İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ VHY ❞ kökünden türeyen kelimeler... 2 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox vahy vahiy
xoxox
و ح ي VHY
vahy
vahiy
و ح ي VHY

Emrin, bir fikrin veya bir hakikatın, Allah tarafından, Rasul noktasından İnsan'a inzal olması.

DuruMeal'de toplam 70 kayıtta geçiyor.
3. ALİ İMRAN / 44

Bunlar, gayb haberlerindendir... sana vahy ediyoruz.
Sen,
Meryem'e kim kefil olacak diye kalemlerini ilka ederlerken onların ledasında değildin.
Sen,
onlar ıhtisam ederken de onların ledasında değildin.

4. NİSA / 163

Muhakkak ki BİZ sana vahy ettik... tıpkı;
Nuh'a ve ondan sonra gelen Nebilere vahy ettiğimiz gibi…
İbrahim'e ve İsmail'e ve İshak'a ve Yakub'a ve torunlarına
ve İsa'ya ve Eyyub'a ve Yunus'a ve Harun'a ve Süleyman'a da vahy ettiğimiz gibi…
Davud'a Zebur'u verdiğimiz gibi...

5. MAİDE / 111

Havarilere, şöyle vahy etmiştim:
"BANA ve Rasulüme iman edin!"
Demişlerdi ki:
"İman ettik!
Muhakkak bizim Müslüman olduğumuza şahid ol!"

6. ENAM / 19

De ki:
"Şahadet olarak hangi şey ekberdir?"
De ki:
"Benim ve sizin aranızda, ALLAH şahidtir.
Bu Kur'an bana, sizi ve belağ olanları onunla nezr etmem için vahy olundu.

Siz, ALLAH ile beraber başka ilahlar olduğuna şahid mi oldunuz!?"
De ki:
"Ben şahid değilim!"
De ki:
"Muhakkak ki O, vahid ilahtır! Muhakkak ben, sizin şirk koştuklarınızdan beriyim."

6. ENAM / 50

De ki:
"Ben size, ALLAH'ın hazineleri indimdedir, demiyorum. Gayba alim değilim. Size, ben bir meleğim, de demiyorum.
Ben, sadece, bana vahy olunana tabi oluyorum."
De ki:
"Kör ve basir istiva olur mu!?
Tefekkür etmez misiniz!?"

6. ENAM / 93

ALLAH'a kizb ederek iftira eden...
yahut kendisine birşey vahy edilmediği halde, "Bana vahy olundu" diyen...
yahut, "ALLAH'ın inzal ettiği şey mislince ben de inzal edeceğim" diyen...
kimseden daha zalim kimdir?
Şayet, zalimleri bir görsen;
mevt gamrı içinde olduklarında...
ve meleklerin ellerini bast ederek; "Nefslerinizi ihrac edin bakalım! Bu yevmde, ALLAH'a karşı hakk gayrısında söylemiş olduğunuz şeyler ile... ve ayetlerine istikbar etmiş olmanız ile muhin azaba cezalanacaksınız!" (denildiğinde)...

6. ENAM / 106

O'ndan başka ilah olmayan Rabbinden sana vahy edilene tabi ol!
Müşriklerden iraz et!

6. ENAM / 112-113

Böyledir!...
Nebilerin hepsi için ins ve cinn şeytanları aduvv kıldık.
Bazısı bazısına (onlar birbirine),
ahirete iman etmeyenlerin fuadlarının kendilerine meyletmesi için…
ve kendilerinden razı olmaları için…
iktiraf edenlerin iktiraf etmeleri (emek çekerek günah kazanmak) için…
garr olarak, zuhruf kaviller vahy ederler. Şayet Rabbin dileseydi, buna fail olamazlardı.
Artık onları iftira ettikleri şeylere vezr et.

6. ENAM / 121

Üzerine ALLAH'ın ismi zikir edilmeyen şeylerden yemeyin! Muhakkak bu, kesinlikle fısktır.

Muhakkak şeytanlar, kendi veliylerine, sizinle cedel etmelerini vahy ederler.
Eğer onlara itaat ederseniz, muhakkak siz de kesinlikle müşriklerden olursunuz.

6. ENAM / 145

De ki:
"Bana vahy olunanlarda;
mevt (leş)
veya mesfuh dem (akıtılmış kan)
veya domuz eti -ki o muhakkak ricstir-
veya fıskla ALLAH'tan gayrısına hilal olunan müstesna olmak üzere; taam edilecek taamlar üzre, haram edilmiş olanlar mevcud değil.
Muztar olan, bagi dışında ve düşmanlık etmeden..."
Muhakkak ki Rabbin, gafurdur, rahimdir.

7. ARAF / 117

Musa'ya, asasını ilka etmesini vahy ettik.
Ardından o, onların ifk ettiklerini lakf etti!

7. ARAF / 160

BİZ onları, on iki sıbt ümmet olarak kata ettik... ve Musa'ya vahy ettik;
"Kavmin istiska ettiğinde, asan ile hacere darb et!"
Ardından ondan, on iki ayn fışkırdı. Bütün ünas, kendi meşrebine kat'iyyetle alim oldu!
BİZ, üzerlerine gamam zıll etmiştik. Onlara, menne ve selva inzal etmiştik.
"Sizi rızıklandırdığımız, tayyib olanlardan yeyin."
Onlar BİZ'e zalim olmadılar... fakat, kendi nefslerine zalim oldular.

7. ARAF / 203

Onlara ayet ile gelmediğinde,
"Bunu ictiba etseydin ya" derler.

De ki:
"Muhakkak ben, Rabbimden bana vahy olunana tabiyim.
Bu, iman eden kavim için, Rabbinizden basirettir ve hüdadır ve rahmettir."

8. ENFAL / 12

Rabbin meleklere vahy etmişti:
"BEN, sizinle beraberim… artık iman edenleri sabitleyin.
BEN, kafirlerin kalblerine rub ilka edeceğim… ardından onların unklarının fevkine darb edin… ve onlardan bütün benanelerine darb edin."

10. YUNUS / 2

Nası nezr etsin...
ve iman edenlere, kendileri için Rabblerinin indinde "sıdk kademe" olduğuna ibşar etsin diye…
kendilerinden bir erkek kimseye vahy etmemiz, nas için çok mu acayibtir ki... kafirler:
"Muhakkak bu, elbette/kesinlikle mübin sihirbazdır." derler!?

10. YUNUS / 15

Beyan edilmiş ayetlerimiz kendilerine tilavet edildiğinde... BİZ'e lika olmaya rica etmeyenler derler ki:
"Bundan gayrı Kur'an getir veya bunu bedellendir."
De ki:
"Benim onu kendi kendime bedellendirmem olamaz. Ben, sadece, bana vahy olunana tabi edildim. Muhakkak... eğer Rabbime isyan edersem... azim yevmin azabından korkarım."

10. YUNUS / 87

Musa'ya ve kardeşine vahy ettik:
"Kavminiz için Mısır'da evler tebevvü edin. Evlerinizi kıble kılın... ve salat ikame edin...
Mü'minlere ibşar et!"

10. YUNUS / 109

Sana vahy edilen şeye tabi ol!...
ve ALLAH'ın hükmüne kadar sabır et!
O, hakimlerin hayr olanıdır.

11. HUD / 12

Artık ola ki... "Ona kenz inzal edileydi ya!" veya "Onun beraberinde bir melek geleydi ya!" demelerinden ötürü sana vahy edilen şeyin bazısını terk edersin... ve sadrın buna dıyk olur…
Muhakkak sen... sen, ancak, nezirsin!
ALLAH, herşeye vekildir.

11. HUD / 36

Nuh'a vahy edildi:
"Kat'iyyetle iman etmiş olanlardan başka, kavminden... onlar iman etmeyecek! Artık onların fail olmuş oldukları şeyler ile beise düşme!"

11. HUD / 37

"Ayn etmemiz ile ve vahyimiz ile gemiyi sanat et. Zalimler hakkında BANA hatb etme. Muhakkak onlar gark olacaklardır."

11. HUD / 49

İşte bunlar, sana vahy ettiğimiz gayb haberlerindendir.
Bundan önce, onlara ne sen... ne de kavmin alim olmamıştı. Artık sabır et!
Muhakkak akibet muttakiler içindir.

12. YUSUF / 3

BİZ, bu Kur'an'da sana vahy ettiklerimiz ile kıssaların ahsen olanlarını sana kıssa ediyoruz.
Önceden, elbette gafillerden olmuştun.

12. YUSUF / 15

Ardından, onu zehab ettiklerinde ve cübbün gaybında onu bırakmaya cem olduklarında… BİZ, ona vahy ettik:
"elbette/kesinlikle bu emirleri ile onlara haber vereceksin. Onlar onların şuurunda değil!"

12. YUSUF / 102

Bu, gaybın haberindendir... sana onu vahy ediyoruz.
Onlar, emirlerini cem ederken, sen onların ledasında değildin. Onlar mekr ediyorlar.

12. YUSUF / 109

Onlara senden önce, ancak, karye ehlinden kendilerine vahy ettiğimiz erkek kimseler irsal ettik.
Arzda seyir ederek… öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmezler mi!?
İttika edenler için, dar-ul ahiret elbette/kesinlikle hayrdır.
Akıl etmiyor musunuz!?

13. RAD / 30

Böyledir!...
sana vahy ettiğimizi, kendilerine tilavet etmen için... öncelerinden kat'iyyetle ummetler hilv olmuş olan... ve rahmana kafir olan bir ummette seni irsal ettik!

De ki:
"O, benim Rabbimdir!
O'ndan başka ilah yoktur!
Ben, O'na tevekkül ettim!
Benim metabım (tevbe makamım) O'dur!"

14. İBRAHİM / 13-14

Kafirler, Rasullerine dediler ki:
"elbette/kesinlikle, ya sizi arzdan ihrac edeceğiz ya da bizim milletimize ida edeceksiniz!"
Ardından Rabbleri onlara vahy etti:
"elbette/kesinlikle zalimleri helak edeceğiz!... onların sonrasından, arza, elbette/kesinlikle sizi iskan edeceğiz.
Bu, BEN'im makamımdan korkan ve BEN'im vaidimden korkan kimseler içindir."

16. NAHL / 43-44

Senin öncenden, beyyineler ile ve zebrler ile kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, erkek kimseler irsal ettik.
Artık, eğer alim olmayan iseniz, zikir ehline sual edin.

Kendilerine inzal edileni, nasa beyan etmen için sana zikir inzal ettik… umulur ki, tefekkür ederler.

16. NAHL / 68-69

Rabbin, nahla, şöyle vahy etti:
"Dağlardan… ve şecerelerden… ve arş ettikleri şeylerden, beytler ittihaz et!
Sonra, bütün semerelerden ye!... ve ardından Rabbinin sebillerinde zelul olarak islak et!"
Onların batınlarından, içinde nas için şifa olan, muhtelif renklerde şarablar ihrac olur.
Muhakkak bunda, tefekkür eden kavim için elbette/kesinlikle ayetler vardır.

16. NAHL / 123

Sonra sana vahy ettik:
"Hanif İbrahim'in milletine tabi ol!
Müşriklerden olma!"

17. İSRA / 39

Bunlar, Rabbinin, hikmetten sana vahy ettiği şeylerdendir.
ALLAH ile beraber, başka ilah kılma!... yoksa cehennemde, levm edilmiş ve medhur olarak ilka edilirsin!

17. İSRA / 73

BİZ'e onun gayrısında iftira etmen için sana vahy ettiğimizden seni fitneye düşürebilselerdi... o zaman, elbette seni halil olarak ittihaz ederlerdi.

17. İSRA / 86-87

Eğer dileseydik... sana vahyettiğimize elbette zehab ederdik... sonra sen, Rabbinden rahmet dışında… kendine için BİZ'e vekil vecd olamazdın!
Muhakkak O'nun senin üzerine fazlı kebirdir.

18. KEHF / 27

Rabbinin kitabından sana vahy edileni tilavet et!
O'nun kelimelerini, bedellendirebilecek yoktur.
O'nun gayrısından, mültehad vecd olunamaz!

18. KEHF / 110

De ki:
"Muhakkak ben, ancak, sizin mislinizde beşerim. Bana, sizin ilahınızın, ancak, vahid ilah olduğu vahy ediliyor.
Rabbine lika olmaya rica etmiş olan kimse... artık onlar, ibadetlerine, ahad Rabblerine şirk koşmadan... salih amel amel etsinler!

19. MERYEM / 11

Ardından mihrabtan kavminin karşısına ihrac oldu... ve ardından onlara,
"Bükre ve aşiyy O'nu sebbih edin."
diye vahy etti.

20. TAHA / 11-12-13-14-15-16

Ardından oraya varınca, ona nida ettik:
"Ey Musa!
Muhakkak ki BENBEN, senin Rabbinim!
Nalınlarını çıkar!
Muhakkak sen, mukaddes vadi Tuvadasın.
BEN seni hayrlı kıldım.
Artık, vahy edilenleri işit!
Muhakkak ki BEN'im... BEN ALLAH'ım!... ilah, sadece, BEN'im!
Artık BANA abd ol!
BEN'i zikir etmek için salat ikame et!
Muhakkak, bütün nefsin say ettiği şeyler ile ceza bulması için, hafy ettiğim saat neredeyse verilecektir! Ona iman etmeyenler ve hevalarına tabi olanlar, seni ondan sadd etmesin… (yoksa) artık redi olursun!"

20. TAHA / 37-38-39

"BİZ sana, başka merrede de, elbette kat'iyyetle menn etmiştik!
Vahyimizi, annene vahy etmiştik:
***Onu sandığın içine kazf et… ve ardından ummana kazf et! ki... ardından umman, onu sahile ilka etsin. BANA düşman olan... ve ona düşman olan, onu ahz edecektir.***
Aynım üzre sanat olman için, sana KENDİMİZDEN muhabbet ilka etmiştim."

20. TAHA / 47-48

Varın ona… ve ardınan deyin ki:
"Muhakkak biz senin Rabbinin Rasulleriyiz.
Artık israiloğullarını bizimle beraber irsal et. Onlara azab etme.
Biz, kat'iyyetle Rabbinden ayet ile sana geldik!
Hudaya tabi olanlara selam olsun!
Muhakkak bize, azabın
kizb edenlere...
ve tevella edenlere...
olduğu kat'iyyetle vahy olunmuştur."

20. TAHA / 77

elbette kat'iyyetle!... Musa'ya vahy ettik:
"BANA abd olanlar ile isra et… ve ardından onları… idrak edrek havf etmeden ve haşy etmeden... yebs olmuş bahr içinde tarık darb et!"

20. TAHA / 114

Hakk Melik ALLAH, tealidir.
Sana vahy edilmesinin kaza olması öncesinde Kur'an'a acele etme.
De ki:
"Rabbim!
İlmimi ziyade et."

21. ENBİYA / 7-8

Senden önce, kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, öyle erkek kimseler irsal ettik ki...
onları da taam yemez cesed kılmadık!
ve onlar da halid değillerdi!
Eğer alim olmuş değilseniz, zikir ehline sual edin!

21. ENBİYA / 25

Rasulden, senin öncenden irsal etmedik ki... kendisine "Muhakkak ki BEN'den başka ilah yoktur!... Artık BANA abd olun!" diye vahy etmiş olmayalım.

21. ENBİYA / 45

De ki:
"Muhakkak ben sizi… ancak, vahy ile nezr ediyorum."
Davaya sağır olanlar, nezr edildiklerinde işitmezler.

21. ENBİYA / 73

Onları, emrimiz ile ihda eden imamlar kıldık.
Onlara,
hayrlara fail olmalarını...
ve salat ikame etmelerini...
ve zekat vermelerini...
vahy ettik.
Onlar BİZ'e abd olanlar oldular.

21. ENBİYA / 108

De ki:
"Muhakkak bana vahy edilen, ancak, ilahınızın, ancak, vahid ilah olduğudur.
Artık Müslüman oluyor musunuz?"

23. MUMİNUN / 27

BİZ de ona, aynımız ile ve vahyimiz üzere bir gemi sanat etmesini vahy ettik.

Emrimiz kılınınca ve tandır fevr olduğunda:
"Herşeyden iki zevci
ve kendilerinden, aleyhlerinde kavil sabık olanlar dışında ehlini ona selk et!
Zalim olanlar için BANA hatb etme!
Onlar muhakkak gark olacaktır."

26. ŞUARA / 52

Musa'ya vahy ettik:
"BANA abd olanlar ile isra edin. Muhakkak tabi olunacaksınız."

26. ŞUARA / 63

Ardından Musa'ya vahy ettik:
"Asan ile bahra darb et!"
Artık, infilak etti! Bütün firkler azim tav gibiydi.

28. KASAS / 7

Musa'nın annesine vahy ettik:
"Onu emzir!
Ardından, onun üzerine korku duyduğun zaman, onu ummana ilka et.
Korkma!... ve Hüzünlenme!
Muhakkak ki BİZ onu, sana redd edeceğiz… ve onu mürsellerden kılacağız."

29. ANKEBUT / 45

Kitabtan sana vahy edileni tilavet et!
Salat ikame et!... Muhakkak salat, fahiş olandan ve münkerden nehy eder.
elbette/kesinlikle ALLAH'ı zikir etmek ekberdir.
ALLAH, sanat ettiklerinize alimdir.

33. AHZAB / 2

Rabbinden sana vahy olunana tabi ol!
Muhakkak ki ALLAH, amel ettiklerinize habir olandır.

34. SEBE / 50

De ki:
"Eğer dall olursam... artık muhakkak, ancak, kendi nefsim üzre dall olurum.
Eğer ihtida olursam… artık bu, Rabbimin bana vahy ettiği şey iledir.
Muhakkak ki O, semidir, karibdir."

35. FATIR / 31

Kitabtan sana vahy ettiğimiz… o, hakktır... elinin arasında olana musaddıktır.
Muhakkak ki ALLAH, kendisine abd olanlara elbette/kesinlikle habirdir, basirdir.

38. SAD / 67-68-69-70

De ki:
"O azim haberdir. Siz ondan murizsiniz. Onlar ıhtisam ederlerken... a'la meleler (Mele-il Ala) ile (ilgili) ilimden bende yoktu. Bana, sadece, benim mübin nezir olduğum vahy ediliyor."

39. ZUMER / 65

elbette kat'iyyetle!... sana ve senden öncekilere vahy olunmuştu:
"Eğer şirk koşarsan... elbette senin amellerin habt olur... ve kesinlikle hasar alanlardan olursun."

41. FUSSİLET / 6-7

De ki:
"Muhakkak ben... ancak, sizin mislinizde beşerim.
Bana, sizin ilahınızın vahid ilah olduğu vahy ediliyor. Artık O'na istikametlenin!... ve O'na istiğfar edin!"
Vay haline o zekat vermeyen müşriklerin!
Onlar, ahirete de kafirdir!

41. FUSSİLET / 9-10-11-12

De ki:
"Siz... arzı iki yevmde halk edene gerçekten kafir misiniz!?... O'na endad mı kılıyorsunuz?
O, Rabb-il alemindir!"
Orada, onun fevkinde rasiyeler kıldı...
ve içini barek etti.
Sail olanlar için seva olarak, orada onların kutlarını dört yevmde kaderledi.
Sonra, henüz duhan halinde olan semaya istiva etti.

Ona ve arza dedi ki:
"Gelin ikiniz de! Ta'van veya kerhen!"
İkisi de
"İtaat ile geldik." dediler.

Ardından, iki yevmde, yedi semaları kaza etti... ve emirlerini, bütün semalarda vahy etti.

Dünya semasını misbahlar ile ziynetlendirdi... ve onlara hıfz etti.
Bu... aziz, alim takdirdir.

42. ŞURA / 3

Böyledir!...
Sana ve de senden öncekilere vahy etmekte olan ALLAH, azizdir, hakimdir.

42. ŞURA / 7-8-9

Böyledir!...
BİZ...
hakkında rayb olmayan cem yevmine nezr etmen için…
karyelerin anasını (Mekke) ve onun havlindekileri nezr etmen için...
arabiyye Kur'an'ı sana vahy etmekteyiz.

Bir ferik cennettedir… bir ferik ise seirdedir!
Şayet ALLAH dileseydi, elbette onları vahid ümmet kılardı... fakat rahmetine, dilediği kimseyi dahil eder.

Zalimler... O'nun gayrısından (bir çok) veliyler ittihaz etse bile... onlara (gerçek bir) veliy ve nasır yoktur!

ALLAH!...
Veliy de O'dur!
Mevt olanları hayy eden de O'dur!
Herşeye kadir olan da O'dur!

42. ŞURA / 13

Nuh'a vasiyet ettiği şeyi...
"Dini ikame edin ve onun hakkında teferruk olmayın!"
diye... dinde şer'iat kıldı.
Sana vahy ettiğimiz... İbrahim'e ve Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeydir.
Kendilerini davet ettiğin şey, müşrikler üzre kebirdir.
ALLAH, dilediği kimseyi ona ictiba eder... ve inabe eden kimseyi ona ihda eder.

42. ŞURA / 51

Beşere ALLAH'ın kelime etmesi, ancak,
vahy ederek...
veya hicab verasından...
veya Rasul irsal ederek… ardından KENDİ izni ile dilediğini ona vahy etmesi ile olur.
Muhakkak ki O, aliyydir, hakimdir.

42. ŞURA / 52

Böyledir!...
Sana emrimizden Ruh vahy ettik.

Sen kitab ve iman etmek nedir, idra etmiş değildin… fakat onu... onunla, BİZ'e ibadet edenlerden dilediğimiz kimseyi ihda edeceğimiz nur kıldık.
Muhakkak sen, kesinlikle sırat-ı mustakime ihda ediyorsun!

43. ZUHRUF / 43

Artık, sana vahy edileni istimsak et!
Muhakkak sen sırat-ı mustakim üzresin.

46. AHKAF / 9

De ki:
"Ben Rasullerden bid'a olmadım. Ben, bana ve de size fail olunacak şeyi idra edemem… sadace, bana vahy olunana tabi olurum. Ben, ancak, mübin nezirim."

53. NECM / 4-5-6-7-8-9-10

O, sadece, vahy edilen vahydir.
Onu, mirre sahibi şedid kuvve alim eder… ve ardından o, istiva eder…. ve o, a'la ufuktadır.
Sonra deni olur...
ve ardından delv olur.
ve ardından, kab-ı kavseyn veya daha deni olur!
ve ardından, O, KENDİSİNE abd olana vahy edeceği şeyi vahy eder.

53. NECM / 4-5-6-7-8-9-10

O, sadece, vahy edilen vahydir.
Onu, mirre sahibi şedid kuvve alim eder… ve ardından o, istiva eder…. ve o, a'la ufuktadır.
Sonra deni olur...
ve ardından delv olur.
ve ardından, kab-ı kavseyn veya daha deni olur!
ve ardından, O, KENDİSİNE abd olana vahy edeceği şeyi vahy eder.

72. CİNN / 1-2

De ki:
Bana… cinnlerden bir neferin işittiği... ve ardından şöyle dedikleri vahy edildi:

Muhakkak biz, rüşte ihda eden acayib bir Kur'an işittik… ve artık biz ona iman ettik.
Rabbimize kimseyi şirk koşmayacağız.

99. ZİLZAL / 1-2-3-4-5

Arz zelzelelerle sarsıldığında...
ve arz sekallerini ihrac ettiğinde...
ve insan "ne oluyor ona!" dediğinde...
yevme-izinde, Rabbinin kendisine vahy etmesi ile haberlerini hadis edecek.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.