Bir söz veya haberi birisine nisbet etmek. Peygamberimiz'in sözlerini sırası ile kimlerden nakledildiğini bildirmek. Bir nesneye, bir şeye dayanmak. Birisi için, bir şeyi yaptı demek. İftira etmek.

Dayanma. Güvenme. Sened veya delil söylemek, göstermek.

İsnad edilmiş, nisbet edilmiş olan. Gr: Haber (yüklem). Meselâ: "Bu yazı güzeldir" cümlesindeki (güzeldir) kelimesi gibi. Edb: Açık olmayan heceye (kapalı heceye) de müsned denir. Ehl-i Hadis ıstılahınca: Müsned; içindeki metinler, senetleri ile mezkur olan hadis kitabı demektir.

Söyleyene isnad edilen söz. Zaman, dehr.

Bir şeye istinad etmiş veya o şey sened kabul edilmiş.

Dayanmak, dayanak. Kuvvetli olabilecek söz. Tapu. Üzerine dayanılacak ve itimad edilecek şey. İki kişi veya çok kimseler arasındaki anlaşmayı tesbit eden ve karşılıklı imzalanan kağıt, vesika.