İçeriğe geç
KÖK Ara:
KELİME Ara:
ANLAM içinde Ara:
❝ eH!L ❞ kökünden türeyen kelimeler... 4 Kayıt Listeleniyor.
Aynı Kökten Türeyen: xoxox ehl ehil Ahali Ehliyyet ehliyet Muste'hil
xoxox
ا ه ل eH!L
ehl
ehil
ا ه ل eH!L

Yabancı olmayan, alışık olduğumuz. Dost, sahip, mensup. Evlâd, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli. Halk, umum, nâs. Bir memleketin yerlileri, bir memlekette oturanlar, yaşayanlar.

DuruMeal'de toplam 120 kayıtta geçiyor.
Çğl.Ahali
Ehliyyet
ehliyet
ا ه ل eH!L

Yeterlik. Bir işin ehli olduğuna dâir vesika. İktidar. Liyâkat. İstihkak. Meharet ve mensubiyet.

Muste'hil
ا ه ل eH!L

Lâyık ve ehil olan.

2. BAKARA / 105

Kitab ehlinden kafirler
ve müşrikler,
Rabbinizden hayr olan(bir şey)ın sizin üzerinize inzal olmasını vedd etmezler.
ALLAH, rahmetini dilediği kimseye hass kılar.
ALLAH, azim fazl sahibidir.

2. BAKARA / 109

Kitab ehlinin çoğu... kendilerine beyan edilmiş hakk olan şeyin ardından (rağmen)... nefsleri indindeki hased yüzünden... imanınızın ardından, keşke küfür edenlere redd olsanız diye vedd ederler.
Artık siz,
ALLAH emrini verinceye kadar onları afv edin ve safh edin.
Muhakkak ki ALLAH, kulli şeye kadirdir.

2. BAKARA / 126

İbrahim demişti ki:
"Rabbim!
Bu beldeyi emin kıl.
Ehlinden ALLAH'a ve ahir yevme iman edenleri semerelerden rızıklandır."
Dedi ki:
"Kafirleri... artık onları da biraz metalandırır... sonra nar azabına muztar ederim.
Orası ne de beis masirdir!"

2. BAKARA / 196

Hacc ve umreyi ALLAH için tamam edin.
Eğer hasr olursanız... artık hedyden müsteyser olan!
Hedy, hill yerine iblağ oluncaya kadar reislerinizi traş etmeyin.
İçinizden mariz olan veya başında bir eza bulunan olursa... artık oruç veya sadaka veya nesike olarak fidye...
Emin olmanızın ardından hacca kadar umreden metalanmak isteyen kimse... artık hedyden kolayına geleni...
Vecd olamayan kimse... artık üç yevm haccda ve yedi yevm rücu ettiğinde oruç tutar... işte böyle kamil olarak aşr olur.

Bu, ehli, Mescid-i Haram'da hazır olmayan kimseler içindir. ALLAH'a ittika edin ve ALLAH'ın ikabının şedid olduğuna alim olun!

2. BAKARA / 217

Sana haram aydan... onda yapılan kıtalden sual ediyorlar
De ki:
"Onda yapılan kıtal kebirdir.
ALLAH'ın sebilinden sadd etmek...
ve O'na ve Mescid-i Haram'a küfür etmek...
ve ehlini ondan ihrac etmek...
ALLAH indinde en kebirdir!

Fitne, katlden daha kebirdir!"

İstitaat edebilseler, siz dininizden redd edinceye kadar sizi katl etmekten zeyl etmezler.
Sizden, dininden redd olan kimse... artık o mevt olursa... o kafirdir... ve artık, işte onların amelleri, dünyada ve ahirette habt olur.
İşte onlar, nar ashabıdırlar ve orada ebedidirler.

3. ALİ İMRAN / 64

De ki:
"Ey kitab ehli!
Bizim ve sizin aranızda seva kelimeye gelin!
ALLAH'tan başkasına abd olmayalım.
O'na bir şeyi şirk koşmayalım.
Bazımız bazımızı, ALLAH'ın gayrısından Rabbler olarak ittihaz etmeyelim."
Eğer tevella ederlerse... artık deyin ki:
"Bizim Müslüman olduğumuza şahid olun!"

3. ALİ İMRAN / 65

Ey kitab ehli!
İbrahim hakkında neden hacc ediyorsunuz!?
Tevrat ve İncil onun sonrasında inzal edilmedi mi? Akıl etmiyor musunuz!

3. ALİ İMRAN / 69

Kitab ehlinden bir taife; "keşke sizi dalalete düşürebilsek" diye vedd etti. Onlar, ancak, kendi nefslerini dalalete düşürebilir… onların şuurlarında değil.

3. ALİ İMRAN / 70

Ey kitab ehli!
Siz şahid olduğunuz halde... ALLAH'ın ayetlerine neden kafirsiniz!?

3. ALİ İMRAN / 71

Ey kitab ehli!
Siz bildiğiniz halde… neden hakkı batıl ile libaslıyorsunuz ve hakkı ketm ediyorsunuz!?

3. AL-İ İMRAN / 72-73-74

Kitab ehlinden bir taife dedi ki:
"İman edenlere inzal olana, gündüz vechinde iman edin ve ahirinde kafir olun. Ola ki onlar da rücu ederler.
Siz, kendi dininize tabi olandan başkasına sakın iman etmeyin."

De ki:
"Muhakkak huda, ALLAH'ın hudasıdır!"

Size verilen şeyin mislinin birinize verileceğine veya Rabbinizin indinde size hacc edecekleri konusunda...

De ki:
"Muhakkak fazl ALLAH'ın eli iledir.
Onu dilediğine verir. ALLAH, vasidir, alimdir.
Rahmeti ile dilediği kimseye hass kılar.
ALLAH, azim fazl sahibidir."

3. AL-İ İMRAN / 75-76

Kitab ehliden öyle kimse vardır ki, eğer ona kantar ile emanet etsen eda eder.
Onlardan öyle kimse de vardır ki, eğer ona bir dinar emanet etsen, onun üzerine kaim olmaya daim olmadıkça sana eda etmez.

Bu onların:
"bize ümmiler hakkında sebil yoktur" demelerindendir... onlar, alim oldukları halde Allah'a kizb konuşurlar.

Bilakis!
Ahdine vefa eden ve ittika eden kimseler… artık muhakkak ki ALLAH, muttaki olanlara muhabbet duyar.

3. ALİ İMRAN / 98

De ki:
"Ey kitab ehli!
Neden ALLAH'ın ayetlerine küfür ediyorsunuz!?
ALLAH, amel ettiklerinize şahidtir!"

3. ALİ İMRAN / 99

De ki:
"Ey kitab ehli!
Neden iman edenleri ALLAH'ın sebilinden sadd ediyorsunuz, ivec olmaya bagy ediyorsunuz!?... siz şahidlersiniz!
ALLAH, amel ettiklerinize gafil değildir!"

3. ALİ İMRAN / 110

Maruf ile emir etmektesiniz!...
ve münkeri nehy etmektesiniz!...
ve ALLAH'a iman etmektesiniz!
Siz, nas için ihrac edilmiş, hayr olan ümmetsiniz!

Şayet kitab ehli de iman etseydi... elbette kendileri için hayr olurdu. Onlardan mü'min olanlar vardır... ancak pek çoğu fasıktır.

3. ALİ İMRAN / 113

Kitab ehlinden, gece zamanında ALLAH'ın ayetlerini tilavet ederek kıyam eden… ve secde eden ümmet… (diğerleri ile) seva değildir!

3. ALİ İMRAN / 121

(Hani sen, Uhud'da) Ehlinden gudüvv etmiştin. Mü'minleri kıtal için kaid olacakları yerlere tebevvü ediyordun.
ALLAH, semidir, alimdir.

3. ALİ İMRAN / 199

Muhakkak, kitab ehlinden...
ALLAH'a...
ve size inzal edilene...
ve kendilerine inzal edilene...
iman eden kimseler...
ALLAH'a huşu duyarlar!...
ALLAH'ın ayetleri ile az bir semen iştira etmezler!...
İşte onlar... Rabblerinin indinde, ecirleri onlaradır(verilir)!
Muhakkak ki ALLAH, hesabı seri olandır.

4. NİSA / 25

Sizden, muhsan, mü'min kandınlarla nikahlanmaya tavl olarak istitaat etmeyen kimse, melekesi yemininizde olandan ve iman etmiş delikanlı kızlarınızdan...

ALLAH, sizin imanınıza alimdir.
Bazınız bazınızdansınız (siz birbirinizdensiniz).

Artık ehlinin izniyle onları nikahlayın.
Müsafeha gayrısında muhsan olanlara, maruf ile ecirlerini verin. Uhsin olmuşken hıdn ittihaz eden olmayın.

Artık eğer fahiş olanı işlerlerse... ardından onlara, muhsan kadınların azabının nısfıdır.

Bu, içinizden, anetten haşy edenler içindir. Sabır etmeniz sizin için hayrdır.
ALLAH, gafurdur, rahimdir.

4. NİSA / 35

Eğer (ikisinin) aralarının şikak etmesinden hafy ederseniz… ardından erkeğin ehlinden bir hakem ve kadının ehlinden bir hakem baas edin.
Eğer ıslah olmayı irade ederlerse, onların aralarını ALLAH vefk eder.
Muhakkak ki ALLAH, alim, habir olandır.

4. NİSA / 58

Muhakkak ki ALLAH size,
emanetleri ehline eda etmenizi
ve nas arasında hakem olduğunuzda adaletle hüküm vermenizi emir eder.
Muhakkak, size vaaz ettiği şey ALLAH'ın nimetidir.
Muhakkak ki ALLAH, semi, basir olandır.

4. NİSA / 75

Size ne oluyor da, ALLAH sebilinde ve
"Rabbimiz!
Bizi, şu ehli zalim karyeden ihrac et.
Bize SEN'in VARLIĞINDAN veliy kıl.
Bize SEN'in VARLIĞINDAN nasır kıl!"
diyen istizaf edilmiş erkekler ve kadınlar ve velidler için kıtal etmiyorsunuz?

4. NİSA / 92

Bir mü'minin, bir mü'mini öldürmesi... hata ile olması dışında... olamaz!
Hata ile bir mü'mini katl eden...
tasadduk ettiklerinin dışında, ehline müsellem diyet (ödeyerek) bir mü'min rakabeyi tahrir etsin!
Eğer, (maktul) size düşman bir kavimden ve de bir mü'min ise... ardından, mü'min bir köle tahrir etsin!
Eğer sizinle kendileri arasında misak olan bir kavimden ise... ardından, ehline müsellem diyet (ödeyerek) mü'min bir rakabe tahrir etsin!
Bunları mevcud edemeyen, ALLAH'tan tevbe olarak, mütetabi iki ay oruç tutsun!
ALLAH, alim, hakim olandır.

4. NİSA / 123

Sizin emanilerinize göre değildir… kitab ehlinin emanilerine göre de değildir.
Sui amel işleyen kimse... onunla cezalandırılır… ve kendisine ALLAH'ın gayrısından ne veliy, ne de nasır vecd olmaz.

4. NİSA / 153

Kitab ehli, sana, kendilerine semadan kitab inzal edilmesini sail oluyor.
Onlar, Musa'ya, kat'iyyetle bundan daha kebir sail olmuşlardı!... ve "Bize ALLAH'ı cehren göster" demişlerdi!

Ardından onları, zulümleri ile saika ittihaz etmişti.
Sonra, kendilerine verilen beyyinelerin ardından dişi buzağı ittihaz ettiler.
BİZ, onları, bundan da afv ettik... ve Musa'ya mübin sultan verdik.

4. NİSA / 159

Sadece, kitab ehlinden olanlar(dan bazıları)… mevtinden önce ona elbette iman etmiştir. Kıyamet yevminde o da onlara şahid olacaktır.

4. NİSA / 171

Ey kitab ehli!
Dininiz hakkında gulv etmeyin!
ALLAH üzre hakktan başka söylemeyin!

Muhakkak, Meryem oğlu İsa mesih, ancak...
ALLAH'ın Rasulüdür
ve O'nun kelimesidir.
Onu... KENDİ'sinden Ruh olarak... Meryem'e ilka etmiştir.

Artık, ALLAH'a ve Rasullerine iman edin... ve "üçtür" demeyin! (Bunu) Kendinize nehy etmeniz, sizin için hayrdır.

Muhakkak ki ALLAH, ancak, vahid ilahtır.
O, KENDİ'sine evlad edinmekten subhandır. Semalarda olanlar ve arzda olanlar... vekil olarak ALLAH'a kafi olarak (olacak şekilde) O'nundur.

5. MAİDE / 15-16

Ey kitab ehli!
Size Rasulümüzü kat'iyyetle kıldık!
O, kitabtan sizin hafy ettiklerinizin çoğunu size beyan etmektedir... ve de çoğunu afv etmektedir.
ALLAH'tan size, kat'iyyetle nur ve mübin kitab kılınmıştır!
ALLAH, KENDİ rıdvanına tabi olanları...
onunla, selam sebillerine ihda eder.
ve KENDİ izni ile zulmetlerden nura ihrac eder.
ve sırat-ı mustakime ihda eder.

5. MAİDE / 19

Ey kitab ehli!
Size Rasulümüzü kat'iyyetle kıldık!
O, Rasullerin fetretinde,
"Bize beşir de... nezir de gelmedi!" demeyesiniz diye size beyan etmektedir.
Artık size beşir de... nezir de kat'iyyetle gelmiştir!
ALLAH, herşeye kadirdir.

5. MAİDE / 47

İncil ehli, ALLAH'ın, onda inzal ettiği ile hüküm versinler!
ALLAH'ın inzal ettiği şey ile hüküm vermeyen… artık işte o… onlar fasıklardır.

5. MAİDE / 59

De ki:
"Ey kitab ehli!
Siz, sadece,
ALLAH'a
ve bize inzal edilene
ve önceden inzal edilmiş olana
iman ettiğimiz için mi bizden nekam ediyorsunuz!?
Sizin pek çoğunuz fasıktır!"

5. MAİDE / 65

Şayet kitab ehli iman etseydi ve ittika etseydi, onların seyyielerine elbette kafir olurduk. Kesinlikle onları Naim cennetlere dahil ederdik.

5. MAİDE / 68

De ki:
"Ey kitab ehli!
Tevrat'ı
ve İncil'i
ve Rabbinizden size inzal edileni
ikame edinceye kadar bir şey üzere değilsiniz."

Rabbinden sana inzal edilen, onlardan çoğunun tuğyanını ve küfrünü, kesinlikle ziyade edecektir.
Artık kafirler kavmi üzre üsve olma.

5. MAİDE / 77

De ki:
"Ey kitab ehli!
Dininizde, hakk gayrısında gulv etmeyin!
Sakın ola…
önceden kat'iyyetle dalalete düşmüş!...
ve de pek çoklarını dalalalete düşürmüş!...
seva sebilden dalalet etmiş!...
bir kavmin hevasına tabi olmayın!"

5. MAİDE / 89

ALLAH, yeminlerinizde ki lagv ile sizi ahz etmez. Fakat akd olarak ettiğiniz yeminler ile sizi ahz eder.
Artık bunun keffareti;
vasat olanlardan aşr (on) miskine, kendi ehlinize taam ettiğiniz şeylerden taam etmektir
veya kisvelendirmektir
veya bir rakabe tahrir etmektir.
Vecd olamayan, üç yevm oruç tutar.
Half ettiğinizde, yeminlerinizin keffareti budur.
Yeminlerinizi hıfz edin!

Böyledir!...
ALLAH, ayetlerini size beyan eder... umulur ki şükür edersiniz.

6. ENAM / 131

Böyledir!...
Rabbin, ehli gafil olan karyeleri, zulüm ile helak edici değildir.

7. ARAF / 83

Ardından BİZ, ona ve ehline necat ettik... karısı müstesna… o, gabir olanlardan oldu.

7. ARAF / 94

BİZ, Nebileri, ancak, tazarru etmelerini umarak ehlini beis ve darr ile ahz ettiğimiz karyelerde irsal ettik.

7. ARAF / 96

Şayet, karyelerin ehli iman etseydi ve ittika etseydi… semadan ve arzdan onlara elbette bereket feth ederdik.

Fakat kizb ettiler!
Ardından BİZ de onları, kesb etmiş oldukları şeyler ile ahz ettik!

7. ARAF / 97

Artık karyelerin ehli, nevm ederek beyat ederlerken, kendilerine beisimizi vermeyeceğimizden emin (güvende) midir?

7. ARAF / 98

Yada, karyelerin ehli emin midir; duha vaktinde, onlar ilab ederlerken kendilerine beisimizi vermeyeceğimizden!?

7. ARAF / 100

Ehil olanların sonrasında arza varis olanları… şayet dileseydik,
zenbleri ile onlara isabet edeceğimiz...
ve kalblerine tab edeceğimiz…
ve ardından onların, işitemeyecekleri…
ihda etmedi mi?

7. ARAF / 123

Firavun dedi ki:
"Ben size izin vermeden, ona iman mı ettiniz?
Muhakkak bu, ehlini oradan ihrac etmek için, medinede mekr ettiğiniz mekrdir. Alim olacaksınız!"

9. TEVBE / 101

Havlinizde ki Arablardan ve medine ehlinden münafıklar vardır. Onlar, nifak üzre merid olmuşlardır.
Sen onlara alim değilsin. BİZ alimiz onlara!
Onlara iki merre azab edeceğiz. Sonra azim azaba redd olacaklar.

9. TEVBE / 120

Medine ehline ve onların havlindeki arablara;
ALLAH Rasulünden half olmaları...
ve onun nefsinden kendi nefslerine rağbet etmeleri...
olamaz.
Bu, kendilerine salih amel ketb edilmesi dışında...
kendilerine ALLAH sebilinde, zeme ve nasab ve mahmasa isabet etmesin...
ve kafirleri gayz edecek mevtıya vatı olmasınlar...
ve aduvvdan bir naile nail olmasınlar...
diyedir.
Muhakkak ki ALLAH, muhsinlerin ecirlerini zayi etmez.

10. YUNUS / 24

Muhakkak dünya hayatının meseli, ancak, semadan inzal ettiğimiz su gibidir:

Nasın ve enamın yediği, arzın nebatı, onunla ihtilat olmuştur.
Hatta... arz, zuhrufunu ve ziynetlerini ahz ettiğinde ve ehli bunlara kadir olduklarını zann ettiklerinde... ona, gece veya gündüz, emrimiz geliverir... ve ardından bir gün önce ganiy olmamış gibi, onları hasid hale getiriveririz.

Böyledir!...
Tefekkür eden kavim için ayetleri tafsil ederiz.

11. HUD / 40

Hatta... emrimiz geldiğinde ve tandır fevr olduğunda, dedik ki:
"Herşeyden iki zevc...
ve üzerlerine sebak olarak kavl edilmiş kimseler müstesna... kendi ehlini ve iman edenleri,
onda hamil et."
(Zaten) Onunla beraber, sadece, pek azı iman etmişti.

11. HUD / 45

Nuh, Rabbine nida etti ve ardından dedi ki:
"Rabbim!
Muhakkak oğlum ehlimdendir. Muhakkak SEN'in vaadin hakktır. SEN, hüküm edenlerin en iyi hüküm edenisin."

11. HUD / 46

Dedi ki:
"Ey Nuh!
Muhakkak o, senin ehlinden değildir. Muhakkak o, salih gayrısında amel etmiştir. Artık, senin hakkında ilmin olmayan şeye BANA sail olma!
Muhakkak ki BEN, cahillerden olacağını, sana vaaz ediyorum!"

11. HUD / 73

Dediler ki:
"ALLAH'ın emri mi acayib geldi!?
ALLAH'ın rahmeti ve O'nun bereketleri üzerinize olsun, ehl-i beyt!
Muhakkak ki O, hamidtir, mecidtir."

11. HUD / 81

Dediler ki:
"Ey Lut!
Muhakkak biz, Rabbinin Rasulleriyiz. Onlar sana vasl olamayacaklar.
Artık ehlin ile, geceden kata ile isra et! Sizden kimse left etmesin...
Ancak, Kadının müstesna... muhakkak o... onlara isabet edecek şeyler... ona da musibet olacak.
Muhakkak onlara vaad edilen sabahtır. Sabah karib değil midir!?"

11. HUD / 117

Rabbin, ehli ıslah olmuş karyeleri zulüm ile helak eden değildir.

12. YUSUF / 25

Bab'a istibak ettiler. Kadın, dübründen kamisini kudde etti… ve bab'ın ledasında, kadının seyyidine lafi oldular.
Kadın dedi ki:
"Senin ehline sui irade edenin cezası, sicn veya elim azabtan başka nedir?"

12. YUSUF / 26-27

Dedi ki:
"O (kadın) benim nefsimden irade etti."
Kadının ehlinden bir şahid, şahidlik etti:
"Eğer kamisi kubulden kudde olmuşsa... artık kadın sadıktır… ve o, kaziblerdendir.
Eğer kamisi dübrden kudde olmuşsa… kadın kizb etmiştir... o, sadıklardandır."

12. YUSUF / 62

Yanında ki delikanlılara dedi ki:
"Onların bidaatlerini rahllerinin içine bırakın. Umulur ki, ehillerine inkılab ettiklerinde buna arif olurlar… umulur ki rücu ederler."

12. YUSUF / 65

Metalarını feth ettiklerinde, bidaatlerinin kendilerine redd olunduğuna vecd oldular... dediler ki:
"Ey Babamız!
Daha ne ibtiga ederiz!?
İşte bidaatimiz. Bize redd olunmuş. Ehlimize meyr ederiz. Kardeşimize hafız oluruz. Bair keyl ziyade ederiz. Bu yesir keyldir."

12. YUSUF / 88

Ardından ona dahil olduklarında, dediler ki:
"Ey Aziz!
Bize ve ehlimize darr mess oldu. Müzca bidaatle geldik. Artık bize, keyli vefa et ve bize tasadduk eyle.
Muhakkak ki ALLAH, tasadduk edenleri cezalandırır."

12. YUSUF / 93

Dedi ki:
"Bu kamis ile zehab edin. Onu babamın vechi üzre ilka edin… basarı gelsin. Bana bütün ehlinizle gelin."

12. YUSUF / 109

Onlara senden önce, ancak, karye ehlinden kendilerine vahy ettiğimiz erkek kimseler irsal ettik.
Arzda seyir ederek… öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna nazar etmezler mi!?
İttika edenler için, dar-ul ahiret elbette/kesinlikle hayrdır.
Akıl etmiyor musunuz!?

15. HİCR / 65

"Artık, ehlin ile, geceden kata ile isra et ve dübürlerine tâbi ol. Sizden kimse left etmesin. Emir olunduğunuz yere mütemadi olun!"

15. HİCR / 67

Medine ehli, istibşar ederek geldiler.

16. NAHL / 43-44

Senin öncenden, beyyineler ile ve zebrler ile kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, erkek kimseler irsal ettik.
Artık, eğer alim olmayan iseniz, zikir ehline sual edin.

Kendilerine inzal edileni, nasa beyan etmen için sana zikir inzal ettik… umulur ki, tefekkür ederler.

18. KEHF / 71

Ardından, birlikte talak ettiler.
Hatta... sefineye irkab olduklarında (hızır) onu hark etti.
(Musa:) Dedi ki:
"Ehlini gark etmek için mi onu hark ettin sen?
Sen, elbette kat'iyyetle imra bir şey yapmış oldun!"

18. KEHF / 77

Ardından, birlikte talak ettiler.
Hatta... bir karye ehline, onlardan taam etmek isteklerini bildirdiler... ancak onlar, kendilerine zayf etmekten kaçındılar.
Orada kazz olmaya irade etmiş bir cidar mevcudtu. (Hızır), onu ikame etti.
Dedi ki:
"Şayet dileseydin buna karşı bir ecir ittihaz ederdin."

19. MERYEM / 16-17

Kitabta Meryem'i zikir et.
O, şark yönünde bir mekanda, kendisini ehliden nebz etmişti.. ve ardından onların gayrısından hicab ittihaz etmişti.
Ona Ruhumuzu irsal ettik… ve ardından kendisine seviyye olarak beşer halinde mesel oldu.

19. MERYEM / 55

Ehline salat ve zekat ile emir eden oldu… Rabbinin indinde marziye idi.

20. TAHA / 5-6-7

Rahman, arş üzre istiva etmiştir!
Semalarda olanlar...
ve arzda olanlar...
ve onların arasındakiler...
ve seranın altında olanlar...
O'nundur.
Eğer kavl ile cehr de olsa... sırr da olsa... hafi de olsa artık muhakkak ki O alimdir.

20. TAHA / 10

Narı gördüğünde ehline demişti ki:
"Meks olun siz. Muhakkak nara unsiyetim oldu. Ola ki ondan size kabes ile verilir... veya narda huda vecd olur."

20. TAHA / 25-26-27-28-29-30-31-32-33-34-35-36

Dedi ki:
"Rabbim!
Sadrıma şerh et.
Emrimi yesir et.
Lisanımın ukdesini hall et… kavlimi fıkh edebilsinler.
Ehlimden kardeşim Harun'u bana vezir kıl... ezrimi onunla şedid kıl... ve emrimde onu şerik yap ki... SEN'i çok sebbih edelim, SEN'i çok zikir edelim.
Muhakkak ki SEN, ikimize de basir olansın."

Dedi ki:
"Sail oldukların kat'iyyetle sana verilmiştir, ey Musa!"

20. TAHA / 40

"Kız kardeşin meşy etmişti... ve ardından onlara demişti ki:
***ona kefil bir kimseyi size delil edeyim mi?***
Ardından seni, aynı karar olsun ve hüzünlenmesin diye annene rücu ettik.

Sen bir nefs katl etmiştin... ve ardından seni gammdan necat etmiştik. Seni fitne ile fitne etmiştik... ve ardından senelerce Medyen ehlinin içinde lebs olmuştun.

Sonra kader üzere BİZ'e geldin ey Musa!"

20. TAHA / 132

Ehline salat ile emir et... ve ona sabır et!
BİZ senden rızık sail olmuyoruz... seni BİZ rızıklandırıypruz!
Akibet, takva iledir!

21. ENBİYA / 7-8

Senden önce, kendilerine vahy ettiğimiz, ancak, öyle erkek kimseler irsal ettik ki...
onları da taam yemez cesed kılmadık!
ve onlar da halid değillerdi!
Eğer alim olmuş değilseniz, zikir ehline sual edin!

21. ENBİYA / 76

Nuh daha önce nida etmişti... ve ardından ona isticab etmiştik… ve kendisini ve ehlini azim kerbeden necat etmiştik.

21. ENBİYA / 84

Ona isticab ettik… ve ardından, darrdan ona olanları keşf ettik.
Ona,
indimizden rahmet olarak...
ve abd olanlar için zikir olarak...
ehlini ve onunla beraber mislini verdik.

23. MUMİNUN / 27

BİZ de ona, aynımız ile ve vahyimiz üzere bir gemi sanat etmesini vahy ettik.

Emrimiz kılınınca ve tandır fevr olduğunda:
"Herşeyden iki zevci
ve kendilerinden, aleyhlerinde kavil sabık olanlar dışında ehlini ona selk et!
Zalim olanlar için BANA hatb etme!
Onlar muhakkak gark olacaktır."

24. NUR / 27

Ey iman edenler!
Kendi beytlerinizin gayrısındaki beytlere…
ehline teslim olupta ünsiyetiniz oluncaya kadar dahil olmayın!
İşte bu sizin için hayrdır… umulur ki tezekkür edersiniz.

26. ŞUARA / 169

"Rabbim!
Beni ve ehlimi amel ettikleri şeylerden necat et!"

26. ŞUARA / 170-171

Ardından BİZ… onu ve gabir olanların içinde aciz bir kadın dışında… ehlinin hepsini necat ettik."

37/135
27. NEML / 7

Musa, ehline demişti ki:
"Muhakkak benim nara ünsiyetim oldu.
Size ondan haber vereceğim... veya şihab ile kabes getireceğim… umulur ki siz saly olursunuz."

27. NEML / 34

Dedi ki:
"Muhakkak melikler, bir karyeye dahil olduklarında, orayı ifsad ederler… ve ehlinin daha izzetli olanlarını daha zelil kılarlar.

Böyledir!...
Onlar fail olurlar!"

27. NEML / 49

ALLAH'a kasem ederek, şunu dediler:
"Ona ve ehline beyat edelim… sonra onun veliysine, ***Muhakkak biz, onun ve ehlinin helak edilmesine kesinlikle şahid olmadık. Biz sadıklardanız.*** deriz."

27. NEML / 57

Ardından BİZ, ona ve ehline necat ettik… karısı müstesna... o, gabir olanlardan olmaya kaderlendi.

28. KASAS / 4

Muhakkak Firavun, arzda ulvilik tasladı… ve ehlini şialar halinde kıldı.
Onlardan bir tahifeye istizaf ediyordu… Oğullarını zebh ediyor, kadınlarını istihya ediyordu.
Muhakkak o, müfsidlerden idi.

28. KASAS / 12

Öncesinden ona süt annelerini haram etmiştik.
Dedi ki:
"Size, ona kefil olacak ve ona nasihat edecek, ehl-i beyte delil vereyim mi?"

28. KASAS / 15

Ehlinden gaflet hiyni üzre, medineye dahil oldu.
Orada, birbirini katl etmek üzere olan iki adam mevcudtu. Biri kendi şiasından, diğeri ise düşmanlarındandı. Kendi şiasından olan, düşmandan olana karşı gavs istedi.
Musa onu vekz etti... ve ardından ona kaza oldu.
Dedi ki:
"Bu, şeytanın amelindendir. Muhakkak o, mübin dalalete düşürücü düşmandır."

28. KASAS / 29

Ardından Musa, eceli kaza ettiğinde ve ehliyle seyire çıktığında... Tur'un canibinden nara ünsiyeti oldu.
Ehline dedi ki:
"Siz meks olun. Benim nara ünsiyetim oldu. Umulur ki ondan size haber veya nardan bir cüzve veririm… umulur ki siz saly olursunuz."

28. KASAS / 45

Fakat BİZ, karin olanlar inşa ettik... ve ardından onlara ömürlerini tetavül ettik.
Sen, ayetlerimiz kendilerine tilavet edilirken Medyen ehlinin içinde seviy değildin… Fakat BİZ... irsal eden BİZ'iz!

28. KASAS / 59

Kendi ümmisinin içine, ayetlerimizi tilavet eden Rasul baas edinceye kadar... Rabbin, karyeleri helak eden olmaz!
BİZ, ancak, ehilleri zalim olan karyeleri helak eden oluruz!

29. ANKEBUT / 31

Rasullerimiz İbrahim'e büşra ile geldiklerinde, dediler ki:
"Muhakkak biz, bu karye ehlini helak edeceğiz. Muhakkak oranın ehli zalimlerdir."

29. ANKEBUT / 32

Dedi ki:
"Orada Lut var?..."
Dediler ki:
"Biz, orada kim olduğuna alimiz. elbette/kesinlikle ona ve ehline necat edeceğiz... karısı müstesna... o gabir olanlardan olacak."

29. ANKEBUT / 33

Rasullerimiz gelipte... Lut, onlara sui olduğunda ve onlara zira ederek dıyk olduğunda, dediler ki:
"Korkma, hüzünlenme!
Muhakkak biz, seni ve ehlini necat edeceğiz.
Ancak, karın müstesna… o, gabir olanlardan olacak."

29. ANKEBUT / 34

"Muhakkak ki BİZ, bu karyenin ehli üzre, fasık olmuş oldukları şeyler ile semadan ricz inzal edeceğiz."

29. ANKEBUT / 46

Zalim olanlar dışında… kitab ehli ile, sadece, ahsen şekilde cedel edin!
Deyin ki:
"Biz, bize inzal edilene... ve size inzal edilene iman ettik. İlahımız ve ilahınız vahiddir. Biz, O'na Müslümanız!"

33. AHZAB / 13

Onlardan bir taife, demişti ki:
"Ey Yesrib ehli!
Size kaim olmak yok… artık rücu edin!"

Onlardan bir ferik de,
"Muhakkak evlerimiz avrettir..." diyerek, Nebiden izin istiyorlardı.
Oysa avret değildi!... onlar sadece firar etmeyi irade ediyorlardı.

33. AHZAB / 26-27

Kitab ehlinden, onlara zahir olanları…
sayasilerinden inzal etti…
ve kalblerine rub kazf etti.
Ferikini katl ediyor, ferikini esir ediyordunuz.
Onların arzlarına... ve diyarlarına... ve mallarına... ve henüz vatı olmadığınız arza... sizi varis etti.
ALLAH, herşeye kadir olandır.

33. AHZAB / 33

Evlerinizde karar olun!
İlk cahiliyette teberrüc edenler gibi teberrüc etmeyin!
Salatı ikame edin!
Zekatı verin!
ALLAH'a ve Rasulüne itaat edin!
Muhakkak ki ALLAH, ricsi... sizden, ehl-i beytten zehab etmeyi ve sizi tathir olarak tahir etmeyi irade ediyor.

35. FATIR / 43

Arzda istikbar… ve seyyie mekr!...
Seyyie mekr, sadece, ehlini hayk eder!
Onlar, sadece, evvelkilerin sünnetini nazar ediyorlar!
ALLAH'ın sünneti için tebdil mevcud değildir!
ALLAH'ın sünneti için tahvil mevcud değildir!

36. YASİN / 49-50

Onlar, ancak, kendilerini ahz edecek… ve kendilerini birbirlerine hasım edecek… vahid bir sayha nazar etmekteler!

Ardından,
tavsiyelere itaat etmenin gereklerini de yerine getiremezler…
kendi ehillerine de rücu edemezler.

37. SAFFAT / 76-77-78

Onu ve ehlini, azim kerbeden necat ettik. Ona, baki olan bir zürriyet kıldık… ve onu geleceğe tereke ettik.

37. SAFFAT / 134-135-136

Ona ve... gabir olanların içinde aciz bir kadın dışında ehline... cemian necat etmiştik… sonra diğerlerini demar ettik.

26/171
38. SAD / 43

BİZ, ona, ehlini ve onlarla beraber onların mislini, KENDİMİZDEN rahmet ve lübb sahibleri için zikir olarak vehb ettik.

38. SAD / 64

Muhakkak bu, nar ehlinin hasm olmaları... kesinlikle hakktır.

39. ZUMER / 14-15

De ki:
"Dinimde O'na muhlis olarak ALLAH'a abd olurum… artık siz O'nun gayrısından dilediğinize abd olun!"

De ki:
"Muhakkak, kendi nefslerine ve kendi ehillerine hasar verenler... kıyamet yevminde hüsranda olanlardır.
Böyle değil midir!...
Bu, mübin hüsrandır!"

42. ŞURA / 45

Onları görürsün ki... ona arz olunurken, züllden huşuyla, hafi tarftan nazar ederek bakarlar.
İman edenler derler ki:
"Muhakkak hasar alanlar, kıyamet yevminde kendilerini ve ehlini hasara uğratanlardır."
Değil mi ki... muhakkak zalimler mukim azabtadır!

48. FETİH / 11

Arablardan muhalif olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ehlimiz bizi meşgul etti... artık bize istiğfar et."
Onlar lisanları ile kalblerinde olmayan şeyi söylüyorlar!
De ki:
"Eğer size darr irade ederse...
veya size menfaat irade ederse...
kim sizin için ALLAH'tan bir şeye malik olabilir?
Bilakis!
ALLAH amel ettiğiniz şeylere habir olandır."

48. FETİH / 12

Bilakis!
Siz, Rasul ve mü'minlerin ebediyen ehline inkılab etmeyeceklerini zann etmiştiniz.
Bu sizin kalblerinizde ziynet edildi… ve siz sui zanla zann ettiniz... ve bevr olan kavim oldunuz!

48. FETİH / 26

Kafirler, kalblerinde, hamiyeti... ***cahiliye hamiyetini*** yerleştirmişti.
Ardından da ALLAH, Rasulüne ve mü'minlere sekineler inzal etti... onlara, takva kelimesi elzem oldu!... ve buna daha çok hakk sahibi ve ehil oldular!
ALLAH, herşeye alim olandır.

51. ZARİYAT / 26

Ehline revg etti... ve ardından semin bir dişi buzağı ile geldi.

52. TUR / 25-26-27-28

Bazıları bazılarına (birbirlerine) ikbal eder... sual ederler. Derler ki:
"Muhakkak biz, önceleri, ehlimizin içinde müşfik olanlar olmuştuk. Ardından… ALLAH bize menn etti... ve bizi semum azabtan vaky etti. Muhakkak biz önceden O'nu(n davasını) dava edinmiştik!
Muhakkak ki O, berrdir, rahimdir."

57. HADİD / 29

(Fasık olmaları...) Kitab ehlinin,
ALLAH'ın fazlından bir şeye ikdar edemeyeceklerine...
Fazl'ın ALLAH'ın eli ile olduğuna...
onu dilediğine vereceğine
alim olmadığı içindir!
ALLAH, azim fazl sahibidir.

59. HAŞR / 2

Kitab ehlinden kafirleri, haşrın evveli için diyarlarından ihrac eden O'dur.
Siz onların ihrac olacaklarını zann etmemiştiniz. Onlar da, ALLAH'tan, hısnlarının kendilerine mani olacağını zann etmişlerdi.
Ardından ALLAH, ihtisab etmedikleri cihetten onlara geldi. Kalblerinde rub kazf etti... evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriye harab ettiler.
Artık, ibret alın, ey basar sahibleri!

Medine civarında yaşayan Beni Nadir kabilesi, Hayber yahudilerinden Beni Kureyza gibi büyük bir kabile idi. Bu iki kabileye, Kahin b. Harun soyundan geldikleri için "Kahinan" denirdi. Kabilenin reisi olan Ka'b b. Eşref, evlendiği gün kendi evinde katledilince, kabile halkının kalbine korku düştü.
Kendileri için sağlam ve yüksek binalar inşa etmiş olan Beni Nadir kabilesi, Allah Rasulü ile yaptıkları anlaşmaya uymadıkları için, Hicretin dördüncü senesinde Medine'den sürgün edildiler.
59. HAŞR / 7

Karyelerin ehlinden, ALLAH'ın Rasulüne fey ettiği mallar;
ALLAH için...
ve Rasul için...
ve kurb sahibleri için...
ve yetimler için...
ve miskinler için...
ve sebil çocukları (yolcu) içindir!
sizden ganiy olanlar arasında idale olamaz! Rasulün size verdiğini...
artık onu ahz edin...
sizi nehy ettiği şeyi ise... ondan hemen nehy edin!
ALLAH'a ittika edin!
Muhakkak ki ALLAH'ın ikabı şedidtir.

59. HAŞR / 11

Nifak çıkaranları görmüyor musun?...
Onlar, kitab ehlinden kafir kardeşlerine derler ki:
"Eğer siz ihrac edilirseniz... biz de sizinle birlikte elbette ihrac oluruz... ve sizin hakkınızda ebediyyen kimseye itaat etmeyiz.
Eğer sizinle kıtal ederlerse elbette size nasr ederiz."
ALLAH şahiddir ki... muhakkak onlar, kesinlikle kazibdirler.

66. TAHRİM / 6

Ey iman edenler!
Nefslerinizi ve ehlinizi,
vakudu nas ve hacerler olan…
kendilerine emir edilen şeyde, ALLAH'a asi olmayan... ve emir edilen şeye fail olan… şedid galiz meleklerin, üzerine olduğu...
nardan vaky edin!

74. MUDDESSİR / 54-55-56

Hayır!
Muhakkak o, tezkirdir... ve artık dileyen, onu zikir eder!
Ancak, ALLAH'ın...
takva ehli olmasını
ve mağfiret ehli olmasını
dilediği kimselerden başka (hiç kimse) onu zikir edemez!

75. KIYAME / 31-32-33

Artık o,
sadakat göstermedi…
ve salat etmedi!
Fakat,
kizb etti...
ve tevella etti...
Sonra da böbürlenerek ehline zehab oldu.

83. MUTAFFİFİN / 29-30-31-32-33

Muhakkak icram edenler, iman edenlerden dıhk edenler olmuştu. Merr ettiklerinde, onlara gamz ediyorlardı. Kendi ehline inkılab ettiklerinde ise, fakihler olarak inkılab ediyorlardı.

Onları gördüklerinde diyorlardı ki:
"Muhakkak işte bunlar, kesinlikle dall olmuştur."
(Oysa) Onlar, onlara hafızlar olarak irsal edilmemişlerdi.

84. İNŞİKAK / 7-8-9

Kitabı, yemini ile verilen kimse…
artık yakında,
yesir hesabla hesaba çekilecek
ve ehline sürur içinde inkılab edecek.

84. İNŞİKAK / 10-11-12-13-14-15

Kitabı, zahrının verasından verilen kimse…
artık yakında o,
süburu davet edecek...
ve saire saly olacak.
Muhakkak o, ehlinin arasında sürur içindeydi. Muhakkak o, havr etmeyeceğini zann etmekteydi.
Bilakis!
Muhakkak ki Rabbi kendisine basir olandır.

98. BEYYİNE / 1

Kitab ehlinden kafirler
ve müşrikler,
kendilerine beyyine verilinceye kadar infikak eden olmazlar.

98. BEYYİNE / 6

Muhakkak
kitab ehlinden kafirler
ve müşrikler,
içinde ebedi olacakları cehennem narındadırlar.
İşte onlar... onlar, beriyyenin şerrlisidirler.

Sure Listesi

Kelam-ı Kadim'de Geçen Kelimeler Sözlüğü;Teolog A.Kadir İmamoğlu tarafından derlenerek hazırlanmıştır.