İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ VD:A: ❞ kökünden türeyen kelimeler... 11 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox Mevzi' Mevzu' Mevzuat Mevzua Mevzuat Muvazaa Tevazu' Vaz' Evza' Vazaat Vaz'an Vâzı' Vazıa
xoxox
و ض ع VD:A:
Mevzi'
و ض ع VD:A:

Bir şey konulacak yer.

DuruMeal'de toplam 3 kayıtta geçiyor.
Mevzu'
و ض ع VD:A:

Bahis. Üzerinde durulan mesele. Aşağılanmış olan. Konulmuş. Vaz olunmuş. Uydurma. Doğru ve hakikat olmayan. Geçer olan, muteber, işlemekte olan, cari.

DuruMeal'de toplam 1 kayıtta geçiyor.
Çğl.Mevzuat
Mevzua
و ض ع VD:A:

Kabul edilmiş esas. İlk önce ele alınan fikir. Müsellem ve aşikar olan kaziyye, hüküm.

Mevzuat
و ض ع VD:A:

Bahsedilen hususlar. Bir şeyin esasını teşkil eden hususat. Tatbikat halinde olan hükümler ve kaideler.

Muvazaa
و ض ع VD:A:

Bir mes'elede bahse girişmek. Mc: Danışıklı döğüş. Hakikatte olmayan bir durumu varmış gibi göstermek için yapılan bir anlaşma. Birbiriyle düzenlilik edip, başkalarına tersini göstermek.

Tevazu'
و ض ع VD:A:

Koymak. Bırakmak. Alçak gönüllülük. Kibirsizlik. Mahviyet hâli.

Vaz'
و ض ع VD:A:

Koyma, konulma. Bırakmak. Doğurmak. Atlamak. Tayin etme, belirtmek. Duruş, hareket, tarz. Hal. Durum.

DuruMeal'de toplam 20 kayıtta geçiyor.
Çğl.Evza'
Vazaat
و ض ع VD:A:

Alçaklık, adilik, bayağılık.

Vaz'an
و ض ع VD:A:

Vaz' ile, vaziyeti, durumu itibariyle, yerleştirmek suretiyle. Asıl lügat mânası cihetinden.

Vâzı'
Vazıa
و ض ع VD:A:

Koyan. Yerleştiren. Vaz' eden.

3. ALİ İMRAN / 36

Ardından, onu vaz ettiğinde dedi ki:
"Rabbim!
Muhakkak ben, bir dişi vaz ettim."
ALLAH, vaz ettiği şeye alimdi. Erkek, dişi gibi değildir.
"Muhakkak ben, ona Meryem ismini verdim. Muhakkak ben, onu ve zürriyetini, recm edilmiş şeytandan, SANA uvz ediyorum."

3. ALİ İMRAN / 96

Muhakkak, nas için vaz edilen "evvel beyt", elbette mubarek Mekke'dekidir.
O, alemler için hudadır.

4. NİSA / 46

Hadü kimselerden, kelimeleri mevzilerinden tahrif edenler, lisanlarıyla levy ederek ve dinde taan ederek;
"İşittik ve isyan ettik", "İşit, işitmez olası!" ve "Ra'ina" derler.
Şayet onlar, "İşittik ve itaat ettik", "İşit ve Nazar et bize" deselerdi, elbette kendileri için hayrlı ve daha kaviy olurdu.
Fakat ALLAH, kendi küfürleri ile kendilerini lanetlemiştir. Artık pek azından başka, iman etmezler.

4. NİSA / 102

Onlarda olup ta... ardından onlara salat ikame ettirdiğinde, onlardan bir taife seninle beraber kaim olsun ve silahlarını ahz etsinler. Ardından secde ederken artık onlar veranızdan olsunlar.
Salat etmeyen diğer taife de gelsin ve ardından seninle beraber salat etsin. Onlar da tedbirlerini ve silahlarını ahz etsinler.

Kafirler, keşke silahlarınızdan ve metanızdan gafil olsanız da, üzerinize vahid bir meyl ile meyl yapsalar diye vedd eder.
Matardan eza çekerseniz veya mariz iseniz, silahlarınızı vaz etmenizde size cünah yoktur.
Hazerinizi ahz edin.
Muhakkak ki ALLAH, kafirler için muhin azab idad etmiştir.

5. MAİDE / 13

Ardından, misaklarını nakz etmeleri sebebiyle, onları lanetledik... ve kalblerini kasvetli kıldık.
Kelimeleri mevzilerinden tahrif ediyorlar... ve kendilerine zikir ettirilen şeyden hazz duymayı unuttular.
La zeyl (sürekli olarak) onlardan pek azı dışında, hıyanet üzre olduklarına, muttali olursun.
Artık onları afv et ve safh et.
Muhakkak ki ALLAH, muhsinlere muhabbet duyar.

5. MAİDE / 41

Ey Rasul!
Kalbleri iman etmeden, ağızları ile "İman ettik" diyenlerden ve hadü kimselerden küfürde seri olanlar seni hüzünlendirmesin.
Onlar, BEN'i kizb etmek için dinlerler. Başka kavimler için dinlerler. Bazılarının mevzilerinden kelimeleri tahrif ederler.
"Eğer size bu verilirse hemen ahz edin, eğer verilmezse hazer edin" derler.
ALLAH'ın fitne vermek irade ettiği kimse... artık onun için, ALLAH'tan bir şeye malik olamazsın.
İşte onlar, kalblerinin tahir olmasını, ALLAH'ın irade etmediği kimselerdir.
Onlar için dünyada hizy vardır.
Onlar için ahirette de azim azab vardır.

7. ARAF / 157

- maruf ile emir eden...
- ve münkeri nehy eden...
- ve tayyib olanları kendilerine helal kılan...
- ve habis olanları kendilerine haram eden...
- ve kendilerinden ısrları ve üzerlerine konulmuş gulleri vaz eden...
Tevrat'ta ve İncil'de... kendi indlerinde mektub (ketb edilmiş) olarak vecd oldukları ümmi Nebi Rasule tabi olanlar...
ve ardından;
ona iman edenler
ve ona taazzür edenler
ve ona nasr edenler
ve onunla beraber inzal edilen nura tabi olanlar... işte onlar felaha ulaşanlardır.

9. TEVBE / 47

Şayet sizin içinizde huruc etselerdi… size, ancak, habal ziyade edeceklerdi… ve elbette/kesinlikle hilalinize sizi fitneye bagy etmeye vaz olacaklardı.
Sizin içinizde, onları işitenler vardı.
ALLAH, zalimlere alimdir.

18. KEHF / 49

Kitab vaz edilmiştir!
Artık, mücrimleri onun içindekilerden müşfik görürsün. Derler ki:
"Eyvah olsun bize!... Bu nasıl bir kitab!?
İhsa ettikleri dışında... sagir olarak ve de kebir olarak gadr etmiyor!"
Amil oldukları şeylere hazır olarak vecd olurlar!
Rabbin hiç birine zulüm etmez.

21. ENBİYA / 47

Kıyamet yevmi için kıst mizanlar vaz ederiz… ve ardından nefslere hiçbir zulüm edilmez. Hasib olarak BİZ'e kafi olarak (olacak şekilde)… hardaldan habbe miskali olsa, onu getireceğiz.

22. HACC / 2

Onu göreceğiniz yevmde, bütün emzikli kadınlar, emzirmekte olduğundan zühul eder... ve haml zatının hepsi, hamllarını vaz eder.
Nası sarhoş görürsün… ancak onlar sarhoş değillerdir... fakat ALLAH'ın azabı şedidtir.

24. NUR / 58

Ey iman edenler!
Melekesi yeminlerinizde olanların ve sizden hulüm iblağ olmayanların, sizden izin istemeleri için günde üç merre vardır;
salat-ı fecr'den önce
ve zahirden sevblerinizi vaz ettiğiniz hiyn
ve salat-ı ışa'dan sonra.
Bu üç vakit, sizin için avrettir.

Bunların dışında size ve onlara cünah değildir. Bazınız bazınız üzre, kendinize (birbirinize) tavaf edebilirsiniz.

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder.
ALLAH, alimdir, hakimdir.

24. NUR / 60

Nikaha rica etmeyen kadınlardan kaide olanlar... ziynetleri ile burc etmek gayrısında... sevblerini vaz etmeleri kendilerine cünah değildir.
Ancak afif olmak istemeleri onlar için hayrdır.
ALLAH, semidir alimdir.

35. FATIR / 11

ALLAH sizi,
turabdan halk etti.
Sonra nutfeden...
sonra sizi zevcler kıldı.

O'nun ilmi dışında, hiç bir dişi
hamil olamaz...
ve vaz olamaz!

Kitabta olan dışında...
ömür sahibi ömürlendirilmez...
ve onun ömrü nakıs edilmez.
Muhakkak bu, ALLAH'a yesirdir.

39. ZUMER / 69

Arz, Rabbinin nuruyla işrak olur.
Kitab vaz olunur… ve Nebiler ve şahidler ile gelinir… ve onların arasında… zulüm edilmeden bi-hakkın kaza edilir.

41. FUSSİLET / 47

Saatin ilmi O'na redd edilir.
O'nun ilmi olmadan,
tomucuklarından semereler ihrac olmaz...
ve dişiler hamile kalmaz...
ve de vaz olamaz.
Yevmde nida edilir:
"BANA şirk koştuklarınız nerede?"
Onlar derler ki:
"Sana ezan ediyoruz... bizden şahid yoktur."

46. AHKAF / 15

İnsana, ana-babasına ihsanı vasiyet ettik!
Annesi ona kerh halinde hamil oldu... ve onu kerh halinde vaz etti (doğurdu). Hamil olması ve onun fisal olması otuz aydır.

Hatta, şedidine iblağ olunca ve kırk seneye baliğ olunca dedi ki:
"Rabbim!
Beni ve ana-babamı nimetlendirdiğin nimetine şükür etmemi...
ve SEN'in razı olacağın salih amel işlememi...
bana vaa'z et.
Benim zürriyetimdekileri ıslah et.
Muhakkak ben, SANA tevbe ediyorum.
Muhakkak ben, Müslümanlardanım."

47. MUHAMMED / 4

Artık kafirlere lika olduğunuzda...
ishan oluncaya kadar onları rakabelere darb edin!...
ve ardından, vesaklarını şedid tutun!
Ardından... bazısını, isterseniz menn edersiniz... isterseniz fidyelendirirsiniz.
Harb vizrlerini vaz edene kadar böyledir!...

Şayet ALLAH dilerse, onlardan elbette/kesinlikle intisar eder... fakat (olanlar) sizin bazınızı bazınızla belv etmek içindir.
ALLAH sebilinde katl edilenler... artık onların amelleri dall olmaz.

55. RAHMAN / 7-8-9

Semayı ref etti ve mizanı vaz etti.
Mizanda sakın tuğyan etmeyin!
Vezni kıst ile ikame edin!…
Mizana hasar vermeyin!

55. RAHMAN / 10-11-12

İçinde...
fakihler
ve kemmlerin zatı hurma ağaçları...
ve asıf ve reyhan sahibi habbeler olan
arzı, enam için vaz etmiştir.

65. TALAK / 4

Kadınlarınızdan,
mahizden yeis içine (menapoz) girenler...
ve henüz hayz görmemiş olanlar...
eğer rayb ederseniz... artık onların iddeti üç aydır.
Hamile olanlar ise... onların eceli, yüklerini vaz etmelerine (doğum yapmalarına) kadardır.
ALLAH'a ittika eden kimse... O, ona emrinden yüsr olanları verir.

65. TALAK / 6-7

İskan olduğunuz yerde, vecd olduğunuz kadar o kadınları iskan edin. Onları dıyk etmek için onları darr etmeyin.
Eğer onlar hamile iseler... artık onlara yüklerini vaz edinceye kadar infak edin.

Ardından eğer sizin için emzirirlerse... artık onların ecirlerini ödeyin. Aranızda maruf ile temir edin.
Eğer teasür olursa... vüsat sahibinin, vüsatından infak etmesi için… artık ona başkası emzirecektir.

Rızkı kendisine ikdar olunan kimse... artık o da, ALLAH'ın kendisine verdiğinden infak etsin!
ALLAH, nefsi, sadece, kendisine verdiği şeye mükellef eder!
ALLAH, usra ardından yüsr kılacaktır.

88. GAŞİYE / 8-9-10-11-12-13-14-15-16

Yevme-izinde... naim vechler… razı olunan sayları için... aliyy cennetedirler.
Orada
lagv işitmezler!
Orada
cari aynlar vardır.
Orada
merfu serirler
ve mevzu küvbler
ve saff halinde nemrakalar
ve bess olmuş zürbiyeler vardır.

94. İNŞİRAH / 1-2-3-4-5

Senin için sadrını şerh etmedik mi!?
ve zahrını nakz eden vizrini senden vaz etmedik mi!?
ve zikrini senin için ref etmedik mi!?
Artık muhakkak yüsr, usra ile beraberdir.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.