İçeriğe geç
Kur'an'ı Kerim Etmek

İkmal Yolu

Nübüvvetin Hz. Muhammed(sav) efendimizin şahsı beşerisinde bulunduğu, ve Allah’ın Dinin, İslam’a ikmal olması ile nübüvvet görevinin sona erdiği, efendimizin de Hatem-ül Enbiya (Nebilerin Sonuncusu) olduğu malumdur.

Rabb-il alemin tegaddes hazretleri, Risaletini her beşerin Muhammed noktasından elbette ki sürdürmekte ve Kur’an’ı inzal etmektedir.

Hz. Muhammed efendimiz de kendisine tenzil olan Kur’an’ı, kendisine KERİM etmiş; nübüvvetinin gereği olarak bir kısmını da tebliğ buyurmuştur. Tebliğ ettikleri ve bugün elimizde, nüshalarda bulunan Kelam-ı Kadim’dir.

Allah’ın davasını DAVA edinmiş ve İslam olma yolunda “azim” sahibi kimsenin; nefesini takip ederek ulaşacağı gönül evinde; cenin noktasına, mana-ı Muhammed makamına tabi olarak, Kur’an kıraat etmesi ve aldığı her emri “ama-lakin-fakat” olmadan yerine getirmesi irade-i ilahidir.

Kur’an, kıraat edildikten sonra, kabul ile uyguya geçerse KERİM olur.

Kıraat etmek ve tilavet etmek farklılık arz eder. Tilavet; tali olarak, ikincil bir varlıktan okumaktır. Kıraat ise, doğrudan kaynağından, bil-fiil okumaktır. İnsana emir buyurulan, “IKRA” (Kıraat et!)dır.

Şahdamarımızdan daha yakın olan Rabbimize ulaşabileceğimiz en kısa yol, şahdamarımızla aramızda ki mesafeden daha kısa olmalıdır. Kendimizin, gönül evimizin, can noktamızın dışında her mesafe, çok uzak kalır.

Beşeri yaşantının zahir; mana varlığımızın ise gerçek olduğunu dikkate alırsak, Rasulü nerede aramamız gerektiği yine ortaya çıkar.

Allah-u zül celal hazretleri; zaten, ÖZ’den gelen 5 DUYUMu duyamayan kimseye, 5 DUYUsu vasıtasıyla; rüzgarından da, köpeğinden de, ağacından bile irşadını sürdürmektedir.

Önemli olan, AMACA sadakat ve CİDDİYET içinde DAVA SAHİBİ olmaktır. O, her yerden konuşur; Tebliğini, Tesirini, Tasarrufunu sürdürür. Sırrına, Hikmetine mazhar eder adamı.

Allah, elbette kullarını başı-boş bırakmaz. Kulları Allah’tan ayrı değildir ki! Ne var ki İnsan, maalesef unutmakla maluldür. Allah’ı da, Allah’ın Duru’sunu da, Dava’sını da unutuverir….

Biz, bilenlerin tavsiyelerinden faydalanalım;

“Gönül iklimidir lütfu mekânım,
Noktayı ceninden ayrılmam asla.
Binbir geçitlerden canana vardım,
Güreştim, döğüştüm yılmadım asla.”

Selametle…