İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ SeL ❞ kökünden türeyen kelimeler... 9 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox istis'al Mes'ul Mesule Mesulât Mes'uliyet sail Saile Seele sual Sualât Es'ile tesaul tese'ul
xoxox
س ا ل SeL
istis'al
س ا ل SeL

Soruşturma, tahkik etme, araştırma.

Mes'ul
س ا ل SeL

Yaptığı iş ve hareketlerden hesap vermeğe mecbur olan. Mes'uliyetli. Bir işin idâresi kendisine âit olan. Ceza verilmiş olan.

DuruMeal'de toplam 5 kayıtta geçiyor.
Mesule
س ا ل SeL

Azap vermek, eziyet etmek. Hayvanı oka nişan edip atmak yahut diri iken bir tarafını kesmek.

Çğl.Mesulât
Mes'uliyet
س ا ل SeL

Mes'ul olma hâli. Yaptığı iş ve hareketten hesap vermeğe mecbur oluş.

sail
س ا ل SeL

Dilenci. Fakir. Soran. İsteyen. Akan, seyelan eden.

DuruMeal'de toplam 21 kayıtta geçiyor.
Dşl.SaileÇğl.Seele
sual
س ا ل SeL

Sormak. İstemek. Dilenmek.

DuruMeal'de toplam 92 kayıtta geçiyor.
Çğl.SualâtÇğl.Es'ile
tesaul
س ا ل SeL

Birbirine sual etme, soru sormak.

tese'ul
س ا ل SeL

Dilenme, dilencilik etme.

2. BAKARA / 61

Siz demiştiniz ki:
"Ey Musa!
Biz vahid taama sabır edemeyiz. Bizim için Rabbini davet et... arzda nebat ettiği şeylerden bize ihrac etsin; bakl (sebze) ve aksee (kabak) ve füvm (sarımsak, buğday) ve ades (mercimek) ve basal (soğan)."

O dedi ki:
"O hayr olan ile... o edna olanı bedellendirmemi mi istiyorsunuz!?
Mısıra hebt olun!...
Artık muhakkak size, sual ettikleriniz kesinlikle vardır."

Onlara zillet ve meskenet darb edildi. ALLAH'tan gazab ile beva oldular. Bu, onların ALLAH'ın ayetlerine kafir olmaları ve Nebileri hakk gayrısında katl etmeleri iledir. Bu, isyan etmeleri ve düşmanlık etmiş olmaları iledir.

2. BAKARA / 108

Yoksa… önceden Musa'ya sual ettikleri gibi... siz de Rasulünüze sual etmeyi mi irade ediyorsunuz!?
Küfrü, iman ile bedellendiren kimse… artık o, seva sebilden kat'iyyetle dall olur!

2. BAKARA / 119

Muhakkak ki BİZ seni, bi-hakkın beşir ve nezir olarak irsal ettik.
Sen, cahim ashabından sual edilmeyeceksin.

2. BAKARA / 134

Onlar, kat'iyyetle hilv olmuş ümmettir!
Onların kesb ettikleri kendilerinedir… sizin kesb ettikleriniz sizedir. Onların amel etmiş olduklarından size sual olunmayacak.

1.nci tekrar.
2. BAKARA / 141

Onlar, kat'iyyetle hilv olmuş ümmettir!
Onların kesb ettikleri kendilerinedir… sizin kesb ettikleriniz sizedir. Onların amel etmiş olduklarından size sual olunmayacak.

2. tekrar
2. BAKARA / 177

Vechlerinize şark tarafı ve garb tarafı kiblasına veliyy ettirmeniz... birrr değidlir!
Fakat birr;
ALLAH'a ve ahir yevmine ve meleklere ve kitaba ve Nebilere iman eden...
ve kurb sahiblerine ve yetimlere ve miskinlere ve sebil çocuklarına (yolcu) ve saillere ve rakabeler içinde olanlara, muhabbet duydukları mallardan veren...
ve salat ikame eden...
ve zekat veren...
ve ahd verdiklerinde ahdlerine vefa gösteren...
ve beiste ve darrda ve beis hiyninde sabır edendir.
Sadakat gösterenler, işte onlardır.
İşte onlar... onlar, muttakilerdir.

2. BAKARA / 186

BANA ibadet edenler, sana BEN'den sual ettiklerinde;
Muhakkak ki BEN, dainin davetine icab olmaya karibim!

O ikisi, BEN'im DAVAM üzere olsun!...

Ardından,
BANA isticab etsin…
ve BANA iman etsin!... umulur ki irşad olurlar.

2. BAKARA / 189

Sana hilallerden sual ediyorlar.
De ki:
"O, nas için ve hacc için mikatlardır."

Birr... beytlere zuhurlarından girmenizle olmaz!
Fakat ittika eden kimse (için) Birr... beytlere bablarından girmektir.
ALLAH'a ittika edin!... umulur ki felaha ulaşırsınız!

Cahiliye dönemi adetlerinden birisi de… bir işe niyet edildiğinde, o işi tamamlanıncaya kadar insalar kendi evlerine yada çadırlarına kapılarından girmezdi. Evlerin yada çadırların arkalarından delik delinir yada yüksek ise merdiven dayanır… oradan girilirdi. Niyetlenen iş bitmeden kapıdan girmenin, uğursuz olduğu veya güçlük vereceği düşünülürdü.
2. BAKARA / 211

İsrailoğullarına sual et;
beyan edilmiş ayetlerden onlara ne kadar vermişiz!?

Kendisine verdiğimizden sonra ALLAH'ın nimetini bedellendiren kimse… artık, muhakkak ki ALLAH'ın ikabı şedidtir.

2. BAKARA / 215

Sana, ne infak edeceklerini sual ediyorlar.
De ki:
"Hayrdan infak edeceğiniz şey;
ana-babanız için
ve akrabanız için
ve yetimler için
ve miskinler için
ve sebil çocukları (yolcu) içindir.

Hayrdan fail olduğunuz şey... artık muhakkak ki ALLAH ona alimdir."

2. BAKARA / 217

Sana haram aydan... onda yapılan kıtalden sual ediyorlar
De ki:
"Onda yapılan kıtal kebirdir.
ALLAH'ın sebilinden sadd etmek...
ve O'na ve Mescid-i Haram'a küfür etmek...
ve ehlini ondan ihrac etmek...
ALLAH indinde en kebirdir!

Fitne, katlden daha kebirdir!"

İstitaat edebilseler, siz dininizden redd edinceye kadar sizi katl etmekten zeyl etmezler.
Sizden, dininden redd olan kimse... artık o mevt olursa... o kafirdir... ve artık, işte onların amelleri, dünyada ve ahirette habt olur.
İşte onlar, nar ashabıdırlar ve orada ebedidirler.

2. BAKARA / 219

Sana hamr ve meysirden sual ediyorlar.
De ki:
"İkisinde de kebir ism... ve de nas için menfaat vardır. Ancak, onların ismi, nafialarından daha kebirdir!"

Sana ne infak edeceklerini sual ediyorlar.
De ki:
"Afv olanı!"

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan ediyor... umulur ki tefekkür edersiniz.

2. BAKARA / 220

Dünya ve ahirette... sana yetimlerden sual ediyorlar.
De ki:
"Islah etmek, onları için hayr olandır.
Eğer onlara halit olursanız... artık onlar sizin kardeşinizdir."

ALLAH, ıslah olandan ifsad olana alimdir.
Şayet ALLAH dilerse, elbette size anet eder.
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, hakimdir.

2. BAKARA / 222

Sana mahizden (hayz zamanı) sual ediyorlar.
De ki:
"O bir ezadır."
Artık mahizde (hayz zamanında) kadınları azil edin... tahir oluncaya kadar onlara karib olmayın!
Tahir olduklarında... artık ALLAH'ın, size emir ettiği yerden yaklaşın.

Muhakkak ki ALLAH, tevvab olanlara muhabbet duyar... ve de kendini tahir etmiş olanlara muhabbet duyar."

2. BAKARA / 272-273

Onların hudası senin üzerine değildir. Fakat, ALLAH dilediği kimseyi ihda eder.

Hayrdan infak ettiğiniz şey...
artık o, kendi nefsleriniz içindir. Siz, ALLAH'ın vechini ibtiga etmekten başka infak edemezsiniz!

Hayrdan...
ALLAH sebilinde hasr olan...
ancak, arzda darb etmeye istitaat edemeyen...
teaffüf olmalarından ötürü, cahillerin ganiy olarak hesab ettiği...
fakirler için infak ettiğiniz şeyler... zulüm edilmeden size vefa edilir!

Sen, onlara simaları ile arif olursun... onlar nasa ilhaf ederek sail olmazlar.

Hayr olandan infak ettiğiniz şeyler...
artık muhakkak ki ALLAH, ona alimdir.

4. NİSA / 1

Ey nas!
Sizi vahid nefsten halk eden...
ve ondan zevcesini halk eden...
ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar bess eden...
Rabbinize ittika edin!
KENDİSİNE ve rahimlere sail olduğunuz ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH, sizin üzerinize rakib olandır.

4. NİSA / 32

ALLAH'ın, bazınızı bazınıza fazl ettiği şeyleri temenni etmeyin.
Erkek kimselere, iktisab ettiklerinden nasib vardır.
Kadınlara da iktisab ettiklerinden nasib vardır.
O'nun fazlından ALLAH'a sail olun.
Muhakkak ki ALLAH, herşeye alim olandır.

4. NİSA / 153

Kitab ehli, sana, kendilerine semadan kitab inzal edilmesini sail oluyor.
Onlar, Musa'ya, kat'iyyetle bundan daha kebir sail olmuşlardı!... ve "Bize ALLAH'ı cehren göster" demişlerdi!

Ardından onları, zulümleri ile saika ittihaz etmişti.
Sonra, kendilerine verilen beyyinelerin ardından dişi buzağı ittihaz ettiler.
BİZ, onları, bundan da afv ettik... ve Musa'ya mübin sultan verdik.

5. MAİDE / 4

Sana, kendilerine nelerin helal kılındığını sual ediyorlar.
De ki:
"Size, tayyib olanlar helal kılındı. ALLAH'ın size ilim ettiklerinden ilim ettirdiğiniz mükellib carihlerden... onların sizin için imsak ettiklerinden yiyin.
Onların üzerine ALLAH'ın ismini zikir edin. ALLAH'a ittika edin.
Muhakkak ki ALLAH, hesabı seri olandır.

5. MAİDE / 101

Ey iman edenler!
Size ibda olduğunda, sui bulacağınız şeylerden sual etmeyin. Eğer Kur'an'ın inzal edildiği hiynde onlardan sual ederseniz size ibda edilir. ALLAH onları afv etmiştir.
ALLAH, gafurdur, halimdir.

5. MAİDE / 102

Öncenizden bir kavim, kat'iyyetle sual etmişti!... sonra onunla kafir oluverdiler!

6. ENAM / 90

İşte onlar, ALLAH'ın hidayet ettikleridir.
Artık onların hudasına iktida et!
De ki:
"Sizden buna karşı ecir sual etmiyorum. O, sadece, alemlere zikirdir."

7. ARAF / 6-7

Kendilerine irsal edilenlere elbette sual edeceğiz! Elbette mürsellere de sual edeceğiz!... ve ardından onlara, ilim ile kesinlikle kıssa edeceğiz.
BİZ, gayb olmadık!

7. ARAF / 163

Onlara, bahra hazır olan karyeden sual et.
Cumartesi gününde düşmanlık etmişlerdi.
Onların sebt oldukları yevmde hutlar (balık) şerr ederek gelmişti. Sebt olmadıkları yevmde ise gelmemişti.

Böyledir!...
Fasık olmuş oldukları şeyler ile onları belv ediyorduk.

7. ARAF / 187

Sana mürsa olacak saatten sual ediyorlar.
De ki:
"Muhakkak onun ilmi Rabbimin indindedir. Onun vakti için, O'ndan başkası tecelli edemez. Semalarda ve arzda sekaldir. O size, sadece, ansızın verilir."
Sanki sen ona hafiysin gibi sana sual ediyorlar.
De ki:
"Muhakkak onun ilmi ALLAH indidedir. Fakat nasın pek çoğu alim değildir."

8. ENFAL / 1

Sana nafileler üzre sual ediyorlar.
De ki:
"Nafileler, ALLAH'a ve Rasulüne aittir.
Artık, eğer mü'minler iseniz...
ALLAH'a ittika edin…
ve zat ile aranızı ıslah edin...
ve ALLAH ve Rasulüne itaat edin."

9. TEVBE / 65

Eğer onlara sual etsen,
"Muhakkak biz sadece havz ediyorduk ve ilab ediyorduk" derler.
De ki:
"ALLAH ile mi!.. ve O'nun ayetleri ile mi… ve O'nun Rasulü ile mi istihaza eden oldunuz!?"

10. YUNUS / 72

Artık, eğer tevella ederseniz, sizden ecir sail olmam... benim ecrim, sadece, ALLAH üzredir.
Bana, Müslümanlardan olmam emir edildi."

10. YUNUS / 94

Eğer sana inzal ettiğimiz şeylerden şekk içinde isen... artık, senin öncenden kitab kıraat edenlere sual et!
Sana, Rabbinden elbette kat'iyyetle hakk kıldık!... artık sakın ha… mümterlerden olma!

11. HUD / 29

"Ey kavmim!
Size mal sual etmiyorum. Ecrim, sadece, ALLAH'adır. İman edenleri tard edecek değilim. Muhakkak onlar, Rabblerine mülaki olacaklar. Fakat ben sizin cahillik eden kavim olduğunuzu görmekteyim."

11. HUD / 46

Dedi ki:
"Ey Nuh!
Muhakkak o, senin ehlinden değildir. Muhakkak o, salih gayrısında amel etmiştir. Artık, senin hakkında ilmin olmayan şeye BANA sail olma!
Muhakkak ki BEN, cahillerden olacağını, sana vaaz ediyorum!"

11. HUD / 47

Dedi ki:
"Rabbim!
Muhakkak ben, hakkında ilmim olmayan şeye sail olmaktan SANA uvz ederim. Benim için gafur olmazsan... ve bana rahmet etmezsen, hasar alanlardan olurum."

11. HUD / 51

"Ey kavmim!
Bu karşı sizden ecire sail değilim. Benim ecrim, sadece, beni fatr edenedir. Artık akıl etmez misiniz!?"

12. YUSUF / 7

Sail olanlara… Yusuf ve kardeşlerinde, elbette kat'iyyetle ayetler vardır!

12. YUSUF / 50

Melik dedi ki:
"Onu bana getirin!"
Ardından rasul kendisine geldiğinde, dedi ki:
"Rabbine rücu et... ve ona sual et; ellerini kata eden kadınların bevlleri ne idi?
Muhakkak ki benim Rabbim, onların keydlerine alimdir."

12. YUSUF / 82

"İçinde olduğumuz karyeye ve içinde ikbal olduğumuz kervana sual et. Muhakkak biz, elbette/kesinlikle sadıklarız."

12. YUSUF / 104

Sen buna karşı ecir sual etmiyorsun.
Muhakkak o, sadece, alemler için zikirdir.

14. İBRAHİM / 34

Sail olduğunuz herşeyden size verendir...
ALLAH'ın nimetlerini add etseniz, ihsa edemezsiniz.
Muhakkak İnsan, elbette/kesinlikle zalumdur, keffardır.

15. HİCR / 92-93

Artık yemin olsun Rabbine!...
Kesinlikle onlara, amel etmiş oldukları şeyleri cemian sual edeceğiz!

16. NAHL / 43-44

Senin öncenden, beyyineler ile ve zebrler ile kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, erkek kimseler irsal ettik.
Artık, eğer alim olmayan iseniz, zikir ehline sual edin.

Kendilerine inzal edileni, nasa beyan etmen için sana zikir inzal ettik… umulur ki, tefekkür ederler.

16. NAHL / 56

Alim olmadıkları şeylere, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden nasib kılıyorlar.
Yemin olsun ALLAH'a... iftira etmiş olduğunuz şeylerden elbette/kesinlikle sual edileceksiniz.

16. NAHL / 93

Şayet ALLAH dileseydi, elbette/kesinlikle sizi vahid ümmet kılardı… fakat O, dilediğini dall eder… dilediğini ihda eder.
Amel etmekte olduğunuz şeylerden elbette/kesinlikle sual edileceksiniz!

17. İSRA / 34

En şedidine iblağ oluncaya kadar… yetimin malına, sadece, ahsen ile karib olun!
Ahde vefa gösterin!... muhakkak ahd mesul eder!

17. İSRA / 36

Hakkında ilmin olmayan şeye kafv etme!... muhakkak işitme ve basar ve fuad... işte bunların hepsi ondan mesul olur.

17. İSRA / 85

Sana, Ruh'tan sual ederler.
De ki:
"Ruh, Rabbimin emrindendir.
Size, ilimden, ancak, pek az verilmiştir."

17. İSRA / 101

BİZ Musa'ya, elbette kat'iyyetle beyan olunmuş dokuz ayet verdik!
İsrailoğullarına sual et:
O geldiğinde... firavun ona demişti ki:
"Muhakkak ben, senin elbette/kesinlikle meshur olduğunu zann ediyorum… eyy Musa!"

18. KEHF / 19-20

Böyledir!...
Onları, kendi aralarında (birbirlerine) sual etmeleri için baas ettik.

Onlardan konuşan biri dedi ki:
"Ne kadar lebs oldunuz?"
Dediler ki:
"Bir yevm veya yevmin birazı lebs olduk."
Dediler ki:
"Ne kadar lebs olduğunuza Rabbiniz alimdir."

Ardından...
"Biriniz şu verikleriniz ile medineye baas etsin de... hangi taamın daha zekiy olduğuna nazar etsin... ve ardından ondan rızık getirsin.
Latif olsun ve herhangi birisini size şuur ettirmesin.
Muhakkak onlar... eğer onlara zahir olursanız... ya sizi recm ederler veya kendi milletlerine ida ederler.
O zaman ebediyen felaha ulaşamazsınız."

18. KEHF / 70

Dedi ki:
"Eğer bana tabi olursan… artık ondan zikir ederek sana hadis edinceye kadar hiçbir şeyde bana sual etmeyeceksin!"

18. KEHF / 76

(Musa) Dedi ki:
"Bundan sonra sana bir şey sual edersem, artık bana sahib olma! Özür olarak kat'iyyetle ledunumdan belağ olmuş oldu!"

18. KEHF / 83

Sana, Zilkarneyn'den sual ediyorlar.
De ki:
"Size ondan bir zikir tilavet edeceğim."

20. TAHA / 25-26-27-28-29-30-31-32-33-34-35-36

Dedi ki:
"Rabbim!
Sadrıma şerh et.
Emrimi yesir et.
Lisanımın ukdesini hall et… kavlimi fıkh edebilsinler.
Ehlimden kardeşim Harun'u bana vezir kıl... ezrimi onunla şedid kıl... ve emrimde onu şerik yap ki... SEN'i çok sebbih edelim, SEN'i çok zikir edelim.
Muhakkak ki SEN, ikimize de basir olansın."

Dedi ki:
"Sail oldukların kat'iyyetle sana verilmiştir, ey Musa!"

20. TAHA / 105

Sana dağlardan sual ediyorlar.
De ki:
"Rabbim onları nesf edip, nesf edecek!"

20. TAHA / 132

Ehline salat ile emir et... ve ona sabır et!
BİZ senden rızık sail olmuyoruz... seni BİZ rızıklandırıypruz!
Akibet, takva iledir!

21. ENBİYA / 7-8

Senden önce, kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, öyle erkek kimseler irsal ettik ki...
onları da taam yemez cesed kılmadık!
ve onlar da halid değillerdi!
Eğer alim olmuş değilseniz, zikir ehline sual edin!

21. ENBİYA / 13

"Rükuz etmeyin!...
Orada turfe olduğunuz şeylere... ve meskenlerinize rücu edin!...
Umulur ki sual edileceksiniz. "

21. ENBİYA / 23

O, fail olduğu şeylerden sual edilmez.
(Fakat) Onlar sual edilir!

21. ENBİYA / 63

Dedi ki:
"Bilakis!
Şu kebir olanı fail olmuştur… eğer intak edebilirse… sual edin bakalım!"

23. MUMİNUN / 72

Yoksa, sen, onlardan harac mı sail oluyorsun!?
Artık, Rabbinin haracı hayrdır.
O, rızık verenlerin hayrıdır.

23. MUMİNUN / 101

Ardından, Sur'a nefh edildiği zaman...
artık yevme-izinde,
aralarında neseb de kalmaz
ve sual de edilmezler.

23. MU'MİNUN / 112-113-114-115

Der ki:
"Arzda, kaç aded sene lebs oldunuz?"
Onlar der ki:
"Yevm yada yevmin birazı kadar lebs olduk… artık bunu, adedleyenlere sual et."
Der ki:
"Sadece, çok azdan lebs oldunuz! Keşke siz buna alim olmuş olsaydınız!
Sizi abes olarak halk ettiğimizi... ve BİZ'e rücu etmeyeceğinizi mi hesab etmiştiniz!"

25. FURKAN / 16

Diledikleri şeyler, orada onlarındır. Orada ebedidirler.
Bu, Rabbin üzre, mesul olduğu vaad olmuştur.

25. FURKAN / 57

De ki:
"Ben buna karşılık... Rabbinin sebilini ittihaz etmeyi dileyen kimse dışında... sizden ecir sail değilim."

25. FURKAN / 59

Semaları ve arzı ve ikisinin arasında olanları altı yevmde halk eden… sonra arşa istiva eden… Rahmandır.
Artık bunu haberi olana sual et!

26. ŞUARA / 106-107-108-109-110

Kardeşleri Nuh, onlara dedi ki:
"Neden ittika etmiyorsunuz? Muhakkak ben, sizin için emin Rasulüm. Artık ALLAH'a ittika edin ve bana itaat edin.

Ona karşı sizden ecir sual etmiyorum. Benim ecrim ancak Rabb-il aleminedir. Artık ALLAH'a ittika edin!... ve bana itaat edin."

1.nci ve 2.nci tekrar
26. ŞUARA / 127

"Ona karşı sizden ecir sual etmiyorum. Benim ecrim ancak Rabb-il alemin üzredir."

26. ŞUARA / 145

"Ona karşı sizden ecir sual etmiyorum. Benim ecrim ancak Rabb-il alemin üzredir."

26. ŞUARA / 164

"Ona karşı sizden ecir sual etmiyorum. Benim ecrim ancak Rabb-il alemin üzredir."

26. ŞUARA / 180

"Ona karşı sizden ecir sual etmiyorum. Benim ecrim ancak Rabb-il alemin üzredir."

28. KASAS / 66

Artık yevme-izinde, haberler onlara görünmez olmuştur. Artık onlar birbirlerine de sual edemezler.

28. KASAS / 78

Dedi ki:
"Muhakkak bunlar bana, indimdeki ilim üzere verildi."

ALLAH'ın kendinden önceki karinlerden, kuvvet bakımından ondan daha şedid ve cemaat olarak daha kalabalık olanları kat'iyyetle helak etmiş olduğuna alim değil miydi!?
Mücrimlere zenblerinden sual edilmez!

29. ANKEBUT / 13

Onlar elbette/kesinlikle,
kendi sekallerine de...
ve kendi sekalleri ile birlikte sekallere de… hamil olacaklar… ve kıyamet yevminde, iftira ettikleri şeylerden elbette/kesinlikle sual edileceklerdir.

29. ANKEBUT / 61

Eğer onlara sual etsen:
"Semaları ve arzı halk eden kimdir? Güneşi ve kameri kim teshir etti?"

Elbette,
"ALLAH" diyeceklerdir.

Ardından, nasıl ifk edebiliyorlar!?

29. ANKEBUT / 63

Eğer onlara sual etsen:
"Semadan suyu inzal eden... ve ardından mevt olduktan sonra arzı hayy eden kimdir?"
elbette/kesinlikle,
"ALLAH" diyeceklerdir.
De ki:
"Hamd etmek ALLAH'ındır."
Bilakis!
Onların pek çoğu akıl etmezler.

31. LOKMAN / 25

Eğer onlara,
"Semaları ve arzı kim halk etti?" diye sual etsen,
elbette diyecekler ki:
"ALLAH!"

De ki:
"Hamd etmek, ALLAH'ındır."

Bilakis!
Onların pek çoğu alim değiller.

33. AHZAB / 7-8

Nebilerden misaklarını ahz ettiğimizde...
Senden... ve Nuh'tan... ve İbrahim'den... ve Musa'dan... ve Meryem oğlu İsa'dan...
Sadıklara, sıdkından sual etmek için… onlardan galiz misak ahz etmiştik.
Kafirler için elim azab idad edilmiştir.

33. AHZAB / 14

Şayet her yandan üzerlerine dahil olunsaydı... sonra fitneye sail olunsaydı… elbette/kesinlikle onu yaparlardı!... yesir dışında ona lebs olmazlardı!

33. AHZAB / 15

Onlar, önceden elbette kat'iyyetle!… dübürlerine tevella etmeyeceklerine... ALLAH'a ahd vermişlerdi… ve ALLAH'a ahdlerinden mesul idiler.

33. AHZAB / 20

Hizblerin zehab olmadığını hesab ediyorlar.
Eğer hizbler gelse… bedv olmayı, Arabların içinde sizin haberlerinizden sual etmeyi vedd ederlerdi.
Şayet içinizde olsalardı, sadece, pek azı katl ederdi.

33. AHZAB / 53

Ey iman edenler!
Nebinin evine... size izin verilmesi dışında... nazır olanlar gayrısında... taam etmek için ansızın dahil olmayın!
Fakat davet edildiğinizde dahil olun... ve ardından taam ettiğinizde neşr olun.
Hadis için ünsiyet peydahlamayın.
Muhakkak bu nebiye eza oluyor... ancak o sizden istihya ediyor. ALLAH, hakk olandan istihya etmez!
Kadınlardan bir meta sail olduğunuzda... ardından hicabın verasından sail olun. Bu sizin kalbleriniz ve onların kalbleri için daha tahirdir.
Sizin ALLAH Rasulüne eza etmeniz ve kendisinden sonra onun zevcelerini nikahlamanız ebediyen olamaz! Muhakkak bu, ALLAH indinde azim olandır!

33. AHZAB / 63

Nas, saati sual ediyor.
De ki:
"Muhakkak onun ilmi ALLAH indindedir."
İdra edemezsin… ola ki saat karib olmuştur!

34. SEBE / 25

De ki:
"Bizim icramımızdan size sual edilmez. Sizin amelinizden de bize sual edilmez."

34. SEBE / 47

De ki:
"Size sail olduğum, ecirden ne varsa… artık o, sizin içindir!
Benim ecrim, sadece, ALLAH üzredir.
O, herşeye şahidtir."

36. YASİN / 21-22-23-24

"Sizden ecire sail olmayan muhtedilere tabi olun!
Beni fatr edene neden abd olmayayım!? Siz de O'na rucu edeceksiniz!
O'nun gayrısından ilahlar ittihaz eder miyim!?

Eğer Rahman, darr etmeyi irade ederse... onların şefaati bir şey ganiy etmez... ve nakz edemezler. Muhakkak ben, o zaman, kesinlikle mübin dalalet içinde olurum."

37. SAFFAT / 24

Vakf edin onları!
Muhakkak onlar sual edilecekler!

37. SAFFAT / 27-28

Bazıları bazılarına sual ederek ikbal eder... derler ki:
"Muhakkak siz bize yeminden gelen olmuştunuz."

37. SAFFAT / 50-51-52-53

Ardından, bazıları bazılarına sual ederek ikbal ederler. Onlardan konuşan birisi der ki:
"Muhakkak bana karin olan (birisi) vardı. '(Bana) Sen gerçekten musaddık olanlardan mısın?... Mevt olduğumuzda ve turab ve kemik olduğumuzda… biz medin mi olacak mışız!?' derdi."

38. SAD / 24
SECDE AYETİ

Dedi ki:
"Kendi koyunlarının yanına senin koyununa da sail olmakla... sana elbette kat'iyyetle zalim olmuş!"
Muhakkak... salih (iş)lere amil olarak iman edenler dışında ***ki onlar pek azdır***... halit olanlardan çoğu, bazısı bazısına (birbirlerine) kesinlikle bagy ederler.

Davud, BİZ'im kendisine fitne ettiğimizi zann etti... ve ardından Rabbine istiğfar etti. Rüku ederek harra etti ve inabe etti.

38. SAD / 86-87-88

De ki:
"Size onun üzerine bir ecir sual etmiyorum. Ben mütekellif olanlardan değilim.
Muhakkak o... sadece, alemler için zikirdir. Bir hiyn ardından onun haberine elbette alim edileceksiniz!"

39. ZUMER / 38

Elbette eğer...
"Semaları ve arzı kim halk etti?" diye onlara sual etsen... kesinlikle,
"ALLAH!" derler.

De ki:
"Artık görüyor musunuz... ALLAH'ın gayrısında davet ettiğiniz şeyleri...
Eğer ALLAH,
benim için darr irade etse... onlar mı O'nun verdiği darrı keşif edecekler!?
yada rahmetini irade etse... onlar mı onun rahmetini engelleyecek!?"

De ki:
"ALLAH bana hasbtır.
Tevekkül edenler O'na tevekkül ederler."

41. FUSSİLET / 9-10-11-12

De ki:
"Siz... arzı iki yevmde halk edene gerçekten kafir misiniz!?... O'na endad mı kılıyorsunuz?
O, Rabb-il alemindir!"
Orada, onun fevkinde rasiyeler kıldı...
ve içini barek etti.
Sail olanlar için seva olarak, orada onların kutlarını dört yevmde kaderledi.
Sonra, henüz duhan halinde olan semaya istiva etti.

Ona ve arza dedi ki:
"Gelin ikiniz de! Ta'van veya kerhen!"
İkisi de
"İtaat ile geldik." dediler.

Ardından, iki yevmde, yedi semaları kaza etti... ve emirlerini, bütün semalarda vahy etti.

Dünya semasını misbahlar ile ziynetlendirdi... ve onlara hıfz etti.
Bu... aziz, alim takdirdir.

42. ŞURA / 23

Bu, ALLAH'ın, salih (iş)lere amil olarak iman etmek suretiyle kendisine ibadet edenlere ibşar ettiğidir.
De ki:
"Sizden ona karşı, kurbta meveddetten başka ecire sail değilim."
Haseneler iktiraf eden kimse... BİZ kendisine ondan hüsnayı ziyade ederiz.
Muhakkak ki ALLAH, gafurdur, şekurdur.

43. ZUHRUF / 9

Eğer sen onlara semaları ve arzı kimin halk ettiğini sual etsen, elbette derler ki:
"Onları aziz, alim olan halk etti."

43. ZUHRUF / 19

Rahmana abd olan melekleri dişi kıldılar!
Onların halk edilişine şahid mi oldular!?
Onların şahadetleri ketb edilecek... ve onlar sual edilecekler!

43. ZUHRUF / 44

Muhakkak o, kesinlikle, sana ve senin kavmine zikirdir!
Siz, sual edileceksiniz!

43. ZUHRUF / 45

Rasullerden, senin öncenden irsal ettiğimiz kimselere sual et… Rahman'ın gayrısından, abd olunacak ilahlar kılmış mıyız?

43. ZUHRUF / 87-88

Eğer onlara, kendilerini kimin halk ettiğini sual etsen, elbette "ALLAH!" diyeceklerdir.
Buna rağmen nasıl da ifk ediyorlar!

Bir de… "Ey Rabbim!" der dururlar!...
Muhakkak işte bunlar iman etmeyen bir kavimdir!

47. MUHAMMED / 36-37

Muhakkak dünya hayatı, ancak, laibdir ve lehvdir.
Eğer iman ederseniz ve ittika ederseniz... ecirleriniz size verilir... ve mallarınıza sail olunmaz.

Eğer bunlara sail olursa... ve ardından hafiy olursa... bahl edersiniz... ve O da zıgnınızı ihrac eder.

47. MUHAMMED / 36-37

Muhakkak dünya hayatı, ancak, laibdir ve lehvdir.
Eğer iman ederseniz ve ittika ederseniz... ecirleriniz size verilir... ve mallarınıza sail olunmaz.

Eğer bunlara sail olursa... ve ardından hafiy olursa... bahl edersiniz... ve O da zıgnınızı ihrac eder.

51. ZARİYAT / 12

"Din yevmi ne zamandır?" diye sual ediyorlar.

51. ZARİYAT / 19

Onların mallarında, sail olanlar ve mahrum olanlar için hakk vardır.

52. TUR / 25-26-27-28

Bazıları bazılarına (birbirlerine) ikbal eder... sual ederler. Derler ki:
"Muhakkak biz, önceleri, ehlimizin içinde müşfik olanlar olmuştuk. Ardından… ALLAH bize menn etti... ve bizi semum azabtan vaky etti. Muhakkak biz önceden O'nu(n davasını) dava edinmiştik!
Muhakkak ki O, berrdir, rahimdir."

52. TUR / 40

Yoksa onlardan, müskal magremde bırakan ecir mi sail oldun?

55. RAHMAN / 29

Semalardaki ve arzdaki kimseler O'na sual ederler.
Her yevm bir şe'ndadır O'!

55. RAHMAN / 37-38-39-40-41

Sema şakk olduğunda ve ardından dihan gibi varid olduğunda…

Artık, siz ikiniz, Rabbinizin hangi alüvlerini kizb ediyorsunuz?

Ardından yevme-izinde, inse ve de cinne zenblerinden sual edilmez.

Artık, siz ikiniz, Rabbinizin hangi alüvlerini kizb ediyorsunuz?

Mücrimlere simalarından arif olunur.
Artık onlar, kademleri ile nasiyeleri ile ahz edilirler.

12. tekrar.
13. tekrar.
60. MUMTEHİN / 10

Ey iman edenler!
Mü'min kadınlar size muhacir olarak gelince, o kadınları imtihan edin... o kadınların imanlarına ALLAH alimdir.
Eğer o kadınların mü'min kadınlar olduklarına siz de alim olursanız... artık o kadınları, kafirlere terci etmeyin. O kadınlar, o erkeklere helal değildir... o erkekler de o kadınlara helal değildir... infak ettiklerini onlara (iade) verin.
O kadınlara ecirlerini ödediğinizde... o kadınları nikahlamanızda size cünah yoktur.
Kafir kadınların ismetine imsak etmeyin. Onlara infak ettiğiniz şeylere sail olun ve de onlar da infak ettiklerine sail olsunlar.
Bu, ALLAH'ın hükmüdür... Sizin aranızda hüküm vermiştir.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

67. MULK / 8

Gayzından neredeyse temeyyüz edecek.
Hepsi, oraya ilka edilir. Fevclere onun hazinleri sual eder:
"Size nezir gelmedi mi?"

68. KALEM / 40

Hangisinin buna zaim olduğunu... sual et onlara!

68. KALEM / 46

Yoksa sen onlardan ecir mi sual ediyorsun… ve ardından onlar müskal magrem altındalar mı!?

70. MEARİC / 1-2-3-4

Sual eden kimse…
meleklerin ve Ruhun, miktarı elli bin sene olan yevmde uruc edebildikleri miracların sahibi ALLAH'tan vuku olacak...
kafirler için def edilemez olan…
azabı sordu.

70. MEARİC / 8-9-10

Yevmde...
Sema, mühl gibi olur.
Dağlar, atılmış ıhn gibi olur.
Hamim, hamime sual edemez…

70. MEARİC / 19-20-21-22-23-24-25-26-27

Muhakkak İnsan,
kendisine ceza olarak şerr mess ettiğinde...
ve kendisine mani olarak hayr mess ettiğinde...
hela (sabrı az, hırsı çok, aceleci ve fazla şikayetçi) olacak şekilde halk edilmiştir.

Salat edenlerden şunlar bunun dışındadır;
Salatları üzre daim olanlar.
ve mallarında, sail ve mahrum için malum hakk olanlar.
ve din yevmine sadakat gösterenler.
ve Rabblerinin azabından müşfik olanlar.

74. MUDDESSİR / 38-39-40-41-42

Cennetlerde ki yemin ashabı dışında... her nefs, kesb ettiği şeye rehindir.
Onlar, mücrimlerden sual edişirler:
"Sizi sekar içinde selk eden şey nedir?"

75. KIYAME / 6

Sual eder:
"Kıyamet yevmi ne zaman?"

78. NEBE / 1-2-3

Neyden sual edişiyorlar?
Hakkında muhtelif oldukları azim haberden mi?

79. NAZİAT / 42-43-44-45

Sana, kendilerini mürsa edecek saati sual ediyorlar.
Onun zikrinden sende ne var ki!
Onun müntehası Rabbinedir.
Muhakkak sen, ancak, haşy eden kimselere inzar edensin.

81. TEKVİR / 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14

Güneş kevr ettirildiğinde...
ve necmler kederlendiğinde...
ve dağlar seyir ettirildiğinde...
ve aşrlar atıl olduğunda...
ve vahşiler haşr olduğunda...
ve bahrlar secr ettirildiğinde...
ve nüfus zevcelendirildiğinde...
ve mev'udeye (diri olarak gömülen kız çocuğu), hangi zenb ile katl edildiği sual edildiğinde...
ve sahifeler neşr edildiğinde...
ve sema keşt olduğunda...
ve cahim sar edildiğinde...
ve cennet izlaf ettirildiğinde...
nefs, ihzar ettiklerine alim olur!

93. DUHA / 9-10-11

Artık...
Yetimi kahr etme!
Sail olanı nehr etme!
Rabbinin nimeti ile hadis et!

102. TEKASUR / 8

Sonra, yevme-izinde, nimetlerden de kesinlikle sual edilecek size!

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.