İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ VA:D ❞ kökünden türeyen kelimeler... 12 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox ev'ide iad Mev'id Mev'ud Mev'ude Mevaid Miad Mevaid Muvaade Muvaade Va'd vaad Va'de Vaîd vaide
xoxox
و ع د VA:D
ev'ide
و ع د VA:D

Şer vaad etmek.

iad
و ع د VA:D

Korkutmak, tehdit etmek. 'Vaid'de bulunmak.

Mev'id
و ع د VA:D

Va'din yerine getirildiği yer. Vaad etmek. Vaad. Söz vermek.

DuruMeal'de toplam 2 kayıtta geçiyor.
Mev'ud
و ع د VA:D

Söz verilmiş. Vaadedilmiş. Vâdeli. Vadesi muayyen ve mukadder olan. Evvelden takdir olunmuş.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Dşl.Mev'udeÇğl.Mevaid
Miad
و ع د VA:D

Vaad edilen gelecek zaman veya yer. Müsaade edilen zaman. Kıyâmet. Mahşer. Vaad. Müddet.

DuruMeal'de toplam 3 kayıtta geçiyor.
Çğl.Mevaid
Muvaade
و ع د VA:D

Sözleşme, va'dleşme.

Muvaade
و ع د VA:D

Vâdeleşmek, sözleşmek.

Va'd
vaad
و ع د VA:D

Söz verme. Söz verilen şey. Bir kimsenin yapacağına veya yapmayacağına dâir söz vermiş olduğu husus.

DuruMeal'de toplam 124 kayıtta geçiyor.
Va'de
و ع د VA:D

Bir iş için önceden belli edilen zaman. Bir işi te'hir etmek, sonraya bırakmak için olan belli vakit. Ecel.

Vaîd
و ع د VA:D

Şerre niyet ettiğini, korkulacak iş işleyeceğini haber vermek. İyiliğe sevk veya kötülükten kurtarmak için ileride olacak kat'i hâdiseleri haber vererek korkutmak.

DuruMeal'de toplam 2 kayıtta geçiyor.
vaide
و ع د VA:D

Hayr vaad etmek.

2. BAKARA / 51-52

Musa'ya kırk gece vaad etmiştik.
Sonra, onun ardından siz, dişi buzağı ittihaz etmiştiniz… ve zalim olmuştunuz.
Sonra, bunun ardından, ola ki şükür edersiniz diye... sizden afv etmiştik.

2. BAKARA / 235

Kadınlara hıtbe arz etmenizde...
veya nefsinizde kenn etmenizde...
size cünah yoktur.

ALLAH alimdir ki; muhakkak siz onları zikir edeceksiniz. Fakat;
onlara, maruf kavl söylemeniz dışında, sırr vaad etmeyin.
Kitabın eceli iblağ oluncaya kadar, nikah akdine azim etmeyin.

Alim olun ki;
muhakkak ALLAH, nefsinizde olana alimdir. Artık O'ndan hazer edin.

Alim olun ki;
muhakkak ALLAH, gafurdur, halimdir.

2. BAKARA / 268

Şeytan,
size fakr vaad ediyor…
ve size fahiş olanı emir ediyor!

ALLAH,
size KENDİSİNDEN mağfiret
ve fazl vaad ediyor.

ALLAH, vasidir, alimdir.

3. ALİ İMRAN / 9

"Rabbimiz!
Muhakkak ki SEN, hakkında rayb olmayan yevm için nasa camisin.
Muhakkak ki ALLAH, vaad ettiğinden hilaf etmez."

3. ALİ İMRAN / 152

Onları O'nun izni ile hiss ettiğinizde... ALLAH size vaadine elbette kat'iyyetle sadakat gösterdi!
Hatta feşel etmiştiniz... ve emir hakkında tenazu etmiştiniz! Muhabbet duyduğunuz şeyi size gösterdikten sonra isyan etmiştiniz. Sizden dünya irade edenler de... sizden ahiret irade edenler de vardı.
Sonra sizi belv etmek için onlardan sarf etti... ve sizden kat'iyyetle afv etti!
ALLAH, mü'minler üzre fazl sahibidir.

3. ALİ İMRAN / 194

"Rabbimiz!
Bize, Rasullerine vaad ettiğin şeyi ver. Kıyamet yevminde bizi ihza etme.
Muhakkak ki SEN, vaad edilene hilaf etmezsin."

4. NİSA / 95

Darr sahibi olanların gayrısında mü'minlerden kaid olanlarla... ALLAH sebilinde mallarıyla ve nefsleriyle cihad edenler istiva olamazlar.
ALLAH, mallarıyla ve nefsleriyle cihad edenleri, derece olarak, kaid olanlara fazl etmiştir.
ALLAH, külliyen hüsna vaad eder.
ALLAH, cihad edenleri, kaid olanlara azim ecir ile fazl etmiştir.

4. NİSA / 120

Vaad eder ve temenni eder. Şeytanın vaadi sadece garrdır.

4. NİSA / 122

Salih (iş)lere amil olarak iman edenleri...
orada ebediyyen ebedi olacakları...
altından nehirler cereyan eden...
cennetlere dahil edeceğiz.
ALLAH'ın vaadi hakktır! Kavli ALLAH'tan sadık olan kimdir!?

5. MAİDE / 9

ALLAH, salih (iş)lere amil olarak iman edenlere vaad etmiştir ki;
onlara mağfiret edilecektir...
ve onlara azim ecir vardır.

6. ENAM / 134

Muhakkak size vaad edilenler, kesinlikle verilir. Siz aciz bırakan olamazsınız!

7. ARAF / 44

Cennet ashabı, nar ashabına, şöyle nida eder:
"Rabbimizin bize vaad ettiğine hakk olarak kat'iyyetle vech olmuş olduk! Siz de Rabbinizin vaad ettiğine hakk olarak vecd oldunuz mu?"
Onlar derler ki:
"Evet!"
Ardından, aralarından bir müezzin ezan eder: "ALLAH'ın laneti zalimlerin üzerinedir!"

7. ARAF / 70

Onlar dediler ki:
"Sen bize, vahid ALLAH'a abd olmamız… ve ata-babalarımızın abd olmuş olduklarını vezr etmemiz için mi geldin?
Artık, eğer sen sadıklardan isen... vaad ettiğin şeyi ver bize haydi!"

7. ARAF / 77

Ardından deveyi akar ettiler... ve Rabblerinin emrine atiy ettiler. Dediler ki:
"Ey Salih!
Eğer mürsellerden isen... vaad ettiğin şeyle gel bize haydi!"

7. ARAF / 85-86

Medyen'e kardeşleri Şu'ayb, dedi ki:
"Ey kavmim!
ALLAH'a abd olun! O'ndan gayrı size ilah yoktur.

Rabbinizden size kat'iyyetle beyyineler geldi!
Artık,
keyl ve mizanı vefa edin...
ve nasın eşyasını bahs etmeyin...
ve ıslah edildikten sonra arzda fesad çıkarmayın.
Eğer mü'min iseniz, bunlar sizin için hayrlıdır.
O'na iman edenleri, ALLAH'ın sebilinden sadd etmek üzere... vaad ederek ve ivec ibga ederek... bütün sıratlara kuud etmeyin!
Zikir edin!... siz az idiniz... ve ardından O, sizi çoğalttı!
Nazar edin!... müfsidlerin akibeti nasıl oldu!"

7. ARAF / 142

Musa'ya otuz gece vaad ettik... ve bunu aşr ile tamamladık... artık, Rabbinin mikatı, kırk geceye tamam oldu.

Musa, kardeşi Harun'a dedi ki:
"Kavmimde bana halife ol... ve ıslah et. Müfsidlerin sebiline tabi olma!"

8. ENFAL / 7

İki taifeden birinin sizin için olduğunu ALLAH size vaad ettiğinde… ve siz, şevketin zatının gayrısında olanın, sizin olmasına vedd ettiğinizde... ALLAH, kelimeleri ile, hakk olanı hakk kılmayı ve kafirlerin dabirinin kata olmasını irade ediyordu.

8. ENFAL / 42

Siz udvanın dünyasında idiniz. Onlar udvanın kusvasında idiler. Rekb ise sizden daha sefilde idi.
Şayet vaad edişmiş olsanız, miadınızda elbette ihtilafa düşerdiniz.
Fakat, ALLAH'ın emri kaza etmesi içindir. Helak olanın, beyyinelerle helak olması için ve hayy olanın beyyinelerle hayy olması için mef'ul olmuştur.
Muhakkak ki ALLAH, kesinlikle semidir, alimdir.

9. TEVBE / 68

ALLAH,
münafık erkeklere…
ve münafık kadınlara…
ve kafirlere…
içinde ebedi olacakları cehennem narını vaad etti. O, onlara hasbtır!
ALLAH, onlara lanet etmiştir. Onlar için mukim azab vardır.

9. TEVBE / 72

ALLAH, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara...
içinde ebedi olacakları, altından nehirler cereyan eden cennetler…
ve Adn cennetlerinde tayyib meskenler vaad etti.
ALLAH'tan rıdvan, ekberdir.
Böyledir!…
Bu azim fevzdir.

9. TEVBE / 77

Onların kalblerine, ALLAH'a vaad ettiklerine hilaf olmaları ile ve kizb etmiş oldukları ile, mülaki olacakları yevme kadar nifak akab edilmiştir.

9. TEVBE / 111

Muhakkak ki ALLAH, cenneti onlara vererek... mü'minlerden nefslerini ve mallarını iştira etmiştir.
ALLAH sebilinde kıtal ederler... ve ardından katl ederler ve de katl olurlar... (bu) Tevrat'ta ve de İncil'de ve de Kur'an'da hakk vaaddir!
ALLAH'tan ahd ile daha vefalı olan kimse... artık, onların onunla bey' ettiklerine, sizin de bey' etmenize istibşar olun.
Böyledir!...
O, azim fevzdir.

9. TEVBE / 114

İbrahim'in, babası için istiğfar etmesi, yalnızca ona vaad ettiği vaadinden başka değildi.
Ardından kendisine, onun ALLAH'a aduvv olduğu beyan olunduğunda, ondan beri oldu.
Muhakkak İbrahim, evvahtı, halimdi.

10. YUNUS / 4

Cemian merciniz O'nadır!
ALLAH'ın vaadi hakktır!
Muhakkak ki O,
halk etmeyi ibda eder...
sonra, salih (iş)lere amil olarak iman edenlere kıst ile ceza vermek için ida eder.

Kafirler!...
Onlar için küfür etmiş oldukları şeyler ile
hamimden şarab...
ve elim azab...
vardır.

10. YUNUS / 46

Ya onlara vaad ettiğimiz şeylerin bazısını sana gösteririz… ya da seni vefat ettiririz… ardından, onların mercileri BİZ'edir!
Sonra ALLAH, onların fail olduklarına şahid olacaktır.

10. YUNUS / 48

Diyorlar ki:
"Eğer sadıksanız, bu vaad ne zamandır?"

10. YUNUS / 55

Değil mi ki... muhakkak, semalarda ve arzda olan herşey ALLAH'ındır!?
Değil mi ki... muhakkak ALLAH'ın vaadi hakktır!?
Fakat onların pek çoğu alim değildir.

11. HUD / 17

Rabbinden beyyine üzre olan kim midir!?

O'ndan bir şahid...
ve öncesinden imam ve rahmet olarak Musa'nın kitabı...
ona tilv olmaktadır. İşte onlar, ona iman ederler (edenlerdir).

Hizblerden, buna kafir olan kimse... artık onlara vaad edilen, nardır!

Artık sakın, bundan mirye içinde olma!
Muhakkak o, Rabbinden hakktır... fakat nasın pek çoğu iman etmezler.

11. HUD / 32

Dediler ki:
"Ey Nuh!
Bizimle kat'iyyetle cedel etmiş oldun!... ve artık iksar ettin. Eğer sadıklardan isen... artık bize vaad ettiğin şey ile gel."

11. HUD / 45

Nuh, Rabbine nida etti ve ardından dedi ki:
"Rabbim!
Muhakkak oğlum ehlimdendir. Muhakkak SEN'in vaadin hakktır. SEN, hüküm edenlerin en iyi hüküm edenisin."

11. HUD / 65

Ardından onu akar ettiler.
Ardından dedi ki:
"Darınızda üç yevm metalanın. Bu kizb edilemeyecek vaaddir."

11. HUD / 81

Dediler ki:
"Ey Lut!
Muhakkak biz, Rabbinin Rasulleriyiz. Onlar sana vasl olamayacaklar.
Artık ehlin ile, geceden kata ile isra et! Sizden kimse left etmesin...
Ancak, Kadının müstesna... muhakkak o... onlara isabet edecek şeyler... ona da musibet olacak.
Muhakkak onlara vaad edilen sabahtır. Sabah karib değil midir!?"

13. RAD / 31

"Dağları seyir ettirebilen... veya arzı kata ettirebilen... veya mevt olmuşlara kelime ettirilebilen bir Kur'an olsaydı ya!..."
Bilakis!
Emirler cemian ALLAH'ındır!

İman edenler... ALLAH'ın şayet dileseydi, nası cemian hidayete erdireceğine iyas olmadılar mı!

Kafirler, sanat ettikleri şeyler ile... ALLAH'ın vaadi gelinceye kadar...
kendilerine karia isabet ettirmeye...
veya darlarından karib olarak hulul ettirmeye...
zeyl ederler (ara vermeden devam ederler).

Muhakkak ki ALLAH, vaad ettiğine hilaf etmez!

13. RAD / 35

Muttakilere vaad edilen cennetin meseli şöyledir; altından nehirler cereyan eder... onun ükülleri ve onun zıllı daimdir.
İşte bu, ittika edenlerin ukbasıdır.
Kafirlerin ukbası ise nardır!

13. RAD / 40

Onlara vaad ettiğimizin bazısını sana göstersek de... veya seni vefat ettirsek de… artık muhakkak senin üzerine olan... ancak belağdır.
Hesab, BİZ'dedir!

14. İBRAHİM / 13-14

Kafirler, Rasullerine dediler ki:
"elbette/kesinlikle, ya sizi arzdan ihrac edeceğiz ya da bizim milletimize ida edeceksiniz!"
Ardından Rabbleri onlara vahy etti:
"elbette/kesinlikle zalimleri helak edeceğiz!... onların sonrasından, arza, elbette/kesinlikle sizi iskan edeceğiz.
Bu, BEN'im makamımdan korkan ve BEN'im vaidimden korkan kimseler içindir."

14. İBRAHİM / 22

Emir kaza olduğunda, şeytan der ki:
"Muhakkak ki ALLAH, size hakk vaadi vaad etti. Ben de size vaadde bulundum... ve ardından ben size hilaf oldum.
Benim için, sizin üzerinize sultan, sadece, sizi davet ediyor olmamdı... ve ardından bana siz kendiniz isticab ettiniz.

Artık beni levm etmeyin de... nefslerinizi levm edin!
Size musrih ben değilim... siz de bana musrih değilsiniz. Muhakkak ben, beni şirk koştuğunuz şeye önceden kafir olmuştum."
Muhakkak zalimler... elim azab onlaradır!

14. İBRAHİM / 47

Artık, ALLAH'ın, Rasullerine vaadinden hilaf edeceğini hesab etme!
Muhakkak ki ALLAH, azizdir, intikam sahibidir.

15. HİCR / 43-44

Muhakkak cehennem, elbette/kesinlikle onlara cemian vaad edilen yerdir.
Ona yedi bab vardır.
Her bir bab için, onlardan taksim edilmiş cüzler vardır.

16. NAHL / 38-39

Onlar, cehd yeminleriyle ALLAH'a kasem ettiler:
"ALLAH, mevt olanı baas edemez."
Bilakis!
Bu, onların üzerine,
hakkında ihtilaf ettikleri şeyleri, kendilerine beyan etmek için…
kafirlerin kazib oldukları şeylere alim olmaları için…
hakk vaaddir… fakat nasın pek çoğu alim değil.

17. İSRA / 5

Ardından… bu ikisinden ilkinin vadesi geldiği zaman, sizin üzerinize... BİZ'im VARLIĞIMIZA abd olan, beis şedid sahibleri baas ettik… ve ardından onlar, diyarınızın hilalini cevs ettiler.
Vaad edilen, fiil edildi!

17. İSRA / 7-8

Eğer ahsen olursanız... kendi nefsiniz için ahsen olursunuz!
Eğer sui olursanız... artık kendinizedir!
Ardından...
vechlerinizi sui etmeleri için...
ve mescide evvel merrede dahil oldukları gibi dahil olmaları için...
tetbir ederek ulvilendikleri şeye tebar etmeleri için...
ahir vaad geldiği zaman... gerekir ki (belki) Rabbiniz size rahmet eder!
Eğer siz ida ederseniz, BİZ'de ida ederiz!... BİZ, cehennemi kafirler için hasır kıldık.

17. İSRA / 64

"Onlardan, itaat etmeyi dileyenleri savtınla istafazz et.
Atlılarınla ve yayalarınla onların üzerine iclab et.
Mallarda ve evladlarda onlara şerik ol.
Onlara vaadde bulun."
Şeytan onlara, ancak, garr vaad eder!

17. İSRA / 104

Bundan sonra israiloğullarına dedik ki:
"Arzda iskan olun!… artık, ahiret vaadi geldiğinde… sizi leff ederek getireceğiz."

17. İSRA / 107-108
SECDE AYETİ

De ki:
"Ona iman edin veya iman etmeyin!...
Muhakkak önceden ilim verilenler... kendilerine tilavet edildiği zaman...
sacidler olarak zaknlarına harra ederler...
ve derler ki:
*** Rabbimiz subhandır.
Eğer Rabbimiz vaad etmişse, elbette/kesinlikle ifa olacaktır.***"

18. KEHF / 21

Böyledir!...
Onlara,
ALLAH'ın vaadinin hakk olduğuna...
ve saate... onda rayb olmadığına...
alim olunması için asr ettirdik.

Kendi aralarında, kendilerine emir edilenleri tenazu ederlerken... demişlerdi ki:
"Onların üzerine bünyan bina edin. Rabbleri onlara alimdir."
Galib olanlar, onlara emir edilen üzre... dediler ki:
"Üzerlerine elbette/kesinlikle mescid ittihaz edeceğiz!"

18. KEHF / 47-48

Yevmde; dağları seyir ettiririz... ve arzı bariz olarak görürsün!
Onları haşr ederiz!... ve ardından onlardan hiç birisini gadr etmeyiz!
Saff saff, senin Rabbine arz edilirler!
Evvel merrede sizi halk ettiğimiz şekilde, elbette kat'iyyetle BİZ'e gelirsiniz!
Bilakis!
Siz, size vaad ettiklerimizi size kılmayacağımıza zeam etmiştiniz!?

18. KEHF / 58

Rahmet sahibi Rabbin, gafurdur.
Şayet kesb ettikleri şeyler ile onları ahz etseydi... azabı kendilerine elbette/kesinlikle acele ederdi.
Bilakis!
Onlar için vaad edilen vardır… onun gayrısında mevil mevcud değildir.

18. KEHF / 59

İşte karyeler!…
Zalim olduklarında… helak olmaları için vaad edilmiş bir zaman kılarak... onları helak ettik.

18. KEHF / 98

Dedi ki:
"Bu, Rabbimden rahmettir.
Rabbimin vaadi geldiğinde... onu dekk eder... ve Rabbimin vaadi hakk olur."

19. MERYEM / 54

Kitabta İsmail'i zikir et.
Muhakkak o, vaadine sadık idi... Rasul Nebi idi.

19. MERYEM / 60-61

Tevbe edenler
ve salih (iş)lere amil olarak iman edenler müstesna...
artık işte onlar cennete… ***Rahmanın, KENDİSİNE abd olanlara gayb ile vaad ettiği Adn Cennetlerine!*** dahil olacaklar. Onlara hiç bir zulüm edilmeyecek.

Muhakkak O'nun vaadi, gelecek olandır.

19. MERYEM / 75

De ki:
"Dalalet içinde olan kimseler… artık Rahman onlara, medd ederek müdded versin... Hatta; ya vaad edilen azabı... ya da saati gördükleri zaman, mekanı şerr olan kimseye... ve ordusu izaf edilene artık alim olacaklar.

20. TAHA / 58

"Artık elbette/kesinlikle biz de sana, mislince sihrimizi vereceğiz. Bizim ve senin aramızda, bizim de... Senin de vaadinde hilafa düşmeyeceğimiz... seva mekan belirle."

20. TAHA / 59

Dedi ki:
"Vaadimiz, yevm-i ziynet'te (bayram gününde), nasın haşr olacağı, duha vaktidir."

20. TAHA / 80

Ey israiloğulları!
Sizi düşmanınızdan kat'iyyetle necat ettik!
Tur'un eymen cenbinde size vaad ettik.
Size menne ve selva inzal ettik.

20. TAHA / 86

Musa, gazban ve esif olarak kavmine rücu etti.
Dedi ki:
"Ey kavmim!
Rabbiniz, size hasene vaad ile vaad etmemiş miydi?
Ahd size tavl mı geldi?
Yoksa, Rabbinizden gazabın üzerinize hall olmasını mı irade ettiniz?
Artık bana olan vaadinizden, siz hilaf ettiniz!"

20. TAHA / 87

Dediler ki:
"Sana vaadimizden, kendi melkimizle hilaf etmedik.
Fakat bize, kavmin ziynetinden vizrler hamil ettirilmişti. Artık kazf ettik.

Böyledir!...
Ardından, Samiri de ilka etti."

20. TAHA / 97

Dedi ki:
"Artık zehab oldun!
Artık muhakkak, senin için hayat boyunca, 'Bana misas etmeyin!' demek vardır!
Muhakkak senin için vaad edilen... ondan ihlaf edemeyeceksin!
Ona zıll et!... akif olup durduğun ilahına!
BİZ onu elbette/kesinlikle hark edeceğiz... sonra da nesf ederek ummanda nesf edeceğiz!"

20. TAHA / 113

Böyledir!
BİZ onu arabiyye Kur'an olarak inzal ettik… ve onda vaadlerimizden sarf ettik… umulur ki ittika ederler veya onlara zikir ihdas olur.

21. ENBİYA / 9

Sonra, vaad ettiğimiz(şey)de onlara sadakat gösterdik... ve ardından onlara... ve dilediğimiz kimselere necat ettik.
Müsrifleri ise helak ettik.

21. ENBİYA / 38

Diyorlar ki:
"Eğer sadıksanız, bu vaad ne zamandır?"

21. ENBİYA / 97

Hakk vaad karib edilmiştir!
Artık, kafirlerin basarları şahs olduğunda:
"Eyvah bize!
Muhakkak bundan kat'iyyetle gaflet içinde olduk!
Bilakis, zalimler olmuşuz!"

21. ENBİYA / 103

En kebir fazi (bile) onları hüzünlendirmez.
Melekler onlara telakki eder:
"Bu, size vaad edilmiş olan yevmdir!"

21. ENBİYA / 104

Kitablara sicillerin tayy edilmesi gibi... semayı tayy edeceğimiz yevm… evvel halkiyeti bed ettiğimiz gibi onu ida ederiz.
Bu, BİZ'im vaadimizdir!
Muhakkak ki BİZBİZ, buna fail olacağız!

21. ENBİYA / 109

Eğer tevella ederlerse... artık de ki:
"Size seva üzre ezan ettim.
Vaad olunduğunuz şey, karib mi yoksa baid mi… idra edemem!"

22. HACC / 47

Azaba acele etmeni istiyorlar...
ALLAH, asla vaadinden hilaf etmez! Muhakkak ki Rabbinin indinde bir yevm, sizin adedlemenizden bin sene gibidir.

22. HACC / 72

Beyan edilmiş ayetlerimiz kendilerine tilavet edildiği zaman, münker kafirlerin vechlerinde arif olursun... Neredeyse, kendilerine ayetlerimizi tilavet edenlere satv edecekler!
De ki:
"Şimdi size daha şerr olanı haber vereyim mi!?...
Nar!...
ALLAH, kafirlere, bunu vaad etti. Ne beis masirdir!"

23. MU'MİNUN / 33-34-35-36-37-38

Kafirlerin ve ahirete mülaki olunacağını kizb edenlerin ve kendilerine dünya hayatında turfe ettiklerimizin kavminden meleler, şöyle dediler:

"Bu, sizin mislinizde beşerden başka değildir. Sizin yediğinizden yiyor ve şürb ettiğinizden şürb ediyor. Kendiniz mislinde bir beşere itaat ederseniz, muhakkak siz o zaman elbette/kesinlikle hasar alırsınız.

O, mevt olduğunuz ve turab ve kemik haline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka ihrac edilen olacağınızı mı vaad ediyor?

Heyhat!... Heyhat!... Size vaad olunan şeye!

Dünya hayatımız, sadece, budur. Mevt oluruz ve hayy oluruz. Biz mebas olacak değiliz. O, sadece, ALLAH üzre kible iftira eden erkek kimsedir. Biz ona iman etmeyiz."

23. MU'MİNUN / 33-34-35-36-37-38

Kafirlerin ve ahirete mülaki olunacağını kizb edenlerin ve kendilerine dünya hayatında turfe ettiklerimizin kavminden meleler, şöyle dediler:

"Bu, sizin mislinizde beşerden başka değildir. Sizin yediğinizden yiyor ve şürb ettiğinizden şürb ediyor. Kendiniz mislinde bir beşere itaat ederseniz, muhakkak siz o zaman elbette/kesinlikle hasar alırsınız.

O, mevt olduğunuz ve turab ve kemik haline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka ihrac edilen olacağınızı mı vaad ediyor?

Heyhat!... Heyhat!... Size vaad olunan şeye!

Dünya hayatımız, sadece, budur. Mevt oluruz ve hayy oluruz. Biz mebas olacak değiliz. O, sadece, ALLAH üzre kible iftira eden erkek kimsedir. Biz ona iman etmeyiz."

23. MU'MİNUN / 81-82-83

Bilakis!
Onlar da evvelkilerin kavli mislince kavil ettiler... dediler ki:
"Biz, mevt olduğumuz... ve turab ve kemik olduğumuz zaman, gerçekten mebas mı olacağız?
Bu, elbette kat'iyyetle... bize ve bizden önce ata-babalarımıza da vaad edilmişti. Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

23. MU'MİNUN / 93-94

De ki:
"Rabbim!
Onlara vaad edilen şeyi, eğer bana göstereceksen… artık beni zalimlerin kavminde kılma Rabbim!"

23. MUMİNUN / 95

Muhakkak ki BİZ, onlara vaad ettiğimiz şeyi sana göstermeye kesinlikle kadiriz.

24. NUR / 55

ALLAH, sizden, salih (iş)lere amil olarak iman edenlere... vaad etmiştir ki:
Kendilerinin öncesinden olanları istihlaf ettiği gibi... onları da arzda elbette/kesinlikle istihlaf edecektir.
Kendileri için razı olduğu dini, elbette/kesinlikle onlara temekkün edecektir.
Korkularının ardından onları, elbette/kesinlikle emniyet ile bedellendirecektir.

Onlar,
BANA abd olacaklar!...
ve BANA hiç bir şey şirk koşmayacaklar!
Bunun ardından, kafir kimseler... artık işte onlar... onlar, fasıktır.

25. FURKAN / 15

De ki:
"Hayr olan bu mudur… yoksa, kendilerine ceza ve masir olarak, muttakilere vaad edilen ebedi cennet mi?"

25. FURKAN / 16

Diledikleri şeyler, orada onlarındır. Orada ebedidirler.
Bu, Rabbin üzre, mesul olduğu vaad olmuştur.

26. ŞUARA / 205-206-207

Gördün mü;
onları senelerce metalandırsak… sonra vaad edilmiş oldukları şey kendilerine gelse… metalanmış oldukları şeyler, onları daha ganiy etmez.

27. NEML / 68

"Bu, elbette kat'iyyetle bize ve ata-babalarımıza önceden de vaad edilmişti! Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

27. NEML / 71

Diyorlar ki:
"Eğer sadıksanız, bu vaad ne zamandır?"

28. KASAS / 13

Ardından onu, aynı karar olsun ve hüzünlenmesin diye annesine redd ettik.
Muhakkak ki ALLAH'ın vaadi hakktır… fakat onların pek çoğu ilim etmezler.

28. KASAS / 61

Kendisine hasene vaad vaad ettiğimiz… ve ardından ona mülaki olacak kimse... dünya hayatının metası ile metalandırdığımız... sonra da kıyamet yevminde muhzar olanlardan olan kimse gibi midir?

30. RUM / 6

ALLAH vaad etti. ALLAH, vaadinden hilaf etmez. Fakat, nasın pek çoğu alim değildir.

30. RUM / 60

Artık sabır et!
Muhakkak ki ALLAH'ın vaadi hakktır. Yakin olmayanlar seni hafifletmesinler.

31. LOKMAN / 8-9

Muhakkak salih (iş)lere amil olarak iman edenler…
onlar için, içinde ebedi olacakları Naim cennetleri vardır.
ALLAH'ın vaadi hakktır… O, azizdir, hakimdir.

31. LOKMAN / 33

Ey nas!
Rabbinize ittika edin!
Validin evladına ceza olmayacağı... ve evlad olanın validine bir şey ceza olmayacağı yevmden haşy edin!
Muhakkakki ALLAH'ın vaadi hakktır.
Artık dünya hayatı sizi garr etmesin. Garr edenler sizi ALLAH'a garr etmesin!

33. AHZAB / 12

Münafıklar ve kalblerinde maraz olanlar, diyorlardı ki:
"ALLAH ve Rasulü bize, ancak, garr vaad etmiş!"

33. AHZAB / 22

Mü'minler hizbleri gördüklerinde, dediler ki:
"Bu, ALLAH'ın ve Rasulünün bize vaad ettiği şey… ALLAH ve Rasulü sadakat gösterdi."
Onların, ancak, imanları ve teslim oluşları ziyade oldu.

34. SEBE / 29

Diyorlar ki:
"Eğer sadıksanız, bu vaad ne zamandır?"

34. SEBE / 30

De ki:
"Yevm size miad olmuştur!
Ondan ne bir saat istihar edilirsiniz… ne de istikdam olursunuz!"

35. FATIR / 5

Ey nas!
Muhakkak ALLAH'ın vaadi hakktır!

Artık sakın ola dünya hayatı sizi garr etmesin… ALLAH'a garr eden sizi garr etmesin!

35. FATIR / 40

De ki:
"Şirk koştuklarınızı gördünüz mü; ALLAH'ın gayrısından davet ettiğiniz!?
Arzdan neyi halk ettiler, bana gösterin!?"

Yoksa onların semalarda mı şerikleri var?
Yoksa kendilerine kitab verdik de, onlar da ondan beyyineler üzre mi oldular!?
Bilakis!
Zalimler, sadece, bazısını bazısına garr etmeyi vaad ederler.

36. YASİN / 48

Diyorlar ki:
"Eğer sadıksanız... bu vaad ne zamandır?"

36. YASİN / 52

Derler ki:
"Vay bize vay!
Rakd olduğumuz yerden bizi baas eden kimdir!?
Rahman'ın vaad ettiği şey(mi)dir bu!... murseller sadıklarmış!"

36. YASİN / 63-64

"Küfür etmiş olduğunuz şeyler ile yevmde saly olacağınız… size vaad edilmiş cehennem, budur!"

38. SAD / 53-54

Hesab yevmi için size vaad edilen şey, budur!
Muhakkak bu, kesinlikle rızk ettiğimizdir. Ona nefd olmak yotur.

39. ZUMER / 20

Fakat Rabblerine ittika edenler… onlara,
fevklerinden gurfeler…
altlarından nehirler cereyan eden… bina edilmiş gurfeler...
vardır.
ALLAH vaad etmiştir!… ALLAH, miadından hilaf etmez!

39. ZUMER / 74

Derler ki:
"Hamd etmek, bize vaadine sadakat gösteren ALLAH'ındır. Bizi arza varis yaptı... cennetin dilediğimiz yerinden tebevvü ediyoruz."
Artık, amil olanların ecirleri ne de naimdir.

40. MU'MİN / 7-8-9

Arşa hamil olanlar ve onun havlindekiler...
Rabblerinin hamdi ile O'nu sebbih ederler.
ve O'na iman ederler.
ve iman edenler için istiğfar ederler.

"Rabbimiz!
Herşeye rahmet ve ilim olarak vasisin.
Artık SEN... tevbe edenler ve SEN'in sebiline tabi olanlar için gafur ol ve onları cahim azabından vaky et.

Rabbimiz!
Onları... ve ata-babalarından ve zevcelerinden ve zürriyetlerinden salah edenleri… kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine dahil et.
Muhakkak ki SEN... SEN, azizsin, hakimsin.

Seyyielerden vaky et.
Yevme-izinde seyyielerden vaky ettiğin kimse... artık SEN, ona kat'iyyetle rahmet etmişsindir!"
Bu, azim fevzdir.

40. MU'MİN / 28-29

Firavun ailesinden imanını ketm eden mü'min bir erkek kimse dedi ki:
"Bir adamı 'Rabbim ALLAH' dediğinden mi katl edeceksiniz?
O, kat'iyyetle Rabbinizden beyyineler ile gelmiştir! Eğer kazib olursa... onun kizbi kendinedir ve eğer sadık olursa vaad ettiklerinin bazısı size de isabet eder.
Muhakkak ki ALLAH, kezzab müsrif olanı ihda etmez.
Ey kavmim!
Yevmde mülk sizindir. Arzda zahir olanlarsınız... eğer ALLAH'ın beisinden gelirse bize kim nasr eder?"

Firavun dedi ki:
"Size gösterdiğim şey... ancak, kendi gördüğüm şeydir. Ben sizi, ancak, reşad sebiline ihda ediyorum."

40. MUMİN / 55

Artık sabır et!
Muhakkak ALLAH'ın vaadi hakktır.
Zenblerin için istiğfar et!
Aşiyy ve ibkar… Rabbinin hamd etmesi ile O'nu sebbih et.

40. MUMİN / 77

Artık sabır et!
Muhakkak… ALLAH'ın vaadi hakktır.
Artık belki… onlara vaad ettiklerimizden bazısını sana gösteririz… veya belki de seni vefat ettiririz.
Artık onlar, BİZ'e rücu edeceklerdir.

41. FUSSİLET / 30-31-32

Muhakkak,
"Rabbimiz ALLAH'tır!"
diyen ve sonra da istikametlenenler... onlara melekler tenezzül eder:
"Korkmayın! Hüzünlenmeyin!
Vaad olunmuş olduğunuz cennet ile ibşar olun. Biz, dünya hayatında ve ahirette size veliyleriz.
Gafur, rahimden nüzul olarak... nefslerinizi iştahlandıran şeyler de orada sizindir... davet ettikleriniz de orada sizindir."

43. ZUHRUF / 42

Ya da onlara vaad ettiğimizi sana (da) gösteririz.
Muhakkak ki BİZ, onlara muktedir oluruz.

43. ZUHRUF / 83

Artık vezr et onları!
Onlar vaad olundukları yevme mülaki oluncaya kadar havz olsunlar ve ilab etsinler.

45. CASİYE / 32

Denilmişti ki:
"Muhakkak ALLAH'ın vaadi ve saat… hakkında rayb olmayan hakktır!"
Siz de demiştiniz ki:
"Biz saatin ne olduğunu idra etmedik... sadece, zann ile zann ediyoruz... ve biz yakin olmanın gereklerini yapabilenler değiliz."

46. AHKAF / 16

İşte o… amel ettikleri şeyleri kendilerinden ahsen olarak kabl edeceğimiz ve seyyielerinden tecavüz edeceğimiz kimseler…
cennet ashabı içindedirler.
Onlara vaad olunmuş olan sıdk vaaddır.

46. AHKAF / 17

Ana-babasına,
"İkinize de off (aman), bana önceden kat'iyyetle hilv etmiş karinlerin ihrac olacağını mı vaad ediyorsunuz!?"
diyen kimseye... o ikisi, ALLAH'tan gavs isteyerek dediler ki:
"Yazıklar olsun sana!
İman et!
Muhakkak ki ALLAH'ın vaadi hakktır!"
Ardından o, dedi ki:
"Bu, sadece, evvelkilerin esatiridir."

46. AHKAF / 22

Dediler ki:
"İlahlarımızdan ifk için mi bize geldin?
Eğer sen sadıklardansan, vaad ettiğin şeyi bize getir!"

46. AHKAF / 35

Artık, Rasullerden azim sahibi olanların sabır ettikleri gibi sabır et!... ve onlar için acele etme!
Onlar vaad olunanı gördükleri yevmde, gündüzden bir saatten başka lebs olmamış gibidirler.
Belağdır!...
Artık, sadece, fasıkların kavmi helak edilecektir!

47. MUHAMMED / 15

Muttakilere vaad edilen cennetin meseli... orada,
asin gayrısında, sudan nehirler...
ve taamı tegayyür olmamış, lebenden nehirler...
ve şürb edenlere lezzet veren, hamrdan nehirler...
ve musaffa aselden nehirler vardır.
Kendileri için orada... bütün semerelerden ve Rabblerinden mağfiret olanlar,
narda ebedi olacak...
ve hamim suyla iska edilecek...
ve ardından bağırsakları kata olacak...
kimse gibi midir!

48. FETİH / 20-21

ALLAH size… ahz edeceğiniz pek çok magnem vaad etmektedir.
Artık…
mü'minler için ayet olması için…
ve sizi sırat-ı mustakime ihda etmesi için...
sizin için bunda acele etti... ve nasın ellerini sizden keff etti.
Sizin ikdar edemediğiniz... ALLAH'ın kat'iyyetle ihata etmiş olduğu başka şeyler de vardır!
ALLAH, herşeye kadir olandır.

48. FETİH / 29

ALLAH Rasulü Muhammed... ve onunla birlikte olanlar...
kafirler üzre daha şedidtirler...
kendi aralarında ise ruhmadırlar.
Onları rüku eden sacidler olarak görürsün.
ALLAH'tan fazl ve rıdvan ibtiga ederler.
Vechlerindeki simaları, sacidlerin eserlerindendir.
Tevratta onlara misal verilen ve İncilde onlara misal verilen şöyledir:
Filiz ihrac eden ve ardından ezr olan ve ardından istiglaz eden ve ardından gövdesinde istiva eden sekinin (ekin), ziraat edene (çiftçiye) acayib gelmesi gibidir.
Kafirleri onunla gayz etmek içindir.
ALLAH, onlardan salih (iş)lere amil olarak iman edenlere... mağfiret ve azim ecir vaad etmektedir.

50. KAF / 12-13-14

Onlardan önce kizb edenler:
Nuh'un kavmi.
ve Ress ashabı.
ve Semud ashabı.
ve Ad.
ve firavun.
ve Lut'un kardeşleri.
ve Eyke ashabı.
ve Tubba kavmi.
Hepsi Rasulleri kizb etmişti… ve ardından vaad ettiğim şey hakk olmuştu.

50. KAF / 20

Sur'a nefh edilir…
Bu, vaid yevmdir.

50. KAF / 28

Der ki:
"BEN'im VARLIĞIMDA ıhtisam etmeyin!
BEN vaadim ile size kat'iyyetle takdim ettim!"

50. KAF / 31-32-33

Cennet... muttakiler için baid gayrısında izlaf edilir.
Bu…
gayb ile Rahman'a haşy eden...
ve münib kalb ile gelen…
bütün hafız evvab için size vaad edilen şeydir.

50. KAF / 45

Onların söylediklerine BİZ alimiz!... sen onların üzerine cebbar değilsin.
Artık, Kur'an ile... vaadimden korkan kimselere zikir ettir!

51. ZARİYAT / 5

Muhakkak size vaad olunanlar, kesinlikle sadık olanlardır.

51. ZARİYAT / 22

Rızkınız ve size vaad edilen şey semadadır!

51. ZARİYAT / 60

Artık veyl olsun kafirlere!...
Kendilerine vaad edilen yevmlerinden!

54. KAMER / 46

Bilakis!
Saat onların mevididir. Saat, en deha ve en merrdir.

57. HADİD / 10

Semaların ve arzın mirası ALLAH'ın olduğu halde... Ne oluyor size... ki, ALLAH sebilinde infak etmiyorsunuz!?
Sizden... fetih öncesinde infak ederek katl eden kimse istiva değildir... bunlara, sonradan infak ederek katl eden kimselerden daha azim derece vardır.
Külliyen... ALLAH hüsna vaad etti... ALLAH amel ettiklerinize habirdir.

67. MULK / 25

Diyorlar ki :
"Eğer sadıksanız, bu vaad ne zamandır?"

70. MEARİC / 42

Artık vezr et onları!
Vaad olundukları yevme mülaki oluncaya kadar havz olsunlar ve ilab etsinler.

70. MEARİC / 43-44

Yevmde, sanki nusblara vefz eder gibi... basarları huşu içinde... onları zillet irhak etmiş halde… cedeslerinden süratle ihrac olacaklar!

O yevm… onlara vaad olunmuş olandır!

72. CİNN / 24

Hatta, vaad olundukları şeyi gördüklerinde... artık kimin nasır olarak daha zayıf, aded olarak daha az olduğuna alim olacaklar.

72. CİNN / 25

De ki:
"Vaad olunduğunuz şey karib midir... yoksa Rabbim ona med mi kılmıştır, idra edemem."

73. MUZZEMMİL / 18

Sema onunla fatr olur... O'nun vaadi fiil edilen olur!

77. MURSELAT / 1-2-3-4-5-6-7

Yemin olsun,
örfün mürsellerine...
ve ardından, asıfın asıflarına...
ve neşrin naşirlerine...
ve ardından, farkın farıklarına...
ve ardından, özür veya nezr olarak zikir ilka edenlere!...

Muhakkak… ancak, size vaad edilen, kesinlikle vaki olur.

85. BURUC / 1-2-3-4

Yemin olsun!
Burcların zatı semaya…
Vaad edilmiş yevme…
Şahide... ve meşhuda!
Uhdud ashabı katl edildi!

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.