.
Bu ikisinin meseli istiva olabilir mi!?
Artık tezekkür etmez misiniz!?

12. YUSUF / 31

Ardından onların mekrlerini işitince, onlara irsal etti... ve onlar için itka edilecek şeyler atid etti.
O kadınlardan her birine sikkin verdi... ve dedi ki:
"Karşılarına ihrac ol!"
Ardından (kadınlar) onu gördüklerinde, kebirlediler ve ellerini kata ettiler. Dediler ki:
"Haşa!... ALLAH için... bu beşer değildir. Bu, sadece, kerim melektir."

12. YUSUF / 34

Ardından Rabbi, ona isticab etti... ve ardından, kadınların keydlerini ondan sarf etti.
Muhakkak ki O, semidir, alimdir.

14. İBRAHİM / 39

"Hamd etmek... bana, kiberimde, İsmail'i ve İshak'ı vehb eden ALLAH'ındır.
Muhakkak ki Rabbim, benim davetimi (davamı) elbette işitendir."

15. HİCR / 17-18

Onu, bütün recm edilmiş şeytanlardan muhafaza ettik.
İşiterek istirak eden kimse müstesna… ve ardından ona, mübin şihab tabi olur.

16. NAHL / 65

ALLAH, semadan su inzal etti... ve ardından onunla, mevtinin ardından arza hayat verdi.
Muhakkak bunda, işiten kavim için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

16. NAHL / 78

ALLAH, sizi, annelerinizin batnından...
siz hiçbir şeye alim olmadan...
ve size, işitme ve basarlar ve fuadlar kılarak...
ihrac etti… umulur ki şükür edersiniz.

16. NAHL / 108

İşte onlar… ALLAH onların, kalblerine ve işitmelerine ve basarlarına tab etmiştir.
İşte onlar… onlar, gafil olanlardır.

17. İSRA / 1

Kendisine ayetlerimizden göstermek için... mescid-i haramdan, havlini barek ettiğimiz mescid-i aksaya... KENDİSİNE abd olan ile geceleyin isra eden, subhandır!
Muhakkak ki O'… O, semidir, basirdir.

17. İSRA / 36

Hakkında ilmin olmayan şeye kafv etme!... muhakkak işitme ve basar ve fuad... işte bunların hepsi ondan mesul olur.

17. İSRA / 47

Sana istima ettikleri zaman... onların, onunla istima ettikleri şeye…
ve nevca ettikleri zaman… zalimlerin "Siz, sadece, meshur bir erkek kimseye tabi oluyorsunuz." dediklerine…
BİZ, alimiz.

18. KEHF / 26

De ki:
"Lebs oldukları şeye ALLAH alimdir!
Semaların ve arzın gaybı O'nundur… daha basirdir ona, daha işitendir.
O'nun gayrısında onlara veliy yoktur.
O, hükmüne kimseyi şerik etmez."

18. KEHF / 100-101

Yevme-izinde…
aynları BEN'i zikir etmekten gıta içinde olan...
ve işitmeye istitaat edemeyen...
kafirlere cehennemi arz ederek arz ederiz.

19. MERYEM / 38

BİZ'e gelecekleri yevmde, onlara en iyi işitme... ve en iyi basar vardır! Fakat, bu yevmde, zalimler mübin dalalettedir.

19. MERYEM / 42

Babasına demişti ki:
"Ey Babacığım!
İşitmeyen ve de basir olmayan ve de seni bir şeye gani etmeyen şeylere neden abd oluyorsun?"

19. MERYEM / 54

Kitabta İsmail'i zikir et.
Muhakkak o, vaadine sadık idi... Rasul Nebi idi.

19. MERYEM / 62

Orada, sadece, "Selam!" işitirler… lagv yotur.
Onlara orada, bükre ve aşiyy rızık vardır.

19. MERYEM / 98

BİZ, karin olanlardan önce nicelerini helak ettik!
Onlardan kimseyi hissediyor musun... veya onların rikzini işitiyor musun?

20. TAHA / 11-12-13-14-15-16

Ardından oraya varınca, ona nida ettik:
"Ey Musa!
Muhakkak ki BENBEN, senin Rabbinim!
Nalınlarını çıkar!
Muhakkak sen, mukaddes vadi Tuvadasın.
BEN seni hayrlı kıldım.
Artık, vahy edilenleri işit!
Muhakkak ki BEN'im... BEN ALLAH'ım!... ilah, sadece, BEN'im!
Artık BANA abd ol!
BEN'i zikir etmek için salat ikame et!
Muhakkak, bütün nefsin say ettiği şeyler ile ceza bulması için, hafy ettiğim saat neredeyse verilecektir! Ona iman etmeyenler ve hevalarına tabi olanlar, seni ondan sadd etmesin… (yoksa) artık redi olursun!"

20. TAHA / 45-46

Dediler ki:
"Rabbimiz!
Muhakkak, bizim üzerimize ifrat etmenden veya tuğyan etmenden korkuyoruz."
Dedi ki:
"Korkmayın!
Muhakkak ki BEN, sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm."

20. TAHA / 108

Yevme-izinde, kendisinde ivec olmayan daiye (dava adamına) tabi olurlar. Savtlar Rahmana huşu eder… artık hems dışında (bir şey) işitmezsin.

21. ENBİYA / 2

Rabblerinden muhdes zikirden verilmedi ki… ancak, ona istima ettiler!
Onlar ilab ederler.

21. ENBİYA / 4

Dedi ki:
"Rabbim, semadaki ve arzdaki kavle alimdir.
O, semidir, alimdir."

21. ENBİYA / 45

De ki:
"Muhakkak ben sizi… ancak, vahy ile nezr ediyorum."
Davaya sağır olanlar, nezr edildiklerinde işitmezler.

21. ENBİYA / 60

Dediler ki:
"Bir delikanlının onlardan zikir ettiğini işittik. O, İbrahim'dir."

21. ENBİYA / 85

İsmail… ve İdris... ve Zelkifl...
Hepsi sabır edenlerdendi.

21. ENBİYA / 100

Onlara orada zefir vardır! Onlar orada işitmezler.

21. ENBİYA / 102

Onlar onun hasisini işitmezler.
Onlar nefslerine iştah veren şeylerin içinde ebedidirler.

22. HACC / 46

Arzda seyir etmediler mi!... artık, akıl edecekleri kalbleri veya işitecekleri kulakları yok muydu!?
Muhakkak basarları kör olmadı… fakat sadrlarındaki kalbleri kör oldu!

22. HACC / 61

Bunlar,
muhakkak ki ALLAH'ın, geceyi gündüzde ilac etmesi ve gündüzü gecede ilac etmesi iledir.
muhakkak ki ALLAH'ın, semi, basir olması iledir.

22. HACC / 73

Ey nas!
Size bir mesel darb edildi... artık onu işitin!

Sizin, ALLAH'ın gayrısından davet ettikleriniz... velev ki hepsi ictima etse bile... bir sinek dahi halk edemezler!
Eğer sinek onlardan bir şey selb etse, bunu ondan enkaz edemezler.
Taleb eden de zaaf içinde, taleb edilen de!

22. HACC / 75

ALLAH, meleklerden de nasdan da Rasuller ıstıfa eder.
Muhakkak ki ALLAH, semidir, basirdir.

23. MU'MİNUN / 24-25

Ardından... kendi kavminden kafirlerin meleleri dediler ki:
"Bu, ancak, sizin mislinizde bir beşerdir... sizin üzerinize kendini fazl etmeyi irade ediyor.
Şayet ALLAH dileseydi... melek inzal ederdi. Biz evvelde ki ata-babalarımızdan böyle bir şey işitmedik.
Bu, sadece, cinnet getirmiş bir erkek kimsedir... artık ona bir hiyne kadar terabbus edin."

23. MUMİNUN / 78

O, sizin için işitmeyi ve basarları ve fuadları inşa edendir.
Ne kadar az şükür ediyorsunuz!

24. NUR / 12-13

Keşke, o zannı işittiğinizde…
mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, kendi nefslerine hayr olarak... "bu mübin ifktir" deselerdi keşke!?
Keşke,
Onlar, buna dört şahid ile gelselerdi keşke!?
Şahidler ile gelmediklerinde... artık işte onlar... ALLAH indinde onlar, kazibdir.

24. NUR / 16

Keşke, onu işittiğinizde,
"Biz bunu tekellüm edemeyiz!
SEN subhansın. Bu azim bühtandır!"
deseydiniz keşke!

24. NUR / 21

Ey iman edenler!
Şeytanın hatvelerine tabi olmayın!... Şeytanın hatvelerine tabi olan kimse... artık muhakkak ona, fahiş olanı ve münkeri emir eder.
Ya, ALLAH'ın fazlı ve O'nun rahmeti sizin üzerinize olmasaydı!...
Sizden hiç biriniz, ebediyyen zekiy olamazdı!... fakat, ALLAH dilediği kimseyi tezkiye eder.
ALLAH, semidir, alimdir.

24. NUR / 51

Aralarında hüküm vermesi için ALLAH'a ve Rasulüne davet edildikleri zaman, mü'minlerin söyleyeceği söz, ancak, "işittik ve itaat ettik" demeleridir.
İşte onlar felaha ulaşanlardır.

24. NUR / 60

Nikaha rica etmeyen kadınlardan kaide olanlar... ziynetleri ile burc etmek gayrısında... sevblerini vaz etmeleri kendilerine cünah değildir.
Ancak afif olmak istemeleri onlar için hayrdır.
ALLAH, semidir alimdir.

25. FURKAN / 12

Baid mekandan onu gördükleri zaman, tegayyüzünü ve zefirini işitirler.

25. FURKAN / 44

Yoksa sen, onların pek çoğunun işiteceğini veya akıl edeceklerini mi hesab ediyorsun?
Onlar enam (hayvan) gibidir!
Bilakis!
Onlar, sebil olarak dalalettedirler.

26. ŞUARA / 15-16-17

Dedi ki,
"Hayır!
Ayetlerimizle zehab edin. Muhakkak ki BİZ, sizinle beraberiz. Sizi işitmekteyiz.

Firavun'a ulaşın... ve ardından deyin ki:
Muhakkak biz, Rabb-il aleminin Rasulüyüz. İsrailoğullarını bizimle beraber irsal et."

26. ŞUARA / 25

Havlinde olanlara dedi ki:
"İşitiyor musunuz…"

26. ŞUARA / 72-73

Dedi ki:
"Davet ettiğinizde sizi işitiyorlar mı?... ya da size menfaatleri var mı?... veya size darr ettiler mi?"

26. ŞUARA / 212

Muhakkak onlar, işitmekten kesinlikle azil edilmiş olanlardır!

26. ŞUARA / 220

Muhakkak ki O'… O, semidir, alimdir.

26. ŞUARA / 221-222-223

Şeytanların kimlere inzal edileceğini size haber vereyim mi?...
Onlar…
işittiklerine ilka eden…
pek çoğu da kazib olan...
bütün esim effak üzere
inzal edilirler!

27. NEML / 80

Muhakkak sen,
mevt olmuşlara işittiremezsin.
Dübürlerine tevella ettikleri zaman, davaya sağır olanlara da işittiremezsin!

27. NEML / 81

Sen, körlere… dalaletlerinden hadiy değilsin!
Sen, sadece,
ayetlerimize iman eden
ve ardından Müslüman olan kimselere işittirebilirsin!

28. KASAS / 36

Musa, beyan olunmuş ayetlerimizle onlara geldiğinde, dediler ki:
"Bu, iftira olunmuş sihirden başka değildir. Biz evvelde ki ata-babalarımızda böyle bir şey işitmedik."

28. KASAS / 55

Lagv işittikleri zaman, ondan iraz ederler… ve derler ki:
"Bizim amelimiz bize, sizin ameliniz ise sizedir. Size selam olsun. Biz cahillere bagi olmayız."

28. KASAS / 71

De ki:
"Gördünüz mü?
ALLAH, geceyi üzerinize kıyamet yevmine kadar sermed kılsaydı, ALLAH'ın gayrısında, hangi ilah size ziya verirdi?
Artık işitmez misiniz?"

29. ANKEBUT / 5

ALLAH'a lika olmaya rica eden kimseye… artık muhakkak ALLAH'ın eceli, kesinlikle gelecektir!
O, semidir, alimdir.

29. ANKEBUT / 60

Nice dabbe, rızkına hamil olamaz. Onları da… yalnızca sizi de… ALLAH rızıklandırıyor!
O, semidir, alimdir.

30. RUM / 23

Gecede menam etmeniz...
ve gündüz ve O'nun fazlından ibtiga etmeniz...
O'nun ayetlerindendir.
Muhakkak bunda, işiten kavim için, elbette/kesinlikle ayetler vardır.

30. RUM / 52

Artık, muhakkak sen, mevt olmuşlara işittiremezsin. Dübürlerine tevella ettiklerinde, davete (davaya) sağır olanlara da işittiremezsin!

30. RUM / 53

Sen, körlere dalaletlerinden hadiy değilsin!
Sen, sadece, ayetlerimize iman eden... ve ardından Müslüman olan kimselere işittirebilirsin!

31. LOKMAN / 7

Ayetlerimiz ona tilavet edildiğinde,
sanki işitmemiş gibi...
sanki kulaklarında vakr varmış gibi...
müstekbir olmaya tevella eder.
Artık ona, elim azabı ibşar et.

31. LOKMAN / 28

Sizin halkıyetiniz ve sizin baas edilmeniz, ancak, vahid nefs gibidir.
Muhakkak ki ALLAH, semidir, basirdir.

32. SECDE / 9

Sonra onu sevva etti.
Onun içinde, KENDİ Ruhundan ona nefh etti.
Sizin için, işitme ve basarlar ve fuadlar kıldı.
Ne kadar az şükür ediyorsunuz!

32. SECDE / 12

Şayet Rabblerinin indinde, mücrimlerin reisleri neks olduğunda, onları görsen...
"Rabbimiz!
Basar olduk ve işittik… artık bizi rücu ettir... salih amel işleyelim.
Muhakkak biz mukiniz."

32. SECDE / 26

Onlardan önce, kendilerine karin olanlardan meskenlerinde meşy eden nicelerini helak etmiş olmamız onları ihda etmedi mi?
Muhakkak bunda, elbette/kesinlikle ayetler vardır… işitmezler mi?

34. SEBE / 50

De ki:
"Eğer dall olursam... artık muhakkak, ancak, kendi nefsim üzre dall olurum.
Eğer ihtida olursam… artık bu, Rabbimin bana vahy ettiği şey iledir.
Muhakkak ki O, semidir, karibdir."

35. FATIR / 14

Onları davet etseniz, sizin davanızı işitemezler... velev ki işittiler, size isticab edemezler.
Kıyamet yevminde, şirk koşmanıza kafir olurlar.
Habir mislince, sana nebi olamazlar.

35. FATIR / 19-20-21-22-23

Kör ile basir istiva değildir.
Ne zulmetler ne de nur...
Ne zıll ne de hararet...
Hayy olanlar ve mevt olmuşlar...
istiva olamaz.
Muhakkak ki ALLAH, dilediğine işittirir. Sen, kabirler içindeki kimselere işittiremezsin. Sen, sadece, nezirsin.

36. YASİN / 25

"Muhakkak ben, sizin Rabbinize iman ettim.
Artık beni işitin!"

37. SAFFAT / 6-7-8-9-10

Muhakkak ki BİZ, dünya semasını...
Ulvi meleleri (Mele-il Ala'yı) işitemeyen…
Duhur edilerek bütün caniblerden kazf edilen…
Kendilerine vasıb azab verilen...
bütün merid şeytanlardan hıfz ederek... kevkeb ziynetleri ile ziynetlendirdik.
**Hatf ederek hatf eden müstesnadır… ve ardından ona da sakıb şihab tabi olur!

"sema ed dünya" ifadesi, "dünyanın seması" veya "semanın ednası" (yani en yakın sema) anlamlarında olabilir. (dünya kelimesi hem isim, hem de edna sıfatının dişili/müennesidir.) Eğer, "en yakın sema, semanın en yakını" olarak kullanımış ise, daha uzak semalardan da bahsedilebilir demektir. Burada "sema"yı İnsan duygusunun derinlikleri olarak anlamak mümkündür.
38. SAD / 6-7-8

Onlardan meleler intılak ettiler.
"Meşy edin... ve ilahlarınız üzre sabır edin. Muhakkak, irade edilen şey kesinlikle budur.
Biz bunu, ahir millette işitmedik. Muhakkak bu, sadece, ıhtilaktır.
Zikir, aramızdan ona mı inzal edildi!?"

Bilakis!
Onlar, zikrimden şekk içindeler.
Bilakis!
(Ancak) Azabımı taddıklarında!...

38. SAD / 48

İsmail'i... ve İlyas'ı... ve Zelkifl'i zikir et.
Onların hepsi hayr olanlardandır.

39. ZUMER / 17-18

Taguta abd olmaya ictinab edenler... ve ALLAH'a inabe edenler… onlara büşra vardır.
Artık,
kavli işiten…
ve ardından onun ahsenine tabi olan...
abdlarımı ibşar et!
İşte onlar, ALLAH'ın kendilerine hidayet ettikleridir… ve işte onlar, lübb sahibleridir.

40. MUMİN / 20

ALLAH, bi-hakkın kaza eder!
O'nun gayrısından davet ettikleri şeyler, bir şey kaza edemez!
Muhakkak ki ALLAH... O, semidir, basirdir.

40. MUMİN / 56

Muhakkak... ALLAH'ın ayetleri hakkında, kendilerine verilmiş bir sultan gayrısında cedel edenler… onlar, sadece, kendi sadrlarında kibir olanlardır... ki onlar, ona baliğ olamazlar.
Artık sen, ALLAH'a uvz et.
Muhakkak ki O, semidir, basirdir.

41. FUSSİLET / 2-3-4

Ayetleri, alim olan kavim için beşir ve inzar edici olarak... arabiyye Kur'an olarak fasl edilen Kitab, Rahman, Rahimden tenzil olmaktadır.
Ancak onların pek çoğu arız olur... ve artık onlar işitmezler.

41. FUSSİLET / 19-20

Yevmde, ALLAH'ın düşmanları nara haşr olur.
Ardından onlar, oraya varıncaya kadar...
işitmeleri...
ve basarları...
ve cildleri...
amel etmiş oldukları şeylere şahid olarak vaa'z ederler.

41. FUSSİLET / 22

İşitmelerinizin...
ve basarlarınızın...
ve cildlerinizin…
size karşı şahidlik etmesinden kendinizi setr etmemiştiniz.
Fakat... amel ettiklerinizin çoğuna ALLAH'ın alim olmadığını zann ediyordunuz.

41. FUSSİLET / 26

Kafirler dedi ki:
"Bu Kur'an'ı işitmeyin. Onda lagv edin!... umulur ki galib gelirsiniz."

41. FUSSİLET / 36

Şayet şeytandan nezg, seni nezg ederse, ALLAH'a uvz et.
Muhakkak ki O... O, semidir, alimdir.

42. ŞURA / 11

Semaları ve arzı fatr etmiştir.
Size... sizin nefsinizden zevceler... ve enamdan zevceler kılar.
Orada sizi zer eder.
Hiçbir şey O'nun misli gibi değildir.
O, semidir, basirdir.

43. ZUHRUF / 40

Sen mi işittireceksin sağırlara... veya körleri ve mübin dalalette olanları kimseleri sen mi ihda edeceksin!?

43. ZUHRUF / 80

Yoksa, kendilerinin sırrlarını... ve necvalarını BİZ'im işitmeyeceğimizi mi hesab ediyorlar!?
Bilakis!
Kendi ledalarındaki BİZ'im Rasullerimiz ketb etmektedirler.

45. CASİYE / 7-8

Veyl olsun!... bütün esim effaka!

ALLAH'ın kendisine tilavet edilen ayetlerini işitir... sonra da hiç işitmemiş gibi... müstekbir olarak ısrar eder.
Artık onu, elim azab ile ibşar et.

45. CASİYE / 23

Kendi hevasını kendine ilah ittihaz edineni gördün mü?
ALLAH onu ilim üzre dall etti... ve onun işitmelerini ve kalbini hatm etti... ve basarı üzre gışa kıldı!
Artık ALLAH'ın ardından, onu kim ihda eder!?
Tezekkür etmiyor musunuz!?

46. AHKAF / 26

Onları, elbette kat'iyyetle sizi mekanlandırmadığımız şeyler içinde mekanladırmıştık!... ve onlara işitme ve basarlar ve fuadlar kılmıştık!
Ardından, işitmeleri de... ve basarları da... ve fuadları da... onları hiçbirşeyden ganiy etmedi.
ALLAH'ın ayetlerine cahd etmişlerdi!... istihza etmiş oldukları şey ile onları hayk etti!

46. AHKAF / 29

Cinnlerden bir neferi sana sarf ettiğimize... Kur'an'ı istima etmişlerdi... ve ardından ona hazır olduklarında demişlerdi ki:
"insat edin!"
Ardından, kaza edilince… kavimlerine inzar ediciler olarak tevella etmişlerdi.

46. AHKAF / 30

Dediler ki:
"Ey kavmimiz!
Muhakkak biz,
Musa'dan sonra inzal edilen,
onun elinin arasındakine musaddık olan,
hakka ve mustakim tarıka ihda eden
kitabı işittik."

47. MUHAMMED / 16

Onlardan sana istima eden kimse... hatta... senin indinden ihrac olunca... ilim verilenlere der ki:
"Az önce o ne dedi?"
İşte onlar,
ALLAH'ın kalbleri üzre tab ettikleridir...
ve kendi hevalarına tabi olanlardır.

49. HUCURAT / 1

Ey iman edenler!
ALLAH'ın ve Rasulünün elleri arasına tekaddüm etmeyin!
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH semidir, alimdir.

50. KAF / 37

Muhakkak bunda...
kalbi kendisinde olan...
veya işitmeye ilka eden ve şahid olan...
kimseler için kesinlikle zikir vardır.

50. KAF / 41

Münadinin, karib mekandan nadi olduğu yevmde onu işit!

50. KAF / 42

Yevmde, bi-hakkın sayhayı işitirler… bu, huruc yevmidir!

52. TUR / 38

Yoksa onların istima ettikleri süllemleri mi var?
Öyleyse istima edenler… mübin sultan ile gelsinler!

56. VAKIA / 25-26

Orada, lagv işitmezler. Tesim yapılmaz orada!
Sadece… "Selam!, Selam!" denilir!

58. MUCADELE / 1

ALLAH, zevci hakkında seninle cedel eden ve onu ALLAH'a iştika eden kadının sözlerine kat'iyyetle semi oldu!
ALLAH, havr ettiklerinize semidir.
Muhakkak ki ALLAH semidir, basirdir.

63. MUNAFİKUN / 4

Onları gördüğünde... cisimleri sana acayib gelir.
Eğer konuşurlarsa sözlerini, isnad edilmiş ahşablar gibi işitirsin. Bütün sayhaları kendi üzerlerine hesab ederler.
Onlar düşmandır!... artık, onlardan hazer et!...
ALLAH onları katl etsin! Nasıl da ifk ediyorlar.

64. TEGABUN / 16

Artık,
istitaat edebildiğiniz kadar ALLAH'a ittika edin!
İşitin!...
ve itaat edin!
Nefsiniz için, hayr infak edin!

Nefsini şuhhdan vaky eden kimse... artık işte onlar... felaha ulaşan onlardır.

67. MULK / 7

Onun içine ilka olduklarında... fevr ederken onun şehikini işitirler.

67. MULK / 10

Derler ki:
"Şayet işitmiş olsaydık… veya akıl etseydik… seir ashabının içinde olmazdık."

67. MULK / 23

De ki:
"O, sizi inşa eden ve sizin için işitmeyi ve basarları ve fuadları kılandır.
Ne kadar az şükür ediyorsunuz!"

68. KALEM / 51

Eğer kafirler kaid olsalar... zikri işittiklerinde, elbette seni basarları ile zelak ederler.
"Muhakkak o, elbette mecnundur." diyorlar.

72. CİNN / 1-2

De ki:
Bana… cinnlerden bir neferin işittiği... ve ardından şöyle dedikleri vahy edildi:

Muhakkak biz, rüşte ihda eden acayib bir Kur'an işittik… ve artık biz ona iman ettik.
Rabbimize kimseyi şirk koşmayacağız.

72. CİNN / 9

Muhakkak biz, işitmek için onların kaide yerlerinde kuud ederdik… Artık, istima eden kimse… kendisi için rasad şihaba vecd olur.

72. CİNN / 13

Muhakkak biz... hudayı işittiğimizde, ona iman ettik.
Rabbine iman eden kimse… artık o, ne bahstan… ne de rehaktan korkmaz!

76. İNSAN / 2

Muhakkak ki BİZ, İnsanı…
belv ettiğimiz meşc haldeki nutfelerden halk ettik...
ve ardından onu semi, basir kıldık.

78. NEBE / 35

Lagv işitmezler orada… ve kizb edilmez!

88. GAŞİYE / 8-9-10-11-12-13-14-15-16

Yevme-izinde... naim vechler… razı olunan sayları için... aliyy cennetedirler.
Orada
lagv işitmezler!
Orada
cari aynlar vardır.
Orada
merfu serirler
ve mevzu küvbler
ve saff halinde nemrakalar
ve bess olmuş zürbiyeler vardır.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.